23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
BARKIN ŞIK ANKARA - İstanbul 10. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin geçtiği- miz cuma günü verdiği tutukla- ma kararõ ile 1 - 4 Ağustos ta- rihleri arasõnda gerçekleşecek Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) top- lantõsõ arasõnda organik bağlan- tõ bulunuyor. Terfi sõrasõnda bu- lunan 7 general, geçen cuma günü alõnan yakalama kararõ ol- masaydõ YAŞ’ta terfi şanslarõ olacaktõ. Bu şanslarõ şimdi ya- kalama emrine yapacaklarõ iti- razõn kabul edilmesine kal- dõ.Yakalama emri ile terfi olasõ- lõklarõ konusunda en küçük bir açõk kalmadõ. Türk Silahlõ Kuvvetleri Per- sonel Kanunu’nun 65. maddesi- ne göre, “Tutuklu bulunan ya da tahliye edilmekle beraber kovuşturma veya duruşması devam eden veya hakkında verilen hüküm henüz kesin- leşmemiş bulunanlar” terfi ede- miyor. Ancak Balyoz iddiana- mesinde yer alan ve bu sene ter- fi sõrasõnda bulunan 12 isimden yalnõzca 5’i tutuklandõ ve daha sonra serbest bõrakõldõ. Tutukla- nan ve tahliye olan isimlerin terfi etmesi yasal olarak mümkün görünmüyor. Ancak, daha önce yalnõzca ta- limatla ifade veren ve iddiana- menin kabul edilmesi ile birlik- te Balyoz sanõklarõ arasõnda yer alan 6. Kolordu Komutanõ Kor- general Nejat Bek, Kuzey Deniz Saha Komutanõ Koramiral Meh- met Otuzbiroğlu, Ulaştõrma Okul Komutanõ Tümgeneral İh- san Balabanlı, 52. Tatbik Zõrh- lõ Tümen Komutanõ Tümgeneral Abdullah Dalay, 3. Taktik Pi- yade Tümen Komutanõ Tümge- neral Gürbüz Kaya, Kara Harp Akademisi Komutanõ Tümge- neral Ahmet Yavuz, Kocaeli Denizaltõ Filosu Komutanõ Tuğ- amiral Ahmet Türkmen’in ter- fi olasõlõğõ bulunuyor. Çünkü bu isimler, TSK Personel Ka- nunu’nun 65. maddesindeki gi- bi, “Tutuklanıp tahliye olma- dı veya açığa” alõnmadõ. Yal- nõzca, talimatla ifade verdiler ve şu anda Balyoz iddianame- sinde sanõk statüsündeler. Ancak terfi olasõlõğõ, 10. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin cuma günü yaz- dõğõ tensip kararõ ile azaldõ. Yukarõdaki söz konusu isimler, 7 günlük itiraz süresinin sona ereceği önümüzdeki cuma günü mesai bitimine kadar, kendili- ğinden teslim olur veya yakala- nõrlarsa, tutuklanacaklar. İtiraz- larõ kabul edilerek salõverilseler bile bu durumda hukuki statüle- ri, TSK Personel Kanunu’nun 65. maddesinde yer alan “tahli- ye edilmiş” ifadesine girecek. 2001’deki AYİM kararı Adõ geçen generallerin, önü- müzdeki 5 gün içinde avukatla- rõ aracõlõğõ ile itirazda bulunma- sõ ve bu itirazõn uygun görülmesi halinde ise YAŞ’ta terfi şansla- rõ bulunacak. Askeri Yüksek İdari Mahkemesi’nin 2001 yõ- lõnda verdiği bir karar uyarõnca, tutukluğa itirazõn kabul görme- si, “Tutukluluk halini yok hük- münde” sayõyor. Askeri kay- naklar, kamuda onlarca üst dü- zey bürokrat hakkõnda mahke- melerde dava yürüdüğünü ancak onlarõn, kõdeminin ve terfi iler- lemesinin durmadõğõna da dikkat çekiyor. 102 sanõk hakkõndaki tu- tuklama istemli yakalama kara- rõ için yalnõzca bir itiraz hakla- rõ bulunuyor. 102 sanõk yalnõz- ca 11. Ağõr Ceza Mahkeme- si’ne itirazda bulunabilecek. Bu itirazõn reddedilmesi durumun- da ise 16 Aralõk tarihine kadar yalnõzca 30 günde bir tutuklu- luğun gözden geçirilmesi için başvuruda bulunulabilecek. CMYB C M Y B SAYFA 26 TEMMUZ 2010 PAZARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Temmuz Oslo Y 20 Helsinki PB 29 StockholmPB 23 Londra PB 25 AmsterdamPB 21 Brüksel PB 23 Paris PB 23 Bonn Y 22 Münih Y 20 Berlin Y 19 BudapeştePB 24 Madrid A 31 Viyana Y 20 Belgrad PB 23 Sofya PB 18 Roma Y 30 Atina Y 32 Zürih Y 19 Moskova PB 35 Aşkabat B 32 Taşkent A 32 Bakû A 34 Bişkek B 27 Tiflis B 33 Kahire A 39 Şam A 38 İstanbul PB 32 Edirne Y 30 Kocaeli PB 34 Çanakkale Y 31 İzmir Y 32 Manisa PB 33 Denizli PB 33 Zonguldak PB 31 Sinop PB 28 Samsun PB 33 Trabzon PB 31 Giresun PB 31 Ankara B 36 Eskişehir B 34 Konya B 33 Sivas B 32 Antalya B 36 Adana B 34 Mersin B 33 Diyarbakır B 37 Şanlıurfa B 40 Mardin B 36 Siirt B 37 Hakkâri PB 37 Van PB 26 Kars Y 25 Ülkemizin Ku- zeybatı ve Kuzey- doğu kesimleri parçalı ve çok bu- lutlu, Marmara’nın batısı, kuzey Ege kıyıları, Doğu Kara- deniz’in iç kesimle- ri ile Doğu Anado- lu’nun kuzeydoğu- su sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sı- caklığında herhan- gi bir değişiklik ol- mayacak. Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Yetkin’in CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan aldığı demeçle başlayan “TSK İç Hizmet Yasası’nın 35. maddesi kalksın” tartışması, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Bingöl’den verdiği yanıtla önemli bir noktaya taşınmış oldu. İnternet haber sitesi T24’ün genel yayın yönetmeni Doğan Akın da hafta içinde 35. maddenin tarihçesini aktardığı ayrıntılı yazısında, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinde iki kez Başbakanlık koltuğundan uzaklaştırılan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Bu madde durduğu sürece Türk Silahlı Kuvvetleri hükümete de, parlamentoya da sormadan ‘laiklik elden gidiyor’ diyerek resen el koyar” sözlerine atıfta bulunarak iktidar ile muhalefet arasında bu madde üzerinde sağlanacak bir uzlaşının büyük anlamına işaret ediyordu. Demirel, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede 35. maddenin geçmişinin sanıldığı gibi 1960 darbesine değil, Akın’ın da yazısında işaret ettiği gibi Atatürk dönemine uzandığını belirterek “Atatürk 1935’te Cumhuriyeti orduya emanet ediyor. Bu işin hikâyesi böyle başlar. Sonra bu, talimat haline geliyor. İç Hizmet Talimatı oluyor. 1960 ihtilali sonrasında da bu talimat kanun haline getiriliyor” dedi. Çok uğraştım, gücüm yoktu TSK’ye Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi veren maddenin pratikteki anlamını Demirel şu sözlerle anlattı: “Tüm askeri müdahalelerin hukuki gerekçesi olarak yorumlandı. Askerler tarafından her seferinde ‘Bırakalım da ülke yıkılsın mı? Bu gidişata seyirci kalamayız’ şeklinde kullanılageldi. O madde durduğu sürece, öyle de anlaşılmaya devam edecek. Bir an evvel ortadan kaldırılması meselesi çok konuşuldu ama bugüne kadar mümkün olmadı.” Defalarca iktidar koltuğuna oturan, yedi yıl da Cumhurbaşkanlığı yapan Demirel, 35. maddenin kaldırılması konusunda kendisi çaba harcamış mıydı? Demirel’in yanıtı şöyle oldu: “Çok uğraştım, çok konuştum. Ama gücümüz yoktu. Tek başına iktidar olmadım ki. Koalisyon hükümetleriyle de mümkün değildi. Kaldıralım dendiğinde destek çıkmazdı.” Cumhurbaşkanlığı dönemi için ise “Bizim sistemimizde cumhurbaşkanının bu kadar gücü yok” demekle yetindi. İhtilal yapana gerekçesini sormazlar İktidar ile muhalefet arasında son birkaç gün içinde maddenin değiştirilmesi yönünde karşılıklı açıklamaları anımsatıp “Bu maddenin kaldırılması Türkiye’de darbe olasılığını ortadan kaldırır mı” sorusunu yönelttiğimizde ise “Kalkması tabii ki önemli adımdır. Ama başlı başına yeterli değildir” diyerek şöyle devam etti: “Elinde silah taşıyan adamı hiçbir şey engellemez. İhtilal yapmaya kalksa gerekçesini mi soruyorlar adama? İhtilal yapıldıktan sonra kendisi söylüyor gerekçeyi. Asıl mesele bunlarla karşılaşmamayı başarabilmek. Yani hikâye geliyor demokrasi kültürüne, geleneğine dayanıyor. Yüksek iradeye herkesin mutlak itaatini tesis ederseniz, o engeller. Birincisi bu. İkinci olarak da o ülkenin darbeye zemin verecek şartlar içine sürüklenmemesi lazımdır. Yani, ihtilal geleneği yerleşmiş bir ülke ancak, seçimle gelenin seçimle gittiği, iktidarın kansız, hilesiz, kurallar doğrultusunda değiştiği bir ülke haline gelirse darbeler engellenir. Ama memleketin içinde bulunduğu ağır şartlar nedeniyle halk tedirgin olmuş ve ‘asker gelince düzelir’ demeye başlamışsa, bu konuda askeri cesaretlendirmeye başlamışsa o zaman son bulmaz bu beklentiler. Tüm mesele, halkın mutlak manada artık darbeye zihninde yer vermemesini sağlamaktır. Unutmayın, 1980 darbesine ve onu yapanların yazdığı anayasaya bu halk yüzde 92 oy verdi!” ‘Hesaplaşma’ söylemi boş laf Söz 1980 darbesi ve 82 Anayasası’na gelince, Demirel’e 12 Eylül’de halkoyuna sunulacak anayasa değişiklik paketi için AKP’nin yürüttüğü “12 Eylül ile hesaplaşma” kampanyasını nasıl değerlendirdiğini de sorduk. “Bunlar mugalata. Yani boş laftan ibaret polemik” dedikten sonra sözlerini şöyle devam etti: “12 Eylül’le hesaplaşılacak, intikam alınacakmış? Bu anayasa yüzde 92 oyla kabul edilmiş. Kimden, nasıl intikam alacaksın şimdi? Kurucu Meclis’ten mi? Halktan mı? Askeri cuntadan mı? Cunta ‘yapın’ demiş yapmışlar. Peki, senin şimdi getirdiğin değişiklik o dönemi yargılamak için ‘özel mahkeme’ imkânı getiriyor mu? Hayır. 26 madde değişiyor bunun 24’üne kimsenin itirazı yok. Daha evvel de 95 maddesi değişmiş. O zaman ‘intikam’ dememişsin de bu sefer nasıl intikam oluyor? Referandumdan evet çıkarsa 12 Eylül Anayasası kalkıyor mu ortadan? Değişmemiş maddeler var, anayasa da duruyor işte. Onun getirdiği kurullar da aynen duruyor. Fransız İhtilali’ne de karşı çıkıldı. Ama duruyor işte yerinde.” Memleketin önceliği 12 Eylül değil terör “12 Eylül ile hesaplaşma” ya da “35. madde” gibi tartışmaların önemli olmakla birlikte Türkiye’nin öncelikli sorunu olmadığını kaydeden Demirel, “Tabii ki onlar da önemli. Ama daha başka sorunlarımız da var. Hepsinin en birincisi de terördür. Askerimize polisimize kurşun sıkılıyor, insanlarımız öldürülüyor. Karakollar, garnizonlar hücuma uğruyorsa düşünülecek şey budur. Devlet neden zaafiyete uğramış onu sormamız lazım” dedi. Anayasa paketi ve gündemdeki diğer meselelerle ilgili tartışmaların “hür” bir ortamda gerçekleşmediğine de dikkat çeken Demirel, “Gazeteciler yıllardır hapiste. Dışarıdakiler de korku içinde. ‘Bir şey söylersem ben de kapatılırım’ endişesi taşıyor herkes. Böyle ortamda neyi nasıl tartışacaksın?” diye konuştu. Askeri darbelerden en fazla mustarip olan siyasetçilerden biri olan Demirel’in bunlara gerekçe olan TSK İç Hizmet Yasası’nın 35. maddesinin değiştirilmesi konusunda verdiği destek önemli bir tavırdır. Diğer yandan, anayasa değişiklik paketinin kamuoyuna “askeri darbenin sorumluları ile hesaplaşılacak” şeklinde sunulmasına, 12 Eylül mağdurlarından biri sıfatıyla Demirel’in mesafeli tutumu ve bu tutumuna dayanak yaptığı güçlü gerekçeler üzerinde düşünülmesi gerekir. ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Demirel ile 35. Madde ve 12 Eylül Üzerine utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr ALİCAN ULUDAĞ ANKARA - Eski Danõştay Başsavcõsõ ve ADD Genel Başkanõ Tansel Çölaşan, “siyasi olduğu artık belli” dediği “Balyoz” davasõ kapsamõnda alõnan tutuklama kararlarõnõn ama- cõnõn “Askeri güçsüzleştirmek genel progra- mı içinde kısa vadede terfileri engellemek ve ileriye dönük de askerin komuta kademesini etkisiz kılmak” olduğunu kaydetti. Çölaşan, “Orduda kadrolaşmak istiyorlar” dedi. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer, tutuklama kararõnõn “kötü niyetin be- lirtisi” olduğunu söyledi. Hukukçular, terfilerin görüşüleceği YAŞ toplantõsõna günler kala, “Balyoz” davasõ kap- samõnda 102 askeri personel hakkõnda tutukla- ma kararõ çõkarõlmasõna yönelik tepkilerini sür- dürdü. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer, tutuklama kararõnõn “kötü ni- yetin belirtisi” olduğunu söyledi. “Balyoz” davasõnõn ilk duruşmasõnõn 16 Aralõk’ta yapõla- cağõnõ anõmsatan Dinçer, “Bu kadar uzun sü- reli duruşma ertelenmez. Bunlar şimdiden cezanlandırılmak isteniyorlar” dedi. ‘Devletin temelleriyle oynanıyor’ Hakkõnda tutuklama kararõ alõnanlar arasõnda Güney ve Kuzey Deniz Saha komutanlarõnõn olduğuna dikkat çeken Dinçer, bunlarõn Türki- ye’nin deniz çõkarlarõnõ koruyan insanlar oldu- ğunu belirterek “Bir ülkenin ordusuyla ilgili soruşturma iki tane kasaba savcısıyla açılır mı” diye sordu. Dinçer, konunun artõk yargõ yoluyla değil siyasi yolla çözülebileceğini söy- ledi. Dinçer, “Siyasi parti başkanları bu ko- nuyla ilgili tavırlarını koymalıdırlar. Türki- ye’de şu anda yargısal bir sorun var. Türk devletinin temelleriyle oynayan bir yargısal işlem süreci içindeyiz. Dünyanın hiçbir ül- kesi bu kadar ağır bir yükü kaldıramaz” görüşünü kaydetti. Kamu kurumlarõ içinde kamu hizmeti nede- niyle isnat edilen suçlarõn o kurum içinde baş- latõlan büyük soruşturmalar sonucunda açõğa çõkarõldõğõnõ vurgulayan Dinçer, “Aynı şekilde orduyla ilgili bir soruşturma açılacak ise Milli Savunma Bakanlığı çerçevesinde önce araştırma, inceleme yapılır. Birdenbire bir gece yarısı, birtakım ordu komutanları, kri- tik görevlerde bulunan askerler hakkında soruşturma açılıyor. Bu akıl alacak bir şey değil” diye konuştu. ‘Atama piramidini bozmak istiyorlar’ ADD Genel Başkanõ Tan- sel Çölaşan da “Bu dava- nın siyasi olduğu artık bel- li” dedi. Tutuklamalarõn ter- filer döneminde yapõldõğõna dikkat çeken Çölaşan, “Tu- tuklama kararının kimleri kapsama aldığına dikkat edilmeli: Türkiye’nin gü- venliğinden aktif olarak sorumlu olanlar bu dava- nın sanığı. Ne kadar ko- mik bir durum” diye ko- nuştu. Bu askerlerin çoğu hakkõnda daha önce tutuklama kararõ verildiği- ni, daha sonra bu kararlarõn kalktõğõnõ belirten Çölaşan, bu durumun iki nedeni olduğunu kay- detti. Çölaşan, şunlarõ söyledi: “Birincisi askerin tamamen elini kolunu bağlayarak gündem yaratmak. İkincisi ağustostaki terfiler. Amaç, onların terfileri- ni önlemek. Daha sonra bunların açığa alın- ması gibi durum da ortaya çıkabilecek. Bunların terfileri bir yıl ertelendi diyelim. Askeriyedeki atama sistemi piramit gibidir. Bunlar bu piramiti bozmak istiyorlar. Gele- cek 10 yılın hangi görevlerden oluşacağı bel- lidir. İşte yeni alternatifler oluşturmak için o piramidi bozmak istiyorlar. Askeri güç- süzleştirmek genel programı içinde kısa va- dede terfileri engellemek ve ileriye dönük de askerin komuta kademesini etkisiz kılmak. Orduda kadrolaşmak istiyorlar. Üst kade- meleri, Balyoz, Poyrazköy gibi davalarla gö- türüyorlar. Terfilerini yok ediyorlar. Yerine yeni kuşaklar yaratmaya çalışıyorlar. Bu arada da alttan yeni sınır koruması diyerek sokamadıkları kadroları ordunun içine sok- maya çalışıyorlar. Aslında olay, askerin yeni bir ordu şeklinde düzenlenmesi, mevcut or- dunun fiilen yok edilmesidir.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, “Balyoz” davasõ kap- samõnda terörle mücadele eden komutanlar hak- kõnda tutuklama kararõ alõnmasõnõn askerlerin moralini olumsuz etkileyeceğini söyledi. Eslen, Kara Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetle- ri’nde kritik görevlerde olan personel hakkõnda tutuklama kararlarõ olduğunu belirterek “Deniz Kuvvetleri’nde iki tane saha komutanı var. Çıkarma Filosu Komutanı, Denizaltı Filosu Komutanı. Böylece baktığınızda Deniz Kuv- vetleri’nin muharip komuta kademesinin ne- redeyse tamamı tutuklanmış durumda. Bu Deniz Kuvvetleri’nde sevk ve idare konusun- da sorun yaratır” dedi. Kara Kuv- vetleri’ne bakõldõğõnda Güneydo- ğu’da mücadele eden kritik komu- tanlardan da önemli kişiler hakkõn- da yine tutuklama kararõ alõndõğõnõ vurgulayan Eslen, “Bu Türk Silah- lı Kuvvetleri’nin sevk ve idaresi- ne önemli bir etki yapar. Asker- lerin morali olumsuz etkilenir” diye konuştu. “Bu operosyon siya- si amaçlıdır” diyen Eslen, tutukla- ma kararlarõnõn YAŞ toplantõsõ öncesinde alõndõ- ğõna dikkat çekti. Zaman gazetesinin dünkü ha- berine atõf yapan Eslen, “‘Tutuklanan komutan- larõn yerlerine yenileri atanmalõdõr’ diye bir işa- ret var. Şimdi burada, AKP yönetimi TSK’nin komuta kadrosunda bu yöntemle değişiklik mi yapmak istiyor” diye sordu. Tu- tuklamanõn kaçma ihtimali ve delil karartma şüphesi durumunda yapõlacağõnõ belirten Eslen, “Bütün deliller toplanmış durumda. Bu ko- mutanlar kaçsalar şimdiye kadar kaçarlardı. Bu iki ihtimal olmadığına göre niye tutukla- nıyorlar ki bunlar? O zaman siyasi bir amaç var diye düşünüyor insan” dedi. Balyoz’da kritik 5 gün TUTUKLAMA KARARINA TEPKİ EMEKLİ TUĞGENERAL NEJAT ESLEN ‘Siyasi bir operasyon’ ‘Orduda kadrolaşmak istiyorlar’ Demirel, çoğunluğu muvazzaf olan askerlerin tutuklanma kararı konusunda ne düşündüğünü sorduğumuzda ise, “Mesele henüz daha tam oluşmadı. Ama beş ay sonra yapılacak mahkeme için şimdiden insanları içeriye almaya niçin ihtiyaç duyulduğunu anlayamadım doğrusu” demekle yetindi. Beş ay önce tutuklamayı anlamadım Yakalama kararõna yapõlacak itirazõn kabul edilmesi durumunda generaller Bek, Otuzbiroğlu, Balabanlõ, Dalay, Kaya, Yavuz ve Türkmen’in terfi şansõ bulunuyor Haber Merkezi - “Balyoz Planı” iddialarõna ilişkin olarak açõlan davada hakkõnda yakalama emri çõkarõlan eski 1. Ordu Komutanõ emekli Orgeneral Çetin Doğan gözaltõna alõndõ. Doğan, Bodrum’daki villasõndan eşi Nilgül Doğan, arkadaşlarõ Sedat Batu ve Güneş Gür- sel ile birlikte arkadaşõ Hamit Tatari’nin Bod- rum’daki evine gitti. Yarõm saatlik ziyaretin ar- dandan gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Do- ğan, havalimanõna gitmeden önce dostlarõna uğ- radõğõnõ ve “allahaısmarladık” de- diğini söyledi. Doğan, “Nihayet tekrar göreve çağırdılar. Ben 2003 yılında emekli olduğumu sa- nıyordum, meğerse emekli olama- mışım, hâlâ görev başındayım. Görevimin başına gidiyorum şim- di” dedi. Doğan evden ayrõlõrken bulunduğu otomobilin arkasõndan, Tatari’nin evindeki görevliler tara- fõndan begonvil ve yasemin çiçekle- ri döküldü. Doğan, 17.45 uçağõ ile İstanbul’a gitmek üzere, Bodrum-Milas Havalimanõ’na git- ti. Doğan’õn VIP salonunda beklediği sõrada, bu- raya sivil polisler geldi. Doğan’õ gözaltõna al- mak isteyen polisler, savcõyla yapõlan görüşme- lerin ardõndan bundan vazgeçerek, talimat üzeri- ne Doğan ile aynõ uçakla İstanbul’a gitmeye ka- rar verdi. Bunu öğrenen Çetin Doğan, “Havada uçak mı değiştireceğiz. Neden böyle yapıyor- lar?” diyerek, bavullarõnõ isteyerek karayoluyla İstanbul’a gitmeye karar verdi. Ancak kalkõşa hazõrlanan uçaktan bavullarõnõ alamayan Doğan, alanda yarõm saat bekletilen uçağa alõndõ. Bu arada, Doğan’õn korumalarõ ile polisler arasõnda tartõşma yaşandõ. İstanbul’da Adli Tõp Kurumu’na götürülerek sağlõk kontrolünden geçirilen Doğan, “yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlığı” nedeniyle İs- tanbul Üniversitesi İstanbul Tõp Fakültesi Has- tanesi’ne gönderildi. Çetin Doğan’õn fakülte- nin “acil dahiliye ve nöroloji” servisinde mü- şahade altõnda olduğu öğrenildi. İSTANBUL’DA HASTANEYE KALDIRILDI Doğan’a ‘havada’ gözaltı Tansel Çölaşan Tümgeneral Gürbüz Kaya Korgeneral Nejat Bek Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle