18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 19 OCAK 2011 ÇARŞAMBA Kılıçdaroğlu, CHP’ye yüklenen Başbakan’a yanıt verirken liberallerin de AKP’nin amacını anladığını söyledi GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ‘Gizli gündem’ artık ortada TÜREY KÖSE Tunus: Geçici Bir Değerlendirme Tunus devriminin ilk raundu bitiyor. Devrimin, yeni bir hamle ile ikinci raundu başlatabilmesinin koşulları ise giderek tükeniyor, zaman Tunus devriminden yana işlemiyor. Bu çok ilginç momentte geçici bir değerlendirme yapmayı deneyebiliriz. ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın partisini hedef alan eleştirilerine “Heykelle, il başkanımızla uğraşacağına Kayseri’ye, Elazığ’a, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne baksın” karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu, son dönemde liberal kesimlerin de iktidarı eleştirmeye başlamasıyla ilgili olarak “İktidardakiler artık gizli gündemlerini hayata geçiriyorlar. Daha önce biz bunları söylerken liberaller bizi eleştiriyordu” dedi. Kılıçdaroğlu “40’a yakın ilde önseçim yapacaklarını” vurgularken, “Parti organlarında yer alanların milletve Kılıçdaroğlu son dönemde liberal kesimlerin de iktidarı eleştirmeye başlamasıyla ilgili olarak “İktidardakiler artık gizli gündemlerini hayata geçiriyorlar. Daha önce biz bunları söylerken liberaller bizi eleştiriyordu” dedi. Kılıçdaroğlu, partisini hedef alan Erdoğan’a da “Başbakan önce Kayseri’ye, Elazığ’a baksın. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne baksın. Kaç dosyası hakkında İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermedi? Bunlarını gereğini yapacak ve sonra bize dönecek” diye seslendi. killiği garanti anlayışı doğru değil. PM’ye seçilenler milletvekili olmak için değil, partiyi yönetmek için seçildi” mesajı verdi. Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’in güncel gelişmelerle ilgili sorularını yanıtlarken şu değerlendirmeleri yaptı: Nebil İlseven’in il başkanlığı: İstanbul il başkanımızla ilgili araştırma yapıldı, hiçbir şey saptanamadı. Araştıranlar, soruşturanlar kimdi? Gerçekten orada yolsuzluk yapıldıysa bunca yıl niye üzerine gitmediniz? Arkadaşımız her şeyde aklandı. Aklanmış bir insanı yolsuzlukla suçlamak ahlaka sığar mı? İstanbul il başkanımız bizim gençlik kollarından geliyor. Kabahati özel sektörden geliyor olması. Doğan Grubu’nda çalışmış. Ondan önce de Sabah Grubu’nda çalışmış. Profesyonel yönetici. İstanbul il başkanlığında da iddialı olacak bir arkadaşımız. Kayseri’ye, Elazığ’a baksın: Başbakan önce Kayseri’ye, Elazığ’a baksın. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne baksın. Kaç dosyası hakkında İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermedi? Bunların gereğini yapacak ve sonra bize dönecek. Varsa yolsuzluk üstüne gitmemek namertliktir, ahlaksızlıktır. Ge BİLGESAM’DAN KÜRT ARAŞTIRMASI: İĞNELİ FIRÇA Kürtler bölünme fikrine uzak Kürtlerin yüzde 86’sı “Türk bayrağı benim de bayrağım”, yüzde 83.9’u da “Türklerle Kürtlerin geleceği ortak” diyor. Yüzde 19.1’i ise evlerinde Türkçe konuşmuyor. FIRAT KOZOK ANKARA Bilge Adamlar Araştırmalar Merkezi’nin (BİLGESAM) “Kürtler ve Zazalar Ne Düşünüyor? Ortak Değer ve Sembollere Bakış” adlı araştırmasına göre, Kürtlerin yüzde 19.1’i evlerinde Türkçe konuşmuyor. Yüzde 9.9’u ise Kürt sorununun “Bağımsız bir devlet kurularak çözüleceğine” inanıyor. Buna karşın yüzde 86’sı “Türk bayrağı benim de bayrağım”, yüzde 83.9’u da “Türklerle Kürtlerin geleceği ortak” diyor. Emekli Büyükelçi İlter Türkmen, eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk ile emekli bakan ve generallerin bulunduğu BİLGESAM, Kürt açılımı tartışmaları sürerken yeni bir araştırmaya imza attı. Doğu ve Güneydoğu’da terörden etkilenen 19 il ve bu bölgelerden Mersin ve İstanbul’a göç eden Toplam 8 bin 706 kişiyle yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmadan çıkan sonuçlar ana hatlarıyla şöyle: Mersin’de yaşayan Kürtlere sorulunca, oran yüzde 69.9’a kadar geriliyor. Zazaların ise yüzde 84.9’u “Türk ordusu bizim ordumuzdur” diyor. Araştırmada katılımcılara, “Türklerle Kürtlerin ortak bir geleceği var mıdır” sorusu da yöneltiliyor. Bu soruyu Kürt kökenlilerin yüzde 83.9’u “Ortak geleceğimiz vardır” yanıtını veriyor. Aynı sorunun yöneltildiği Zaza kökenlilerin ise yüzde 88’i, “Türklerle Kürtlerin ortak geleceği vardır” diyor. Terörün yaşandığı 19 ilde, 12 milyon 912 bin 561 kişi yaşıyor. Bunların 7 milyon 178 bin 887’sini Kürt, 3 milyon 944 bin 894’ünü Türk, 869 bin 83’ünü Zaza, 860 bin 470’ini Arap, 59 binini ise diğer kökenliler oluşturuyor. Bu illerdeki Kürtlerin 1 milyon 618 bin 121’i Hanefi, 5 milyon 457 bin 390’ı Şafi, 103 bin 376’sı da Alevi. Zazaların 183 bin 622’si Hanefi, 536 bin 455’i Şafi, 149 bin 6’sı ise Alevi. alınması, güçler ayrılığının ihlal edilmesi, heykel tartışmaları gibi gelişmeler “gizli gündem” konusunda bizim haklı olduğumuzu ortaya koydu. Gizlenen Deniz Feneri belgesi: AKP’nin Deniz Feneri davasının sürüncemede reğini yapmamak yolsuzluğa bırakmak için, delillerin kaortak olmak demektir. Başba rartılması için elinden geleni kan’ı Kayseri’de yolsuzluğa yaptığını görüyoruz. Yakından ortak olmakla suçluyorum. takip ediyoruz. Kayseri ve Orada rüşvet toplayan adam el Elazığ olayları gibi. Elazığ’da yazısıyla yazmış. O defterin dosya daha kabaracak aslında. bir fotokopisini alıp baksın Bir gazeteci yazdığı haberler Başbakan. Arzu ederse ben yüzünden dövüldü, gazetesini gönderirim. Yüzü kızarma kapatmak zorunda kaldı. Olaydan o deftere bakabilecek mi? ları ortaya çıkaran düzgün bir AKP, yolsuzlukları örten bir AKP’li var. O da dayak yedi. parti haline geldi. Başbakan bunları görüyor mu Liberallerin AKP’ye acaba? Heykelle uğraşacağına, eleştirileri: Biz AKP’nin bu konularla uğraşsın. Yolgizli gündemi olduğunu, Türki suzluk benim uzmanlık alanım ye’yi nereye götürmek istediği değildir, demesin. Yolsuzluk ni söylerken liberaller tepki gös onun uzmanlık alanı. terirdi. Şimdi bu gizli gündemi Seçimlerde başarı hayata geçiriyorlar. Yargıdaki oranı: Şu oran, bu oran degelişmeler, demokrasinin askıya mek doğru değil. Seçimden sonra ortaya çıkan tabloyu sağduyulu çevreler değerlendirir. Ya çok ZAFER TEMOÇİN da bir başarı yok, denirse başarılı olamamışız demektir. Bir kişinin değerlendirmesinden çok, bu sağduyulu çevrelerin yapacağı değerlendirme önemli. Biz bir hedef koyuyoruz, hedefimiz yüzde 40 diyoruz. 40 ilde önseçim: Bazı illerde önseçim, bazı illerde daraltılmış önseçim, bazı illerde eğilim yoklaması, bazı illerde merkez yoklaması olacak. 40’a yakın ilde önseçim yapacağız. Mümkün olduğu kadar yaygın bir biçimde adaylarımızı örgüte danışarak belirleyeceğiz. PM’dekilerin adaylığı garanti değil: PM’ye seçilen arkadaşlar milletvekili olmak için seçilmedi. Partiyi yönetmek için seçildiler. Parti organlarında yer alanların milletvekilliği garanti anlayışı doğru değil. Parti çıkarları her şeyin üzerindedir. Milletvekili olacağız, diye küçük çıkarlar için ayrışmak hiçbir CHP’liye yakışmaz. CHP’liye yakışan [email protected] yi iktidar yapmak için mücadele etmektir. Olayı bitirme çabaları… Pazartesi akşamı haberler, Tunus’ta, genel seçimlere kadar ülkeyi yönetmek üzere bir Ulusal Birlik Hükümeti’nin kurulduğunu bildiriyordu. Önceki hükümetin Savunma, Dışişleri, İçişleri ve Maliye bakanlarının bu Ulusal Birlik Hükümeti’nde, yerini koruyacak olması, hem iktidar yapısının, hem de bu yapının ABD ve AB bağlantılarının niteliğinin değişmeden kalacağını gösteriyor. Ordu da sokakları tutmuş ve güvenliği sağlamayı üstlenmiş durumda. Güvenliği sağlamaya kararlı güçler, bu şekillenmeyi protesto edenlerin üzerine su toplu panzerlerle saldırıyorlar… Karar vermekte acele etmek istemiyorum, ama bana, pazartesi günü Batı medyasında, bölge medyasında, vurgu devrimden, istikrar ve kaosu önleme söylemine kaymış gibi görünüyordu. Kavramsal düzeyde de bu devrimin, liberal demokrasinin sınırları içinde kalmasına özellikle dikkat edildiğini, “Yasemin” nitelemesiyle, malum renkli devrimlerle aynı kategoriye konularak ufkunun kapatılmaya çalışıldığı da görülüyordu. Halbuki karşımızdakinin, şimdiye kadar ölenlerin sayısının 200’e ulaştığına bakarak, “kansız bir devrim” olduğunu söylemek olanaklı değil. İkincisi, özellikle Bin Ali’nin ailesinin mallarına, devlet dairelerine yönelik yağma ve yakma olayları, devrimin alt sınıfların mülkiyet, servet nefretini de içerdiğini gösteriyordu. Şimdi gözlerden saklanmaya çalışılan, bir proleter kalkışması “olayı”yla karşı karşıya olduğumuzdur. Eğer kendimizi liberalizmin fantezi dünyasından kurtarabilir ve bu gerçeği görebilirsek, şu iki sonuç kaçınılmaz olur. Birincisi Tunus egemen sınıfının, güç ilişkilerinin ayakta kalabilmek için ürettiği siyasi yapılanmanın, bu ilişkiler yerinde durduğu müddetçe değişmesi olasılığı yoktur. Bu siyasi yapılanmanın günlük yaşamdaki belirtileri kimi yeni özellikler kazanabilir, “ilahlara kimi kurbanlar” verilebilir ama özü değişmeden kalacaktır. Burada, niyetleri aşan bir “yapısal belirlenme” ilişkisi söz konusu. İkincisi, bu isyanın bugünkü haliyle, bu güç ilişkilerini parçalama şansı yoktur. Devrimler olurlar, ama eğer kendi siyasi öznelerini ve programlarını üretemezlerse, enerjileri tükenir, geri çekilirler. Devrimi, bazen yavaş ilerleyen, hatta yıllarca sürebilen, bazen de halkın üzerine bir giyotin bıçağı gibi inen bir karşı devrim izler. Tunus devriminin kendi öznesini ve programını henüz yaratamadığını görüyoruz. Bu yüzden birinci raunt kapanırken kötümser olmak için oldukça neden var. Ama güç ilişkilerinin temsilcilerinin, bu durumun rahatlığıyla birbirleriyle didişirken, devrimin bu açığını kapama olasılığı da yok değil. Yayılma olasılığı Tunus devriminin bölge ülkelerinde “tekrarlanma” olasılığı güçlü değil. Çünkü her devrim kendi zamanını yaşar ve mutlaka yereldir. Ama Arap dünyasında yeni devrimci atılımların maddi koşullarının yaklaşık 10 yıldır olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz. Büyük Ortadoğu Projesi’ni tartışırken değindiğimiz gibi, bölgede hem nüfus artıyor, hem de bunun içinde gençliğin oranı. Bölge devletlerinin ise ne maddi ne manevi olarak bu gençliğin gereksinimlerine cevap vermeleri söz konusu değil. Bu da bu genç nüfusun çok büyük kesimlerinin daha baştan proletaryanın organik parçası olarak şekillendiğini gösteriyor. Emperyalizm açısından bu kadar stratejik bir bölgede böyle bir patlayıcı karışımın varlığı, BOP’un en önemli nedenlerinden biriydi. Bu bölge uluslararası mali sermayenin tüketim hummasına açılabilir, krediyle finansa edilebilirse, hem bu patlayıcı maddenin fünyesi çıkarılabilir, hem de kapitalizmin krizi hafifletilebilirdi. Bu gençlik/proletarya, şimdi Tunus’u büyük bir dikkatle izliyor, zaaflarını, güçlü yanlarını tartışıyor, devrim olasılığına güveni artarak, dersler çıkarıyor. Bu dersler internet ortamında hızla yayılıyor. Arap dünyasının baskıcı rejimleri de Tunus’u yakından izliyor, iktidarda kalmalarına yardım edecek bir şeyler öğrenmeye çalışıyorlar. Arap dünyasında bir sonraki devrim, başka türlü olacak. Bu devrimin Tunus devriminin izlerini taşıyacağını kesinlikle söyleyebiliriz. Kim bilir belki de bir gün geriye bakıp, devrimin birinci raundunu ya da genel olarak Tunus olayını bölgenin “1905”i olarak da görebiliriz. Tabii, bölgenin “1917”sini yaşadıktan sonra… [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com Bağımsızlık isteyenler yüzde 9.9 Araştırmaya göre “Türkiye’deki Kürtlere bağımsızlık verilmesi Kürt sorunu için bir çözüm müdür” sorusuna Kürt kökenlilerin yüzde 9.9’u “çözümdür” yanıtını veriyor. Zazaların ise yüzde 7.8’i Kürtlere bağımsızlık verilmesinin sorunu çözeceğini düşünüyor. Bu oran BDP’ye oy verdiğini beyan edenlere sorulduğunda ise oranlarda bir yükseliş görülüyor. Buna göre BDP’ye oy veren Kürt kökenlilerin yüzde 23.4’ü, Zazaların ise yüzde 23.7’si bağımsızlığı savunuyor. Katılımcılara, “Kürtlere, federatif hakların verilmesi Kürt sorunu için kalıcı çözüm sağlar mı” diye sorulurken yüzde 7.3’lük bölüm “sağlar” yanıtını veriyor. Zaza kökenlilerde bu oran 5.9’a düşüyor. İşsizin parasına el konabilecek Torba tasarıda Bakanlar Kurulu’na işsizlik fonunun yüzde 50’sine değin el koyma yetkisi verildi CHP PM üyesi Sarı tasarıda kıdemsizleştirme ve sendikasızlaştırmanın hedeflendiğini söyledi IŞIK KANSU ANKARA TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen torba yasa tasarısıyla Bakanlar Kurulu’na işsizlik fonunun yüzde 50’sine değin el koyabilme yetkisi tanındı. Esnek çalışma koşullarını genişleten yasa tasarısı, genç emeğin düşük ücretle çalıştırılmasına olanak sağlıyor. Tasarı ayrıca, kıdemsizleştirme ve sendikasızlaştırmaya da yol açacak. Tasarıya ilişkin Cumhuriyet’e bilgi veren CHP PM üyesi Perihan Sarı, “Torba yasada, maddeler arasına gizlenen bir başka niyet, kıdemsizleştirme ve sendikasızlaştırmadır. Gençlerin ucuz emek olarak piyasaya sürülmesi, çalışma yaşamının kıdemsizleştirilmesini, yaşlı işçilerin çalışma yaşamından dışlanmasını ve sendikasızlaştırılmasını sağlayacaktır. Uzun deneme sürelerine tabi olarak çalıştırılacak gençler sendikal haklarını kullanamayacaktır. Kısa süreli çalışmalar nedeniyle de kıdem tazminatı ile ilgili yakın gelecekte gerçekleştirilmesi olası yeni düzenlemeler için gerekli altyapı hazırlanacaktır. Belediye işyerlerinde kadro fazlası olarak nitelenen çalışanların, kamuya ait başka işyerlerine devredilmesi, ‘4 C’ benzeri uygulamaları yaygınlaştıracak ve yeni ‘TEKEL’ uygulamalarını başlatacak bir niyete dayalıdır” diye konuştu. Doğumdan sonra kullanılması gereken “anababalık” izninin, devlet memuru kadın ve erkek çalışanlar için 24 ay olarak öngörülürken bu hakkın işçiler için düzenlenmediğini ifade eden Sarı, tasarı ile ayrıca işsizlik fonu gelirlerinin yüzde 30’una el koymaya ve bunu gerektiğinde yüzde 50’ye arttırmaya Bakanlar Kurulu’nun yetkili kılındığını da sözlerine ekledi. 19.1’i ikinci dil kullanmıyor Kürtlerin yüzde 19.1’i evde ikinci dil kullanmıyor. Yüzde 79’u ise ikinci dil olarak Türkçeyi evlerinde kullanıyor. Zaza kökenlilerin ise yüzde 86’sı evlerinde ikinci dil olarak Türkçeyi kullanıyor. Buna karşın Kürt kökenli yurttaşların yüzde 80.4’ü “Türk vatandaşı olmaktan gurur duyduğunu” ifade ederken yüzde 86’sı “Türk bayrağı hepimizin”, yüzde 85’i de “İstiklal Marşı benim de marşım” diyor. Kürtlerin Yüzde 86.7’si Türk bayrağını ortak sembol olarak görüyor. Buna karşın İstanbul ve Mersin’de göç ile oluşan ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde bu oran yüzde 80.5’e düşüyor. Zaza kökenlilerde ise “Türk bayrağı hepimizindir” diyenlerin oranı yüzde 90.4 seviyesinde. Kürtlerin yüzde 81’i “Türk ordusu sizin de ordunuz mu” sorusuna “evet” yanıtını verirken aynı soru İstanbul ve BAKAN ÇUBUKÇU VE YÖK BAŞKANI ÖZCAN İLÖĞRETİMDE TÜRBAN SKANDALI ‘İmam polis’e destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, imam hatip liselerinden mezun olanlara polislik yolunun açılmasına ilişkin düzenlemeyle ilgili olarak “İmam hatip liselerinde okuyan çocuklarımız da bu ülkenin çocukları. Her zaman için her çocuğun istediği mesleği edinebileceği bir ülke hayal ediyoruz” dedi. Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği’nce düzenlenen kompozisyon yarışmasının ödül törenine katılan Çubukçu kanun teklifini desteklediğini söyledi. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan da “O düzenleme bizim yazdığımız teklifte de vardı. Onda da bir mahsur görmüyorum. Herkes girebilir” yanıtını verdi. Özcan, böyle bir düzenlemeyi yapmamanın anayasaya aykırı olacağını savundu. Veliler okulu bastı Yurt Haberleri Servisi Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesindeki iki ilköğretim okulunda türban skandalı yaşandı. Okula türbanlı geldikleri için 1 aydır derse alınmayan öğrencilerin velileri deyim yerindeyse okulu bastı. Şanlıurfa Hilvan’da ki Mustafa Kemal ve Yavuz Sultan Selim ilköğretim okullarında, yaşları 8 ile 13 arasında değişen yaklaşık 40 kız öğrenci okula türbanlı geldikleri gerekçesiyle bir aydır derslere alınmıyor. Bir aydır çocuklarının eğitim hakkının elinden alındığını ileri süren bir grup öğrenci velisi, dün türbanlı kızlarıyla birlikte öğrenim gördükleri Yavuz Sultan Selim İlköğretim Okulu’na geldi. Burada toplanan yaklaşık 20 kız öğrenci ve velisi, okul yönetimi ile görüşmek istedi. Polislerin de önlem aldığı okula giren öğrenci ve veliler, yöneticilerin bulunduğu binaya gitti. Ancak veliler okul yöneticileriyle görüşemediler. Atalay valileri topluyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 2010 yılının değerlendirmesi ve 2011 yılına ilişkin programı oluşturmak amacıyla 81 ilin valisiyle bugün Ankara’da bir araya gelecek. Atalay’ın önümüzdeki günlerde ayrıca il emniyet müdürleriyle de yıllık değerlendirme toplantısı yapması bekleniyor. 105 il başkanı istifa etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Haziran ayında yapılması planlanan milletvekili genel seçimlerinde, AKP, CHP ve MHP’den milletvekili aday adaylığı için toplam 105 il başkanı görevinden istifa etti. AKP’den 39, MHP’den 23 il başkanı istifa ederken, CHP’de istifa edenlerin sayısı ise 43 oldu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle