23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 2011 PAZARTESİ KÜLTÜR Saldırıya uğrayan Galeri Outlet’in sahibi Azra Tüzünoğlu ile Tophane’deki yenilenmeyi konuştuk CUMHURİYET SAYFA [email protected] 17 ESERLER VALLADOLID MÜZESİ’NDE ARI DÜŞÜNCE HULKİ AKTUNÇ Yazarımız rahatsızlığı nedeniyle yazısını yazamamıştır. ‘Goya: Bir yazarın dehası’ Kültür Servisi Francisco de Goya’nın (17461828) en önemli serilerinden seçilen 200’ün üzerindeki gravürü, Valladolid Müzesi’nde sergilenecek. “Goya, Bir Yazarın Dehası” başlıklı sergide, “The Disaster of War” (Savaşın Yıkımı), “Bullfight” (Boğagüreşi) gravür serilerinin tamamı yer alacak. İspanyol ressam ve matbaacı Goya, İspanyol ressamları arasında “Triumvira” (Üç Büyükler) olarak nitelendirilen sanat dâhilerinden biriydi. Goya’nın evinin duvarlarına yaptığı ve “Kara Tablolar” olarak anılan resimleri, sanatçının en rahatsız edici, en yoğun ve en dehşetli eserleri olmakla birlikte onun sanatında eriştiği doruk noktası olarak nitelendiriliyor. Goya, siyah, gri ve kahverenginin ağırlıklı olarak kullanıldığı bu karanlık eserlerin hiçbirine isim vermedi. “Kara Tablolar”ın isimleri, daha sonra kimi sanat tarihçileri tarafından uygun görüldü. Goya’nın eserleri, ölümünden sonra, 19. yüzyılın sonlarında, evinin duvarlarından yetkililerce sökülerek, Madrid’deki del Prado Müzesi’ne götürüldü ve bu resimler plasterlerle özel bir teknik uygulanarak tuvallere geçirildi. Yaptığı birçok yenilik ile sanat dünyasını yönlendiren Goya, sosyal konular ile savaşa ilişkin temalara da sanatında yer vermişti. CEREN ÇIPLAK eçen eylül ayında Tophane’deki galerilere yönelik taşlı, sopalı saldırının ardından Tophane’de bir canlanma var. Başka yerlerdeki bazı galeriler buraya taşınmaya başladı. Ocak ayı sonuna kadar daha başka yeni sanat galerilerinin de açılması bekleniyor. İlk olarak Daire Sanat mekânını Tophane’ye destek amaçlı taşıdı. Daha sonra Galeri Black Door, Marquise Dance Hall gibi yeni galeriler açıldı. PG Art Gallery de önümüzdeki günlerde taşınacak. Saldırıya uğrayan Galeri Outlet’in sahibi Azra Tüzünoğlu ile Tophane’deki yenilenmeyi konuştuk. Yeni galerilerin açılacak olması iyi bir haber mi? Bu durum, sizi istemeyen bazı mahallelileri kışkırtabilir mi? Bizim için iyi bir haber. Biz bir şekilde yaraları sarıp hayata devam etmek niyetindeyiz. En başından beri söylediğimiz gibi Tophaneliyiz. Biz bu mahallenin içinde var olmak istiyoruz. Mahalleliyi reddederek değil onlarla birlikte... Tabii bu iki tarafın da açık olması gereken bir müzakere süreci. G Geçen eylüldeki saldırının ardından Tophane’de bir canlanma yaşanıyor. Bazı sanat galerileri buraya taşınırken, ocak sonuna kadar yeni galerilerin de açılması bekleniyor. Süreç nasıl ilerliyor, Tophane’de bugünkü atmosfer nasıl? Gerilim devam ediyor mu? Öncekinden daha iyi değil. Zaten sanatla iç içe yaşayan bir toplum değiliz. Biz hiçbir zaman mahalleye sanat götüren ablalar, abiler olmak gibi bir pozisyon belirlemedik. Çünkü böyle bir yaklaşımın doğru olduğuna inanmıyoruz. Nasıl bir yaklaşım olmalı peki? Niyet bir arada, birbirini dışlamadan yaşamak. Tabii bu saygı, hak ve özgürlükler konusunda karşılıklı sağduyu gerektiriyor. Tophane saldırısının nedenine yö Fotoğraf: UĞUR DEMİR ‘Karşılıklı sağduyu gerekiyor’ Uzun dizi sürelerine RTÜK merceği FIRAT KOZOK nelik zamanla bir değişiklik oldu mu düşüncelerinizde? Aslında çok fazla değişiklik olmadı. Pek çok sosyoloğun dile getirdiği gibi “soylulaştırma” problemi buradaki birkaç galerinin yarattığı bir problem değil. Bu kentin problemi. Şehri gettolara ayırıp, siz burada yaşayın siz de burada diye ayırmak çok doğru bir yaklaşım değil. Bir arada nasıl yaşanabileceğine ilişkin ortak akıl ve ortak çözüm önerileri gerekiyor. Sanatçılar dünyanın her yerinde yaşayabilecekleri yerleri emlak fiyatlarının düşük olduğu bölgelerden seçerler. Sanatçılarla birlikte kültür emekçileri de yavaş yavaş o bölgeye gelir. Bölge, bir kültür üretiminin taşıyıcısı olur ve fiyatlar kendiliğinden yükselmeye başlar. Sizlerin buraya ilk olarak galeri açma nedeniniz neydi? İstiklal Caddesi ile İstanbul Modern arasında ve Karaköy arasında oluşan üçgenin ortasındaki bu alanın sanatın yürüyüş alanı için çok uygun bir mekân olduğunu düşündüğümüz için yerleştik. Galataport, bizim alkışladığımız bir proje değil. Galataport olacaksa biz de mekânlarımızdan, atölyelerden, evlerden taşınmak zorunda kalacağız. Kiralar absürd rakamlara ulaşacak. Kimse barınamayacak. Daha büyük sermayeler gelecek. Buradaki galeriler alternatif galeriler farklı bir sanat anlayışının peşinde koşuyor. Sergi açılışı ritüelinizden taviz verdiniz mi? Açılışta polislerin de bulunması ortamı nasıl etkiliyor? Ben meseleyi taviz olarak nitelemiyorum. İkinci sergilerimiz açıldı ve biz açılışta içki vermedik. Amacımız biraz da mahallelinin neye karşı olduğunu anlamaktı. ANKARA Dizi sürelerinin uzunluğuyla ilgili tartışmaları değerlendiren RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, Türkiye’de yaklaşık 100 yerli, 40 da yabancı dizi yayımlandığını, yabancı dizilerde sürenin Türk dizilerinde olduğu gibi abartılmadığını söyledi. Yurtdışında dizi sürelerinin nasıl belirlendiği, yayıncıların sürelere ilişkin nasıl bir tavır geliştirdiği yönünde Uluslararası İlişkiler Dairesi’nde çalışma başlattıklarını bildiren Dursun, çıkacak sonuca göre bir yol haritası belirleyeceklerini söyledi. Dizilerde başrolde oynayan ekibin genelde yüksek, piyasa koşullarında bölüm başına belli oranda ücret aldıklarını belirten Dursun, “Orada şöyle bir paradoks yaşanıyor. Bölümü 4550 dakika tuttuğunuzda, bölüm başına bir oyuncu 30 bin lira alıyorsa, bu bölümün süresi 90 dakika olunca yine aynı parayı alıyor ve maliyet düşüyor. Dolayısıyla iki bölüm için 30 bin lira ücret almış oluyor. Bu yapımcı ve yayıncının işine geliyor, daha az ücretlendirmenin bir yönü. İşin bir boyutu bu” dedi. Dizi sürelerinin normale çekilmesi için ücretlerin de makul seviyeye inmesi gerektiğine işaret eden Dursun, “Dizide oynayanlar ücretleri yüksek tuttuğunda yapımcı süreyi uzatmış oluyor. Süre uzayınca alt düzeyde bir set çalışanı, daha uzun çalışıyor ama ücretlerinde iyileştirme olmuyor. 1000, 1500 lira gibi mütevazı ücretlerle çalışıyorlar” diye konuştu. Bazı yayıncıların, reklam uygulamaları dolayısıyla sürelerin uzatılmasına olumlu baktığına işaret eden Dursun, reklam sürelerini uzatmalarının gerek yerel mevzuata göre, gerekse Türkiye’nin de taraf olduğu Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi uyarınca mümkün olmadığını vurguladı. Çocuklarla ilgili akıllı işaretlerin de şikâyet konularından birisi olduğunu ifade eden Dursun, +13 uyarısı alan bir programın saat 22.00’den sonra yayımlanması gerektiğini, dolayısıyla televizyonların bu saati erkene çekebilmek için +7 uyarısı yapmakla yetindiklerini söyledi. Buna bağlı olarak, Prime Time kuşağında “+7 (7 yaş ve üzeri çocuklar izleyebilir)” uyarısıyla yayımlanan Kurtlar Vadisi ve benzeri şiddet içerikli diziler yeni RTÜK yasasıyla birlikte saat 20.00’de değil 22.00’de ekranlara gelecek. GÜL YASA’NIN, METROPOL YAŞANTISINI SORGULAYAN RESİMLERİ GALERİ BİNYIL’DA Vanessa Paradis Türkiye’ye geliyor Kültür Servisi 1987’de ilk single’ı “Joe le taxi” ile Fransa ve İngiltere de dahil olmak üzere toplam 15 ülkede 1 numaraya yükselen ve 3 milyon adet satışla dünya çapında bir üne kavuşan Vanessa Paradis, MAP İletişim’in düzenlediği Good Music in Town kapsamında ilk kez Türkiye’de konser verecek. Yaşamını ünlü aktör Johnny Depp ile birleştiren aktris, şarkıcı, manken Paradis, 1990’da Serge Gainsbourg’un ve 1992’de Lenny Kravitz’in büyük desteğiyle hazırladığı albümlerle müzik dünyasında yerini sağlamlaştırdı. 1991’de Chanel’in ‘Coco’ parfümünün yüzü olan Vanessa Paradis, 2004 ve 2005 yıllarında da yine Chanel’in ‘Cambon’ ve ‘Mademoiselle’ kampanyalarıyla da hayranlarıyla buluştu. Ülkemizde en çok Gerard Depardieu ile oynadığı ‘Elisa’ filmindeki başrolü ile sinemada tanınan Vanessa Paradis’in günümüze kadar 9 filmde başrol oyunculuğu ve birçok ödülü de bulunuyor. MAP İletişim tarafından “Good Music In Town” kapsamında ilk kez İstanbul’a gelen ve akustik konser turnesi ile birçok ülkede kapalı gişe sahne alan Vanessa Paradis, 7 Şubat 2011’de Haliç Kongre Merkezi’nde İstanbullu müzikseverlerle buluşacak. ‘Örümcek Adam’ evine dönüyor NEW YORK (AA) Broadway’de sahnelenen “Örümcek Adam” müzikalinde Örümcek Adam karakterini canlandırırken sahneden düşen aktör Christopher Tierney’in birkaç gün içinde tedavi gördüğü hastaneden evine döneceği bildirildi. Müzikal sözcüsü Rick Miramontez, Tierney’in çarşamba günü rehabilitasyon merkezinden taburcu edileceğini söyledi. Tierney’in ailesi de sanatçının New Hampshire’deki evde tedavisinin süreceğini kaydetti. “SpiderMan: Turn Off the Dark” adlı müzikalde oynayan Tierney, 20 Aralık’taki gösteride emniyet halatı kullanmasına rağmen 9 metre yükseklikten düşmüştü. Kafatası ile omurgasında kırık ve çatlamalar oluşan Tierney ameliyata alınmıştı. ‘Metropol köleliği’yle yüzleşme EBRU NALAN SÜLÜN “Kime yeteri kadar az gelirse, ona hiçbir şey yetmez” demiş Epikuros. Galeri Binyıl’da “Metropol Köleleri”ni izleyenlerle buluşturan Gül Yasa’nın, Epikuros’un izlerini sürerek anlamlandırdığı seri resimleri; gerçekleşeceğini bile bilmediğimiz hedefler için hayattan çalınan zamanları, değişen mekânları, ters göç kavramını renkli kent ve insan manzaraları ile dışa vuruyor. Metropol yaşantısının getirileri ile mutlu olan günümüz insanı, giderek doğal olanın yerine yapay olanı koyuyor ve bir süre sonra bu yapaylıktan haz almaya başlıyor. Bu haz alma duygusu aslında metropol köleliğinin başladığının göstergesi... Renklerde hissedilen canlı, neşeli ve saf değerler ile temada var olan sıkıntılı metropol köleleri arasında hissedilen tezatlık, Metropol yaşantısının getirileriyle mutlu olan günümüz insanı, giderek doğal olanın yerine yapay olanı koyuyor ve bir süre sonra bu yapaylıktan haz almaya başlıyor. Bu haz duygusu aslında metropol köleliğinin başladığının göstergesi. sorunların aslında daha da görünür olmasına neden olmuş. Görünür olan kölelik halini, yaşanan ve varlığı inkâr edilemeyen metropol ironileriyle yansıtan sanatçı, kapitalist ve dengesi bozulmuş yaşam biçimlerini farkındalığı yok olmuş halleri ile bizlere sunuyor. Liberal ekonomik politikalarla çeşitlenen ve şekillenen yaşam biçimleri, değişen de ğer yargıları, konformist duruşlar ve yaşamın tam ortasında varlığı inkâr edilemeyen çift kimlikli benlikler, kölelik olarak nitelendirilirken bu durum bir esaret olarak değil, tutku ile bağlanma boyutuyla değerlendiriliyor. Sanatçının kendi yaşam katmanlarından ve sosyal hayatından da beslenen eleştirel duruşu onun altını ince çizgilerle çizdiği birtakım hiciv ve karikatürize olmuş hayat detayları ile daha da belirginleşiyor. Yasa, metropol kültürü ile geliştirdiği kendi öz benliğini metropol dışından bakarak sosyalleştirirken bu bakış açısı onun yaşam biçimlerine daha keskin gözlerle bakmasını ve yorumlamasını olanaklı kılmış. Bu olanaklılık ise resimlerde gerçeklik dozunun yükselmesini, bir yüzleşme sürecinin başlamasını sağlıyor. Yasa’nın resimleri 8 Ocak 2011 tarihine kadar Galeri Binyıl’da izlenebilir. ‘708090, Masum, Küstah, Fettan’ Kültür Servisi Türkiye sinemasında kadınların temsilini konu alan, Yeşilçam’ın kadınlara yapıp ettiklerinin, ‘masum kadınların’ hıçkırıkları arasında nadiren duyulan ‘fettan kadınların’ kahkahalarının izini süren “708090 Masum, Küstah, Fettan” filminin 15 dakikalık yönetmeninden genişletilmiş fragmanı, internette yayımlanmaya başlandı. Yönetmenliğini Melek Özman’ın üstlendiği filmde Alin Taşçıyan, Arzu Okay, Lale Belkıs, Agâh Özgüç ve Ülkü Erakalın, Yeşilçam’daki kadın temsilini yorumluyor. “8. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali”nde ilkgösterimi yapılan filmde, kadınların, nadiren anlatıcı, çoğunlukla konu edilen, genellikle erkek yönetmenlerin çektiği filmlerdeneden masum, küstah ya da fettan ama daima iki boyutlu, yani “iyi” ya da “kötü” oldukları tartışılıyor. Filmin fragmanı http://www.youtube.com/fi lmmor#p/u/0/h7npQIrx0f0 adresinden izlenebilir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle