23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 2011 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 15 ‘Roman Kahramanları’ dergisi, kadın roman kahramanlarının cinsel özgürlüklerini sorguluyor SELAM OLSUN ÜLKÜ TAMER Kültür Servisi “Roman Kahramanları” dergisi, 1 Ocak’ta çıkan son sayısında, kadın roman kahramanlarının cinselliklerini özgürce yaşayıp yaşayamadıklarını sorguluyor. Birinci yaşını kutlayan dergi, yeni sayısında çarpıcı bir konuyu işliyor. Dergide yeni açılan “Roman Kahramanları Tartışıyor” bölümünün ilk sorusu şöyle: “Sizce Türkiye’de kadın roman kahramanları cinselliklerini özgürce yaşayabiliyorlar mı?” Dergi bu soruyu, ağırlıklı olarak kadın yazarlara yöneltmiş. Bu kapsamda görüşlerine yer verilen isimler ise Aslı Tohumcu, Elif Şafak, Feryal Tilmaç, Hande Öğüt, Mine Söğüt ve Tuna Kiremitçi. Soruya yanıt veren yazarlar, kadın roman kahramanlarının cinselliklerini yaşamakta, kadın yazarların da yazmakta özgür olmadığında hemfikir. Ortaya çıkan bu durum, toplumun yazarlar üzerindeki etkisini gözler önüne sermesi bakımından dikkat çekici. Aslı Tohumcu, “edebiyatta, tıpkı hayatın kendisinde olduğu gibi, kadınların başrolü kaptıklarının çok ender olduğunu” söylüyor. “Türkiye’de bir kere her şeyden önce kadınlar cinselliğini özgürce yaşamıyor” diye söze başlayan Elif Şafak ise, “Zaman zaman yazılı veya görsel basın sanki kadınlar çok özgürmüş gibi bir hava estirir ama ülkemizin gerçeği bu değil. Ataerkil bir toplumuz. Kadın roman kahramanlarımız ise içinden çıktıkları toplumdan yalıtılmış değiller” diyor. Kadın romanda da bağımlı Sevgi Soysal Adalet Ağaoğlu Pınar Kür Leyla Erbil Cemal’in Öteki Yanı Cemal Süreya’nın bir ölüm yıldönümü daha. Kaç yıl oldu, hatırlamak bile istemiyorum. Onun şairliğiyle, yazarlığıyla ilgili yazılar yayımlanacak bu hafta. Ben onun bir başka yanından, dergiciliğinden söz edeyim. Bir anımı anlatayım önce. Cemal’in ikinci Papirüs dönemi. İlk dönemde yaprak biçiminde çıkarmıştı dergiyi; bir süre sonra da yayınına ara vermişti. Şimdi İstanbul’da daha kalın, daha doyurucu bir dergi hazırlığındaydı. Birlikte kolları sıvadık. Cağaloğlu’nda Eser Han’da küçük bir oda tuttuk. Evlerden getirilen biriki eşyayla döşedik. Yazılar hazırlandı. Dizgiye verilecek. Toplam basım gideri 1500 lira. Ceplerde 50 lira ya var ya yok. Bir gün Edip (Cansever) geldi. Çıkarken yerdeki ufacık, eski püskü bir halıya ilişti gözü. “Bu iyi bir şeye benziyor” dedi. Kapalıçarşı’da ortağı Jak’la bir antikacı dükkânı vardı. Halı da satıyorlardı. “Jak’a söyleyeyim, gelip baksın” dedi. Yarım saat sonra Jak damladı. Halıya baktı. “Siz bunun üstüne basıyor musunuz?” diye sordu şaşkınlıkla. Halıyı katladı, aldı gitti. Biraz sonra da yardımcıları Hakkı geldi. Elinde 2000 lira. Uzattı: “Halının parası.” Hayır, ilk sayının parası! Cemal, “Halıya teşekkür ilanı koyalım dergiye” dedi. O hafta kolları daha da sıvadık coşkuyla. İlk sayının yazıları basımevine verildi. Bir hafta boyunca gece gündüz çalıştık. Cumartesi akşamı ayakta duracak halimiz yoktu artık. “Yarın pazar” dedim Cemal’e. “Han kapalı. Akşama kadar yatıp uyuyacağım. Sen de keyfine bak. Pazartesi görüşürüz.” Ertesi sabah evde gözümü açınca, başucuma annemin bıraktığı Cumhuriyet gazetesini aldım elime. İlk sayfanın altında bir haber: “Cağaloğlu’nda yangın. Eser Han kül oldu.” Cemal’i aradım hemen. Biraz sonra harap olmuş eşyaların, itfaiye suyuyla şişmiş kitapların arasından yazı dosyalarını ayırmaya çalışıyorduk. Aydınlık Han’da bir oda bulup oraya taşındık. İkinci Papirüs dönemi, sonuna kadar orada yaşandı. Cemal’in şairliği dergiciliğini ne kadar beslediyse, dergiciliği de “düzyazıcılığı”nı o kadar besledi. Bir kere, her sayıya bir şairi anlatan temel yazıyı yazması gerekiyordu. Savran bölümüne imzalıimzasız değinmeler çiziktirmesi gerekiyordu. Bunların “yarına” ertelenmeden hemen gerçekleştirilmesi gerekiyordu. Bu “gerekiyordu”lar onun “erteleme alışkanlığı”nın önünü kesti. Bir bakıma o alışkanlığı ortadan kaldırdı. Cemal, yazacağı yazılardan söz ederdi daha önce, ama onların çoğunu kâğıda dökmezdi. Papirüs’le birlikte derginin hem başöğretmeni, hem en çalışkan öğrencisi oldu. Özgün yorumlarıyla, onlarca şairi anlatan, şiirlerini irdeleyen önemli yazılar yazdı. Savran bölümündeki canlı notlarıyla günün edebiyat gündemini kovaladı, bazen oluşturdu. Evet, dergicilik Cemal için bir sevda işiydi, bir tutkuydu. Dergi kapandıktan yıllar sonra, yayınevi yöneticiliği yaptığım dönemde Cemal’i buldum. “Gel” dedim, “Papirüs’ü yeniden çıkar. Bütün giderleri biz karşılayacağız. Baskıyı, dağıtımı biz sağlayacağız. Derginin hakları yine sende olacak. Kimse hiçbir şeye karışmayacak. Dilediğini yap. Yazılardan sayfa düzenine kadar, ne istiyorsan...” Kabul etmedi. Çünkü Papirüs’ü kimseyle paylaşmak istemiyordu. Onu herkesten, her şeyden sakınıyordu. kulak verip rezil rüsva olan kadınlar, yuva yıkan kadınlar, ‘kötü’ yola düşen ‘kötü kadınlar’; yenilerde de her daim cinsel isteğine aşk kılıfı geçirmek durumunda bırakılan, dahası buna kendisi de inandırılmış kadınlar... Öte yanda da fedakârlığı, ezilmişliği, kendini yok saymışlığı ile yüceltilen, erdemli kadınlar var tabii; cinselliklerini bir yana bırakalım, öyle ‘temiz’lerdir ki, handiyse tuvalete bile gitmediklerini düşündürürler.” Tüm bunların karşısında “sahici” ve “içeriden” bir kadın karakter olarak Leyla Erbil’in “Cüce” romanındaki Zenime’yi örnek veriyor. DAR BİR KAVRAYIŞ Benzer bir görüşü, Hande Öğüt dile getiriyor: “Erkekler, dilin, kültürün, AHLAKİ CESARET Mine Söğüt ise şöyle dile getiriyor düşüncelerini: “Bizimki gibi Müslüman bir toplumda, kadın yazar bile kahramanını yaratırken cinsellikle ilgili bir kapıyı aralamaya kalktığında, yazarlığından önce kadınlığının sorgulanacağı ve yazdıklarıyla kendi özel hayatı arasında paralellikler kurulacağı önbilgisiyle masanın başına oturur. Ve yaratıcılık sürecinde edebi becerisinden ziyade ahlaki cesareti ölçüsünde özgür olur.” Dosyanın tek erkek yazarı, Tuna Kiremitçi ise Nabokov’dan alıntı yaparak özetliyor düşüncelerini: “Nabokov’un dediği gibi, romanda asıl hadise kahramanlar arasında değil, romanı yazanla okuyan arasında geçiyor. Bu nedenle, roman kahramanının cinsel özgürlüğü yazarın aklının ne kadar özgür olduğundan ayrı ele alınamaz. Öteden beri Türkiye’nin temel meselelerinden birinin kadınerkek ilişkilerinin normalleşmemesi olduğunu düşünmüşümdür. Bu nedenle kadınlar, erkekler ve eşcinseller cinselliklerini özgürce yaşayamıyor ve cinsellik karşımızda bir problematik olarak duruyor. Roman kahramanları için de bu geçerli.” HEP KÖTÜ ROLLERDE Feryal Tilmaç, edebiyatta kadınların hep “kötü” rollere “soyundurulduğuna” dikkat çekiyor: “Yazılan karakterlere bakarsak genelde tutkunun esiri olup felakete sürüklenmiş kadınlar görürüz, bedeninin sesine edebiyatın yaratıcı ve sürdürücü aktörleri olarak eserlerinde kadın cinselliğini, ataerkinin çok boyutlu kuşatılmışlığı içinde, kadını kategorize ederek, son derece dar bir kavrayışla melek/şeytan, bakire/fahişe, metres/eş dikotomileri içinde anlattılar, anlatıyorlar: Âşık olunan, hayal edilen, sessiz, suskun tek boyutlu kadınlar, trajik sonlar…” Kadınlar tarafından yazılan romanlarda da, cinsel özgürlüğünü dilediği gibi, sorunsuz yaşayan bir kadın kahramana rastlamanın zor olduğunu belirten Öğüt, şöyle devam ediyor: “Kadına ve kadın cinselliğine dair tabular yüzünden cinselliği konu alan kitaplar, toplum ahlakını tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanır, Sevgi Soysal; ‘Yürümek’, Pınar Kür; ‘Bitmeyen Aşk’ gibi. Ya da cinsellikle ilgili yazdıkları şeyleri mutlaka deneyimledikleri düşünüldüğü için kadınlar ahlaksızlıkla suçlanır. Adalet Ağaoğlu’nun, bir kadının erotik rüyalarını yazdığında başına neler geldi biliyoruz...” Aslı Tohumcu: ‘Hayatta olduğu gibi edebiyatta da kadınların başrolü kapmaları çok ender.’ Elif Şafak: ‘Kadın roman kahramanı da cinselliğini tam olarak yaşayamıyor.’ Feryal Tilmaç: ‘Edebiyatta kadınlar hep kötü rollere soyunduruluyor.’ Hande Öğüt: ‘Cinsel özgürlüğünü dilediği gibi yaşayan kadın kahramana rastlamak zor.’ Mine Söğüt: ‘Bizimki gibi Müslüman bir toplumda, kadın yazar bile yazarlığından önce kadınlığının sorgulanacağı önbilgisiyle masanın başına oturur.’ Tuna Kiremitçi: ‘Roman kahramanının cinsel özgürlüğü yazarın aklının ne kadar özgür olduğundan ayrı ele alınamaz.’ İSPANYOL EL PAIS GAZETESİNE KONUŞAN ŞÜKRAN MORAL ‘Kaçmak zorunda kaldım’ MADRİD (ANKA) İstanbul’daki lezbiyen temalı performansıyla tartışma yaratan Şükran Moral, “ölüm tehditleri” aldıktan sonra gittiği İtalya’dan İspanyol El Pais gazetesine yaptığı açıklamada korktuğunu söyledi. Moral, gazeteye verdiği demeçte, “Türkiye’de yeni fikirlere hazır olmayan çok insan var. Her zaman kışkırtmaya çalıştım, ancak 20 yıllık kariyerimde ilk defa çalışmalarım nedeniyle kaçmak zorunda kaldım. Korkuyorum, ama özellikle çalışmalarımı bitirememekten. Türkiye’de reaksiyonların ne olacağını tahmin etmeniz mümkün değil. Geçen yıl, vajinası açık ve kanla dolu bir kadının fotoğrafını sergiledim ve hiçbir şey olmadı. Toplum tarafından unutulan insanları sergilemek için çalışıyorum, eşcinseller, deliler, özellikle kadınlar. Bir çeşit sahne tilkisiyim” dedi. Gazete, “Lezbiyen temalı performansı, hoşgörüsüzlerin saldırılarını provoke etti” dediği Moral’ın, performansın ardından gelen “ölüm tehditleri” nedeniyle Türkiye’den İtalya’ya kaçtığını da yazdı. Usta yazar bugün Nesin Vakfı’nda anılıyor Kültür Servisi Usta mizah yazarı Aziz Nesin, bugün “Uluslararası Mizah Festivali” ön etkinlikleri çerçevesinde Çatalca’daki Nesin Vakfı’nda anılacak. Nesin Vakfı öğrencilerine yeni yıl hediyesi olarak planlanan etkinlik, “Uluslararası Mizah Festivali” öncülüğünde Nesin Vakfı, Müjdat Gezen Sanat Merkezi, Oyunevi, Penguen, Leman, Uykusuz dergileri, üniversitelerin paydaşlıkları ve katkılarıyla düzenleniyor. Aziz Nesin’e selam Üniversitesi Mizah Kulübü, müzisyenler Züleyha, Mehtap Meral, Serhad Raşa, Roll Müzik Grubu, Mahşeri Cümbüş tiyatro topluluğunun da bulunduğu sanatçıların katılacağı buluşmada, Nesin Vakfı öğrencilerine yeni yıl armağanları sunulacak, konserler, tiyatro gösterileri ve çeşitli etkinlikler gerçekleşecek. Uluslararası Mizah Festivali’nin ilk etkinliği ekim ayında düzenlenen “Münir Özkul’a Selam” olmuştu. Festival, Aziz Nesin etkinliği ile Nesin’i gençlerle buluşturmayı, Nesin’in dünya ve ülke mizahı üzerindeki etkisini gündeme getirmeyi hedefliyor. Aralarında Metin Üstündağ, Vedat Özdemiroğlu, Mehmet Çağçağ, Marmara C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle