19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLERİN DEVAMI B İstanbul Edirne PB Kocaeli S Çanakkale PB İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak Y Sinop Y Y Samsun Trabzon Y Giresun Y Ankara PB 17 16 15 16 18 17 17 14 15 17 15 15 12 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB B B B PB PB Y Y Y Y Y Y Y 12 14 9 22 26 25 22 24 20 22 15 14 13 Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Y Londra AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y BudapeştePB Madrid PB Viyana PB 8 8 11 14 11 13 13 11 10 9 18 15 15 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B B PB B PB PB B Y PB Y PB B PB 17 17 21 18 9 6 23 22 22 14 14 29 23 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Batı ve Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Şanlıurfa çevrelerinin yağışlı, diğer yerlerin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların genellikle yağmur ve sağanak, Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinin yüksekleri ile Kars, Ardahan çevrelerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olması bekleniyor. CUMHURİYET 19 EKİM 2011 ÇARŞAMBA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19 Ekim GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada O yüzde 1’ler var ya, yüzde 1’ler; nasılsa gün gelir; zenginin parası toplumun yüzde 99’u fakirin çenesini yorar, yorulur, susar diyor. Yüzde 1’in; “Bir elinde cımbız, bir elinde ayna / Umurunda mı dünya!” Roma yanıyor. Atina çaresizlik içinde. Hükümetine çek boğazımdan ellerini diye bağırarak her Allah’ın günü meydanlarda, sokaklarda nefes nefese koşturuyor. Londra’da yüz binlerce öğrenci eğitim giderlerine isyan ediyor. Parlamentoyu sarıyor. İşyerlerini yakıp yıkıyor. Amerika Avrupa’yı, Avrupa Amerika’yı suçluyor. Kapitalizm mi, sosyalizm mi (tövbe tövbe) komünizm mi? Neyin nesi dünyayı saran, sarsan olaylar? Soru çok, yanıt yok! Türkiye’de mi? Halkımız, Amerika’da, Avrupa’da yaşananları günübirlik TV’lerden izlemekle yetiniyor... Öfkeliler adıyla nam kazanan toplumsal eylemlerin listesi giderek kabarıyor. New York, Washington, Roma, Atina, sırada belki Madrid, belki Lizbon veya Paris! Ya bizim yüzde 99? Zamları protesto eden, zam isteyen polisten bir güzel dayak, biber gazı yiyor. Üniversiteler parasız olsun yazılı pankart açan kız erkek öğrenciler doğru cezaevine. 19 ay mahpus! Memurlar mı, işçiler mi, çiftçi, köylü, esnaf?.. Amerika’dan Avrupa’ya yayılan eylemleri demokrasiyi sindiremeyenlerin marifeti diye mi?.. …yoksa, zamları sanki güncel yaşamına fiske vurmamış gibi; “Allah daha beterinden korusun” diye, sessiz, suskun, sakin sineye çekiyor. Arada bir ekonomist kimlikli fısıltılar kulaklara; Amerika ve Avrupa’daki kriz yavaş yavaş ülkemize de sokuluyor. Aman ha! Hazırlıklı olun! Hükümete olası ekonomik krize önlemler alıp almadığını soracağımız yerde; akla gelen önlem camilerde Diyanet İşleri’nin kaleminden çıkan, “Bizi kriz illetinden, şerrinden koru Yarabbi” diye sonuçlanan dualarla karışık hutbeler okunması olabilir mi? Ünlü kimi yazarların, şöyle böyle değil, okkalı zam yapan bir Başbakan’ı öven yazılar döktürdüğüne ancak Türkiye’de tanık olabilirsiniz. Zamlar üzerinde neredeyse âdet yerini bulsun diye ilk gün; “Bu iktidarrrr halkıııı eziyorrr” biçimselliğinde açıklamalar yapan muhalefeti azarlayan Başbakan’ı, kimileri dün, “Senden Korkulur Tayyip Erdoğan” diye onurlandırdılar. Başbakan’ın muhalefete yüklenerek zamları savunmasını hükümet gereğidir diye sineye çekelim çekmesine de, şu soruyu da yanıtlamaya çalışalım: Bir başka ülkede içkiye zammı sen de az iç, zamlı sigaradan vazgeç diyecek kadar vatandaşın yaşamına müdahale eden, halkını azarlayan bir Başbakan var mıdır acaba? Üstelik RTE’nin, zam savunusu zammı gerektiren gerekçeye de ters düşüyor. Cari açığı kapatacakmış ya; yeni zamlarla içkiden, sigaradan geçen yıllara oranla Hazine’ye daha çok gelir sağlamayı bekleyen Başbakan’ın; aslında içkiyi sigarayı daha çok için diye kışkırtıcı bir tavır alması gerekmez miydi? Basın daha bir iki gün sızlanır. Muhalefet bir iki kez RTE’yi “Zamların efendisi” diye eleştirir. AKP çoğunluğu der ki; bu Başbakan, milletini seven bir Başbakan. Zorda kalmasa zamları getirir miydi hiç! Kızılcahamam’da AKP’li milletin vekillerinden zamların efendisine avuçlar patlarcasına alkış. Halk sessiz, suskun, sakin… Artık olmayacak duaya amin demeye alıştı... Zamsız gamsız yaşamaya da hasret! İsrail, Hamas’ın elindeki vatandaşı Gilat Şalit’in serbest bırakılması karşılığında kendi cezaevlerindeki 1000’den fazla Filistinli mahkumu serbest bırakmaya başlarken bunlardan 39’unun Filistin topraklarında yerleşmesine kesinlikle izin vermeyerek sınır dışı etti. Düzenledikleri saldırılar nedeniyle çoğu birkaç müebbet hapis cezasına çarptırılmış olan mahkumlardan 11’i dün geceyarısı Ankara’ya ‘misafir’ geldi. Dışişleri kaynakları Türkiye’nin takas anlaşmasına öncelikle insani gerekçelerle ama aynı zamanda bunun, Filistinli grupların kendi aralarında uzlaşmalarına ve İsrail ile kalıcı barışa gidebilmelerine yol açabileceği umuduyla katıldığını belirtiyor. Sızan bilgilere göre Türkiye, mahkumları alma kararını açıklamadan önce Filistin tarafından resmi yazılı talep istedi. Bu talebin gelmesinden sonra Ankara nihai değerlendirmesini yaptı. Görüşmelerde Türkiye’nin bir başka koşulu gelecek tutukluların tek bir hareketin mensubu olmamaları yönünde oldu. Bu talep neticesinde dün gelen 11 eski mahkum Hamas, El Fetih ve Halk Cephesi gibi gruplardan dengeli olarak seçildi. Takas anlaşması Türkiye ile İsrail arasında buzdolabında olan ilişkilerin de ısınmasına neden oldu. Hamas’ın takas anlaşmasına razı olduğunu İsrail tarafına ilk bildiren Türk diplomatlarıydı. Görüşmeler bakan, müsteşar seviyesinde değil ama üst düzey teknik seviyede gerçekleşti. Görüşmelerde sadece Dışişleri bürokrasisi değil, Hakan Fidan’ın başında olduğu MİT Müsteşarlığı da önemli rol oynadı. Davutoğlu ve kurmayları, Türkiye’nin takas anlaşmasına taraf olmasında, öncelikle insani nedenlerin rol oynadığı ama bunun yanı sı Davutoğlu yazılı talep istedi Riskli Konuklar ra Filistinliler arasında uzlaşma sağlanması ve İsrail ile barış sürecinin önünün açılması umudu taşımasının da etkili olduğu inancında. Fakat bölgeyi tanıyan deneyimli diplomatlar ise bu anlaşmanın parçası olmakla AKP hükümetinin çok büyük bir risk üstlendiğine dikkat çekerek, “Bu takas, barışa giden uzun vadeli bir planın parçası değilse, Türkiye için güvenlik riski yaratır. Hem gelen Filistinlilerin güvenliğini sağlamak hem de ne Türkiye ne de başka bir yerde herhangi bir olaya karışmalarını engellemek Türkiye’nin sorumluluğunda olacak artık. Kendi gözetimi altındaki Hizbullahçıları kaçıran Türkiye’nin Filistinli mahkumları kontrol altında tutması zor olabilir” değerlendirmesini yaptılar. Serbest bırakılan Filistinli mahkumları Esen boğa Havalimanı’nda karşılayan Filistin Büyükelçisi Nebil Maruf, bu konuda deneyim sahibi bir isim. Birinci intifada sonrasında benzer biçimde 11 Filistinli İsrail trafından sınır dışı edildiğinde onlardan üçünü İspanya’da karşılayan Maruf’tu. Filistinli diplomat, deneyimi ışığında bundan sonra Türkiye’ye düşen rolü şu şekilde özetledi: “Bu tür anlaşmalarda kabul eden ülke, gelenlerin güvenliğinden sorumludur. Çünkü İsrail bu insanları vurmak isteyebilir. O dönem İspanya, kabul ettiği üç Filistinli için çok geniş önlemler aldı. Nerede kalacakları, nerelere gidebilecekleri, nerelere gidemeyecekleri kesin sınırlarla çizilmişti. Düzenli olarak gözetim altındaydılar, belli aralıklarla polise gidip imza atıyorlardı. Şimdi Türkiye’nin de benzer düzenlemeler yapması gerekecek.” ‘MADIMAK’TA ZAMANAŞIMI RİSKİ ‘Olayın perde arkasındakiler hep korundu’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sivas’ta 2 Temmuz 1993 günü 35 aydının yakılarak katledilmesine ilişkin görülen Madımak Davası’nda ailelerin avukatı Şenal Sarıhan, esasa ilişkin yaptığı savunmada yargılamanın geldiği duruma isyan etti. Polis kayıtlarına göre olaylara 15 bin kişinin katıldığı ancak bunların ancak 160’ının yargı önüne çıkarıldığını dile getiren Sarıhan, “Sanıklara ödül gibi cezalar verildi. Bunların arkasındaki örgütler nerede” diye sorarken, davanın zamanaşımına uğramaması gerektiğini söyledi. Bu arada davanın kırmızı bültenle aranan sanığı Cafer Erçakmak’ı bir türlü bulamayan ve bu konuda mahkemeyi bilgilendirmeyen Adalet Bakanlığı, Erçakmak’ın ölümünün ardından mahkemeye “Sanık hakkındaki kırmızı bülteni kaldıralım mı” diye sordu. Davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesi talebini içeren savcının görüşüne karşı savunma yapan Sarıhan, “Bu olay sıradan bir öldürme olayı değildir. Bu olayın arkasında Cumhuriyet rejimine ağır saldırı içerir. Sanıklara yargılamalarda tahrik indirimi yapıldı, ödül gibi cezalar verildi. Sürekli korundular” dedi. Çok kalmayabilirler ‘Sadece Hamas olmaz’ Filistin: Sorumluluk Türkiye’de İsrail ile ilk temas Türkiye bu konuda hazırlıklara başlamış durumda. “Onları tabi kii şehirlere salıvermeyeceğiz. Belirli önlemler alındı” diyen üst düzey bir bakanlık yetkilisi, gelen grubun Türkiye’de kalıp kalmayacağının da henüz belli olmadığını vurguladı. Kaynaklar, “Bir süre kalıp, sonra Tunus’a Katar’a gitmek isteyebilirler” diyerek, eski mahkumların yolculuğunda Ankara’nın, sadece bir durak olma ihtimalini de vurguladı. HAMAS NEDEN TAVİZ VERDİ? İsrail pazarlıklardaki tek talebi olan vatandaşını sağ olarak alırken Hamas taleplerinin yüzde 60’ını alabildi. Hamas, önceki görüşmelerde ısrarcı olduğu Marwan Barguti ve Ahmed Saadet gibi lider isimlerin serbest bırakılması koşulundan vazgeçti. Ayrıca bırakılan hükümlülerin 300’ünün yaşadıkları topraklardan gönderilmesi koşulunu da kabul ettiler. Bu grubun büyük bölümü Batı Şeria’dan Gazze’ye yollanırken 40 kadarı da üçüncü ülkelere gönderildi. Hamas’ın isteklerini almadan anlaşmaya yanaşmasında, hamiliğini yapan Suriye’deki gelişmelerin önemli rolü var. Beşşar Esad’ın iktidarını kaybedeceğini görerek Hamas’ın ön aldığını düşünenler kadar, Esad’ın Batı ile arasını düzeltmek için Hamas’ı zorladığını ileri sürenler de var. Anlaşmanın mimarı Mısır’daki geçici yönetim de İslamcılar iktidara gelmeden bitirmek için acele etmiş gözüküyor. Hamas’ın taviz vererek kabul etmesinin bir başka nedeni de, siyasi rakipleri olan Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın ‘BM’de tanınma’ girişimiyle kazandığı uluslararası popülariteyi ‘dengeleme’ arayışı. ‘Güvenlik riski aldık’ KIZ YURDUNDA ‘AHLAK’ KRİTERİ Ek yerleştirme kılavuzundaki büyük hata mağdur öğrenci sayısını arttırdı Skandalın adı ÖSYM MAHMUT LICALI Saz çalmak suç sayıldı ÖMER ŞAN ANKARA Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), Ek Yerleştirme Kılavuzu’na Ankara Üniversitesi’ndeki (AÜ) “Tıbbi Görüntüleme Sistemleri Teknolojileri” adlı bölümün adını “Tıbbi Görüntüleme Teknikleri” olarak yanlış yazınca ek yerleştirmelerde bu bölümü kazanan 20 öğrenci mağdur oldu. ÖSYM sonuçlarına göre Tıbbi Görüntüleme Teknikleri bölümününü kazandıklarını sanan öğrenciler, yerleştikleri bölümün Tıbbi Görüntüleme Sistemleri Teknolojisi olduğunu dersler başlayınca anladı. AÜ Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, öğrencileri mağdur etmeyeceklerini belirtti. Ek yerleştirme işlemleri kapsamında ilk kez bu yıl öğrenci alan GAMA Meslek Yüksekokulu’nun Tıbbi Görüntüleme Teknikleri bölümünü tercih eden öğrencilerin ÖSYM tarafından açıklanan sonuç belgelerinde de Tıbbi Görüntüleme Teknikleri bölümüne yerleştikleri ifadesine yer verildi. Sağlık kurumlarında radyoloji teknisyeni olmayı hayal eden öğrenciler, ÖSYM’nin hatası nedeniyle yerleştikleri programın tıb bi görüntüleme cihazlarının bakım ve onarımına yönelik bir program olduğunu anlayınca şok geçirdi. ğrenciler mağdur olmamalı’ Veli ve öğrencilerin başvurusu üzerine sorunun Ek Yerleştirme Kılavuzu’na bölümün adını yanlış yazan ÖSYM’den kaynaklandığı ortaya çıkarken, veli ve öğrenciler YÖK ve ÖSYM’ye dilekçeyle başvurdu. AÜ Rektörü Taluğ, “Konu üzerinde çalışıyoruz. ÖSYM ve YÖK’ten randevu talep ettik. Burada hiç kimsenin mağdur olmaması lazım” dedi. ‘Ö Türkiye İngiltere Firkateyn ortaklığı BARKIN ŞIK RİZE Rize Üniversitesi (RÜ) öğrencisi Özgül Çakmakçı, saz çaldığı ve erkeklerin de bulunduğu sosyal etkinliklere katıldığı gerekçesiyle yurttan atıldı. Özgül Çakmakçı, Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞDER) Rize Şubesi’nin, misafirhaneye dönüştürdüğü kız yurdunda kaldı. Çakmakçı, eğitimi sırasında Rize Üniversitesi’nin sosyal etkinliklerine katıldı, Rize Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne bağlı gençlik merkezinde Türk halk müziği dalında solistlik yaptı, bağlama kursu almaya başladı. İddiaya göre yurt yöneticileri genç kıza, “Erkeklerin bulunduğu ortamda bağlama kursu alıyor. Solistlik yapıyor, erkeklerle geziyor” gerekçeleriyle baskı uygulamaya başladı. İkinci sınıfa geçen Çakmakçı, yeniden geldiği Rize’de aynı yurda gitti. Maddi durumunun iyi olmadığını ve burslu okuduğunu anlatarak yurt ücretinde indirim isteyen Çakmakçı’yı iddiaya göre yöneticiler, “Ahlaki davranışların uyum sağlamıyor” diyerek yurda almadı. Çakmakçı, yurt yöneticileri hakkında şikâyette bulundu. Polis, yurt müdürü Esra Balta’yı ifadeye çağırırken, Rize Cumhuriyet Savcılığı da soruşturma başlattı. FURKAN VAKFI’NDA İŞKENCE İDDİASI Süren ve Önbilgin gözaltına alındı İstanbul Haber Servisi İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekipleri, “adliyelerde devam eden bazı davaların aracılar vasıtasıyla etki altına alınmaya çalışıldığı” iddiaları üzerine başlattığı operasyonda aralarında eski Galatasaray Kulübü Başkanı Faruk Süren ve işadamı Efe Önbilgin’in de olduğu 20 kişiyi gözaltına aldı. Polis, savcılıktan aldığı izinle dün sabah saatlerinde Faruk Süren’in Mecidiyeköy Ortaklar Caddesi’ndeki ofisi ve evinde arama yaparak bazı evraklara el koydu. Evrakları bir çuvalda ekip arabasına koyan polis, Faruk Süren’i de gözaltına alarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Vatan Caddesi’ndeki yerleşkesine götürdü. Aynı saatlerde işadamı ve TNT Televizyonu Genel Müdürü Efe Önbilgin’in de Balmumcu’daki işyeri ve ev adresinde arama yapıldı. Burada da çok sayıda evraka el koyan polis, Önbilgin’i gözaltına alarak emniyete getirdi. Şüphelilerin Emniyet’te işlemlerinin sürdüğü, ifadelerinin ardından savcılığa sevk edilmesi bekleniyor. ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 22 Kasım tarihinde İngiltere’ye gidecek. İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi David Reddaway, Gül’ün ziyareti için, “Bu ziyaretin çok önemli bir savunma unsuru olacak. Ziyaret öncesinde veya sırasında anlaşma imzalanmasını bekliyoruz. Ancak içeriğini söylersem sizi öldürmem gerekir” dedi. Antlaşmanın ortak firkateyn yapımını öngördüğü öğrenildi. İngiliz Kraliyet Deniz Kuvvetleri, hizmetteki firkateynlerin yerini almak üzere Tip 26 adlı yeni bir firkateyn geliştiriyor. 4 yıl önce başlatılan proje kapsamında geminin, farklı silah ve sensör sistemlerinin entegrasyonu ile değişik görev tiplerine kolayca uyarlanabilmesi hedefleniyor. İngiltere hükümetince desteklenen BAE Systems’in yürüttüğü projeye Türkiye’nin de katılması için görüşmeler yürütülüyor. Gül’ün kasımdaki İngiltere ziyareti sırasında antlaşmanın imzalanması bekleniyor. İşkenceye 58’er yıl hapis istemi yasa tasarısı ile ‘İşçiler sürgün ediliyor’ Genelİş, torbakadrolu işçilerinbirlikte Fatih belediyesindeki İstanbul Valiliği’ne gönderilmesini protesto etti. Valilik önünde basın açıklamasını okuyan Genelİş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Hikmet Aygün, Fatih Belediyesi’nin 248 kişilik kadrosu bulunduğunu ancak 196 kadrolu işçi çalışmasına karşın birçok işçinin valiliğe gönderildiğini belirterek “Belediye kadrolu işçileri sürgüne gönderirken dışardan 2 bin 33 işçi çalıştırıyor” dedi. Aygün, sürgünlerle ilgili suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) Okulda ‘cuma’ kriteri AHMET ŞEFİK TRABZON Trabzon Kanuni Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören öğrencilere, cuma günü dışında öğle tatillerinde okuldan çıkma yasağı getirildi. Yasağının, daha önce aylık kirası 2 bin 500 lira olan okul kantininin bu yıl 8 bin 500 liraya kiraya verilmesinden kaynaklandığı, öğrencilerin öğle yemeği ihtiyaçlarını kantinden karşılamaları için karar alındığı ileri sürüldü. İddiaların gerçek ol madığını savunan okul müdürü Adnan Çakıroğlu, “Okul aile birliği tarafından öğrencilerin başarısına yönelik alınmış bir uygulamadır” dedi. Cuma günü izin verilme konusunda da konuşan Çakıroğlu, “Cuma namazı ile alakalı bir şey değildir. İsteyen gider namazını kılar” diye konuştu. Okul yönetiminin aldığı karar üzerine dışarı çıkamayan ve yiyecek ihtiyaçlarını okul kantininden gidermek istemeyen öğrenciler de telefonla sipariş yoluna başvuruyor. ADANA (Cumhuriyet) Dini eğitim veren Furkan Vakfı’nın öğrenci yurdu olarak kullandığı bir evden hırsızlık yaptığı iddia edilen çocuğu, adliyede serbest bırakıldıktan sonra kaçırıp, 2 gün işkence yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan, aralarında vakıf yöneticileri ve öğrencilerinin de bulunduğu 8 kişi hakkında 58’er yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. Çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan A.B, birkaç gün sonra kendisini dövenleri teşhis etmesi için Çocuk Şube Müdürlüğü’ne çağrıldı. Teşhis sonrası vakıf görevlileri, A.B ile amcası Ş.B’yi zorla bir otomobile bindirerek çalınan para ile cep telefonlarını istedi. Amca Ş.B’nin üzerindeki para ve cep telefonu da gasp edilirken vakıf görevlileri kalan paranın getirilmemesi halinde A.B’yi öldürmekle tehdit etti. Ardından Ş.B’yi çalınanları getirmesi için serbest bırakan vakıf görevlileri, A.B’yi de gözlerini bağlayıp Ziyapaşa Mahallesi’ndeki bir eve götürdü. Amcanın şikâyeti üzerine yapılan baskınla A.B kurtarılarak hastaneye kaldırılırken, vakıf görevlileri ve öğrencileri oldukları iddia edilen kişiler yakalandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle