18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 OCAK 2011 PAZARTESİ 4 HABERLER 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Araştırmadan çıkacak sonuçlar din şurasında ele alınacak, anayasa çalışmalarına da yön verecek Laiklik anket sorusunda FIRAT KOZOK Yaşama Saygı Yılı Olsun... Saygı duymak. Nedir ‘Saygı duymak’? Ayağa kalkmak, ceketi iliklemek, başını eğmek mi? Biçimsel bir tören midir ‘saygı duymak’? ‘Yaşama saygı’ nasıl duyulur, nasıl gösterilir? Saygı duymak, özünde, değer vermektir. Eğer ‘değer veriyorsak’ saygı duyuyoruz demektir. Biçimsel saygı gösterisi üstü örtülü ikiyüzlülüktür. İnsanı aldatabilirsiniz ama yaşamı aldatamazsınız. Tıpkı doğayı aldatamadığınız gibi, yaşamı da aldatamazsınız. Yaşama saygı duymak, ona değer vermek demektir. Yaşama saygı duymak, yaşamı çoğaltmak demektir. Yaşama saygı duymak, yaşamı üretmek demektir. Yaşamı tüketenler, yaşamı yağmalayanlar, yaşamı kirletenler, ona saygı duymayanlardır. Yaşam da onlara sırtını çevirir. Yaşam, onlar için, taşınması zorlaşan bir yük olur. Bu yıl, 2011 yılı, ‘Yaşama Saygı Yılı’ olsun. Bu yılı ‘bizim yılımız’ yapalım. İnsanların insanca yaşama yılı yapalım. Bu yılbaşında Mustafa Balbay özgür olmalıdır. Bu yılbaşında Tuncay Özkan özgür olmalıdır. Topluma adalet egemen olmalıdır. Yüzyıllık kinlerin, nefretlerin tortulanmış şiddeti toplumun üzerine çökmemelidir. Toplumun ışıklı yolu nefretin balçığıyla tıkanmamalıdır. İnsan yaşamının yolunu adalet açar, özgürlük aydınlatır. Kinler, nefretler ancak kendi çıkmazlarını yaratır. Adalet topluma egemen olmalıdır. 2011, bizim için adaletin yılı olmalıdır. Biz, adaletin güveni içinde yaşamalıyız. Adalet güven demektir. Güvenin olmadığı yerde adalet yok demektir. Güven, sabahlardan korkmadan çayını içebilmektir. Güven, akşam yatağına korkmadan yatabilmektir. Güven, bir toplumun temelidir. Güven, bir toplumun geleceğidir. ‘Yaşama Saygı Duymanın Yılı’. Bu yılın bir adı olsun. Her yılın adı olmaz ama bu yılın bir adı olsun. Bu yılı böyle yaşayalım. Bu yılın her gününde kendimize soralım. ‘Bugün, yaşama saygı duyduğum ne yaptım’ diye soralım. ‘Bu hafta yaşama saygı duyulan nelerle geçti?’ ‘Bu ay yaşama saygı adına neler yapıldı?’ İnsana yakışan neler yapıldı? İnsana yakışmayan neler yaşandı? Neleri gördük, neleri görmedik? Neleri yaptık, neleri yapmadık? Neleri duyduk, neleri duymadık? Neleri söyledik, neleri söylemedik? Soralım, sorgulayalım. Yaşam, kendi sorularını sorar, kendi yanıtlarını verir. Ya biz? Biz yaşamın neresinde yer alırız? Yaşamak sorumluluktur. Yaşama saygı, bu sorumluluğu duymaktır. Kendinden, toplumdan, dünyadan sorumlu olmak. Yaşama saygı, bu sorumluluğu duymaktır. Uçan kuştan sorumlu olmak. Büyüyen ağaçtan sorumlu olmak. Akan sudan sorumlu olmak. Bakıp geçmemek. ‘Bana ne?’ dememek. ‘Benim çıkarım ne bundan’la yaşamamak. Yaşama saygı, yaşamdan sorumlu olmaktır. Yapılanlardan. Yapılmayanlardan. Bilinenlerden. Bilinmeyenlerden. ‘Yaşama Saygı Yılımız’ olsun bu yıl. Olur mu acaba? Biz istersek olur. Ben istersem olur. Sen istersen olur. Hepimiz istersek hepimiz için olur. İstemezsek, bu yıl da gelir geçer... [email protected] ANKARA Hükümet bugüne kadarki en kapsamlı din araştırması için düğmeye bastı. Dindevlet ilişkileri, türban ve kamusal alan tartışmaları, okullardaki din eğitimi, Alevilerin talepleri Diyanet İşleri Başkanlığı’nın nasıl bir yapıda olması gerektiği başta olmak üzere birçok konuda on binlerce kişinin katılımıyla anket yapılacak. Çıkan sonuçlar, din şurasında ele alınacak ve yeni anayasa çalışmalarına da yön verecek. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM Başkanı olduğu dönemde “Ben anayasaya baktığımda ‘kamusal alan’ diye bir şey görmedim” sözleriyle kamusal alan tartışmasını başlatmıştı. Arınç, “Devlet kamusal alanda herkes için geçerli olan hakları bir kesime yasaklayamaz ya da sınırlayamaz. Buradan hareketle laiklik ilkesinin yorum farklılığını gündeme getirmek gerekir. Anayasamızın değiştirilemez maddesi olan laiklik maddesi, ilelebet var olacaktır. Ancak günün şartlarına, toplum yapımıza uygun olarak yorum farklılıklarını da gidermek gerekir” sözleriyle gündem oluşturmuştu. Başbakan Tayyip Erdoğan da bir süre önce yaşanan üniversitede türban serbestisi tartışmaları sırasında konuya ilişkin görüşlerini “Çankaya’ya 7 yıl öncesine kadar herkes rahatlıkla girebiliyordu. 7 sene önce kamusal alan dediler. Çankaya’ya başörtülüler giremez oldu” sözleriyle ifade etmişti. Hükümet, şimdi kamusal alan ve laikliğin halktaki yansıması başta olmak üzere dindevlet ilişkileri, türban, okullarda din eğitimi, Alevi vatandaşların talepleri gibi konuların yanı sıra Diyanet’ten beklentiler ve başkanlığın eksiklikleri konularında kapsamlı bir kamuoyu araştırması başlatıyor. Yüzlerce sorudan oluşması beklenen araştırmanın mart ayına kadar başlaması bekleniyor. Seçim sonrasında tamamlanacak çalışmanın AKP’nin yine tek başına iktidar olması durumunda yeni anayasa çalışmalarına da ışık tutacağı belirtiliyor. Çalışma sonuçları ilk olarak seçimden sonra düzenlenecek din şurasında ele alınacak. ‘KONUŞTUĞUMUZ KONULARIN HEPSİ OLACAK’ Anket hakkında gazetemize konuşan Diyanet’ten sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik, “Geniş, çok yönlü dindevlet ilişkileri, geleceğin Diyaneti’yle ilgili çok köklü bir çalışma yapmayı düşünüyoruz. Şu anda programladık” dedi. “Bu araştırma ile amacınız ne? Sadece Diyanet mi, kadının toplumdaki statüsü, yeri gibi konular da olacak mı?” sorusuna “Dindevlet ilişkilerinin tümü yani yüzlerce soru var burada” yanıtını veren Çelik, şunları kaydetti: “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi tüm vatandaşlarımızın dini taleplerine cevap vermek. Bugüne kadar bir Diyanet uygulamaları vardı. Bundan sonra nasıl olmalı? Bu talepler toplumda nasıl algılanıyor, nasıl şekilleniyor? Bunu bir bilimsel tabana oturtup, bunun üzerine bizim yapacağımız bilimsel bir toplantı, sempozyum, şura gibi, çıkacak olan konu başlıkları üzerinde geleceğin din hizmetlerinin nasıl sunulacağı konusunu şekillendirmenin doğru olacağı inancı içerisindeyiz.” “Aklınıza gelen neler var mesela?” sorusuna “Ben şimdi onları belirleyemem. Dindevlet ilişkilerinde sorun yok mu? Bugün konuştuğumuz konuların hepsi var. En çok tartışmayı soruların belirlenmesi sırasında yaşayacağız” yanıtını veren Çelik, soruları kimin hazırlayacağı konusunda da “Üniversitenin etkisi, katkısı olacak. İşin uzmanları, çok yönlü uzmanların hepsi olacak” dedi. Araştırmanın konu başlıklarından birini okullarda verilecek din eğitiminin nasıl olacağı, bunun çerçevesinin nasıl çizileceği oluşturuyor. ADALET BAKANI’NA TEPKİ: Fişleme hukukla açıklanamaz Hâkim ve savcı adayları hakkında fişleme yapıldığını açıklayan Bakan Ergin’e tepki gösteren hukukçular, uygulamanın yeni bir hâkim ve savcı profili yaratmayı amaçladığını söyledi. SİNAN TARTANOĞLU ‘Asimilasyon tüm hızıyla sürüyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Alevilerin temel sorununun Aleviliğin diğer inanç gruplarıyla eşit olanaklara sahip olarak yaşamalarına imkân verilmemesi olduğunu söyledi. Geçmez, “Aleviler üzerinde asimilasyon politikası tüm hızıyla sürüyor” dedi. Ercan Geçmez, 1516 Ocak tarihlerinde Ankara’da toplanacak “Büyük Alevi Kurultayı” öncesinde bir basın toplantısı düzenlendi. Alevilerin temel sorununun, “siyasal ve toplumsal yaşamın, Aleviliği diğer inanç gruplarıyla eşit olanaklara sahip yaşamalarına imkân bırakmayacak biçimde örgütlenmesi” olduğunu vurgulayan Geçmez, “Alevilerin kendi gündemlerini yaratmak ve bu gündemi ülkedeki diğer sorunlarla ilişkilendirerek tartışma zamanının geldiğini düşünüyoruz. Vakıf olarak böyle düşünen tüm kitle örgütlerini Büyük Alevi Kurultayı’nda buluşmaya çağırıyoruz” dedi. Büyük Alevi Kurultayı 1516 Ocak tarihlerinde Ankara’da toplanacak ‘Taleplerimizin tam tersini yapıldı’ Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Geçmez, devletin “açılım paketi” adı altında, Alevilere karşı yeni bir asimilasyon stratejisinin temellerini attığını ifade etti. Bu strateji ile “devletçe kabul edilebilir tanımlara dayanan sözde çözüm önerilerinin dayatıldığını” vurgula C MY B C MY B Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, hâkim ve savcı adayları hakkında “Kumara, içkiye düşkünlüğü olup olmadığına” ve “giyimine” yönelik gizli fişleme yapıldığını kabul etmesi tepki yarattı. Hukukçular, AKP’nin anayasa değişikliği referandumu öncesinde kullandığı “fişlemeye son” sloganını anımsattı ve uygulamanın yeni bir hâkim ve savcı profili yaratmayı amaçladığına dikkat çekti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ise daha önce AKP Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın “40 yıldır onlar bizi fişledi, şimdi de biz onları fişliyoruz” sözlerini anımsattı ve “6 ay sonra yeni bir iktidar bunların hepsini ortadan kaldıracak” dedi. YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan: Sadece adaylar açısından değil, hâkim ve savcılar için de oldukça kuşkulu bir uygulama bu. Meslektaşlarımız neredeyse bir “gizli muhbirliğe” zorlanıyorlar burada. “Fişlemelere son” diyen iktidarın bugün fişleme yaptığını gayet rahat bir şekilde çok doğalmış gibi çıkıp anlatmaları, bizim daha önce yaptığımız uyarıların gerçekleştiği anlamına geliyor. Bu açıklama Türkiye’nin topyekun bir fişleme, dinleme ülkesi olduğunun bir karinesidir. Giyimin bile soruşturulması, özellikle de bir kadın yargıcın etek boyu demek, topuk boyu demek, yakasının ölçüsü demek. Bu fişlemeler, geleceğe taşınıyor. Bir yargıcın mesleğe kabul edilmeme nedeni olmasa bile bu, ileride hakkınızda bir kanaat edinilmesi için etkili olabiliyor. Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu: Objektifliği tartışmalı bilgiler üzerinden yargıçlığa başlayacak kişiler hakkında değerlendirme yapılması bir hukuk devletinde kabul edilemez. Subjektif değerlendirmeler üzerinden işlem yapılması yeni bir hâkim ve yargıç profili oluşturma iradesini gösteriyor. Alkol kullanmak mesleğe alımın önünde bir engel midir? Bu değerlendirmeyi yapacak kişinin alkol kullanıp kullanmamasına göre değişebilir mi? “Fişlemeyi ortadan kaldırıyoruz” diyen bir siyasi iradenin kullandığı bu yöntemler hiçbir şekilde hukukla açıklanamaz. Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk: İnsanlar medeni ölçüler içerisinde içki içebilir. “Alkol zafiyeti var mı” kastedilen budur. Ancak bu tip değerlendirmelerde nesnelliği korumak son derece önemli. Makul ölçüler içerisinde olmak kaydıyla bu değerlendirmeler yapılabilir. Adayları yıpratmaya yönelik bir uygulama olmaması gerekir. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin: Referandum öncesinde Sayın Başbakan ve AKP yönetimi özgürlük ve demokrasi vaat etmişti. Şimdi devletin kendisi insanları fişliyor. Demek ki hepimiz fişleneceğiz, hiç önemi yok. 6 ay sonra yeni bir iktidar bunların hepsini ortadan kaldıracak. yan Geçmez, “Oysa Alevilerin kendilerinin inançlarıyla ilgili bir sorunları olmadığı gibi inanç ve ritüellerini hâkim kılınmaya çalışılan belirli bir din ve mezhep anlayışının dar sınırları içinde düşünen siyasi ve dinsel otoritelere tescil ettirmeye de ihtiyaçları yoktur” dedi. Geçmez, hükümetin düzenlediği Alevi Çalıştayı’na bir rapor sunduklarını da belirterek taleplerinin tam tersi bir durum ortaya çıktığını söyledi. Geçmez, “Mesela, zorunlu din derslerine ilişkin AİHM’nin kararı olmasına rağmen hükümet din derslerini zorunlu olmaktan çıkarmayı düşünmediği gibi ikinci, üçüncü din derslerini ortaya koydu” dedi. ‘AMAÇ ÇATIŞMA YARATMAK’ İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başakşehir Şahintepe Mahallesi’ndeki Karacaören Velibaba Cemevi’ne yönelik saldırıya ilişkin bir rapor hazırladı. HD Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Rıza Dalkılıç, İHD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Hulusi Zeybel, Ali Gök ve İHD İstanbul Şubesi Denetleme Kurulu Üyesi Ali Koç tarafından açıklanan raporda, cemevi saldırısının provokasyon olduğu, AleviKürt çatışması yaratmak istendiğine dikkat çekilerek, saldırıyla Maraş, Çorum ve Sivas katliamlarının bir benzerinin yaratılmaya çalışıldığı vurgulandı. (Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE) ÜNİVERSİTEYE DÖNEBİLECEK CHP, ERDOĞAN’DAN BİLGİ İSTEMİŞTİ İKİ SORU ÖNERGESİNİ İŞLEME KOYMADI Bakan, Avcı soruları için ek süre istedi ANKARA (ANKA) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, CHP Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Hanefi Avcı’nın iddialarına dayanarak Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Zekeriya Öz ve Osman Şanal ile kaç kez görüştünüz” diye sorduğu sorular için ek süre istedi. Ergin şunları söyledi: “Soru önergesine ilişkin cevaba esas teşkil edecek bilgilerin derlenebilmesi için ilgi yazımızla ek süre istenilmiş olup, TBMM İçtüzüğü’nün 99. maddesi uyarınca hazırlanan kısmi cevap örneği iki nüsha halinde ilişikte sunulmuştur.” Ergin, yetkili ve ağır ceza mahkemelerinde görev yapan hâkim ve savcılar hakkında gündeme getirilen bir kısım iddialarla ilgili 31 Ağustos 2010 tarihinde ön inceleme başlatıldığına dikkat çekti. Ergin, soruda yer alan diğer hususlarla ilgili yazışmaların devam ettiğini belirterek “Bilgi iletildiğinde ayrıca cevap verilecektir” dedi. Şahin ‘federal yapı’ sorusunu geri çevirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, CHP’li Ahmet Tan’ın, Başbakan Tayyip Erdoğan’a yönelttiği “Türkiye’de federal yapıya mı geçmek istiyorsunuz” sorusunu geri çevirdi. CHP’li Tan, Erdoğan tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Vaat ettiğiniz anayasa değişiklikleri içinde, başkentin Ankara olduğuna ilişkin anayasanın 3. maddesinin değiştirilmesi de yer alacak mı? İktidarınızın Merkez Bankası’nı İstanbul’a taşımak istemesi, anayasa değişikliğiyle 2011 sonrasında Türkiye’de federal yapıya geçmeyi hedeflediğiniz anlamına mı gelmektedir” sorularını yöneltti. Tan, okullarda “ajan yönetici” devrinin başlatılmasıyla ilgili olarak da Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu bir soru önergesi verdi. Ancak Şahin, iki önergeyi de İçtüzüğü gerekçe göstererek işleme koymadı. Af Öcalan’ı da kapsayacak KIVANÇ EL ANKARA Hükümetin genel seçimler öncesinde vergi ve prim borçlarına af getiren “Torba Yasa”ya eklenen öğrenci affı maddesinin terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ı da kapsadığı ortaya çıktı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1978 yılında ayrılsa da devamsızlık nedeniyle resmen 1986 yılında atılan Öcalan aftan yararlanarak üniversiteye dönecek. Affa terör suçlarına ilişkin bir madde konulmadığı takdirde Öcalan üniversite eğitimine başlayabilecek. 2008 yılında çıkan son affın ardından yaklaşık 40 bin öğrenci okullarına dönerken bazı türbanlı öğrencilerin eğitimlerine devam edemedikleri ve yeniden ilişiklerinin kesildiği öğrenildi. Yeni çıkacak affın bu öğrencileri de kapsayacağı kaydedildi. 12 Eylül 1980 döneminde üniversitelerden atılan yaklaşık 5 bin öğrenci ile darbenin ardından okula gidemedikleri için ilişikleri kesilen binlerce ismin de üniversitelerine dönüş yolu açılacak. Bugün 50’li yaşlarına gelen isimlerin dönüşleri “sembolik” olacak. Bu kapsamda üniversiteye dönüşlerin sınırlı olması bekleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle