20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 2 EYLÜL 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK [email protected] GÖRÜŞ ATİLLA ÖZSEVER 12 Eylül ile Hesaplaşma Yalanı Anayasa referandumunda “evet” oyu kullanacakların önemli bir iddiası da, yapılan değişikliklerin “12 Eylül ile hesaplaşmaya” yol açtığı görüşüdür. Öncelikle “geçici 15. maddenin kaldırılması” teknik olarak da cuntacı generallerin yargılanmasına olanak sağlamıyor. Çünkü “zamanaşımı” söz konusu. Eğer gerçekten 12 Eylül ile bir hesaplaşma yapılacaksa önce “24 Ocak kararları” ile hesaplaşmak gerekir. Türkiye’yi küresel güçlerin tam bir pazarı haline getiren ya da teknik deyimle “ihracata dönük sanayileşme” modeli sayesinde içteki emek gücünü bastırıp piyasa anlayışını egemen kılarak ülke kaynaklarını metropol ülkelere aktaran 24 Ocak anlayışına karşı çıkmak gerekir. Nitekim demokratik koşullarda 24 Ocak kararları uygulanamayınca askeri darbeye başvurulmuştur. Keza cunta lideri Kenan Evren 7 Ocak 1991 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanan demecinde aynen şöyle diyordu: “Eğer 24 Ocak kararları denen kararların arkasından 12 Eylül dönemi gelmemiş olsaydı, o tedbirlerin fiyasko ile sonuçlanacağından hiç şüphem yoktu. Böyle sıkı bir askeri rejim sayesinde o tedbirler meyvesini vermiştir.” 12 Eylül askeri darbesinin arkasında dünyanın bir numaralı emperyalist gücü ABD vardı, işbirlikçi sermaye vardı. Ünlü işadamı Vehbi Koç, askeri yönetime yazdığı mektupta Türkiye’de “liberalizmin ağababası” sayılan Turgut Özal’ın hükümette yer almasını istemişti. Dönemin TİSK Başkanı Halit Narin, “20 yıl işçiler güldü, biz ağladık; şimdi gülme sırası bizde” diyordu. Nisan 1982’de toplanan TİSK’in 14. Genel Kurulu’nda ortaya konan talepler, 1982 Anayasası’nda büyük ölçüde yer aldı. Özetle 12 Eylül Anayasası, sermayenin anayasasıdır. Ancak AKP’nin hazırladığı anayasa paketinde sermaye ile bir hesaplaşma söz konusu değildir. Hepsini özetleyen sözü Korkut Boratav Hocamız veciz şekilde şöyle ifade etmiştir: “Burjuvazi, kirli işlerini askerlere yaptırdı”. Öte yandan AKP’nin anayasa paketinde çalışma ekonomisi açısından 12 Eylül’le bir hesaplaşma da söz konusu değildir. Şöyle ki; 12 Eylül Anayasası’nda hak grevi yasaklandı, yeni değişiklikte bu yasak yerinde duruyor. 12 Eylül’de işverenlerin lokavt yetkisi, anayasal bir hak oldu, şimdi de aynen korunuyor. 1982 Anayasası’nda grev ertelemelerinden sonra greve çıkmak yasaklanmıştı, şimdi de yasak. 12 Eylül’le memura grev yasağı getirildi, yeni değişiklikte bu yasak kalkmadı. 1982 Anayasası ile sendikacıya milletvekili olma yasağı getirilmişti, yani hem sendikacı hem milletvekili olma imkânı yoktu, bu yasak yine yerinde duruyor. Ayrıca, 12 Eylül’de kıdem tazminatına sınır getirildi, şimdi de fon tasarısıyla kıdem tazminatına göz dikilmiş durumda. 12 Eylül’de ilaç bedellerine yüzde 20 katkı payı getirildi, şimdi bu katkı payı muayene ve tedavi hizmetine de genişletildi. 12 Eylül’de emekli aylıklarının hesabında son 5 yılın ortalaması dikkate alındı, şimdi tüm sigortalılık süresi hesaba katılarak kayıp daha da arttı. 12 Eylül’de yaşlılık taban aylığı yüzde 60’a indirildi, şimdi emekli aylığı bağlama oranı yüzde 50’ye düşürüldü. Hani AKP, 12 Eylül’le hesaplaşıyordu? [email protected] GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Zihniyet Değişikliği? [email protected] IBM Türk’te, sendikalõ olmak üzere üç yõl ön- ce yola çõkan 300 civarõndaki işçi eylül sonun- da greve çõkmaya hazõrlanõyor. Tez Koop-İş’te örgütlenen işçilerin önce sen- dikalõ olmasõnõ engellemeye çalõşan işveren ar- dõndan tüm çabalarõna karşõn toplu iş sözleşme- si yetkisi alõnmasõnõn ardõndan sonucu engelle- meye karşõ atağa geçmişti. Süreçle ilgili bilgi ve- ren Tez Koop-İş sendikasõ 5 No’lu Şube Başka- nõ Rabia Özkaraca ile aynõ şubede örgütlenme sekreteri olarak görev yapan IBM işçisi Elvan De- mircioğlu, grev aşamasõna gelinen süreçte çalõ- şanlarõn örnek bir dayanõşma yaşadõğõnõ anlattõ. Özkaraca ve Demircioğlu’nun verdiği bilgiye göre, nisanda başlayan toplu iş sözleşmesi gö- rüşmeleri işverenin süreci tõkamasõ sebebiy- le arabulucu süreci başladõ. Bu süreç de an- laşma sağlanamadan bitmişti. Zira IBM işve- reni sendikaya ve çalõşanlarõna sunmadõğõ karşõ teklifi ve sürece dair görüşlerini arabu- lucuya hitaben sunup bu teklifin “pazarlığa açık olmadığını” ifade etti. IBM Türk, verdiği teklifin 55. maddesini hü- kümsüz kõlmaya çalõştõ. Arabulucu süreci anlaşmazlõkla bitince Tez Ko- op-İş 21 Temmuz’da grev kararõnõ işyerine astõ. Ardõndan grev oylamasõ yapõlmasõ kararõ çõktõ. 28 Temmuz’daki oylama işverenin yoğun baskõsõ altõnda geçti. İstanbul, Ankara ve İzmir’de kurulan sandõklarda işveren, sürecin Yüksek Hakem Kurulu’na gidip işçilerin az da olsa haklarõnõ almasõnõ engellemek için “Greve evet oyu” kullanmasõnõ engellemeye çalõştõ. Greve evet çõkmasõyla Yüksek Hakem Kuru- lu’na gidilerek toplusözleşme imzalanmasõnõ engellemeye çalõşan işveren, genel müdür ve in- san kaynaklarõ müdürünün oylama boyunca sandõklarõn başõnda durmasõnõ sağlayarak çalõ- şanlarõ yõldõrmaya çalõştõ. Oy kullanmaya gelen bazõ çalõşanlarõ ‘görüş- me’ adõ altõnda odalarõna çekip konuşan yetkili- ler, oylamaya yoğun katõlõmõn olduğu bölüm müdürlerine baskõ kurdu. Oylama öncesinde Bölge Çalõşma Müdürlüğü’ne gönderdiği liste- lerde üniversite öğrencilerini, 1-2 yõl ücretsiz izin- de olan kişileri de çalõşõyor gösterdi. Oylamada, kullanõlan 138 oydan 137 “greve ha- yõr” çõktõ ancak yeterli çoğunluk sağlanamadõğõ için grev kararõ devam etti. Böylece 30 Tem- muz’dan itibaren grev için yasal süreç başladõ. IBM Türk’te işverenin ‘Nasõl olsa greve gidemezler’ düşüncesine karşõ Tez Koop-İş üyesi işçiler greve çõkmakta kararlõ. 30 Temmuz’da başlayan 60 günlük yasal süre devam ediyor. UPS’ye sendika girecek Arjantin’den ABD’ye, Güney Afrika’dan Japonya’ya TÜMTİS’e üye olduklarõ için işten atõlan işçilere destek eylemleri yapõldõ. 1 Eylül Çarşamba, Uluslararasõ Ta- şõmacõlõk İşçileri Federasyonu’nun çağrõsõyla, Türkiye Motorlu Taşõt İş- çileri Sendikasõ’na (TÜMTİS) üye ol- duklarõ için işten atõlan işçilerle daya- nõşma amaçlõ küresel eylem günü ilan edildi. TÜMTİS İstanbul, Adana, An- kara, İzmir, Balõkesir, Gaziantep, Bur- sa ve Mersin’de protesto için basõn açõklamalarõ ve kitlesel gösteriler dü- zenledi. Uluslararasõ Taşõmacõlõk Fe- derasyonu (ITF) 42. Kongresi’nde Türkiye’deki UPS işçileri ile daya- nõşma için 1-15 Eylül tarihlerini Kü- resel Eylem Günü ilan etmişti. İstanbul’daki basõn açõklamasõnda söz alan TÜMTİS Genel Başkanõ Ke- nan Öztürk, işten atõlan 157 işçi işe başlayana ve UPS yönetimi TÜM- TİS’le görüşene kadar direnişe devam edeceklerini, talepleri dikkate alõn- mazsa ITF’nin çağrõsõyla 15 Eylül’de ikinci bir küresel eylem yapõlacağõnõ söyledi. ITF’nin eylemine destek ve- ren Türk-İş’in Teşkilatlanma Sekreteri Cemail Bakındı eylemin uluslarara- sõ boyutuna dikkat çekerek UPS işve- renini TÜMTİS’le görüşmeye çağõrdõ. Ankara’da da ellerinde “Direnen işçi asla yenilmez”, “UPS’ye sen- dika halaylarla girecek”, “Yaşasın UPS direnişimiz” dövizlerini taşõyan işçiler UPS önünde basõn açõklama- sõ yaptõ. Basõn açõklamasõnõ okuyan TÜMTİS Ankara Şube Başkanõ Nu- rettin Kılıçdoğan, işçilerin sendi- kalaşma hakkõnõ kullandõklarõndan do- layõ işsiz kaldõğõnõ, mücadelelerin 120. güne ulaştõğõnõ söyledi. Düzce’de sendika düşmanlığı kan döktü Düzce’de Nema Makine’de sendikalaştõğõ için işten atõlan işçilerden Birleşik Metal-İş Sendikasõ üye- si Mustafa Yõlmaz, önceki sabah aylardõr kapõsõnda beklediği fabrikanõn önüne gitmek için yola çõk- tõğõnda Türk Metal-İş Sendikasõ tarafõndan az- mettirildiği ileri sürülen kişilerce saldõrõya uğradõ. Başõna kaldõrõm taşõ ile vurulan ve Düzce Dev- let Hastanesi’nde ameliyata alõnan işçinin durumu ciddiyetini koruyor. İşveren 28 Birleşik Metal- İş Sendikasõ üyesini de işten atmõştõ. Balnak’ta dava kazanıldı Balnak işçileri direnişinde açõlan ilk işe iade da- valarõ 19 Ağustos’ta kazanõldõ. DİSK/Nakliyat-İş bir açõklama yaparak işe iade davalarõ farklõ tarihler- de açõldõğõ için süren diğer işe iade davalarõnõn da aynõ şekilde sonuçlanacağõnõ beklediklerini belirt- ti. Gebze 2. İş Mahkemesi işten çõkarõlan işçilerin sendikalõ olduklarõ için işten çõkarõldõğõ kararõna va- rarak işçilerin işe iade edilmeleri gerektiğine hük- metti. Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bulunan Balnak Lojistik’te, 7 Kasõm 2009’dan bu yana sendikalõ ol- duklarõ için 50 işçi işten çõkarõlmõştõ. Tekstilde anlaşma sağlandı Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikasõ ile Tür- kiye Tekstil, Örme ve Giyim Sanayii İşçileri Sendikasõ (TEKSİF) arasõnda sürdürülen 22. Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandõ. Aralarõnda Altõnyõldõz, VAKKO, Levi’s, Bahariye, Yün- sa gibi şirketlerin de yer aldõğõ 33 şirkette çalõşan iş- çiler, dün greve çõkmaya hazõrlanõrken sabahõn erken saatlerinde uzlaşma sağlandõğõnõ öğrendi. IBM Türk çalışanları 2008 yı- lında sendikalaşmaya başla- mış bu süreçte işveren tarafın- dan yoğun baskıyla karşılaş- mışlardı. İşçilerin sendikalı ol- dukları için işten çıkarıldığı bu süreçte IBM çalışanları “sa- nal grev” yapmışlardı. Yine bu süreçte sendika hukuki bir süreç de başlatmıştı. DİSK Genel-İş’ten grev kararı İstanbul Haber Servisi - DİSK’e bağlı Ge- nel- İş Sendikası, Fatih Belediyesi’yle yü- rütülen 2010-2012 dönemine ilişkin top- lu iş sözleşmesi görüşmelerinin tıkanma- sının ardından önceki gün belediyeye grev kararı astı. 60 günlük yasal süre içinde sendika ve belediye yönetimi ara- sında anlaşma sağlanamazsa 251 beledi- ye işçisi greve çıkacak. Aksaray metro durağı önünde toplanan Genel-İş üyesi belediye personeli, Vatan Caddesi’ndeki Fatih Belediye Başkanlığı’na “Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber, ya hiçbirimiz”, “Sözleşme hakkımız en- gellenemez”, “Sözleşme hakkımız grev si- lahımız”, “Yaşasın işçilerin birliği” slogan- ları atarak yürüdü. Grev kararının asılma- sının ardından açıklama yapan Genel-İş İs- tanbul 1 No’lu Şube Başkanı Hikmet Ay- gün, 185 gündür sürdürdükleri toplu iş söz- leşmesi görüşmelerinin Fatih Belediye Başkanlığı’nın teklif vermemesi üzerine tı- kandığını belirterek belediye yetkililerine “görüşmeleri masada bitirelim” çağrısını yi- neledi. Aygün, “Bizler istiyoruz ki aldığımız ücretle yaşamımızı idame ettirelim. Ço- cuklarımıza et, süt verebilelim; okul ihti- yaçlarını karşılayalım” dedi. İstanbul Haber Servisi - Tuzla Tersaneler Bölge- si’nde faaliyet gösteren Betesan elektrik firma- sında görev yapan ve ter- sane işçilerinin örgütlen- mesi için faaliyet yü- rüttüğü gerekçe- siyle işten atı- lan Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkan Yar- dımcısı (TİB-DER) Zey- nel Kızılaslan’ın başlattığı direniş 21 gündür sürüyor. Betesan önün- de kurduğu çadırda direnişini sürdüren Kı- zılaslan, “Tersaneler cehennem, işçiler kö- le kalmayacak”, “Betesan işçisi yalnız de- ğildir”,“Kurtuluş yok tek başına ya hep be- raber ya hiçbirimiz” yazılı pankartlar açtı. Yaklaşık iki yıldır çalıştığı Betesan firması yet- kilileri, 6 Ağustos’ta Kızılaslan’ın sözleş- mesini iptal etmişti. Gerekçe olarak ise “per- formans düşüklüğü” gösterilmişti. Sözleş- mesinin iptal edilmesinin ardından işe ge- ri alınması için işyeri önünde eyleme baş- layan Kızılaslan, polis ve işverenin müda- halelerine karşın eylemini sürdürüyor. Olağan haberleri, hatta geriye gidişleri bile “müjde” tanımıyla kamuoyuna aktarma konusu gelenekselleşmeye başladı. Son somut örnek de Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gönderilen savunmanın içeriği nedeniyle yaşandı. Türkiye’yi savunduklarını zanneden kimi bürokratların hazırladıkları metin, zaten AİHM kararlarıyla insan hakları ihlalinde önde gelen ülkelerden biri olan Türkiye’yi özrü kabahatinden büyük bir ülke durumuna düşürmek için yetip de artıyordu. “Türk’ün aklı sonradan gelir” kanısını ortaya atan atalarımızı bir kez daha anımsatan uygulama medyaya yansıyınca adalet ve dışişleri bakanlıkları hemen harekete geçtiler. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, yaptığı açıklamada savunma metninin kabul edilemez olduğunu vurguladıktan sonra, “ifade özgürlüğü nedeniyle AİHM’de açılmış ya da açılacak davalarda savunma yapılmayacağını” söyedi. Davutoğlu’nun adalet ve içişleri bakanlarının da katıldığı toplantıda alındığını belirttiği karar, kimi yayın organları tarafından “zihniyet değişikliği” olarak haberleştirildi. İfade özgürlüğü sorunu da böylece çözümlenmiş oldu! Oysa asıl zihniyet değişikliğinin, ifade özgürlüğünü sınırlayan yasaların ve yasa maddelerinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin belirlediği kurallara, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kesinleşmiş yargı kararlarına ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye kararlarına uyma konusunda yapılması gerekiyordu. Örneğin 301’inci maddede yapılan değişiklikle dava açılmasının Adalet Bakanı’nın iznine bağlı duruma getirilmesi maddeyi ifade özgürlüğünü koruyan bir duruma sokmuyor, açılacak dava sayısını azaltacak geçici bir önlem getiriyordu. Türk Ceza Yasası ile Terörle Mücadele Yasası’nın kimi maddelerinden yargılanan gazeteci, yazar, çizer ve düşünürlerin sayısını saptamak giderek daha da zorlaşıyor. Sıkıntı ve endişeler öyle bir düzeye yükseldi ki gazetecilikle ilgili 15 örgüt bir araya gelerek “Gazetecilere Özgürlük Platformu” adında ortak bir çalışma ve eylem grubu oluşturma gereksinimi duydular. Adalet Bakanlığı şubat ayında kimi sorunlu Türk Ceza Yasası maddelerini değiştirmek amacıyla bir çalışma başlatmıştı. Halkoylaması nedeniyle bütün çabalar “evet” çıkarmaya yönlendirildiği için işler de biraz mayna oldu. Türkiye’nin çözüm bekleyen asıl sorunu, AİHM’de dostane çözüm araması değil, sonradan “dost” sayacağı yazar, çizer, düşünür ve gazetecilerin insan haklarına önceden saygı gösterilmesini sağlamak olmalıydı. 1 Eylül günü Amerika, Avrupa, Asya, Ortadoğu kõtalarõnda ITF üyesi sendikalar da UPS işçilerine destek için eylemdeydi. Hollanda’da UPS Genel Merkezi’nin önüne taşõmacõlõk sendikasõ protesto için 40 ton kum döktü, ABD’de Otomobil İşçileri Sendikasõ farklõ eyaletlerde gösteriler düzenledi, Arjantin’de Kamyoncular Sendikasõ iş durdurdu. Ürdün’deki ITF temsilcisi, Amman’daki UPS ofisini ziyaret ederek küresel eylem mesajõnõ iletti. Tayland, Kore ve Filipinler’de sendika üyeleri UPS yöneticileriyle görüştü ve küresel eylem mesajõnõ iletti. Avustralya’da UPS merkezinin önü renkli eylemlere sahne oldu. Pakistan, Endonezya, Fransa taşõmacõlõk sendikalarõ, Singapur ve Japonya denizcilik sendikalarõ, Hindistan Demiryolu İşçileri Sendikasõ, İngiltere’den farklõ sendikalar TÜMTİS eylemi olduğu sõrada destek mesajlarõnõ göndererek UPS işçisine yalnõz olmadõklarõnõ hatõrlattõ. Hangi ülkede ne yapıldı? Tersane işçisi 21 gündür direniyor İşverenin her türlü baskõsõna karşõ 300 civarõndaki IBM çalõşanõ eylül sonunda greve çõkmaya hazõrlanõyor Mas-Daf işçisi Birleşik Metal-İş’te örgülenmek istiyor Düzce I. Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan pompa üretimi yapan ve ihraç eden ülkemizin önemli kuruluşlarõndan Mas-Daf Makina Sanayi iş- yerinde çalõşan işçisinin sendikalõ olma isteği işsizlik getirdi. Sendikadan alõnanan bilgiye göre, Temmuz 2010 tarihinden itibaren anayasal haklarõ olan sendikalaşma haklarõnõ kullanarak DİSK/Birleşik Me- tal-İş Sendikasõ’nda örgütlendi. Yasalarõn öngördüğü yeterli çoğunluktaki işçinin Birleşik Metal-İş’e üye olmasõ üzerine sendika, Çalõşma Bakanlõğõ ve Sos- yal Güvenlik Bakanlõğõ’na işyerinde toplu iş sözleşme yetki tespiti için gerekli başvuruyu yaptõ. Sendika- nõn yeterli çoğunluğu sağlamasõ karşõsõnda paniğe kapõlan Mas-Daf işvereni, sendikalaşmayõ durdur- mak ve işçileri baskõ altõna almak için farklõ tarih- lerde toplam 16 işçiyi işten çõkardõ. Her gün yeni bir baskõyla karşõ karşõya kalan işçiler, seslerini du- yarmak için fabrika önünde eylem yaptõ. Dünyanõn bütün işçileri UPS Türkiye için sesini yükseltti, eylemler 15 Eylül’de tekrarlanacak Sanal grev gerçek oluyor KISA... KISA...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle