19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Yoksa Ben Aptal mıyım? Bir televizyon programında, konunun uzmanlarıyla birlikteyiz; PKK’nin ilan ettiği eylemsizlik halini tartışıyoruz. Bu girişimin ardında, BDP ile İmralı’nın referandum için, yarım ağızla ilan ettikleri, boykot kararını kaldırma amacının da bulunduğunu söylüyorum. Diyarbakır’ın nabzını tuttuğu varsayılan arkadaşımız, Abdullah Öcalan’ın avukatı bir başka arkadaş ve taraf olmakla iftihar edenler takımından, benim gibi “Pe Ka Ka” değil de, “Pe Ke Ke” demeyi yeğleyen, örgütün gerçek niyetleri ve istekleri konusunda büyük yetkinlikle konuşan bir gazeteci hep birlikte karşı çıkıyor, olayın kapsamını kavramadığımı, büyük bir gelişmeyle karşı karşıya olduğumuzu, referandumda “evet” demenin söz konusu olmadığını söylüyorlar. Eh koca koca, uzman uzman, konuyla yakından ilgili kişiler, onlardan iyi mi bileceğim, içimden kendimi uyarıyorum: - Üsteleme oğlum, sen üstatlardan iyi mi bileceksin? Kürt kökenli yurttaşlar referanduma “evet” demeyecek; nereden çıkarıyorsun bu komplo teorilerini? İçimden başka bir ses karşı çıkıyor: - Ne kadar safsın, olanları görmüyor musun? Öbürü bırakmıyor lafın ucunu: - Ne söylense bir kulp takıyorsun, herkesin kafasından niyet okuması yapıyorsun, ayıp, ayıp! Böyle diyalog yolunda ilerlenmez ki?.. Baydemir konuşuyor: - Demokratik özerklik istiyoruz, bir de Diyarbakır’da Türk bayrağı yanında bayrağımız dalgalansın. Her şeyin tartışılmasından yana olduğum için, kızanları, küfredenleri uyarmak gereğini duyuyorum: - Bu sorunun çözüme ulaşması için, her ama her çözüm şeklinin özgürce tartışılacağı bir demokratik tartışma ortamının oluşturulması önkoşuldur. Altmış yıl önce, tartışmada anlaşamadığımızda, konuyu karşılıklı olarak “oğlum A. sen aptalsın!” formülüyle bağladığım, çocukluk arkadaşım, bildik sloganla sesleniyor: - Oğlum Ali sen aptalsın! Görmüyor musun, adamlar, ayrı güvenlik gücü, ayrı lig, kendi yargı organlarını bile istiyorlar, bu nasıl özerklik, daha ne olsun yahu! - Ama açık açık söylüyorlar, görüyorsun, diyorum, bak biz üniter yapıya karşı değiliz, bağımsızlık istemiyoruz, diye. Ardından ekliyorum: - Her söylenenin altında bir art niyet ararsan, uzlaşmaya varamazsın ki!... - Sen böyle devam et. Bak sözcüklerde bile anlaşamıyorsunuz. Sen “uzlaşma” diyorsun, onlar “barış”. - Peki ne var bunda? - Ne olacak oğlum kafanı çalıştırsana, bir arada yaşayanlar insanların arasında uzlaşma olur, buna da demokrasi denir, ama barış, bir arada değil, yan yana yaşayan topluluklar, ayrı devletler arasında geçerlidir. Bu tür görüşlere ne kadar kulak asarsam asayım, kızmadan, soğukkanlılık ve sağduyu ile tartışmadan hep yanayım, bundan vazgeçecek değilim; düşüncelerimin arkasında duruyorum. Yalnız zaman zaman tartışırken pek de açık ve dürüst konuşulmadığı izlenimine kapılıyorum. O zaman da kendi kendime soruyorum: - Acaba ben aptal mıyım? İşletiliyor muyum? Son günlerde, PKK, Öcalan, iktidar arasında görüşmelerin yapıldığı yolunda açıklamalar birbirini izliyor, kimi doğruluyor, kimi yalanlıyor. Ama biz şunları bilmiyoruz: Kim kiminle görüşüyor? Masanın bir yanında devlet mi var, AKP mi? Devlet Öcalan’ın örgütünü İmralı’dan idare etmesini engelleyemez, bir de onunla eylemsizlik koşullarını müzakere ederken sade vatandaştan nasıl “gel de terör ile mücadelede gerektiğinde canını ver, vatan için şehit ol” diyebiliyor. Bütün bunlar büyük ve benim çapımı aşan konular. Ama bu arada, Öcalan’ın da BDP’nin de, (yoksa ikisi aynı şey mi?) boykotu bırakıp, “evet”in önündeki engeli kaldıracakları, 12 Eylül’de bölgede referanduma yoğun “evet” çıkacağını sanıyorum. Aksini ısrarla ileri sürenlere karşı yine de fikrimde direnemiyor, tereddüt ediyorum. Yoksa ben aptal mıyım? [email protected] Alan, Adalet Bakanõ’nõn kimi atamalara ilişkin taslağõ HSYK’nin gündeminden çekmesini değerlendirdi ‘Bakan yetki gaspı yapmıştır’ IŞIK KANSU ANKARA - Emekli Danõştay Başkanõ Nuri Alan, Adalet Baka- nõ’nõn kimi atamalara ilişkin tasla- ğõ HSYK’nin gündeminden çek- mesinin bir anayasal yetki gaspõ ol- duğunu söyledi. Emekli Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer de, kurulun görevine devam ederek, gündeme gelen atamalara ilişkin işlemleri tamamlamasõ ge- rektiğini bildirdi. Emekli Danõştay Başkanõ Alan, Adalet Bakanõ’nõn yaz kararna- mesinin henüz karara bağlanmamõş olan kõsmõ geri çekmesine ilişkin görüşlerini Cumhuriyet’e akta- rõrken anayasanõn 159. maddesine göre, hâkim ve savcõlarõ atama- nakletme görevini yerine getirmek için gerekli kararlarõ alma yetkisi- nin Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’na ait olduğunun altõnõ çiz- di. Kurulun bu yetkisini, Adalet Ba- kanlõğõ Personel Genel Müdürlü- ğü’nce hazõrlanan ve ilgili kanun- da “taslak” olarak nitelendirilen lis- te üzerinden kullanacağõna değinen Alan, şu görüşleri savundu: “Kurul, daha önce belirlen- miş ilke ve kurallarını gözeterek taslağı aynen kabul edebilir, kıs- men kabul edebilir, tümüyle red- dedebilir, uygun gördüğü deği- şiklikleri yapabilir. Burada önemli olan taslağın kurul olarak incelenip görüşülüp karara bağ- lanmasıdır. Kesin karar yetkisi kurula aittir. Taslak kurula su- nulduktan sonra özlük işleri ge- nel müdürlüğü, dolayısıyla ba- kanın taslak hakkındaki tasarruf yetkisi sona erer. Taslak artık ku- rulun malıdır; bakan, kurul baş- kanı olarak müzakereyi yönetir ve sonuçta oyunu kullanır. Ba- kanın istekleri kabul görmeyin- ce kurula sunduğu taslağı geri çekmesi, kurulun anayasal yet- kisini gasp etmektir. Yapılan bu dayatma, anayasal bir kurulun çalışmalarını don- durmak, onu işlevsiz hale getir- mektir. Bu hukuk dışı, fiili bir du- rumdur. Hukuk devletinde kabul edilemez. Böyle bir durum 2007- 2008 senelerinde de yaşanmıştı. Zamanın Adalet Bakanı, Danış- tay ve Yargıtay’a yapılacak olan üye seçimlerinde, kendisine kon- tenjan talep etmiş, kabul gör- meyince Danıştay ve Yargıtay kanunlarında bu seçimler için öngörülen azami iki aylık süre- yi göz ardı etmiş; seçimleri bir yılı aşkın bir süreyle yaptırma- mıştı. Görüyoruz ki, bakan de- ğişmiş olmasına karşın zihniyet değişmemiştir. Bugün yapılan- lar, hukuk ve demokrasi anla- yışları sadece dayatma üzerine kurulan siyasilerin yetkileri ge- nişleyince daha neler yapabile- ceklerinin de habercisidir.” Emekli Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer de, “Adalet Bakanlığı’nın görevi, HSYK’yi çalıştırmak üzere ön çalışmaları yapmak, teklifleri götürmektir. Teklifler götürül- dükten sonra hizmetin sahibi bakan değil, kuruldur. Teklifler geri çekilemez. Bakan kurula gelmezse, başkanvekili toplantı- ya devam eder. Müsteşar da gel- mezse, kendi bilir. Zabıt tutulur, kurul çalışmasına devam eder. Bence, kurul görevine devam et- meli ve hukukun gereğini yerine getirerek, atamaların tümünü yerine getirmelidir” dedi. HSYK suç duyurusuna hazırlanıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - HSYK ile Adalet Bakanlõğõ arasõnda unvanlõ hâkim ve savcõ kararnamesi nedeniyle başlayan kriz tõr- manõyor. HSYK üyeleri, toplantõlara katõlma- yan Adalet Bakanõ Sadullah Ergin ve Adalet Bakanlõğõ Müsteşarõ hakkõnda suç duyuru- sunda bulunmayõ değerlendiriyor. HSYK, Adalet Bakanõ ve müsteşarõnõn top- lantõya katõlmamasõ nedeniyle toplanamadõ. HSYK üyesi Ali Suat Ertosun, Adalet Ba- kanlõğõ’nõn kararnameyi geri çekmesine gerekçe olarak “İsmail Turgut” olayõnõ gösterdiğini, an- cak bunun farklõ bir durum olduğunu söyledi. HSYK’nin bakanlõğõn merkez teşkilatõyla ilgili atamalarda “olmaz” diyemeyeceğini, ancak di- ğer atamalarda öneri getirebileceğini söyledi. Ortada büyük bir hukuksuzluğun olduğunu an- latan Ertosun, “Bakanlık kulağını tersinden gösteriyor, tereciye tere satıyorlar. Yeni öneriler getirebiliriz, bu bizim hakkımız. Ba- kanın öneri hakkı var da kurul üyelerinin yok mu, böyle bir şey olabilir mi?” dedi. Bakanlõğõn kararname taslağõnõ “geri çektim” diyemeyeceğini kaydeden Ertosun, hukukun ayaklar altõnda olduğuna, yasalarõn çiğnendi- ğine dikkat çekti. Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nõn kitabõnda hâkim ve savcõ atamalarõnda cemaatin etkili olduğu yönündeki iddiasõnõn anõmsatõl- masõ üzerine Ertosun, “Kamuoyunun tak- dirlerine sunuyorum. Hanefi Avcı, bir em- niyet müdürümüz. Böyle bir kitap yazmış, ne diyor? 250. madde kapsamında görev- lendirilen hâkim ve savcılar, müfettişlerin gözden geçirilmesi gerekir diyor. Hukuk ci- nayeti işleniyor” görüşünü dile getirdi. Emekli Danıştay Başkanı Nuri Alan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Ba- kanõ Sadullah Ergin, Adli Yargõ 2010 Yaz Ka- rarnamesi’yle ilgili olarak “Burada alınmış olan ilke kararlarına aykırı olarak bir yer değişikli- ği talebi var ve bu talepler özel yetkili mahke- melerin kompozisyonunu, yapısını komple de- ğiştirmeye yönelik talepler.” dedi. Ergin, TRT Haber kanalõnda katõldõğõ program- da gündeme ilişkin sorularõ yanõtladõ. Ergin, “Yaz Kararnamesi”nin HSYK’nin belirlediği il- keler çerçevesinde hazõrlandõğõnõ söyledi. 2009 Yaz Kararnamesi’nde de benzer olaylarõn yaşan- dõğõnõ ileri süren Ergin, burada görüşmelerin bit- mesinin ardõndan imzaya 10 dakika kala liste çõ- kartõldõğõnõ ve “Biz şu hâkimlerin, şu savcıların başka yerlere verilmesini istiyoruz” şeklinde taleplerin geldiğini iddia etti. “Ergenekon” dava- sõyla ilgili bazõ isimlerin tutukluluk süresinin uza- masõna ilişkin hükümet üyelerinin mesajlarõnõn anõmsatõlmasõ üzerine Ergin, “Bu değerlendir- meler, o yargılamayı yapan mahkemelere bir etkidir, bir telkindir, bir tavsiyedir” dedi. ‘İmzaya 10 dakika kala liste çıkartıldı’ ADALET BAKANI ERGİN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle