25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 2011 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 15 DİSKAR: İş bulmaktan umudunu kesenler işe başlamaya hazır olanlarla işsiz sayısındaki artış 3 yılda 850 bini buldu ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK İşsizin fonu yağmalandı Devletin işsizlere gelir sağlamak için topladığı işsizlik fonu gelirlerinin yağmaya açıldığını vurgulayan DİSKAR’a göre, fondan 9 milyar TL hükümetin kasasına aktarıldı. Ekonomi Servisi Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSKAR), iş bulmaktan umudunu kesenler ve diğer nedenlerle son 3 aydır iş aramayan ancak işe başlamaya hazır olanlarla birlikte işsiz sayısındaki artışın 3 yılda 850 bini bulduğunu açıkladı. DİSKAR 2010 yılı Ekim Dönemi İstihdam Raporu sonuçlarını açıkladı. Raporda, “AKP hükümeti, gizli bir ajandaya sahip olan ve kamuoyundan sır gibi saklanan istihdam strateji belgesinde ifadesini bulan ve sadece başlıklarından haberdar olduğumuz düzenlemeleri parça parça gündeme taşıyor. İstihdamla mücadele adına gündeme getirilen düzenlemeler, emekçilerin kazanılmış haklarının bu ‘Liberal’ Çatlak! En çok işi tekstil sunuyor kariyer.net istihdam endeksine göre, geçen yıl yeni iş ilanları 2009’a göre yüzde 50 artarken, en çok istihdam sunan sektör tekstil oldu. kariyer.net 2010 Aralık Ayı İstihdam Endeksi sonuçları açıklandı. Buna göre, 2010’un kasım ayına göre yüzde 33 artış gösteren yeni iş ilanlarının sayısı, 11 bin 116’ya ulaştı. Sektörlerin en çok yeni iş ilanı sayısına göre sıralaması, ‘tekstilde 923, bilişimde 841, sağlıkta 827, telekomda 450, otomotivde 626, turizmde 350, gıdada 499, üredanmasını ve işsizlik fonunun bu amaç doğrultusunda yağmalanmasını amaçlıyor” ifadelerine yer verildi. İşsizlik fonundan yapılan harcamaların 14 milyar TL’sinin sadece 4 milyarının işsizlik ödemeleri için kullanıldığına ve geriye kalan 9 milyarının ise hükümetin kasasına aktarıldığına dikkat çeken DİSKAR raporunda “İşsizlik fonunun sermaye için seferber timde 514, finansta 256 yeni ilan’ şeklinde gerçekleşti. En çok aranan pozisyonlarda uzun yılDünyanın önde gelen şirketleri, çalardır birinci sırada yer alan satış temsilcililışanlarını ödüllendirmek ve perforği, 2010’da yerini mühendislik pozisyonumanslarını arttırmak için botokstan na bıraktı. 2010’da mühendisler için 12 bin ücretsiz evcil hayvan bakımına kadar, 130, satış temsilcileri için 8 bin 248 iş ilabirbirinden ilginç imkânlar sağlıyor. nı yayımlandı. Öte yandan en çok iş başCNNMoney.com internet sitesinde yavurusu satış temsilciliği için yapılırken, yımlanan bir foto analizde, dünyanın önde mühendislik ikinci sırada, genel başvugelen şirketlerinin çalışanlarını mutlu etru üçüncü sırada yer aldı. mek adına geliştirdikleri imkânlar sıralandı. ABD’li doğalgaz şirketi Chesapeake Energy, çalışanlarına botoks hizmeti sağlarken, oteller zinciri Kimpton Hotels edilmesi, gençlerin daha fazla sömürül na erdiği & Restaurants’ın ücretsiz evcil hayvan mesi, esneklik, taşeronlaşma, torba ya için işsiz barınaklarına sahip olduğu görüldü. sada yer alan bu hükümler ile artacak kalan bir işTeknoloji şirketi Cisco, arabalarıtır” denildi. Raporda, resmi rakamlara gö çinin olmasının bakımını yaptırmaya vakit re işsiz kalanların, işsiz kalma nedenlerine nın, güvencebulamayan çalışanlarının göre en ön sırasında yine güvencesiz çalı sizliğin işsizliğe ayağına iki haftada bir şan, geçici işçiler bulunduğu ifade edilerek, nasıl bir boyut kattıaraç bakım şirketi geçici bir işte çalışan yaklaşık her iki işçi ğının somut bir ifadesi getiriyor. ye karşın, geçici bir işte çalıştığı ve iş so olduğu dile getirildi. İtina ile çalışanlar motive edilir Babacan: ‘Faiz indirimini destekliyoruz’ Ekonomi Servisi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Merkez Bankası’nın faiz indirimini desteklediklerini, gerekirse ek önlemler de alabileceklerini bildirdi. Babacan, Japonya’nın en yüksek tirajlı ekonomi gazetesi Nihon Keizai Shimbun’a (NIKKEI) verdiği demeçte, “Türkiye’de sermayenin serbest dolaşımını destekliyor ve uzun vadeli yatırımları arttırıyoruz. Uluslararası finansal işlem vergisi düşünmüyoruz” dedi. Nükleer santrallarla ilgili olarak da konuşan babacan, ilk santral yapımının Akdeniz kıyısındaki Akkuyu’da Rusya devlet şirketine verildiğini, ikinci santral için inşaat yeri olarak Sinop’ta karar kılındığını ve şu anda Toshiba gibi Japon şirketlerinin projeyi alabilmek için müzakereler yürüttüğünü ifade etti. Arka arkaya nükleer santral istenmesiyle ilgili olarak Babacan şöyle devam etti: “Nükleer santrallar fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltacak ve cari dengede iyileşmeye katkı yapacak. 2023 yılına kadar en az 3 santral istiyoruz.” Oduncuya zam şoku Ağaç Mamulleri ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Abdullah Tever, yeni yılın ilk gününde devletin oduna yüzde 4.18.62 arasında zam yaptığını, KDV oranındaki dengesizliğin giderilmesini beklerken, zam ile karşılaşmanın şokunu yaşadıklarını bildirdi. Tever, “Odunu Orman İşletmesi Genel Müdürlüğü’nden ihale sonucu alıyoruz ve odun satışında devletimizin hiçbir kaybı yok. Ağaç ve orman ürünlerinde zaten yüzde 18’lik KDV bulunuyor. KDV oranını yüzde 8’e çekebilirse, sektördeki dengesizliğin önüne geçilebilir” dedi. söyledi. 20082009 arasında dünya pazarlarında şeker fiyatlarının yüzde 95 oranında yükseldiğini anlatan Yetkin, 20092010 yıllarında dünya şeker tüketiminin 150 milyon ton iken dünya şeker üretiminin 144 milyon tonda kaldığını kaydetti. Yetkin, Türkiye’de şekerpancarı üretiminin ve yerli şeker sanayiinin güçlü olması dolayısıyla şeker fiyatlarının iddia edildiğinin aksine yüksek olmadığını belirtti. Tarım kesiminin bankacılık sektöründen aldığı krediler 2010’un Kasım ayı itibarıyla 2009’un aynı ayına göre yüzde 36 artışla 20 milyar 156.5 milyon TL’ye yükseldi. Tarım kesiminin batık kredileri ise bu dönemde yüzde 18.4 artışla 812 milyon TL’den 962 milyon TL düzeyine çıktı. Tarım sektörünün batık borçlarında yaklaşık 8 yılda (31 Aralık 2002 30 Kasım 2010) meydana gelen artış yüzde 477, kullandırılan krediler ise 380.4 düzeyinde gerçekleşti. (ANKAANKARA) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde şekerpancarı üretimini arttırması ve şeker sanayisini güçlendirmesi gerektiğini, aksi takdirde ithal mısırdan elde edilen nişasta bazlı şeker üretiminin arttırılmasının gündeme geleceğini belirterek “Bunun sonucu da yerli şekerpancarı üreticilerinin ve pancar işleyen yerli şeker fabrikalarının iflasa sürüklenmesi olacaktır” dedi. Yetkin, düzenlediği basın toplantısında, şekerin son yıllarda dünyada fiyatının en hızlı artan gıda maddelerinden biri olduğunu belirterek bunun nedeninin, iklim koşulları nedeniyle şeker üretiminin azalması ve nişasta bazlı şeker üretiminde kullanılan mısırın, etanol olarak motorlu araçlarda daha çok kullanılmaya başlanması olduğunu Çiftçi krediyle ayakta Exxon Mobil’in gemisi Karadeniz’e geliyor ANKARA (AA) ABD’li enerji firması Exxon Mobil tarafından özel olarak yaptırılan petrol arama gemisi Deepwater Champion (derin deniz şampiyonu) Karadeniz’e gelmek için Güney Kore’den yola çıktı. Exxon Mobil bu gemiyi ilk defa Karadeniz’de kullanacak. Deepwater Champion, su derinliği 3 bin 600 metre olan derin denizlerde, yaklaşık 12 bin 200 metreye kadar sondaj yapma yeteneğine sahip. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürü Mehmet Uysal, “Mart sonu veya nisan başında Kastamonu açıklarında sondaja başlamasını planlıyorlar” dedi. Yapılan anlaşma çerçevesinde Exxon Mobil’in Karadeniz’de iki adet kuyu açma mükellefiyeti bulunduğunu söyleyen Uysal, “Bizim şu anda Karadeniz’deki ortalama sondaj maliyetimiz 200 milyon dolar civarında” dedi. ‘Pancar yoksa, şeker iflas eder’ GS’li taraftarların protestoları sonucu Başbakan Erdoğan stadı terk etmişti Protestonun hedefi Polat’mış! Türk Telekom Arena’nın açılışında yaşanan gerginliklerle ilgili konuşan spordan sorumlu Devlet Bakanı Özak’a göre protestoların kaynağında Adnan Polat’a oluşan tepkiler vardı. HASAN ERİŞ Son haftaların en önemli siyasal gelişmesi, AKP ile liberal olarak tanımlanan köşe yazarları ve TV yorumcuları arasında beliren çatlaktır. Ekonomik, siyasal ya da toplumsal ağırlıklı olarak tanımlanabilen liberal kavramı, bu yazıda, siyasal anlamında kullanılıyor. On yıl öncesinden başlayarak, yıllarca AKP’yi demokratikleşmenin öncüsü sayan; kayıtsız ve koşulsuz destekleyen liberaller, son zamanlarda giderek yükselen bir eğilimle bu konuda kuşkuya düşmeye başladılar. Özellikle halkoylaması sonrasında uzunca bir süre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, “yapma, etme, sakin ol, sen büyüksün” diye akıl verdiler; kimileri, özellikle de dinci ya da ırkçı sağdan gelen liberaller, şimdilerde çekinerek de olsa bu yol göstericiliklerini sürdürüyorlar. Geçmişleri sol kökenli olan AKP destekçileri ise daha hızlı bir kopuş süreci yaşıyor. Ancak, Arena olayından sonra yaşananların bir kez daha kanıtladığı gibi, halkın sözlerinden değil, ıslığından bile korkan Başbakan, liberallerin kendisini sakinleştirme çabalarına aldırmıyor; hiç de oralı olmadan bildiğini okuyor; giderek, çok daha beklenmedik bir şey oluyor; Başbakan liberallere artık dayanamıyor; onları mahkemeye veriyor. Bugüne not düşmek gerekiyor: Liberaller AKP ile mahkemelik oluyorlar! Liberallerin, 2000’li yılların başında, nasıl ve neden AKP savunucusu oldukları; hangi değerlendirme ve varsayımlarla AKP’nin hak ve özgürlükleri genişleteceğini bekledikleri; izleyen yıllarda nasıl uyanmadıkları ve şimdilerde karşılaştıkları düş kırıklıkları, tüm yönleriyle ayrıca incelenmelidir. Ancak kendilerine basın ve TV olanakları olağanüstü bir cömertlikle sunulan, iç ve dış sermaye kesimlerince sonuna dek desteklenen ve AKP’yi neredeyse yenilmesine olanak olmayan bir doğaüstü güç konumuna yükselten liberal kesimin, bu topluma her şeyden önce bir özeleştiri borcu vardır; olmalıdır! Yıllarca, bu toplumun kamuoyunu yönlendiren; hukukun, üstelik dinsel renklerle siyasallaşmasına destek veren; eğitimin giderek ilkelleşmesine ses çıkarmayan; üniversitenin, çoğu kez öğretim üyelerinin seçimleri hiçe sayılarak yapılan rektör atamaları ve YÖK baskısıyla suskunluğun karanlığına yuvarlanmasına göz yuman; gençlerinin beyinlerini biçimlendiren; kamu yönetimi birimlerinin cemaat parsellemesine konu olmasına aldırmayan; kadınerkek eşitliği, laiklik, hukukun üstünlüğü, bilimin yol göstericiliği gibi Cumhuriyetin temel değerlerinin aşındırılmasına alkış tutan; yaz boyu, evet, anayasa yapacaksa evet ya da yetmez ama evet sesleriyle yeri göğü inleten liberallerin, AKP ile birlikte geldikleri noktayı tüm yönleriyle açıklamaları, her bakımdan çok büyük bir önem kazanıyor. Öz niteliğinin bir sonucu olarak özgürlükçü olması beklenemeyecek AKP’yi, demokratikleşmenin tek ve rakipsiz sahibi diye pazarlayan liberallerin, topluma bunun hesabını vermeleri, nerede, neden ve nasıl yanıldıklarını tartışmaya açmaları, büyük bir övünmeyle sahiplendikleri aydın sorumluluğunun kaçınılmaz bir sonucu sayılmalıdır. AKP destekçiliğinde liberaller bir bütündü. Kimi liberallerin, çıkıp, kendilerinin içtenlikli ve diğerlerinden farklı olduğunu vurgulayıp, bu nedenle de onlardan ayrı tutulma çabaları, hiç de şık değil, ayrıca anlamsızdır. Koro halinde ve birlikte AKP destekçiliği suçu işleyenlerin; bu konuda sorumlulukları ortak olanların, günümüzün çatlağını açıklamada da bütünlükleri bozulmamalıdır! Liberallerin, Başbakan Erdoğan’da düşledikleri büyük demokratı neden bulamadıklarını öğrenmek, bu liberal büyük yanlış nedeniyle çok ağır bir bedel ödeyen, ödemekte olan ve belki daha da ödeyecek olan halkın en doğal hakkıdır. Kaldı ki AKP ile liberaller arasındaki çatlak ayrıntılarıyla açıklanırsa, geleceğin aydınları benzer yanlışlardan belki kaçınırlar. Böyle bir sonuç da azımsanamaz! Bugün 24 Ocak, Uğur Mumcu’nun 18 yıl önce öldürüldüğü gün. Uğur’un kaybıyla toplumun bilinçlenme süreci çok büyük bir kesintiye uğradı. Eğer Mumcu cinayetini ve diğer aydın cinayetlerini işleyenler bulunsaydı Türkiye bugün çok aydınlık bir yerde olurdu. yakupkepenek06@hotmail.com Altın Küre’ye Türk jüri başkanı Ekonomi Servisi Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği IPRA, Stage İletişim Danışmanlığı Başkanı Zehra Güngör’ü dünyanın en prestijli halkla ilişkiler ödülü olan “Altın Küre Ödülleri” GWA (Golden World Awards) Jüri Başkanlığı’na getirdi. İki yıldan bu yana Türkiye’yi temsilen bu kuruluşta yönetim kurulu üyesi olan Güngör, bundan sonra, IPRA yönetim kurulu üyeliğini de yürütecek. 2011’de Lizbon’da toplanacak olan GWA Jürisi’ne Güngör başkanlık edecek. ERZURUM Türk Telekom Arena’nın açılışında yaşanan gerginlik sonrası spordan sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan”ın stadı terk etmesine varan gelişmelerin perde arkasıyla ilgili ilginç detaylar verdi. Adnan Polat açılış davetiyesini götürdüğünde Özak, çekincesini ortaya koyduğunu belirterek “50 bin kişi Türk Telekom Arena’da olacak. Bu tür kalabalık ortamlarda protestolar gündeme gelebiliyor” dedim. Bunun üzerine Polat’ın cevabı “Merak etmeyin Sayın Bakanım. Biz önlemimizi aldık. İki kale arkasında Galatasaray maçlarında en güçlü tezahüratı yapan taraftarlarımız olacak. Onların tezahüratı, olabilecek protestoyu bastırmaya yeter” dedi. 27 Ocak’ta başlayacak Uluslararası Üniversitelerarası Kış Oyunları ile ilgili Erzurum’da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Devlet Bakanı Faruk Özak protestolar için “O tür kalabalık ortamlarda protestolar yaşanabilir. Zaten Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ı da protesto edenler vardı” dedi. Protestoları ilk ateşleyen Polat’a yönelik tepkiler olduğunu savunan Özak’ın konuşmasının satır başları şöyle: TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın konuşması sırasında protestolar artınca, konuşma Tasarımda teşvik şart Ekonomi Servisi Akdeniz İhracatçı Birlikleri Başkanı ve Akdeniz Ağaç Mamulleri ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Bülent Aymen, Türk mobilya sektöründe rekabetin güçlenmesi için tasarımların teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Aymen “Büyük firmaların tasarım ekipleri var. Ancak KOBİ’ler bu konuda geri kaldı. KOBİ’ler daha çok çekyat ve oturma grubu gibi basit ürünler ihraç ediyor. İtalya ve Fransa’da yapılan fuarlara giden küçük firmalar bu ülkelerin ürünlerini taklit ediyor. Artık kendi marka ve mağazalarımız var. Bu yüzden taklitçiliği bırakmalıyız. Katma değerli ürünler üretmeliyiz. Önerimiz, özellikle KOBİ’ler için pilot bölgelerde devlet desteği ile tasarım laboratuvarları kurulmalı” diye konuştu. Biz orada ev sahibiyiz Bakan Özak, spordan sorumlu Devlet Bakanlığı’nın Türk Telekom Arena’nın “ev sahibi” olduğunu anımsatarak “Diğer birçok statta olduğu gibi kulüpler kiracı konumunda. Galatasaray, üst kullanım hakkına sahip bir kiracı” dedi. Açılışta yaşananların, “iki kale arkası” garantisinin işe yaramadığını gösterdiğini ifade eden Özak’a göre keşke Polat, kendinden o kadar emin olmasaydı. Özak, Türk Telekom Arena’da protestoya katılanların tespit edilmeye çalışılıp sonra stada alınmamak istenmesini doğru bulmadıklarını da belirterek “Bu bize de zarar veriyor. Polat bizi de zor durumda bırakıyor. Bırak biter taraftakimi tespit ediyorsun” dedi. bitmez Sayın Başbakan, “Hadi gidelim” dedi. Çok da güzel bir konuşma hazırlamıştım. Çünkü ben Ali Sami Yen Stadı’nın açılışında bulunmuştum. Trabzon’da futbolun gelişmesinin ilk temelinde Ali Sami Yen’in harcı vardır. Bunları anlatacaktım. Sayın Başbakanımıza, “Müsaade edin ben de konuşayım, sonra stattan çıkalım” dedim. Gürültüden Sayın Bayraktar’ın neler söylediğini anlamadım ama protestoların artışından konuşmada rı sinirlendiren mesajlar olduğunu anladım. Sayın Başbakanımıza, “Belki beni de yuhalarlar, ama Galatasaray camiası için onore edici mesajlar vereceğim” dedim. Ama stattan hemen ayrılmak istedi. Çıktık. O protestoların kaynağında Adnan Polat’a oluşan tepkiler vardı. O nedenle Galatasaray taraftarına kızgın değiliz. Türk Telekom Arena açılışını düğün günü gibi hayal etmiştik. O gölgelendiği için üzüldüm. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılarına bir süre ara vermiştir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle