19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 15 AĞUSTOS 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Bir Gizli Bahçede… Ah herkesin gizli bir bahçesi vardır, aklının yüreğinin bir köşesinde bilmez değilim… Ama bugün sözünü edeceğim bahçe, gönül gözüyle gördüğüm ya da gönlümde var ettiğim değil, geçen hafta sonu kaçamak yaptığım ve sığındığım Ege’nin orta yerinde gerçek bir bahçe! Bu bahçe dışarıdan hiç görülmüyor. Bahçe kapısının iki yanında iki kocaman zeytin ağacı… Sanki iki nöbetçi… İkisinin arasından geçip bahçeye giriyorsunuz. Buraya getirildikleri günü anımsıyorum, sanki daha dündü. Oysa on beş yıl önceydi. Miniciktiler. Çok cılız iki dal parçası gibiydiler. Ayvalık’tan Muhtar getirmişti onları. Sevdiler topraklarını, Ayvalık’ı aramaz oldular, serpilip büyüdüler … Bahçeye damgasını vuran, muhteşem bir dut ağacı… Orta yerde gerine gerine duruyor. Sanki dev bir şemsiye! Öyle ustalıklı budanmış. Boyuna değil enine büyümüş. Tam 68 yaşında. Yaşını biliyorum çünkü Murat doğduğu gün dikilmiş! “Erkek dut” diyor ablam Ayşe. “Meyve vermiyor. Ve çok yaşlı olduğundan zaman zaman ağlıyor.” Dut ağacının gözyaşları ballı, şekerli… Döküldüğü yeri lekelemesin diye “gözyaşlarını” minik yeşil kovalarda topluyor ablam… Bence yaşlı sayılmaz, belki de anavatanı Çin’i özlemiştir ondan ağlıyordur! Neyse ki asmalar dişi. Bir üzüm veriyor, bir üzüm veriyor sormayın gitsin. Her bir salkım yüklü mü yüklü. Çekirdeklisi ve çekirdeksizi sarmaş dolaş! Bahçenin dışarıdan görülmesini engelleyen, dev limon serviler! Bir zamanlar onlar da sanki berberden çıkmış gibi budanıyorlardı, sonra Ayşe özgür bıraktı onları, gökyüzüne şutlandılar. Deli deli esen rüzgâra aldırmayıp, boy yarışına giriştiler. Okşa onları, ellerin mis gibi limon koksun! Erik ağacının bunca kırmızı yapraklısı az bulunur. Şehvetli bir rengi var yaprakların, yarı aralık dudaklar gibi… Üç limon ağacının, üçü de limon veriyor; ama birinin dalları soru sorarmış gibi yerlere eğilmiş… Ah bir de çiçeğe durmuş gül ağaçları! Hele onlar, ablamın önünde el pençe divan bekleşiyorlar. Ayşe’nin ön adı “Gül”dür, ondan olsa gerek… Beyaz yasemin, mavi yasemin, her ikisinden de daha kokulu Kıbrıs yasemini… Mor ve turuncu begonviller… Her renk ve her daim neşeli sardunyalar… İstanbul’da daha az, İzmir’de daha çok bulunan beyaz mercan, kırmızı mercan… Dut ağacına yamanmaya çalışan hanımeli… Asmaya sırnaşan mor salkım… Her ilkbahar ve sonbaharda coşan ama her dem yeşil kalan fırça çiçeği… Ne çok emek, ne çok sevgi var bütün bu uyumda, bu bahçede… Bahçeyi incelemeye ne zaman başladım? Her şey, gözümün onlara takılmasıyla başladı… İnce uzun sapların ucunda minicik toplara benzer başlarını kaldırmış bana bakıyorlardı. Beyaz, kırmızı ve pembeydiler. Başların ağırlığından dallar hafif kıvrılmıştı. Kırılmayacak kadar, yere değmeyecek kadar… En ama en ufak bir esintide nazlı nazlı, bir o yana bir bu yana sallanıp duruyorlardı. Gizemli bir dans gibiydi. İlk kez görüyordum. Gözünüz takıldı mı, bakışlarınızı ayıramıyordunuz, öylesine güzeldiler. Üstelik sizi de o dansın, o girdabın içine alıp bir türlü bırakmıyorlardı… Nedir diye sordum… “Latincesini bilmiyorum ama bizim burada ona ‘gâvura’ deriz” dedi ablam… Eve dönünce araştırdım. “Gâvura bitkisi”ne en yakın haşhaştan banotuna bir sürü şey buldum ama hiçbiri benim o bahçede gördüklerime benzemiyordu…. Haftanın hiç olmazsa bir gününde referandumu, politikayı, kim kime ne hakaret etmiş, baskıyı, şiddeti unutun, bir ağacı, bir çiçeği, bir bahçeyi inceleyin demek için yazdım bu yazıyı. Biliyorsunuz değil mi: Silivri Cezaevi’nde çiçek yetiştirmek de yasak! Bir de 12 Eylül’ün hesabını soracağız falan demiyorlar mı! Hadi oradan! Güldürmeyin beni! NOT- Önceki günkü “Kaya Kaynar ve Dünyası” başlıklı yazımda bir eksik vardı. Şimdi tamamlıyorum: Kitabın tüm telif hakları Uluslararası Rotary’nin “End Polio Now” (Çocuk Felcini Şimdi Sonlandırın) projesine bağışlandı. [email protected] faks:0212.257 16 50 [email protected] ‘Aydõnlõğõn ve karanlõğõn ressamõ’ Caravaggio, ölümünün 400. yõlõnda sergiler ve kitaplarla anõlõyor ‘Barok’un kötü çocuğu 2010, İtalya’da bir “Cara- vaggio Yõlõ”na dönüşmüş du- rumda. Roma’daki Scuderie del Quirinale’de açõlan sergi- de, sanatçõnõn dünyanõn önde gelen müzelerindeki yapõtlarõ bir araya getirildi. Kültür Servisi - Barok dönem resminin en ilginç sanatçõlarõndan Caravaggio (1571-1610), ölümü- nün 400. yõlõnda yeniden gün- demde. Kimilerince “aydınlığın ve karanlığın ressamı”, kimilerince de “Barok’un kötü çocuğu” diye nitelenen Caravaggio, öncelikle anayurdu İtalya’da çeşitli sergiler, yeniden kaleme alõnan yaşamöy- küleri ve sempozyumlarla anõlõyor. 2010, İtalya’da neredeyse bir “Ca- ravaggio Yılı”na dönüşmüş du- rumda. “Caravaggio Yılı”nõn odak noktasõ ise Roma’daki Scu- derie del Quirinale’de açõlan görkemli sergi. Hep tartışıldı Gerçi sergide yalnõz- ca 24 tablo yer aldõ, ama dünyanõn önde ge- len müzelerinden titiz- likle seçilmiş olan bu ya- põtlar ilk kez bir araya geldi. 39 yaşõnda ölen Caravaggio’ya zamanla kõsa sanat yaşamõnda yap- mõş olabileceğinden çok daha fazla yapõt yakõştõrõl- mõş; hangi resmin Cara- vaggio’ya, hangilerinin onun izinden giden ressam- lara ait olabileceği her zaman tartõşma konusu olmuştu. Scuderie del Quirinale’deki yeni sergide ise yõllarõn ince- lemeleri sonucunda Caravag- gio’nun fõrçasõndan çõktõğõ ke- sin olarak kanõtlanmõş yapõtla- ra yer verildi. “Caravaggio” sergisinin bir özelliği de en seçkin müzelerin uzun yõllardõr dõşarõya ödünç ver- meye yanaşmadõklarõ Caravag- gio’larõ bir araya getirmesiydi. Sergide, Quirinale’deki yapõtlarõn yanõ sõra “Emmaus’ta Akşam Yemeği”nin Londra Ulusal Gale- ri ve Pinacoteca di Brera’daki iki ayrõ versiyonu, New York Metro- politan Sanat Müzesi’ndeki “Çalgıcılar”, St. Peters- burg Hermitage’daki “Lav- talı Çocuk”, Berlin Ge- mäldegalerie’deki “Amor Omnia Vincit”, “Vaftiz- ci Yahya”nõn Roma’daki Capitoline Müzeleri ile Corsini Galerisi ve Kan- sas kentindeki Nelson- Atkins Müzesi’nde bu- lunan üç ayrõ versiyonu, Vatikan Müzeleri’nde- ki “İsa’nın Çarmıhtan İndirilmesi”, Roma Borghese Ga- lerisi’ndeki “Meyve Sepeti Tutan Çocuk”, Floransa Uffizi Galeri- si’ndeki “Genç Bacchus” gibi başyapõtlar, Caravaggio’nun kõsa sanat yaşamõnõn tüm evrelerini gözler önüne serdi. Caravaggio, gençlik döneminden başlayarak, gelenekselleşmiş ka- lõplarõ kõrmaya yönelmiş, Kardinal Francesco del Monte’nin koru- masõ altõna girdiği yõllarda bile özellikle azizleri betimleyen re- simlerinde hep alõşõlmõşõn dõşõna çõ- karak papalõk çevrelerinin tepkisini çekmişti. Dinsel resimlerinde so- kaktan seçtiği serserileri ve fahi- şeleri model olarak kullanan sa- natçõ, beş parasõz olduğu yõllarda bile hep dik başlõ ve geleneklere karşõ bir tutum içinde olmuştu. Caravaggio’nun Roma’daki S. Luigi dei Francesci Kilisesi Con- tarelli Şapeli için yaptõğõ resimler- den “Aziz Matta ve Melek”in ilk biçimi, rahiplere o kadar ters gel- mişti ki, resmin yeniden yapõlma- sõnõ istemişlerdi. İncil yazarlarõndan biri olan Aziz Matta resimde sõra- dan bir işçi ya da rençber görünü- mündeydi. Büyük ayaklarõ resmin dõşõna taşõyor gibiydi, bacak bacak üstüne atmõş olarak oturmasõ ise hem tuhaf hem de kabaydõ. Zara- fetten yoksun melek figürü de ca- hil birine yol gösterircesine azizin elini zorla kitaba doğru bastõrõr gi- biydi. Kilise ileri gelenleri, Cara- vaggio’nun sõradan bir kişiyi yü- celtirken aslõnda Aziz Matta’yõ so- kaklardan kurtaran İsa’ya öykün- düğünü kavrayamamõşlardõ. Kilisenin tepkisi Caravaggio’nun yerleşik esteti- ğe ters düşen ve insanõ hayrete dü- şüren resimleri sanatçõlarõ, aydõn- larõ ve ileri görüşlü kilise önder- lerini büyülerken, pek çok tutucu kilise yetkilisi ile akademik res- samlarõn da olumsuz tepkisini çek- mişti. Ama sanatçõnõn başõ yalnõzca tutucu yetkililerle değil, yasalarla da sõk sõk belaya girmişti. 1600’de bir ressama saldõrmakla suçlanan Caravaggio, ertesi yõl bir askeri ya- ralamõş, 1603’te bir başka ressamõn şikâyeti üzerine hapse atõlmõş, bir yõl sonra da Romalõ muhafõzlarõ taşladõğõ için tutuklanmõştõ. 1605’te sevgilisini korumak amacõyla bir adamõ yaralamõş, 1606’da bir tar- tõşma sonucunda Ranuccio To- massoni adõnda birini öldürmüştü. Sanatta da hayatta da uzlaşma nedir bilmeyen Caravaggio çok genç yaşta zatürreeden öldüğünde, ardõnda, Caravaggioculuk ya da “tenebrismo” akõmõnõ bõrakacak- tõ. Bu yepyeni akõm, aydõnlõk ve ka- ranlõk alanlarõn dramatik etkiyi arttõrmak amacõyla karşõtlõk oluş- turacak biçimde düzenlenmesine dayanõyordu. Koyu bir fon üstün- de verilen figürler, bir õşõk deme- tiyle aydõnlanõyor ve oluşan õşõk- gölge karşõtlõğõ sonucu hacim ka- zanõyordu. Caravaggio’nun etkileri Rembrandt ve Velázquez gibi bü- yük ustalarõn yapõtlarõna da yansõ- yacak, ama onun anlayõşõnõn en önemli temsilcisi Fransõz ressam Georges de La Tour olacaktõ. Karayel, Pekin’deki uluslararasõ festivalde karikatürümüzü anlattõ Türk karikatürü Çin’de konuk OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) - Pekin merkezli AYACC (Asian Youth Animati- on&Comics Contest) tarafõndan düzenlenen uluslararasõ karikatür ve çizgi film festivali, bu yõl Türk karikatürünü de konuk etti. 3-9 Ağustos tarihleri arasõnda, John A. Lent, Liuyi Wang ve Johnson A. Sander’in yönetiminde gerçek- leştirilen etkinliğe binlerce çizgi ve animasyon meraklõsõ büyük il- gi gösterirken, başkanlõğõnõ Ame- rikalõ Prof. John A. Lent’in yaptõ- ğõ “Comics&Illustration” yarõş- masõnõn jürisinde ünlü karikatürcü- müz Erdoğan Karayel de yer aldõ. Massoud Shojai (İran), Rolf Hei- mann (Avustralya), Heehoos (Rus- ya), Qiongde Cao (Çin), Pengfei Xu (Çin) gibi uluslararasõ arenada ün sahibi birçok sanatçõnõn yer aldõğõ jüri, karikatür dalõnda birinciliği Endonezyalõ karikatürcü Jitet Ko- estana’ya, illüstrasyonda Çinli sanatçõ Puzhou Panguston’a, “En İyi Karakter Dizaynı” dalõnda Abdullah İbnuthallah’a ve “Ko- mik Çizgi-Bant” dalõnda da Chi Do Huu’ya verdi. Türk karikatürünün önde gelen isimlerinden Şevket Yalaz’õn da konuk olarak yer aldõğõ festivalin bir başka bölümünde, karikatür tarihi- miz de konuklara tanõtõldõ. Ülkeler mizahõ çerçevesindeki su- numu 50’li aşkõn görselle süsleyerek belgesel tadõn- da katõlõmcõlara yansõtan Erdoğan Karayel, konuk- lara geçmişten günümüze bir “Türk mizahı” yol- culuğu yaptõrdõ. Karayel, sunum sonrasõnda yaptõğõ değerlendirmede, özellikle Turhan Sel- çuk ve Se- mih Balcıoğ- lu’nun çalõş- malarõ ekrana geldiğinde iz- leyicilerin hay- ranlõk tepkisin- den çok etki- lendiğini söyle- di. Karayel’in ardõndan Endo- nezya, Hindis- tan, Rusya ve Kolombiya’daki karikatür ve çizgi film dallarõnda yapõlan çalõşmalar tanõtõldõ. Caravaggio’nun başyapıtlarından St. Petersburg Hermitage’daki “Lavtalı Çocuk” ve Floransa Uffizi Galerisi’ndeki “Genç Bacchus”. Sunumda Turhan Selçuk ve Semih Balcıoğlu’nun çalışmaları ilgi gördü. Locarno’da Altın Leopar, Kış Tatili’nin GÖNÜL DÖNMEZ-COLIN LOCARNO - 63’üncü Locarno Film Festivali sona erdi. Altõn Leo- par Ödülü’nü Çinli yönetmen Li Hongqi’nin kamerayõ neredeyse hiç kõpõrdatmadõğõ “Han jia / Kış Tatili” filmi aldõ. Film ayrõca Ulus- lararasõ Eleştirmenler Ödülü Fõp- resci’nin de sahibi oldu. Özel Jüri Ödülü’nü Fransa/Ro- manya/Macaristan ortak yapõmõ “Morgen / Yarın” alõrken, En İyi Yönetmen Ödülü’nü “Curling” fil- mi ile Kanadalõ Denis Coté’ye ve- rildi. En İyi Kadõn Oyuncu Leopar Ödülü Oleg Novkovic’in Sõrp filmi “White White Word / Beyaz Be- yaz Dünya” filmindeki rolüyle Jasna Duricic’e, En İyi Erkek Oyuncu Leoparõ Curling filminden Emmanuel Bilodeau’ya gitti. Fes- tivalde altõn leopar kazanan bazõ filmler ve kategorileri şöyle: Bugünün Yönetmenleri: Emmanuelle Demoris/Paraboles (FRANSA) İlk Film: Kitao Sakurai/Aardvark (ABD/ARJANTİN) Yarının Leoparları Kısa Film: Gabriel Abrantes ve Daniel Schmidt/A History of Mutual Res- pect (PORTEKİZ) İsviçre Kısa Filmler: Robert- Jan Lacombe/Good Bye Mandima Uzun konulu filmler arasõndan ise büyük ödül Çin’den Xu Xin’in “Karamay” filmine, ikinci ödül İtalya’dan Daniele Caglianone’nin “Pietro” filmine verildi. ÇİNLİ YÖNETMEN HONGQİ’NİN FİLMİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle