19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA 16 AĞUSTOS 2010 PAZARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 16 Ağustos Oslo Y 23 Helsinki Y 21 Stockholm Y 23 Londra Y 24 AmsterdamY 20 Brüksel Y 17 Paris Y 19 Bonn Y 16 Münih Y 24 Berlin Y 26 Budapeşte Y 31 Madrid Y 26 Viyana Y 25 Belgrad Y 34 Sofya B 34 Roma B 26 Atina A 35 Zürih Y 17 Moskova PB 33 Aşkabat A 36 Taşkent A 36 Bakû A 33 Bişkek A 36 Tiflis Y 34 Kahire A 36 Şam B 40 İstanbul A 33 Edirne A 36 Kocaeli A 36 Çanakkale A 35 İzmir A 36 Manisa A 40 Denizli A 40 Zonguldak B 31 Sinop Y 31 Samsun Y 32 Trabzon Y 32 Giresun Y 33 Ankara A 36 Eskişehir A 36 Konya A 37 Sivas A 33 Antalya A 32 Adana A 37 Mersin A 35 Diyarbakır A 41 Şanlıurfa A 42 Mardin A 38 Siirt A 40 Hakkâri A 33 Van PB 28 Kars Y 28 Ülkemizin ku- zeydoğu kesimle- ri parçalı bulutlu, Doğu Anado- lu’nun kuzeydo- ğusu, Orta Kara- deniz kıyıları, Doğu Karadeniz ile Si- nop çevreleri sa- ğanak ve gök gü- rültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Gazeteci Hrant Dink’in ailesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığı başvuru üzerine verilen savunmadan, meğerse belgenin resmi sahibi olan hükümet de memnun değilmiş. İnanması güç ama böyle. Adalet Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kamu kurumlarının gönderdiği görüşler doğrultusunda Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanarak AİHM’ye gönderilen savunma Vatan gazetesi muhabiri Kemal Göktaş tarafından haberleştirildiğinden beri kamuoyunda büyük tartışma yaratmış durumda. Cumhuriyet’e bilgi veren üst düzey bir Adalet Bakanlığı yetkilisi, savunma konusunda basında çıkan değerlendirmelere karşı şu açıklamalarda bulundu: 1. Yargıyı şikâyet edemezdik: AİHM’ye verilen savunmaların usul olarak Türk yargı kararları ışığında hazırlandığını vurgulayan yetkili, “Burada da Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu’nun nihai kararı ışığında yazılmıştır. O karar özgürlükleri daraltan bir karardır. Hükümetin bakışı ve icraatları ise özgürlükleri kısıtlayan bu kararla aynı doğrultuda değildir. Nitekim 301. maddede yapılan değişiklikten bu yana bize ulaşan 100 başvurudan 93’ü hakkında ‘kovuşturmaya gerek yok’ kararı verdik. Hatta bunlardan bir tanesi de Hrant Dink’in oğlu Arat Dink ile ilgiliydi, izin vermedik” bilgisini verdi. Madem öyle, savunmaya hükümetin bu yaklaşımının da dahil edilmesi gerekmez miydi? Aynı yetkilinin yanıtı, “Evet hükümetin genel yaklaşımının da eklenmesi iyi olurdu. Ama o zaman da hükümet kendi yargı kurumlarımızın kararını AİHM’ye şikâyet eder bir konuma düşecekti” şeklinde. Oysa aynı hükümet, Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanlığı döneminde bir “ilk”e imza atmış ve AİHM’ye verilen “türban yasağı”nın yargı kararları doğrultusunda olduğu vurgulanan ek savunmayı geri çekmişti. 2. Nazi benzetmesi isabetsiz: Savunmada Nazi örgütü liderine verilen cezanın Dink kararı için emsal olarak gösterilmesi en çok tepki toplayan unsur durumunda. Bu konuda da Adalet Bakanlığı yetkilisi, “Savunmada Kuhnen Davası’nın yer alması biraz isabetsiz olmuş olabilir. Yakışık alan bir örnek değil. Ama orada kullanılış amacı Dink’e emsal olsun diye değil. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde demokratik toplumun korunabilmesi için ifade özgürlüğünün hangi durumlarda kısıtlanabileceğine ilişkin düzenlemeler var. Bu konuda bir el kitabı da yazılmış. O el kitabında yer alan örnek bu. Yani emsal göstermek için değil, istisnayı vurgulamak için konmuş” açıklamasını getirdi. 3. Öldürüldüğü için ‘mağdur’ olamadı: Savunmaya ilişkin haberlerden Türkiye’nin “Hrant Dink, öldüğü için mağduriyet kalmamıştır” görüşünde olduğu izlenimi doğduğunu ve bunun gerçeği yansıtmadığını belirten yetkili, “Oradaki ‘mağduriyet’ teknik bir tanım. AİHM’ye gidebilmek için iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekir. Cinayet işlendiği dönemde Dink hakkındaki mahkûmiyet kesinleşmemiş durumda. Bu nedenle yargı süreci sonuçlandırmak mümkün değil ve AİHM’ye taşınamıyor. Yani iç işleyiş anlamında henüz mağdur değil. Cezası kesinleşseydi mağdur olacaktı. Yani usule ilişkin teknik bir itiraz. Ama savunmayı kaleme alan bürokrat bu itirazı yapmazsa görevini yapmamış sayılır. Adalet Bakanlığı ve diğer kurumlardan gelen bilgiler doğrultusunda yazıyor o da savunmayı” açıklamasında bulundu. ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Dink Savunmasından Hükümet de Memnun Değil [email protected] Memur Sendikalarõ ve Referandum Yrd. Doç. Dr. Engin ÜNSAL Tek-Gõda İş Sendikasõ Genel Başkan Danõşmanõ görüşme hakkõ tanõmõş ve son kararõn hükümetçe ve- rileceğini hükme bağlamõştõ. 5982 sayõlõ yasanõn 6. maddesi ile anayasanõn 53. maddesinde değişikli- ğe gidilmiş, madde başlõğõ, “toplu iş sözleşmesi ve toplusözleşme hakkı” olarak değiştirilmiş ve ek- lenen yeni fõkra hükmü olarak “Memurlar ve di- ğer kamu görevlileri toplusözleşme yapma hak- kına sahiptirler. Toplusözleşme yapılması sıra- sında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar, Ka- mu Görevlileri Hakem Kurulu’na başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun kararla- rı kesindir ve toplusözleşme hükmündedir. Top- lusözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu- sözleşmeden yararlanacaklar, toplusözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, hükümlerinin emeklilere yansıtılması…. kanunla düzenlenir” biçiminde yeni bir düzenleme getirmiştir. Bu değişiklik memurlara hiçbir yeni kazanõm sağ- lamamakta, aksine mevcut haklarõnõn kõsõtlanmasõ konusunda hükümete yetki vermektedir. Oysa to- pusözleşme ve grev haklarõ ILO’nun 87 ve 98 sa- yõlõ sözleşmeleri ile bir bütün olarak kabul edilmiştir ve bu konuda 87 Sayõlõ Sözleşme’nin 2 ve 3. mad- delerine göre çalõşanlar arasõnda bir ayrõm yapõla- maz. Bu hakkõn memurlara tanõnmamasõ hükümetçe imzalanmõş olan 87 Sayõlõ Sözleşme’ye açõkça ay- kõrõdõr. ILO Sendika Özgürlüğü Komitesi içtihatlarõna göre grev yasağõ ancak polis, ordu, milli istihbarat mensuplarõ gibi bazõ temel hizmetlerde çalõşanlar için söz konusu olabilir yoksa tüm memurlar için bir ge- nel grev yasağõ Türkiye’nin taraf olduğu 87, 98 ve 151 sayõlõ Sözleşmelere açõkça aykõrõdõr. Yapõlan değişiklikle memurlara tanõnan toplu- sözleşme yapma hakkõ mecburi tahkimle sõnõrlan- dõğõndan memurlar için bir toplusözleşme yapma öz- gürlüğünden söz edilemez. Buna grev hakkõnõn yok- luğu da eklenince anayasa değişikliği memurlar için hiçbir iyileştirme getirmemektedir. Tam aksine 53. maddeye eklenen son fõkra yasama organõna top- lusözleşme hakkõnõn kullanõlmasõna çok önemli sõ- nõrlamalar koyma olanağõnõ vermektedir. Toplu- sözleşme hakkõnõn kapsamõ, istisnalarõ, toplusöz- leşmeden yararlanacaklar, toplusözleşmenin yü- rürlüğü, emeklilere yansõtõlmasõ gibi önemli hu- suslarda yasa koyucu serbestçe bu hakkõ sõnõrlayõ- cõ hükümler koyabilecektir. Yol yakõnken memur sendika konfederasyonla- rõ tüm AB ülkelerinde uygulanan grevli toplusöz- leşmeli sendika hakkõnõn Türk memurlarõnõn da hak- kõ olduğunun ayõrdõna varmalõ ve yattõğõ gaflet uy- kusundan uyanarak tüm memurlarõ 12 Eylül refe- randumunda “hayır” oyu vermeye çağõrmalõdõr. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, ka- tõldõğõ televizyon programõnda, “Faili meçhuller devlet politikasıydı” diyen emekli Koramiral Atilla Kıyat’õn talimat ile ifadesinin alõnmasõ için İstanbul Cum- huriyet Başsavcõlõğõ’na yazõ gönderdi. Kõyat’a Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve Albay Rıdvan Özden cinayetleri başta olmak üzere birçok faili meç- hul cinayet ile ilgili sorular yöneltileceği bildirildi. Diyarbakõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Güneydo- ğu’da 1990’lõ yõllarda işlenen faili meçhul ci- nayetler ile ilgili dos- yalarõ yeniden açarak soruştururken katõldõğõ bir televizyon progra- mõnda, “1993-97 yılları arasında Güneydoğu’da iş- lenen faili meçhul cinayetlerin devlet politikası olduğu” yönündeki sözleri ne- deniyle emekli Koramiral Atilla Kõyat’õn talimatla ifadesinin alõnmasõ için İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na yazõ gönder- di. Emekli Koramiral Atilla Kõyat’a başta Tuğgeneral Bahtiyar Aydõn ve Albay Rõdvan Özden başta olmak üzere birçok faili meçhul cinayet ile ilgili sorular yö- neltileceği bildirildi. Diyarbakõr Cumhu- riyet Başsavcõsõ Durdu Kavak, geçmiş yõllarda işlenen ve “faili meçhul” olarak kayõtlara geçen cinayetlerle ilgili dosyala- rõ yeniden açarak soruşturduklarõnõ belirt- ti. Başsavcõ Kavak, bu kapsamda emekli Koramiral Atilla Kõyat’õn da ifadesini ta- limat ile istediklerini söyledi. FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER Atilla Kıyat’ın ifadesi alınacak İstanbul Haber Servisi - 2. Ergenekon dava- sõnda 2001’de Tuncay Güney ile ilgili soruştur- ma delillerini karartmakla suçlanarak 16 ay tu- tuklu kalan eski İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, mülakat kasetlerini ilgili birimlere teslim ettiğine ilişkin tutanaklara dikkat çekerek mağduriyetine neden olduğunu iddia ettiği polisler hakkõnda dava açacak. Saçan’õn avukatõ Hüseyin Ersöz yaptõğõ açõk- lamada, müvekkiline iddianamede temel olarak Güney ve Ümit Oğuztan’õn şüpheli olduğu so- ruşturmanõn “delillerini yok ederek soruştur- mayı karartmak” suçlamasõnõn yöneltildiğinin altõnõ çizdi. Ersöz, talepleri doğrultusunda İstan- bul Emniyet Müdürlüğü’nden mahkemeye gön- derilen yazõda, halen İstanbul Emniyet Müdürlü- ğü’nde görev yapan Vedat Erdem’in, Güney ve Oğuztan’õn mülakatõnõn yer aldõğõ 4 adet VHS tipi kaseti Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerinden teslim aldõğõnõ ve er- tesi gün 8 Mart 2001’de dönemin Şube Müdürü Özer Özben’e teslim ettiğini bildirdiğini belirtti. Ersöz, Güney ve Oğuztan’õn mülakat kasetle- rinin akõbeti konusunda 14 Nisan 2010’da ifade- si alõnan Özben’in “Şu anda bana ibraz ettiği- niz tutanağı gördüm ve hatırladım. Komiser Vedat Erdem tarafından getirilen mazrufu açıp 4 adet kaseti aldım. İstihbarat Daire Baş- kanlığı’na bir kopyasının da alınmak üzere gönderildiğini biliyorum” şeklindeki ifadesine dikkat çekti. Ersöz, şunlarõ söyledi: “Müvekkili- miz bu konuya ilişkin isnatlara muhatap olurken ve özgürlüğü kısıtlanmışken başka bir kişinin aynı isnatlarla hiçbir ceza alma- ması hakkaniyet ve adalet ilkeleri ile bağdaş- mamaktadır. Mağduriyetimize sebep olan ve olayda ihmali görülen kişiler hakkında gerek- li adli süreç en kısa zamanda başlatılacaktır.” Emniyette ‘Güney sıkıntısı’ AHMET ŞEFİK TRABZON - Ortadoks dün- yasõnõn en önemli tarihsel me- kânlarõndan biri olan Trab- zon’daki Sümela Manastõrõ’nda 88 yõl sonra Aziz Meryem Gü- nü’nde ayin yapõldõ. Tarihi ayine katõlacaklarõ ön- ceden belirlenen yaklaşõk 500 kişi ile akredite edilen gazete- ciler, manastõrõn alt kõsmõnda- ki örenyerinden otobüslerle alõnarak manastõra götürüldü. Ayin anõnda manastõra girişle- rine izin verilmeyen diğer mi- safirler ise töreni, manastõra ya- kõn örenyerinde kurulan dev ekrandan izledi. 88 yõl sonra yapõlacak ilk ayin için geniş gü- venlik önlemleri alõnõrken Maç- ka ilçesinden itibaren yolda polis ve jandarma ekiplerince kontrol noktalarõ oluşturuldu. Hõristiyan âleminde “Meryem Ana’nın göğe yükseliş gü- nü” olarak kabul edilen günde düzenlenen ayini Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetti. Ayine katõlan Rusya, Yunanistan, Gürcistan, ABD ve Türkiye’de yaşayan 500 kadar Ortodoks, mumlar yak- tõ, ilahiler okudu. Ayinde bir konuşma yapan Bartholomeos, “88 yıl sonra Sümela Manastırı’nda tarihle ve sizlerle buluşmaya, kucak- laşmaya geldik. Çok uzun bir ayrılıktan sonra bu muhte- şem bölgede ve tarihi manas- tırda ibadetimizi yapmamıza vesile olan yüce Allahımıza hamdolsun. Sümela Manastı- rı on yıllarca bir efsane gibi aramızda sabırla bu günleri beklemiş. Ortodoks camiası- nın, hatta tüm Hıristiyan ca- miasının en önemli günlerin- den biri olan Aziz Meryem Anamızın ölüm yıldönümü- nün de olduğu bir tarihte, ya- ni 15 Ağustos’ta burada bu- lunmaktan ve ayini yönet- mekten büyük bir onur ve mutluluk duymaktayım” dedi. İnsanlõğõn huzur ve mutlulu- ğu için dua etmeye geldikleri- ni ifade eden Bartholomeos, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu- rada yüzyıllarca yaşamış olan Rum Ortodoks halkının anı- sına ve bu manastırda hizmet etmiş keşiş ve ruhanilerimizin ruhlarına dua etmeye geldik. Bu manastırın tarihinde onu gönülden seven, destekleyen Osmanlı padişahlarından 2. Beyazõt, 1. Selim, 2. Selim, 3. Murat, 1. İbrahim, 4. Mehmet, 2. Süleyman, 2. Mustafa ve 3. Ahmet’in anılarına dua et- meye geldik. Türkiye’nin, Or- tadoğu’nun, insanlığın ve bu- rada bulunan bizleri izleme- ye gelen herkesin saadeti, hu- zuru ve mutluluğu için dua et- meye geldik.” ‘Birlikte yaşama kültürü medeniyetin mirası’ Ayini izleyen Maçka Beledi- ye Başkanõ Ertuğrul Genç, hü- kümet, Kültür ve Turizm Baka- nõ Ertuğrul Günay ve yerel yö- neticilere teşekkür eden Bart- holomeos, “Birlikte yaşam kül- türü medeniyetimizin bizlere bıraktığı bir mirastır. Bu mi- rası yaşatalım ve öğretelim ki artık bu konularda acılar vu- ku bulmasın, ailelerin yürek- leri yanmasın. Ortadoğu ve Kafkas halklarına ve tüm in- sanlığa barış, huzur, mutluluk gelsin. Bu vesile ile ramazan ayınızı kutlarız” diye konuştu. Konuşmanõn ardõndan ayin, dua ve ilahilerle devam etti. Yaklaşõk 3 saat süren ayin, katõlõmcõlara ekmek sunulma- sõyla sona erdi. Türkiye’nin AB üyeliği için çalışacağım Gazetemize açõklamalarda bulunan organizasyon lideri Rum kökenli Rus milletvekili İvan Savvidis, 1500 yõldõr ata- larõnõn Sümela’da ibadet ettiği- ni, kendilerinin de aynõ gele- neği sürdürmekten dolayõ büyük mutluluk duydu- ğunu söyledi. Savvidis, Avrupa Konseyi Parla- menterler Asamblesi üyesi olduğunu da anõmsatarak Sümela’da ayin yapõlmasõyla yep- yeni bir dönemin baş- ladõğõnõ, bundan böyle bütün gücüyle Türkiye’nin AB üyesi olmasõ için çalõ- şacağõnõ söyledi. Trabzon’daki Sümela Manastõrõ’nda yapõlan töreni Bartholomeos yönetti 88 yõl sonra ayin Provokasyon başarıya ulaşmadı Türklerin, 1916-23 yılları arasında 353 bin Orto- doksu katlettiklerini sa- vunan aşırı milliyetçi bazı Rumlar, Türki- ye’nin Karadeniz Bölge- si’ni “Pontus Devleti” olarak gösteren tişörtler giydi. Haritanın altında- ki “Anavatanımız Pon- tus” yazısı da dikkat çekti. (Fotoğraflar: AH- MET ŞEFİK - AA) Baştarafı 2. Sayfada TÜRBAN SAVUNMASINDA FARKLIYDI Adalet Bakanlığı’nın üst düzey yetkilisinin Dink başvurusuna savunması için “Hükümetin yargı kararlarını AİHM’ye şikâyet eder duruma düşmesini istemedik” şeklindeki yaklaşımı aynı AKP iktidarının türban konusunda AİHM’ye ek savunma gönderen tutumu ile örtüşmüyor. 2003 yılında, türban yasağı nedeniyle AİHM’de Türkiye aleyhine açılan davaya Dışişleri bürokratları bu yöndeki yargı kararlarını dikkate alarak bir savunma hazırlamıştı. Ancak bu savunmaya dönemin Dışişleri Bakanı olan ve şu anda Çankaya Köşkü’nde bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül müdahele etmiş ve Türkiye’nin yargı kararları doğrultusunda gönderdiği “ek savunma”yı geri çekmişti. GENÇ’TEN DERSİM YANITI ‘O dönemde başbakan Celal Bayar’dı’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA - CHP Tunceli Milletvekili Ka- mer Genç, 1938’de Dersim’de yaşananlarla il- gili CHP ve İsmet İnönü’yü suçlamasõna tepki gösterdi. O dönemde başbakanõn Celal Bayar olduğunu belirten Genç, “Başbakan kasten olayı saptırıyor. Erdoğan’ın sözleri PKK yan- daşlarının hoşuna gidiyor” dedi. Kendisinin 1937-38’deki askeri harekât sõra- sõnda öldürülenlerin yakõnlarõna bir ödeme ya- põlmasõnõ içeren bir yasa teklifi verdiğini anõm- satan Genç, şunlarõ söyledi: “Böyle kaçak güre- şeceğine, halkı kandıracağına Tayyip Erdoğan yiğitlik yapsın da bunun gereğini yerine ge- tirsin. Bunların hiçbirini yapmayacaksın, şu- nun bunun hoşuna gider diye insanları kan- dıracaksın. Peki sen o makamda soğanbaşı mısın? Bir defa 20 bin, 30 bin, 40 bin kişi öl- dürüldü diyor. Kaç kişi öldürüldü? Bunu söyle. Devletin kayıtları var. Soğanbaşı değil- sen kayıtları açıkla. Benim kanun teklifim var. Buyursun, tartışalım bunu Meclis’te.” ‘Dedesi de harekâta katılmış olabilir’ Genç, eğer Dersim’in kim döneminde bomba- landõğõnõ ortaya çõkarmak istiyorsa imkânlarõn Erdoğan’õn elinde olduğunu söyledi. Erdoğan’õn olaylarla ilgili CHP’yi suçlamasõnõ eleştiren Genç, “O dönemde Tayyip Erdoğan’ın dedesi de CHP’liydi. Belki Dersim olayına katılanlar Erdoğan’ın dedesi ve sülalesiydi. Karadenizli kendileri. 38’lerde tek parti vardı. Erdoğan niye kaçıyor? Belki kendi sülalesinin yaptığı katliamı başkalarına atıyor” diye konuştu. Erdoğan’õn meydanlardan söz konusu iddiala- rõ gündeme getirmesi karşõsõnda ise Genç, “Tı- kanmış, her gün sağa sola saldırıyor. İftira atıyor. Artık ciddi bir muayeneden geçmesi lazım” görüşünü kaydetti. Türker: Devlet adamlığına yakışmıyor DSP Genel Başkanõ Masum Türker de Erdo- ğan’õ “Bu sözler devlet adamlığına yakışmı- yor” diyerek eleştirdi. Türker, “Başbakan, re- ferandumda kullanılacak ‘hayõr’ oylarının arttığını görünce hezeyan içine giriyor” dedi. SAÇAN DAVA AÇACAK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle