19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EK M 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA SAĞLIK 7 Türkiye’de 100 bine yakın hastanın organ nakli için sırada olduğuna dikkat çekiliyor Yaşamı Uzmanlar, organ nakli konusunuda Türkiye’de yeterli altyapı ve ekibin olduğunu vurgulayarak, kadavradan yapılan bağışların artması gerektiğini söylüyor. İstanbul Haber Servisi Ülkemizde 100 bine yakın kişi organ nakli bekliyor. Bu sayının önümüzdeki yıllarda daha da artacağı belirtilirken nakil sayısı organ bekleyen hastaların ihtiyacının yüzde 10’unu zor karşıladığı vurgulanıyor. Uzmanlar, organ nakli konusunuda Türkiye’de yeterli altyapı ve ekibin olduğunu vurgulayarak “Nakillerin büyük bir kısmı canlıdan yapılıyor. Buna karşın kadavradan yapılan organlar çok az. Kadavradan bağışlar artmalıdır. Bu konuda toplumsal bilinç sağlanmalıdır” dediler. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre organ nakli bekleyen hastaların 60 bini kronik böbrek yetmezliği, 20 bini karaciğer yetmezliği, 3 bini kalp, 10 bini kornea, 3 bini kalp kapakçığı, bini ince bağırsak ve yaklaşık 350’si akciğer hastalarından oluşuyor. En çok böbrekte organ nakli beklenirken bu sayının 2016 yılında 100 bine çıkacağı tahmin ediliyor. Araştırmalara göre her yıl 4 bin4 bin 500 kişi diyalize başlıyor. Bunun da ortalama yüzde 510’u nakil oluyor. Acıbadem Sağlık Grubu International Hospital Organ Nakli Merkezi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, organ bağışlarının ülkemizde yetersiz olduğunu, kadavradan organ nakillerinin Başkan Yoksa Toplantı da Paydos Her organ bağışlanabilir Bir insanın organlarının bir kısmını veya tamamını, henüz sağlıklıyken beyin ölümünün ardından başka insanlarda yararlanılmak üzere bağışlaması işlemidir. Sağlıklı olan her organ bağışlanabilir. Organ bağışı için sağlık müdürlüklerinde, hastanelerde, emniyet müdürlüklerinde (ehliyet alımı sırasında), organ nakli yapan merkezlerde, organ nakli ile ilgilenen vakıf, dernek gibi kuruluşlarda işlem yapılabilir. Organ bağışında bulunabilmek için; organ bağışı kartını iki tanık huzurunda doldurup imzalamak yeterlidir. Organ bağışında bulunan kişilerin organ bağış kartını daima yanında taşıması organ bağışı işleminin karışıklık ve gecikme olmaksızın yerine getirilmesini sağlayacaktır. lunuyor. Bu merkezlerde elde edilen başarı oranları dünyadaki en gelişmiş merkezlerle aynı, hatta daha iyi seviyededir. Maalesef aynı sözleri organ bağışı için söyleyemiyoruz. Batı ülkelerinde milyon başına yıllık bağış oranı 2040 arasındayken bu oran ülkemizde 3 civarındadır. Bu nedenle hastaların büyük bir çoğunluğu ülkemizde kadavradan organ bulamadan hayatlarını kaybetmektedirler. Bağış oranının düşük olması ülkemizde gerçekleştirilen organ nakillerinin yüzde 80’inin canlı donörlerden sağlanan organlarla yapılması sonucunu doğurmuştur. Unutmamak gerekir ki canlı donör organ bağışı sadece bazı hastalıkların (böbrek, karaciğer) tedavisine olanak sağlar. Bu hastaların tek şansı organ bağışıdır. Bu yüzden sistem kadavra organ bağışı sayısını arttırmak için daha fazla aktive edilmelidir.” Erdoğan, gelmiş geçmiş başbakanlarımızın en çok dış gezi gerçekleştireni... Arkasına bakanlarından gerekli gördüklerini de alıyor ve beş kıtadan Türkiye ile en çok alışveriş yapılmasına elverişli ülkelere gidiyor. Bu bakımdan hakkını teslim etmek yurttaşlık görevi, aynı zamanda da sorumlu gazetecilik görevi olmalı. Ama Sayın Başbakan’ın, eleştirilecek yönleri yok mu? Hatasız kul olmaz derler ya, Erdoğan’ın hataları sadece tek adamlık hevesi ile de sınırlı değil. O tek adam olma hevesi, “çamur at iz kalsın” özdeyişi ile örtüşünce, politik rakipler Ergenekonculuk, darbecilik, türü suçlamalardan nasiplerini alıyorlar. Üç yılı aşkın davalar, az gidip uz gittikleri halde daha savcı iddialarının kanıtlanması açısından bir arpa boyu yol almayınca bu kez, muhalefet partilerine bağlı belediyeler büyüteç altına alınmaya başlandı. Ve Başbakan’ımız önceki gün bir Güney Afrika gezisine çıkarken CHP ile öteki muhalefet partilerine bağlı belediyelerin Alman vakıflarından biriyle kredi görüşmesi yapmalarını suç olarak gösteren açıklamalar yaptı. Yeni yasama yılının liderler arasında horoz dövüşünü çağrıştıran suçlamalarla başlamasının ülkeye de siyasi partilere de getirisinin ne olduğunu Başbakan merak etmez mi? Başbakan, ülkenin, hükümetinin bütün yerel yönetim birimlerini politik düşüncelerine bakmaksızın kucaklamak ve desteklemek durumunda olduğunu kabul etmeyen bir anlayışı dokuz yıldır sürdürdüğünü kabul etmeyecek. AKP’li olmayan bir ekibin belediye örgütünün halk tarafından seçilmiş yöneticileri olmasını demokrasinin gereği olarak sindirmek istemeyen bir tutum izleyecek! Son yerel seçimlerde partisi, 2903 belediyenin yüzde 49.7’si olan 1442’sini almış. 16 büyükşehir belediye başkanlığından da 10’u AKP’nin, 3’ü CHP ve 1’er tanesi de MHP, DTP, DSP tarafından kazanılmış. Erdoğan’ın bütün oyuncakların sadece kendisinde olması için tepki gösteren çocuklar gibi, karşı partilerin ellerindeki belediyelerin hemşerilerine hizmetten geri kalmaları için para bulamamalarını istemesini anlayan var mıdır? Tek adamlık böyle bir şey işte. Siz ülkede bulunamayacaksanız, partinizin milletvekilleri yasama yılı başladığı halde toplanıp bir yıl boyunca gruplarına başkanvekilliği yapacak, yönetim kurulunda görev alacak arkadaşlarını bile seçme haklarını kullanamayacak. Kısaca, öğretmenleri gelmeyince bahçede oynayan çocuklar gibi koskoca iktidar partisinin milletvekillerine koridorlarda volta atmak düşecek. Kartvizitlerinde milletvekili oldukları yazılmış olsa da, kendilerini aday gösterip Meclis’e sokan iradenin liderleri olduğunu bilmeyecek kadar da acemi değiller ki sayın lider vekillerimiz! yeterince yapılamadığını belirterek “organ nakli bekleyen hastaların sayılarında gün geçtikçe artış yaşanıyor” dedi. Gürkan, bazı hastalıkların tedavisinin yalnız organ veya doku nakliyle mümkün olduğunu, bu durumum tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli sağlık sorunları arasında geldiğini ifade etti. Geçen yılın ilk 6 ayında canlı vericilerden yapılan nakil sayısının 1055, beyin ölümü gerçekleşenlerden yapılan nakil sayısının ise 170’lerde kaldığına dikkat çeken Gürkan özetle şunları söyledi: “Organ nakli bekleyen hastaların yıllık diyaliz giderleri yaklaşık 3 milyon TL. Beyin ölümü gerçekleşenlerden yapılan nakiller çok az, bağış oranı düşük kalıyor. Oysa beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden yapılan nakillerin, canlı vericilerden daha yüksek olması gerekiyor. Bu sağlanamadığından canlı vericilerden nakil yapmak zorunda kalıyoruz. Bilinç seviyesi yıllar içinde artmasına karşın hasta sayısıyla yapılan nakil sayısı arasında uçurumlar var. Kemik iliği yalnızca canlıdan; karaciğer ve böbrek hem canlı, hem kadavradan; kalp, kalp kapağı, akciğer, pankreas, ince bağırsak, kornea ise yalnızca kadavradan yönlendirilebilinmesi halinde bu giderler yaklaşık bir buçuk milyona kadar inebiliyor.” Gaziosmanpaşa Hastanesi Böbrek Nakli Merkezi Sorumlusu Doç. Dr. Şinasi Sevmiş ise günümüzde böbrek, karaciğer, kemik iliği, kalp ve pankreasın en çok nakledilen organlar olduğunu, akciğer ve ince bağırsak nakillerinin de giderek artmasına karşın elde edilen başarı oranlarının istenen düzeyde olmadığını söyledi. Türkiye’de kadavradan organ naklinin Batı ülkelerine göre oldukça düşük kaldığına dikkat çeken Sevmiş şöyle devam etti: “Türkiye’de yeterli altyapı ve uzman bu TIP HIZLA GEL Ş YOR HIV pozitif anne çocuk sahibi olabiliyor stanbul Haber Servisi Tıpta son yıllardaki gelişmeler, HIV/AIDS ile yaşayan kişilerin de bebek sahibi olabilmesine olanak tanıyor. Uzmanlar, HIV pozitif annelerin hamilelik sırasında alacağı önlemlerle HIV pozitif olmayan bebekler dünyaya getirebileceklerini belirtiyorlar. Pozitif Yaşam Derneği (PYD) İletişim Sorumlusu Çiğdem Şimşek, HIV pozitiflere yönelik yurtdışında uzun yıllardır uygulanan yöntemlerin günümüzde Türkiye’de de uygulandığını belirterek “Doğum öncesinde ve sonrasında alınan etkili önlemler ile HIV’in bebeğe geçiş riski yüzde 0.5’in altına kadar indiriliyor. HIV enfeksiyonu günümüzde kontrol altına alınabilmekte; doğru zamanda doğru tedavi ile HIV pozitifler uzun yıllar kaliteli bir yaşam sürebilmektedir. Güçlü ve etkili tedaviler sayesinde HIV pozitifler, ileri yaşlara kadar yaşamlarını sürdürebilmekte, gereken önlemleri almak koşuluyla evlenebilmekte ve çocuk sahibi olabilmektedirler.” Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Gökengin, “Bu durum ülkemiz için de geçerlidir. Ülkemizde, anneden bebeğe HIV’in bulaşmasını önleyecek ilaçlar bulunmakta ve kullanılmaktadır. HIV pozitif annelerden doğmuş sağlıklı bebeklerimizin sayısı her geçen gün artmaktadır” diyor. Kazalar ruhsal bozukluklara neden oluyor stanbul Haber Servisi Trafik kazası geçiren çocukların, travma sonrası stres bozukluğu, kronik depresyon, uyku bozuklukları, duygusal dengenin bozulması, travmaya bağlı kişilik değişikliği ya da disosiyatif bozukluklar gösterebileceği belirtilerek psikolojik destek almaları gerektiği belirtildi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Salih Zoroğlu, trafik kazalarının can kaybı, yaralanmalar ve ciddi ekonomik zararların yanında maruz kalanlarda önemli ruhsal sorunlara da yol açabildiğini söyledi. Zoroğlu, özetle şunları kaydetti: “Çocuklar hem yakınlarının kaybı ya da sakatlığı yoluyla dolaylı ya da kendileri kazaya karışmışlarsa direkt olarak kazalardan en fazla etkilenen kesimi oluştururlar. Kendileri kazaya karışmışlarsa kazanın oluş şekline, şiddetine, çocuğun organ hasarı olup olmamasına ve yakınlarından kayıp olup olmaması gibi faktörlere bağlı olarak çok ciddi düzeyde ruhsal etkilenme yaşarlar. Çünkü çocuklar bu gibi hayat olaylarına dayanma gücünü belirleyen duygu ve düşünce gelişimi açısından henüz tam olgunlaşmış düzeyde değildirler.” Tamgünde esneme sinyali ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile YÖK Başkanvekili Yekta Saraç, YÖK Yürütme Kurulu’ndaki hukuk ve sağlık alanında çalışan üyelerle İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü’nde bir araya geldi. Toplantının ardından açıklama yapan Akdağ, “Mevcut Kanun Hükmünde Kararname üzerinde de belli bir metin üzerinde mutabık kaldık. Her iki taraftan da hukukçu arkadaşlar, tartıştığımız konuları biraz daha çalışacaklar” dedi. ş kazaları tetanoz riski taşıyor NAF YE ÇAKMAK ‘Gebeliği sonlandırmak gerekmez’ Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sanayileşmeye bağlı olarak iş kazaları ve meslek hastalıkları sıklıkla görülüyor. Ülkemiz, iş kazaları istatistiklerinde Avrupa’da ilk sırada, dünyada ise 3. sırada yer alıyor. İş kazalarının neden olduğu hasarların başında ise yaralanmalar geliyor. Bir diğer risk ise bu yaralanmalar sonrası çalışanların sağlığını tehdit eden tetanoz gibi hastalıklar. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre 2009 yılında ülkemizde toplam 64 bin 316 iş kazası yaşandı. Erişkinler için özel olarak üretilen ve Key men İlaç tarafından ülkemize getirilen Td Vac aşısı, tetanozun yanı sıra bulaşıcı bir hastalık olan difteriye karşı da koruma sağlıyor. Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği, Geriatri Derneği, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Hematoloji Derneği, Türk Toraks Derneği, Viral Hepatitle Savaşım Derneği, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği’nin katılımı ile ülkemizde oluşturulan Erişkin Bağışıklama Kılavuzu’nda erişkinlere tek başına tetanoz aşısı yerine Td (tetanoz ve difteri) aşısı uygulanması öneriliyor. Sağlık emekçileri iş bıraktı İstanbul Haber Servisi İstanbul Tabip Odası, SES Şişli Şubesi, Dev Sağlıkİş üyeleri, hasta yakınlarının sağlık çalışanlarına yönelik uyguladıkları şiddeti protesto ederek yarım gün iş bıraktı. Sağlık emeçileri adına açıklama yapan SES üyesi Dr. Koray Yalçın, “Acillerde oluşan sıranın, polikliniklerde hastaların 23 dakikada muayene edilmesinin, bir hemşirenin günde ortalama 100 kişinin kanını almasının sorumlusu biz değil, Sağlık Bakanlığı’dır” dedi. Prof Dr.Coşkun Özdemir Kök hücre umutları ve bu umutların sömürüsü evrensel boyutlarda süregeliyor. Yalnız bizde değil birçok ülkede bu umuda kapılarak ve büyük masraflara katlanarak uzak diyarlara gidip büyük düş kırıklığı ile dönenler hiç de az değil. Elimde ALS Worldwide adlı bir saygın bilim dergisi var. Orada güvenilmez, aldatıcı kök hücre merkezlerinin adları veriliyor. Amerikadan Çin’e, Kanada’dan Rusya’ya, Meksika’dan Hindistan’a, Arjantin’e geniş bir liste. Bunun yanında elbette güvenilir olanların listesi var. * 28 Eylül 2 Ekim’de Türkiye de ilk kök hücre kongresi yapıldı. Uluslararası katılımla gerçekleşen bu kongrede bu alanda yapılmakta olan çalışmalar sergilenendi. Bu kongrede ulusal ve uluslararası çalışma ve araştırmalarda nereye vardığımız, lösemi ve bazı kan hastalıkları dışında dejeneretif hastalıklarda kök hücre tedavisine ne kadar yaklaştığımız ya da ondan ne kadar uzak olduğumuz belirlendi. Kök hücre elbette bir umut. Bu alandaki çalışmaları ilgi ile izliyoruz. Ülkemizde bu doğrultudaki çalışmaları da ilgi ve takdirle izlememiz kadar doğal bir şey olamaz. Ancak bu çalışmalarda atılan olumlu adımları bir tedavi umudu olarak kamuya sunmak yanlıştır ve yanıltıcıdır. Hele bu adımları yazılı ve Kök hücre umutları, medya ve Türkiye’de ilk kongre görsel medyada sansasyonel sürmanşet haberler şeklinde yayımlamak, yersiz dayanaksız umutlar yaratmaya yol açıyor. Açıkçası bu yayımlar çarenin çok yakında olduğu izlenimlerini yaratıyor. Tedavisi olmayan kalıtımsal kas hastalıkları taşıyan çocuk ve yetişkin on binlerce insan doğaldır ki bu konuda büyük bir duyarlık ve beklenti içindedir. Umut etmek istiyorlar, sabırsızlıkla iyileşmeyi bekliyorlar. Ama bu onlara gerçekliği olmayan umutlar vermemizi hiçbir şekilde haklı kılmaz. Abartılı, çarpıtılmış haberler veren medyanın bu duyarlılığı önemsediğini, ciddiye aldığını hiç sanmıyorum. Bilim insanlarının bir bölümünü de bu konuda yazık ki övme şansına sahip olmadığımı söylemek zorundayım. Yıllar önce deneyimli bir sinir cerrahının büyük iddialarla ortaya çıktığı, ALS ve omurilik yaralanmalarında iyi sonuçlar aldığı savı ile medyada göründüğü biliniyor. Bu iddia Hürriyet gazetesinin ilk sayfasının tamamında iki gün sergilendi. Sonuçta ortada olumlu hiçbir şey olmadığı anlaşıldı. Bu defa yine Hürriyet gazetesi aylar önce sürmanşetten “Türk Malı Mucize Kas” başlığı ile bir kök hücre haberi yayımladı. Tıp tarihine geçecek bir buluştan söz edildi. Bu haberde, kök hücreden kas hücresi üretildiği bildiriliyor ve bu çalışmalarda yer almadığı anlaşılan Kök Hücre Enstitüsü Başkanı Prof. Günhan Gürman, “hastalığa dirençli yeni bir kas hücresi” elde edildiğini açıklıyor, bu çalışmaların hastaların tedavisinde kullanılma süresini kısaltacağı müjdesini veriyordu. Enstitü müdürünün bu cümlelerinin kas hastalarında büyük umutlar yaratmaması, onların bu ifadelerden böyle bir sonuç çıkarmaması mümkün değildir. Nitekim böyle olmuş ve çok sayıda hasta Türkiye Kas Hastalıkları Derneği’mizi arayarak ısrarla sorular yöneltmişti. Bunu o tarihlerde yine bu sayfalarda söz konusu etmiş ve kaygılarımı dile getirmiştim. Söz konusu haber konusunda bazı görüş ayrılıklarının olduğunu yapılan açıklamalardan öğrendik. Bu çalışmada ön planda rol alan Doç Dr. Çetin Kocaefe, Hürriyet gazetesi Mucize Buluşlar [email protected] C MY B C MY B ne gönderdiği açıklamada “Yayımladığınız bu haber maalesef içerik ve kapsam olarak kas hastalarına gereksiz umut verecek yönde bilimsel sonuçların yanlış yorumlanmasıdır” demekte idi ve isminin yer aldığı bu haberi onaylamadığını bildiriyordu. Kocaefe, hastalığa dirençli yeni kas hücresi tanımlamasına da katılmıyor. Çalışma ekibinin üyelerinden Ankara Tıp Fakültesi Histoloji Profesörü Alp Can ise gönderdiği açıklamada, yaptıkları başarılı çalışmaları ve yayınlarını sıraladı. Biz Türkiye Kas Hastalıkları Derneği olarak yapılan ve planlanan çalışmaları elbette övgü ve takdirle karşılıyoruz. Ancak yaşam kalitelerini yükseltmek için büyük çabalar harcadığımız kas hastaları adına, gerek yazılı ve görsel basının, gerekse bu alanda çalışan bilim insanlarının ilgili haberleri duyururken ve yayımlarken daima çok titiz ve dikkatli davranmalarının büyük önem taşıdığını onlara hatırlatmak gereğini duyuyoruz. Bu defa Sapanca’da Kocaeli Üniversitesi Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama merkezi tarafından düzenlenen, başkanlığını Prof. Erdal Karaöz’ün yapacağı ve benim de oturum başkanı olarak davet edildiğim kongrede, kök hücre ile ilgili bugünün gerçeklerinin net bir şekilde ortaya konacağını umut edebiliriz. Davutoğlu tezkere turunda ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, sınır ötesi tezkeresi kapsamında MHP’den randevu istedi. Ancak MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Davutoğlu’na randevu vermediği öğrenildi. Davutoğlu, bugün saat 12.00’de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret edecek. Hakem kurulunda anlaşmazlık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet ile memur konfederasyonları; 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nda yapılacak düzenlemeye ilişkin, tarafların imza ve itiraz yetkisi, kamu görevlileri hakem kurulunun yapısı konularında uzlaşamadı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, konunun verilen öneriler çerçevesinde Bakanlar Kurulu’nda görüşülmesi konusunu değerlendirdiklerini bildirdi. Çifte zamma battaniyeli protesto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Gençlik Kolları üyesi bir grup, elektrik ve doğalgaza yapılan zamları, Enerji Bakanlığı’nın binası önünde battaniyelere sarılarak protesto etti. CHP milletvekili Levent Gök’ün de aralarında bulunduğu grup adına konuşan CHP Çankaya Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Ozan Güldoğan, “Sağlıklı koşullarda barınma hakkımız çiğneniyor” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle