23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 OCAK 2011 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 Türkiye’deki 13 üniversiteden 34 Türk, 10 ülkeden seçilen 16 yabancı öğrenci eğitim görecek GÖRÜŞ AHMET TAN CERN Fizik Okulu’nda 50 öğrenci Haydi çocuklar, tatilde ‘akademi’ye! adir Has Üniversitesi, Yaşam Boyu Eğitim Merkezi Çocuk Akademisi’nce, yarıyıl tatilinde 612 yaş arası çocuklar için Sertifika Programları hazırlandı. Mad Science işbirliği ile hazırlanan Çocuk Akademisi Programları, “NASAGeleceğin Uzay Kâşifleri”, “Çılgın Kimya Akademisi”, “Gizli Ajanlar Akademisi” ve “Fen Bilimleri Akademisi” başlıklarını taşıyor. K Parmak kaldırma dönemi sona erdi tüm ilköğretim okullarında Tuzla’dakicevaplama sistemi uygulamaya eletronik kondu. Tuzla Belediyesi tarafından yaptırılan sistemde öğrenciler kağıt üzerinde soru cevaplamaktan kurtulurken öğretmenler de uzun zaman alan sınav sonuçlarını değerlendirme işlemini hiç zaman kaybetmeden ve çok detaylı bir şekilde elde ediyorlar. Tamamen Türkçe yazılım kullanan bu sistem, her öğrenciye verilen bir cevaplama kumandası, bir öğretmen kumandası ve bilgisayar yazılımından oluşuyor. Sınıflardaki projeksiyon cihazları ile perdeye veya tahtaya yansıtılan sorular, öğrenciler tarafından kumandalar kullanılarak cevaplanıyor. Cevaplama süresi dolduktan sonra saniyeler içerisinde tüm sınıfın soru ve birey bazında değerlendirmeleri, grafikler eşliğinde ekrana yansıyor. Böylece öğretmenler, oldukça detaylı sonuçları, birkaç saniye içerisinde almış oluyor. ERN (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi), Doğuş Üniversitesi ve TÜBİTAK işbirliğiyle “Uluslararası Parçacık Fiziği Kış Okulu” düzenleniyor. 31 Ocak 11 Şubat 2011 tarihleri arasında, Doğuş Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek bu çalışmada, fizik eğitimi gören lisans son sınıf, yüksek lisans ve doktora öğrencileri, CERN’den gelecek bilim insanlarından ve Türkiye’deki uzmanlardan ders alacaklar. Türkiye’deki 13 üniversiteden seçilen 34 Türk, 10 ülkeden seçilen 16 yabancı öğrencinin eğitim göreceği okulda; ileri seviyede C teorik bilgi, uygulama yapma ve uzmanlarla birebir ileşitim kurma temeline dayanan dersler verilecek. CERN Fizik Okulu’na Türkiye ve yurtdışından 150 başvuru yapıldı. Öğrencilerin tamamen ücretsiz yararlanacağı okul için 50 öğrenci, titiz bir inceleme ile seçildi. Doğuş Üniversitesi Rektör Yar dımcısı, CERN’deki ATLAS ve CAST deneylerinin Türk Proje Yürütücüsü olan Prof. Dr. Serkant Ali Çetin, Türkiye’nin geç de olsa CERN’e üye olmanın gerekliliğini ve bu alanda yatırım yapmanın önemini anladığına dikkat çekti. Çetin, “CERN’de çalışacak yeni bilim insanlarını motive etmemiz ve özellikle başarılı olanları seçip projelerimizde görevlendirmemiz, daha yaygın ve güçlü bir araştırmacı camiasını oluşturmamız, endüstriyel üretim gücü yüksek sektörlerin CERN’le ilişkili konularda teknoloji geliştirmesini sağlamamız çok önemli. Öğrencilerin tamamına yakınının, deneysel yüksek enerji fiziği konusunda uzmanlaşmasını hedefliyoruz. 2011 sonunda, bu kez ulusal çapta bir CERN okulu açma hedefimiz de var” dedi. Doğuş Üniversitesi’nde, “Uluslararası Parçacık Fiziği Kış Okulu” öncesinde İstanbul’daki 12 lisenin öğrencilerine, CERN’deki çalışmalar ve parçacık fiziği konusunda seminer verilecek. Kriz mi Keriz mi? Bu köşenin tam 1.350 misli büyüklüğünde bir metin. Kalınlığı 5 cm, ağırlığı 1 kiloya yakın. Kısa adı Torba. Göbek adı Çuval. Gerçek adı Çorba… Resmi Adı (3 sayfa, evet ÜÇ SAYFA): “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile… (devam ediyor)” * Böyle bir kanunu ne darbuka ile anlatmak mümkün ne de yaylı tamburla… Ama muhalefet gece yarılarına kadar yine de anlatmaya çalışıyor, çalışacak… Torba şeytan torbası.. İçine tatlı da atılmış, zehir de… Tatlıdan bir parmak almak için zehiri de yutmak zorundasın. Meclis’i gece yarısı polise bastırtıp arattıran dönemin iktidarı için İsmet Paşa’nın söylediği sözleri hatırlamanın zamanıdır: Eşkıyanın gece ne yapacağı belli olmaz! Vakit gece yarısı. Gündemde Torba Yasası.. TBMM Lokantası’nda fazla mesai ikramı Ezo Gelin Çorbası… Yiyene içene afiyet olsun. Muhalefetin feryadına kulak veren komisyon görevlisi sayın feşmekân bakan dışında hükümetten bir tek bakan yok. Başbakanı ise hak getire! Getire de… Tasarı gerekçesine bakıp bakıp da “Kriz teğet geçti!” dediği için ar hayâ ede: Torba’nın gerekçesi şöyle başlıyor: “Uluslararası finans piyasalarında başlayan ve tüm sektörleri etkisi altına alan küresel ekonomik kriz, ülkemizde de dış talebin düşmesine bağlı olarak ekonomik daralmaya neden olmuştur.” İyi ki teğet geçmiş. Geçmeseydi.. Torba Yasa’nın adı İşkembe Çorbası Yasası olacaktı. İşkembeden konuşmaya izafeten.. Binlerce soru var. Ama karşıda vicdan, izan, insaf sahibi kimse yok. “Mademki dış talepte bir daralma saptadınız, ihracatın büyük bölümünü neden ithalatla yapmaya imkân tanıdınız?” “Fındık fiyatları dünyada talep daraldı diye mi yerlerde sürünüyor?” “Fındık bahçelerini yabancı bankaların ipoteğine bunun için mi açtınız?” Torbayı muhalefet sözcüleri açıyor: MHP’den Münir Usluata, CHP’den Akif Hamzaçebi, BDP’den Hasip Kaplan. Üçü de 20 dakikada torbayı delecek gerçekleri iktidarın burnuna sokmaya çalışıyor. Ama nafile. Salonda 333 kişilik AKP’den 20 kişi ya var ya yok. Çünkü oylama yok. Oylama olsa “Tayyip Bey Korkusu”ndan koşarak içeriye doluşacaklar. AKP’liler liderlerinden korktukları kadar Allah’tan korksalardı, aralarında yolsuzluğa, haksızlığa bulaşmış bir kişi bile olmazdı. AKP’nin 9. iktidar yılı bolluk değil, ama “artış yılı” olmuştur: “İşsiz sayısı, kapanan firmaların sayısı, borçların miktarı, borçlarını ödeyemeyenlerin sayısı, devlet yardımına muhtaç olanların sayısı kat kat artmıştır. İflaslar, hacizler, icra dairelerinin sayısı, fakirlik ve boşanmalar artmıştır. Maalesef, maalesef intiharlar artmıştır!..” Çek mağdurları ekonomik nedenlerle mağdur değil mi? Akaryakıtı, petrolü, enerjiyi, elektriği vergi yapıp üst üste işçiye, dar gelirliye, emekliye yükleyen iktidar ne yapıyor? AB’nin talebi doğrultusunda, Avrupalı şirketlerin ortak olduğu 7 bin firmayı kurtarmaya çalışıyor.. BDP’li Kaplan, Torba’yı delecek son sözü en başta söylüyor: “Kriz yok dediniz, milleti keriz yerine koydunuz!” Seçime 19 hafta kala 73 milyonun başına torba geçirmeye yönelmeleri bunun kanıtı. İstanbul, ders oldu İ stanbul, Işık Üniversitesi’nde, 20102011 akademik yılı bahar döneminde, seçmeli ders olarak verilecek. Bu dersin programa alınma amacının, şehri tanımak ve İstanbul üzerinden şehirlilik ve koruma bilinci oluşturmak olduğu belirtildi. Işık Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hacer Ansal, seçmeli ve İngilizce olarak verilecek İstanbul dersinin teorik ve uygulamalı olacağını söyledi. Dönem boyunca öğrencilerin birkaç kez tarihi yerleri topluca ziyaret edeceklerini ifade eden Prof. Dr. Ansal, “İstanbul dersi, Yunan kolonisi Bizans’tan Osmanlı İmparatorluğu başkenti İstanbul’a, Bizans yönetimindeki Polis, Roma İmparatorları ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun hanedanları, Osmanlı Sultanları ve mirası, kentin Batılılaşma süreci, Modern Türkiye’nin İstanbul’u, kentin kültürel mirası başlıklarından oluşurken öğrenciler ayrıca tarihsel dönemlere ilişkin mekânları ziyaret edecekler” dedi. İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından desteklenen “Şehir ve Kültür: İstanbul” projesi kapsamında hazırlanan kitap, derste yardımcı kitap olarak okutulacak. PAZARLAMA EĞİTİMİ BAŞLIYOR İ stanbul Business School’un 4 haftalık Stratejik Pazarlama Eğitimi, 5 Şubat’ta Hilton ParkSA’da başlıyor. Pazarlamanın temel prensiplerinden, marka yönetimine kadar geçen tüm süreçlerin detaylı olarak ele alınacağı, aynı zamanda workshop çalışmaları ve uygulamalar ile katılımcılara pazarlamanın stratejik tarafını öğretmeyi hedefleyen program, 4 hafta sürecek. ‘Sizler İnsan mısınız?’ MERİÇ VELİDEDEOĞLU Geride bıraktığımız 24 Ocak Pazartesi günü, Uğur Mumcu’yu andık Antalya’da. Belediye’nin ve Cumhuriyet’in ortaklaşa hazırladığı bir etkinlikti bu. Antalya’nın, pırıl pırıl güneşli havasıyla buluşamadık ama, Antalyalıların sıcak, güvenilir dostluğuyla kucaklaştık. Tören alanı dopdoluydu, söyleşi salonu da öyle. Balbay’ın “Zulümhane”den, Antalyalılara gönderdiği mektubu Sevgili Yıldız Kenter öyle seslendirdi ki, Mumcu da, Balbay da aramızdaydı; dokunabilirdik onlara... Söyleşiye sıra gelip Antalyalılara merhaba dediğimde, Uğur Mumcu’nun 1970 başlarında yazdığı “Sorumlu Olmak” başlıklı yazısından şu iki tümceyi aktardım: “Bütün yaşam boyunca susmak; hep susmak, konuşmamak; üstlenilen görev budur yıllarca. Oysa, 20. yüzyılda uygarca direnişin, haykırışın adıdır medeni cesaret!” Demek ki, Mumcu, hemen hemen 40 yıl önce uyarmış bizi, üzerimize yığılmış ölü toprağından kurtulup silkinmek için. O sıralarda henüz otuz yaşlarındadır Mumcu. Daha da görevler üstlenmek ister. Örneğin, “Ah bir savcı olsam!” diyerek yapmak istediklerini dile getirir. İşte ilk sıradakiler: “Bütün soygunları, kredi ve arsa yolsuzluklarını birer birer izler, bunların sanıklarını; bütün cinayetleri bir bir ortaya çıkarıp katilleri, canileri sorguya çekerdim. Tüm işkencecileri de yanıma çağırıp: Sizler insan mısınız? derdim...” Peki ama, “işkence”yi yapanlar “savcı”larsa... Uğur Mumcu böyle bir konuya pek değinmemiş. Onun sözünü ettiği “savcı”, “Salla bayrağı düşman üstüne soldan sağa!” diye Mustafa Kemal’e seslenen bir “halk türküsü”ne yazısında yer veren Mumcu’yu, “komünizm” propagandası yapmakla suçlayandır. Ne var ki, “komedi” ile “dram”ın kesiştiği bu nokta artık çok gerilerde kalmış, durum “trajik”leşmiştir. TSK’nin bir komutanı olarak yıllarca dağlarda “terörist”leri izle; ölümcül çarpışmalara gir; yaralan, hastaneye düş; iyileşince yine doğru dağlara; bir ara terörist başı Öcalan’ı sorgula; yalnız kendin değil, eşin de, çocukların da teröristlerin roketleri, vızır vızır uçup duvarları delen kurşunları altında yaşamayı sürdürsünler... Sonra; evet sonra bir gün, seni, “terör örgütü” kurmakla, “terör örgütü üyesi” olmakla suçlasın “savcı”lar, o ünlü “Ergenekon savcıları”... Eğer Uğur Mumcu yaşasaydı, bu “asker”e “terörist” damgasını vuranlara, ona bu “işkence”yi yaşatanlara: “Sizler insan mısınız” diye sormak için bir saniye bile duraksamazdı sanırım. Kuşkusuz Mumcu’nun bu sorusuna “yanıt” onlardan değil, “halk”tan gelirdi; “Bu suçlamayı dolayısıyla bu işkenceyi yapanlar insan olamaz!” diye yanıtlamaz mıydı halk? Hele bir devletin, yaşamsal boyuttaki temel kurumlarından olan “güvenlik güçleri”nin sahibi “Emniyet”in “emanetine” teslim edilen, Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin cep telefonuna “Hizbut Tahrir” terör örgütüyle ilgili 139 ek yapılıp suçlanmasına ne diyeceğiz? 2. Ergenekon Davası’ndaki tüm duruşmalarını izlediğim Teğmen M. A. Çelebi, Harbiye’yi dördüncülükle bitirmiş; helikopter pilotluğu eğitimi almış çok değerli gencecik bir asker. Davanın temel hedeflerinden birinin “TSK”yi yıpratmak, halkın gözünden düşürmek olduğunun tam anlamıyla bilincinde. Savunmasını bu temel üzerine oturtmuştu. Kendisinden önce ve daha çok “ordu”yu savundu bütün konuşmalarında. TSK’ye bu denli bağlı bir askere, böyle bir tezgâh kurarak, iki yıldır kafeste tutulmasına, bu “işkence”yi yaşamasına neden olan “Emniyet” görevlisine / görevlilerine, “Siz de insan mısınız” diye sormayı gerekli görmezdi Uğur Mumcu da... Silivri’ye her gidişimde, dış kapıdan geçip mahkeme binasına girerken, Fransa’nın tarihine yön veren “Bastil”i anımsıyorum hep. Bilindiği gibi, Paris halkı 1789’da yerle bir etmişti, bu ünlü tutukevini. Silivri “Zulümhane”si de er veya geç tarihe karışacak kuşkusuz. Ama nasıl derseniz, Nâzım Hikmet’in şu dizelerini okuyalım derim: “Kuvayi Milliye Şehitleri/ mezardan çıkmanın vaktidir/ biz toprak üstünde derin uykulardayız/ uyandırın bizi/ uyandırın bizi!” Bilmem ki... HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Havadaki serbest 1 silis tozlarının uzun süre solunması so 2 nucunda ortaya çı 3 kan kronik akciğer hastalığı. 2/ Osman 4 lı devletinin askerlik, 5 saray ve yönetim ör 6 gütlerinde kışla, koğuş ve bürolara ve 7 rilen ad... Herkesin 8 gözü önünde yapı 9 lan. 3/ Lityum elementinin simgesi... Lenf 1 2 3 4 5 6 7 8 9 düğümlerinin iltihabı. 4/ 1 K A R A B A T A K Aşağı yukarı gidip gel2A L A C A E T A me... Üstün bir yetkinin 3R AMA Z A N N gücünü simgeleyen değ4A C A R S EMA nek. 5/ Yunan abecesinde T İ K İ bir harf... Hint müziğine 5 B A Z A S İ E R G özgü telli bir çalgı. 6/ Bü 6 A yük piliç. 7/ Geceleyin söy 7 T E N E K E S E lenen ağır ve feryatlı tür 8 A T M İ R S A D külerde uygulanan bir ez 9 K A N A G E D A gi... Uzaklık işareti. 8/ Engel... İri bir hıyar cinsi. 9/ İnsan resmi... Sınır nişanı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kimi maddeleri çözme özelliği taşıyan sıvı. 2/ Zekâ geriliğinin ileri şekli... Işık kaynağının 1 saniyede çevresine yaydığı ışık enerjisi. 3/ Bir nota... Kıyı ile gemi arasında yük taşımada kullanılan, altı düz tekne. 4/ Beygir... Konuşmayı güçlendirmek için aralara sıkıştırılan ve karşılıksız kalacağı bilinen soru. 5/ Tıp öğreniminde, üzerinde çalışmak için hazırlanmış ölü insan ya da hayvan gövdesi. 6/ İspanyolların sevinç ünlemi... Bir konuda birinin inanmasını sağlama. 7/ Ev giysileri ve sabahlık yapımında kullanılan, dökümlü bir kumaş... Bakır elementinin simgesi. 8/ Kuran’da bir sure... Bir sonuca ulaşılana değin yapılan aynı eylem. 9/ Dünyanın en hızlı koşan canlısı olan yırtıcı hayvan... At üretilen çiftlik. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle