25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul A Edirne A Kocaeli A Çanakkale A İzmir A Manisa A Denizli A Zonguldak A Sinop A Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara A 24 28 26 25 28 25 28 22 21 22 20 21 24 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A A A A A A A A B B PB 24 24 20 29 31 29 26 26 22 23 19 16 16 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki PB Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris PB Bonn Y Münih PB Berlin PB BudapeştePB Madrid B Viyana PB 14 13 15 22 19 19 20 19 23 18 26 28 22 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam PB B B B PB Y B B PB Y PB A A 26 24 27 26 20 14 20 22 19 18 22 30 31 5 EK M 2011 ÇARŞAMBA Ülke genelinde yağış beklenmiyor. Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı bulutlu diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 5 Ekim GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada demokratik özerklik, Kürtçe eğitim gibi tartışmalı sorunlar yeni anayasanın yumuşak karnı... Anayasa hazırlık çalışmalarına ana muhalefet partisinin yapacağı katkının önemi yadsınamaz. AKP’nin devletin şeklini, rengini ve bütünlüğünü saptayan görüşünü RTE açıkladı. Tek millet, tek devlet! Ne var ki, yumurtanın kapıya geldiği şu günlerde CHP’nin örneğin devletin temel kuralları ile ilgili görüşleri nedir, ne değildir, bilinmiyor. CHP de bir ara 1982 Anayasası’nın ilk dört maddesinin yeni anayasada da korunacağını açıkladı ve sonra ilk söylemini yinelemekten kaçındı. Kürt sorununun çözümü tartışmalarında RTE’ye yanıt vermesi gerektiğinde; “yeni” CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu; Kürt sorununun çözümünde AKP’nin bugün öne sürdüğü ilkeleri, “eski” partisinin 1989’da bir raporla kamuoyuna açıkladığını söyledi. Parti yeni bir rapor hazırlamaktaydı. Köprülerin altından epey sular geçti. Lâkin şu sıralar CHP’nin “yeni” Kürt sorunu raporunu ne zaman açıklayacağını bilen yok. Partinin iç bünye çalışmalarını ve gelişmeleri yakından izleyen arkadaşlarıma Kürt raporunu CHP’nin ne zaman açıklayacağını sordum. “Eski” raporu, “yeni” yönetimin “güncelleştirdiği” yanıtını aldım. Partide özellikle konuda uzman bir genel başkan yardımcısı ile milletvekillerinden kurulu bir komisyon, raporu güncelleştirmeye çalışıyor olmalıydı. Ne ki komisyon var mı yok mu, varsa üyeleri kimler, bilinmiyor. Oysa, pek çok kişi; Kılıçdaroğlu’nun sorunun uzmanı olduğuna inandığı, PKK’li teröristlerin avukatlığını da yaptığını bildiği, milletin vekilliğine getirdiği, genel başkan yardımcılığına atadığı Sezgin Tanrıkulu, partideki komisyonda mutlaka yer almıştır diye düşünüyor. Işık Kansu, 29.11.2010’da Cumhuriyet’te, yaşamöyküsünden kesitler vererek Tanrıkulu’nu tanımamıza ışık tuttu. 1997’de Türk karşıtlığı ile ünlü Robert Kennedy Vakfı İnsan Hakları Merkezi’nin her yıl insan hakları ile ilgili çalışmalarından ötürü verdiği ödülü aldığını yazdı. Ödül töreninin daha geniş ayrıntılarını, Prof. Dr. Cihan Dura’nın, “Düşün Yazıları” dergisinin Ağustos 2011 tarihli sayısındaki yazısında okuduk... “O gün” kongrede, hazırlanan salonda Robert Kennedy; ödül verilecek “şahsı… insan hakları savunucusu” diye tanıttı: “Bu masum insan (Kürt partisi) DEP’lileri ve halkı savunduğu için hapis yattı” dedi ve ardından kürsüye gelen adam, elindeki yazılı metni okumaya başladı: “Kürdistan diye bilinen bölgedeki savaşta Türk ordusunu cinayet ve işkence yapmakla” suçladı. “Son yılda 26 bin kişiden üç bininin siyasi suikast sonucu öldürüldüğünü” anlattı ve “yüzüne düşürdüğü ağlamaklı ifadeyle” konuşmasını bitirdi.. Prof. Dura, yazısının sonunda “Peki bu adam kimdi?” diye soruyor ve soruyu yanıtlıyor: “Bu adam bugün Kılıçdaroğlu’nun yeni CHP’sinin çiçeği burnunda üyesi, aynı zamanda yakın yardımcısı olan Haziran 2011 seçimlerinde partiden İstanbul milletvekili yapılan Sezgin Tanrıkulu’ydu.” Işık Kansu tanıtım yazısında başkan iken Türkiye’ye gelen Bill Clinton’un resmi temasları dışında (herhalde Kürt sorunu üzerine) konuştuğu 6 kişiden birinin Tanrıkulu olduğunu yazıyor. Acaba Tanrıkulu, resmi ziyarette bulunan Başkan Obama ile de aynı içerikte bir görüşme yaptı mı? Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Alman vakıfları PKK’ye destek veriyor” diye itham ettiği kuruluşun, Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş’ın daha ilk gün tahmin ettiği gibi Almanya’nın uluslararası kalkınma projelerini destekleyen Alman Kalkınma Bankası (KfW) olabileceğini açıklayarak tüm suçlamaları reddetti. Dün Ankara’daki bürolarında görüştüğümüz KfW’nin Ankara Temsilciliği yetkilileri ise Türkiye’de yürütmekte oldukları faaliyetler hakkında çarpıcı bilgiler verdi. KfW’den edindiğimiz bilgilere göre; Alman Kredisi Alan CHP’li Belediye Yok Aslan Payı Gökçek’e belediyelerin çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için 26 projeye 900 milyon Avro’luk finasman kredisi sağlanmış.  İstanbul’daki yeni Galata Köprüsü, Bursa tramvay projesi, Yatağan termal santralı desülfirizasyon projeleri KfW finansmanıyla bitirilen projelerden birkaçı. Güneydoğu Anadolu’da güneş enerjili santral fizibilite çalışması yürütülüyor. sağlanan belediyelerin partilere göre listesi şöyle: ANAP 3, SHP 1, DYP 2, MHP 3, RP 3, DSP 1, HADEP 3, AKP 3, DTP 1, bağımsız 1.  KfW’den kredi desteği alan belediyeler arasında CHP’li bulunmaması dikkat çekici. 0 yılda 10 milyar Avro finansman  Almanya’nın yurtiçi ve yurtdışında kalkınma projeleri destekleyen bankası KfW 1948’de kuruldu. Yüzde 80 hissesi Alman hükümeti, yüzde 20 hisseleri de federal eyaletlere ait. Merkezi Frankfurt’ta, dünyanın çeşitli ülkelerinde 70’den fazla temsilciliği var.  Banka Türkiye’de 50 yılda 10 milyar dolarlık projeye finansman desteği sağlamış. Türkiye’ye üç temel alanda finansman sağlıyorlar. Belediyelerin altyapı ve çevre projeleri; küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi ve yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projeleri. 5 destek vereceği her belediye projesi için öncelikle Hazine’den yani hükümetten resmi talep yazısı istiyor. Kendilerine kredi başvurusunda bulunan belediyeleri de Hazine’ye yönlendiriyorlar. Nihai anlaşma KfW ile Hazine Müsteşarlığı arasında yapılıyor ve her projenin DPT tarafından yatırım programına alınması şartı aranıyor.  Tüm anlaşmalar Bakanlar Kurulu üyelerince imzalandıktan sonra yürürlüğe giriyor.  Krediyi alan belediyelerden projeyi yaptıracakları müteahhit şirketleri ve onu denetleyecek uygulama müşavirini uluslararası ihale açarak şeffaf biçimde belirlemeleri isteniyor. Bu süreçlerin tamamı KfW tarafından denetleniyor. AKP de Tezgâhta mı? Pazartesi günü “Hangi Milli İrade...” başlığı ile aktardığım ifade özgürlüğü sorunlarını sürdürmeyi düşünüyordum. Ama Sayın Başbakan’ın başlattığı muhabbete katılmadan edemedim. Biliyorsunuz, çünkü daha önce de yazmıştım. Şapkalarımı birbirine karıştırmamaya özen göstermek gibi bir sorumluluğum var. Cumhuriyet Vakfı Başkanlığı ayrı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı ayrı. Ama ne yazık ki, bazen meslektaşlarım zorluyorlar. Alman vakıfları konusu gündeme düşünce ve PKK ile de ilişkilendirilince bazı meslektaşlarımız fırsatı ele geçirmenin coşkusu ile kendilerine verilen bilgiyle yetinip ne olup bittiğini merak etmeden yazılar döşendiler. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de yaklaşık 13 yıldır KonradAdenauer Sitiftung (KAS) ile yerel medya eğitim seminerleri düzenliyor. Bugüne kadar 59 seminer düzenlendi. Seminer düzenlenen yerler arasında, Diyarbakır, Şırnak, Batman, Van, Bitlis de var; Edirne, İzmir, Çanakkale, Adana, Mersin, Osmaniye, Ordu, Sinop da. Ünlü bir gazeteci “Alman Vakıfları Türkiye’yi bölecek mi?” başlıklı yazısında yalnızca şu bilgiye yer vermiş; “örneğin geçtiğimiz yıllarda Konrad Adenauer Vakfı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte yerel gezeteciliği geliştirmek amacıyla Diyarbakır Gazeteciler Cemiyeti’yle bir program düzenledi... Umarım gazetenin ombudsmanı bu özel yaklaşımı irdeleyecektir. Ben muhabirlikte ununu elemiş, eleğini asmış bir gazeteciyim. Genç kimi haber yazarlarının meslek ilkelerini es geçmelerini anlamakta zorlanıyorum. Şayet Alman vakıflarının yaptıkları bir eski tezgâhsa, 2008 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi de hem genel merkezinde hem de Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış’ın eliyle tezgâha gelmiş durumda. Federal Almanya İçişleri Bakanı Schauble’nin gelişi fırsatından yararlanılarak 4 Şubat 2008 günü AKP’nin Söğütözü’ndeki genel merkezinde saat 15.30’da bir toplantı düzenlenmiş. Bana da nezaketen gönderilmiş olan çağrı mektubunda şöyle deniyor: “AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Bay Egemen Bağış, Konrad Adenauer Vakfı’nın Türkiye Şubesi’nin katkılarıyla yapılacak davete katılmalarını diler.” Programın ayrıntılarına göre Bağış’tan sonraki ikinci konuşmacı da o dönemdeki Vakıf Temsilcisi Bay Dirk Tröndle... Konrad Adenauer Vakfı’yla AKP arasındaki ilişki bununla da sınırlı değil. Egemen Bağış, 25 Ocak 2008’de Berlin’deki temasları hakkında bilgi verirken “Konrad Adenauer Vakfı’nın daveti üzerine geldim” açıklamasını yapmış... dım Türkiye’nin önceliği  KfW, iki ülke arasındaki anlaşmalar ve Türk hükümetinin de isteği üzerine son dönemde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki belediyelerin projelerini desteklemeye öncelik vermiş durumda.  KfW’nin KOBİ’lere verdiği 200 milyon Avro’luk kredi desteğinin tamamı da yine Türk hükümetinin isteğiyle çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu illerinden oluşan kalkınmada öncelikli 49 ile ayrılmış. ‘Güneydoğu’ya yar ükümet ve yargıdan gelen şikâyet yok Başbakan Erdoğan, Alman finansmanının belediyeler CHP ve BDP üzerinden PKK’ye aktarıldığına ait bulguları Alman makamlarına ilettiklerini söylüyor ama KfW’nin Türkiye temsilciliğine bugüne kadar hükümetten ya da yargı organlarından gelen şikâyet ya da soruşturma bulunmuyor. Bu durumda geriye sadece Başbakan Erdoğan’ın elindeki belgeleri açıklamasını beklemekten başka yol kalmıyor. Bunu yapmadığı sürece sözleri havada kalacak ve kendisinin gündemi değiştirme amacıyla hareket ettiği izlenimi giderek daha da güçlenecek. H Aslan payı Gökçek’e 8 belediyede 26 proje  Bugüne kadar 18 ilde, su temini ve atık su arıtma sistemleri başta olmak üzere 1  KfW finansmanından aslan payı AKP’li belediyelere gitmiş gözüküyor. 1994’ten beri Melih Gökçek’in (Önce RP, şimdi de AKP) Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu Ankara’ya 1995 ve 1996 yıllarında su temini, atık su arıtma ve biyogaz projelerinin finansmanı için 353.6 milyon Avro kredi sağlamışlar. KfW’nin tüm belediyelere ayırdığı finansmanın üçte biri Ankara’ya verilmiş durumda.  1987’den bu yana KfW tarafından proje finansmanı alep de imza da Hazine’den  KfW finansman desteği T Hukukçular dinlemelerin muhaliflere karşı kullanıldığına dikkat çekti ‘Dinlemeler silah gibi’ İstanbul Haber Servisi Türkiye’de hukuka aykırı dinlemelerin milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlemesinin önlenmesi gibi son derece genel ve esnek olarak yapıldığını belirten hukukçular, “İnsanlar, günü geldiğinde korkutulmak, sindirilmek ve cezalandırılmak istendiğinde hukuka aykırı dinlemeler sonucu elde edilen bilgiler servise sokuluyor” görüşünü dile getirdi. İstanbul Barosu Başkanı avukat Doç. Dr. Ümit Kocasakal, telefon dinleme kararlarının muhalif kesimlere karşı adeta bir “silah” gibi kullanıldığına dikkat çekerek “Bu ‘silahı’ tutan özel yetkili mahkemeler. ‘Tutabilirsin’ diyen kim? HSYK. Bugün bu ‘silah’ rakipleri, muhalifleri vurur, yaralar. Yarın ise ‘silahı’ tutanı vurur” diye konuştu. Kocasakal, “Ben dinlendiğim zaman nereye gideceğim? HSYK’ye. HYSK de iktidara bağlı hale geldi. Tazminat yolu da kapandı. Artık tazminatı devlete açabiliyorsunuz. Peki dinlenen kişi nereye gidecek? Gidebileceğinz bir yer yok. Bunun adı ‘ileri faşizm’dir. Çok karanlık ve vahim bir tablo” dedi. Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay, “Bireylere devletin müdahalesinden korunmuş bir ‘özel yaşam alanı’ sağlanması, ülkenin siyasi rejimi ve devletin niteliği bakımından hassas bir göstergedir” diye konuştu. Avukatlar Vakfı Başkanı Uğur Yetimoğlu, AİHS ve anayasayla güvence altına alınan özel hayatın gizliliği ilkesinin, bu hakkı korumakla görevli yargıçlar ve savcıların hukuka aykırı keyfi uygulamalarıyla ihlal edildiğini belirtti. İletişimin tespitinin, CMK 135. maddede belirtilen koşulların varlığı halinde başvurulması gereken ikincil bir tedbir olduğunu vurgulayan Yetimoğlu, “Bizde, özel yetkili savcıların iddianamelerindeki tek delil kaynağıdır. İçeriği kolluk tarafından doldurulmak üzere hazırlanmış boş dinleme kararlarını hatırlayınız. Gazeteci Soner Yalçın hakkında ‘özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu’ işlediği iddiası ile iddianame düzenleyen özel yetkili savcının aynı iddianamede olayla ilgisi olmayan şahısların dinleme kayıtlarına yer verdiğini hatırlayınız” diye konuştu. YÖK yargıyı hiçe sayıyor MAHMUT LICALI Ne de olsa serde muhabirlik var. Madem halkın doğru bilgilenme hakkı var. Katkıda bulunayım dedim. Yorumu okuyanlar yapsın. ‘Her şey not ediliyor’ ANKARA Giresun Üniversitesi’ne (GÜ) yaşanan rektör krizi ikinci yılına girerken yaklaşık 16 aydır asaleten rektör atanmayan üniversitede Prof. Dr. Yılmaz Can yasaya aykırı olmasına karşın hâlâ rektörlük koltuğunda oturuyor. GÜ’deki rektör krizi, üniversitede yapılan seçimlerde YÖK’ün, 31 oyla birinci olan Prof. Dr. Halil İbrahim Bahar’ı, 29 oyla ikinci olan Prof. Dr. Mustafa Türkmen’i listeye almayarak, yalnızca 2 oy alan Prof. Can’a aday listesinde yer vermesiyle başlamıştı. Rektör atama sürecine AKP milletvekillerinin müdahale ettiği iddialarının ardından YÖK üniversitedeki seçimleri yenileme kararı almıştı. Prof. Bahar, mevcut seçilmiş adaylar üzerinden YÖK’ün yeni bir liste hazırlaması istemiyle açtığı davayı kazanmasıyla süreç kitlenmişti. Yükseköğretim Yasası’nda yer alan vekâleten görevlendirilen rektörlerin 6 ayın ardından değişmesine ilişkin hükme karşın, Kasım 2010’da vekaleten atanan Prof. Can’ın yerine gelecek akademisyen için YÖK 10 aydır yeni bir liste hazırlamıyor. C MY B C MY B ‘Savcının suç unsuru’ İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğeretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu ise haberleşme hürriyetinin ve özel hayatın gizliliğinin esas olduğunu belirterek “Türkiye’de dinlemeler milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlemesinin önlenmesi gibi son derece genel ve esnek yorumlamaya açık olması nedeniyle yapılırken kişi güvenliği açısından her türlü tehdide açık bir hukuksuzluk sistemine dönüşmüştür. Totaliter ve otoriter rejimlerde kamu gücünün vatandaşını sindirmek için kullandığı her yöntem bugün Türkiye’de kullanılıyor. Değerlendirilebilecek her şey not edilirken günü geldiğinde korkutulmak, sindirilmek istendiğinde bilgiler servise sokuluyor” dedi. Özbek’ten çadır nöbeti Emekli Tümgeneral Osman Özbek, Silivri Cezaevi önünde Balyoz davasında yargılanan askerlerin eşleri tarafından kurulan ve çeşitli sivil toplum örgütlerince de desteklenen “Vardiya Bizde Platformu”nun eylem çadırında nöbet tuttu. Özbek, nöbet sonrası yaptığı açıklamada, “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik komploların ortağı Işık Koşaner’den önceki üç Genelkurmay Başkanı’dır” iddiasında bulundu. K TAPLARINDAN YARGILANIYORLAR Gazeteciler hâkim karşısında İstanbul Haber Servisi Gazeteci Ali Dağlar, eski Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in İsmailağa cemaati hakkında soruşturma başlattıktan sonra yaşanan süreci anlattığı “Operasyonun Adı: Ağa01” adlı kitabı nedeniyle yargıç karşısına çıktı. Dağlar, gazetecilik faaliyeti nedeniyle yargılandığını söyledi. Gazetemiz muhabiri İlhan Taşcı “Cüppeli Adalet”, Hürriyet muhabiri Ali Dağlar “Operasyonun adı: Ağa01” ve Radikal muhabiri İsmail Saymaz “Postmaodern Cihat” adlı kitapları nedeniyle aynı davada yargılanıyor. Gazeteciler hakkındaki dava, Erzincan’daki Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Osman Şanal’ın şikâyeti üzerine açıldı. İddianamede, 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenen gazetecilerin savcı Şanal’ı terör örgütlerine hedef gösterdikleri ileri sürülüyor. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın dünkü duruşmasına katılan Ali Dağlar, “Yaptığım çalışma evrensel gazetecilik ilkelerine uygun olarak yapılmıştır. Beraatımı talep ediyorum” dedi. Dava, Şubat 2012’ye ertelendi. ÖGM isyanı Ankara’da ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Özel Görevli Mahkemeler (ÖGM) Kaldırılsın, Yurtseverler Serbest Bırakılsın” imza kampanyasının ikinci ayağı Ankara’da başladı. Siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının destek verdiği kampanya için Sakarya Caddesi’nde imza masası kuruldu. Kampanyaya Vardiya Bizde Platformu, Türkiye Gençlik Birliği (TGB), Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Cumhuriyet Kadınları Derneği, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD), Cumhuriyet Güçbirliği, Türkiye Emekli Subaylar Derneği gibi kitle örgütlerinin yanı sıra İşçi Partisi ve Yeni Parti destek verdi. TGB Genel Başkanı İlker Yücel, düzenleme kurulu adına yaptığı açıklamada, ÖGM’lerin AKP’ye özel hizmet amacıyla kurulduğunu, iktidara karşı olan siyasi partiler, sendikalar, kitle örgütleri ve bütün yurtseverler için tehdit olduğunu kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle