28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Beklemek Bu yazıyı yazmaya dün saat 13.30’da başladım. Bir buçuk saatim var bitirmek için, yoksa gazeteden arkadaşlar telefon edip “Yazınızı göndermeyecek misiniz?” diye sorarlar. Bu saate kadar acaba Yüksek Askeri Şûra’dan bir haber sızar mı ya da 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı açıklanır mı diye bekledim. Boşuna beklemişim. Hiçbir haber, açıklama yok. Doğal ki benim beklemem önemli değil, kim bilir o 11 generalle amiral, öbür muvazzaf subaylar nasıl gergin bir bekleyiş içindedirler? Kolay mı, mesleğine yıllarca emek vereceksin, çalışacaksın, çabalayacaksın o rütbelere kadar geleceksin, sonra da tam bir basamak daha yükselecekken birileri çıkıp seni “terörist” olmakla, “camileri bombalama planı yapmakla” suçlayacaklar; sen de bu suçlamanın sonu nereye varacak diye bekleyeceksin! Belki terfiin ertelenecek, mesleki hayallerin suya düşecek, belki tutuklanacaksın, yargılanacaksın; belki uzun yıllar özgürlüğünden yoksun kalacaksın. Yargılamalar elbet bir gün sona erecek, yargılayanlar sana “Anladık ki sen masummuşsun” diyecekler, yeniden evine, ailene, dostlarına kavuşacaksın. Boşa giden o uzun yıllar, çektiğin acılar yanına kâr kalacak. Yaşamının geri kalan yılları, “Neden ben?” sorusuna yanıt aramakla geçecek. Hiçbir zaman yanıtı bulunamayacak bir sorudur o “Neden ben?” sorusu. Bir süre sonra bunu anlayacak, fakat yine de vazgeçmeyeceksin o soruyu sormaktan. Gözlerinin önüne an’lar gelecek; örneğin sınırda bir siperin içindesin, yanında ülkenin Başbakan’ı var. Elinle karşıyı, bir taş atımı uzaklıktaki dağları, o dağlarda kol gezen düşmanın yuvalandığı mağaraları gösterip anlatıyorsun. Başbakan dinliyor, sonra sana “Sağ olun Paşam” diyor, “Allah size kuvvet versin!” Ya da başka bir yerde, başka bir siperdesin. Yanında İçişleri Bakanı var bu kez; sana, “Bu dağları teröristlerden bir an önce temizleyin, paşam” diyor, eliyle Amanos dağlarını göstererek. Senin de işin bu zaten, bu vatanı korumak. Bu anıları çıkarıp atmak istiyorsun belleğinden, yapamıyorsun, kolay değil çünkü. Hakkındaki yakalama emirlerini o konuşmalardan üç beş gün sonra çıkarmış İstanbul’da oturan yargıçlar. Siperlerde vatanı savunmanın onuruyla vatanı yıkmak suçlamasının arasındaki çizginin nasıl olup da bu kadar ince, bu kadar keskin olabileceğini düşünüyorsun ister istemez. O soru daha da büyüyor kafanda: “Neden ben?” Bir an kafan hakkında çıkan o yakalama emrine takılıyor. Yasa maddesi açık; “kaçma şüphesi bulunanlar” deniyor, “delillerin karartılması” deniyor. Kim nereye kaçacak? Mevzilendiği siperi, komutasındaki denizaltı filosunu, kumandasındaki kolorduyu mu terk edip gidecekler o sanıklar? Sanıkların sayısı 102; 102’sinin tümü için çıkmış yakalama emri; bu, muvazzaf ya da emekli 102 askerin 102’sinin de “sırra kadem basma” şüphesi altında oldukları anlamına gelmiyor mu? Akıl alır bir durum değil! Birileri çıkıyor, orduevinin önünde ellerinde pankartlar gösteri yapıyor. “Hepsini yakalayın!”, “Terfi ettirmeyin!” diye bağırıyorlar. Nasıl bir akıl tutulmasıdır bu? İnsan, “Be adam” diye sormadan edemiyor, “yarın aklandıklarında onların yitirdiklerinin, çalınmış özgürlüklerinin, karartılan hayallerinin, çektikleri özlemlerin, acıların hesabını sen mi vereceksin?” Şimdi saat 15.07. Gazeteden beklediğim telefon biraz önce geldi. Bitiriyorum yazımı. Beklemeye devam yani... Anayasa Mahkemesi’nin göz- lerden kaçan bir kararõ, belediye meclislerince alõnan, kent, çevre ve topluma zararlõ imar kararla- rõnõn, kaymakam ve valilerce “veto” edilmesine olanak sağlõ- yor. İlçe ve illerdeki “mülki amir”lerimiz bu haklarõnõ, “ki- şisel”likten uzak “katılımcı” yöntemlerle kullanabilir; uzman sivil kuruluşlardan oluşan “de- mokratik denetim kurulla- rı”yla uygulayabilirlerse, Türki- ye’yi betonlaşmaya tutsak kõlan “imar keyfiliği”ne etkin bir ön- lem alõnabilir... ‘İmar düzeni’miz... İmar yetkilerinin “yerel” ol- masõ aslõnda “evrensel” kural- dõr; ancak bu yetkinin “bilim- sel” ilkeler gözetilerek “toplum yararına” kullanõlmasõ da çağ- daş şehirciliğin önkoşuludur. Çünkü kent plan- lamasõ bir “bi- lim”dir ve ancak toplumsal çõkarla- rõn gözetilmesiyle kamusal amacõna ulaşabilir. Dünyadaki ör- neklerde bu ama- cõn gerçekleşebil- mesi için, karar sü- reçlerinde “hükü- met dışı uzman kurumlar” da yer alõrlar… Ör- neğin üniversitelerin ya da mes- lek kurumlarõnõn kent için “sa- kıncalı” bulduklarõ bir imar pla- nõ belediye meclisinden geç(e)mez. Nadiren de olsa meclis õsrar ederse kõyamet ko- par; kamuoyu ayağa kalkar... Bizde ise üniversitelerin ve meslek kurumlarõnõn yanlõş bul- duklarõ hemen tüm imar düzen- lemeleri yerel meclislerden bir çõrpõda geçmekte; belediye baş- kanlarõ da “ne yapalım, de- mokrasi” diyebilmektedir... Çünkü imar yetkilerinin 1985’te belediyelere devredil- mesinin gerekçesi, “12 Eylül darbesinden sonra demokra- tikleşmeye geçiş”in başlama- sõydõ... Ne var ki demokratikleş- mede “ilk” ve “son” adõmõn ne- den imarda atõldõğõnõ ise 25 yõl- dõr ne açõklayan var ne de sor- gulayan... Aynõ yasada, bu yetkinin “planlı ve sağlıklı kentleşme” için değil, “imar rantlarının yerel kararlarla üleşilmesi” için belediyelere verildiğinin en açõk göstergesi ise “denetim- siz”likti!.. Her yönüyle “bilimsel” ve “demokratik” ilkelerle kulla- nõlmasõ gereken “denetimsiz” bir yetkinin, “özel çıkarlar”a yarar sağlamasõ sonucunda, bin- lerce plan değişikliği “yasal da- yanak”(!) buldu. Yaratõlan kent- sel tahribatõn önlenmesi içinse meslek odalarõ ve duyarlõ kuru- luşlarõn yargõya başvurmalarõ dõ- şõnda başkaca bir denetim ola- nağõ yõllardõr sağlanmadõ. İşte şimdi gündemdeki anaya- sa değişikliği ile bu olanak da yok edilmek isteniyor. İktidar partilerinin belirleyeceği üyeler- le oluşacak bir yargõnõn, yöneti- min yanlõşlarõna karşõ açõlan da- valarda “bağımsız” davranama- yacağõ açõk değil mi? Katılımcı denetim Anayasa Mahkemesi’nin 4 Şubat 2010’daki kararõyla, kay- makam ve valilere ‘belediye meclis kararlarını veto etme yetkisi tanıyan kanunu kaldı- ran düzenleme’ iptal edildi… Gerekçesinde, anayasanõn 127. maddesindeki “idarenin bü- tünlüğü” ilkesinin kaymakam ve vali- lerce de gözetile- rek, belediye meclis kararlarõnõ buna gö- re denetlemeleri ge- rektiği vurgulanõ- yor. Böylece, mülki amirlerin yerel meclis kararlarõna ancak iptal davasõ açabileceklerini ön- gören düzenleme yetersiz bulu- narak, hukuka aykõrõ görülen ka- rarlarõn eskiden olduğu gibi “ve- to” edilebileceği hükme bağla- nõyor. Yüksek yargõnõn karara uygun yasa için TBMM’ye 1 yõl süre tanõdõğõ düşünüldüğünde, özel- likle “imar” konularõndaki de- netim eksikliğinin de giderilme- si mümkündür. Uygulamanõn “kaymakam ve vali baskısı”na yol açmamasõ için, yeni düzenlemede üniversi- telerden, meslek odalarõndan ve diğer uzman kurumlardan bir “denetleme kurulu” oluşturu- labilir... Böylece, aslõnda imar ve bele- diye yasalarõnda sağlanmasõ ge- reken çağdaş, demokratik bir de- netim süreci, hiç değilse kayma- kamlarõn ve valilerin sorumlu- luğunda başlatõlarak, imardaki başõboşluk giderilebilir. Yeter ki belediyelerimizin ço- ğunda egemen olan “demokra- si=imar özgürlüğü” anlayõşõ- nõn, bilim dõşõ ve çõkar amaçlõ planlamaya “siyasal bahane” oluşturduğunu gizlemeyelim. İmarda “katılımcı” denetimin ise demokrasiye değil, yağmaya önlem olacağõnõ artõk görebile- lim... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ İmar Denetiminde Valiler ve Yetkileri HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY 4 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 15 HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Bir çeşit pembe boya. 2/ Vücutta bi- riken ve idrar- la dõşarõ atõlan azotlu bile- şik... Alevi- Bektaşi inanç- larõnõ dile ge- tiren bir şiir tü- rü. 3/ Kapõ ve pencerelerin üst eşiği... Gözleri görmeyen. 4/ Yaşar Kemal’in bir romanõ. 5/ Yara- tõcõsõnõn adõ bilin- meyen yapõt... Lan- tan elementinin sim- gesi. 6/ “Evet” anla- mõnda kullanõlan bir sözcük... Niğde ve Nevşehir yörelerinde yetişen, kaliteli bir şarap veren beyaz üzüm cinsi. 7/ İnsanõn dõşõn- daki tüm varlõk âlemi... Gaetano Donizetti’nin bir operasõ. 8/ Aruz ölçülerinden biri... Konuşmada sesin duygularõ belirtecek biçimde çõkmasõ. 9/ Suudi Arabistan’õn plaka imi... Ödenmesi gerekli bir paranõn ödeme gününden önce verilen bir bö- lümü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir tür tavla oyunu. 2/ Yapay reçine verniği ve tutkalõ üretiminde kullanõlan beyaz ve billursu toz... Soluk. 3/ Bir parçanõn ağõr çalõnacağõnõ an- latan müzik terimi... Japonya’da Buda rahibele- rine verilen ad. 4/ İnce sac. 5/ En az beş kişinin iktisadi bir amaçla kurduğu ortaklõk türü... Bir no- ta. 6/ Helyum elementinin simgesi... Buyruk. 7/ “Ufuklar” anlamõnda eski sözcük... Hindistan’da yetişen ve “sabunağacı” da denilen bir ağaç. 8/ Türk müziğinde bir usul... Bir ağõrlõk birimi. 9/ Nazi partisinin hücum kõtasõnõ simgeleyen harf- ler... Bir motorda ateşleme süresinin erken olmasõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 S A R I A S M A I Ş I L T I P İ Ğ H I L T A N I R K A M B E R R A M M A L E C İ M A A Ş K I S E K O A L K A R S T U N A M E T R O N O M 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Deniz Som rahatsızlığı nedeniyle yazılarına bir süre ara vermiştir. Tümü “meclis” onaylı! Halkoylamasõnõn Asõl Konusu Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK 7.5.2010 tarih ve 5982 sayõlõ Tür- kiye Cumhuriyeti Anayasasõ’nõn Bazõ Maddelerinde Değişiklik Ya- põlmasõ Hakkõnda Kanun, 12 Eylül 2010 günü zorunlu olarak yapõlacak halkoyuna sunulmuş bulunuyor. Anayasamõza göre TBMM üye tam- sayõsõnõn beşte üçü ila üçte ikisi, ya- ni 330 ile 367 arasõnda bir oy ço- ğunluğu ile kabul edilen anayasa de- ğişikliği hakkõndaki kanun, Cum- hurbaşkanõ tarafõndan Meclis’e ge- ri gönderilmediği takdirde halko- yuna sunulmak üzere Resmi Gaze- te’de yayõmlanõr (m.175/IV). İşte 5982 sayõlõ kanun da, ikinci oyla- mada tümü itibarõyla 336 oyla ka- bul edildiği için bu çerçeve içinde zorunlu olarak halkoyuna sunul- muştur. Anayasamõz, anayasa değişiklik- lerine ilişkin kanunlarõn halkoyuna sunulmasõ halinde değiştirilen hü- kümlerden hangilerinin birlikte, hangilerinin ayrõ ayrõ oylanacağõnõn TBMM’ce karara bağlanacağõnõ öngörmektedir (m. 175/VII). Ancak şimdiye değin çeşitli ko- nularda yeni hükümler getiren en kapsamlõ anayasa değişikliklerinde bile -bütünlüğün bozulmamasõ ve oy kullanmada karõşõklõğa meydan ve- rilmemesi kaygõlarõyla- bu olanak- tan yararlanõlmamõş; hepsinde de- ğişikliğe ilişkin kanunun “halko- yuna sunulması halinde tümüyle” oylanacağõ, yürürlük maddesinde belirtilmiştir. 5982 sayõlõ kanunda da durum böyledir (m. 26). Bu ba- kõmdan 12 Eylül 2010 günü sandõk başõnda her seçmen yurttaş oyunu kullanõrken, 5982 sayõlõ kanunla getirilen anayasa değişikliği pake- tinin tümü kadar, kendisi açõsõndan en çok önem taşõyan konu veya ko- nularda nasõl bir değişikliğe gidil- diğini de göz önünde tutmak ve ter- cihini ona göre yapmak durumun- da olacaktõr. Ana çizgileriyle anayasada yapıl- mak istenen değişiklikler 5982 sayõlõ kanun, -geçmişte 1995 ve 2001 yõllarõnda yapõlan kap- samlõ anayasa değişikliklerinden farklõ olarak- Meclis’te bir partiler arasõ uzlaşma zemini aranmaksõzõn, iktidar milletvekillerinin teklifi ve oylarõyla kabul edilmiş bir metindir. Her şeyden önce bu yönüyle tartõş- ma konusu olmaya devam etmek- tedir. Anayasanõn çeşitli maddelerinde değişiklik yaparak yeni düzenle- meler getiren, bazõ maddelerini kõs- men veya tamamen yürürlükten kaldõran; anayasaya geçici iki yeni madde ekleyen 5982 sayõlõ kanun, yürürlük ve halkoyuna sunulmaya ilişkin son maddesiyle birlikte top- lam 26 maddeden oluşmaktadõr. Kanundaki düzenleme sõrasõyla, kadõnlar ve çocuklar başta olmak üzere toplumun özel olarak des- teklenmesi veya korunmasõ gereken kesimleri için pozitif ayrõmcõlõk olanağõ tanõyan, kişisel verilerin korunmasõnõ isteme hakkõ getiren, memurlar ve diğer kamu görevlile- ri için toplusözleşme yapma hakkõ öngören, fakat aynõ zamanda me- murlar ve diğer kamu görevlileri sendikalarõnõn anayasal temelini ortadan kaldõran, dolayõsõyla on- lar için bir sendi- kasõzlaştõrma hareketinin başlangõcõ anlamõnõ taşõyan(1), bil- gi edinme hakkõndan söz eden, Ka- mu Denetçiliği Kurumu’na anaya- sal dayanak sağlayan, söz ve ey- lemleriyle bir siyasi partinin kapa- tõlmasõna sebep olma yüzünden milletvekilliğinin düşmesine ilişkin anayasa hükmünü yürürlükten kal- dõran, Yüksek Askeri Şûra’nõn ter- fi ve kadrosuzluk nedeniyle emek- liye ayõrma işlemleri dõşõnda her tür- lü ilişik kesme kararlarõna karşõ yargõ yolunu açan, yargõ yetkisinin yerindelik denetimi biçiminde kul- lanõlamayacağõnõ vurgulayan, askeri ve adli yargõnõn görev alanlarõnõ ye- niden belirleyen, bir Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulmasõnõ öngö- ren, 12 Eylül 1980 döneminde ya- sama ve yürütme yetkilerini kulla- nanlar ve idarede görev alanlar hakkõnda cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiasõ ileri sürülmesi- ni önleyen anayasanõn geçici 15. maddesini yürürlükten kaldõran 5982 sayõlõ kanun, -sadece bu sõra- lamadan dahi kolayca anlaşõlacağõ gibi- farklõ konularda önemli ana- yasal değişiklikler getiren bir me- tindir. Fakat 5982 sayõlõ kanunla asõl değiştirilmek istenen, anayasanõn yargõ düzeni, özellikle Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcõ- lar Yüksek Kurulu ile ilgili hü- kümleridir. Zaten kanunun içerik yönünden en çok tartõşõlan hüküm- leri de yargõ düzenine ilişkin olan- larõdõr. Gerçi Anayasa Mahkemesi, bu hükümlerdeki bazõ ibareleri iptal et- miştir(2). Sözü edilen ibareler, Ana- yasa Mahkemesi’ne Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce üç üye seçimin- de aday göstermek amacõyla yapõ- lacak seçimlerde Yargõtay, Danõş- tay, Askeri Yargõtay, Askeri Yük- sek İdare Mahkemesi ve Sayõştay genel kurullarõ ile Yüksek Öğretim Kurulu üyeleri ve baro başkanlarõ- nõn oy hakkõnõ sõrasõyla kendilerine ayrõlan iki ve bir üyelik kontenjan- lar içinde birer adayla sõnõrlayan, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Ku- rulu’na yükseköğretim kurumlarõnõn iktisat ve siyasal bilimler dallarõn- da görev yapan öğretim üyeleri ile üst kademe yöneticileri arasõndan Cumhurbaşkanõnca üye seçilmesi- ni öngören sözcüklerdir (m. 16 ile değişik AY m. 146, m. 22 ile deği- şik AY m. 159; m. 25 ile eklenen geç. m. 18, 19). Anayasa Mahkemesi’nin olduk- ça kapsamlõ bir anayasa değişikliği hakkõnda birkaç maddeden bazõ ibarelerin ayõklanmasõ biçiminde hayli sõnõrlõ bir çerçeve içinde kalan iptal kararõ, sonuç itibarõyla, anõlan hükümlerin yargõ bağõmsõzlõğõnõ, dolayõsõyla hukuk devleti ilkesini ze- deleyici nitelikte olduklarõ gerek- çesine dayanmaktadõr. Hukuk dev- leti, Cumhuriyetin değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez niteliklerindendir (AY m.2, 4). Bu yazõda hukuk devletinin en önemli denetim organõ olan Ana- yasa Mahkemesi ile yargõ bağõm- sõzlõğõnõn kurumsal simgesi konu- munda bulunan Hâkimler ve Sav- cõlar Yüksek Kurulu’nun yeniden yapõlandõrõlmalarõ üzerinde duru- lacaktõr: S Ü R E C E K Farklõ konularda önemli değişiklikler getiren tartõşmalõ bir metin oylanacak [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle