23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 15 AĞUSTOS 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Salvatore’nin “Aşk Türküsü”nü söylüyorlardı o akşam günbatımında gençler... Mavi badanalı bir odada, bir tutkunun ayak izleri, umutların tükendiği yerde başlıyordu. Kuşların ve denizin uğultusu, Çukurova’nın o sarı sıcağı, bir melodi, saçlarını rüzgâra vermiş kızların, kadınların ay tutulmasını bekler bir halleri vardı. Eugenio’nun gölgesiz kirpiklerde aradığı, dağlardan, bulutlardan arınmış bakışlarla donatılmış aşkı belki karşısına çıkmıştı. Bu bir öyküydü... Küba’da başlayan, Ekvador’a uzanan, oradan Madrid’e değin inen... Roma’da dilek çeşmesinde o aşkı yücelten: “Gülüm ölüm yüzyılında doğdum ben... Mavi tebeşir evlerde büyüdüm... Öylesine sevdim ki erkekleri, öylesine tutuldum ki anlatamam. Duvara yaslandığımda, gözlerimi kapatıp, aşkın resmini çizdim kendi kendime... Kendi şarkımı söyledim her sabah... Ölüp ölüp dirildim.” O sabah Eugenio Florit’i okurken gençlik düşlerimle birlikteydim yine... Lara’nın okuduğu bir yazı geldi aklıma... “O yağmurlu günde nasıl ıslanmıştın anlatsana bana...” Anlatmıştım uzun uzun, aşkı ve sevdayı... Umudu umutsuzluğu ona... Eugenio, duvarları mavi badanalı o küçük odada gözlerini yuman kadının beline sımsıkı sarılmış, ardından şöyle demişti: “Güneşi saklamak, kuşları susturmak için buradayız, haydi konuş biraz...” Léopold Sédar’ın bir sözünü anımsamıştım o sırada: “Ben seni hâlâ seviyorum ve âşığım... Ama salt korumak için yaptım bunu ve ayrıldım. İnan bana yıllardır tutkunum ben sana...” Acılar, ölümler, hüzünler ve yaşam! Hepsi sanki zincirin halkaları... Julius Fuçik’in daha önce çok kısa değindiğim “Darağacından Notlar” (Kavis Yayınları - Türkçesi: Şemsa Yeğin) kitabı İkinci Dünya Savaşı sırasında, yazarı tarafından bir Gestapo zindanında küçük kâğıtlara kurşun kalemle yazılmış, tek tek dışarıya çıkarılmış notlarından derlenen bir romandır. Nazilerce büyük işkence gördü Julius. O, tüm bu süreçte hep aydınlık bir geleceği düşledi. İnsanlığa olan inancını yitirmedi idam edilene dek. Yaşam böyledir işte... Yaşam umuda bir yolculuktur... Bir pazar sabahı böyle hüzünlü olayları anlatmak yerine “aşk masalı”nı yazsam, o mavi tebeşir evlerden, yitirilmiş sevdalardan, yaşanan tutkulardan söz etsem olmaz mı? Özdemir Asaf’ın dizelerini denize karşı okusam, “Hey! Ben İdalı Paris’im” diye haykırsam... Söylencelerden söz etsem, Zeus tapınağının altında otursam, zeytin ağaçlarının altında çocuksu düşler kursam, babamın gülen gözleriyle bana Nâzım Hikmet’ten şiir okuduğu yıllara doğru gitsem. Edremit’in “Yanık Değirmen Mahallesi”nde doğduğum evi arasam, Güre’de taş yapının dibindeki o çınar ağacının altında çayımı yudumlasam... Belediye Başkanı Kamil Saka’yla, sınıf arkadaşım Ali’ye gidip, eski günlere bir dönsem... Tuncel Kurtiz’le Kazdağları’nın türküsünü söylesem, Tahtakuşlar’da oyalansam, Paris’te yaşayan Hasan Kudar’a bir selam göndersem Alibey Kudar’la. Özdemir Asaf’ın dizelerinde dolaşırken başım dönse yığılsam yol üstüne: “Senin içine girdiğim zaman/ Dışımda kalıyorsun./ Senin dışından sana bakınca/ İçime sığmıyorsun.” Cemal Süreya’yla Bostancı’da Mehmet Ali’nin Hatay Lokantası’nda rakı bardağımızı tokuştururken “Gül” şiirinin dizelerini Erdal Öz anımsatsa bana: “Gülün tam ortasında ağlıyorum/ Her akşam sokak ortasında öldükçe/ Önümü arkamı bilmiyorum/ Azaldığını duyup duyup karanlıkta/ Beni ayakta tutan gözlerinin.” Bir fotoğraf duruyor karşımda... Cemal Madanoğlu, İlhan Ağabey, Turan Selçuk, Handan Abla ve Nezih... Yirmi yıl önceye mi dönüyorum ne? Gözaltılar, işkenceler, o hapislik günleri... Bir ırmak gibi kendi halinde akıp gidiyor yaşam... Julius’un “Darağacından Notlar”ı, Kafka’nın “Dava”sı ve insanın var olan direnci, aşkları tutkuları... Balbay çocukları Yağmur ve Deniz’in büyüdüğünü göremedi... Tuncay’ın kızı Nazlıcan babasını Silivri’de ziyaret ettiği için Avusturya Lisesi’nden atıldı... Gözlerimi yumuyorum... Beyaz badanalı bir oda... Ve Cemal Süreya gibi “Cıgaramı attım denize” diyorum: “Biz eskiden en aşağı böyleydik senlen/ Bir bulut geçiyorsa onu görürdük/ Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu/ Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu/ Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına/ Bir cıgara atmışsak denize/ Sabaha kadar yandı durdu.” Üzerimden geçen bulutlar gibi!.. Yaşamla ölüm; sevgi ve tutku... Mavi badanalı bir oda, bir melodi ve Eugenio’nun arınmış bakışlarıyla donatılmış bir aşk masalı... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Bir Aşk Masalı... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 BDP’nin referanduma ilişkin tavrõ iki açõdan olumsuz, iki açõdan da olumlu karşõlanõyor AKP’nin boykot hesabõAKP yönetiminin BDP’nin referandumu boykot kararõnõn sonuçlar üzerindeki etkisine ilişkin yapõlan değerlendirmenin birinde boykotun evet oylarõnõ azaltacağõ belirtilirken diğer değerlendirmede boykotun bölgede sadece evet oyu kullanõlmasõnõ sağlayacağõ yorumu yapõlõyor. ERDEM GÜL ANKARA - BDP’nin “özerklik” ve ardõndan PKK’nin “ateşkes” ka- rarlarõ gölgesinde yürüt- tüğü boykot kampanya- sõnõn sonuçlarõ AKP ta- rafõndan değerlendirme- ye alõndõ. Edinilen bilgilere göre BDP’nin boykot kararõ- nõn üzerinden geçen bir aylõk sürede Doğu ve Güneydoğulu milletve- killerinin görüşlerini de alan parti yönetiminin değerlendirmelerinde, boykot kararõnõn AKP için 2 olumsuz, 2 de olumlu sonuç doğurabi- leceği görüşü oluştu. AKP’de bu konudaki de- ğerlendirmeler şöyle: Olumsuz etkileri: BDP yönetiminin ana- yasa değişikliklerine kar- şõ çõkmasõ ve boykot ka- rarõna karşõn özellikle Doğu ve Güneydo- ğu’daki tabanõ tam tersi durumda. BDP seçmeni referandumda evet oyu vermek istiyor. Sonuçta boykot çok ciddi bir oranda seçmenin sandõ- ğa gitmesini engelleyip başarõlõ olursa bu ağõr- lõkla evet oyu verecek ciddi bir seçmen kitlesi- nin oy vermeyeceği an- lamõna gelir. Boykot bas- kõsõ, yalnõzca BDP’nin kendi seçmeniyle sõnõrlõ değil. Olabildiği kadar en fazla sayõda seçmeni san- dõğa götürmeme hede- fiyle hareket ediyorlar. Bizim seçmenimiz de bu baskõnõn hedefinde. Bi- zim seçmenimizin bir bölümü de engellenebi- lir. Bu da yine evet oy- larõnda bir azalmaya ne- den olacaktõr. Olumlu etkileri: BDP boykot yerine Mec- lis’teki oylamalarda yap- tõğõ gibi hayõr kararõ alõp bu yönde bir kampanya yapsaydõ, Doğu ve Gü- neydoğu’daki referan- dum sonuçlarõ bizim açõ- mõzdan sõkõntõlõ olabilir- di. Çünkü bu kez sandõ- ğa gidip hayõr oyu vere- ceklerdi ve bu da hayõr oylarõnõ arttõrõcõ bir so- nuca yol açacaktõ. Şimdi boykota uyma- yõp sandõğa giden böl- gedeki seçmenin yüzde yüze yakõn bölümü evet oyu kullanacak. Bu du- rumda hayõr oranlarõ da aşağõ çekilmiş olacak. BDP’nin evet saffõnda yer almamasõnõn bir baş- ka olumlu yanõ da Ba- tõ’daki seçmene olan et- kisi. Eğer BDP evet ka- rarõ alsaydõ, bu, Batõ’da- ki seçmenlerin hayõr ter- cihine kaymasõna yol açabilirdi. Şimdi biz kampanya- mõzda hayõr ittifakõnõ sa- yarken, İmralõ ve Kan- dil’i de sayabiliyoruz. DSP’li Hasan Macit, Gaziantep’te yaz sõcağõnda yapõlan kömür dağõtõmõnõn ‘referandum rüşveti’ olduğunu belirterek YSK’ye suç duyurusunda bulundu ‘Rüşvet kömür’ YSK’de ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP, Gaziantep’te yaz sõcağõnda kömür dağõtõ- mõnõn “referandum rüşveti” olduğu ge- rekçesiyle YSK’ye suç duyurusunda bulundu. Ankara Anakent Belediye Meclisi’nde, re- ferandum süresince yardõm yapõlmasõ kara- rõ tartõşma yarattõ. DSP Genel Başkan Yardõmcõsõ Hasan Macit, Başbakanlõk Sosyal Yardõmlaşma ve Dayanõşma Vakfõ tarafõndan ağustos ayõnda Gaziantep’te kömür dağõtõlmasõnõ YSK’ye şi- kâyet ederek suç duyurusunda bulundu. Macit, “Halkoylaması devletin sağladığı ta- rafsızlık ortamı içinde yapılmalıdır” de- di. Macit, kömür dağõtõmõnõn seçim yasak- larõ kapsamõna girdiğini anõmsatarak, bu yar- dõmõn referandumu etkileme amacõnõ taşõ- dõğõnõ belirtti. Ankara’da sert tartışmalar Dağõtõmõn durdurulmasõnõ isteyen Macit, Gaziantep İli, Şahinbey ve Şehitkamil ilçe- lerinde, Şahinbey Kaymakamõ Ali Çınar’õn bilgisi dahilinde, aile başõna 650 kilo kömür dağõtõldõğõnõ, bu dağõtõmõn yurdun çeşitli yer- lerinde de yapõldõğõnõ kaydetti. Bununla birlikte, Ankara Büyükşehir Be- lediye Meclisi’nin dün yapõlan toplantõsõn- da da referandum öncesinde Büyükşehir Be- lediyesi tarafõndan yapõlan yardõmlar CHP ve AKP’li üyeler arasõnda sert tartõşmalar ya- şanmasõna neden oldu. CHP’li üyeler, yazõn ortasõnda kömür yardõmõ yapõlmasõnõ eleş- tirerek, Büyükşehir Belediyesi’nin yetki alanõnda olmayan yerlerde de yardõmlar yapõldõğõna dikkat çekti. Referandumdan 10 gün öncesine kadar yardõmlarõn devam et- mesini öngeren madde, CHP’li üyelerin ret oyuna rağmen oyçokluğuyla kabul edildi. Şişli’de 400 metrelik iftar sofrası İstanbul Haber Servisi - Şişli Belediyesi rama- zan ayõnda “kardeşliği ve paylaşmayõ” arttõrmak için Feriköy’de 400 metrelik “sokak iftarõ” düzenledi. Belediye Başkanõ Mustafa Sarõgül, “Farklõ mahalle- lerde her akşam vereceğimiz iftarlar sayesinde ma- halle sakinleri komşularõyla bir araya gelme olanağõ bulacaklar” dedi. Sanatçõlarõn da katõldõğõ iftarda ayrõca 3 ayrõ fasõl grubu da müzik dinletisi sundu. Başkan su yüzünden bıçaklandı MUŞ (AA) - Muş’un Bulanõk ilçesine bağlõ Erentepe Belde Belediye Başkanõ Mehmet Yaşik’ten, evinde su akmadõğõnõ iddia eden Mecit Yõlmaz, soru- nun çözülmesini istedi. Bir süre sonra, Belediye Baş- kanõ Yaşik ile tartõşmaya başlayan Mecit Yõlmaz’õn yakõnlarõ da olay yerine geldi. Tartõşmanõn kavgaya dönüşmesi üzerine, karnõndan bõçaklanan Yaşik, te- davi altõna alõndõ. Olayla ilgili A.Y. gözaltõna alõndõ. Polisi şehit eden zanlıdan garip soru Yurt Haberleri Servisi - Konya’da trafik polisi Ömer Durmaz’õ şehit eden ve Astsubay Yüksel Dur- muş Can’õ yaraladõktan sonra çatõşmada kendisi de yaralanan zanlõ Hakan Dinçer, tedavisinin ardõndan nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Dinçer “Sakat kal- maktan korkuyorum. Sakat kalõrsam vuranlardan hak iddia edebilir miyim” diye sordu. Hâkim, yanõt ver- mezken Dinçer, tutuklanarak cezaevine gönderildi. İnan Suver’e özgürlük istediler İstanbul Haber Servisi - Barõş İçin Vicdanõ Ret Platformu, askere gitmeyi reddettiği için ge- çen hafta tutuklanan İnan Suver’e destek amacõyla protesto gösterisi yaptõ. Galatasaray Meydanõ’nda toplanan grup “İnan’õnki firar değil ret” pankartõ açtõ. Grup, 9 Ağustos’ta başladõğõ açlõk grevi ne- deniyle Haydarpaşa Askeri Hastenesi’ne kaldõrõlan Suver’in bir an önce serbest bõrakõlmasõnõ istedi. Fotoğraf:CİHANORUÇOĞLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle