28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 KASIM 2011 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 12 Eylül soruşturmasını yürüten savcı, Kenan Evren’e karşı tavırlarını böyle açıkladı: 5 çıkarsa bunu İran, İsrail ve Suriye tetikleyecektir. Suriye güçlü değildir ama İran ve İsrail çok güçlüdür askeri anlamda. Üç ülkeden İsrail, Mısır lideri Hüsnü Mübarek’in iktidardan düşürülmesinden oldukça rahatsız. İran ve Suriye de “Arap Baharı”ndan. Şimdi bir soru: “Türkiye bu üçlünün neresinde?” ??? Suriye ve İsrail’le ilişkilerimizi anlatmaya gerek yok. Şam’da büyükelçiliğimizin önünde binlerce kişi Türkiye’yi protesto ederken, Dışişleri Bakanımız Davutoğlu Suriyeli muhaliflerle görüşüyor. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres şu anda savaş çığlıkları atıyor. İsrail, Mübarek’in devrilmesinden ve “Müslüman Kardeşler”den rahatsız. İşin içine Türkiye’yi çekmek istiyor İsrail, Suriye konusunda... İsrail, Beşşar Esad’ın devrilmesi kuşkusunu da yaşıyor. Esad devrilirse yerine İsrail düşmanı olan köktendinci Sünnilerin geleceğini biliyor. İran’daki “molla rejimi”, Suriye’deki “Müslüman Kardeşler” desteğindeki ayaklanmalar ve Türkiye’nin bölgedeki durumu... ??? Türkiye önünde sonunda İsrail’le uzlaşacak, “siyonizmin merkezi”yle çatışmaya katılmayacak. İran, ABD üsleri ve füze kalkanı nedeniyle uzak duruyor... Türkiye’nin, bölgeye barışın gelmesi için silahlardan arındırma politikasını benimsemesi gerekir bence. Emperyalizmin ağababası ABD ve destekçileri AB ülkelerinin hedeflerinde önce Suriye, ardından İran’ın olduğunu tüm dünya biliyor. ABD, İsrail ve AB ülkelerinden gelen haberler, İran’ın nükleer silah üretimine izin vermeyecekleri yolunda. Türkiye İran’a hâlâ sıcak bakarken, Suriye’yi düşman olarak neden görüyor? Suriye’de Nusayri yönetimi olduğu için! ??? Suriye’de bir mezhep çatışması yaratılmak isteniyor... Burada önemli olan TürkiyeABD ilişkileri... Bir başka deyişle ABD’nin İran konusundaki kırmızı çizgisi... Evet, durum biraz karışık... İçeride PKK... Onu kollayan içdış güçler ve Türkiye... Devlet nezaketi! ALİCAN ULUDAĞ İçeride ve Dışarıda... Demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi kavramları en çok konuşan, yazan ülke Türkiye... Aynı Türkiye teröre karşı bir tümlük içinde değil. İnsan hakları savunucuları PKK’ye karşı neden tavır almıyorlar? Masum kadınları, çocukları, askerlerimizi öldürdüğü, öğretmenlerimizi kaçırdığı neden akıllarına gelmiyor? Van ve Erciş depremi halkın nasıl tümlük içinde olduğunun göstergesiydi. Yurdun dört bir yanından kurtarma ekipleri geldi... Herkes oraya koştu... İçimiz yandı, kahrolduk... Yüreğimiz kan ağlarken bir de baktık ki, İzmitGölcük arasında sefer yapan deniz otobüsümüz bir PKK militanı tarafından kaçırıldı... 12 saat sürdü eylem... İnsanlar aç ve susuz kaldı... Çocuklar panik içindeydi... Tüm bunlar yaşanırken Suriye’de olaylar sürüyor... Beşşar Esad yanlıları Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği önünde Türkiye aleyhine gösteri yapıyorlardı. ??? Yağmurlu ve soğuk bir İstanbul öğleden sonrasında Türkiye’de, Ortadoğu’da, İtalya ve Yunanistan’da yaşananlara bakıyorum. Almanya ipleri eline almış durumda... İtalya ve Yunanistan’da yaşanan siyasal gelişmeler bunun göstergesi. Kim beklerdi Berlusconi’nin istifasını bir ay önce? Bilmem anımsıyor musunuz Berlusconi’nin Kaddafi’nin elini öptüğü o fotoğrafı?.. İster istemez şöyle diyorum olup bitenleri düşündükçe: “Hey gidi günler hey!” Vahşi kapitalizmin güler yüzü küreselleşme budur işte... ??? AB ülkeleri ekonomik ve siyasal sorunlarını çözüyorlar kendi aralarında. Vahşi kapitalizmin gereği bu! Ortadoğu kaynıyor bu arada... Zaten Suriye, İsrail ve İran bölgenin en sorunlu ülkeleridir. Mısır ve Libya, ABD ve AB’nin koruması altında. Burada önemli olan Türkiye’nin ne yapacağıdır... Bölgede bir savaş ortamı ANKARA 1980 döneminde işkence gören 3 devrimcinin 12 Eylül askeri darbesine ilişkin yürütülen soruşturmada verdiği ifadeler, o dönem cezaevleri ve karakollarda yaşanan kıyımı ortaya koydu. Dönemin TÖBDER yöneticisi Mustafa Kahya, günlerce gördüğü işkenceyi anlattı. Özel Yetkili Ankara Savcısı Kemal Çetin, darbecilerle ilgili suç duyurusunda bulunan Devrimci 78’liler Federasyonu üyeleri Metin Terzi ve Mustafa Kahya ile Diyarbakır Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucu ölen Orhan Keskin’in kardeşi İpek Gür’ün ifadesine ? Kardeşi Diyarbakır Cezaevi’nde işkencede ölen İpek Pınar Gür, “Yürekli hâkim ve savcılar istiyorum. Kenan Evren’i iki jandarma arasında adliyeye getirilirken görmek istiyorum” deyince savcı Kemal Çetin, “Biz ona devlet nezaketi gösterdik” karşılığını verdi. başvurdu. Müşteki olarak ifade veren üç isim de işkencecilerden şikâyetçi oldu. İpek Gür ile savcı Çetin arasında ise dikkat çeken diyaloglar geçti. Gür, “Yürekli hâkim ve savcılar istiyorum. Evren’i iki jandarma arasında adliyeye getirilirken görmek istiyorum” deyince savcı Çetin “Evren’in ifadesini almaya giden savcılardan birisi de benim. Biz ona devlet nezaketi gösterdik” karşılığını verdi. Evren’in 6 bin genci öldüren bir kişi olduğunu belirten Gür, “O bunları yaparken nezaket uygulamadı” diye konuştu. Savcı Çetin ise kendisinin de Evren’in yargılanması istediğini belirtti. TÖBDER yöneticisi olan Mustafa Kahya, öğretmenlik yaparken açığa alındığını, darbeden sonra işçi olarak çalıştığı İstanbul’da 13 Nisan 1982’de gözaltına alındığını söyledi. laka ile dayak atma, çıplak vaziyette Filistin askısı denilen bir kalasa kollarımız bağlanarak havaya kaldırılıp o şekilde vücuduma elektrik veriyorlardı. Gördüğüm işkencelerden dolayı ayaklarım şişince kangren olmasın diye jiletle kestiler, sonra merhem sürdüler. Sigaranın yanan kısmını ağzıma soktular.” Kahya, Antalya’da da 45 gün boyunca işkence gördüğünü belirtirken, “Elektriği genellikle cinsel organıma, göbeğime, kulak memesine, alnıma, ayak ve el parmaklarıma veriyorlardı” dedi. ‘Ağar işkence yaptı’ Gözleri sürekli bağlı olduğu için Gayrettepe’de işkence yapanları görmediğini belirten Kahya, “Ancak sonradan bu kişilerin Siyasi Şube Müdürü Ünal Erkan, müdür yardımcısının ise Mehmet Ağar olduğunu öğrendim” dedi. Metin Terzi de 1981’de gözaltına alındığı Diyarbakır’da 2 ay “bayılana kadar” işkence yapıldığını, tutuklanınca da lağım dolu hücrelerde kaldığını anlattı. Tutuklulara topluca dayak atıldığını belirten Terzi, birçok kişinin bu koşullarda yaşamını yitirdiğini kaydetti. Kan donduran ifade Gayrettepe’deki emniyetin “siyasi şubesi”nde 44 gün sorgulandığını belirten Kahya, şunları anlattı: “İşkenceler fa İKİNCİ ERGENEKON DAVASI Simitçide yeni görev görüşmesi HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasında, İbrahim Şahin’den elde edilen, Ermeni Patriği Mesrop Mutafyan, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız ve eski genel sekreter Kazım Genç’e suikast yapacağı iddia edilen, S1 yapılanmasında ismi bulunan tutuksuz sanıkların savunmaları alındı, çapraz sorguları yapıldı. CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın 2 yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğu İkinci Ergenekon davasına 2 aylık aradan sonra dün Silivri’de devam edildi. Davanın dün görülen 139. duruşmasını CHP Milletvekili Mahmut Tanal, sanatçı Tarık Akan ve ressam Bedri Baykam da izledi. Duruşmada İbrahim Şahin’in Ankara’daki evinde elde edilen S1 listesinde adı bulunan tutuksuz sanık Teğmen Emre Baltacı’nın çapraz sorgusuna kaldığı yerden devam edildi. Emre Baltacı, Şırnak’ta görevli olduğu sırada Üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı’nın “Genelkurmay’da terörle mücadelede yeni birim oluşturulacağı, görev almak isteyip istemediği”ni sorduğunu anlatarak “Ben de kabul ettim. Kimlik bilgilerimi bu nedenle Taylan Özgür Kırmızı’ya verdim” dedi. Başkan Özese’nin, “Taylan Özgür Kırmızı, kimlik bilgilerinizi İbrahim Şahin’e göndermiş. Bilginiz var mıydı” sorusu üzerine “Haberim yoktu. Şahin’i tanımıyorum” dedi. Tutuksuz sanık Teğmen Melih Yüksel de, şunları anlattı: “Şırnak’ta özel harekât taburunda görev yaparken Şırnak Çakırözü’nde görev yapan Üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı ile 16 Kasım 2008’de Şırnak’ta bir simitçide görüştük. Bana Genelkurmay’da terörle mücadele için yeni bir yapılanmaya gidildiğini söyledi. Daha sonra Emre Baltacı ve ben, Üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı ile aralık başında buluştuk. Komutanım tayin işinin iptal olduğunu söyleyince bir daha irdelemedik.” Duruşma öncesinde, Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, oğlu Arat Dink ve kardeşi Yervant Dink ile eski Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Milletvekili Joost Lagendijk’in de aralarında bulunduğu, kendilerine “Hrant’ın Arkadaşları” adını veren grup, Beşiktaş’taki Barbaros Parkı’nda toplanarak adliyeye yürüdü. Adliye önünde grup adına açıklama yapan Ümit Kıvanç, Hrant’ı öldürtenlerin, devlet içinde ve ortada olduğunu, bunun sayısız kanıtı bulunduğunu söyledi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Dink davasında telefon kayıtlarının silinmesine 65 gün kaldı Hayal’in babasına devlet teşekkürü HİLAL KÖSE ‘KANDİL’DEN İZİN HABERİ PLANLI BİR SERVİS’ Eski Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesini planladıkları gerekçesiyle yargılanan Yasin Hayal ve polis muhbiri Erhan Tuncel’in de aralarında bulunduğu 19 sanıklı davanın 21. oturumu dün yapıldı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuklu sanıklar Hayal ve Tuncel katıldı. Adli Tıp Kurumu’ndan mahkemeye gönderilen yazıda, Yasin Hayal’in cezai sorumluluğunun tam olduğu bildirildi. Cinayetten kısa bir süre önce olay yerinde kameralara takılan, telefonla konu şan şüpheli kişilerin tespiti için TİB’den istenen kayıtlar dün de mahkemeye ulaşmadı. Müdahil avukatı Bahri Belen, “5 yılın sonunda cinayet günü yapılan görüşmeler imha edilecek. 5 yılın dolmasına 64 gün kaldı. Telefon kayıtları silinmesin. Mahkeme tedbir kararı versin” dedi. Savcı Hikmet Usta, geçen celse mütalaa verildiğinde müdahil avukatlarının salonu terk ettiklerini anımsatarak “Biz bu davayla ilgili kimsenin ümitsizliğe kapılmasını istemiyoruz. Devletimize güvenmek zorundayız, hasım olamayız. Kimseyi, yeterli delil olmadıkça sanık sandalyesine oturtamayız” di ye konuştu. Yasin Hayal’in babası Bahattin Hayal, duruşmanın sonlarına doğru söz almak isteyince mahkeme başkanı, savcıyla görüşmesini söyledi. Hayal, gazetecilere yaptığı açıklamada ise “Benim çocuğum kullanıldı. Erhan Tuncel’le tanıştığı güne lanet olsun. Bana bir süre önce bir devlet görevlisinin selamı geldi. Bana ‘vatana millete hayırlı bir evlat yetiştirmişsin’ diyerek teşekkür etti. Korktuğum için daha önce bu ismi açıklamadım” dedi. Hayal, Trabzon’da verdiği ifadeyi değiştirmesi için başka bir savcı tarafından tehdit edildiğini de söyledi. AKİT’e tepki yağdı MEHMET MENEKŞE Sanal medya, Basın Yasası’na eklenen yeni maddelerle denetim altına alınıyor İnternetin tadı kaçıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İnternet medyası, Basın Yasası’na eklenecek yeni maddelerle denetim altına alınıyor. Bakanlar Kurulu’na sunulan taslağın yasalaşması durumunda, yalnızca haber siteleri değil, kişisel bloglar, mesaj panoları ve internet sözlüklerinin de etkileneceği belirtiliyor. İnternet Medyası Derneği’nin (İMD) girişimleriyle hazırlanan yasa taslağı geçen hafta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından kamuoyuna duyurulmuştu. Arınç, yapılacak yeni düzenlemeyle internet gazetecilerine sarı basın kartı hakkı tanınacağını ve internette yayın yapan kuruluşların Basın İlan Kurumu’nun dağıttığı reklamlardan yararlandırılacağını, düzenlemede yayın yasağının bulunmadığını belirtmişti. Ancak bilişim hukukçuları, taslakta yer alan AMASYA Yeni Akit gazetesinin, 13 Kasım 2011 tarihli sayısında sürmanşetten verdiği “Vekillik için Kandil’den izin istemişler” başlıklı haberinde, Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkan Yardımcısı Kemal Bülbül üzerinden tüm Alevileri hedef gösterdiği öne sürüldü. Yayımlanan haber üzerine, ABF Genel Merkezi’nden gazetemize yapılan açıklamada, haberin, Yeni Akit gazetesine bir yerlerden servis edildiği ve Alevilerin hedef gösterilmesinin tesadüf olmadığı öne sürüldü. Ayrıca son dönemlerde demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından, Atatürkçülük ve Cumhuriyetten yana olanların hedef durumuna geldiği ve ileri demokrasi söylemleri altında aydın, yazar ve gazetecilerin cezaevlerinde çürütüldüğü belirtildi. Açıklamada özetle şunlar ifade edildi: “Planlı bir siyasetle ‘Türkiye’yi siyasal İslamın’ amaçları doğrultusunda ‘dizayn etmek isteyen zihniyet’ ‘Ergenekon terör örgütü’ adı altında aydın ve gazetecileri tutukladı. Hükümet ve Sayın Başbakan kendilerine ‘muhalif olan’ kim varsa bir kılıf bulup ‘tasfiye’ etmeye, bu olmaz ise karalamaya çalışıyor. Bu süreçte Yeni Akit gazetesi, genel başkan yardımcımızı ve federasyonumuzu ‘hedef göstererek’ ‘bir taşla birkaç kuş birden vurmayı’ amaçlıyor olmalı. Bu uydurma ‘haber’ bunun en bariz örneğidir. ‘Haberin’ amacı ‘Yeni Akit zihniyetine’ uymayan kişileri hedef göstermektir. Bu girişimi ve tutumu şiddetle kınıyoruz.” ‘Tam anlamıyla rezalet’ Türkiye’deki internet sözlüğü girişimini başlatan Ekşi Sözlük’ün imtiyaz sahibi Sedat Kapanoğlu ise elektronik gazete tanımının son derece yoruma açık olduğunu ve yalnızca Ekşi Sözlük’ün değil, çok farklı sitelerin de yasa kapsamına girebileceğini kaydetti. Taslağın yeni medya girişimlerini engelleyeceğini söyleyen Kapanoğlu, İMD üyelerini de eleştirdi. Kapanoğlu, “İnternet üzerinde maliyetler düşük, ana akım medyayla rekabet kolay. Bu, büyük oyuncuların işine gelmiyor. RTÜK’ümsü yapıları internette de istiyorlar ki sadece büyük sermaye rahatça nefes alabilsin. Kayıt usulüne dayanan bir düzenlemeye itirazım yok, ama düzenleme şu anda tam anlamıyla rezalet” dedi. nak göstermeden yayın yapmayı yasaklayan taslak, sitede paylaşılan anonim bir yazıda suç unsuru bulunması halinde site sahibinin ceza almasını öngörüyor. Vicdani ret düzenlemesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki (AİHM) dava süreçlerinde bakanlıklar arasındaki işbirliğine yönelik çalışmalar Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından bir basın toplantısıyla değerlendirildi. Ergin, bir soru üzerine “vicdani ret” olarak tanımlanan askerlik hizmeti yapılmasının reddiyle ilgili Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) bir çalışma yaptığını açıkladı. Ergin, “Bu hafta içinde olmazsa önümüzdeki hafta içinde karar aşamasına gelinmiş olacak. Çok kısa süre içinde bunu Bakanlar Kurulu’nda görüşeceğiz” dedi. TBMM, padişahı törenle anacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Osmanlı Padişahı Abdülmecit ölümünün 150. yıldönümü dolayısıyla TBMM tarafından Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen törenle anılacak. TBMM’de Osmanlı Padişahı Abdülmecit’in 150. ölüm yıldönümü olan 17 Kasım 2011’de anma töreni düzenlenecek. TBMM tarihinde ilk kez bir padişah için anma töreni yapılırken Abdülmecit döneminde yaptırılan Dolmabahçe Sarayı’nda “Abdülmecit ve Dönemi” konulu bir sempozyum düzenlenecek. Sempozyumun ardından Ahmet Özhan konser verecek. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in imzasını taşıyan tuğralı davetiyeler, milletvekillerine gönderildi. Anonim yayın bitiyor Yani, kendi adresinden yayın yapan bireysel kullanıcılar, paylaştıkları içerik kendilerine ait olmasa da ceza alabilecekler. Altı yıldır yasayla ilgili girişimlerinin olduğunu ifade eden İnternet Medyası Derneği Başkanı Hadi Özışık, Basın Yasası’na eklenecek maddelerle mevzuatın daha sağlıklı bir hale geleceğini söyledi. Özışık, temel amaçlarının internet medyası çalışanlarının sarı basın kartı almasını sağlayarak sektör çalışanlarını güvenceye kavuşturmak olduğunu dile getirdi. “elektronik gazete” nitelemesinin açık olmadığı görüşünü savunuyorlar. Hukukçular, böylesi bir tanımla kişisel bloglar, elektronik dergiler, mesaj panoları ve internet sözlüklerinin kapsam içerisine gireceğini dile getirdiler. Taslakta elektronik gazete imti yaz sahiplerine cumhuriyet başsavcılığına beyanname verme ve yayıncının kimlik bilgilerini siteden açıklama zorunluluğu getiriliyor. Verilen beyannamedeki bilgilerin eksik veya gerçeğe aykırı olduğu tespit edildiği takdirde yayın durdurulabilecek. Kay C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle