18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 OCAK 2011 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 Örtülü ödenekle gündeme gelen Başbakan’ın eski kalem müdürü mücevherat, bilgisayar ve saat satışına başladı YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Bulduk, altın buldu ŞEHRİBAN KIRAÇ Asıl Sorunu Görmezlikten Gelme Türkiye’de sorunların nedenlerini son tahliye olayında olduğu gibi, genelde yasa boşluğu, altyapı eksikliği, kaynak yokluğu gibi gerekçelerle açıklarız. Gereken yasal düzenleme yapılsa, yasal boşluklar doldurulsa, altyapı oluşturulsa sorunlar çözülecekmiş gibi bir izlenim yaratır, asıl nedeni görmezlikten geliriz. Türkiye’nin temel sorunu, nitelikli, kişilikli, bilgili, ahlaki cesareti olan insan azlığıdır. Ayrıca kişilikli, nitelikli olanlar da çoğu kez tersine ayrım, tersine seleksiyonla dışlanmakta, devre dışı bırakılmaktadır. Bunların yerine, belli çevrelere bağlı, kişilikleri fazla gelişmemiş, kişilik zaafları olan, tutkuları niteliklerini aşan, sesyayar olarak da kullanılabilen kazip, aldatıcı şöhretler türetilmekte, lanse edilmektedir. Nitelikli insan gücünüz yetersiz ise, yasa yapmanın, fiziki altyapı yatırımı yapmanın yararı ve anlamı da pek yoktur. Yasaları uygulayacak, fiziki altyapıyı kullanacak olan insandır. Görkemli binalar yapsanız, son teknoloji ile donatsanız, içlerine nitelikli yargıç, nitelikli eğitmen, nitelikli hekim koyamıyorsanız; yapılar görüntü olarak kalır, değişim, iyileşme sağlanamaz, sorunlar çözülemez, giderek de ağırlaşır. “Bir ülkenin gerçek zenginliği ya da yoksulluğu insanıdır. Her siyasal ve ekonomik düzenin kendine uygun insan tipi, insan karakteri, insan kişiliği vardır ya da her toplumun insan karakterine, kişiliğine, değer yargılarına uygun siyasal ve ekonomik düzeni oluşur.” Özetle bu görüşü savunmaya çalışıyorum. Savunmaya çalıştığım görüşlerin kabul görmediğini hatta tepki çektiğini de düşünüyor ve gözlüyorum. Kimileri bu tür görüşleri abartılı, sivri buluyor. Kimileri, kendilerinde gerekli nitelikler olmadığından küçümsüyor, reddediyor. Kimileri kendilerini aşağılama gibi yorumluyor. Kimileri de, sen kimsin, bu tür değer yargılarına varıyorsun yaklaşımı ile değersiz buluyor. Hatta eleştiri olarak algılayarak, gizli bir düşmanlık duygusuna kapılanlar bile oluyor. Çevre beğenecek, destekleyecek diye kişi görüşlerini, değer yargılarını değiştirmez, yaranmaya çalışmaz. Kaldı ki iddialı bir sav olacak ama şu da bir gerçek; ülkemde nitelikli, kişilikli, bilgili insan kıt, tersine ayrımcılıkla çoğu dışlanmış durumda; buna karşı medeni, ahlaki cesareti az, ağzı kalabalık, şarlatan, belli çevrelere hoş görünmeye çalışan insan sayısı ise fazla. Bu tipleri politikada, medyada, bürokraside ne yazık ki eğitim kurumlarında ve iş hayatında da gözlüyoruz. İnsanımızın bir eksiği de medeni, daha doğrusu ahlaki cesaret azlığı; yüze karşı tutumuyla arkadan davranışının farklı oluşudur. İnsanımız yüze karşı açık konuşmaz, cesareti yoktur ya da ne olur ne olmaz diye ihtiyatlı davranır veya niçin açıkça kötü kişi olayım diye düşünür, ama ardından gerekli numarayı çevirir, iteler; kişisel yarar görüyorsa kuyuyu da kazar, kişisel olarak olumlu bulsa dahi, bazı çevrelerden çekinerek düşüncesini, tutumunu açıklayamaz. Su başlarını tutmuş ejderhalardan korkar, başımı niye derde sokayım anlayışı ile davranır. İnsanımızın bir eksiği de, tepkisizliği, duyarsızlığıdır. Dünyada da, ülkemizde de egemen güçlerin insanı sistemik biçimde duyarsızlaştırma, olumsuzluklara alıştırma politikası vardır. Zaman zaman korkutma, zaman zaman çıkar sağlama, zaman zaman beyin yıkama, algılandırma yöntemleri ile insanlar duyarsızlaştırılmaktadır. Bazen bu duyarsızlaştırma, güçsüzlük duygusunu yaratma olarak da gerçekleştirilmektedir. Ülkede bakıyorsunuz düzgün, başkalarına zarar vermeyen, görevlerini yapan, iyi olarak nitelendirilecek kişiler az sayıda değil. Ülkenin kötüye gittiğinin de farkındalar. Bir kısmı “ülke battı, mahvoldu” türünden düşüncelere de sahip. Yakınıyorlar ama bir tepki vermiyor, gidişe karşı direnmiyorlar; toplumla, çevre ile fazla temasları yok, bir hareketi etkin biçimde desteklemiyorlar, yerli TV kanallarını izlemeyip, yabancı kanalları izlemek belki verdikleri en büyük tepki oluyor. Madem ülke elden gidiyor, cumhuriyetin kazanımları birer birer yok oluyor, ülke bir anlamda fetret dönemi, dağılma süreci yaşıyor, o halde bir şekilde gidişi engellemeye çalışalım cesareti gösterilemiyor. Ülke çıkarı, halka hizmet, insan hakları, demokrasi, partinin neferi olma, Atatürk, sol, liberal demokrat gibi sözcükler, kavramlar çok sık kullanılıyor. Ancak içtenlik, samimiyet derecesi ne ölçüde? Kişi kişisel beklentilerini, kişisel çıkarlarını bu gibi sözcüklerin, kavramların ardına mı saklıyor? Davranışlara bakıldığında insanda bu gibi kuşkular da doğuyor. Tutarsızlıklar, abartılı tepkiler, orun kapmalar bu kuşkuları doğruluyor. Özetle halkımız aydınlanmadan, değer yargıları, davranış biçimleri değişmeden sorunları çözemeyiz; sorunları ağırlaştırırız. Yakınma değil, çözüm üretme aşamasını da yitiriyoruz. Örtülü ödenekle gündeme gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eski özel kalem müdürü ve örtülü ödeneğin başındaki ikinci adam olarak bilinen Hikmet Nuri Bulduk bilgisayar, saat ve 5 yılda servet kazandı mücevherat satışlarına başladı. 2002’den itibaren 5 yıl boyunca Başbakanlık’ta kalem müdürlüğü yaBulduk 2002 seçimlerinden sonra Erdoğan’ın pan Bulduk’un bu süre içerisinde servetine servet Başbakan olması ile birlikte Başbakanlık Özel Kakattığı açıklanmıştı. Bulduk görevinden ayrıldığı lem Müdürlüğü görevine getirilmiş ve 5 yıl süreyle 3 yılda da boş durmadı. de bu görevi yürütmüştü. 2008 yılında dönemin CHP 2008’de CHP’li Kılıçda4 yıl Başbakan’ın özel Grup Başkanvekili Kemal Kıroğlu, Bulduk için Ankalıçdaroğlu tarafından günde kalem müdürlüğünü yapan ve ra’daki Ziverkent Sitesi’nde me getirilen ve örtülü ödenek ile bu süre içinde servetine servet 2 bin 500 dolara bir lojman gündemden düşmeyen Hikmet katan Osman Nuri Bulduk kiralandığını ve kiranın Bulduk aradan geçen 3 yılda 3 görevden ayrıldığı 3 yıl içinde Başbakanlık tarafından şirkete ortak, 1 şirkete de yöneödendiğini açıklamıştı. de 3 şirkete ortak, bir şirkete tim kurulu üyesi oldu. Yine Kılıçdaroğlu’nun Aralarında Gold Teknoloji de yönetim kurulu üyesi oldu. araştırmasına göre Bulduk marketlerinin bulunduğu GSA görevde olduğu 4 yıl içinSaat Mücevherat Optik ve Kozde üçü İstanbul’da, biri Ankara’da, biri de Gebmetik Sanayi Dış Ticaret AŞ’ye Yönetim Kurulu ze’de olmak üzere 5 değerli gayrimenkul edinüyesi olarak giren Bulduk ardından da aynı grup diğini belirterek bu mal varlığının AKP hükümeti la Eylül 2010’da GSA Kurumsal Hizmetler şirketini tarafından soruşturulmasını istemiş ancak bununla kurdu. Bu şirkete 500 bin TL sermaye ile ortak olan ilgili bir soruşturma açılmamıştı. 5 yıl süreyle ErBulduk aralarında Guess, Esprit, Disel’in bulun doğan’a en yakın isim olan ve karakutu olarak taduğu saat markalarının satışını yapıyor. nımlanan Bulduk’un Başbakanlık Kalem MüBulduk Eylül 2009’da da çoğunluk hissesi dürlüğü yaptığı dönemde mal varlığında büyük nin kendisine ait olduğu toplam 100 bin TL ser bir artış olduğu da dile getirilmişti. mayeli Dörtyıldız Meşrubat şirketine ortak oldu. Ardından da bir ay sonra yani Ekim 2009’da da yüzde 50’si kendisine ait Hızlı Meşrubat Pazarlama şirketini kurdu. Örtülü ödeneğin başındaki ikinci adam olarak bilinen Hikmet Bulduk 2008 Şubatı’nda görevinden ayrılmış, memurluktan da istifa etmişti. Devletin güvenliği ve devlet sırrı kapsamında kullanılması gereken örtülü ödeneğin Başbakanlık ve AKP’nin harcamalarının iç içe geçtiği ifade edilmişti. Arap ülkelerine ihracat katlandı 2006’dan bu yana ihracat 13 milyar dolardan 28 milyar dolara çıktı. İthalat 14 milyar dolarda tutunmayı zor başardı. MERSİN (AA) Türkiye’nin Arap ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleriyle yaptığı ticaretin her geçen yıl büyüdüğü, son 5 yılda ihracat 2 katından daha fazla artarken ithalatın aynı seviyede kaldığı belirtildi. Merkezi Mersin’de bulunan Türk Arap Ülkeleri İşadamları Derneği (TURAB) verilerinden derlenen bilgiye göre, son dört yılda karşılıklı ikili ilişkilerin gelişmesiyle ticaret verilerinde hızlı bir tırmanış yakalandı. Öyle ki, 2009 yılında 34 milyar dolarlık ticaretin yapıldığı bu ülkelerden 24 milyar dolarlık ihracat, 10 milyar dolarlık da ithalat gerçekleştirildi. Geçen yıl da başarısını sürdüren Türkiye, 28 milyar doları ihracat olmak üzere toplam 42 milyar dolarlık ticaret gerçekleştirdi. Türk ve Arap ülkeleri içinde 2010’da en çok ihracatın yapıldığı ülke 6 milyar dolar ile Irak oldu. 3 milyar dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri ikinci sırayı alırken bu ülkeyi 2’şer milyar dolarla Mısır, Libya, Suudi Arabistan ve Suriye izliyor. VAKIFBANK’TA ÖZEL BANKACILIK DÖNEMİ 2011 yılına Özel Bankacılık hizmeti ile giren VakıfBank, ilk şubesini 6 Ocak’ta Ankara’da açtı. VakıfBank, Ankara’daki ilk Özel Bankacılık Şubesi’nin ardından önümüzdeki dönemde İstanbul, İzmir, Bursa ve Antalya’da da şube ve köşeler açarak yapılanmasına devam edecek. Özellikle Anadolu’daki yaygın şube ağı ve güçlü müşteri portföyünü fırsat olarak gören VakıfBank’ın tüm şubeleri de özel bankacılığın pazarlamasında aktif rol alacak. MİGROS’UN ROTASI YENİLİKÇİLİK Migros Ticaret Genel Müdürü Özgür Tort, “2011 yılında da rotamızda yenilikçilik olacak” dedi. Grup olarak geçen yıl haftada ortalama 8 mağaza açarak büyüdüklerini anlatan Tort, İzmir’deki mağaza sayısının 417’ye ulaştığı bilgisini verdi. Tort, bölgeye yatırımlarının süreceğini de söyledi. TT’NİN KURUMSAL NOTU YÜKSELDİ Türk Telekom’un kurumsal yönetim derecelendirme notu 8.01’den 8.27’ye yükseldi. Şirketten yapılan açıklamada: Kurumsal yönetim ilkeleri temel alınarak yapılan ve farklı şekilde ağırlıklandırılmış Pay Sahipleri, Kamuyu Aydınlatma ve Şeffaflık, Menfaat Sahipleri ve Yönetim Kurulu ana başlıkları altında yapılan değerlendirme sonucunda Saha AŞ’nin verdiği notun, şirketin SPK’nin kurumsal yönetim ilkelerine uyum sağladığı vurgulandı. BİZİM TOPTAN, SPK’YE BAŞVURDU Yıldız Holding’in organize toptan satış şirketi olan ve halka açılmak için SPK’ye başvuruda bulunan Bizim Toptan, 2010 yılı Eylül sonu itibarıyla cirosunu, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17 arttırarak 1.06 milyar liraya çıkardığını açıkladı. 2006 sonrası her yıl ortalama 13 mağaza açan Bizim Toptan, 2010 sonu itibarıyla 54 ilde 109 mağazaya ulaştı. Şirket, geçen yılın ilk dokuz ayında, bir önceki yıla göre net kârlılığını yüzde 56 arttırarak 13.7 milyon liradan 21.4 milyon liraya çıkardı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle