19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 AĞUSTOS 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ARI DÜŞÜNCE HULKİ AKTUNÇ 16 Ağustos 1928 - Ben fotoğraflarımda insan olsun, can olsun isterim. O sokaktan bir kedi geçsin diye bekleyebilirim. - Kedi de seni bekliyordu. Sen treni beklerken. - Şiirde yolculuklardan söz ediliyor. İşte demiryolu. Şurada durursan açı da tamam. Fakat tren ne zaman geçecek? - 20 dakikada gelir. - İleride Kızıltoprak virajı var, biraz yavaşlayacaktır, tamam. Sen bekle biraz. Işık da güzelken… O, fotoğraf değil FOTOGRAF çekmektedir. Tren geldi geçti, fotograf çekildi. O sıra Fenerli Ahmet Sokağı’nın özgür kedilerinden birisi de gelmiş, fotografçının geniş, sarkık paçalarına sürtünüyordu. Telefonunu çevirin, davudi, hem hakimane, hem hâkimane bir ses duyarsınız… Ben fotograf muhabiriyim. Alıngan biriyseniz bile onun neredeyse azarlar gibi konuşması sizi kızdırmaz, gülümsersiniz. Bir İstanbullu, kendi deyimiyle de bir “Beyoğlu bıçkını”dır. İstanbul’u iyi bilir, İstanbul da onu tanır zaten. Yalnız İstanbul olsa iyi… Dünyanın her yerini bilir, avucunun içi gibi. Oğlumuz doktora için Iowa’daydı. Bizimki, “Ben o Iowa’nın da fahri hemşerisiyimdir, şehrin anahtarı var bende” der. Karşılaştığımız ilk gün: Salâh Bey’in evine yemeğe davetliyiz. Erkence gittim. Tanıştık. Oturdu. Yanında “ve minel garaip”ten bir makine. Herkesin sahip olmak için can atacağı bu makineye küfürler yağdırıyordu o. Makine, Brunei Sultanı’nın armağanıdır. Makine “sıfır kusur” bir makinedir. “Bırak yahu, her şeyi o yapıyorsa biz adam değil miyiz?!” Fotoğrafı Çekilen Şey-Makine-Ve makinenin arkasındaki adam. Makinenin arkasındaki adam, külyutmaz bir haberci, inceliklerle dolu bir estet. 20. ve 21. yüzyılın tanığı… Arşivinde de 1 milyon “civarında” tanık var. Belki de 2… Bilemeyiz. Ara Güler, seksen ikiyi bitirip seksen üçe giriyor bugün. Onunla yirmi yıllıktır arkadaşlığımız. Bundan onur duyuyorum. Uzaktan beni azarlıyor şimdi: “Kaç yıldır yazıyorsun bilmem… Ara-Name nerede kaldı, yoksa fuara mı yetişecek?!” Ara Ağabey, kitaba tabii aşırı özen gösteriyoruz. Farklı olabilmeli o kitap. Senin farklılığının kıyısından geçerse ne mutlu. “E, iyi, 2040’ı bekleriz!” Doğum günün kutlu olsun Ara Güler! [email protected] OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Hafta sonunda sona eren bu yõlki Locarno Film Festivali’ne “12 Eylül” (September 12) adlõ belgesel nitelikli filmiyle katõlan genç Türk yönet- men Özlem Sulak, tarihsel bir dönüşü- mün insan manzalarõnõ farklõ bir bakõş açõ- sõyla yeniden gündeme getirdi. Locar- no’da ilginç bir deneyim kazandõğõnõ be- lirten genç sanatçõ, 30 yõl önceki askeri darbenin tüm bir ülke ve insanlarõn üze- rinde günümüze dek uzanan etkilerinin yeni bakõş açõlarõyla ve sürekli irdelenme- si gerektiğine dikkat çekti. Özlem Sulak ile konuştuk: - 12 Eylül’ün 30’uncu yılında filmi- nizle ilginç bir müdahale gerçekleştir- diniz... Ne düşünerek bu işe girişti- niz? - Ben 18 yaşõndan beri yurtdõşõnda yaşõyorum. Önce 4 yõlõ aşkõn bir süre İngiltere’de kaldõm. Sonra Türkiye’ye döndüm hemen ardõndan da Alman- ya’ya gittim. 4 yõldõr da orada yaşõyo- rum. Bu süre içerisinde her yõl birkaç haftalõğõna Türkiye’ye gittim. Her se- ferinde gazeteleri takip ettiğimde ya da insanlarõn tartõşmalarõna kulak ka- barttõğõmda içim burkuluyordu. Her geçen yõl insanlarõn içini daha büyük bir korku, endişe ve sõkõntõ kaplõyor- du. İnsanlar, özgürce, açõkça, karşõsõn- dakinin iyi niyetine güvenerek birbir- leriyle konuşmuyordu. Ben bunun se- beplerinin Türkiye’nin baskõ geleneğinde gizli olduğunu düşündüm. Bu da darbeler tarihinin doğal bir uzantõsõydõ. Üstelik Al- manya’da da çevremdeki arkadaşlar nere- deyse bir kutlama havasõnda politik ey- lemlere katõlõr, farklõ politik etkinlikler içerisinde yer alõrken, hatta bazõlarõ ko- mün evleri kurup aile yaşamõna alternatif yaşam biçimleri araştõrõrken, benim Türki- ye’de büyüdüğüm yõllarda politik bir eyle- me katõlma “lüksüm” olmamõştõ. Dolayõ- sõyla darbeler tarihine dair kendim küçük çaplõ bir araştõrmaya girişme kararõ aldõm. - İşinizi siz nasıl tanımlıyorsunuz? Ne- ler var bu filmde ve neden böyle bir film? - Filmde 17 kişi kendi bakõş açõlarõndan 11 Eylül’ü 12 Eylül’e bağlayan gece ne yaşadõklarõnõ anlatõyor ve sabah neye uyandõklarõnõ... Ancak biz filmde insanlarõ konuşurken görmüyoruz, hatta bazõlarõnõn yüzlerini bile görmüyoruz. Kendilerini ifade eden, kendi seçtikleri meslekleri ya da hobileriyle ilgili bir iş yapõyorlar, bir şey üretiyorlar ve bunu da elleriyle ger- çekleştiriyorlar. Biri helva yapõyor, biri av tüfeği, biri çalõ süpürgesi örüyor, diğeri harita yapõştõrõyor, bir diğeri ise mikrobi- yoloji laboratuvarõnda ekim yapõyor. Bu bağlamda imgeler oldukça minimal ancak alõşõk olduğumuz bir belgeseldeki gibi in- sanlarõn kamera önünde konuşmalarõnõ is- temedim. İLK KEZ BERLİN’DE GÖSTERİLDİ - Neden iki versiyon halinde çalıştı- nız? - Ben bu işi önce 12 ekranlõ, içinde 12 kişinin yer aldõğõ bir yerleştirme olarak gerçekleştirdim. İş, ilk kez Berlin’de Ga- leri Antje Wachs’da gösterildi. Daha son- ra da Bremen’de. Bu arada, yerleştirmenin bir film olarak nasõl işleyeceğini düşün- meye başladõm. Beş karakter daha ekleyip uzun metraj formatõna getirdim. Dolayõ- sõyla işin farklõ mekânlar için farklõ göste- rim biçimleri oluştu. Aralarõndaki en bü- yük fark şu: Yerleştirmede izleyici, de- yim yerindeyse adeta “kendi” montajõnõ gerçekleştiriyor, uzun metrajlõ film for- matõnda ise hazõr bir montajõ takip ediyor. - Darbeden bir yıl önce doğdunuz ve “12 Eylül Türkiyesi”nde büyüdünüz. Filminizin, Türkiye dışında nasıl karşılanacağını tahmin edi- yordunuz? - 12 Eylül’ü şu ana kadar sadece Türkiye dõşõnda gösterdim. Alman ve İsviçre gazetelerinde filme dair çok güzel yorum- lar yayõmlandõ. Birçok kişi, 12 Eylül’den haberdar olmalarõna rağmen, o darbenin insanlarõn yaşamõnõ ve hatta Türkiye’deki bugünkü yaşamõ ne kadar derinden etkile- diğini bilmediklerini dile getirdi. - Bundan sonra programınızda neler var? - Önümüzdeki şubat ayõnda Kunstvere- in Hannover’de (Hannover Sanat Birliği) tek başõma bir sergi açacağõm. Bu serginin en büyük işi de 12 Eylül yerleştirmesi olacak. Diğer bütün işler bu yerleştirme etrafõnda gerçekleştirilecek. Biri yasaklõ kitaplarla ilgili bir iş, diğeri ise 12 Eylül yüzünden Almanya’ya gelmek zorunda kalmõş insanlarla ilgili. Yönetmen Özlem Sulak ‘12 Eylül’ adlõ filmiyle Locarno Film Festivali’ndeydi SİBEL ÇORBACIOĞLU BODRUM - Yaz aylarõnõn gün- demden düşmeyen tatil beldesi Bodrum, herkesin bildiği sansas- yonel yüzünü bir kenara bõrakõp, sa- natsal yüzünü bizlere döndü. Ül- kemizin ilk ve tek bale festivali ol- ma özelliğini taşõyan Bodrum Ulus- lararasõ Bale Festivali, önceki ge- ce sahnelenen “Barbaros” çağdaş dans dramasõyla başladõ. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün Bodrum Beledi- yesi’nin katkõlarõyla hayata geçir- diği ve bu yõl 8. kez sanatseverler- le buluşan festival, yoğun bir ça- lõşmayla kõsa sürede tamamlanan bir yenileme ve güçlendirme ça- lõşmasõnõn ardõndan, yeniden tari- hi Bodrum Kalesi’nde gerçekleş- tiriliyor. Bu yõlki temasõ “Ülkeler Buluşması” olan festivalin ko- nuklarõ arasõnda Devlet Opera ve Balesi’nin yanõ sõra, İtalya’dan “Compagnia Nazionale di Raf- faele Paganini”, İspanya’dan “Nuevo Ballet Espanol”, Ko- re’den “Kore Ulusal Balesi” ve Bulgaristan’dan “Sofya Ulusal Opera ve Balesi ve Irek Mukha- medov” yer alõyor. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Rengim Gökmen, bu yõl Bod- rum’da sanatseverle buluşacak zen- gin programõn, festivalin önümüz- deki yõllarda hõzla gelişerek dün- yada ses getireceğinin bir müjdesi olduğunu belirtiyor. Tarihsel ve tu- ristik anlamda öneme sahip Bod- rum kentinin, magazin sayfalarõn- da değil, kültür sanat say- falarõnda yer alma- sõ gerektiğini söy- leyen Gökmen, Bodrum’u dünyaya bale ve dansla tanõtmak istediklerini vurguluyor. Açõlõş temsili olan “Barba- ros”un koreografõ Beyhan Murphy ise Barbaros Hayreddin Paşa’nõn bir dönem yaşadõğõ ve korsanlarõn ayak bastõğõ Bodrum topraklarõnda bu yapõtõ sahnele- menin çok güzel bir duygu ol- duğunu dile getirirken festi- valin Bodrum’a çok yakõştõ- ğõnõ da sözlerine ekliyor. Her temsilini yüzde 100 doluluk oranõyla gerçekleştiren Bodrum Bale Festivali, 1 Eylül tarihine ka- dar devam edecek. www.bodrum- balletfestival.gov.tr 8 . B O D R U M U L U S L A R A R A S I B A L E F E S T İ V A L İ Bale Festivali, önceki gece sahnelenen “Barbaros” çağdaş dans dramasıyla başladı. “Filmde 17 kişi kendi bakõş açõlarõndan 11 Eylül’ü 12 Eylül’e bağlayan gece ne yaşadõklarõnõ anlatõyor. Benim Türkiye’de büyüdüğüm yõllarda politik bir eyleme katõlma “lüksüm” olmamõştõ. Dolayõsõyla darbeler tarihine dair kendim küçük çaplõ bir araştõrmaya girişme kararõ aldõm.” Darbeden insan manzaralarõ Rock Müziğinin Onur Ödülleri adayları açıklandı Kültür Servisi - Bu yõl altõncõsõ düzenlenen ve sonuçlarõ kasõm ayõnda Londra’da açõklanacak “Klasik Rock Müzik Onur Ödülleri” yarõşmasõnõn adaylarõ açõklandõ. Adaylar arasõnda AC/DC, Cheap Trick, Bigelf, Slash, Kiss, Wolfmother, Alice in Chains, Lynyrd Skynrd gibi rock müziğin önemli isimleri bulunuyor. Yõlõn albümü, yõlõn rock efsanesi, yõlõn konseri gibi kategorilerin bulunduğu yarõşmadaki kategorilerin bir kõsmõnda, ödüller, www.classicrockmagazine.com adresinden yapõlan oylamaya göre dağõtõlacak.. ‘Yaşama Bir Şans Ver’ Kültür Servisi - Piyanist Emir Ersoy, “Yaşama Bir Şans Ver” adlõ ikinci albümünü Barõnak Gönüllüleri ve Hayvanlara Yaşam Hakkõ Derneği’ne ithaf etti. Albümde, Ajda Pekkan, Kenan Doğulu, Funda Arar, Metin Ersoy, Ayça Varlõer, Yaşar, Deniz Seki, Kubat, Tuğba Özerk ve Emre Altuğ bu hafõzalarda yer etmiş 10 şarkõyõ Emir Ersoy’un latin düzenlemeleri ile seslendirdi. Albümün dağõtõmõ ise EMI Türkiye tarafõndan yapõlõyor. ÖzlemSulak ‘12Eylül’filminden birkare.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle