25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EK M 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 15 Emek Sineması’na göre tasarlanan Filmekimi, sinema kapanınca farklılaştı ‘Emek’siz bölünüp çoğaldı PENAH VE MIRTAHMASB Ç N KAMPANYA Okumaya Gitmek Güzel yazılmış bir anı kitabı okumak, güzel bir roman, bir tarih, bir toplumbilim kitabı okumak gibidir. Pakize Türkoğlu’nun yeni yayımlanan kitabı Kızlar da Yanmaz Genç Cumhuriyet’te Köy Çocuğu Olmak’ı (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) bunların hepsinden daha fazlasını sundu bana. Beş yüz elli sayfaya yayılan kitap, 1920’lerin sonlarıyla 1930’larda geçen bir çocukluk dünyasını yansıtıyor. Bir bellekte böylesine zengin ayrıntıların bunca yıl yaşayabilmiş olması neredeyse bir mucize gibi. Pakize Türkoğlu 1927’de Antalya Gazipaşa’nın bir dağ köyü olan Çile’de doğmuş. Cumhuriyet bayramlarının “Hürriyet Düğünü” olarak kutlandığı yıllarda, bu uzak dağ köyünde okula gitme isteğiyle yanıp tutuşan bir küçük kız çocuğunun gözünden yaşadığı çevre ve insanlar anlatılıyor kitap boyunca. Sanki çağlar ötesinde bir masal dünyası yazarın bize anlattıkları. Örneklerine günümüzde artık rastlamanın olanaksız olduğu insanlar... Hayvanlarıyla, yapılarıyla, ağaçlarıyla, otlarıyla yabanıl Toroslar doğası... Güzelliği, “Doğan aya sen çekil, ben doğuyorum” diye tanımlanan bir nene; yaylalara durmadan ceviz ağaçları diken Şıh Mustafa; kendi doğal yaşam biçimleri türlü zenginliklerle dolu tavuklar, keçi sürüleri, onların bilge çobanları ve daha nice nice sonsuz ayrıntılarla doğa ve insan zenginliği... Tuzla yenilen portakalın, ekşi narın tadını artık nerede bulmalı? Pakize Türkoğlu’nun kitabı yalnızca hayatının ilkokul bitene kadarki bölümünü anlatsa da, sonrasında Aksu Köy Enstitüsü’ne gitmesiyle bütün hayatını değiştirecek yeni bir süreç başlamış. Nice köy çocuğunun okuyup aydın insanlara dönüşmesini sağlayan enstitüler, onun da yaşamını değiştirmiş. Öğrenimini sürdürüp ülkemizin önde gelen eğitimcilerinden biri olmuş. Bugünün yeni kuşaklarına aktardığı anıları, benzersiz doğa ve insan güzellemelerinin yanı sıra Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki eğitim coşkusunu da yansıtıyor. Eğitimle bir ülkenin ve insanlarının yazgılarının nasıl değiştiğinin bir belgesi. Yeni bir ülkenin kurulduğu bu yıllar, öğretmenlerin; ülkenin yollarını, yapılarını yapmaya girişmiş mühendis ve mimarların; sağlıklı kuşaklar yetiştirmeyi hedefleyen hekimlerin, tarihi yeniden yazdıkları yıllardı. O heyecanı anlamadan, bugünün dünyasına bakmak büyük eksiklik olur. Böyle şiir güzellikleriyle dolu bir kitap okuyunca insan ister istemez o doğa parçalarının bugün nasıl olduğunu merak ediyor. Bugüne dek hiç yolum düşmedi, kitapta anlatılan Gazipaşa ve çevresine. Toroslar oysa Yaşar Kemal’in romanları, Osman Şahin’in öyküleriyle önemli yer tutar edebiyatımızda. Ozanları düşündüğümde, nedense bizim ozanlarımız değil de, ülkemizde uzun yıllar yaşayan, Toroslar üzerine çok sayıda şiiri bulunan Danimarkalı ozan Henrik Nordbrandt geldi aklıma. Neyi yeğleyim, bilmiyorum: Seni mi, sevgilim Toros Dağları’na, Toros Dağları’nı mı yoksa güllere. O kadar güzel ki Toros Dağları; Gülleri o kadar al, o kadar kokulu ki! İşte seni tam o kadar seviyorum. (Çeviren: Murat Alpar) Antalya’dan ran’a özgürlük çağrısı Film Kültür Servisi Antalya Altın Portakal yöİranlı yasaklı Festivali programı kapsamında Mirtahnetmenler Cafer Penahi ve Mojtaba i için İran Büyükelçiliği’ne masb’ın özgürlükler enleneiletilmek üzere bir imza kampanyası düz sinde hap cek. 20 Aralık 2010’dan bu yana ev e katılmaolan Penahi ve Mirtahmasb’ın festival da, festivalin ödül tösının engellenmesi durumun salonda iki renlerinde ve filmlerinin gösterileceği ayrılan koltuklar boş bırakılacak. yönetmene il)” filmi “This Is Not A Film (Bu Bir Film Değ edilen ’ya davet için Penahi ile birlikte Antalya çıkma yaMirtahmasb’a da 5 Eylül’de yurtdışına portuna ve bilgisayarlarına el sağı getirilmiş, pasa konulmuştu. Azize Tan, Emek öncesi ve sonrası diye iki döneme ayrılan festival için “Filmekimi’ni tamamen Emek Sineması’na göre tasarlamıştık. Tek sinemada bir hafta sürecek bir etkinlikti. Kapanana kadar da öyle devam etti. Sonrasında açıkçası farklı boyutlara savrulduk” diyor. S BEL ÇORBACIOĞLU 12. STANBUL B ENAL ’NE ULUSLARARASI BASINDAN ÖVGÜ ‘Kaçınılmaz bir referans’ Kültür Servisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 12. İstanbul Bienali, uluslararası basında geniş yankı bulmaya devam ediyor. Kapılarını açtığı 17 Eylül tarihinden bu yana yaklaşık 30 bin ziyaretçi ağırlayan bienalle ilgili olarak ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, İsviçre, Güney Amerika ve Brezilya basını geniş yer ayırdı. İngiliz gazetesi The Financial Times’ın 24 Eylül tarihli sayısında Rachel Spence, “İstanbul Bienali’nde bu sene yer alan sanatçıların en ağır temaları hünerli şekilde işlediğini” vurgulayarak “Sosyopolitik içeriğine rağmen, bienalin hayal gücünü fikirlere kurban etmediğini, bu başarıda en büyük payın ise mimar Ryue Nishizawa’ya ait olduğunu” belirtirken, sergiyi ‘sanki tekmişcesine yerleştirilmiş, organik bir enstalasyon’a benzetti. İspanyol gazetesi El Mundo’nun 23 Eylül tarihli haberinde de Javier Hontoria, bienalin “Son yıllarda kendisine ilgi çekici siyasi bir kişilik katmasıyla birlikte, uluslararası sahnede kaçınılmaz bir referans” haline geldiğini belirterek, “Bu bienal ‘Kim, nasıl ve kimin için?’ sorularıyla gezeceğimiz bir bienal değil; aksine düşüncelerimizin asi ucunu zorlayan ve savaşarak kimlik kazanan bir etkinlik” yorumunu yaptı. Adriano Pedrosa ve Jens Hoffmann’nın küratörlüğünde, İsimsiz (12. İstanbul Bienali), 2011 başlığı altında düzenlenen bienal 13 Kasım’a dek Tophane Antrepo 3 ve 5’te gezilebilecek. (www.iksvpress.com/bienal2011) Başladığı günden bu yana seyircinin büyük bir ilgiyle takip ettiği, biletleri satışa çıktığı an tükenen Filmekimi, bu yıl 815 Ekim tarihlerinde izleyiciyle buluşacak. Tohumları 2002’de, yani İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) 30. kuruluş yıldöDanimarkalı yönetmen Lars von Trier’in son filmi “Melankolia” nümünde atılan etkinlik, 10. yılında “buFilmekimi’nde gösterilecek filmler arasında. tik bir festival” olmanın sınırlarını zorlasa da her yıl daha da zençeşitli isimlerinden fikir aldılar. keşke mükolay olabilir. Çünkü daha az ginleşiyor. Bu yıl Anadolu’ya da zakereler baştan yapılsaydı, Emek üç yılfilm arasından seçim yapıyoraçılan festivalin Emek Sinemadır kapalı kalmasaydı, biz de 30. yılımızı sunuz. sı’nda başlayan hikâyesini, geleEmek’siz kutlamasaydık. Bu noktada Filmekiceğini ve sorunlarını İstanbul Bu yıl hem sponsorunuz yok, hem de mi’nde ilk yıllara göre daha Film Festivali ve Filmekimi Di10 yıldır ilk defa İstanbul dışına çıkıfazla film seyretme şansımız rektörü Azize Tan ile konuştuk. yorsunuz. Maliyeti yüksek bir ‘açılım’ın var. Bu büyümeyi nasıl de 2002’den bu yana serpilen bu yıl yapılması sizi zorlamadı mı? ğerlendiriyorsunuz? bir festival Filmekimi, cazibesi İlk defa İstanbul dışında, özellikle de Biz Filmekimi’ni tamamen nerelerde gizli size göre? Emek Sineması’na göre tasarla film festivali düzenlenmeyen beş kentle Filmekimi, zamanlaması ve ya Azize Tan (İzmir, Bursa, Konya, Trabzon ve Diyarmıştık. Tek sinemada bir hafta pısı itibarıyla sinema sezonunun bakır) Anadolu’ya açıldık. Oldukça malisürecek bir etkinlikti ve Emek nasıl geçeceğine dair bir resim çiziyor. yetli bir iş, ama projeyi Avrupa Birliği kapanana kadar da zaten öyle devam etti. Burada gösterilen filmlerin pek çoğu daha Programı MEDIA’nın desteğiyle gerçekEmek kapanmadan önce son kullanıldığı sonra vizyonda da karşımıza çıkıyor. Bir leştiriyoruz. Bu yıl sponsorumuz yok ne etkinlik yine Filmekimi olmuştu. Sonragüzel tarafı da Berlin, Cannes, Venedik ve sında açıkçası farklı boyutlara savrulduk, yazık ki. Bu bizi çok zorlasa da seyircimiToronto gibi büyük festivallerin hemen ar bölünüp çoğalmaya başladık. Bugün nerezi mağdur etmemek adına festivali gerçekkasından yapılıyor olması. Bu da cazibeyi leştirmek bizim için çok önemli. deyse 40 film gösteriyoruz, dört sinema arttıran bir faktör. Bu yıl Filmekimi’nde öne çıkan filmsalonumuz var. Aslında bizim hedeflediği Filmekimi aynı zamanda İstanbul ler sizce neler? mizden daha geniş bir festivale dönüştü. Film Festivali’ne dair de bir resim çiziBiz programımızı, sinema izleyicilerinin Ama arzu ettiğimiz Filmekimi’nin daha da yor sanki... medyadan takip ettiği, heyecanla beklediği büyümesi değil, yoksa özelliğini kaybeÖncelikle İstanbul Film Festivali’ni hafilmlerden oluşturmaya çalışıyoruz. Bu der. tırlatıcı bir özelliği var Filmekimi’nin. İki Emek ile ilgili bir gelişme yaşandı mı anlamda tüm filmlerimiz çok özel bir seçfestivalin programını paralel olarak oluştu peki? kiden oluşuyor, ama özellikle Cafer Peruyoruz. Filmekimi programı biraz daha nahi’nin son filmi “Bu Bir Film Değil”i Başından beri Emek konusunun takipçi‘popüler’ filmlerden oluşsa da karma bir herkesin izlemesini öneriyorum. İçinde siyiz. Son olarak inşaatı yapacak firma, üç yapısı var. Filmekimi’nde film seçmek İsyılın sonunda geçen ay ilk defa bizimle te bulunduğu imkânsız koşullardan ortaya çıtanbul Film Festivali’ne göre biraz daha kan yaratıcılık izlenmeye değer. masa geçti, bizden ve sinema dünyasının 2011 NOBEL EDEB YAT ÖDÜLÜ’NÜN SAH B YARIN BELL OLUYOR nternetteki bahis sitesi Ladbrokes, Suriyeli şair Adonis’i favori gösteriyor. Kimileri, “Arap Baharı” ortamında Beşşar Esad’ı protestosu nedeniyle Adonis’in şansının yüksek olduğunu söylerken, uzmanlar Nobel komitesinin politik eğilimli görünmek istemeyeceğini vurguluyorlar. Nobel’de ‘Arap Baharı’ mı? kökenli Fransız yazar Assia Kültür Servisi 2011 NoDjebar’ın, 2011 Nobel Edebibel Edebiyat Ödülü’nün sahibi yat Ödülü’nü kazanma şansının 6 Ekim Perşembe günü açıklahiç de düşük olmadığını belirtinacak. Edebiyat ve yayın dünyorlar. yası, açıklanacak adı büyük Yıllardır Nobel Edebiyat bir merakla bekleyedursun, inÖdülü’nün güçlü adayları araternetteki bahis sitesi Ladbrosında gösterilen, ama ödülü bir kes’a bakılırsa, Nobel’in bu türlü alamayan Amerikalı yazar yılki adayları arasında, bu yıl Philip Roth’un Almanya’nın adı bu yıl yine en saygın edeçok geçiyor. Bir biyat ödüllerinbaşka Amerikalı den Goethe’yi bırakmaya çağırmıştı. yazar, Thomas kazanan 81 yaÖte yandan, İngiltePynchon da şındaki Suriyeli re’deki bahis ajansı NiceNobel Edebiyat şair Adonis 1’e rodds’a bakılırsa, kitaplaÖdülü için adı 4’le başta gidirı Türkiye’de de yayımsık geçen yazaryor. 80 yaşınlanan Amerikalı yazar lar arasında. daki İsveçli şair Cormac McCarthy baİlk kez Tomas Transhislerde 1’e 8’le başta trömer ise 1’e gidiyor. McCarthy’yi 1’e Thomas Pynchon 1901’de verilen Haruki Murakami Nobel Edebiyat 6’yla ikinci sı9’la Haruki Murakami, Ödülü’nü bugürada. 1’e 10’la da Assia Djene kadar toplam 104 yazar kazanLadbrokes bahis sitesi, geçen bar izliyorlar. Bazı kaynaklar, yidı. Bilindiği gibi, ödül, 2006 yılınyıl Tranströmer’i favori gösterne “Arap Baharı”nın gündemde da Orhan Pamuk’a verilmişti. miş, ancak İsveç Akademisi’nin olması nedeniyle, Kuzey Afrika 18 kişilik seçici kurulu 1.3 milyon dolarlık ödülün Perulu yazar Mario Vargas Llosa’ya veveriz... Kazanma olasırilmesini kararlaştırmıştı. Kitaplığı düşük de olsa, “Ya ları ülkemizde de yayımlanmış tutarsa!” düşüncesine olan Japon yazar Haruki Mukarşı koymak zordur... rakami ise Ladbrokes’un bahis Hem, oturduğun yerlistesinde 1’e 8 veriyor. den para kazanmanın Kimileri, Nobel komitesinin, dayanılmaz çekiciliği“Arap Baharı”nın Ortadoğu’yu ne kim karşı koyabilir yeniden gündemin tepesine yerki! Bahis oynamak insanın doleştirdiği bir ortamda, Fransa’da ğasında mı vardır, yoksa içinde yaşayan Suriyeli şair Adonis’e yöyaşadığımız sistemin doğasınneleceğini ileri sürüyorlar. Konuda mı? Burası bunu tartışmanın nun uzmanları ise tam tersi kanıyeri değil kuşkusuz. Ama bir dalar. Uzmanlar, Nobel komitesi gerçek var: Özellikle İngiltepolitik eğilimli görünmek istemere’de, internetteki bazı bahis yeceği için, Adonis’in fazla şansı siteleri, her ekim ayında, Noolmadığını vurguluyorlar. Adonis, bel Edebiyat Ödülü adayları ahse tutuşmayı sevegeçen haziran ayında Goethe Edeiçin de bahis açıyor. Bahislerin riz... Birisiyle iddiabiyat Ödülü’ne değer görüldükten şikenin anası olduğu göz önülaştık mı, hemen, sonra, bir Lübnan gazetesinde yane alınırsa, günün birinde No“Bahse var mısın?” diyenleriyımladığı açık mektupta, Suriye bel Edebiyat Ödülü’ne de şike mizin sayısı hiç de az değildir. Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı karışır mı diye düşünmeden Sonra, bahis oynamayı pek semuhaliflere uyguladığı şiddete son edemiyor insan!.. vermeye ve kararı Suriye halkına Suriyeli şair Adonis ‘Senaryo Buluşmaları 2011’ başlıyor Kültür Servisi “Üç Maymun”, “İklimler”, “Bir Zamanlar Anadolu’da” gibi filmlerin yapımcısı Zeynep Özbatur Atakan tarafından kurulan Yapım Laboratuvarı’nın (Yapımlab) düzenlediği “Senaryo Buluşmaları 2011” 8 Ekim’de başlıyor. Buluşmalar, atölye ve seminer olarak iki ayrı formatta yapılacak. İsteyenler her iki programa birden veya atölye ve seminer çalışmalarından seçecekleri herhangi birisine katılabilecekler. Bu dönemki seminer programının konukları Yavuz Turgul, Zeynep Özbatur Atakan, Mahinur Ergun, Sertaç Ergin (Kuledibi Yazı Grubu), Cem Özkan ve Bülent Emin Yarar. Haluk Ünal tarafından verilecek “Temel Tasarım Senaryo Atölyesi”nin yeni dönem kayıtları da başladı. Bütün çalışmalar için gerekli bilgi ve ayrıntılar için, perizan.ozlem@gmail.com Altyazı’nın ekim sayısı çıktı Kültür Servisi Aylık sinema dergisi Altyazı’nın ekim sayısı çıktı. Nuri Bilge Ceylan’ın, son filmi Bir Zamanlar Anadolu’da’nın kurgu süreci boyunca geçirdiği aşamaları anlattığı 40 sayfalık günlüğü ücretsiz özel ek olarak Altyazı’da. Dergi ayrıca geçen ağustosta hayata veda eden Raul Ruiz’i, yönetmene ayrılmış özel bir dosyayla anıyor. Film eleştirilerinin yanı sıra bu sayıda, İstanbullu sinemaseverlerin her sonbahar iple çektiği Filmekimi’nde kaçırılmaması gereken yapımlar da bulunuyor. Nobel’de şike olur mu?.. C MY B C MY B B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle