18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 9 OCAK 2011 / SAYI 1294 ZÜLAL KALKANDELEN Sahte solcu 2011, Türkiye’de genel seçim yılı. Herkesin aklında aynı sorular dolaşıyor. İktidar değişecek mi? AKP’nin oyları düşecek mi? Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında ilk kez genel seçime girecek olan CHP’nin oy grafiği nasıl değişecek? “Demokratik özerklik projesi” BDP’nin oylarına nasıl yansıyacak? Gelecek dört yıl boyunca görev yapacak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin partilere göre dağılımı nasıl olacak? Türkiye’nin siyaset sahnesini izleyip bütün bu soruların yanıtlarına dair işaretler arıyorum. Aynı zamanda son sekiz yıldır iktidarda olan AKP’nin hukuku hiçe sayarak gerçekleştirdiği onca adaletsizliğe karşın neden hâlâ destek bulduğunu anlamaya çalışıyorum. “İleri demokrasi” getireceğini iddia ederek ülkeyi The Economist’in “melez rejimler” diye nitelediği üçüncü sınıf demokrasiler arasına yerleştiren bir partinin neden Avrupa Birliği ve Amerika tarafından onaylandığını sorguluyorum... AB ve Amerika’nın AKP’ye verdiği desteğin nedenini anlamak zor değil. Emperyalizm, her zaman çıkarlarıyla çatışmayacak iktidarları gözetir... *** Benim için asıl ilginç olan, AKP yıpransa da halk desteğinin bir şekilde sürmesi... Onca skandal, onca yolsuzluk ve işsizlik ortadayken bu nasıl oluyor? Sakın Amerikalılar gibi, “It’s the economy, stupid!” (Önce ekonomi, aptal!) demeyin. Çünkü krizin yükünü emekçilere yıkmaya çalışan iktidar, günlük bir simit parası kadar zam yaptığı ücretliyi perişan etmiş, hakkını arayan işçileri biber gazıyla susturmuş, insanca yaşam isteyen emekçiyi küresel kapitalizmin çarkında ezmiştir. Öyleyse neden ekonomi değilse nedir? Sadece sandıklarda yapılan usulsüzlükler, seçim öncesi dağıtılan kömür, erzak vs. ve para ile satın alınan oylar mı AKP’yi iktidarda tutuyor? Dini siyasette kullandığı için dindar kesimlerin ve cemaatin doğal desteğini aldığını kabul edelim. Peki yazarıyla, gazetecisiyle, sanatçısıyla, kendini solda gören “liberal solcular” neden AKP’ye taraftar? *** Bu konu üzerinde düşünürken Amerika’da gerçekleştirilen bilişsel bir çalışmaya rastladım. Michigan Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, gerçeklerin mutlaka insanların önceden sahip oldukları fikirlerini değiştirmesine yol açmadığı; üstelik ters yönde bir etki yarattığı ortaya çıkmış. Özellikle siyasi partilerin yandaşları söz konusu olduğunda, yanlış bilgiye sahip kişiler, doğruları ortaya koyan haberlerle karşılaştıklarında görüşlerini çok ender olarak değiştiriyor; ayrıca o zamana kadar inandıkları düşünceler de daha çok bileniyor. Araştırma ekibinin başındaki siyaset bilimci Brendan Nyhan, “yanıldığını itiraf etme düşüncesinin insanlar için ürkütücü olduğunu” söylüyor. Bu durumda da, “bilişsel uyumsuzluktan kaçınmak için ‘geri tepme’ denilen savunma mekanizmasının devreye girdiğini” belirtiyor. Nyhan’ın bilimsel ifadelerle anlattığı bu durum şudur basitçe: Yanıldığını kabul etmemek için kendi kendini kandırma! Düşünceleri gerçekler doğrultusunda değil, inançlar doğrultusunda oluşturmanın sonucudur bu. Bu bilgiler özellikle “liberal sol” denilen kesimin davranışını açıklamaya yarayabilir. Sonuçta, bir zamanlar ülkeye demokrasi getireceğine inandıkları iktidar giderek ceberrut bir hal aldı. “İleri demokrasi” vaat ederken muhalif olan herkesi tehdit eden bu iktidarı destekleyerek yanlış yaptıklarını itiraf etmemek için bir tür savunma mekanizması geliştirmiş olmalılar... Ancak bilişsel uyumsuzluktan kaçalım derken ideolojik uyumsuzlukla karşı karşıyalar. Çünkü hiçbir gerçek solcu bu iktidara destek vermez! Verdiğini söylüyorsa, sahte solcudur o... G www.zulalkalkandelen.com / [email protected] Gen teknolojisi mutant yaratabilir Genetik mühendisi Prof. Dr. Fikrettin Şahin’e göre gen teknolojisi bilim kurgu filmlerini aratmayacak sonuçlara yol açabilir. Yine de karamsar olmamak lazım. Teknoloji doğru kullanılırsa sağlıktan açlığa kadar pek çok soruna çözüm bulunması olası. DENİZ ÜLKÜTEKİN Fotoğraf: UĞUR DEMİR editepe Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü’nden Prof. Dr. Fikrettin Şahin alanında dünya çapında öneme sahip buluşlara imza atan bir isim. Sağlıktan gıda sektörüne kadar hayatımızın her alanına girmeye başlayan gıda teknolojisinin geleceği, potansiyel tehlikeleri ve toplumun bu tehlikelerden nasıl korunabileceği hakkında konuştuk. Genetik bilimi dünya çapında ne kadar işler durumda? Ne gibi alanlarda kullanılıyor ve yakın gelecekte ne gibi gelişmeler bekleniyor? Dünya çapında özellikle Moleküler Biyoloji ve Genetik, Fonksiyonel Genomik, Metabolimik, Biyobilişim ve Protein Kimyası alanlarında yapılan bilimsel çalışmaların sonucu ortaya çıkan ürün ve teknolojiler daha çok ilaç, tarım, gıda, biyomedikal ve sağlık (klinik tıp ve tanı, adli tıp, vb) sektörlerinde kullanılıyor. Her sektörde genetik bilimi kullanılarak geliştirilmiş birçok ürün ve teknoloji var. Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar, bunlardan elde edilen GDOgıda ve ilaçlar en iyi bilinen örnekler. GDO’lara aktarılan yeni genlerin ifadesi sonuçu tedavide kullanılan birçok protein veya ilaç aktif moleküllerinin üretimi bugün sağlık sektöründe önemli gelişmeler olarak kabul edilir. Mesela hormonlar, aşılar ve gen tedavisi. Yeditepe Üniversitesi bünyesinde genetik mühendisliği alanında önemli çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Bu çalışmalar ne boyutta? Y Kök Hücre ve Gen Tedavi Laboratuvarlarında 20 yaş dişinden alınan kök hücreleri programlanarak hastalıkların tedavisinde hayvan denekleri üzerinde test ediliyor. Bitki biyoteknolojisi laboratuvarlarında bitkilerin patolojik hastalıklara karşı dayanıklılıklarının arttırılması üzerine çalışmalar yapılmakta. Doku Mühendisliği ve Doku Kültürü Laboratuvarlarında, kemik ve kıkırdak dokusu mühendisliği, sinir ve kalp dokusu mühendisliği üzerinde yoğunlaşılıyor. Nörobiyoloji'de sinir hücresi gelişimi, kök hücre teknolojisi, beyin kanseri oluşumu ve yayılımı çalışmaları yapılıyor. Bağışıklık genetiği ve anaerobik mikrobiyoloji laboratuvarlarında bağışıklık sisteminin ve ağız mikroplarının diş implantları başarısı üzerine etkisini araştırma Moleküler hücre biyolojisi laboratuvarlarında ise kanser biyolojisi, böbrek ve kalpdamar hastalıkları üzerinde çeşitli çalışmalar yapılmakta. Bir açıklamanızda her yeni teknolojinin iyi ve kötü yanları da olabileceğini söylemiştiniz. Bu açıdan bakarsak genetik biliminin gelişmesiyle birlikte ne gibi tehlikeleri olabilir? Modern genetik mühendislik yöntemleri farklı canlı türleri arasındaki gen akışını sınırlandıran biyolojik engelleri ortadan kaldırdı. Bu durum farklı türlere ait genleri taşıyan canlıların üretilmesine imkân tanıyor. Eger bu teknoloji kontrollü ve doğru kullanılmaz ise canlıların geleceğini tehdit edecek biyolojik savaş ajanlarının geliştirilmesi ve doğaya salınması ve doğada GDO’ların serbest salınımı kendiliğinden ortaya çıkabilecek mutant bitki, hayvan ve mikroorganizma türlerinin oluşması söz konusu olabilir. Ayrıca etik olarak doğru kabul edilemeyecek insan genlerinin GDOgıda üretiminde kullanılması gibi hususlar GDO teknolojisi ile ilgili öngörülen risklerdir. Ancak bilinmesi gereken önemli nokta GDO ürünlerin geliştirilmesi sırasında risklerin belirlenmesi ve yönetimi için biyogüvenlik kanunlarıyla denetim altına alınmıştır. Yani GDO ürün ve gıdaların markete sürülmeden önce her türlü risk analizleri yapılır. Sonradan ortaya çıkan herhangi bir risk durumunda hemen pazardan çekilir. Türkiye’de Biyogüvenlik Kanunu ilk 2010'da yürürlüğe girdi. Bu kanunla insan, hayvan sağlığı ve biyolojik çeşitliliğin korunması yanında bilimsel ve teknolojik gelişmelerin devamlılığının sağlanması için tedbirler öngörülmüş, kanun ve yönetmenlikler kapsamında Türkiye’de GDO üretimine izin verilmemiştir. GDO’lu yem ve gıdaların pazara sunulması ise oluşturulacak bilimsel komisyonların onayına bırakılmıştır. Talep edilmesi durumunda ben de zaman zaman bu komisyonların çalışmalarına katılıyorum. Biyogüvenlik kanun ve yönetmenliklerinin eksiksiz uygulanması durumunda Türkiye’de GDO’lu gıdaların pazara sunulmasında risk olabileceğini düşünmüyorum. G [email protected] En yeşil üniversite Çukurova Üniversitesi HÜSEYİN ATAŞ ürkiye’nin yeşil alanı en büyük üniversitelerinden birisi olan Çukurova Üniversitesi’nde İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı, “kullanılmış kâğıtları çöpe atmayıp, geri kazanalım” diyerek son bir buçuk yıldır geri dönüşüm projesi yürütüyor. Üniversitedeki projenin baştan sona tüm gelişimini, vaktinin büyük bir kısmını konuya ayıran öğretim görevlisi Levent Gelibolu ile konuştuk. Nasıl ortaya çıktı bu fikir? Fakültede Yeşil Pazarlama ve Çevre alanında uzman sayılabilecek Doç. Dr. Canan Mardan sayesinde bu projenin ilk adımları atıldı. Görevli öğretmenlerin destekleriyle de geri dönüşüm işini sistematik bir şekilde uygulamaya başladık. Sonraki aşama neydi? Geri dönüşüm ve kâğıt atıkları düzenli biriktirme işini nasıl sistematik bir şekilde yaparız diye düşündük ve problemi tespit etmeye çalıştık. Fakültedeki tüm hocalarımızın konuyla ilgili fikirlerini aldık ve üçer sayfalık bir anket sunduk. Aldığımız cevaplar ile ortak bir akla ulaştık. Özel bir şirkette görevli bir çevre mühendisi tüm hocalarımıza kısa bir sunum yaptıktan sonra da kolları sıvadık. İdari ve akademik personele kâğıt ile karton atıklarını geri dönüşüm adına biriktirme alışkanlığını kazandırmak kolay olmasa gerek. Alışkanlığı kazandırmak için hocalarımızın odalarına üzerinde geri dönüşüm işaretleri olan küçük kutular koyduk. Ayrıca koridorların giriş ve çıkış kısımlarına da büyük kâğıt ve karton atık konteynırları yerleştirdik. Hocalarımızın ellerinin altında bu kutuların olması alışkanlığın çabuk oluşmasını sağladı. İç mekân atık kutularının yetersizliği ve büyük konteynırlara sahip olmayışımız öncelikli çöGeri dönüşüm kampanyası ile doğaya sağlanan faydadan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı da oldukça memnun. Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Harun Bal, “Amacımız bu kampanyayı tüm üniversitemize yaymak” diyor. Çukurova Üniversitesi’ndeki sorumluluk projeleri sadece geri dönüşüm projesi ile sınırlı değil. Fakülte hocaları evde kullanmadıklarını toplayarak hayvan barınaklarına hediye ettiği 141 kutu ilacın yanı sıra 2 günde toplam 270 iktisadi kitabın toplandığı “Doğu’da da bir kütüphaneniz olsun” kampanyası da son sürat devam ediyor. Toplanan kitaplar Kars Kafkas Üniversitesi’ne hediye edilecek. G T züme kavuşturmamız gereken bir sıkıntıydı. Bu konuda Dekan Muammer Tekeoğlu’ndan büyük destek gördük. Ayrıca Çukurova ve Seyhan belediyeleri de iç mekân atık kutular konusunda bize yardım etti. Fakülte öğrencilerinin ilgisi ne durumda? Fakültemize ait üç binadan sadece birinde pilot olarak bu projeyi uyguladık ve henüz dersliklerin bulunduğu binada bu projeyi hayata geçirmedik ama yakaladığımız başarıdan sonra en kısa sürede öğLevent rencilerimizle beraber doğayı, ağaçları korumaya Gelibolu devam edeceğiz. Atıkları gönderdiğimiz geri dönüşüm merkezinden gelen resmi bilgilere göre bir buçuk yılda toplam 7.5 ton kâğıt ve karton atık biriktirmişiz. Bir ton kâğıt için 17 ağaç kesildiğini düşünürsek toplam 120 civarında ağacı kesilmekten kurtardık. G Doğu’ya kütüphane C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle