20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Yoktan Var Olmak mı? Yok Olmak mı? Devletin yargıçları vardır, ama hükümetlerin yargıçları yoktur! Daha açığı, milletin yargıçlarıdır onlar... Üniversitelerde hukuk bilimi öğrenmiş, adalet nedir, nasıl uygulanır bilmiş insanlardır. Ya savcılar? Onlara niye cumhuriyet savcıları denilmiş? Bunu hiç düşünen yok mu? Neden cumhuriyet öğretmeni, cumhuriyet müfettişi, cumhuriyet valisi yok da cumhuriyet adı yalnız savcılara uygun görülmüş?.. Bir kurum var, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. Anayasal bir kurul. Amacı adalet hizmetinde çalışanları seçmek, değerlendirmek... Böyle bir anayasal kuruluşta Başbakan Tayyip Bey “ideolojik” işlerin yaşandığını, halkın önünde çekinmeden söylüyor. İdeolojik, gerçek bilimden, kültürden uzak olanların sık sık ona buna çatmak için kullandıkları bir deyim ya da bir iftira!.. Üç yıl oldu Silivri’de bir mahkeme var. Bir de onun savcıları var. O savcıların isteğiyle tutuklanıp içeri atılmış yığınla insan var. Bu insanlar öyle böyle değil, hepsi okumuş, öğrenim görmüş ya da kendi kültürüyle gerçek bir Cumhuriyet aydını olarak yetişmiş, yaşamları süresince topluma kendi alanlarında hizmet etmiş insanlar... Gazeteci mi, yazar mı say sayabildiğine! Suçları ne? Ne kendileri biliyor, ne de onları oralara sürükleyen savcıları, ne de yargıçları!.. Koskoca bir bilim adamı kitap yazıyor, “Suçum ne?” diye bağırıyor, bir gazeteci mahkemede dayanamayıp sesini yükseltip hak arıyor... Bizler, bu korkunç hengâmeyi iki yıldır dışardan izleyenler, içleri paramparça olarak, böyle bir haksızlık ortamında yaşamanın utancını duyarak yazanlar, çizenler, konuşanlar!.. Bir şiir okudum Takvim’de, sevgili dostum, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden yazmış: “Atlar koşturduk güneşe / Atlar yeleleri başak / 19 Mayıs’tan İnönü Sakarya Dumlupınar / Coştuk dağ dağ ova ırmak ırmak / Buyruğunda vardık Akdeniz’e / İşte yoktan var olmak.” Ergenekon da deseler, Silivri zindanları diye de ansalar, şu adaleti temsil ettiğini sandığımız kişiler, nice yargıç, savcı da olsalar, şu şiiri okuyup biraz gerçeklere, ulusalcı, cumhuriyetçi Atatürk sevgisiyle dolup taşan duygulara yönelseler, yönelebilseler... Darwin’i çoğu kişi okul sıralarından tanır; en çok mürekkep yalamış birisi: - Haaa, diye anımsar, Darwin insanın maymundan türediğini söyleyen bilgin değil mi? Yalan yanlış da olsa Darwin’i tanımayan yoktur; benliğimizi altüst eden bu bilgin, sokaktaki adamın kafasına bir dizi soru çengeli takmıştır. Acaba dedemizin dedesinin dedesinin dedesi nasıl bir yaratıktı? Bugünkü yapımıza çok uzun bir evrimle mi ulaştık? Eğer insan evrimle insan olduysa ruh ne zaman oluştu? Maymuna baktıkça insanlığın geçmişini anımsamak acılı gülünçlü çağrışımlara yol açmıyor mu? Pavlov da bu alanda Darwin’den aşağı kalmıyor. Çağımızda ruh hastalıkları yüzünden doktora giden çoktur. Hele Amerika’da neredeyse herkesin birer psikiyatrı var. Bunlar Katolik papazları gibi müşterilerin günahlarını dinliyorlar, ruhsal dengelerini sağlamaya çabalıyorlar. Oysa ünlü bilgin Pavlov hayvanların ruh sağlıkları alanında şaşırtıcı bilgileri insanlığa sunmuştur. 19’uncu yüzyılın ortalarında doğup 20’nci yüzyılın ilk çeyreğinde etkinliğini sürdüren Pavlov neler yapmış? Çok şey... Bir küçük köpek üzerinde deneyler yaparmış Pavlov; yemek vermeden önce hayvana çember biçiminde ve elektrik şoku vermeden önce de elips biçiminde parlak bir ışık gösterirmiş, köpek akıllı bir yaratık olduğundan kısa sürede koşullanmış; parlak çemberi görünce seviniyor, kuyruğunu sallıyor; elipsi görünce havlamaya, hırlamaya, ulumaya başlıyormuş. Bilgin, yavaş yavaş elipsi (ovallığını gidererek) çemberleştirmeye başlamış. Köpek önceleri çemberleşen elipsle gerçek çemberi birbirinden ayırmakta olağanüstü bir yetkinlik göstermiş, ama öyle bir noktaya gelmiş ki köpekçiğin ayrım gücü azalmış, kuşkuları yoğunlaşmış. Yaklaşan ışık elips mi?.. Çember mi?.. Yani, elektrik şoku ne zaman gelecek?.. Yemek ne zaman sunulacak?.. Hayvan bilemiyor. Şaşırıyor. Yemek beklerken elektrik şokuyla karşılaşıyor, acı duyuyor; şok geliyor derken yemek sunuluyor. Hayvan huysuzlaşmaya başlamış. Eskiden uslu uslu otururken durmadan çırpınmaya, yuvarlanmaya, ulumaya yönelmiş. Bir çeşit ruh hastası olmuş?.. Acaba köpekte ruh var mı?.. Pavlov deneyi tersine çevirip elipsin biçimini iyiden iyiye ovale dönüştürdükten sonra görmüş ki köpeğin iyileşmesi ve eski durumuna dönüşmesi çok zordur. Hayvanın kendine gelmesi, benliğinin durulması, eski dengelerinin sağlanması kolay değil. Pavlov’un bilimsel verilerinin anlamları bu köşenin çerçevesini aşar. Ne var ki insanoğlunu ister maymundan türemiş sayın, ister aşağılık bir köpeğin koşullarıyla değerlendirin, belirsizlik karşısındaki tutumu bellidir. Akşam hangi suratla kapıyı çalacağını bilmediği kocasını beklerken tedirgindir; eşinin kendisini aldattığını sanan kocanın tepkileri olumsuzdur. Toplumsal yaşamda neyin ne olduğunun bilinmesi, kişinin ruhuna dinginlik, topluma da dirlik düzenlik verir. Sözgelimi her Tanrı’nın günü işinden kovulmak korkusuyla yaşayan kimsenin ruhsal dengesinin bozulması doğaldır. Önce hukuk devletinin ve ardından sosyal devletin oluşması bu yalın gerekçeden doğmuştur. İnsanca bile değil, hayvanca bir içgüdünün dürtüleriyle kişioğlu tarih boyunca güvence aramıştır. Güvence olmayan yerde en zor durumda olanlar da yöneticilerdir. Çünkü Pavlov’un köpeği bir deney hayvanıydı ve zincirle bağlıydı. Oysa çağımız dünyasında milyonlarca insanı bağlamaya olanak yok. (18 Ocak 1982 tarihli yazı) PENCERE Elips ve Çember H alkoyuna sunulacak olan ana- yasa değişikliğinin yargõ ile il- gili asõl maddeleri kamu önün- de belli ölçüde tartõşõlmõş ol- masõna karşõn geçici maddeler üzerinde hemen hemen hiç durulmadõ. Oy- sa geçici maddelerde, anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde uygulamanõn başla- ma zamanõ ve şekli hakkõnda önemli düzen- lemeler var. Öte yandan bu maddeler, yargõ ile ilgili anayasa değişikliğinin amacõnõ ve Hâ- kimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) çalõşmalarõnõn bu kurulun başkanõ olan bakan tarafõndan engellenmesinin ne- denlerini de açõkça ortaya koyuyorlar. Geçici 18. madde Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi ha- linde, değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihte Anayasa Mahkemesi’nin yedek üyeleri asõl üye sõfatõnõ kazanacaklar; TBMM de, otuz gün içinde, bir üyeyi Sayõştay Genel Kuru- lu’nun kendi başkan ve üyeleri arasõndan gös- tereceği üç aday içinden, bir üyeyi de baro başkanlarõnõn göstereceği üç aday içinden se- çecektir. Boş üyelikler için yapõlacak se- çimlerde ilk oylamada 367, ikinci oylamada 276 oy gereklidir. Buna göre Sayõştay ve baro başkanlarõ ta- rafõndan gösterilen üçer aday içinden Mec- lis’te 337 milletvekili olan AKP iki üyeyi, ikinci turda zorlanmadan seçecek, böylece on yedi üyeden kurulan Anayasa Mahke- mesi’nin yeni yapõsõ, kõsa bir süre içinde sa- yõsal olarak tamamlanmõş olacaktõr. YÖK’e tanõnan kontenjandan eksik kalan iki üyelik, Yargõtay ve Danõştay kontenjanlarõndan se- çilen üyeliklerde ilk boşalma olduğunda, cumhurbaşkanõ tarafõndan seçilecek iki üye ile doldurulacaktõr. Anayasa Mahkemesi’nin güncel kararla- rõndaki oylarõn yönleri değerlendirildiğinde, değişiklik uyarõnca seçileceklerin de katõlõ- mõ ile Anayasa Mahkemesi’nin güçleneceği, iktidar nezdindeki itibarõnõn yükselerek ne- redeyse YÖK seviyesine ulaşacağõ anlaşõl- maktadõr. Halen Anayasa Mahkemesi’nde üye olan- larõn emeklilik yaş haddine kadar görevleri- ne devamõnõ öngören hüküm olumludur. Geçici 19. madde Anayasanõn değiştirilen 159. maddesine gö- re Kurul üç daire halinde çalõşacak, adalet ba- kanõ dairelerin çalõşmalarõna katõlmayacak- tõr. Kurul’a bağlõ bir genel sekreterlik kuru- lacak; genel sekreter, birinci sõnõf hâkim ve savcõlardan Kurul’un teklif ettiği üç aday ara- sõndan adalet bakanõ tarafõndan atanacaktõr. Hâkim ve savcõlarõ denetleme, gerektiğinde haklarõnda araştõrma, inceleme ve soruştur- ma yapma işlemleri Kurul müfettişlerince ye- rine getirilecek; bu müfettişler Kurul tara- fõndan atanacaktõr. AKP tarafõndan mahkemelerin bağõm- sõzlõğõ ve hâkimlik ve savcõlõk teminatõnõn esaslõ unsurlarõ olarak gösterilen bu kural- larõn yer aldõğõ 159. madde, yapõsõnõ önem- li ölçüde değiştirdiği Kurul’un çalõşmasõ ve işleyişi ile ilgili açõk kurallar koymamõş; bun- larõn kanunla belirlenmesini öngörmüştür. Buna göre Kurul üyelerinin seçimi, dairelerin oluşumu ve işbölümü, Kurul’un ve dairele- rin görevleri, toplantõ ve karar yeter sayõla- rõ, çalõşma usul ve esaslarõ, dairelerin karar ve işlemlerine karşõ yapõlacak itirazlar ve bunlarõn incelenmesi usulü ile genel sekre- terliğin kuruluş ve görevleri kanunla dü- zenlenecektir. Sürecek Anayasa Değişikliğinde Geçici Maddelerdeki Tuzaklar -I- Nuri ALAN Emekli Danõştay Başkanõ Halkoylamasõnda evet oylarõnõn çoğunluğu sağlamasõ halinde oluşturulacak HSYK’nin hukuk içinde kalarak bağõmsõz ve tarafsõz yargõyõ kurmasõ ve korumasõ büyük ölçüde adli ve idari yargõ hâkim ve savcõlarõnõn içinden seçilecek üyelere bağlõ olacaktõr. SAYFA CUMHURİYET 2 EYLÜL 2010 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle