18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 OCAK 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA DİZİ Muhalefetteki Demirel ve İnönü, aşiret reislerinin Ankara’ya davet edilmesine karşı çıkıyor 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Dünya Türkiye’yi parçalamayı konuşuyor B atıya sığınan Kürtlerin hiç değilse 200 binini alın diyor. Bu çağrıları Batı duymuyor. Talabani ve Barzani, Özal’ın gözdeleri. Bu iki aşiret reisini Özal’ın Ankara’ya çağırıp görüşmeler yapmasına muhalefet karşı çıkıyor. Demirel; “Türkiye’nin parçalanması dünyanın birçok yerinde planlanmakta, programlanmaktadır. Nasıl olacak? Milliyet farklılıkları koyarak. Şovenizme dayalı milliyetçilik getirirseniz Türkiye’ye çok kötü sonuçları da birlikte getirirsiniz” diyor. İnönü de Özal’a çatıyor: “Yine kimseye danışmadan, televizyonlara verdiği demeçlerle bütün Ortadoğu’yu yönetmeye çalışıyor.” İstanbul İl Başkanlığı’nı Semra Özal kazanıyor. Rakibi Talat Yılmaz “Devlet gücüyle kazandılar” diyen demeçler veriyor. 684, 685 ve 600 Bilmem Kaç... Doğru çıkan ‘bir tahmin’ ampanya süresinden bir gün daha eksildi. Demirel sabah çıkıyor, akşam üzeri ya da gecenin bir saatinde Ankara’ya dönüyor. Hemen her gün arıyor. Gittiği illerdeki manzarai umumiyeyi anlatıyor. Umutlu. Gazetelerde yayımlanan anketler ilgiyle izleniyor. Bir süredir anketlerdeki oy oranlarında büyük değişiklikler görülmüyor. Üç aşağı beş yukarı aynı rakamlar sütunlarda. Önceleri DYP’ye yüzde 26 şans tanıdı anketler. Demirel’in kampanyayı açmasından sonra oran, kâh yüzde 27’ye, kâh 28’e çıktı, ama genelde yüzde 27’de ya da çok az üzerinde duruyor. Demirel söyleşilerimizde, illerde gördüğü ilgi ve coşkuyla anketleri kıyaslamaya kalkıyor ve anketlerin doğruyu göstermediği gibi bir kanıya kapılıyor. “Ben meydanları bilirim. Ben meydanların gösterdiği ile sonucu çıkarabilirim.” Genelde böyle başlıyor söze ve anketlere takılıyor. Kampanyanın ilerlediği günlerde oranın yükseleceği sanısına kapılıyor. Ne ki, DYP’ye verilen oy oranı sabit bir noktaya takılmış gibi. Yüzde 27! Genel çizgi... Yükselmiyor! Demirel’in nabzı hızlı atıyor. Hatta bu hızın telaştan kaynaklandığı bile söylenebilir. Zira DYP lideri, yüzde 27 ile tek başına iktidar olunamayacağının bilincinde. “Beklemek ve sonuçları görmek gerekiyor” gibi kimi yumuşak sözler Demirel’i ‘teselli etmiyor’. Sandık gününe az zaman kalmış, Demirel’in telefondaki sesi kaygılı. Yüzde 27’yi gösteren anketleri sorguluyor. Oktay Ekşi, kurucusu olduğu Basın Konseyi Başkanlığı’ndan ayrılmak zorunda kaldı. 28 Eylül tarihli yazısı, amacını aşan bir şekilde değerlendirildiği için uzun yıllardır sürdürdüğü Hürriyet başyazarlığı görevine nokta koyması yetmedi. Çok sevdiği Basın Konseyi’ne de halel gelmesini istemediği için, kuruculuğunu yaptığı Konseyin Başkanlığı’na da veda etmesini isteyen kimi ilahların bu isteklerini yanıtsız bırakmadı. Bir gazeteci düşününüz. Mesleğinin etik kurallarını buzdolabından çıkartarak hayata geçirmek için mücadele etmiş. O kuralları bir avuç arkadaşı ile canlı tutmuş. Tek kelime ile o mücadelede başarı kazanmış. Başarısını sürekli kılabilmek için, iletişim özgürlüğünü, özgürlüklerin ilk sırasında yer almasını ilke edinmiş. Ama o görünmez kaza kendisine yeni bir yol haritası çizdirmiş. Öylelikle Oktay, medyadan ayrılarak o haritanın gösterdiği yeni yolun yolcuları arasında yer alarak siyaset kulvarına adımını atmış. Ama o adımı atarken damarlarındaki gazetecilik alyuvarlarının gereğini yerine getirmekten de geri kalmayarak, önceden kararlaştırılmış bir programın uygulayıcısı olmuş. K Erken seçim tartışmalarına karşı Özal ve Akbulut birlikte hareket ediyor Yılmaz sahneye çıkıyor rken seçim tartışmaları gündemde. Özal karşı çıkıyor. ANAP Genel Başkanı Akbulut da… ANAP kongresi… Ötekilere oranla şansı daha fazla olan Mesut Yılmaz adaylığını ilan etti. Özal dönemini eleştiren açıklamalar yapıyor. Örneğin “ANAP olarak yıllardır her karar için liderin ağzına bakan bir lider partisi görünümü sergilediğimizi itiraf etmek zorundayız” diyen açıklamalar… Bu arada erken genel seçimden nasıl bir tablo çıkacağını araştıran anketler yayımlandı: Birinci parti DYP. ANAP 4. parti. Kavgalar, gürültüler, sert tartışmalar arasında ANAP, genel başkanını seçti. Semra Özal, Mesut Yılmaz’ı destekledi. (15 Haziran 1991) Başbakanlığı sırasında parti genel başkanlığı unvanını yitiren ilk Başbakan Akbulut, yeni Başbakan Yılmaz ve derhal hükümet pazarlıkları başladı. Başrolde Özal! Mesut Yılmaz’la birlikte erken seçimin şans ibresi olumlu işaret vermeye başladı. Sabah’ın Gallup’a yaptırdiğı anket: DYP yüzde 26.7, SHP 20, DSP 16.7, ANAP 15, Refah 7.7, MÇP (MHP) 4.7. Başlık: “Demirel arayı açıyor.” Başkan Bush Ankara’da. “Özal’ı cesur, Yılmaz’ı etkileyici buldu E Yine mahkeme kapısındaydık Dün Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Serter ve başka meslektaşlar ile birlikte Oktay’ın Basın Konseyi’ndeki son görev gününde, Silivri Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki o ucu açık duruşmaları izlemekten geri durmadık. Silivri Zulümhanesi’nde ikinci yıllarını dolduran meslektaşlarımız Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan’ın 684 gündür demir parmaklıklar arkasındaki zoraki konukluklarına tanıklık ettik. Meslektaşlarımız şayet birer basın tutuklusu olmak yerine, birer Hizbullah sanığı olsalardı, önceki tutukluluk süreleri gündeme gelmiş ve o gerekçe ile özgür bırakılmış olmazlar mıydı? Daha sonra da sürecin hesaplanması sırasında yanlışlı olduğu ileri sürülerek yeni bir kâğıt üstünde tutukluluk girişimi ile karşılaşılır; ancak atlarını alanlar çoktan Kafdağı’nı aşmış olmazlar mıydı? Silivri adaleti, bizim hukuk fakültelerimizde ders olarak okutulan adalet kavramının ta kendisi olmuş olsaydı, onca gecesi ve gündüzü ile 684 takvim yaprağını koparttığımız halde, çocuklarımıza az gitmiş uz gitmiş masalları anlatmaya gerek duyar mıydık? Ne garip bir toplum olduk biz? Bir yandan geciken adaletin adalet olmadığını her fırsatta söylüyoruz. Öte yandan hâlâ sanık olarak yargılanmalarını tamamlayamadığımız kimselerin tutukluluklarının uzayıp gitmesinden rahatsızlık duymuyoruz. Onlar daha ne kadar şüpheli sanık olarak devam edecekler diye rahatsızlık duymayan vicdanlarımızın nasır tutmuş olması bile adalet perisinin terazisindeki bozukluğun farkına varmamızı sağlamıyor. Sevgili Oktay’a politika yaşamında sürekli başarılar dilerim. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Yüzde 27 Başrolde Özal ğunu ve Amerikan yönetiminin bağımsız Kürdistan istemediğini” söylüyor. ABD Başkanı muhalefet liderleri ile görüşüyor. Dikkate değer tek çizgi, İnönü’nün, Başkan Bush’a Özal’ın başkanlık sistemi varmış gibi anayasaya aykırı davranış içinde olduğunu söylemesi ve ABD Başkanı’ndan “Bu sizin iç işiniz” yanıtını alması. mıştır.” Seçim, erken seçim… Gündemin ilk maddesi. rken seçim Özal, Malatya’da konuşuyor. “Erdal İnönü beni Başkan Bush’a gammazladı” diyor. “Ama ABD Başkanı’nın bana itimadı var. Benim tavsiyelerimi dinler. İnönü’yü ciddiye alma E eşil ışık yanıyor Başbakan ve ANAP Genel Başkanı Yılmaz; muhalefet liderleriyle tarih söylememesine karşın erken seçime yeşil ışık tutan bir görüşme yapıyor. Bu arada Moskova’da Gorbi’ye darbe... Yeni lider Yeltsin. Ve… Büyük usta Nadir Nadi vefat etti. (20 Ağustos 1991) Her ankette birinci parti görünen DYP’nin seçimde kullanacağı sloganı lider Demirel açıklıyor: “Bu iktidardan hesap sorulmasını istiyorsanız, o partiyi bu par Y tiyi bırakın… Düşün arkama!” Tek başına iktidar istiyor Demirel. Ödünç oy istiyor. Bu açıklama bomba etkisi yapıyor. “Hesap sorun dememizin bir nedeni var” diyor Demirel: “Hesap sorulacak olanlar, hesap vermeye hazır olmalıdırlar. Bu bu hesapları soracağız. Bize o yetkiyi verin ki o hesabı soralım.” Demirel’in bir başka bombası: “Enflasyon 500 günde yüzde 10’a inecek!” Kimlerden hesap soracaktı? “Kim rüşvet yemişse ondan!” Sonra yolsuzluklara geçiyordu. Tansu Çiller’in yıldızı parlıyordu. Seçim tarihi belli oldu. 20 Ekim 1991 Pazar! Sandıklar kapandı, DYP 1. parti Saat 05.00’te gayri resmi sonuçlar açıklandı: DYP yüzde 27 oyla birinci, ANAP yüzde 24 oyla ikinci, SHP yüzde 21 oyla üçüncü, ve… asıl sürprizi Erbakan’ın Refah Partisi yaptı; yüzde 17 oyla dördüncü parti oldu. Ecevit (DSP) yüzde 11 oyla ancak beşinci parti oldu. Bu seçimin büyük sürprizi Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi idi. Bir başka tartışmalı konu; seçimden önce Kürt kökenlilerin kurduğu, seçimde yüzde 10 barajını aşması olasılığı olmayan HEP’in (Halkın Emek Partisi) kendini feshedip SHP’den milletvekili adayı olmalarıydı. Erdal İnönü’nün HEP’lileri partisinde aday göstermesi çok tartışıldı. İnönü’nün Kürt olaylarını alabilmek için HEP’lileri partisinin listelerine aldığı öne sürüldü. AKP’Lİ VEKİLLERDEN YASA TASARISI 2 0 Ekim gecesi TRT televizyonu sonuçları sağlıklı biçimde aktardı. YARIN: DEM REL’ N ÇANTASINDAK NOT nönü ve HEP Erdal İnönü bu suçlamaları yanıtlarken; herkesin olduğu gibi Kürt kökenli olanların da sorunlarını Millet Meclisi’nde açıklayabilmeleri olanağını tanımak için seçilmeleri olanaksız olan HEP’lilere milletvekili aday listelerinde yer verdiğini söylüyordu. Tartışmalar başladı. DYP’nin aldığı bu sonuç; Köşk’ten Özal’ı indirmeye yetecek miydi? Demirel bu soruya ilginç bir yanıt verdi: “Olabilir de olmayabilir de.” Ama görünen köy kılavuz istemezdi: Yeni koalisyon hükümetini DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel kuracaktı. Başka bir soru; Demirel görevi almak için Çankaya’ya çıkacak mıydı? Mühür Çankaya’da ise ne yapacaktı? Çıkacaktı elbette! Tek başına ve de Özal’ı indirecek yeterli oyu alamayan Demirel, ne yapabilirdi? Liderle görüşerek yeterli desteği bulmaya çalışacak ve bu görüşmelerde Köşk sorununa bir çözüm arayacaktı. Görüştü diğer parti liderleriyle. Örneğin Refah Partisi Başkanı Erbakan, Özal’ı DYP ile birlik olarak indirmeye hazırdı ama ufak bir koşulu vardı; kurulacak hükümete ortak olmak koşuluyla! Demirel, Köşk sorunu için liderlerle yapacağı gö rüşmelerde çözülemezse “askıya alınır” dedi. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Anıtkabir’de Cumhurbaşkanı ile Başbakan adayı yan yana gelmiyor, el sıMedya kışmıyorlar. üzerinden kamuoyunda Oysa 27 Ekim 1991’de Çankaya sorununun çözümsürdürülen tartışma, lenemeyecek bir aşamaya geldiğini gören Demirel; seçimden birinci parti “Devletin tepesinde kavga, küskünlük olmaz. çıkan DYP’ye hükümeti Devleti tıkar. Bir çözüm bulursak bulacağız. kurma görevi verilip Devletin tepesinde kavga yaptırmam. Devverilmeyeceğini içeren tartışma let ahenk içinde çalışacak” diyordu. aslında demokratik bir ülkede Yapacağı bir şey de yoktu.. yaşanmaması gereken bir İnanılmaz bir yaşamı var. Seçimde bir tartışmaydı. günde iki, bazen üç dört ilde mitinglerde Anayasasında başbakanı kimin nasıl konuştu. Şimdi gece gündüz önce Köşk atayacağı yazılı olan bir ülkede şu sorununa bir biçim getirmeye çalışıyor. sorulara yanıt aranıyordu: Gece gündüz çalışıyor. Liderlerle (a) Cumhurbaşkanı Özal, sürekli ters yapacağı görüşmelere hazırlanıyor. düştüğü, tartıştığı Demirel’e başbakanlık görevini verecek miydi? aşbakan Demirel (b) DYP lideri Demirel, sürekli tartıştığı Sonuç alır, almaz. Sorun bu değil. eski müsteşarı, o günkü Özal’ı indirmek için ne gibi çareler Cumhurbaşkanı’ndan başbakanlık görevi bulunur onu araştırıyor ve son umut, almak için Çankaya’ya çıkacak mıydı? liderlerden alacağı yanıtlarda. İki 7 Kasım 1991’de Çankaya’ya çıkan metin hazırlıyor. İlk metinde CumDemirel, Cumhurbaşkanı Özal ile bir hurbaşkanı’nı TBMM’nin seçmesi buçuk saat süren ve içeriği açıklanmayan bir görüşme yaptı. veya boşalması durumunda işleyecek Görüşme bir devlet sırrı gibi gizlendi. anayasal yöntemleri kapsıyor. Ancak bu görüşmenin önemli bölümünde Diğer öneri: Cumhurbaşkanını halGüneydoğu (terör) sorununun ele kın seçmesini sağlayacak anayasa dealındığı söyleniyordu. Çankaya’ya ğişikliği. çıkmadan önce Başbakan adayı Fakat Özal da bir oyun kurmuştu. Süleyman Demirel’in çantasındaki 12 Demirel, liderlerle görüşmeye başlarsayfalık bir belge, Güneydoğu ken.. Özal, DYP liderini görev vermek sorununun içeriği gizlenen amacıyla Çankaya Köşkü’ne çağırdı. görüşmede ele alındığını Çankaya’nın çağrısı bir kurye aracılığıykanıtlıyor. “Doğu ve Güneydoğu la Demirel’e ulaştığında DYP lideri “SHP ve Sorununa Bakış” başlığı RP’nin anayasa değişikliğiyle ilgili taslakaltındaki “not”; “Doğu ve ları beğendiğini söylüyor ve Özal’ı indirmeGüneydoğu Anadolu nin ‘olabilirliği’ var” diyordu. meselelerine bakış DYP liderine Çankaya’ya çıkacak mısınız, diye açımız nedir” sordular. sorusunu Genel İdare Kurulu ile görüştükten sonra yanıtladı: yanıtlayarak Çankaya’ya çıkacaktı! başlıyor... Köşk’e çıktı. Bir buçuk saat konuştular. Demirel Çankaya’dan Başbakan olarak indi. ÖSYM başkanına hükümet filtresi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP, ÖSYM başkanının seçim sürecinde Bakanlar Kurulu’nun da etkin olduğu, tüm lise mezunlarının polis olabilmesinin yolunun açıldığı bir yasa teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu. AKP Grup Başkanvekilleri Bekir Bozdağ ve Mustafa Elitaş tarafından sunulan ve 28 Aralık 2010 tarihinde sunulan hükümet tasarısıyla büyük ölçüde paralellik gösteren teklif, ÖSYM başkanının seçiminde farklı bir yöntem öneriliyor. Hükümetin tasarısında, ÖSYM Başkanı’nın, YÖK’ün önereceği üç aday arasından müşterek kararnameyle atanması öngörülürken, AKP’li vekillerin verdiği teklifte, başkan, YÖK’ün göstereceği üç aday arasından Bakanlar Kurulu’nun önerisiyle Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. B Mustafa Elitaş Bekir Bozdağ Polis okulları bütün liselere açılıyor Teklif, tüm lise ve dengi okul mezunlarının polis meslek yüksekokulları ile akademilere girebilmesine olanak sağlıyor. Yürürlükteki düzenlemeye göre, “genel lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim, ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul” mezunları bu okullara girebiliyorlar. Teklifin gerekçesinde, bu düzenleme ile okul ve fakültelere girişte “ayrımcılığa son verildiği” yer aldı. Teklife göre, soru havuzu hiçbir koşul altında kısmen ya da tamamen üçüncü şahıslara verilemeyecek; adli kovuşturmalarda soru havuzuna erişim için Bakanlar Kurulu’nun izni olabilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle