18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 18 OCAK 2011 SALI 6 HABERLER Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, Hizbullahçıların tahliye edilerek kaçmalarına tepki gösterdi BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Balbay: Hukuk firarda HATİCE TUNCER Arena’da Millet İradesi Protestoya alışmalı siyasetçiler, alışacaklar, alışacaklar... İstemeseler de alışacaklar! Çünkü halkın elindeki en önemli siyasi güçlerden biri protestodur! Seyirci, “demokratik hak”kını kullanıyor... Başbakan ise iktidar gücüyle yanıt veriyor ve Galatasaray ile seyircisine aba altında sopa gösteriyor.. henüz stadın devir anlaşmalarının yapılmadığını belirtiyor... Bu tavır, demokrasi sıralamasında Türkiye’nin ” kategorisindeki uluslararası yerini bir “ kez daha perçinliyor. Başbakan çok sık olarak, neden bir “demokratik lider” olmadığının ve olamayacağının örneklerini sıralıyor peş peşe! Arkasında çok uzuuun bir liste birikti! Siyasetçiler protestoyu beğenmeyebilirler; dahası protestoyu haksız da bulabilirler... Yapacak bir şey yoktur! Halkın iradesine saygı lütfen!!!! Ne o, bu tür bir iradeyi beğenmiyor musunuz yoksa? Hep övgü? Hep alkış? Hep poh poh? O halde, bu protestoyu ve yergiyi, haksız yere övülmelerinize ve desteklenmelerinize sayabilirsiniz! Hani durmadan siyasi kazanç olarak cebe attıklarınız var ya! Böylece ruhsal sağlıklarınızı dengelemiş ve korumuş olursunuz! İsterdim ki bu millet, örneğin Deniz Feneri davası ile iktidar arasındaki bağların yıllardır örtbas edilmesini protesto için meydanları doldursun! Bir milyon işsiz sokaklara dökülsün ve iktidarı protesto etsin! Eti sütü beş para etmeyen üreticiler neredeler? Arena’daki protesto örgütlü mü? Hiç sanmıyorum! Toplumda (hadi bir kesiminde diyelim!) Erdoğan’a ve iktidarına karşı biriken tepkinin, Galatasaray’ın yeni stadı Türk Telekom Arena’da dışa vurumu olarak görün! En ucuzundan bir tepki bu! Demek ki bu tepkiyi göstermenin şimdilik en uygun ortamı ve koşulu orada oluştu! Böyle kabul ederseniz, siyasi anlamda, iyi yaparsınız! Sizler ki her yaptığınız işin, her icraatınızın doğru ve iyi olduğunu kabul edersiniz. Heykeeeel, dediğinizde, alkış kopsun istiyorsunuz! İçkiyi yasaklayacaksınız, alkış istiyorsunuz! Filmleri, dizileri yasaklayacaksınız, alkış isteyeceksiniz 18 yaşında gençleri içki konusunda çocuk, silah kullanmada yetişkin sayacak ve milleti silahlandıracaksınız ve alkış isteyeceksiniz! Bu ükede yılda 56 bin kadın cinayete kurban gidiyor.. 56 bin kişi trafikten ölüyor. Bunlara da mı alkış!! Başbakan diyor ki “310 bin TL stadın yapımı için ödedik; Galasataray’ın kasasından tek kuruş çıkmadı.. bu protestoyu hak etmedik...” Sanki kendi kasasından harcama yapıyor! Bu halkın parasıdır ve 15 milyon Galatasaraylı bunu çoktan hak etmiştir! Annelerinin ak sütü gibi helal olsun onlara! Galatasaraylı millet değil mi! Ayrıca, bu stat için Hazine’den kırk kuruş çıkmamıştır! Hatta, Hazine bu alışverişten kârla çıkmıştır! Galasataray’ın terk ettiği Ali Sami Yen arsasının satışından, Arena’ya harcanandan daha fazlasını cebe indirmiştir TOKİ! TOKİ bu işten kârlı mı değil mi! Ona bakacaksınız! Laga luga yok, ortada hesap kitap var! Durum bile böyleyken, size stat yaptım, ver şimdi desteğini, demek bir politikacı oyunudur! Dahası, stada karşılık halkın protestosunu ve hoşnutsuzluğunu satın almaya kalkışmak da politikacı beklentisidir. Bu beklentinin de yanlış olduğu görülmüştür! Millet orada, stadın yapımını kolaylaştırıcı rolünüzü protesto etmedi! Türkiye’yi soktuğunuz yolu protesto etti! Galatasaray, şüphesiz ki taraftarlarıyla birlikte vardır. Taraftarı çekin, ortada ne kulüp kalır ne Galatasaray yönetimi... Galasataray Kulübü’nün Başkanı bunu bilmiyor mu? Yok kameralarla saptamışlar protestocuları da, onları Arena’ya sokmayacaklarmış da... Umarız bu sadece burnundan soluyan iktidarın öfkesini yatıştırmaya yöneliktir! Galatasaray’ı bu öfke ve nefretten korumak içindir! İktidarın, bütün bu protestolardan çıkartılacak hiçbir dersi yoksa, bunu da “millet iradesinin bir başka türlü tecellisi” olarak görmüyorlarsa.. Yandı gülüm keten helva!! http://orhanbursali.blogspot.com [email protected] Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ve gazeteci Tuncay Özkan’ın 2 yılı aşkın bir süredir tutuklu yargılandığı ikinci Ergenekon davasının dünkü duruşmasını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç’in de aralarında bulunduğu çok sayıda meslektaşı izledi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ahsen Coşar ile birçok ilin baro başkanlarının gözlemci sıfatıyla katıldığı duruşmada Balbay, “Hizbullahçılar değil, hukuk firar etti” diyerek tepkisini dile getirdi. 2. Ergenekon davasının 96. duruşması kalabalık bir kitlenin ilgisi altında gerçekleştirildi. Mahkemenin 11 Kasım 2010 tarihli ara kararı gereği evinden ambulans ile getirilecek olan JİTEM kurucusu emekli Albay Arif Doğan’ın beklenmesi nedeniyle 09.00’da başlaması gereken duruşma 11.30 sıralarında başladı. Doğan, doktor ve sağlık görevlilerinin nezaretinde, oksijen tüpü bulundurularak tekerlekli sandalyede sanık kürsüsünün bulunduğu bölüme alındı. Mahkeme için Başkan Köksal Şengün duruşmayı açtığı sırada bazı sanık ve avukatlar söz almak Başkan Doğan’ı işaret ederek “Durumu görüyorsunuz” dedi. Balbay, “Saat tutun yalnızca 1 dakika” diyerek söz aldı. Balbay, davaya 2.5 ay ara verildiğine dikkat çekerek şöyle konuştu: “9 haftadır hukuk bekliyoruz. 2 kez durumumuzu incelediniz. ‘Kuvvetli suç delili, kaçma’ gibi şüphelerle 38. kez tutukluluğumuzun devamına karar verdiniz. Hizbullah sanıkları kaçtı. Firar eden hukuktur. Hizbullah’a her şey mümkün, bize her şey mümkünsüz. Firar edenler 48, 35, 14 cinayeti kabul ettiler. Bizi hiçbir hukuki delil olmadan tutuyorsunuz.” Dev Türk bayrağı açan katılımcılar, duruşma süresince, “Hizbullahçılar dışarda, yurtseverler içerde”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek” sloganları attı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) AKP’ye kırmızı kart Farklı illerden gelen katılımcıların çoğu salonun yetersizliği nedeniyle içeri giremedi CİHAN ORUÇOĞLU ‘Hukuku firardan kurtarın’ 09.00’dan beri Doğan’ın getirilmesi için bekletildiklerini söyleyen Balbay, “Burada bize her şey doğal, bekleriz. Hakkımda 2 müebbet, 300 yıl hapis cezası isteniyor. Bu kadar ömür garantisini veriyorsanız tamam. Geçen hafta Balyoz davası vardı. 196 muvazzaf ve emekli asker hakkında ise 20 yıl isteniyor. Geldiğimiz nokta davanın bu şekilde devam etmeyeceğini gösteriyor. Burada birbiriyle hiçbir hukuksal bağlantısı olmadığı apaçık ortada olan sanıkları tutuyorsunuz” diye konuştu. Balbay, kendisiyle ilgili çıkan haberlerde iddianamede 10. Cumhurbaşkan Ahmet Necdet Sezer’in kendisine “Bu hükümete hâkim ve savcı aldırtmamak lazım” dediğinin aktarıldığına dikkat çekti. Balbay, “Bu suç mu? 184 cinayetin sorumlusu kişiler yurtdışına kaçtı. Hukuku firardan kurtarmanızı talep ediyorum” dedi. Yeni Parti (YP), ADD ve CUMOK, 2. 5 ay aradan sonra başlayan 2. Ergenekon davasını, Silivri Cezaevi önünde duruşma öncesi ve süresince protesto etti. Sabahın erken saatlerinde otobüslerle Silivri Cezaevi’ne gelen katılımcıların yarısı, duruşma salonunun yetersiz olması nedeniyle içeri giremedi. Davanın başlaması ile birlikte cezaevinin karşına “Yobazın takıyyesi Yüce Divan’a kadar”, “Peygamber sabrı değil, Cumhuriyet adaleti istiyoruz” pankartları asıldı. CUMOK’lular, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Türk Telekom Arena Stadı’nın açılışında uğradığı protestoya dün kırmızı “kart göstererek” göndermede bulundu. CUMOK’lular, Silivri Cezaevi’ni de bir stada benzeterek “Türkiye Cumhuriyeti’ni yok sayan, anayasayı çiğneyen, Hizbullah’ı serbest bırakıp aydınları yıllardır içeri de tutan AKP ve yargıya ‘kırmızı kart’ gösteriyoruz” dedi. Türkiye Barolar Birliği (TBB) niz Tuskan Alisbah ve yönetim kurulu üyeleri ile 8 ilin baro başkanları, Eski İzmir Barosu Başkanı Özdemir Sökmen, gözlemci sıfatıyla yerlerini aldı. Mesleki dayanışma İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel, TGC Başkanı Orhan Erinç, TGS Genel Ercan İpekçi, Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, gazeteci Ümit Gürtuna, yazar Yalçın Bayer, çok sayıda ilin gazeteciler cemiyeti başkanları, gazetemiz yazarları, Ümit Zileli, Mine Kırıkkanat, Şükran Soner, Serdar Kızık, Ankara Temsilcimiz Utku Çakırözer, Antalya Temsilcimiz Ahmet Oruçoğlu, Zeynep Oral ile tiyatro sanatçısı Yıldız Kenter de dayanışma amacıyla duruşmayı izledi. CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, eski bakanlardan Önay Alpago, eski CHP milletvekili Hakkı Ülkü, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, Ege Koop Başkanı Hüseyin Aslan da duruşma salonunda yer aldı. Vedat Ahsen Coşar, Avukatlık Yasası’nın 76. maddesi gereğince insan hakları ile ilgili konularda TBB’nin davaları yerinde izlediklerini belirtti. İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal da “Bir hukuk devletinde gizli tanıklık müessesesi bu şekilde işletilmez” diye konuştu. Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun dönem sözcüsü Atilla Ser tel ise “Meslektaşlarımızın bu ülkeyi terk etmeyeceklerine ilişkin teminat veriyoruz. Kefilleri biziz” dedi. Duruşmaya gözlemci sıfatıyla TBB Başkanı Ahsen Coşar Başkan Yardımcısı Berra Besler, yönetim kurulu üyeleri ve İnsan Hakları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Rona Aybay izledi.İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal, Başkan Yardımcısı Ayde DOĞAN: AYGAN’I BEN ÖLDÜRTTÜM JİTEM kurucusu emekli Albay Arif Doğan duruşmaya ambulans ile getirilerek doktor kontrolünde ve zaman zaman oksijen tüpüne bağlanarak savunma yaptı. Başkan Şengün,’ün “JİTEM’i kurarak Veli Küçük’e devretmekle suçlandığını” anlatması üzerine Doğan, “Hayır efendim, JİTEM’i değil, Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı’nı Küçük’e devrettim. Ben istihbarat ağı kurdum. JİTEM en az yüz kişilik grubun içine girer. Hepsi sivildir, tek asker benim. En büyük operasyonun duyumunu Batman’da fuhuş yapan bir kadından aldım. 78 kelle aldım” dedi. “Abdülkadir Aygan’ı ben öldürttüm. İsveç’te konuşuyor. PKK konuşturuyor, beni suçlamak için ölmüş insanı kullanıyor. Hizbulkontra’yı da ben kurdum. Şimdiki Hizbullah değil. Velioğlu’nun ilk kurduğu teşkilattı bu. Bu teşkilatı kurmuştum. JİTEM’in arşivi bende. 10 bin kişinin arşivi var” diye konuştu. Pekgüzel’in “Susurluk kazasından sonra Ümit Oğuztan araştırma komisyonuna Ergenekon ile ilgili ihbar mektubu gönderdi” sorusu üzerine Doğan şöyle konuştu: “Susurluk kazasından bir gün önce Hüseyin Kocadağ, Abdullah Çatlı, Sedat Bucak ve o kız Yalova Termal’deydiler. Ben İl Jandarma Komutanı’ydım. Kumarhaneler İzmir’de toplu olarak açılsın diye destek istediler. Esas iş o.” Pekgüzel’in, Hizbullah konusundaki sorularını sürdürmesi üzerine Doğan, “PKK’liler camilerde vaaz veriyorlardı. Hüseyin Velioğlu’nu çağırdım. Vaazla eğittiler insanları” dedi. Doğan, “Hanefi Avcı, itirafçıları İstanbul’a getirdi. Varlıklı bir adamın yanına yollamışlar” diye konuştu. JİTEM’e nasıl eleman seçildiğine ilişkin soruyu Doğan, “Bana bağlıdırlar. Halef selef seçimi için haber bekliyorlar” diye yanıtladı. Özkan: Aşkım dışarda Gazeteci Tuncay Özkan ise “Özgürlüğüm de aşkım da dışarda. Aşkımı, özgürlüğümü buraya koyamazsınız. Usulü katlettiniz. CMK’nin delil maddelerine uyulmamıştır. Delil değerlendirmesi yapmalısınız. Eşimin, kardeşimin telefon konuşmalarını delil diye koydunuz. Bana suçumun söylenmesini istiyorum. Çarşamba günlerinde mahkeme olmasını istiyorum. Çünkü bu dava bitmeyecek, politik bir davadır. Buradaki yargılama bir despotik uygulamaya dönüştü artık” dedi. Özkan, “Adalet istiyorum. Hizbullah terör örgütünün 180 kişi öldürmüş sanığından daha ağır hapis cezasıyla yargılanıyorum” dedi. Aygan: Yaşıyorum Öte yandan İsveç’te yaşayan Aygan, Doğan’ın ‘O öldü’ iddiasına yanıt verdi. Aygan, “DNA testi yapılmasını istiyor. İltica başvurusu yaparken her şeyimizi araştırdılar, birçok test yaptılar. Ben Türkiye’de askerlik yaparken ya da cezaevindeyken de birçok yerde parmak izim alındı. İsveç’te yapılan testler ile Türkiye’dekileri karşılaştırılabilir” dedi. ‘Ölmüş insan konuşuyor’ Doğan , PKK ve JİTEM itirafçısı ve Musa Anter cinayetine ilişkin açıklamalarda bulunan Abdulkadir Aygan’ın, gerçek Aygan olmadığını iddia ederek MEZARI KÜÇÜK GRUPLAR HALİNDE ZİYARET EDİLDİ JENKINS: HİZBULLAH SAİDİ NURSİ’YE OYNUYOR Velioğlu’na ‘sınırlı’ anma Gülen’le çatışmaya başladı ERDEM GÜL Azeri sınırında çatışma BAKÛ (AA) AzerbaycanErmenistan cephe hattında, Ermeni askerlerin ateşkesi ihlal etmeleri sonucu bir Azerbaycan askerinin öldüğü bildirildi. Azerbaycan Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Tartar bölgesi Çilebürt köyü yakınlarında Ermeni askerlerin ateşkes ihlali sonucu Memmed Azadeliyev (21) adlı askerin öldüğü ifade edildi. BATMAN Terör örgütü Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’na, örgüt yöneticilerinin önce tahliye edilip ardından ortadan kaybolmaları nedeniyle gözlerin çevrildiği ölüm yıldönümü anması yapıldı. Örgütün kitlesel katılımı tercih etmemesi nedeniyle anmaya katılanlar arasında çarşaflı kadınların çokluğu dikkat çekti. Velioğlu, İstanbulBeykoz’da çatışmada öldürülüşünün 11. yıldönümünde kamuoyunda “Hizbullah mezarlığı” olarak da bilinen Batman Karşıyaka Mezarlığı’nda, ailesi, yakınları ve örgüt mensupları tarafından anıldı. Hizbullah’ın üst düzey yöneticileri Edip Gümüş, Cemal Tu tar ve Hacı İnan’ın da aralarında bulunduğu Hizbullah sanıklarının tahliyesi ve ardından firarlarıyla ilgili tartışmalarının sürmesi nedeniyle örgüt kararı gereği törenler kitlesel bir anma şeklinde gerçekleşmedi. Bunun yerine “temsilci” düzeyinde ve küçük gruplar halinde ziyaretler şeklinde anma yapıldı. Mezarlığa ilk olarak ailesi ve yakınları geldi. mezarlık ziyaretine gelenlere gofret dağıttı. Küçük gruplar halinde mezarlığa gelen, çoğunluğu “MustazafDer” üyesi olan örgüt sempatizanları, Velioğlu’nun mezarının başında dua etti. Mezarlarda ‘şehit’ yazıyor Tüm mezarlarda “Şehit” sıfatının da yazılı olması dikkat çekti. Aile adına konuşan ağabey Velioğlu, “Namazında niyazında olan herkes Hizbullah’tır. Siz namaz kılıyorsanız siz de Hizbullahsınız” dedi. Velioğlu’nun, tahliye olan sanıklarla ilgili ise “Bize baş sağlığına gelmediler. Onlarla karşılaşmadık. Gelmelerini beklerdik” demesi dikkat çekti. Çarşaflı 15 kadın Velioğlu’nun ağabeyi Hayrettin Velioğlu’nun öncülüğünde mezarlığa aralarında “07 Antalya” plakalı bir minibüsün de bulunduğu araçlarla gelen aile fertleri arasında çarşaf giymiş 15 kadın da bulundu. Velioğlu’nun ailesi Haber Merkezi Türkiye’deki terör örgütleri konusunda uzman olan Gareth Jenkins, Hizbullah terör örgütünün, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde Fethullah Gülen cemaati ile çatışmaya başladığını ileri sürdü. BBC Türkçe servisinden Güney Yıldız’ın sorularını yanıtlayan tahliye edilen Hizbullah’ın üst düzey yöneticilerinin cezaevinde iken örgütün liderlik yapılanmasını değiştirdiğini, şu andaki liderinin de Avrupa’da yaşadığını anlattı. Jenkins, Hizbullah’ın Saidi Nursi’yi de kendi ideolojik temellerine katmak ve sembollerinden biri haline getirmek istediğini, bunun sonucunda Gülen cemaati ile mücadele etmeye başladığını ileri sürdü. Jenkins, “Tabii ki Saidi Nursi geleneksel olarak Gülen hareketiyle birlikte anılıyor. Hizbullah, Kürt milliyetçisi bir söyleme kayıyor. Hizbullah bir yandan Saidi Nursi’yi kendisine mal edip bir yandan da Gülen hareketinin devlete yakınlığını vurgularsa bu Gülen hareketinin Güneydoğu’daki desteğini de baltalayabilir” dedi. nık olduğunu aktardı. ‘BDP ittifak arayışına girebilir’ Jenkins, “Düşmanlık özellikle Hizbullah’ın Saidi Nursi’yi kendine mal etmeye çalıştığı düşünüldüğünde daha da pekişecek gibi görünüyor. PKK’nin ateşkesi kalıcı hale getirmesi durumunda, BDP’liler gibi laik Kürt politikacılarla Gülen hareketi arasında bir çeşit ittifak olabilir” dedi. PKK ve Hizbullah’ın çatışmasından devlet ve Gülen cemaatinin kazançlı çıkacağını belirten Jenkins, Hizbullah’ın Hamas modelini izleyebileceğini belirterek ‘PKK Hizbullah’tan çekiniyor, Hizbullah PKK’dan değil’ dedi. ‘Tablo lüks otellerde görülemez’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) EğitimSen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun “pembe tablo çizmek yerine”, Ağrı’nın Adakent köyüne gitmesi gerektiğini belirtti. Kılıç, Adakent köyündeki öğrencilerin köprü bulunmaması nedeniyle kötü kış koşullarında Elmalı Nehri’ni yürüyerek aşıp, ilçedeki okula ulaşmaya çalıştığını söyledi. Kılıç, “Eğitimde gerçek tablo, lüks otellerdeki konferanslarda görülmez” dedi. ‘Hizbullah daha tehlikeli’ Devlet perspektifinden bakıldığında Hizbullah’ın daha teklikeli görüldüğünü belirten Jenkins, Hizbullah destekçilerinin Gülen hareketiyle ilişkili kurumlara ve kişilere baskı kurmaya çalıştığına ta DP’de Zeybek istifaları ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Namık Kemal Zeybek’in DP Genel Başkanı seçilmesinin ardından, kongrede yarışan diğer adaylardan Rıfat Serdaroğlu’nu destekleyen il başkanları teker teker istifa ediyor. DP İzmir İl Başkanı Fatih Dalan ve il yönetiminin ardından, DP Bursa İl Başkanı Abdullah Biçen ve yönetimi de dün görevlerinden istifa etti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle