18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 10 HABERLERİN DEVAMI İstanbul Y Edirne Y Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon PB Giresun PB Ankara Y 10 7 11 11 13 14 12 9 10 15 12 12 11 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y K Y PB Y PB PB PB PB PB PB PB 9 9 5 14 17 16 13 13 10 11 2 3 2 Oslo PB Helsinki K Stockholm K Londra K AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih B Berlin K Budapeşte B Madrid PB Viyana PB 3 1 1 4 5 5 5 3 3 1 2 6 1 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam K K Y Y B K B PB PB PB PB PB PB 0 2 9 14 1 10 4 5 10 8 8 18 15 Ülkemezin geneli parçalı ve çok bulutlu; Marmara, Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz, Doğu Anadolu’nun batısı ile Kahramanmaraş çevreleri yağmur ve sağanak geçecek. Yağışların Marmara’nın doğusu, Güney Ege kıyıları ve Batı Akdeniz kıyılarında kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklığı Marmara ve Batı Karadeniz’de 6 ile 8 derece azalacak. CUMHURİYET 24 OCAK 2011 PAZARTESİ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Ocak Kış yemeğinde buluştular 68’liler Birliği Vakfı, 43. mücadele yılını “Emperyalizme, faşizme ve gericiliğe karşı birlik, dayanışma ve savaşım için” sloganıyla “Kış yemeği”nde kutladı. Armada Otel’de düzenlenen gecenin açılış konuşmasını yapan Vakıf Başkanı Sönmez Targan, Türkiye’nin 68’lilerin ruhuna eskisinden daha fazla ihtiyacı olduğunu belirterek, “Gericiliğe ve faşizme karşı yılmadan mücadele etmeye devam edeceğiz. Türkiye’nin aydınlık günlere kavuşması için daha fazla fedekârlık yapacağız” dedi. Yemeğe Küba Cumhuriyeti Büyükelçisi Jorge Quesada Concepcion da katıldı. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) Uğur Mumcu’nun katledildiği o pazar günü, Cağaloğlu’ndaki Cumhuriyet binasının bahçesinde, mumlar ve karanfiller eşliğinde birlikte nöbet tuttuğumuz binlerce insan şimdi ne yapıyor acaba? Ya Karlı Sokak’taki evinin ya da Atatürk Bulvarı’ndaki Cumhuriyet Bürosu’nun önünde keder, çaresizlik ve öfke içinde bekleşenler? Bu ölümden sonra yaşama bakışları nasıl etkilenmiştir? Yaşamları nasıl değişmiştir? Örneğin, kaç genç, ne pahasına olursa olsun gazeteci olmaya ant içti? Kaç anne, oğluna Uğur ismini koydu? Kaç baba, kızını, oğlunu yolsuzluklarla, yozlaşmışlıklarla, tıpkı Mumcu gibi mücadele edebilmesi için hukuk fakültelerine ya da basın yayın okullarına yönlendirdi? Yaşadığı sürece duruşuyla, mücadelesiyle ve yazdıklarıyla Türkiye’yi aydınlatan eşsiz bir fenerdi Uğur Mumcu. Yok edilişiyle bu işlevi sona erdi mi? Kuşkusuz hayır. Ölümünden bir yıl sonra ailesi, ismini ve misyonunu yaşatmak için Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nı (um:ag) kurdu. Mumcu’nun gazetecilik anlayışını sürdürecek gençleri, mesleğe kazandırmak amacıyla başlatılan ‘Gazetecilik Eğitim Programı’ 1995’ten bu yana 82 mezun verdi. Türkiye’nin en aydın beyinleri olan insanlar tarafından, kısıtlı ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Uğur Mumcu, Kıyımından Sonra da Işık Saçmayı Sürdürüyor olanaklar içinde yetiştirilen bu gençlerden 29’u, şimdiden, gazete ve televizyonların vazgeçilmez elemanları oldu bile. Serhat Akça (TRT), Kıvanç El (Cumhuriyet), Ömür Emlik (Akşam), Alparslan Esmer (Voice of America), Kemal Göktaş (Vatan), İdil Güngör (NTV), Murat Gürgen (Habertürk), Okan Konuralp (Hürriyet), Hilal Köylü (Habertürk TV), Meriç Tafolar (Milliyet) ve Ezelhan Üstünkaya (Bugün) yakalarında Uğur Mumcu’nun ismini gururla taşıyan ve bunu emeklerine yansıtan imzalardan sadece birkaçı. Basındaki kriz nedeniyle sektörde kendilerine yer bulamamış um:ag mezunları ise çalıştıkları kamu kurumlarında, sivil toplum örgütleri ve özel sektör şirketlerinde Mumcu’nun hayal ettiği Türkiye için dört elle uğraş veriyor. Peki yeter mi? Kuşkusuz yetmez. Mumcu’nun yazdığı ‘Sakıncasız’ isimli siyasi tiyatro oyunu, 27 yıl aradan sonra Ege Kültür Sanat ile Mavi Sanat Tiyatrosu işbirliğiyle Ankara’da ilk kez yeniden sahnelendi. Basının holdingler elinde büründüğü şekli hicveden eserin meşhur ‘Güven İnan’ karakteri, Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’ya “27 yıl aradan sonra basının durumu hâlâ aynı” dedirtecek kadar bugünü de anlatıyor. Mumcu henüz hayattayken Türk basınının karşı karşıya olduğu üç tehlikeyi ‘terör’, ‘basın özgürlüğünün engellenmesi’ ve ‘tekelleşme’ olarak sıralamıştı. Bu üç tehlikenin bizi götüreceği noktanın da gazetecinin bilgilendirme, halkın da bilgilenme hakkının engellenmesi olacağı uyarısını yapan yine Mumcu’ydu. Bugüne baktığımızda, basında holdingleşmenin ardından, AKP döneminde, yandaş medyanın giderek daha da büyümesiyle ne yazık ki Mumcu’nun öngörüsünün doğru çıktığını görmekteyiz. Bugün Türk halkının objektif bilgilenebileceği, sorgulayıcı, bağımsız habercilik yapabilen nitelikli yayın sayısı, neredeyse yok denecek noktaya gelmiştir. Bu son derece kötü gidişattan en fazla da Uğur Mumcu’nun ismiyle simgeleşen araştırmacı gazetecilik alanı etkilenmektedir. Bu olumsuz koşullar altında um:ag Türk basınının acilen ge SUİKASTIN ÜZERİNDEN 10 YIL GEÇTİ Okkan için Diyarbakır’da anma töreni DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da 24 Ocak 2001’de şeriatçı terör örgütü Hizbullah tarafından düzenlenen silahlı saldırı sonucu şehit olan Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan ile 5 polis memuru bugün çeşitli etkinliklerle anılacak. Anma etkinlikleri kapsamında ilk olarak Emniyet Müdürü Okkan ile polis memurları Mehmet Kamalı, Sabri Kün, Mehmet Sepetçi, Atilla Durmuş ve Selahattin Baysoy’un hain saldırıya uğradığı Şehitlik Semti Sezai Karakoç Bulvarı’ndaki yere karanfil bırakılacak, ardından Diyarbakır Polisevi’nde anma töreni gerçekleştirilecek. Ayrıca Dağkapı semtindeki Nebi Camisi’nde ikindi namazının ardından şehit Okkan ve 5 polis memuru için mevlit okutulacak. Okkan için Sakarya’nın Hendek ilçesindeki mezarı başında da tören düzenlenecek. Diyarbakır’da Okkan’a duyulan sevgi nedeniyle “Ali Gaffar” adı verilen 101 çocuk da ismini taşıdıkları Okkan’ı mezarı başında anacak. Hendek Belediyesi’nce hazırlanan ve Diyarbakır Valiliği’nce desteklenen “Gönül YolculuğuŞehit Ali Gaffar Okkan Bir Kardeşlik Hikâyesi” projesi kapsamında, Diyarbakır’da “Ali Gaffar” ve “Ali Gaffar Okkan” adını taşıyan çocuklar, aileleri ve öğretmenleriyle birlikte Hendek’e gitmek üzere dün sabah uçakla İstanbul’a hareket etti. reksindiği çıkış yollarından biri olabilir. Diğer bazı ülkelerde, yazılı basının içine girdiği çıkmazın nedenleri, tümüyle bizdekinin aynısı olmasa da um:ag gibi bağımsız kuruluşların, sorunu aşmaktaki gücü görülmeye başlandı. Özellikle internetin yazılı basına indirdiği darbe sonrasında, bağımsız araştırmacı gazetecilik merkezleri ya da haber siteleri, dünyanın dört bir yanında birbiri ardına kurulmakta. Bunlardan ismini belki de en fazla duyuranı geçen yıl Amerikan Basın ödülü Pulitzer’i kazanan ProPublica’dır. Bağışlarla kurulan bu haber sitesi, alanlarının en başarılı isimleri olan ancak kriz nedeniyle işsiz kalmış gazetecileri bir araya getirerek, Amerikan toplumunu yakından ilgilendiren araştırmacı gazetecilik dosyalarına imza atıyor. Farklı bir başka başarılı örnek de Romanya’da kurulan araştırmacı gazetecilik merkezidir. Türkiye’de de Uğur Mumcu ismi, önümüzü aydınlatacak çok değerli bir kaynak işlevi görebilir. Onun ismini yaşatma misyonunu üstlenen um:ag, araştırmacı, nesnel, bilgili ve aydın gazeteci yetiştirme misyonunun yanı sıra eksikliği her gün daha fazla hissedilen bağımsız araştırmacı habercilik alanında da önemli bir boşluğu doldurabilir ve doldurmalıdır da. Tabii ki çok önemli bir önkoşul, Türkiye’de bağımsız araştırmacı gazeteciliğin önemine inanan kurum ve kuruluşların ve ilerici sivil toplum örgütlerinin vereceği finansal desteğin oluşmasıdır. GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Uğur Mumcu’ya önemli bir kurumun başındaki kişiyle ilgili dosya geliyor. İnceliyor. Yazılması, sonrasında da izlenmesi gereken bir durum. Hakkında yazı yazacağı kişiyi arıyor, anlatıyor. Yazacağını, kendisinin söyleyecekleri varsa, onları da dikkate alacağını söylüyor. Malum kişi kendi öneminden söz ediyor, ekliyor: “Ben gazetenizin sahibi, başyazarı Nadir Nadi’yi iyi tanırım. Dostumdur. Bu yazıyı yazmamanızı rica ediyorum. Gerekirse onu da arayacağım...” Aradan kısa bir süre geçiyor. Nadir Bey, Uğur Mumcu’yu arıyor, hal hatırdan sonra konuya giriyor. Şöyle bağlıyor: “Beni aradı. Uzun uzun bir konudan bahsetti. Elinde belgesi varsa tabii ki yazacaksın. Benimle ilgili bir şey bulursan onu da yaz...” Uğur Mumcu yazdı. Malum kişi görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Uğur Mumcu, böyle bir gazeteciydi. Nadir Nadi, böyle bir başyazardı. Uğur Mumcu’nun dostluğunun ve karşıtlığının tadı başkaydı. Düşüncesine katılmayan insanlar üzerinde de saygı uyandırırdı. Karşıt düşünceli gazetecilerle kıyasıya polemiğe girerdi. Ama gazetecilerle! Bu anlamda gazeteci, yazar kriteri şuydu: “Bir kişi ekmeğini sadece gazeteci olarak kazanıyorsa, kalemini satmıyorsa, düşüncesi ne olursa olsun, ben o kişiye saygı duyarım.” Ama kalemini satıyorsa... Rüzgârgülünü çatlatan bir iktidar gülü haline gelmişse... Tutmayın Uğur Mumcu’yu! Kim olursa olsun... İsterse üç gün öncesine kadar kendisiyle aynı düşünceleri paylaşmış olsun. O kişi artık Uğur Mumcu’ya düşüncelerine en karşı olduğu gazeteciden daha uzaktır. Uğur Mumcu, araştırmacı gazetecilik kavramını yerleştirmiş bir kişi olarak her konuyla ilgilendi. Başka bir deyişle konu seçmedi. Bir gün Dışişleri Bakanlığı’ndaki bir yanlışlık, ertesi gün Devlet Tiyatroları’nda sansür, ardından haksız yere sürgün edilmiş sıradan bir memur, hemen sonrasında faili meçhul cinayetlerle ilgili ülkeye sarsan bir ipucu... Ve tabii ki yolsuzluklar, hırsızlıklar, siyasetin çıkmaz sokakları... Gazeteciliğin ruhu muhabirliktir. Meslekte köşe yazarı olarak hızla yükselmesine karşın, muhabirlik ruhunu hiçbir zaman yitirmedi. Bütün bu özelliklerinin toplamı olarak; hiçbir devlet kurumu yoktur ki Uğur Mumcu’nun eleştiri hedefi olmasın, hiçbir devlet kurum yoktur ki Uğur Mumcu ulaşamasın! Genelkurmay da arşivlerini kurallar çerçevesinde Uğur Mumcu’ya açma sorumluluğu hisseder, bir araştırma için gittiği Almanya’daki tarikat camisinin imamı da Uğur Mumcu ile oturup sorduğu soruları yanıtlama gereği duyar. Karşısındaki kişi bilir ki Uğur Mumcu o konuyla ilgilenmeye başlamışsa artık bırakmayacaktır. Kendisi bilgi vermezse, mutlaka öyle ya da böyle ona ulaşacak. Uğur Mumcu’nun ana hedefi iktidar icraatıydı. Bir gazetecinin ana işlevinin iktidarı toplum adına denetlemek olduğunu çok iyi bilirdi, gereğini ne pahasına olursa olsun yerine getirirdi. 24 Ocak 1993 günü çıkan son yazısı, ‘Zeyilname’ başlığı ile otoyol ihalelerine ilişkin tartışmaya açık bir uygulamaydı. Bugün pek çok kişi tarafından “kullanım ömrü dolduğu” düşünülen bu özellikler aslında gazeteciliğin evrensel değerleridir. Ölmemiştir. Tam tersine halen yaşamakta, kalem oynatmakta olan pek çok kişi gazeteciliğini öldürmüştür, sadece kalem oynatmaktadır. Ama Uğur Mumcu’nun gazeteciliği hâlâ günceldir. Yaşamaktadır. Savunduğu hangi değer toplum vicdanında ölmüştür? Gazeteci, sadece kaleminin teriyle geçimini sağlıyorsa, ona saygı duyulması gerekliliği mi? Gazetecilerin, ana işlevinin iktidarları toplum adına denetlemek olduğu ilkesi mi? Gazetecinin herkes hakkında, belgebilgi varsa patronunun arkadaşı hakkında da yazı yazabilmesi gerektiği ilkesi mi? Her türlü yolsuzluğun, usulsüzlüğün üzerine ayrım gözetmeksizin gitmesi gerektiği ilkesi mi? Bütün bunlardan öte Mumcu’nun, aynı gün öldürüldüğü Gaffar Okkan’da da bulunan bir başka özelliğine ayrıca değinmek gerek. Onu yarına bırakalım... [email protected] [email protected] Demirtaş, CHP’nin faili meçhul cinayetler için önerdiği komisyonu destekledi ‘Hakikat barış getirir’ AYŞE SAYIN ‘Komisyonu önemsiyoruz’ CHP’nin “Hakikat Komisyonu” önerisini değerlendiren Demirtaş, “Hakikatleri araştırmak ve geçmişle yüzleşmek, hem toplumsal barışın bir gereği hem de geleceğe daha güvenli bakabilmenin zorunlu bir aşamasıdır” dedi. Demirtaş, böyle bir komisyon kurulmasını son derece önemsediklerini söyleyerek, şu görüşleri dile getirdi: “Bu çerçevede kurulacak komisyonlar, geçmişte yaşanan ve karanlıkta kalan olayların aydınlatılması için araştırmalar yapabilir, itiraflarda bulunacakları af karşılığında dinleyebilir, sorumluları ortaya çıkarıp yargı sürecine havale edebilir, çatışmaların tümden son bulması için tarafların izlemesi gereken yol haritasını çıkarabilir ve gelecekte bu türden vahşetlerin, suikastların, katliamların, çatışmaların, faili meçhul cinayetlerin yaşanmaması için ne tür tedbirler alınması gerektiğini ortaya koyabilir. Bu komisyon kendi içinde adalet, barış, hukuk, silahsızlandırma vb. alt komisyonlar da kurabilir. Arkasında devlet iradesinin olduğu içinde resmi ve sivil güvenilir kişilerin içinde bulunduğu böylesi bir komisyon hem gerçeklerin ortaya çıkarılmasında hem de barışın sağlanmasında büyük roller oynayabilir.” Mersin’de önceki gün 13 kişinin gözaltına alındığı Hizbullah operasyonlarını protesto eden bir grup, Ulu Cami önünde gösteri düzenledi. Kuranıkerim okunmasının ardından bir açıklama yapan Halit Gültekin, İslami faaliyet yürüten derneklerin, öteden beri kolluk güçleri ve yargı tarafından taciz edildiğini, son olarak Hizbullah operasyonu kapsamında derneklerin basıldığını ileri sürdü. Gültekin, “Bu dernekler legal alandan illegal alana geçmeye zorlanıyor. Bu operasyonlar teröre karşı yapılmamıştır. İslami dernekleri sindirmek için yapılmıştır. Bu operasyonlar Ergenekoncuları ve İmralı’yı rahatlatmak için yapılmıştır ve bunlar hükümetin bilgisiyle yapılmıştır” dedi. Hizbullah’tan tekbirli protesto ENGELLİLER FIRSAT EŞİTLİĞİ İSTİYOR ‘Bizi görmeyenler sandığa gömülür’ ANKARA (ANKA) Tüm Engelliler ve Aileleri Yardımlaşma Derneği (TEDAY) Genel Başkanı İlimdar Boztaş 12 Eylül referandumu ile kabul edilen anayasa değişikliği kapsamında engelliler için ayrımcılık ve fırsat eşitliği hükmünün konulduğunu, ancak henüz ülke genelinde konuyla ilgili yeterli bir çalışmanın yapılmadığını savundu. Türkiye’de 8 buçuk milyon engelli yurttaşın olduğunu anımsatan Boztaş, “Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde ülke nüfusunun yarıdan fazlasını alakadar eden bu camianın TBMM, belediyeler ve il genel meclislerinde yeterli oranda temsilcileri olmalıdır. Her bakanlıkta, kamu kurumlarının genel ve il müdürlüklerinde ve belediyelerde engelli danışmanlar olması hizmetlere kalite getirir ve çözümler kolaylaşır” dedi. Genel seçimlerde partilerin göstereceği engelli adayların sayısına bakacaklarını belirten Boztaş, “engellileri görmek istemeyenleri sandığa gömeceklerini” söyledi. Haberal, Balbay ve Özkan’a davet İstanbul Haber Servisi DSP Genel Başkanı Masum Türker, DSP tarafından Levent Kültür Merkezi’nde düzenlenen Bor Madeni Sempozyumu’nda konuştu. Türker, seçim çalışmalarını İstanbul’da yoğunlaştıracaklarını belirtti. TBMM’de en az 5 partinin grubunun olması gerektiğni vurgulayarak Hherkesi DSP çatısı altına davet eden Türker, “Parti olarak başta Prof. Dr. Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve Doğu Perinçek gibi Türkiye’nin hem düşünce hem medya hem de siyaset alanında faaliyette bulunmaktan başka bir suçu olmadığına inandığımız bu kişilerin de bizim bu faaliyetimizin içinde yer almasını düşünüyoruz” diye konuştu. Ergenekon’da 45 günlük ara bitti İstanbul Haber Servisi İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Danıştay’a silahlı baskından sanık Alparslan Arslan’ın da sanıkları arasında bulunduğu Birinci Ergenekon davasına 45 günlük aradan sonra bugün devam edilecek. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davada bugün Danıştay olayı tanıklarının ifadelerinin alınmasına devam edilmesi bekleniyor. Danıştay’a silahlı baskın ve Cumhuriyet gazetesine üç kez bomba atılması ile Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi dosyasıyla birleştilerek sanık sayısı 94’e çıkan davada tutuklu 22 sanık bulunuyor. Fotoğraf: ABİDİN YAĞMUR ANKARA CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun faili meçhul cinayetlerin araştırılması için “Hakikat Komisyonu” kurulması önerisine, bu konuda Abdullah Öcalan’ın da önerisiyle daha önce aynı gerekçeyle Meclis’te “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” kurulması önerisi veren BDP’den destek geldi. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bağımsız ve güvenilir resmisivil güvenilir kişilerden oluşacak böyle bir komisyonun hem faili meçhul cinayetlerin ortaya çıkarılması, hem de “barışın sağlanmasında büyük rol oynayacağını” söyledi. CHP Adana’da başkan Karalar ADANA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Adana İl Örgütü’nün olağanüstü kongresi İnci Otel’de yapıldı. CHP Adana milletvekilleri Hulusi Güvel, Tacidar Seyhan, PM Üyeleri Doğa Çiğdemoğlu ve Vahap Seçen’in de katılımıyla yapılan kongrede Genel Başkan Yardımcısı Engin Altay da bir konuşma yaptı. Kongrede 315 delegenin oyunu alan Zeydan Karalar başkan seçildi. MHP ve eski BBP’lilerden güç birliği İstanbul Haber Servisi MHP ve BBP’nin eski ve yeni yöneticileri, Ülkü ve Alperen Ocakları ile sendika ve sivil toplum örgütü temsilcileri, “Güç Birliği” adı altında Feshane Uluslararası Fuar Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen kahvaltıda bir araya geldi. MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya, “Türkiye’nin bu gidişini düzeltmek için MHP’nin tek başına iktidarına ihtiyaç var” dedi. KamuSen İstanbul İl Başkanı Hanefi Bostan ise milliyetçilerin birleşmesi çağrısı yaptı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle