25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Bu yõl 20. yaşõnõ kutlayan Akbank Caz Festivali, yeni yaşõnõ özel projelerle ve konserlerle kutluyor. Festivalde öne çõkan isimler arasõnda müzik efsanesi Sun Ra’nõn mirasõnõ devam ettiren The Sun Ra Arkestra, “Cazõn First Lady’si” Diane Schuur ve “Beautiful Tango” şarkõsõyla tanõnan Hindi Zahra da var. Kültür Servisi - 20 yõl boyunca dünya- nõn önemli caz sanatçõlarõnõ ağõrlayan Ak- bank Caz Festivali, 20’nci yaşõnõ 160 sanatçõ ve toplulukla, aralarõnda Count Basie Orc- hestra, John Surman, Diane Schuur, The Sun Ra Arkestra’nõn da bulunduğu ca- zõn önde gelen isimleriyle kutluyor. 23 Eylül-12 Ekim tarihleri arasõnda ger- çekleşecek festival, “20. Yılında Ak- bank Caz Festivali Kitabı”, “Akbank Caz Retrospektif: 20. Yıl Belgeseli” ile 13 parça- dan oluşan “Akbank Jazz Fes- tival’s 20 Years-Akbank Caz Festivali’nin 20 Yılı (1991- 2010)” adlõ derleme albümle 20 yõllõk geçmişini de gözler önüne se- riyor. Önceki gün Akbank Genel Müdür Vekili Hakan Binbaşgil, Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı ve Po- zitif kurucu ortaklarõndan Mehmet Uluğ’un katõldõğõ basõn toplantõsõ Ni- san 2010’da aramõzdan ayrõlan festi- valin kurucusu Hamit Belli’nin anõl- masõyla başladõ, ardõndan festivalin programõ tanõtõldõ. Festivalde öne çõkan isimlerden Amerikalõ orkestra şefi Count Basie’nin kurduğu, caz sahnesini etkileyen en önemli ve yeni- likçi oluşumlardan biri olarak kabul edilen ve 17 kez Grammy’ye layõk görülen Count Basie Orchestra ile 23 Eylül’de İstanbul Lütfi Kõrdar Uluslararasõ Kongre ve Sergi Sarayõ’nda başlayacak festivalde, tüm za- manlarõn gelmiş geçmiş en büyük müzik ef- sanesi Sun Ra’nõn mirasõnõ devam ettiren The Sun Ra Arkestra, “Cazın First Lady’si”, iki Grammy ödüllü Diane Schu- ur gibi isimlerin yanõ sõra “Beautiful Tan- go” şarkõsõyla tanõnan Hindi Zahra, besteci piyanist Omar Sosa, ünlü piyanist Ali Perret önderliğindeki Barbarlar grubu da yer alõyor. Cazõn avangart temsilcileri Gra- ham Haynes/Hardedge, Evan Parker & Konstrukt, genç ca- zõn öne çõkan isimleri Wax Tailor, Nils Petter Pusching gibi isimlerin de yer al- dõğõ festivalde Burhan Öçal & Jamaaladeen Tacuma, Aka Moon & Mısırlı Ahmet de var. Türk cazõnõn temsilcileri İmer Demirer, Önder Focan, İlhan Erşahin, Baki Duyarlar’õn da katõlacağõ festival kapsamõnda “Caz’lı Brunchlar”, “20. Yıla Özel Projeler” başlõklõ bölümler, çeşitli atölye çalõşmalarõ, film gös- terimleri ve paneller de yer alacak. (www.akbanksanat.com) 21 AĞUSTOS 2010 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA KÜLTÜR 15kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B Yeşil kartlarõmõzõ kaybettik. Hükümsüzdür. RIDVAN AKDAĞ İSMAİL AKDAĞ 160 sanatçõyõ ağõrlayacak 20. Akbank Caz Festivali 23 Eylül-12 Ekim tarihleri arasõnda Fransa’da roman patlaması Livre Hebdo dergisinin verilerine göre, Fransa’da yeni mevsimin ilk 5-6 haftasõnda, 497’si Fransõz yazarlardan olmak üzere 701 roman yayõmlanacak. Amelie Nothomb’un ‘Bir Hayat Biçimi’ adlõ yeni yapõtõ 220 bin basõlacak. Onu 120 bin baskõyla Houellebecq’in ‘Harita ve Toprak’õ izleyecek. UĞUR HÜKÜM PARİS - Fransa’da iddialõ bir yõlõn baş- layacağõna inanan yayõnevleri 2010-11 döneminde ‘çok satan’ yazarlarõna güve- niyor. Fransa’da neredeyse 100 yõldõr ağus- tos sonu ile ekim başõ arasõndaki 5-6 haf- talõk süre “edebi giriş” dönemi olarak ka- bul edilir. Bu dönemde basõlan, piyasaya çõ- kan kitaplara gösterilen ilgi yõl içi, önü- müzdeki sezon için bir fikir verir. Dijital ya- yõncõlõğõn hõz kazandõğõ günümüzde kâğõt baskõ yeni kitaplara gösterilecek ilgi, kitap dünyasõnõn geleceği açõsõndan temel eği- limlere ilişkin ciddi ipuçlarõ verebilir. Meslek uzmanlarõ ve gözlemcilere bakõ- lõrsa yeni sezon, en azõndan öngörü olarak önemli gelişme ve hatta rekorlara aday. Zi- ra resmi ve mesleki kuruluşlarõn ortak ya- yõn organõ haftalõk “Livre Hebdo” dergi- sinin yayõmladõğõ verilere göre, önümüzdeki 5-6 haftada çõkacak yeni kitap sayõsõ yal- nõzca edebiyat alanõnda 701 romanõ bula- cak. Bu rakam yakõn zamanlarõn yeni roman rekoru kabul edilen 1999’daki sayõyõ dahi aşõyor. 701 romanõn 497’si Fransõz yazar- larõn kaleminden çõkarken, ilk romanõnõ ya- yõmlayan yazar sayõsõ bu sezon daha düşük. Önümüzdeki günlerde piyasaya sürüle- cek eserler arasõnda büyük ilgi çekeceğine inanõlan ‘popüler’ bir dizi yazarõn ‘çok sa- tan’ olmaya aday romanõ var. Okurlarõn he- yecanla beklediği romanlarõn başõnda Fran- sõz yazarlardan Olivier Adam, Philippe Claudel, Claudie Galley, Laurent Gau- dé, Marc Dugain, Michel Houellebecq, Amelie Nothomb gelirken yabancõlar ara- sõndaki favoriler İngiliz yazar Ken Follet ve ABD’li Bret Easton Ellis. Amélie Nothomb, “Une forme de vie / Bir Hayat Biçimi” ile (Albin Michel) 220 bin baskõyla daha şimdiden tepeye yer- leştirildi. Onu 120 bin baskõyla sezonun en iddialõ ve heyecanla beklenen yeni Houel- lebecq mahsulü “La carte et le territoire / Harita ve Toprak” (Flammarion) izliyor. Ardõndan 100 bin adet 1. baskõyla Clau- del’in “L’Enquête / Anket”i (Stock), 85 binle Gaudé’nin “Ouragan / Kasırga”sõ (Actes Sud), 70 binle Galley’nin “L’amo- ur est une île / Aşk Bir Adadır”õ (Actes Sud), 60 binle Dugain’in “L’insomnie des étoiles / Yıldızların Uykusuzluğu” (Gallimard) ve 50 bin ilk baskõyla Adam’õn “Le choeur régulier / Düzenli Kalp”i (Eds. de l’Olivier) geliyorlar. Bazõ eleştirmenler şimdiden Goncourt edebiyat ödülü adaylarõnõ bile açõklamõşlar. Çağdaş toplumsal konularõn yazarõ olarak bilinen Olivier Adam ilk başta anõlõrken ön- görülen isimler arasõnda ön sõrada Amélie Nothomb da yer alõyor. Kültür Servisi - Luke Jer- ram, yaratõcõlõkta hiç alõşõl- madõk bir yol izliyor. Dünya- nõn en ölümcül hastalõklarõnõ alõp sanat yapõtlarõna dönüş- türüyor. Domuz gribi ve HIV virüslerinin yanõ sõra bazõ bak- teriler ve bulaşõcõ mikroplarõn da saydam camdan heykelle- rini yapan Jerram, amacõnõn, insanlarõn sağlõğõ üzerinde yok edici etkiler yaratabilecek ve yüzyõllardõr yüz milyon- larca insanõn ölümüne yol aç- mõş olan bu bulaşõcõ mikrop- larõn “korkunç güzelliğini” gözler önüne sermek olduğu- nu söylüyor. Jerram, “İnsanlar genel- likle mikropların parlak pembe yaratıklar olduğunu sanırlar. Oysa mikroplar çoğunlukla saydamdır” di- yor. O yüzden de, heykelleri- ne malzeme olarak camõ seç- miş. Jerram’õn heykelleri, Bristol Üniversitesi’nden virolog An- drew Davidson’la yaptõğõ iş- birliğinin ürünleri. Farklõ bi- limsel fotoğraflar ve model- lerin birleştirilmesiyle ortaya çõkan tasarõmlar, Kim Geor- ge, Brian Jones ve Norman Veitch gibi cam sanatçõlarõnõn elinden geçerek heykele dö- nüşüyor. Cam heykeller, temsil et- tikleri gerçek virüslerden ka- baca bir milyon kere daha bü- yük. “Bir virüsü bir elektron mikroskopuyla fotoğrafla- yabiliyoruz” diyor Jerram. “Ama bazen virüsün içinde neler olup bittiğini görebil- mek çok zor, çünkü tekno- loji bu noktada tıkanıyor ve çözünürlük yeterli olmu- yor. O zaman görebildiğini- zin ötesine biraz tahmin ka- tıyorsunuz, bu belirsizlik de bana çok ilginç geliyor.” “Viral yapıtlar”õ Lon- dra’da Smithfield Galerisi’nde sergilenen Jerram, bir şeyin hem çok güzel hem de çok tehlikeli ve insanlar üzerinde korkunç bir etki yaratõyor ol- masõ arasõndaki büyüleyici gerilimi çok çekici bulduğunu söylüyor. SELAM OLSUN ÜLKÜ TAMER Yazıyı Çizgiye Aktarmak Kim bilir kaç yıl oldu, Bodrum Azmakbaşı’nda genç bir balıkçı, edebiyatla ilgim olduğunu öğrenince, “Ağabey” demişti, “benim en sevdiğim roman Karamazof Kardeşler”. Şaşırmıştım. “Sen Dostoyevski’yi okudun demek...” “O kim, ağabey?” “Yazarı. Romanı okumuşsun ya...” “Okumadım. Gördüm. Şahane bir roman.” Sözü Yul Brynner’e getirince mesele anlaşılmıştı. Richard Brooks’un filminden söz ediyormuş meğer. Kendi sözleriyle “bu gibi densizlikler”e tepesi atan Hey Yavrum (Mustafa Hoca) genç balıkçıyı bir güzel haşlamış, delikanlıyı filmi gördüğüne göreceğine bin kere pişman etmişti. Ama dayanamadı, kitaplığından Karamazof Kardeşler’i getirdi ertesi gün, genç balıkçıya verdi. “Bunu okuyup hatmetmeden Azmakbaşı’na gelmek yok” dedi. “İmtihan edeceğim.” Bugün bile inanamıyorum, delikanlı kitabı bir haftada okudu. Hey Yavrum’un sınavını Pekiyi’yle atlattı. Sonra elini öptü onun. “Sağol, hocam” dedi. “Kitabın romanı filmin romanından da iyiymiş.” Emre Aköz’ün “Hazırloplar çağında klasikleri okumak” yazısını hatırlıyorum. Aköz, Macbeth’in çizgi-roman olarak yayımlanmasından yola çıkarak yazdığı yazıda önemli yazarların yapıtlarının çizgiyle aktarılması konusunu irdeliyordu. “Klasikler söz konusu olduğunda, hikâyenin çok da önemi yoktur” diyordu. “Klasiklerin ilginçliği ve önemi, gayet tanıdık hikâyeleri bile bambaşka bir üslupla anlatmalarından gelir... Dolayısıyla klasik yapıtı (romanı) başka bir araçla dönüştürdüğünüzde, mutlaka orijinalden farklı bir şey çıkar.” Bu görüşe katılmamak mümkün değil. Sıkça sorulan bir soru geliyor aklıma: Çizgi romanlar, kitap okumayı engeller mi? Söz gelimi, yine Aköz’ün sözleriyle, çizgi romanı satın alan “orijinal yapıtı okumuş sayılırım” der mi? 1970’lerin sonunda, satışı 100 bine ulaşan haftalık bir çocuk dergisi yayımlıyorduk. Derginin içinde her hafta bir klasiğin 32 sayfalık çizgi romanını veriyorduk. Unutmuyorum, başta Demirtaş Ceyhun, birçok yazar karşı çıkmıştı buna. “Goriot Baba’yı böyle okuyan kişi, artık Balzac’ın romanını eline alır mı? Okuma sevgisini köreltiyorsunuz” diyorlardı. Ben aynı kanıda değildim. Haklı olduğum da kanıtlandı. Altın Kitaplar’ı ziyarete gitmiştim bir gün. Yayınevinin yöneticisi Dr. Turhan Bozkurt, “İlginç bir şey söyleyeceğim sana” dedi. “Biliyorsun, biz klasikleri de yayımlıyoruz. Satışları az, ama belli bir süre içinde ağır ağır da olsa tükeniyor. Bir hafta bir de baktım ki, bizim klasiklerden birine olağanüstü talep var. Şaşırdım. Ertesi hafta bir başka klasiğe inanılmaz talep geldi. İki hafta sonra bir başka klasiğe... Tesadüfen, masamın üstünde duran sizin çocuk dergisi ilişti gözüme. O hafta o klasiği çizgi roman olarak yayımlamışsınız. Geriye döndüm, eski sayıları tarattım. Siz hangi hafta hangi klasiği çizgi roman olarak yayımlamışsanız, o hafta bizim kitabın satışı artmış. Çizgi romanı okuyanlardan bazıları, merak edip kitabını almış.” Sinema ile televizyon, çizgi romandan daha yaygın, daha etkili araçlar. Romanlardan uyarlanan yapıtlar, ekrandan “seyredilince” alınıp “okunmuyor” mu? Sözgelimi, televizyonda gösterilen Zengin ve Yoksul ya da Köstebek dizileri, kitaplarının satışlarını tavana vurdurmamış mıydı? Lânetliler Gemisi ya da Çivi romanlarını kim hatırlar şimdi. Ama filmleri sinemalarda gösterilince biz de kitaplarının yayımcıları olarak şenlik yapmıştık. Çizgi roman okumaya engel değil. “Okumamaya özendirme” yarışında belki son sıralarda yer alır. Son bir soru: “Macbeth’in çizgi romanını okuyanlar, Shakespeare’in oyununu ellerine bile almazlar deniliyor... Peki, o çizgi romanı okumasalar, Shakespeare’i okuyacaklar mıydı? Buna çizgi roman mı engel oldu?” 20 yõllõk caz mazisi FRANSIZLARIN EDEBİYAT MEVSİMİ BAŞLIYOR İngiliz sanatçõ, virüslerin hem çok güzel hem de çok tehlikeli olmasõ arasõndaki büyüleyici gerilimi çekici buluyor. En ölümcül sanat Luke Jerram bulaşõcõ virüslerin cam heykellerini yapõyor The Sun Ra Arkestra Hindi Zahra Diane Schuur Eleştirmen Frank Kermode öldü Kültür Servisi - Ünlü İngiliz edebiyat eleştirmeni Frank Kermode 90 yaşõnda yaşama veda etti. Agora Kitaplõğõ’ndan çõkan “Teoriden Sonra Hayat” kitabõnõn yazarlarõndan biri olan Kermode, London Review of Books’un da yaratõcõsõydõ. 1950 yõlõndan bu yana pek çok eleştiri yazõsõnõn altõnda imzasõ bulunan Kermode, Harvard ve Cambridge üniversitelerinde Modern İngiliz Edebiyatõ profesörüydü. Kermode, 1991 yõlõndan ülkesinden şövalyelik nişanõ alarak, William Empson’dan sonra bu nişana değer görülen ikinci edebiyat eleştirmeni olmuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle