18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul S Edirne B Kocaeli S Çanakkale S İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara S 11 11 12 14 15 15 13 10 9 10 10 10 8 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S B B B S B B B S S S 9 9 1 18 16 17 11 13 9 9 1 3 1 Oslo PB Helsinki PB Stockholm PB Londra PB AmsterdamY Brüksel B Paris PB Bonn K Münih B Berlin K Budapeşte K Madrid Y Viyana Y 5 5 3 6 6 5 5 2 1 3 4 11 5 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam PB B PB PB K K B PB Y B K PB PB 8 7 13 14 3 11 6 9 8 1 5 17 15 Ülkemizin kuzey kesimleri parçalı ve çokbulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ile Sinop ve Ardahan çevreleri yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Yağışlar genellikle yağmur ve sağanak, Artvin ve Ardahan çevrelerinde karla karışık yağmur ve yükseklerinde kar şeklinde olacak. Gece ve sabah saatlerinde iç ve doğu bölgelerimizde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis görülecek. CUMHURİYET 19 OCAK 2011 ÇARŞAMBA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19 Ocak GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK varsa bu kişilerin belirlenmesini” istiyor. “Devlet büyükleri hakkında hakaret ve benzeri suçların şikâyete bağlı olmadığını, bu nedenle ıslıkla veya sözle Başbakan’a hakaret edenlere soruşturma başlatacağını” bildiriyor. Savcılık görevini yapıyor. Pekâlâ, ama savcılık “devlet büyüklerinin” milyonları barındıran GS taraftarlarına yönelttikleri, birkaç gündür gazete manşetlerini süsleyen hakaretleri dikkate almayacak mı? AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış, stadyumu terk ederken “nankörler” diye bağırıyor. Yalakalar, yandaşlar GS taraftarlarına geri zekâlılar, kuş beyinliler, şerefsizler diye ağız dolusu hakaret ediyor. Savcılık devlet büyüklerine hakaret edenleri ararken… AKP’den yıllar önce tarihte onurlu yerini alan GS’ye reva görülen hakaretlerin sahipleri hakkında herhangi bir soruşturma açmayı… …Ya da TOKİ Başkanı’nın GS yönetimine ve taraftarlara ağır hakaretler içeren konuşmasına soruşturma düşünüyor mu acaba? Ne polis raporu var ortalıkta ne de savcılığın kimileri hakkında açtığı soruşturma. Ama RTE, protesto olayını herkesten önce keşfetti ve “Açıkça söyleyeyim” diyor. Protesto “organize!” Oysa RTE’den veya çevresinden protesto olayına ideolojik bir eylem diye yorumlar beklenirdi. Ya da muhalefetin, “gittiği illerde halkın kendisine gösterdiği teveccühü” kıskandığı için protestoyu organize ettiğini iddia edebilirdi. Ama ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin şu gerçeği ortadan kaldıramaz. GS taraftarı 400 trilyona mal olan Arena’nın TOKİ’nin maddi desteğiyle tamamlandığını bilmesine karşın… … AKP iktidarında ülkenin nereye sürüklendiğinin bilinciyle Başbakan’ı ve bakanları protesto etmekte tereddüt etmedi. Protesto RTE’ye karşı kitlesel, bilinçli bir eylemdi. Lakin yandaş medyanın TV’lerdeki yorumlarına göre protesto RTE’ye yönelik bir eylem değil. Kime karşı olduğunu da örneğin Aziz Üstel’den (Star) öğrendik. Dediğine göre protesto GS Kulübü Başkanı Adnan Polat’a yönelikmiş! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, koyu bir GS’li. Geçen cumartesi gününe kadar Galatasaray’lıymış. “Şu an” diyor, “ilişkilerimi gözden geçiriyorum”. “Çocukları ile beraber konuştuktan” sonra; herhalde GS kulübünü ve taraftarlarını derinden sarsacağını sandığı “aile” kararını açıkladı. “Bundan sonraki haftalarda Galatasaraylı değiliz”. GS’nin yüz yıllık tarihinde kim bilir kaç başbakan, enerji bakanı veya bakanlar geldi geçti. Anımsayan var mı? Başbakan Erdoğan’ın Kars’taki ‘İnsanlık Anıtı’ için kullandığı “ucube” sözünü düzeltme çabası bizzat Başbakan tarafından yalanlanan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın istifa etmesi gerektiği yönündeki beklenti bu köşede ifade edilmişti. Ancak Günay, istifa bir yana, Başbakan ya da AKP’nin yanlışlarını eleştirmek yerine, hedefine ana muhalefet partisini oturtan bir siyaset izlemeyi tercih etti. Dün Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede istifa çağrıları konusunda “Ne yaptım ki istifa edeceğim? Başbakan ile sanatçıları kızıştıran, yangına körükle giden bir tavır mı takındım? Gerginliği önlemeye, tartışmanın boyutlarının büyümesini engellemeye çalıştım” savunmasını yaptı. Kendisine aynı çağrıyı yapan CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu, Deniz Baykal’ın CHP liderliğini bırakması sonucunu doğuran olayı hatırlatarak “kamera şakası” dile nitelendirmesini kimsenin kendisine yakıştırdığını sanmıyorum. Hatta kendisinin bile. Nitekim dün Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede kendi ifadesinden duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdi. Kullandığı sözler için “Biraz sert bir yanıt vermiş olabilirim” deme ihtiyacı duyan Günay, açıklamasına CHP’den gelen ağır eleştirileri ise yargıya taşıma niyetinde. Sadece heykel konusunda değil, başka konularda da hükümet ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Günay: Kılıçdaroğlu’na Yanıtım Biraz Sert Oldu içinde Başbakan ile bakanların farklı düşüncede olma haklarının bulunduğunu ve bunun demokrasinin gereği olduğunu düşünen Günay, kendisine çeşitli kesimlerden gelen tepkilerin haksız olduğu inancında. Bakanlık döneminin sinema, tiyatro, edebiyat ve kültür hayatının diğer tüm alanlarına hizmetle geçtiğini, Sagalassos, Hacı Bektaş ve Madımak Oteli için yaptıklarının bir kalemde unutularak “linç edildiği” kanatinde. şans tanırım” diyerek önümüzdeki günlerde Arınç’tan kendisine yönelik bir düzeltme demeci beklentisini hissettirdi Günay. Heykel ne olacak? Bakan Günay, olay haline dönüşen heykelin akıbetini de anlattı. Anıtlar Yüksek Kurulu’nun o bölge SİT alanı olduğu için yeni düzenleme projesi yapılması yönündeki kararının Başbakan’ın açıklamalarından önce alındığının altını çizen Günay, “Şimdi bunun gereği yerine getirilecek. Yeni proje yapılacak. Kurul var, sanatçının telif hakkı var, belediye var. Ortak bir çözüm bulacaklar” dedi. Günay’ın daha önceki “Bir sanatçının emeğine saygısızlık göstermeyiz, emeğini yıkıp, kaldırmaya çalışmayız” sözünden dönmeye hazırlandığı da ortaya çıkıyor. Arınç’tan düzeltme beklentisi Günay’a göre “Başbakan ile arasında bir sorun yok.” Peki Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile? Arınç’ın “Yanlış bir şey yaptı. Allah hiçbirimizi onun yerinde bırakmasın” sözleri Günay’ın durumunu hem kamuoyu nezdinde hem de AKP içinde en az Başbakan’ın sözleri kadar sarsmış olmalı. Hatırlattığımızda, “Gerektiğinde ben de düzeltme yaparım, bakan arkadaşlarımın da düzeltme yapmasına Alkol yönetmeliğini incelettiriyor Heykel konusunda Başbakan’ın tutumunu eleştirmeyen Günay’ın, AKP’nin son dönemde toplumda kuşku ve kaygıları derinleştiren icraatları ve söylemleri hakkındaki tutumu da çok farklı değil. Hem Erdoğan’ın hem de Galatasaray yönetiminin bariz haksız olduğu Arena’daki protestolara yaklaşımı diğer bakanlar gibi. “Protestocu taraftarların saygısızca davrandığı” görüşünde. Günay’a göre “Herkesin eleştiri özgürlüğü var ama kimsenin Başbakan’ı yuhalama hakkı yok!” Binlerce insanın neden hükümeti protesto etmeyi tercih ettiği konusundaki görüşü ise çok tanıdık: “Toplumda kaygı yok, yaratılan kaygılar var.” Alkol yönetmeliğini anımsattığımda ise “Yiyecek ve içecek sektörünün temsilcileriyle birkaç gün içinde bir araya gelerek görüşlerini açıklayacağını” söyledi. Az da olsa umut verici yanıtı şöyle: “Tartışma yaratan yönetmeliği incelettiriyorum. Devletin anayasal görevi çocukları zararlı alışkanlıklardan korumak. Ama gerçekten günlük yaşama müdahale anlamında rahatsız edici yönleri var mı baktırıyorum. Varsa, daha önce de gerektiği yerlerde müdahalede bulunduğumu biliyorsunuz. Mesela gürültü meselesinde yaptım bunu. Gerekirse yine yaparım.” Ancak “ucube” olayında yaşananlardan sonra Günay, bu yönetmeliğe de destek verirse kimse için şaşırtıcı olmaz. GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY aklıma nedense, hiç yeri değilken bu söz geldi. AKP, şöyle bir anlayışı benimsemiş ve kendi yöntemleriyle yerleştirmiş görünüyor: Ülkede meydana gelen olumsuzluklardan partimiz sorumlu değildir. Olumlu algılanan her şeyde partimizin payı vardır! Ne güzel. Bu yöntemi oturttuktan sonra hükümet olmaktan kolay bir şey var mı? Hükümeti sorumlu tutanlara, eleştirenlere karşı da yine AKP’ye uygun siyaset bilimine renk katan yöntemler geliştirildi. Bazı araçların arkasında şöyle bir uyarı vardır: “Lütfen sürücü hatalarını şu numaraya iletiniz.” Bir TIR şoförü aracının arkasına daha farklı bir yazı asmış: “Sürücü hatalarını yüz yüze görüşelim!” İşte AKP de böyle. Ola ki bir hata varsa, gel, söyle, çözüme katkıda bulun, hatta çöz git. Çözemeyeceksen niye mesele yapıyorsun? Demek ki farklı bir niyetin var! Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) değişiklikleri yapılırken tonlarca hata ortaya çıkmıştı. Pek çok maddede AKP’nin kamuoyu ile paylaşmadığı kimi niyetleri de açığa çıkmış, iş iyice anlatılamaz hale gelince AKP görünürde de olsa geri adım atmıştı. Aklımda kalanlardan biri, izin almadan kurs açmanın suç olmayacağına ilişkin bir düzenlemeydi. Suç olsa bile fiilen ceza verilmesini olanaksızlaştıran bir düzenleme. AKP’nin amacı, kaçak Kuran kurslarının önünü açmaktı. Ancak bu yöntemin önü alınmaz başka düzensizliklere neden olacağı anlatılınca başka usuller öne çıkmıştı. Hazırlanışında kevgire dönen iki temel yasanın uygulamaya geçmesi için de önce sabırsızlanılmış, sonra parti parti ertelenmişti. 5 yıl geçtikten sonra ortaya çıkan sorunlara AKP’nin sorumlu kadroları şu karşılığı veriyorlar: “Bir sorun varsa bu hepimizin sorumluluğundadır.” Milli irade deyince mangalda kül, edebiyatta fasikül, tespihte püskül bırakmayan hükümet, çıkardığı yasada sorunlar belirince, “beraber yürüdük biz bu yasalarda” şarkısını söylüyor. Ekonomiden dış politikaya kadar her alanda aynı yöntem geçerli. Akaryakıt ürünlerine zamdan hükümet sorumlu değil. Çünkü ortada anlatılması olanaksız bir tablo var. Ancak aynı hükümet başarıyla büyümüş, yerinde önlemler ve kararlar alarak kendisini geliştirmiş bir şirkete şunu söyleyebiliyor: “Benim dönemimde şu kadar kat büyüdün. Bunu niye bu şekilde izah etmiyorsun!” Konu ekonomiden açılmışken yine rakamsal bir gözlemimizi paylaşalım. Bu yıl da enflasyon tek haneli rakamlar civarında geziyor. Ben Silivri’ye düşeli en düzenli kullandığım şey posta pulu. İlk mektupları 60 kuruşa, hemen kısa bir süre sonra 65 kuruşa göndermeye başladım. Geçen yılın başında 75, ortasında 80 kuruş oldu. 2011 Ocak başında da ilan ettiler: “Posta pulu 90 kuruş olmuştur!” İki yılda benim enflasyonum yüzde 50. Dış politikadaki hesaplar biraz daha ince gidiyor. Yunanistan’la ilişkiler konusunda değerlendirmem şu: Ege’nin iki yakası bir araya gelmedikçe, Türkiye ile Yunanistan’ın iki yakası bir araya gelmez. Bir araya gelmenin iki tarafça da kabul edilebilir, sağlam temelleri olması gerekir. Erzurum dolaylarından gelen haberler ve sonrasındaki yankılar ortada şöyle bir tablo olduğunu gösteriyor: AKP ile Yunanistan’ın arası çok iyi. Ancak Türkiye kimi konularda, AB ve Yunanistan tarafından da kabul edilemez ısrarlar içinde. Türkiye’nin bu eskimiş politikadan vazgeçmesi gerekiyor. Yola böyle devam ederseniz çözüme ulaşmanız zor. İki yaka örneğinden esinlenip anlatalım: Gömleğin en üst yaka düğmesini yanlış iliklerseniz sonraki tüm iliklemeler yanlış olacaktır. Bize inanmıyorsanız aynada deneyip görün, halinize gülün! [email protected] [email protected] Sertok, 2B kavramının talana göz yummak için yaratıldığını vurguluyor Arazi işgaline kılıf Hükümetin, 2B’leri bütçeye kaynak yaratmak için satacağı iddia ediliyor. ÖZLEM GÜVEMLİ ÖLÜ SAYISI 49 OLDU Taşlama işçileri çözüm bekliyor İstanbul Haber Servisi İstanbul Küçükköy’de kot taşlama işinde çalışan ve yakalandığı “silikozis” hastalığı sonucu uzun süredir tedavi gören İsmail Şahin (38) isimli işçi yaşamını yitirdi. Şahin’in ölümüyle birlikte “silikozis” hastalığı sonucu yaşamını yitiren işçi sayısı 49’a yükseldi. Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesi tarafından yapılan yazılı açıklamada dün, “silikozis” hastalığına yakalanan İsmail Şahin’in yaşamını yitirdiği bildirildi. Şahin’in ölümüyle birlikte “silikozis” hastalığı sonucu ölen işçi sayısının 49’a yükseldiği belirtilen açıklamada, “Evli ve 3 çocuğu bulunan İsmail arkadaşımızın ölümünü üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Silikozisli arkadaşlarımız 40’lı yaşlarını göremeden aramızdan ayrılıyor. Hükümet bir an önce ölümlerin önüne geçmek için adım atsın” denildi. İşçilerin taleplerinin belli olduğu vurgulanan açıklamada, “Bizler, meslek hastasıyız. Bu yüzden, Meslek Hastalıkları Hastanesi’nden silikozis raporu alan arkadaşlarımıza iş göremez gelirinin bağlanmasını istiyoruz. Bizler canımızı ortaya koyarak ailelerimize iyi bir gelecek için uğraşırken, ilgililerin de torba yasa tasarısında yapılacak değişiklilikle silikozis hastalarının sorununa çözüm bulunmasını istiyoruz ” görüşüne yer verildi. Orman özelliğini yitirmiş araziler olarak bilinen 2B’leri satışa çıkararak sorunu çözmeyi amaçlayan hükümetin, 3 bakanlık tarafından hazırlanan tasarıyı 1 ay içinde Meclis gündemine getirmesi bekleniyor. Artık orman sayılmayan ve 18 ilde bulunan 473 bin 419 hektar 2B arazisinin yarısının yani yaklaşık 200 bin hektarın rayiç bedel üzerinden satışa çıkarılmasını öngören tasarıya tepkiler de artıyor. 2B’lerin gelir kaynağı olarak görülmesini eleştiren 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu sözcüsü ve orman mühendisi Besim Sertok, “2B orman işgalcilerine af getirmek için yaratılmış bir kavram” diyor. Hükümetin 2B hazırlıkları tamam ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, daha önce veto edilen orman arazilerin satışıyla ilgili 2B düzenlemesinin hazırlıklarının tamamlandığını, tasarının ilk Bakanlar Kurulu toplantısına gelebileceğini bildirdi. Eroğlu, “Bakanlar Kurulu’na inşallah önümüzdeki günlerde gelir. Biz üç bakanlık olarak; Maliye, Çevre ve Orman bakanlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı olarak hazırlıklarımızı yaptık. Hükümete, Bakanlar Kurulu’na arz edeceğiz. Daha sonra Meclisimize intikal edecek. Teknik çalışmalar büyük ölçüde tamamlandı” dedi. ‘Göz yumdular’ Hazırlanan yasa tasarısının sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getireceğini söyleyen Sertok, dünyanın hiçbir yerinde 2B diye bir kavram bulunmadığını belirtiyor. Orman özelliğini yitirmiş araziler üzerindeki işgalin, iktidarların göz yumması sonucu oluştuğunu ifade eden Sertok, Sarıyer örneğine dikkat çekiyor. 4050 yıl önce İstinye Tersanesi ve Türkiye’nin önemli endüstriyel tesislerine ev sahipliği yapan Sarıyer’e ucuz işçi olarak gelenlerin bu tesislerin çevresinde evler yaptığını anlatan Sertok, “İşçilerin yerleştiği alanların bir bölümü de 2B arazisiydi. Ucuz emeğe ihtiyaç duyanlar bu işgale göz yumdular” diyor. ‘Parayla ölçülmez’ Sertok, 2B sorununu çözmenin ön koşulunun Orman Yasası’nın 2B maddesinin ve anayasadaki ilgili maddelerin kaldırılması gerektiğini vurgulayarak aksi halde toplumda “nasıl olsa bizi affedecekler” umudunun süreceğini dile getiriyor. 2B arazilerinin bütçeye kaynak yaratmak için satışa çıkarılmasına karşı çıkan Sertok, “Satışta değer biçilen şey arazinin ederi. Tahrip edilen yalnızca arazi değil orman ekosistemi. Ekosistemin sonsuz sayıda işlevi var. Bu işlevlerden bir kısmının sadece piyasa değeri var. Çoğu işlevin ise para olarak değeri ölçülemez” dedi. DANIŞTAY’DAN ÖRNEK KARAR ERGENE NEHRİ ZEHİR SAÇIYOR HES’lere dava yolu açıldı ÖMER ŞAN ‘Su kullanılamaz halde’ ERDAL ÖZCAN C MY B C MY B RİZE Yeşilırmak üzerinde yapılması planlanan HES’lerle ilgili, diğer HES projeleri açısından örnek olabilecek hukuksal bir sonuç elde edildi. Danıştay, kritik bir karara imza atarak, yüzlerce HES aleyhine dava açılabilmesinin yolunu açtı. Danıştay’ın bozma kararında; Tebligat Kanunu’na göre davacı olan yöre yurttaşlarına ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’ ile ilgili bir tebligat yapılmadığına hükmederek dava açma süresinin HES projesinden yurttaşların haberdar olmasıyla başla dığı kabul edildi. Yeşilırmak Çevre Platformu’nun çalışmaları sonucunda ‘Umutlu HES Projesi’ hakkındaki ‘ÇED gerekli değildir’ kararı aleyhine dava açıldı. Mahkeme, Belediye Başkanlığı ve Kaymakamlık tarafından “ÇED Gerekli Değildir Kararı’nın duyurulduğu, Umutlu Köyü Muhtarlığı tarafından da kararın ilanı gerekçesiyle, 60 günlük idari dava açma süresinin geçtiği” değerlendirmesiyle davayı süre yönünden reddetti. Karar, temyizinin ardından Samsun 2. İdare Mahkemesi’nin bu kararı, Danıştay tarafından bozuldu. ÇORLU “Tekirdağ İlinin Arıtma Çamurlarının Değerlendirilmesi Çalıştayı” Çevre Bakanlığı’nın öncülüğünde Çorlu’da yapıldı. Çalıştayda, Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevre Genel Müdürü Prof. Dr. Cumali Kınacı Ergene Nehri ve kollarındaki kirliliğe dikkat çekerek “Kirlilik değerleri 4. sınıf kirli sudur (zehirli su). Tarım ve hayvancılık bu su ile yapılamaz” dedi. Çalıştay’a, Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevre Genel Müdürü Prof. Dr. Cumali Kınacı, Tekirdağ İl Genel Sekreteri Mustafa Yel, Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan, Tekirdağ İl Çevre ve Orman Müdürü Mehmet Ceyhan, Trakya Sanayiciler Derneği Başkanı Doğan Ünaldiğer, bölgenin birçok belde ve belediye başkanları, arıtma konularında faaliyet gösteren çok sayıda özel kuruluş temsilcisi, üniversitelerin çevre mühendisliği bölümleri ve bölge sanayicileri katıldı. Çalıştayda Tekirdağ sınırları içerisindeki sanayi kuruluşlarından meydana gelen arıtma çamurlarının miktarları ve karakterizasyonunun belirlenerek bölge için uygun bertaraf yöntemleri tartışıldı. Hayvan ölümleri durmuyor İZMİR Uşak’ın Eşme ilçesine bağlı köylerde hayvan ölümleri devam ediyor. Son olarak bölgede dün 70 küçükbaş hayvanın ölü olarak bulunduğu bildirildi. Yöre halkı, Uşak Tarım İl Müdürlüğü yetkililerinin, Eşme’ye bağlı Bekişli köyü başta olmak üzere çevre yerleşimlerde görülen ölüm vakalarına, şap hastalığının neden olduğu yönünde açıklama yaptıklarını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle