25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 2 EYLÜL 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Kararan sulara bakardım çocukluk yıllarımda... Ardından, yağmurun kesik parmaklarından göğün karanlığına... Eylül benim için biraz hüzün biraz da umuttur... Gençlik yıllarım, toyluklarım, haylazlıklarım, çocukluk anılarımla iç içe girdiğinde sanki bir başka evrende sanırım kendimi. Öte çağlardan gelen martıların yakınışı gibi kıyı kasabalarında dolaştığım günlerin kördüğümünde düşünmeye başlarım ülkemin geleceğini. Belki biraz erken biraz geç! Kara Afrika’da aç çocukları, sömürge ülkeleri, emperyalizmi o yaşlarda öğrenirken, çiçek atlasına benzeyen yaşamın dikenli yollarını ayırt ettim. Vahşi kapitalizmi, gelir dağılımındaki uçurumu, yoksulluğu ve adaletsizliği... Halikarnas Balıkçısı’yla tanıştığımda “Anadolu Efsaneleri”ni okudum; tarihin ve kültürün yaşadığım topraklarda boy verdiğini, uygarlığın üç bin yıl önce Anadolu’dan Batı’ya gittiğini öğrendim. 1800 yıldır termal enerjiyle çalışan dünyanın ilk sağlık merkezi Allianoi’nin Yortanlı Barajı’nın suları altında kalacağını altı yedi yıldır biliyordum. Bergama Ovacık’ta siyanür soluyarak yaşayan insanları, “çokuluslu altın avcıları”nın Türkiye’yi nasıl kuşattığını kaç kez yazdığımı anımsamıyorum... Tarih ve kültür! Boş verin canım! Ne demek tarihsel ve kültürel doku!.. Ne demek su havzalarının yok olması!.. Ne demek Gediz’in, Meriç’in, Kızılırmak’ın kirlenmesi!.. Biliyor musunuz Türkiye’de çevreci olmak büyük suçtur... Behramkale’den Bodrum’a değin uzanan kıyılarımızda balık çiftliklerinin denizi nasıl kirlettiğini yazarsanız, suçlanırsınız: “Bunlar komünist!” “Çokuluslu altın avcıları”nın siyanürlü altın çıkarmasını eleştirirseniz damgayı yersiniz: “Ajan bunlar, üstelik bölücü!” Allianoi’deki kazıları başlatan, şimdilerde Bergama Müzesi’nde sergilenen Su Perisi’ni ortaya çıkaran Doç. Dr. Ahmet Yaraş’ın kaygılarını görmezden gelemeyiz. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun açıklamaları, AKP’nin tarihsel zenginliğimize bakış açısını açıkça ortaya koydu. Eroğlu, Kozak Yaylası’na çıksın, çam fıstığı ağaçlarının nasıl katledildiğine tanık olsun... Ben zaman zaman Manyas Gölü’nde yok olan kuş türlerini düşünürüm... Kaçkarlar’dan Fırtına Vadisi’ne iner, Toroslar’da ormanların nasıl yakıldığını dinlerim köylülerden. Hasankeyf ve Zeugma! Yok olan binlerce yıllık tarihimiz ve kültürümüz değil midir? Zamanın sapağındaki savaş tanrılarını, kan gölünde kendi çıkarları için hesap yapan cellatları, dünyanın ölümsüzlüğünü bana öğreten dostlarım ve arkadaşlarım vardır kendilerini çevreye adayan. Onlar direnir yıllardır. Yargı kararları çiğnenirken siyasal erk olaya el koymaz, seyreder, asker ve sivil bürokratlar siyanürcülere destek verirler... Bir sabah Kaçkarlar’ın,Toroslar’ın, Kaz Dağları’nın, Istrancalar’ın eteğinde uyanın ve doğanın nasıl kirlendiğini, kırlangıçların çoktan başka ülkelere göç ettiğini görürsünüz. Biliyor musunuz, kırlangıçlar neden yok büyük kentlerde? Hava kirliliğinden! Egemen güçler, para babaları, emperyalizmin uşakları ne yargı kararlarını dinliyor, ne de AB kriterlerini... Çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakamayacak mıyız biz? Gökyüzü tıpkı benim gibi sıkışmış, bir yumruk gibi gergin... Zeus tapınağı bugün Berlin’de... Yıllar önce gezerken içim sızlamıştı... Tarih ve kültür, hümanizmin en vazgeçilmez öğelerinden biridir diye kaç kez yazdım... Kimseler duymadı bu çığlığımı. Türkiye’den kaçırılmış İS 2-4. yüzyıllarda yapılmış mozaiklerin Paris’te müzayedede satıldığını Özgen Acar yazmıştı iki yıl önce. Yunusların üzerindeki Eros’lar, geometrik çevrelenmiş Medusa, insan portreleri Fransız arkeologlar tarafından Zeugma’dan çıkarılıp yurtdışına kaçırılmıştı. Antik tiyatro yazarı Menender’in “Kız Kardeşler” oyunundan bir sahne 100 dolara alıcı bekliyordu Paris’te iki yıl önce... Belki de şimdi satılmıştır. Bu öykü uzun ve hüzünlüdür... “Gün Işığında Allianoi” kitabını Mavisel Yener’le Bekir Yurdakul hazırlamıştı sanırım... Kitabı yıllar önce okumuştum ve şöyle bir tümce vardı: “Çocuğun ilk düşüdür kendi çocukluğunu yazmak...” Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu, acaba kendi çocukluğunun masalını yazabilir mi? Bakın ne demiş Eroğlu: “Allianoi diye bir kent yok!” Amerikalı, Alman ve Fransız epigroflar (yazım bilimcileri) oranın Allianoi olduğunu yıllar önce yazdılar. Şarkıcı Tarkan da destek veriyor, Allianoi’nin baraj suları altında kalmasına tepki gösterenlere. Ne var bunda kızacak, öfkelenecek? Bakan Eroğlu, Troya’yı, İyonya’yı, Zeugma’yı, Milet’i, Teos’u biliyor mu? Bu konuda kendisine yardımcı olacak kimi kitapları önerebilirim! Öğrenmenin, bakan olsanız bile yaşı yoktur. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Benim Masalım Allianoi... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Üniversitelerde görev yapan akademisyenler referandum için imza kampanyasõ başlattõ ‘GelecekiçinHayõr’MAHMUT LICALI ANKARA - Türkiye’nin dört bir yanõndaki üniversite- lerde görev yapan akademis- yenler, 12 Eylül’de gerçekleş- tirilecek anayasa referandu- munda bilim insanlarõnõn ve ay- dõnlarõn tavõr belirlemesi ve kararsõzlara yol gösterilmesi amacõyla imza kampanyasõ başlattõ. 7 Eylül’de İstanbul ve Ankara’da gerçekleştirilecek basõn toplantõlarõyla açõklana- cak “hayır kampanyasına” ilk günden 40 akademisyen ve bi- lim insanõ destek verdi. Bilim ve Ütopya Kooperati- fi’nin çağrõsõyla üniversiteler- de görev yapan akademisyen- ler “Üniversitelerden Refe- randuma Hayır” adlõ imza kampanyasõ başlattõ. İmza kam- panyasõ kapsamõnda oluşturu- lan bildiride referandumda Tür- kiye’nin geleceğinin oylana- cağõ belirtildi. Bildiride Türki- ye’yi emperyalist sisteme en- tegre etmeyi hedefleyen sürecin Türkiye’deki ilk halkasõnõn 12 Eylül 1980 darbesi, son halka- sõnõn ise referandumda oyla- nacak anayasa değişikliği ol- duğu kaydedildi. Bildiride söz konusu sürecin hedefinin cum- huriyet değerlerinin yerine ta- rikatlar ile cemaatlerin ve neo- liberalizmin değerlerini geçir- mek, üniter ulus-devleti yok ederek Türkiye’yi bölmek, iç ve dõş çatõşmalara sokmak olduğu kaydedildi. Lidere itaate ve aklõn lidere emanet edilmesine dayanan ta- rikat ve cemaat kültürünün de- mokrasi ile bağdaşmayacağõ vurgulanan bildiride, referan- dumdan çõkacak hayõr sonucu- nun cumhuriyetin yõkõm süre- cine dur diyeceği belirtildi. Üni- versitelerden Referanduma Ha- yõr adlõ kampanya kapsamõnda aralarõnda Türkiye Bilimler Akademisi üyelerinden emekli akademisyenlere kadar destek veren isimler şöyle: Prof. Dr. Semih Koray (Bil- kent Ü.), Prof. Dr. Alpaslan Işıklı (TÜMÖD Genel Başkanõ), Prof. Dr. Sina Akşin (Ankara Ü.), Prof. Dr. Mahmut Hor- taçsu (TÜBA Asli Üyesi), Prof. Dr. Cumhur Ertekin (TÜBA Asli Üyesi), Prof. Dr. Taner Ti- mur (Ankara Ü.), Prof. Dr. Şa- hin Filiz (Akdeniz Ü.), Prof. Dr. Recep Akdur (Ankara Ü.), Prof. Dr. Salih Özbaran, Prof. Dr. Erdoğan Şuhubi (Yedite- pe Ü.), Prof. Dr. Yaman Örs (Ankara Ü.), Prof. Dr. Ahmet Saltık (Ankara Ü.), Prof. Dr. Işık Bökesoy (Ankara Ü.), Prof. Dr. Erbil Gözükırmızı (İstan- bul Ü.), Prof. Dr. Osman Şadi Yenen (İstanbul Ü.) , Prof. Dr. Kürşat Yıldız (Kocaeli Ü.), Prof. Dr. Haluk Gökçora (An- kara Ü.), Prof. Dr. Aziz Ko- nukman (Gazi Ü.) Prof. Dr. Al- kan Soyak (Marmara Ü.), Prof. Dr. Kayhan Kantarlı (Ege Ü.), Prof. Dr. Mehmet Melli (An- kara Ü.), Prof. Dr. Sedef Gide- ner (Dokuz Eylül Ü.), Prof. Dr. Ertuğrul Eşel (Erciyes Ü.), Prof. Dr. Yıldırım B. Doğan (Ankara Ü.), Prof. Dr. Levent Doğancı (On Dokuz Mayõs Ü.), Prof. Dr. Cengiz Yalçın (OD- TÜ), Prof. Dr. Nuriye Atma- noğlu (ODTÜ), Doç. Dr. Ça- ğatay Keskinok (ODTÜ), Doç. Dr. Cüneyt Akalın (Marmara Ü.), Doç. Dr. İhsan Şerif Kay- maz (Gazi Ü.), Doç. Dr. Ahmet Alpay Dikmen (Ankara Ü.), Yrd. Doç. Dr. Vakur Kayador (Anadolu Ü.), Dr. Aydın Fın- dıkçı (Münih Ü.), Dr. Serdar Şahinkaya (Ankara Ü.), Dr. Arda Odabaşı, Dr. N. Filiz İrge, Ülkün Tansel, Osman Bahadır (Yazar), Tülay Çellek. Bilim ve Ütopya Kooperatifi’nin çağrõsõyla üniversitelerde görev yapan akademisyenler “Üniversitelerden Referanduma Hayõr” adlõ imza kampanyasõ başlattõ. İmza kampanyasõ için hazõrlanan bildiride 12 Eylül’de Türkiye’nin geleceğinin oylanacağõ belirtilerek, AKP’nin hazõrladõğõ anayasa değişikliğinin Türkiye’yi emperyalist sisteme entegre etmeyi hedefleyen sürecin son halkasõ olduğu kaydedildi. ÇYDD GENEL BAŞKANI ÇELİKEL: Bertaraf olmamak için, hayır İstanbul Haber Ser- visi - Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanõ Prof. Dr. Aysel Çelikel, 12 Eylül’de yapõlacak anayasa değişikliği re- ferandumunda “Hayır” oyu kullanacağõnõ be- lirtti. Prof. Çelikel, der- neğin üyelerinin özgür olduğunu, kişisel değer- lendirmelere saygõ gös- terilmesi gerektiğini söy- ledi. Çelikel, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, 12 Eylül’de gerçekleştirilecek hal- koylamasõnda ulusumu- zun ve her bireyin bu- günü ve yarõnõnõ ilgi- lendirdiği için kurum ve kuruluşlarõn bütün üye- lerini kapsayacak top- tancõ değerlendirmelere katõlmadõğõnõ belirtti. Çelikel, açõklamasõnda neden “hayır” denil- mesi gerektiğini özetle şöyle sõraladõ:  Referanduma su- nulan anayasa deği- şikliklerinin yargıya ilişkin hükümlerinin, ülkemizde yargı ba- ğımsızlığını ve taraf- sızlığını ortadan kal- dıracak yargıyı siyasi iktidarların yargısı ha- line getirecek nitelikte olduğu için...  Anayasa değişikli- ğinin toplumun demok- rasi, yargõ baõmsõzlõğõ ve insan haklarõ beklen- tisine hiçbir katkõsõ ol- mayacağõ için...  1982 anayasasın- daki yargı bağımsızlı- ğına ilişkin kurallar- dan dahi bir geriye gi- diş olduğu için...  Referandumda “evet” kampanyasõnõ ve gerekçelerini inandõrõcõ bulmadõğõm için...  Yargıyı ve bireyi siyasetçilerden koru- mak için...  Demokrasi, hak ve özgürlükler, bağõmsõz yargõ ümidine cevap ve- ren uzlaşõlmõş bir ana- yasa ümidi için...  En önemlisi ken- dimize saygımızı ko- rumak için...  Bertaraf olmamak için... Atatürk’e hakaret için suç duyurusu ADD İstanbul Şubesi, Taksim anõtõndaki Atatürk heykeline evet şapkasõ takõlmasõna tepki göstermeyen AKP yöneticileri hakkõnda işlem yapõlmasõnõ istedi İstanbul Haber Servisi - Atatürkçü Dü- şünce Derneği (ADD) İstanbul Şubesi üye- leri, AKP İstanbul İl Gençlik Kollarõ’nõn ge- çen pazar günü Taksim Meydanõ’nda ger- çekleştirdiği eylem sõrasõnda bazõ AKP’lilerin Atatürk anõtõnõn üzerine çõkarak, Atatürk’e “evet yazılı şapka” takmasõnõ ve eline bay- rak tutuşturmasõnõ yargõya taşõdõlar. ADD İstanbul Şubesi adõna Beyoğlu Ad- liyesi önünde basõn açõklamasõnõ okuyan Marmara Bölge Sorumlusu Ümit Ülgen, “İs- tanbul’un göbeğinde Taksim’de alkışlar altında gerçekleştirilen eyleme devletin gü- venlik güçleri Atatürk’ü Koruma Kanu- nu’na rağmen müdahale etmemiştir. Ola- ya tepki gösteren bazı yurttaşlar da fiziksel saldırıya uğramıştır” dedi. Atatürk’e yö- nelik hakaretin kabul edilemez olduğunu ve altõnda siyasi oluşumun yattõğõnõ ifade eden Ülgen, “Bu saldırının baş sorumlusu, Atatürk ilke ve devrimlerini, laikliği, çağdaşlığı ve devrimlerini içine sindire- meyen siyasilerdir” diye konuştu. Açõkla- manõn ardõndan grup adõna bir heyet, Baş- bakan Erdoğan, AKP Genel Merkez yöne- ticileri, AKP İstanbul İl Başkanõ, AKP İl Gençlik Kollarõ Başkanõ ve ilgililer hakkõn- da “Atatürk aleyhine işlenen suçlar hak- kında kanuna muhalefet” etmekten suç du- yurusunda bulundu. CHP ve AKP arasõndaki çözüm tartõşmasõna yorumu ‘Dibi görünmeyen kuyudan su içmem’ oldu Bahçeli, ‘türban’da temkinli AYŞE SAYIN ANKARA - MHP lideri Devlet Bahçeli, son dönemde iktidara yakõn gazetelerde yer alan koalisyon ortağõ olduğu 57. hükümet döneminde “Ta- labani ve Barzani’ye silah ve para yardımı yapıldığı” id- dialarõ ve AKP ile CHP ara- sõndaki “türban polemiği”ne, “Devlet Bahçeli kuralları” ile yanõt verdi. Bahçeli, Erzurum’da dü- zenlediği miting sonrasõnda, güncel siyasi gelişmeler ve ülke gündemine ilişkin soru- larõmõz üzerine şu değerlen- dirmelerde bulundu: Talabani-Barzani’ye yardım ettiği iddiaları: İlişki olsun olmasõn bu konuda biz bir açõklamada bulunmayõz. Şimdi kendi yandaşõ bir gazete tarafõndan bu konu kamuoyuna duyuruluyorsa bu konuyu Baş- bakan’õn önce Türkiye’ye açõk- lamasõ lazõm. Başbakan bu açõk- lamayõ yapacak, yapmazsa bu- nun hesabõnõ sorarõz. Biz bu du- ruma düşecek insanlardan de- ğiliz. Devlet sorumluluğunu üstlenmiş kişi olarak, doğru ve- ya yanlõş bilinmez ama devlet arşivinde olan konularda ko- nuşmam. Devlet Bahçeli’nin kuralõ budur. Başbakan’ın “Türbanı 13 Eylül’den önce çöze- lim” önerisi: İkinci bir ku- ral söylüyorum. “Dibi gö- rünmeyen kuyudan su iç- mem.” Bunlarõn ne olacakla- rõ belli olmaz. Bu ikisinin ara- sõnda (CHP-AKP) bir sorun. Biz daha önce öyle bir anayasa değişikliği yapõlmasõ nokta- sõnda samimi davranarak ge- rekli adõmlarõ TBMM’de attõk. Anayasa değişikliği yapõldõ. YÖK Kanunu’nun ek 17. maddesinde hükümetin deği- şiklik yapmasõ lazõmdõ, ama çõkarmadõlar. Cemaatler siyasete müdahale etmemeli: Manevi iklimde saygõnlõk bu- lan mümtaz şahsiyetlerin, si- yasetin her aşamasõnda görül- melerinin doğru olmayacağõ kanaatindeyiz. Bazõ siyasi he- deflerin de aracõsõ veya taşõyõ- cõsõ olmamalarõ gerekir. Tarikat ve cemaatlerin her siyasi olayõn odağõnda bulunmalarõ veya öy- le görüntü vermeleri manevi değerlerde çok daha büyük sarsõntõlar meydana getiriyor. Cumhurbaşkanlığı ko- nusunda Gül ile AKP ara- sında sıkıntı yaşanır mı: Kesin efendim. AKP hafif bir şey olsun kristal bir camõn ye- re düşüşü gibi, tuzla buz olur. Toplayõp bir arada tutamaz- lar. Başka türlü cam olsa sa- ğõndan solundan tutturulur da, buzlu cam gibi dağõlõr bunlar. AKP’nin türban konusunda daha önce yaptõğõ girişime destek verdiklerini hatõrlatan Bahçeli, “Türbanõ 13 Eylül’den önce çözelim” önerisini samimi bulmadõğõ mesajõnõ verdi. HALKEVİÜYESİİKİGENÇSUÇDUYURUSUNDABULUNDU Polisten hayır dayağı iddiası MEHMET CELEN ÇANAKKALE - Çanakkale Geli- bolu’da “AKP’nin anayasasına ha- yır” bildirisi dağõtan Halkevi üyesi 2 genç, polis tarafõndan gözaltõna alõn- dõ. Karakolda polislerin darp ederek kendilerine işkence yaptõğõnõ savu- nan gençler, serbest kaldõktan sonra Çanakkale Cumhuriyet Savcõlõğõ’na polisler hakkõnda suç duyurusunda bulundu. Çanakkale’den Gelibolu’ya gide- rek, burada pazar esnafõ ve alõşveriş ya- pan insanlara bildiri dağõtõp pazarye- ri civarõnda bulunan işyeri sahiplerinin talepleri üzerine afişleme yaptõklarõnõ kaydeden gençlerden Mehmet Öz- türk, “Gördüğümüz ilgi ve halkın AKP’ye olan tepkisi, belli ki fincancı katırlarını ürkütmüş. Bir anda po- lisler etrafımızı sarıp bizi karakola götürdüler” dedi. Vücudunun çeşit- li yerlerinde darp izleri görülen Öztürk, Ferhat Aslan’la birlikte yaşadõklarõ- nõ şöyle anlattõ: “Sivil giyimli, ancak polis olduğunu söyleyen iki memur, bizi isnat edilen suçu kabul eden ifa- de vermeye zorladı. Biz kabul et- meyince bağırıp hakaret etmeye başladılar. Ardından sağlık raporu almak için hastaneye gitmek üzere karakoldan çıkarıldığımız sırada benim sırt çantama zorla el koy- maya kalkan 6-7 polis, bizi yeniden döverek ve küfrederek karakolun içine soktular. Karakolun içinde de küfür ve tehdit ederek saldıran po- lisler kayıtta olan kameraları fark edince saldırıya son verip bizi dok- tor kontrolüne götürdüler. Polis otosunun içinde de şiddet uygula- dılar. Hastanede tüm hastaların ve sağlık personelinin gözü önünde ‘Siz vatan hainisiniz, teröristsiniz. Dağa çõkõn da savaşalõm, böyle uğ- raşmayalõm sizinle’ diye tacizlerini sürdürdüler. Karakola geri getiri- lişimizde yine küfürlere ve tehditlere maruz kaldık.” Hayır bildirisi dağıttığı için polisler tara- fından gözaltına alınan Mehmet Öztürk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle