28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 KASIM 2011 SALI CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr 9 Dışişleri Bakanı Davutoğlu, diplomatik temsilciliklere saldırının ardından Şam’a sert tepki gösterdi ‘En kararlı tutumu alacağız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’deki diplomatik temsilciliklere yapılan saldırılara ilişkin bu saldırılara karşı en kararlı tutumu alacaklarını ve Suriye halkının haklı mücadelesinin yanında yer almaya devam edeceklerini söyledi. Davutoğlu, Türkiye’nin, Suriye politikasının net ve açık olduğunu belirterek “Halkın haklı taleplerinin yanında yer alacağız ve Suriye yönetiminin bu baskısı karşısında da gerekli bölgesel ve uluslararası platformları harekete geçireceğiz” dedi. Muhalefet ise Türkiye’nin bütün komşularıyla sorunlu hale geldiğini belirterek, hükümetin Suriye muhalefetiyle “içli dışlı” olmasını eleştirdi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın 2012 yılı bütçesi görüşüldü. Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği, Lazkiye Fahri Konsolosluğu ve Halep Başkonsolosluğu’na yapılan saldırılara ilişkin açıklamalarda bulunan Davutoğlu, “Saldırı gerekli diplomatik tepkilerle cevabını görmüştür” dedi. Davutoğlu, Libya konusunda ise Kaddafi’nin kendi halkına “fareler” deyip saldırması üzerine araya mesafe koyduklarını savundu. Konuşması sırasında CHP Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun “Sarkozy malı kaptı gitti” şeklindeki çıkışı üzerine Davutoğlu, “Mal peşinde değil, insanlık onuru peşindeyiz. Ekonomik çıkarlarımızın da nasıl korunacağını biliyoruz ama her şeyden önce bizim için önemli olan hiçbir dost ülkeye mal perspektifinden bakmayız” diye konuştu. Davutoğlu, Irak’tan terör örgütünün tümüyle tasfiye edilmesi için gerek Irak merkeDavutoğlu (AA) ‘TÜRKİYE TAMPON BÖLGE İÇİN HAZIR’ Dış Haberler Servisi Türkiye’nin, Suriye sınırında 5 kilometrelik bir tampon bölge kurmaya hazır olduğu ileri sürüldü. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, oluşturulacak tampon bölge konusunda görüşmelerde bulunmak için Fas’ın Rabat kentine gideceği de iddia edildi. Suriyeli muhalif kaynakların bildirdiğine göre Davutoğlu, Rabat’ta Arap Birliği Dışişleri Bakanları ile bir araya gelerek tampon bölgenin 5 kilometre olmasını önerecek. Suriyeli muhaliflerinse CHP Milletvekili Osman Korutürk ise “Suriye’nin içişlerine fazla karıştığımız kanaatinde değil misiniz?” sorusunu yöneltirken, Türkiye’nin Suriye muhalefetiyle “çok içli dışlı” olduğunu belirtti. Korutürk, Suriye ile ortak bakanlar kurulu toplantılarında yapılan anlaşmaların geçerli olup olmadığını da sordu. MHP Milletvekili Mehmet Günal dış politikada, “Sıfır sorun derken sıfır sonuç, hatta geriye doğru bir gidiş” olduğunu söyledi. tampon bölgenin 30 kilometrelik olmasını istediği, Batılı ülkelerin de tampon bölgenin geniş tutulmasından yana olduğu belirtiliyor. Londra’da yayımlanan Eşşark el Avsat gazetesine konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün danışmanı Erşad Hürmüzlü de tampon bölgenin oluşturulmasının mümkün olduğunu söyledi. Hürmüzlü, amacın Suriye’deki sivillerin korunması olduğunu, diplomatik ilişkilerin kesilmeyeceğini belirtti. kalmamıştır” denildi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç dünkü Bakanlar Kurulu’nun ardından Suriye’deki saldırılara sert tepki verdiğini belirtti. Arınç, “Türkiye resmi bir özrü diplomatik kanallardan beklediğini ifade etmektedir” dedi. Bu da İtalya Baharı mı? İtalya’nın karşı kıyısında “Arap Baharı” patladığında Roma’daydım. Berlusconi karşıtları Çizme’de “Arap Baharı” protestoları ardından anında “Bin Ali, Mübarek gibi diktatörlerin sonunu getiren ‘Bahar’, bir hikmet acaba buralara da uğrar mı? İtalya’nın Berlusconi’yi uğurladığı günleri görmek bize de nasip olur mu?” yorumları yapmaya başlamıştı…. Bu yarı şaka, yarı ciddi yorumların ardında… “Berlusconi’den kurtulmanın ancak böyle… sıra dışı bir uluslararası ortam/dalgayla gerçekleşebileceği inancı” vardı. Berlusconi’nin sahneden çekilişi gerçekten de son kertede olağanüstü bir konjonktürle mümkün olabildi…. İtalyanlar, Arap Baharı aksine, konjonktürde doğrudan etkin olmadı. Berlusconi’yi, sokağa çıkan muhalifleri yerinden etmedi. Bir kuşağın yaşamına damga vuran lideri; piyasalar ve “Merkozy” olarak anılan MerkelSarkozy baskısı alaşağı etti. Muhalifler ancak “liderin düşüşünden sonra”, İtalya’da sokakta tanık olduğumuz coşkulu kutlamalarda öne çıktı. Milli maç zaferlerinden sonra yaptıkları gibi Berlusconi muhalifleri başkent sokaklarında klakson çaldılar. Başbakanının istifasını sunduğu Cumhurbaşkanlığı sarayı Quirinale önünde şampanyalı kutlamalar yaptılar; milli marşı seslendirdiler. Faşizm direnişçilerinin şarkısı “Bella Ciao”u söylediler. Quirinale Meydanı’na orkestra kurup, Handel’in ulvi kilise müziklerini icra ettiler. “Halleluya!” ilahisine açık hava korosuyla eşlik ettiler. “Güle güle… Berlusconi!”, “Game Over/Sen bittin artık!/Kaybettin!” diye gönüllerince pankart açtılar. Islık kıyamet; “Soytarı”, “Mafyozi”… diye… iktidarda kaldığı sürece “sultan” olarak anılan başbakanın arkasından bağırdılar. Sonunda Berlusconi öyle ki, Cumhurbaşkanlığı sarayını yan kapıdan terk etmek zorunda kaldı… ‘Fareler’ kızdırmış zi hükümeti gerek Kuzey Irak bölgesel yönetimi ile temasları yoğunlaştırdıklarını, talep ve baskıları arttırmaya devam edeceklerini söyledi. Davutoğlu, “ABD’nin Irak’tan çekilme sürecinde kesinlikle bir boşluğun oluşmasına izin vermeyeceğiz” diye konuştu. ‘Türkiye resmi özür bekliyor’ ‘Her an bir kriz haberi geliyor’ Davutoğlu’nun konuşması sırasında bazı cep telefonlarının mikrofondan ses iletiminde aksamalara neden olması üzerine, Komisyon Başkanı Lütfi Elvan, telefonların kapatılmasını istedi. Davutoğlu da “Sayın Başkan, cep telefonlarımız sürekli açık. Çünkü her an bir kriz haberi geliyor” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran da, “Sorunsuz komşumuz kalmadı, bütün komşularımızla sorunluyuz” dedi. Suriye elçiliğine polis çemberi Öte yandan Türk elçiliklerine yapılan saldırıların ardından bu ülkeye ait Ankara’daki büyükelçilik çevresinde herhangi bir eyleme karşı önlem alındı. Emniyet, misilleme olarak Suriye’nin Ankara Büyükelçiliği’ne herhangi bir işgal ve saldırı düzenleme ihtimaline karşı alarma geçti. Pazar gününden itibaren Suriye Büyükelçiliği çevresinde kuş uçurtulmuyor. ‘Güven duymuyoruz’ Dışişleri Bakanlığı’nın 2012 yılına ilişkin dış politika kitapçığında da Türkiye’nin tüm çabalarına rağmen Suriye yönetiminin halkına karşı silahlı mücadeleye giriştiği savunuldu. Kitapçıkta, “Bu durum karşısında Suriye yönetimine karşı güven duyma imkânımız ÇIĞIRTKANLIĞINA SON’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Türkiye’nin Suriye’deki elçiliğine yapılan saldırıyı kınarken sağduyu çağrısı yaptı. Loğoğlu, “Suriye ile çok kolay şekilde çatışma noktasına gelebiliriz. Savaş çığırtkanlığına son” dedi. Loğoğlu, Türkiye’nin Suriye’deki büyükelçiliği ve başkonsolosluklarının Türkiye toprakları olduğunu vurgularken “Onlara karşı yapılan saldırı, tecavüz, bir noktada Türkiye’ye yapılmış bir saldırı olarak algılanabileceği için sonuçları çok ağır olabilecek bir harekettir” diye konuştu. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın yanlış yolda yürümeye devam ettiğini kaydeden Loğoğlu, “CHP olarak, Suriye’deki rejimin demokrasi yolunda değişmesi, Esad’ın Suriye’nin iç dinamikleri sonucu iktidardan ayrılması gerektiğine inanıyoruz. Ancak bunu Suriye halkının iç işi olarak görüyoruz. Suriye yanlış yolda, ancak Türkiye’nin de sorumlulukları bulunuyor” dedi. Loğoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye, tehdit ve tırmandırma söylemleri kullanmamalı, kararlı, sağduyulu, mutedil bir yaklaşım içinde olmalı. Bu gelişmeyi vesile veya bahane ederek, Suriye’yi sürekli tehdit eden bir ülke konumundan çıkmalıyız. Bu söylemi devam ettirdiğimiz takdirde, Suriye ile çok kolay şekilde çatışma noktasına gelebiliriz. Türk hükümetinin Suriye’deki muhalefete sahip çıkması, buralarda toplantı yapmasına izin vermesi, destek vermesi başka, Suriye’de sadece muhalefet ile ilişki içinde olması başka bir durumdur. Türkiye, Suriye muhalefetine, ülkedeki rejim değişikliğinin barışçı yollardan gerçekleşmesini sağlayacak, telkin ve teşviklerde bulunmalıdır. AKP hükümeti, Suriye’deki iç çekişmeleri daha da keskinleştiren, ağırlaştıran tek yanlı tutum, davranışlarını sürdürüyor. Esad’ın gitmesi bir hedef, CHP de bu hedefe katılıyor. Ama Esad’ın gitmesini, ABD ve Avrupa’nın yaptığı gibi bir politika haline dönüştürdüğünüzde Suriye’yi iç çatışmalara mahkum ediyorsunuz. Suriye halkına, ‘çatışarak, kan dökerek bu meseleyi halledin’ diyoruz. Bundan en fazla zarar görecek olan Suriye halkıdır. Sağduyu, itidal; savaş çığırtkanlığına son diyoruz.” ‘SAVAŞ SÜPER KOBRALARA ENGEL KALMADI Haber Merkezi ABD Kongresi, Amerikan deniz piyadelerinin envanterinden Türkiye’ye 3 adet AH1W “Super Cobra” taarruz helikopteri satışını onayladı. ABD yönetimi, söz konusu satışla ilgili olarak 28 Ekim’de Kongre’ye resmi bildirimde bulunmuştu. Mevzuata göre, bir NATO müttefikine silah satışı konusunda Kongre’ye resmi bildirimde bulunulmasından sonraki 15 gün içerisinde, Kongre’nin satışın engellenmesi veya teklifin yeniden düzenlenmesine yönelik bir tasarı geçirmemesi halinde, bu satışlar otomatikman onaylanmış oluyor. Helikopterlerin şimdi, teknik sürecin tamamlanmasının ardından birkaç ay içerisinde Türkiye’ye teslim edilmesi öngörülüyor. emokrasinin frenleri çalışmayınca… İtalya’da “güç” ve “güçlüye” maalesef bizde de geçerli olan bir refleksle! ancak “gücün yitirildiği” noktada tepki gösterilir. II. Dünya Savaşı sonunda bacağından asılan Mussolini’ye de, 80’li yılların güçlü Başbakanı Craxi’ye de vaktiyle hep böyle olmuştu. Soğuk Savaş yıllarının “en uzun iktidarda kalan, en dayanıklı başbakanı” olarak bilinen Craxi’ye de ancak gücünü yitirdiği noktada, arkasından böyle “soytarı!” diye bağırılmış; bozuk paralar atılmıştı. İtalya gibi bir Avrupa ülkesinde “güçlülere” ancak iktidardan düştükten sonra meydan okunabilmesi ilginç değil mi? Acaba neden “gücün doruğunda bulunduğu noktada” onlara tepki gösterilemiyor/onlardan hesap sorulamıyor? Demokrasinin tanımı aslında tam da bu; güçlüye hesap sorabilmek değil mi? İktidarlardan hesap sorulabilmesi fikri; bir demokraside tamamıyla“checks and balances” denen “kontrol ve denge/fren mekanizmalarının” çalışmasına bağlı. İtalya, diğer büyük Avrupa ülkeleri gibi hiçbir zaman “model bir demokrasi/gerçek demokrasi” olamadığı için, bu “frenler” hiçbir zaman gerektiği gibi çalışmıyor. Mussolini faşizmi sırasında, “faşizmin” doğası gereği, “gücü denetleyen frenlerin” olmaması doğaldı. Ancak bu yapısal sorun İtalya’da faşizmin yıkılmasından sonra da hiçbir zaman tamir edilemedi. Soğuk Savaş döneminde bu ülkede sadece ABD güdümlü iktidarların işbaşına gelmesine izin verildiği için, demokratik mekanizmalar; bozuk parayla uğurlanan Craxi’li yıllarda da kurulmadı. Ve nihayet son dönemde Soğuk Savaş sisteminin bıraktığı boşluğu arkadan “postmodern bir tek adam sistemi” olan Berlusconi’cilik doldurdu. Berlusconi, İtalyan politikasına damga bastığı son 17 yılda, ya doğrudan iktidarda oldu, ya iktidarları elindeki büyük çaplı medya ve finans imparatorluğunun imkânlarıyla koşulladı. D CHP’li Loğoğlu’ndan Suriye konusunda sağduyu çağrısı Dışişleri Bakanı Velid el Muallim basın toplantısı düzenlerken, Dışişleri Bakanlığı önünde toplanan rejim yanlısı Suriyeliler, ellerinde Beşşar Esad posterleri ve Suriye bayraklarıyla, Arap Birliği’nin kararını protesto ettiler. (Fotoğraflar: AP/AFP) Suriye özür diledi Dış Haberler Servisi Suriye Dışişleri Bakanı Velid el Muallim, ülkedeki diplomatik misyonlara düzenlenen saldırılar için özür diledi. Viyana Sözleşmesi çerçevesinde elçiliklerin güvenliğinden sorumlu olduklarını belirten El Muallim, bu olayların tekrarlanmayacağını umduğunu söyledi. Arap Birliği’nin, Suriye’nin üyeliğini askıya almasının ardından Suriye’deki Türk, Suudi Arabistan ve Fransız diplomatik misyonları hükümet yanlısı oldukları belirtilen grupların saldırısına uğramıştı. El Muallim, Arap Birliği’nin Suriye’nin üyeliğini askıya almasının “son derece tehlikeli bir adım” olduğunu ve “meşru olmadığını”, karara rağmen “Libya’daki senaryonun Suriye’de tekrar etmeyeceğini” de söyledi. ABD’yi, Arap Birliği’nin “gayri resmi üyesi” olarak nitelendiren El Muallim, ABD’nin Arap Birliği’nin kararından memnuniyet duymasının “fitnecilikle aynı anlama geldiğini” de savundu. Suriye Dışişleri Bakanı, Rusya ve Çin’in, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Suriye ile ilgili tutumunu değiştirmeyeceğinden ve kendilerini desteklemeye devam edeceklerinden emin olduğunu belirterek, ülkesine yabancı müdahale olacağını sanmadığını da söyledi. Arap Birliği, Suriye’nin üyeliğini askı ultanlık ‘iç konjonktürü’ devre dışı yapıyor Büyük medyalar ve TV’ler ülkede yalnız onun tekelindeydi. “Kamuoyunu yönlendiren”, yandaşlar ve dalkavuklar ahtapotun kolları gibi, dört bir koldan yalnız Berlusconi için çalışmaktaydı. Kaderleri liderin iki dudağı arasına sıkışan vekiller; mecliste yalnız onun hesabına birer parmak kaldırma makinesi olarak çalışıyor, parlamentodan böylelikle Berlusconi’nin istediği her yasa geçiyordu. Muhalefette kaldığı dönemde de; şantaj unsuru olarak kullandığı! medya imkânlarıyla Sultan, rakiplerini sindirebiliyordu. Dünyada basın özgürlükleri sıralamasında İtalya bu nedenle, 75. sırada (Türkiye 112. sırada) yer alıyordu. İleri gelen siyaset bilimcileri tarafından Çizme’de “Sultan!” adı verilen liderin sınırsız gücüne karşın; sol partiler çoğu defa bitmez tükenmez liderlik tartışmaları arasındaİnandırıcı bir iktidar alternatifi oluşturmaktan uzak, bölünmüş görünüm arz ediyordu. Muhalefetin bu şartlarda Berlusconi’yi iktidardan uzaklaştıracak “ortak sinerjiyi” bulup yakalaması imkânsızla eşdeğerdi. “Milli irade”nin bu denli ağır şartlarla baskı altına alındığı/ koşullandırıldığı/yönlendirildiği bir yerde, sultanı iktidar koltuğundan edebilecek tek güç ancak dışardan devreye girebilir; dış şartlarda değişen büyük oynamalarla mümkün olabilirdi ki İtalya’da olan bu… Gelecek yazıya buradan devam… S Suriye Dışişleri Bakanı Velid el Muallim, Türk temsilciliklerinin de aralarında bulunduğu yabancı temsilciliklere düzenlenen saldırılar için özür dilerken, Arap Birliği’nin ülkesinin üyeliğini askıya alma kararına sert tepki gösterdi. El Muallim, Arap Birliği’nin “meşru olmayan” ve “çok tehlikeli” bir karar aldığını savundu. Çin de, Şam yönetimine Arap Birliği’nin daha önce sunduğu çözüm planını hayata geçirme çağrısında bulundu. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, bir kez daha Suriye hükümetini ve ilgili tarafları, şiddete son vermeye ve siyasi süreci başlatmaya davet ettiklerini belirtti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Suriye’nin Arap Birliği üyeliğinin askıya alınmasına karşı çıkarak, Batı’yı Suriye’de muhalefeti kışkırtmakla suçladı. Irak hükümeti de Arap Birliği kararının kabul edilemez ve çok tehlikeli olduğunu bildirdi. Devlet Bakanı ve Hükümet sözcüsü Ali Debbağ konuyla ilgili açıklamasında, Suriye’deki krizden daha büyük krizler yaşanan başka Arap ülkeleri için böyle bir karar alınmadığını savundu. Avrupa Birliği (AB), Suriye’ye yeni yaptırımları uygulama kararı alarak, muhaliflerin şiddetle bastırılmasına karışan 18 kişiye daha seyahat yasağı ve mal varlıklarını dondurma önlemi getirdi. Brüksel’de toplanan AB Dışişleri Bakanları, Suriye’nin Avrupa Yatırım Bankası’ndaki fonlara erişimini yasaklama planını da onayladılar. AB’den İran’a ‘güçlendirilmiş yaptırımlar’ hazırlığı BRÜKSEL (AA) AB dışişleri bakanları, UAEK’nin atom bombası üzerinde çalışmakla suçladığı İran’ı kınayarak ilave yaptırımlar sinyali verdi. Kararlarda İran’a, güven arttırıcı önlemler konusunda AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’la müzakerelere hazırlanarak nükleer programıyla ilgili endişeleri gidermesi çağrısı yapıldı. AB kararlarında, atacağı adımlar dikkate alınarak gelecek ay İran’a “yeni ve güçlendirilmiş yaptırımların” değerlendirileceği belirtildi. ya almasına karşın 500 kişilik ‘hakikatleri ortaya çıkarma komitesi’nin Suriye’ye gönderileceğini açıkladı.Açıklama Arap Birliği Genel El Muallim Sekreteri Nebil el Arabi’den gelirken Suriye’nin de komiteyi ağırlamayı kabul ettiği belirtildi. Aralarında askeri personelin de bulunduğu 500 kişilik ‘hakikatleri ortaya çıkarma komitesi’nin, göstericilere ve muhaliflere yönelik baskıyı sona erdirme çabaları kapsamında gideceği kaydedildi. Suriye, Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenecek Arap Oyunları’nı, Arap Birliği’nin kararını protesto etmek için boykot edeceğini de bildirdi. Suriye Olimpiyat Komitesi ve Spor Federasyonu’nun ortak açıklamasında, Suriyeli sporcuların, Doha’da 9 23 Aralık arasında düzenlenecek oyunlara katılmayacağı belirtildi. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Arap Birliği kararını memnuniyetle karşıladığını, bunun Şam yönetimi üzerinde etkileri olacağını söyledi. AB’den yeni yaptırımlar Ödüllü Türk’e metroda dayak ? BERLİN (AA) Almanya’da uyuma sağladığı katkılardan dolayı ‘Berlin Lalesi’ ödülü alan Suat Özkan, metroda bir kadını rahatsız edenlere müdahale edince dövüldü. Bild gazetesi, 41 yaşındaki avukat Suat Özkan’ın, genç bir kadına sataşan 3 gence müdahale etmek isterken bu kişiler tarafından dövüldüğünü yazdı. Haberde polisin olay yerine gelerek 19 yaşındaki bir saldırganı yakaladığı kaydedildi. C MY B C MY B Rusya’dan Arap Birliği’ne tepki
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle