Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
2 EYLÜL 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
musakart yahoo.com
Kararan sulara bakardım çocukluk
yıllarımda... Ardından, yağmurun
kesik parmaklarından göğün
karanlığına...
Eylül benim için biraz hüzün biraz
da umuttur...
Gençlik yıllarım, toyluklarım,
haylazlıklarım, çocukluk anılarımla
iç içe girdiğinde sanki bir başka
evrende sanırım kendimi.
Öte çağlardan gelen martıların
yakınışı gibi kıyı kasabalarında
dolaştığım günlerin kördüğümünde
düşünmeye başlarım ülkemin
geleceğini.
Belki biraz erken biraz geç!
Kara Afrika’da aç çocukları,
sömürge ülkeleri, emperyalizmi o
yaşlarda öğrenirken, çiçek atlasına
benzeyen yaşamın dikenli yollarını
ayırt ettim.
Vahşi kapitalizmi, gelir
dağılımındaki uçurumu, yoksulluğu
ve adaletsizliği...
Halikarnas Balıkçısı’yla
tanıştığımda “Anadolu Efsaneleri”ni
okudum; tarihin ve kültürün
yaşadığım topraklarda boy verdiğini,
uygarlığın üç bin yıl önce
Anadolu’dan Batı’ya gittiğini
öğrendim.
1800 yıldır termal enerjiyle
çalışan dünyanın ilk sağlık
merkezi Allianoi’nin Yortanlı
Barajı’nın suları altında
kalacağını altı yedi yıldır
biliyordum.
Bergama Ovacık’ta
siyanür soluyarak yaşayan
insanları, “çokuluslu altın
avcıları”nın Türkiye’yi nasıl
kuşattığını kaç kez yazdığımı
anımsamıyorum...
Tarih ve kültür!
Boş verin canım!
Ne demek tarihsel ve kültürel
doku!.. Ne demek su
havzalarının yok olması!.. Ne
demek Gediz’in, Meriç’in,
Kızılırmak’ın kirlenmesi!..
Biliyor musunuz Türkiye’de
çevreci olmak büyük suçtur...
Behramkale’den Bodrum’a değin
uzanan kıyılarımızda balık
çiftliklerinin denizi nasıl kirlettiğini
yazarsanız, suçlanırsınız:
“Bunlar komünist!”
“Çokuluslu altın avcıları”nın
siyanürlü altın çıkarmasını
eleştirirseniz damgayı yersiniz:
“Ajan bunlar, üstelik bölücü!”
Allianoi’deki kazıları başlatan,
şimdilerde Bergama Müzesi’nde
sergilenen Su Perisi’ni ortaya
çıkaran Doç. Dr. Ahmet Yaraş’ın
kaygılarını görmezden gelemeyiz.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlu’nun açıklamaları, AKP’nin
tarihsel zenginliğimize bakış açısını
açıkça ortaya koydu.
Eroğlu, Kozak Yaylası’na çıksın,
çam fıstığı ağaçlarının nasıl
katledildiğine tanık olsun...
Ben zaman zaman Manyas
Gölü’nde yok olan kuş türlerini
düşünürüm... Kaçkarlar’dan Fırtına
Vadisi’ne iner, Toroslar’da
ormanların nasıl yakıldığını dinlerim
köylülerden.
Hasankeyf ve Zeugma!
Yok olan binlerce yıllık tarihimiz
ve kültürümüz değil midir?
Zamanın sapağındaki savaş
tanrılarını, kan gölünde kendi
çıkarları için hesap yapan cellatları,
dünyanın ölümsüzlüğünü bana
öğreten dostlarım ve arkadaşlarım
vardır kendilerini çevreye adayan.
Onlar direnir yıllardır.
Yargı kararları çiğnenirken siyasal
erk olaya el koymaz, seyreder, asker
ve sivil bürokratlar siyanürcülere
destek verirler...
Bir sabah Kaçkarlar’ın,Toroslar’ın,
Kaz Dağları’nın, Istrancalar’ın
eteğinde uyanın ve doğanın nasıl
kirlendiğini, kırlangıçların çoktan
başka ülkelere göç ettiğini
görürsünüz.
Biliyor musunuz, kırlangıçlar
neden yok büyük kentlerde?
Hava kirliliğinden!
Egemen güçler, para babaları,
emperyalizmin uşakları ne yargı
kararlarını dinliyor, ne de AB
kriterlerini...
Çocuklarımıza güzel bir gelecek
bırakamayacak mıyız biz?
Gökyüzü tıpkı benim gibi
sıkışmış, bir yumruk gibi gergin...
Zeus tapınağı bugün
Berlin’de... Yıllar önce gezerken
içim sızlamıştı...
Tarih ve kültür, hümanizmin
en vazgeçilmez öğelerinden
biridir diye kaç kez yazdım...
Kimseler duymadı bu
çığlığımı.
Türkiye’den kaçırılmış İS
2-4. yüzyıllarda yapılmış
mozaiklerin Paris’te
müzayedede satıldığını Özgen
Acar yazmıştı iki yıl önce.
Yunusların üzerindeki
Eros’lar, geometrik
çevrelenmiş Medusa, insan
portreleri Fransız
arkeologlar tarafından
Zeugma’dan çıkarılıp
yurtdışına kaçırılmıştı.
Antik tiyatro yazarı
Menender’in “Kız Kardeşler”
oyunundan bir sahne 100 dolara alıcı
bekliyordu Paris’te iki yıl önce...
Belki de şimdi satılmıştır.
Bu öykü uzun ve hüzünlüdür...
“Gün Işığında Allianoi” kitabını
Mavisel Yener’le Bekir Yurdakul
hazırlamıştı sanırım...
Kitabı yıllar önce okumuştum ve
şöyle bir tümce vardı:
“Çocuğun ilk düşüdür kendi
çocukluğunu yazmak...”
Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu,
acaba kendi çocukluğunun masalını
yazabilir mi?
Bakın ne demiş Eroğlu:
“Allianoi diye bir kent yok!”
Amerikalı, Alman ve Fransız
epigroflar (yazım bilimcileri) oranın
Allianoi olduğunu yıllar önce yazdılar.
Şarkıcı Tarkan da destek veriyor,
Allianoi’nin baraj suları altında
kalmasına tepki gösterenlere.
Ne var bunda kızacak,
öfkelenecek?
Bakan Eroğlu, Troya’yı, İyonya’yı,
Zeugma’yı, Milet’i, Teos’u biliyor
mu?
Bu konuda kendisine yardımcı
olacak kimi kitapları önerebilirim!
Öğrenmenin, bakan olsanız bile
yaşı yoktur.
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Benim Masalım Allianoi...
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69
Üniversitelerde görev yapan akademisyenler referandum için imza kampanyasõ başlattõ
‘GelecekiçinHayõr’MAHMUT LICALI
ANKARA - Türkiye’nin
dört bir yanõndaki üniversite-
lerde görev yapan akademis-
yenler, 12 Eylül’de gerçekleş-
tirilecek anayasa referandu-
munda bilim insanlarõnõn ve ay-
dõnlarõn tavõr belirlemesi ve
kararsõzlara yol gösterilmesi
amacõyla imza kampanyasõ
başlattõ. 7 Eylül’de İstanbul
ve Ankara’da gerçekleştirilecek
basõn toplantõlarõyla açõklana-
cak “hayır kampanyasına” ilk
günden 40 akademisyen ve bi-
lim insanõ destek verdi.
Bilim ve Ütopya Kooperati-
fi’nin çağrõsõyla üniversiteler-
de görev yapan akademisyen-
ler “Üniversitelerden Refe-
randuma Hayır” adlõ imza
kampanyasõ başlattõ. İmza kam-
panyasõ kapsamõnda oluşturu-
lan bildiride referandumda Tür-
kiye’nin geleceğinin oylana-
cağõ belirtildi. Bildiride Türki-
ye’yi emperyalist sisteme en-
tegre etmeyi hedefleyen sürecin
Türkiye’deki ilk halkasõnõn 12
Eylül 1980 darbesi, son halka-
sõnõn ise referandumda oyla-
nacak anayasa değişikliği ol-
duğu kaydedildi. Bildiride söz
konusu sürecin hedefinin cum-
huriyet değerlerinin yerine ta-
rikatlar ile cemaatlerin ve neo-
liberalizmin değerlerini geçir-
mek, üniter ulus-devleti yok
ederek Türkiye’yi bölmek, iç ve
dõş çatõşmalara sokmak olduğu
kaydedildi.
Lidere itaate ve aklõn lidere
emanet edilmesine dayanan ta-
rikat ve cemaat kültürünün de-
mokrasi ile bağdaşmayacağõ
vurgulanan bildiride, referan-
dumdan çõkacak hayõr sonucu-
nun cumhuriyetin yõkõm süre-
cine dur diyeceği belirtildi. Üni-
versitelerden Referanduma Ha-
yõr adlõ kampanya kapsamõnda
aralarõnda Türkiye Bilimler
Akademisi üyelerinden emekli
akademisyenlere kadar destek
veren isimler şöyle:
Prof. Dr. Semih Koray (Bil-
kent Ü.), Prof. Dr. Alpaslan
Işıklı (TÜMÖD Genel Başkanõ),
Prof. Dr. Sina Akşin (Ankara
Ü.), Prof. Dr. Mahmut Hor-
taçsu (TÜBA Asli Üyesi), Prof.
Dr. Cumhur Ertekin (TÜBA
Asli Üyesi), Prof. Dr. Taner Ti-
mur (Ankara Ü.), Prof. Dr. Şa-
hin Filiz (Akdeniz Ü.), Prof. Dr.
Recep Akdur (Ankara Ü.),
Prof. Dr. Salih Özbaran, Prof.
Dr. Erdoğan Şuhubi (Yedite-
pe Ü.), Prof. Dr. Yaman Örs
(Ankara Ü.), Prof. Dr. Ahmet
Saltık (Ankara Ü.), Prof. Dr.
Işık Bökesoy (Ankara Ü.), Prof.
Dr. Erbil Gözükırmızı (İstan-
bul Ü.), Prof. Dr. Osman Şadi
Yenen (İstanbul Ü.) , Prof. Dr.
Kürşat Yıldız (Kocaeli Ü.),
Prof. Dr. Haluk Gökçora (An-
kara Ü.), Prof. Dr. Aziz Ko-
nukman (Gazi Ü.) Prof. Dr. Al-
kan Soyak (Marmara Ü.), Prof.
Dr. Kayhan Kantarlı (Ege Ü.),
Prof. Dr. Mehmet Melli (An-
kara Ü.), Prof. Dr. Sedef Gide-
ner (Dokuz Eylül Ü.), Prof.
Dr. Ertuğrul Eşel (Erciyes Ü.),
Prof. Dr. Yıldırım B. Doğan
(Ankara Ü.), Prof. Dr. Levent
Doğancı (On Dokuz Mayõs Ü.),
Prof. Dr. Cengiz Yalçın (OD-
TÜ), Prof. Dr. Nuriye Atma-
noğlu (ODTÜ), Doç. Dr. Ça-
ğatay Keskinok (ODTÜ), Doç.
Dr. Cüneyt Akalın (Marmara
Ü.), Doç. Dr. İhsan Şerif Kay-
maz (Gazi Ü.), Doç. Dr. Ahmet
Alpay Dikmen (Ankara Ü.),
Yrd. Doç. Dr. Vakur Kayador
(Anadolu Ü.), Dr. Aydın Fın-
dıkçı (Münih Ü.), Dr. Serdar
Şahinkaya (Ankara Ü.), Dr.
Arda Odabaşı, Dr. N. Filiz
İrge, Ülkün Tansel, Osman
Bahadır (Yazar), Tülay Çellek.
Bilim ve Ütopya Kooperatifi’nin çağrõsõyla üniversitelerde görev yapan
akademisyenler “Üniversitelerden Referanduma Hayõr” adlõ imza kampanyasõ başlattõ.
İmza kampanyasõ için hazõrlanan bildiride 12 Eylül’de Türkiye’nin geleceğinin
oylanacağõ belirtilerek, AKP’nin hazõrladõğõ anayasa değişikliğinin Türkiye’yi
emperyalist sisteme entegre etmeyi hedefleyen sürecin son halkasõ olduğu kaydedildi.
ÇYDD GENEL BAŞKANI ÇELİKEL:
Bertaraf
olmamak
için, hayır
İstanbul Haber Ser-
visi - Çağdaş Yaşamõ
Destekleme Derneği
(ÇYDD) Genel Başkanõ
Prof. Dr. Aysel Çelikel,
12 Eylül’de yapõlacak
anayasa değişikliği re-
ferandumunda “Hayır”
oyu kullanacağõnõ be-
lirtti. Prof. Çelikel, der-
neğin üyelerinin özgür
olduğunu, kişisel değer-
lendirmelere saygõ gös-
terilmesi gerektiğini söy-
ledi.
Çelikel, yaptõğõ yazõlõ
açõklamada, 12 Eylül’de
gerçekleştirilecek hal-
koylamasõnda ulusumu-
zun ve her bireyin bu-
günü ve yarõnõnõ ilgi-
lendirdiği için kurum ve
kuruluşlarõn bütün üye-
lerini kapsayacak top-
tancõ değerlendirmelere
katõlmadõğõnõ belirtti.
Çelikel, açõklamasõnda
neden “hayır” denil-
mesi gerektiğini özetle
şöyle sõraladõ:
Referanduma su-
nulan anayasa deği-
şikliklerinin yargıya
ilişkin hükümlerinin,
ülkemizde yargı ba-
ğımsızlığını ve taraf-
sızlığını ortadan kal-
dıracak yargıyı siyasi
iktidarların yargısı ha-
line getirecek nitelikte
olduğu için...
Anayasa değişikli-
ğinin toplumun demok-
rasi, yargõ baõmsõzlõğõ
ve insan haklarõ beklen-
tisine hiçbir katkõsõ ol-
mayacağõ için...
1982 anayasasın-
daki yargı bağımsızlı-
ğına ilişkin kurallar-
dan dahi bir geriye gi-
diş olduğu için...
Referandumda
“evet” kampanyasõnõ ve
gerekçelerini inandõrõcõ
bulmadõğõm için...
Yargıyı ve bireyi
siyasetçilerden koru-
mak için...
Demokrasi, hak ve
özgürlükler, bağõmsõz
yargõ ümidine cevap ve-
ren uzlaşõlmõş bir ana-
yasa ümidi için...
En önemlisi ken-
dimize saygımızı ko-
rumak için...
Bertaraf olmamak
için...
Atatürk’e hakaret için suç duyurusu
ADD İstanbul Şubesi, Taksim anõtõndaki Atatürk heykeline evet şapkasõ
takõlmasõna tepki göstermeyen AKP yöneticileri hakkõnda işlem yapõlmasõnõ istedi
İstanbul Haber Servisi - Atatürkçü Dü-
şünce Derneği (ADD) İstanbul Şubesi üye-
leri, AKP İstanbul İl Gençlik Kollarõ’nõn ge-
çen pazar günü Taksim Meydanõ’nda ger-
çekleştirdiği eylem sõrasõnda bazõ AKP’lilerin
Atatürk anõtõnõn üzerine çõkarak, Atatürk’e
“evet yazılı şapka” takmasõnõ ve eline bay-
rak tutuşturmasõnõ yargõya taşõdõlar.
ADD İstanbul Şubesi adõna Beyoğlu Ad-
liyesi önünde basõn açõklamasõnõ okuyan
Marmara Bölge Sorumlusu Ümit Ülgen, “İs-
tanbul’un göbeğinde Taksim’de alkışlar
altında gerçekleştirilen eyleme devletin gü-
venlik güçleri Atatürk’ü Koruma Kanu-
nu’na rağmen müdahale etmemiştir. Ola-
ya tepki gösteren bazı yurttaşlar da fiziksel
saldırıya uğramıştır” dedi. Atatürk’e yö-
nelik hakaretin kabul edilemez olduğunu ve
altõnda siyasi oluşumun yattõğõnõ ifade eden
Ülgen, “Bu saldırının baş sorumlusu,
Atatürk ilke ve devrimlerini, laikliği,
çağdaşlığı ve devrimlerini içine sindire-
meyen siyasilerdir” diye konuştu. Açõkla-
manõn ardõndan grup adõna bir heyet, Baş-
bakan Erdoğan, AKP Genel Merkez yöne-
ticileri, AKP İstanbul İl Başkanõ, AKP İl
Gençlik Kollarõ Başkanõ ve ilgililer hakkõn-
da “Atatürk aleyhine işlenen suçlar hak-
kında kanuna muhalefet” etmekten suç du-
yurusunda bulundu.
CHP ve AKP arasõndaki çözüm tartõşmasõna yorumu ‘Dibi görünmeyen kuyudan su içmem’ oldu
Bahçeli, ‘türban’da temkinli
AYŞE SAYIN
ANKARA - MHP lideri
Devlet Bahçeli, son dönemde
iktidara yakõn gazetelerde yer
alan koalisyon ortağõ olduğu
57. hükümet döneminde “Ta-
labani ve Barzani’ye silah
ve para yardımı yapıldığı” id-
dialarõ ve AKP ile CHP ara-
sõndaki “türban polemiği”ne,
“Devlet Bahçeli kuralları”
ile yanõt verdi.
Bahçeli, Erzurum’da dü-
zenlediği miting sonrasõnda,
güncel siyasi gelişmeler ve
ülke gündemine ilişkin soru-
larõmõz üzerine şu değerlen-
dirmelerde bulundu:
Talabani-Barzani’ye
yardım ettiği iddiaları:
İlişki olsun olmasõn bu konuda
biz bir açõklamada bulunmayõz.
Şimdi kendi yandaşõ bir gazete
tarafõndan bu konu kamuoyuna
duyuruluyorsa bu konuyu Baş-
bakan’õn önce Türkiye’ye açõk-
lamasõ lazõm. Başbakan bu açõk-
lamayõ yapacak, yapmazsa bu-
nun hesabõnõ sorarõz. Biz bu du-
ruma düşecek insanlardan de-
ğiliz. Devlet sorumluluğunu
üstlenmiş kişi olarak, doğru ve-
ya yanlõş bilinmez ama devlet
arşivinde olan konularda ko-
nuşmam. Devlet Bahçeli’nin
kuralõ budur.
Başbakan’ın “Türbanı
13 Eylül’den önce çöze-
lim” önerisi: İkinci bir ku-
ral söylüyorum. “Dibi gö-
rünmeyen kuyudan su iç-
mem.” Bunlarõn ne olacakla-
rõ belli olmaz. Bu ikisinin ara-
sõnda (CHP-AKP) bir sorun.
Biz daha önce öyle bir anayasa
değişikliği yapõlmasõ nokta-
sõnda samimi davranarak ge-
rekli adõmlarõ TBMM’de attõk.
Anayasa değişikliği yapõldõ.
YÖK Kanunu’nun ek 17.
maddesinde hükümetin deği-
şiklik yapmasõ lazõmdõ, ama
çõkarmadõlar.
Cemaatler siyasete
müdahale etmemeli:
Manevi iklimde saygõnlõk bu-
lan mümtaz şahsiyetlerin, si-
yasetin her aşamasõnda görül-
melerinin doğru olmayacağõ
kanaatindeyiz. Bazõ siyasi he-
deflerin de aracõsõ veya taşõyõ-
cõsõ olmamalarõ gerekir. Tarikat
ve cemaatlerin her siyasi olayõn
odağõnda bulunmalarõ veya öy-
le görüntü vermeleri manevi
değerlerde çok daha büyük
sarsõntõlar meydana getiriyor.
Cumhurbaşkanlığı ko-
nusunda Gül ile AKP ara-
sında sıkıntı yaşanır mı:
Kesin efendim. AKP hafif bir
şey olsun kristal bir camõn ye-
re düşüşü gibi, tuzla buz olur.
Toplayõp bir arada tutamaz-
lar. Başka türlü cam olsa sa-
ğõndan solundan tutturulur da,
buzlu cam gibi dağõlõr bunlar.
AKP’nin türban konusunda daha önce yaptõğõ girişime destek
verdiklerini hatõrlatan Bahçeli, “Türbanõ 13 Eylül’den önce çözelim”
önerisini samimi bulmadõğõ mesajõnõ verdi.
HALKEVİÜYESİİKİGENÇSUÇDUYURUSUNDABULUNDU
Polisten
hayır
dayağı
iddiası
MEHMET CELEN
ÇANAKKALE - Çanakkale Geli-
bolu’da “AKP’nin anayasasına ha-
yır” bildirisi dağõtan Halkevi üyesi 2
genç, polis tarafõndan gözaltõna alõn-
dõ. Karakolda polislerin darp ederek
kendilerine işkence yaptõğõnõ savu-
nan gençler, serbest kaldõktan sonra
Çanakkale Cumhuriyet Savcõlõğõ’na
polisler hakkõnda suç duyurusunda
bulundu.
Çanakkale’den Gelibolu’ya gide-
rek, burada pazar esnafõ ve alõşveriş ya-
pan insanlara bildiri dağõtõp pazarye-
ri civarõnda bulunan işyeri sahiplerinin
talepleri üzerine afişleme yaptõklarõnõ
kaydeden gençlerden Mehmet Öz-
türk, “Gördüğümüz ilgi ve halkın
AKP’ye olan tepkisi, belli ki fincancı
katırlarını ürkütmüş. Bir anda po-
lisler etrafımızı sarıp bizi karakola
götürdüler” dedi. Vücudunun çeşit-
li yerlerinde darp izleri görülen Öztürk,
Ferhat Aslan’la birlikte yaşadõklarõ-
nõ şöyle anlattõ: “Sivil giyimli, ancak
polis olduğunu söyleyen iki memur,
bizi isnat edilen suçu kabul eden ifa-
de vermeye zorladı. Biz kabul et-
meyince bağırıp hakaret etmeye
başladılar. Ardından sağlık raporu
almak için hastaneye gitmek üzere
karakoldan çıkarıldığımız sırada
benim sırt çantama zorla el koy-
maya kalkan 6-7 polis, bizi yeniden
döverek ve küfrederek karakolun
içine soktular. Karakolun içinde de
küfür ve tehdit ederek saldıran po-
lisler kayıtta olan kameraları fark
edince saldırıya son verip bizi dok-
tor kontrolüne götürdüler. Polis
otosunun içinde de şiddet uygula-
dılar. Hastanede tüm hastaların ve
sağlık personelinin gözü önünde
‘Siz vatan hainisiniz, teröristsiniz.
Dağa çõkõn da savaşalõm, böyle uğ-
raşmayalõm sizinle’ diye tacizlerini
sürdürdüler. Karakola geri getiri-
lişimizde yine küfürlere ve tehditlere
maruz kaldık.”
Hayır bildirisi dağıttığı için polisler tara-
fından gözaltına alınan Mehmet Öztürk.