18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 OCAK 2011 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Komutanlıkta yapılan arama sırasında ortaya çıkan 4 CD için asker, tutanağa imza atmadı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Donanmada CD krizi BARKIN ŞIK Adalet Bakanı’nın Amacı Ne?.. Yukarıdaki başlığı, genişleterek “Hükümetin Amacı Ne?” diye yazmak daha doğru olacak. Ama yüksek yargıda yapılmak istenen yapısal değişikliğin sahnede görünen yüzü, o değişikliği savunan açıklamaları ile Sadullah Ergin olunca, sorunun beklenen yanıtı da bizzat Adalet Bakanı’ndan istenecektir. Hükümetin hazırladığı yasa tasarısında, yurttaşların yaygın bir şekilde şikâyet ettiği gibi, davaların sonuçlanmasının, bazen kuşaktan kuşağa geçen uzun süreçlerini olabildiğine kısaltmak olduğu gerekçesi var. Süreci kısaltmanın ve davaları hızlandırmanın en gerçekçi yöntemi olarak bir süredir bakanlığın dolaplarında bekletilen “istinaf mahkemelerinin kurulması tasarısı” hayata geçirilecekse, Yargıtay ve Danıştay’ın üstündeki yük birdenbire azalmış olacağına göre, bu önlemi yok sayarak, yüksek mahkemeye yeni daireler eklemekte ısrar etmek, ana muhalefet partisinin dile getirdiği kaygı ve kuşkulara hak verdirtecektir. Üstelik o bakanlıkta oturan kişi Cemil Çiçek değil, Sadullah Ergin gibi “derin davalar” ile bizzat ilgilenen birisi olduğu için, sade vatandaşlar, hükümetin bu konudaki hazırlıkları ile, adaleti A’dan Z’ye kendi denetimi altına almak istediğini ileri süren CHP sözcülerinin açıklamalarının destekçisi olacaklardır. Düşünüyorum: “Ben de insanım, benim de sinirli, gerilimli, stresli anlarım oluyor...” diyen ve her fırsatta kendisinin Diyarbakır’da okuduğu bir şiir nedeni ile bir gün içinde yargılanarak, cezalandırılmasını asla unutmak istemediğini yineleyen Başbakan Erdoğan, öyle bir stres altında şimdi “men dakka dukka”, yani sıra bende mi demek istiyor. Şayet öyle düşünüyorsa, bu düpedüz bir tür kısasa kısastır. Yargıdan kurumsal olarak öç almaktır ve bu işin kapısı, CHP Grup Başkanvekili Hamzaçebi’nin de dediği gibi Başbakan’ın kendi yargısını oluşturmak isteğinden geçer. İktidarın öyle bir oluşumun peşinde olması, yöntemlerini ağır bulmakla birlikte, TBMM Anayasa ve Adalet Komisyonu’ndaki CHP’li milletvekillerinin “İktidar, hukuk ve demokrasiye nihai darbeyi vurmayı amaçlamaktadır” teşhislerini haklı gösterir. O gözlem doğrudur. Ancak aynı milletvekillerinin “Yurttaşları uyarıyor, anayasal ve meşru zemin içinde toplumsal haklarını kullanmalarının zorunluğunu dile getiriyoruz” diye özetledikleri çağrıları, bana göre dün bazı gazetelere yansıdığı gibi bir Tunus ya da Mısır benzeri direniş olarak değil, yasal gösteriler olarak algılanmalıdır. Yani barolar, başka meslek örgütleri ve STK’lerin kaygılarını dile getirerek parlamentoda bugün başlayacak görüşmeleri insaflı bir ortama çekmektir onların görevleri. Bölgemizdeki karışık ve gergin ortam, iktidara da muhalefete de soğukkanlılığı bir an bile olsa elden bırakmamanın gerekli olduğunu söylüyor. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] NOGAYLAROĞLU BIRAKTI Balyoz istifası BARKIN ŞIK ANKARA İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan Balyoz darbe planı iddianamesinde hakkında takipsizlik kararı verilen Bertan Nogaylaroğlu, Donanma Komutanlığı’nda yapılan aramalarda çıkan hakkındaki yeni iddialar üzerine ordudan istifa etti. 2009 yılında tümgeneralliğe terfi eden ve bu rütbede 3 yıl daha görev süresi bulunan Nogaylaroğlu, Genelkurmay Başkanlığı’nda önemli bir makam olan Dış İlişkiler ve Güvenlik İşleri Daire Başkanlığı’nı yürütüyordu. Donanma Komutanlığı’nda ortaya çıkan ve Balyoz iddianamesinde yer alan Oraj Planı ile ilgili belgelerde, Nogaylaroğlu’nun ismine imzaya açılmış, “Oraj Hava Harekât Planı: Komutana Karşı Yapılacak Psikolojik Harekât Ve Komutana Destek Verebilecek Personele Uygulanacak Usuller” başlıklı bir yazı bulunduğu ileri sürülüyor. Bu yazıda dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cumhur Asparuk ve ailesine karşı yürütülecek faaliyetler ve alınması gereken tedbirler sıralanıyordu. Yazıya göre “Harp Akademileri Komutanlığı’nda yapılan hazırlıkların, Hava Kuvvetleri Komutanı tarafından öğrenilmesinin engellenmesi, öğrenilmesi durumunda çalışmaların jenerik harp oyununa yönelik hazırlıklar olduğu bildirilecek ve bu konu ivedilikle özel kurye aracılığı ile Harp Akademileri Komutanı’na iletilecekti”. Yazının devamı ek klasörlere şöyle girdi: “Devamında; Komutanın takip edilmesi, kendisinin ve yakınlarının telefonlarının dinlenmesi, Hava Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında çalışan ve Oraj Planı’na destek vermeyecek komutanların tespiti ve bu çerçevede alınacak tedbirler, sıkıyönetim ilanıyla birlikte Hava Orgeneral Asparuk’un emniyetinin alınması ve sonrasında kendi isteğiyle emekli olmasına dair dilekçenin imzalatılması ve Hava Orgeneral H. İbrahim Fırtına’nın üstün vasıfları ön plana çıkartılıp, yeni Hava Kuvvetleri Komutanı’nın askeri ve sivil kamuoyu tarafından desteklenmesinin sağlanmasıyla ilgili konulardan bahsedildiği görülmüştür.” Ordudan ayrılan Nogaylaroğlu hakkında, Balyoz savcıları daha önce takipsizlik kararı vermişti. Nogaylaroğlu, bu gelişmelerin ardından önceki gün ordudan ayrıldı. ANKARA İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Donanma Komutanlığı’nda yapılan aramalar sırasında “CD krizi” yaşandığı öğrenildi. Askerler, Donanma Komutanlığı İstihbarata Karşı Koyma ve Güvenlik Şube Müdürlüğü’nde yapılan arama sırasında ortaya çıkan 4 CD’nin kendilerine ait olduğunu kabul etmedi. Bu CD’ler ile ilgili el koyma tutanağını imzalamayan askerler, bu yüzden CD’lerin imajını da almadı. Askerler, 5 harddiskin tutanağını imzalayarak imajını aldı. Söz sonusu 4 CD’nin içinde ne olduğunun kimse tarafından bilinmediği belirtildi. Balyoz davasında yargılanan askerler, ayrıca arama sırasında el konulan CD’lerin delil olmadığına ilişkin de “hukuki ve bilimsel” görüşleri savunmaları ile birlikte mahkemeye sunmaya hazırlanıyor. Edinilen bilgilere göre, “CD’ler adli bilişimde, mahkemelerde kullanılamaz çünkü manipüle edilmiş yanıltıcı bilgidir” konulu Microsoft uzmanı Suzanne S. Barnhill imzalı bir rapor mahkemeye iletilecek. Bu rapordaki görüşler şöyle: Bilirkişi doğruladı bakanlık inceleme başlattı İSTANBUL / ANKARA (Cumhuriyet) İkinci Ergenekon davası tutuklu sanığı kara pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna başka bir şüphelinin rehber bilgilerinin yüklendiği yönündeki iddiası bilirkişilerce doğrulandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine Çelebi’nin cep telefonu üzerinde inceleme yapan bilirkişiler Murat Akman ve Ramazan Akkan’ın raporunda, Mahmut Oğuz Kazancı’ya ait rehber bilgilerinin Çelebi’nin telefonuna yüklendiği belirtildi. Emniyet, Çelebi’nin rehber bilgi dökümlerine Kazancı’nın bilgilerinin yanlışlıkla eklendiğini açıklamıştı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay da konuyla ilgili 2 müfettiş görevlendirdiğini ve inceleme yapıldığını söyledi. İlgililerin de yargıya başvurduğunu anımsatan Atalay, “Her yargı hem idari inceleme yoluyla takip ediyoruz. Sonucu, biz de önemli görüyoruz. Yanlış yapan varsa cezasını görür” dedi. G Word dosyalarında endişe veren konu metadata (üst yazım) bilgileridir. Bunlar yazılmış bir dokümanın ‘yaratan kişi ve diğer bu dokümana ilişkin istatistikleri’ gösterir. Dosyanın ‘özel likler’ bölümünde veya diğer alanlarda saklanmaktadır. Bu metadata bilgilerini nasıl değiştirilebileceğine ilişkin yüzlerce makale bulabilirsiniz. Microsoft firması da Word 2003 ve üzerindeki program larında bulunan ‘Gizli Bilgi Servisi’ ile metadata verilerinin nasıl değiştirilebileceğine dair yöntemler sağlamıştır (Araçlar/Seçenekler/ Güvenlik), ayrıca birçok şifre koruma seçenekleri de bulunmaktadır. G Ancak bunların hiçbirisi adli bilişimde fazla anlam taşımamaktadır. Bilgisayarlarda yazılmış dokümanlara ait istatistikler hiçbir şekilde güvenilir değildir. Çünkü, kopyalanan veya hafızaya farklı saklamak (saved as) için kaydedilen bir dosyanın yazılmış olduğu tarihten daha önceki bir tarih ve zamanda ‘print alınmış’ gösterilmesi mümkündür ve bütün dosya ‘özellikleri’ çeşitli yollarla kötü niyetli değiştirilebilir, manipüle edilebilirler. G Kullanıcılar sık sık bilgisayarlarda yaptıkları yazılı çalışmaların başkalarınca kopyalanmasını nasıl engelleyebileceklerini sormaktadırlar ki bu da hemen hemen imkânsızdır. Yazılı word dokümanlarını sıkıştırılmış pdf formuna çevirtmek biraz maksat dışı müdahale ve kopyalamayı azaltabilmekte ise de müdahale niyetlisinin hamlesini durdurmayacaktır. Doküman bir kere açıldıktan sonra hassas hale gelmektedir. Takkeli ve sakallı kişinin kendisi olduğu savıyla açtığı davanın ilk duruşması yapıldı Şanal’ın kapak davası başladı Kitap kapağının hazırlanışında kullanılan Photoshop layerlarında yapılan birleştirmelerde kapağın Osman Şanal’la bir ilgisi olmadığı açıkça görülüyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Erzurum Savcısı Osman Şanal’ın, gazetemiz muhabiri İlhan Taşcı’nın kaleme aldığı “Cüppeli Adalet” kitabının kapağındaki yeşil takkeli ve sakallı kişinin kendisine benzetildiği ve kitaptaki cümlelerde “ünlem” kullanıldığı gerekçesiyle açtığı 15 bin TL’lik tazminat davasının görülmesine başlandı. Kitaptaki tüm açıklamaların resmi belgelere dayandığını belirten İlhan Taşcı, “Davacı Osman Şanal alınganlık göstermektedir” dedi. Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın ilk duruşmasına, Taşcı’nın avukatı Feyza Yüksel ile davacı Şanal’ın avukatı Süleyman Sallı katıldı. Yüksel, dava dilekçesine karşı beyanlarını içeren dilekçesini mahkemeye verdi. İlhan Taşcı’nın amacının Şanal’ın kişilik haklarına saldırmak, kamuoyunda yanlış kanı uyandırmak olmadığı kaydedilen dilekçede, eserdeki tüm açıklamaların resmi belgelere, olayın yaşandığı dönemde basın organlarına yansıyan ilgili kişiler ve bizzat olayların muhatabı olmuş kişilerin açıklamalarına dayandığı ifade edildi. Eserde Taşcı’nın kişisel yorumlarının değil, somut vakaların kamuoyunda soru işaretleri yaratan yönlerinin dile getirildiğine dikkat çekilen dilekçede, “Dava dilekçesi incelendiğinde, davacı kitabı kendisi için yazılmışçasına bir değerlendirmeye girdiği, hatta hiç alakası yokken kitabın kapağındaki resmin dahi kendisini tasvir etmek amaçlı yapıldığı yönünde subjektif bir değerlendirme yaptığı da görülmüştür. Davacı iddialarının hiçbiri, eserin meydana getirilmesindeki amaçla örtüşmemektedir” denildi. Erdoğan 10 bin TL daha kazandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, bir mitingde “Kimse bize kalpazan Kemal diyemez, ihaleye fesat karıştıran Kemal demiyor. Recep Bey gibi değiliz” diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu aleyhinde açtığı davada 10 bin TL tazminat kazandı. Erdoğan, pazartesi günü görülen iki ayrı davada Kılıçdaroğlu’ndan toplamda 10 TL tazminat kazanmıştı. Erdoğan, böylece maaşının neredeyse 2 katını Kılıçardaroğlu’na açtığı davalardan kazanmış oldu. ‘Şanal alınganlık gösteriyor’ Bütün somut vakaların gerçekliğinin resmi belgelerle sabit olduğu kaydedilen dilekçede, “Gerçeği yansıtan somut vakalara ilişkin açıklamalar sebebiyle davacı alınganlık göstermektedir” ifadesine yer verildi. Dilekçede, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve reddi istendi. Duruşma, taraflara delillerini bildirmeleri için süre verilerek 27 Nisan’a ertelendi. YÖK 4 ay sonra çark etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, üniversite rektörlüklerine gönderdiği genelgeyle, “öğrencilerle ilgili olaylarda, rektör çağırmadıkça kolluk kuvvetlerinin üniversitelere girmesine izin verilmemesi gerektiği” uyarısında bulundu. YÖK, geçen Ekim ayında sivil polislere üniversite kapılarını açmıştı. ‘Faşist İzmir’ davası reddedildi İZMİR (Cumhuriyet Bürosu) İzmir ve İzmirlileri faşistlikle suçlayan Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’ya açılan tazminat davası reddedildi. Kütahyalı, CHP’li Canan Arıtman’a “faşist” dediği için 14 bin lira ödemeye mahkum edilmişti. İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci, “Demek ki, kişiye demek suç oluyor, 3.5 milyon kişinin yaşadığı kente demek suç olmuyor” dedi. İKE: ÜRÜN’Ü ÖLDÜRDÜLER Temizöz’e bir suçlama daha DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Şırnak’ta Mayıs 1996’da Tugay Komutanlığı’nın çöplüğünde cesedi bulunan Ahmet Ürün’ün dönemin Şırnak Tugay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve ekibi tarafından işkence ile öldürüldüğü öne sürüldü. Ürün ile birlikte “öldü” sanılarak aynı çöplüğe atıldığını iddia eden Abdullah İke, yıllar sonra olayı aydınlatacak açıklamalarda bulunarak, “Ahmet benim yanımda işkence sonucu öldü. Her ikimizi öldü diye Tugay’ın çöplüğüne attılar. Benim yaşadığımı anlayınca hastaneye götürmüşler” dedi. Fırat Haber Ajansı’na (ANF) konuşan Abdullah İke, savcılıkta konuşmaması için Temizöz tarafından tehdit edildiğini ileri süren İke, Temizöz’ün kendisine, “Bak, bunlar sana sorular soracaklar. Eğer orada tek kelime edersen seni vururum. Bu kadar işkenceden, dayaktan sonra bize tek kelime etmezken, onlara bülbül gibi şakırsan seni vururum” dediğini öne sürdü. BDP önergesi reddedildi Burdur Sivil Toplum Platformu bir basın açıklaması yaparak, 2. Ergenekon davası kapsamında yaklaşık iki yıldır tutuklu olarak yargılanan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay için özgürlük çağrısı yaptı. Platform ayrıca Balbay’ın 2011 seçimlerinde CHP’den aday olması için imza kampanyası başlattı. Burada toplanan 450 imzalı dilekçe, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da gönderildi. Hemşeri desteği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP’nin 1993 yılında 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Adnan Kahveci ve dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in ölümlerinin araştırılmasına ilişkin Meclis araştırma önergesine yönelik grup önerisi Meclis Genel Kurulu’nda reddedildi. AKP’li Öznur Çalık, seçimler nedeniyle çalışma takviminin sıkışık olduğuna dikkat çekti. Tanık, Arslan’ın üzerine yürüdü HATİCE TUNCER Bakan Ergin Yargıtay’ı suçladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Yargıtay ve Danıştay’a ilişkin yasa tasarısı hakkında milletvekillerine bilgi notu hazırladı. Ergin, Yargıtay’da heyetlerin 2 ya da 3 kişiyle görev yaptığını ancak kararda 5 üyenin imzası olması gerektiği için diğer üyelerin de dosyayı hiç görmeden imzaladığını kaydetti. Birinci Ergenekon davasında, Danıştay baskınından bir gün önce 16 Mayıs 2006 tarihinde Alparslan Arslan’ı Danıştay binasının önünde gördüğünü söyleyen Aysel Sağlam tanık olarak dinlendi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nden sivil personel olarak emekli olan Aysel Sağlam, teşhis sırasında Arslan’ın gülmesine sinirlenerek “Ben beden dili uzmanıyım. Çok şey biliyor” diye tepki gösterdi. Annesi ve eşinin JİTEM tarafından öldürüldüğünü ve zulüm altında olduğunu öne süren Sağlam’ın bazı Ergenekon sanıkları hakkındaki id dialarına sanıklar tepki gösterdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın dün görülen 172. oturumuna, Başkan Köksal Şengün’ün mazereti nedeniyle heyete Hasan Hüseyin Özese başkanlık yaptı. Tanık Aysel Sağlam, 2 Aralık 2010 tarihindeki duruşmada sanık İsmail Yıldız’ın, “Tuncay Güney ve Fethullah Gülen’in öldüğü” şeklindeki beyanlarının kendisine gönderilen şifreli mesaj olduğunu ileri sürdü. Kendisinin de öldürüleceği mesajı verildiğini öne süren Sağlam, mesajı kendisine JİTEM’in ilettiğini, bu konuda mahkemeye gizli olarak bilgi vermek is tediğini ifade etti. Sağlam, oturduğu kooperatifteki bazı yolsuzlukları haber yapması için Hürriyet gazetesinin Ankara bürosunda çalışan “Süleyman” adlı muhabire anlattığını, ancak eksik olan bir evrakı fakslamak üzere Necatibey Caddesi’ne gittiğinde Arslan’ı ve yanındaki avukat olduğu anlaşılan 2 kişiyi yolda gördüğünü söyledi. Tekin Irşi, Semih Tufan Gülaltay ve Levent Temiz’in fotoğrafı gösterilen Sağlam, bunların Danıştay yakınlarında gördüğü kişiler olmadığını söyledi. Sağlam’dan daha sonra salondaki sanıklara bakması istendi. Sanıkların bulunduğu bölümün yanında yürürken Sağlam “Bu bir işkence” diyerek ağlamaya başladı. Arslan’a bakan Sağlam “Alparslan mı bu?” diye bir süre tereddüt yaşadı ve “Alparslan ise çok kilo almış” dedi. Bu sırada Sağlam “Ne gülüyorsun?” diyerek jandarmalar arasında oturan Arslan’a saldırmak istedi. Kürsüye dönen Sağlam, “Alparslan Arslan’ın o gülüşünün arkasında çok farklı ifadeler var. Ben aynı zamanda beden dili uzmanıyım. Çok şey biliyor. İlk mahkemede de böyle sinsi sinsi gülüyordu. Beni birileri onun vasıtasıyla yem olarak bu davaya attılar” dedi. Gerçeker: Yasayı uygularız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Başkanlar Kurulu, Yargıtay tasarısını değerlendirmek üzere toplandı. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, “Uyarılarınıza rağmen tasarı yasalaşırsa tavrınız ne olacak?” sorusu üzerine “Yasamanın iradesine aykırı davranacak değiliz” dedi. HAKKARİ (Cumhuriyet) Şemdinli’deki Derecik İç Güvenlik Tabur Komutanlığı’nda, kayıp 12 köy korucusu ile ilgili ihbar üzerine yeniden kazı çalışması yapıldı. Yaklaşık 3 saat süren kazılarda bir bulguya rastlanmadı. C MY B C MY B Komutanlıkta ceset araması
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle