Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BARKIN ŞIK
ANKARA - İstanbul 10. Ağõr
Ceza Mahkemesi’nin geçtiği-
miz cuma günü verdiği tutukla-
ma kararõ ile 1 - 4 Ağustos ta-
rihleri arasõnda gerçekleşecek
Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) top-
lantõsõ arasõnda organik bağlan-
tõ bulunuyor. Terfi sõrasõnda bu-
lunan 7 general, geçen cuma
günü alõnan yakalama kararõ ol-
masaydõ YAŞ’ta terfi şanslarõ
olacaktõ. Bu şanslarõ şimdi ya-
kalama emrine yapacaklarõ iti-
razõn kabul edilmesine kal-
dõ.Yakalama emri ile terfi olasõ-
lõklarõ konusunda en küçük bir
açõk kalmadõ.
Türk Silahlõ Kuvvetleri Per-
sonel Kanunu’nun 65. maddesi-
ne göre, “Tutuklu bulunan ya
da tahliye edilmekle beraber
kovuşturma veya duruşması
devam eden veya hakkında
verilen hüküm henüz kesin-
leşmemiş bulunanlar” terfi ede-
miyor. Ancak Balyoz iddiana-
mesinde yer alan ve bu sene ter-
fi sõrasõnda bulunan 12 isimden
yalnõzca 5’i tutuklandõ ve daha
sonra serbest bõrakõldõ. Tutukla-
nan ve tahliye olan isimlerin
terfi etmesi yasal olarak mümkün
görünmüyor.
Ancak, daha önce yalnõzca ta-
limatla ifade veren ve iddiana-
menin kabul edilmesi ile birlik-
te Balyoz sanõklarõ arasõnda yer
alan 6. Kolordu Komutanõ Kor-
general Nejat Bek, Kuzey Deniz
Saha Komutanõ Koramiral Meh-
met Otuzbiroğlu, Ulaştõrma
Okul Komutanõ Tümgeneral İh-
san Balabanlı, 52. Tatbik Zõrh-
lõ Tümen Komutanõ Tümgeneral
Abdullah Dalay, 3. Taktik Pi-
yade Tümen Komutanõ Tümge-
neral Gürbüz Kaya, Kara Harp
Akademisi Komutanõ Tümge-
neral Ahmet Yavuz, Kocaeli
Denizaltõ Filosu Komutanõ Tuğ-
amiral Ahmet Türkmen’in ter-
fi olasõlõğõ bulunuyor. Çünkü
bu isimler, TSK Personel Ka-
nunu’nun 65. maddesindeki gi-
bi, “Tutuklanıp tahliye olma-
dı veya açığa” alõnmadõ. Yal-
nõzca, talimatla ifade verdiler
ve şu anda Balyoz iddianame-
sinde sanõk statüsündeler. Ancak
terfi olasõlõğõ, 10. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nin cuma günü yaz-
dõğõ tensip kararõ ile azaldõ.
Yukarõdaki söz konusu isimler,
7 günlük itiraz süresinin sona
ereceği önümüzdeki cuma günü
mesai bitimine kadar, kendili-
ğinden teslim olur veya yakala-
nõrlarsa, tutuklanacaklar. İtiraz-
larõ kabul edilerek salõverilseler
bile bu durumda hukuki statüle-
ri, TSK Personel Kanunu’nun
65. maddesinde yer alan “tahli-
ye edilmiş” ifadesine girecek.
2001’deki AYİM kararı
Adõ geçen generallerin, önü-
müzdeki 5 gün içinde avukatla-
rõ aracõlõğõ ile itirazda bulunma-
sõ ve bu itirazõn uygun görülmesi
halinde ise YAŞ’ta terfi şansla-
rõ bulunacak. Askeri Yüksek
İdari Mahkemesi’nin 2001 yõ-
lõnda verdiği bir karar uyarõnca,
tutukluğa itirazõn kabul görme-
si, “Tutukluluk halini yok hük-
münde” sayõyor. Askeri kay-
naklar, kamuda onlarca üst dü-
zey bürokrat hakkõnda mahke-
melerde dava yürüdüğünü ancak
onlarõn, kõdeminin ve terfi iler-
lemesinin durmadõğõna da dikkat
çekiyor. 102 sanõk hakkõndaki tu-
tuklama istemli yakalama kara-
rõ için yalnõzca bir itiraz hakla-
rõ bulunuyor. 102 sanõk yalnõz-
ca 11. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’ne itirazda bulunabilecek. Bu
itirazõn reddedilmesi durumun-
da ise 16 Aralõk tarihine kadar
yalnõzca 30 günde bir tutuklu-
luğun gözden geçirilmesi için
başvuruda bulunulabilecek.
CMYB
C M Y B
SAYFA 26 TEMMUZ 2010 PAZARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Temmuz
Oslo Y 20
Helsinki PB 29
StockholmPB 23
Londra PB 25
AmsterdamPB 21
Brüksel PB 23
Paris PB 23
Bonn Y 22
Münih Y 20
Berlin Y 19
BudapeştePB 24
Madrid A 31
Viyana Y 20
Belgrad PB 23
Sofya PB 18
Roma Y 30
Atina Y 32
Zürih Y 19
Moskova PB 35
Aşkabat B 32
Taşkent A 32
Bakû A 34
Bişkek B 27
Tiflis B 33
Kahire A 39
Şam A 38
İstanbul PB 32
Edirne Y 30
Kocaeli PB 34
Çanakkale Y 31
İzmir Y 32
Manisa PB 33
Denizli PB 33
Zonguldak PB 31
Sinop PB 28
Samsun PB 33
Trabzon PB 31
Giresun PB 31
Ankara B 36
Eskişehir B 34
Konya B 33
Sivas B 32
Antalya B 36
Adana B 34
Mersin B 33
Diyarbakır B 37
Şanlıurfa B 40
Mardin B 36
Siirt B 37
Hakkâri PB 37
Van PB 26
Kars Y 25
Ülkemizin Ku-
zeybatı ve Kuzey-
doğu kesimleri
parçalı ve çok bu-
lutlu, Marmara’nın
batısı, kuzey Ege
kıyıları, Doğu Kara-
deniz’in iç kesimle-
ri ile Doğu Anado-
lu’nun kuzeydoğu-
su sağanak ve gök
gürültülü sağanak
yağışlı, diğer yerler
az bulutlu ve açık
geçecek. Hava sı-
caklığında herhan-
gi bir değişiklik ol-
mayacak.
Radikal Gazetesi Ankara
Temsilcisi Murat Yetkin’in
CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu’ndan aldığı
demeçle başlayan “TSK İç
Hizmet Yasası’nın 35.
maddesi kalksın” tartışması,
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın
Bingöl’den verdiği yanıtla
önemli bir noktaya taşınmış
oldu.
İnternet haber sitesi T24’ün
genel yayın yönetmeni Doğan
Akın da hafta içinde 35.
maddenin tarihçesini aktardığı
ayrıntılı yazısında, 12 Mart
1971 ve 12 Eylül 1980
darbelerinde iki kez
Başbakanlık koltuğundan
uzaklaştırılan 9.
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel’in “Bu madde
durduğu sürece Türk Silahlı
Kuvvetleri hükümete de,
parlamentoya da sormadan
‘laiklik elden gidiyor’ diyerek
resen el koyar” sözlerine atıfta
bulunarak iktidar ile muhalefet
arasında bu madde üzerinde
sağlanacak bir uzlaşının
büyük anlamına işaret
ediyordu.
Demirel, Cumhuriyet’e
yaptığı değerlendirmede 35.
maddenin geçmişinin sanıldığı
gibi 1960 darbesine değil,
Akın’ın da yazısında işaret
ettiği gibi Atatürk dönemine
uzandığını belirterek “Atatürk
1935’te Cumhuriyeti orduya
emanet ediyor. Bu işin
hikâyesi böyle başlar. Sonra
bu, talimat haline geliyor. İç
Hizmet Talimatı oluyor. 1960
ihtilali sonrasında da bu
talimat kanun haline
getiriliyor” dedi.
Çok uğraştım,
gücüm yoktu
TSK’ye Cumhuriyeti koruma
ve kollama görevi veren
maddenin pratikteki anlamını
Demirel şu sözlerle anlattı:
“Tüm askeri müdahalelerin
hukuki gerekçesi olarak
yorumlandı. Askerler
tarafından her seferinde
‘Bırakalım da ülke yıkılsın mı?
Bu gidişata seyirci kalamayız’
şeklinde kullanılageldi. O
madde durduğu sürece, öyle
de anlaşılmaya devam
edecek. Bir an evvel ortadan
kaldırılması meselesi çok
konuşuldu ama bugüne kadar
mümkün olmadı.”
Defalarca iktidar koltuğuna
oturan, yedi yıl da
Cumhurbaşkanlığı yapan
Demirel, 35. maddenin
kaldırılması konusunda
kendisi çaba harcamış mıydı?
Demirel’in yanıtı şöyle oldu:
“Çok uğraştım, çok konuştum.
Ama gücümüz yoktu. Tek
başına iktidar olmadım ki.
Koalisyon hükümetleriyle de
mümkün değildi. Kaldıralım
dendiğinde destek çıkmazdı.”
Cumhurbaşkanlığı dönemi
için ise “Bizim sistemimizde
cumhurbaşkanının bu kadar
gücü yok” demekle yetindi.
İhtilal yapana
gerekçesini sormazlar
İktidar ile muhalefet
arasında son birkaç gün
içinde maddenin
değiştirilmesi yönünde
karşılıklı açıklamaları
anımsatıp “Bu maddenin
kaldırılması Türkiye’de darbe
olasılığını ortadan kaldırır mı”
sorusunu yönelttiğimizde ise
“Kalkması tabii ki önemli
adımdır. Ama başlı başına
yeterli değildir” diyerek şöyle
devam etti:
“Elinde silah taşıyan adamı
hiçbir şey engellemez. İhtilal
yapmaya kalksa gerekçesini
mi soruyorlar adama? İhtilal
yapıldıktan sonra kendisi
söylüyor gerekçeyi. Asıl
mesele bunlarla
karşılaşmamayı başarabilmek.
Yani hikâye geliyor demokrasi
kültürüne, geleneğine
dayanıyor. Yüksek iradeye
herkesin mutlak itaatini tesis
ederseniz, o engeller. Birincisi
bu. İkinci olarak da o ülkenin
darbeye zemin verecek şartlar
içine sürüklenmemesi lazımdır.
Yani, ihtilal geleneği yerleşmiş
bir ülke ancak, seçimle
gelenin seçimle gittiği,
iktidarın kansız, hilesiz, kurallar
doğrultusunda değiştiği bir
ülke haline gelirse darbeler
engellenir. Ama memleketin
içinde bulunduğu ağır şartlar
nedeniyle halk tedirgin olmuş
ve ‘asker gelince düzelir’
demeye başlamışsa, bu
konuda askeri
cesaretlendirmeye başlamışsa
o zaman son bulmaz bu
beklentiler. Tüm mesele,
halkın mutlak manada artık
darbeye zihninde yer
vermemesini sağlamaktır.
Unutmayın, 1980 darbesine ve
onu yapanların yazdığı
anayasaya bu halk yüzde 92
oy verdi!”
‘Hesaplaşma’
söylemi boş laf
Söz 1980 darbesi ve 82
Anayasası’na gelince,
Demirel’e 12 Eylül’de
halkoyuna sunulacak anayasa
değişiklik paketi için AKP’nin
yürüttüğü “12 Eylül ile
hesaplaşma” kampanyasını
nasıl değerlendirdiğini de
sorduk. “Bunlar mugalata.
Yani boş laftan ibaret polemik”
dedikten sonra sözlerini şöyle
devam etti:
“12 Eylül’le hesaplaşılacak,
intikam alınacakmış? Bu
anayasa yüzde 92 oyla kabul
edilmiş. Kimden, nasıl intikam
alacaksın şimdi? Kurucu
Meclis’ten mi? Halktan mı?
Askeri cuntadan mı? Cunta
‘yapın’ demiş yapmışlar. Peki,
senin şimdi getirdiğin
değişiklik o dönemi yargılamak
için ‘özel mahkeme’ imkânı
getiriyor mu? Hayır. 26 madde
değişiyor bunun 24’üne
kimsenin itirazı yok. Daha
evvel de 95 maddesi
değişmiş. O zaman ‘intikam’
dememişsin de bu sefer nasıl
intikam oluyor?
Referandumdan evet çıkarsa
12 Eylül Anayasası kalkıyor mu
ortadan? Değişmemiş
maddeler var, anayasa da
duruyor işte. Onun getirdiği
kurullar da aynen duruyor.
Fransız İhtilali’ne de karşı
çıkıldı. Ama duruyor işte
yerinde.”
Memleketin önceliği
12 Eylül değil terör
“12 Eylül ile hesaplaşma”
ya da “35. madde” gibi
tartışmaların önemli olmakla
birlikte Türkiye’nin öncelikli
sorunu olmadığını kaydeden
Demirel, “Tabii ki onlar da
önemli. Ama daha başka
sorunlarımız da var. Hepsinin
en birincisi de terördür.
Askerimize polisimize kurşun
sıkılıyor, insanlarımız
öldürülüyor. Karakollar,
garnizonlar hücuma
uğruyorsa düşünülecek şey
budur. Devlet neden zaafiyete
uğramış onu sormamız lazım”
dedi.
Anayasa paketi ve
gündemdeki diğer
meselelerle ilgili tartışmaların
“hür” bir ortamda
gerçekleşmediğine de dikkat
çeken Demirel, “Gazeteciler
yıllardır hapiste. Dışarıdakiler
de korku içinde. ‘Bir şey
söylersem ben de kapatılırım’
endişesi taşıyor herkes. Böyle
ortamda neyi nasıl
tartışacaksın?” diye konuştu.
Askeri darbelerden en fazla
mustarip olan siyasetçilerden
biri olan Demirel’in bunlara
gerekçe olan TSK İç Hizmet
Yasası’nın 35. maddesinin
değiştirilmesi konusunda
verdiği destek önemli bir
tavırdır.
Diğer yandan, anayasa
değişiklik paketinin
kamuoyuna “askeri darbenin
sorumluları ile hesaplaşılacak”
şeklinde sunulmasına, 12
Eylül mağdurlarından biri
sıfatıyla Demirel’in mesafeli
tutumu ve bu tutumuna
dayanak yaptığı güçlü
gerekçeler üzerinde
düşünülmesi gerekir.
ANALİZ
UTKU ÇAKIRÖZER
Demirel ile 35. Madde ve
12 Eylül Üzerine
utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr
ALİCAN ULUDAĞ
ANKARA - Eski Danõştay Başsavcõsõ ve
ADD Genel Başkanõ Tansel Çölaşan, “siyasi
olduğu artık belli” dediği “Balyoz” davasõ
kapsamõnda alõnan tutuklama kararlarõnõn ama-
cõnõn “Askeri güçsüzleştirmek genel progra-
mı içinde kısa vadede terfileri engellemek ve
ileriye dönük de askerin komuta kademesini
etkisiz kılmak” olduğunu kaydetti. Çölaşan,
“Orduda kadrolaşmak istiyorlar” dedi. Eski
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven
Dinçer, tutuklama kararõnõn “kötü niyetin be-
lirtisi” olduğunu söyledi.
Hukukçular, terfilerin görüşüleceği YAŞ
toplantõsõna günler kala, “Balyoz” davasõ kap-
samõnda 102 askeri personel hakkõnda tutukla-
ma kararõ çõkarõlmasõna yönelik tepkilerini sür-
dürdü. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili
Güven Dinçer, tutuklama kararõnõn “kötü ni-
yetin belirtisi” olduğunu söyledi. “Balyoz”
davasõnõn ilk duruşmasõnõn 16 Aralõk’ta yapõla-
cağõnõ anõmsatan Dinçer, “Bu kadar uzun sü-
reli duruşma ertelenmez. Bunlar şimdiden
cezanlandırılmak isteniyorlar” dedi.
‘Devletin temelleriyle oynanıyor’
Hakkõnda tutuklama kararõ alõnanlar arasõnda
Güney ve Kuzey Deniz Saha komutanlarõnõn
olduğuna dikkat çeken Dinçer, bunlarõn Türki-
ye’nin deniz çõkarlarõnõ koruyan insanlar oldu-
ğunu belirterek “Bir ülkenin ordusuyla ilgili
soruşturma iki tane kasaba savcısıyla açılır
mı” diye sordu. Dinçer, konunun artõk yargõ
yoluyla değil siyasi yolla çözülebileceğini söy-
ledi. Dinçer, “Siyasi parti başkanları bu ko-
nuyla ilgili tavırlarını koymalıdırlar. Türki-
ye’de şu anda yargısal bir sorun var. Türk
devletinin temelleriyle oynayan bir yargısal
işlem süreci içindeyiz. Dünyanın hiçbir ül-
kesi bu kadar ağır bir yükü kaldıramaz”
görüşünü kaydetti.
Kamu kurumlarõ içinde kamu hizmeti nede-
niyle isnat edilen suçlarõn o kurum içinde baş-
latõlan büyük soruşturmalar sonucunda açõğa
çõkarõldõğõnõ vurgulayan Dinçer, “Aynı şekilde
orduyla ilgili bir soruşturma açılacak ise
Milli Savunma Bakanlığı çerçevesinde önce
araştırma, inceleme yapılır. Birdenbire bir
gece yarısı, birtakım ordu komutanları, kri-
tik görevlerde bulunan askerler hakkında
soruşturma açılıyor. Bu akıl alacak bir şey
değil” diye konuştu.
‘Atama piramidini bozmak istiyorlar’
ADD Genel Başkanõ Tan-
sel Çölaşan da “Bu dava-
nın siyasi olduğu artık bel-
li” dedi. Tutuklamalarõn ter-
filer döneminde yapõldõğõna
dikkat çeken Çölaşan, “Tu-
tuklama kararının kimleri
kapsama aldığına dikkat
edilmeli: Türkiye’nin gü-
venliğinden aktif olarak
sorumlu olanlar bu dava-
nın sanığı. Ne kadar ko-
mik bir durum” diye ko-
nuştu. Bu askerlerin çoğu
hakkõnda daha önce tutuklama kararõ verildiği-
ni, daha sonra bu kararlarõn kalktõğõnõ belirten
Çölaşan, bu durumun iki nedeni olduğunu kay-
detti. Çölaşan, şunlarõ söyledi:
“Birincisi askerin tamamen elini kolunu
bağlayarak gündem yaratmak. İkincisi
ağustostaki terfiler. Amaç, onların terfileri-
ni önlemek. Daha sonra bunların açığa alın-
ması gibi durum da ortaya çıkabilecek.
Bunların terfileri bir yıl ertelendi diyelim.
Askeriyedeki atama sistemi piramit gibidir.
Bunlar bu piramiti bozmak istiyorlar. Gele-
cek 10 yılın hangi görevlerden oluşacağı bel-
lidir. İşte yeni alternatifler oluşturmak için
o piramidi bozmak istiyorlar. Askeri güç-
süzleştirmek genel programı içinde kısa va-
dede terfileri engellemek ve ileriye dönük de
askerin komuta kademesini etkisiz kılmak.
Orduda kadrolaşmak istiyorlar. Üst kade-
meleri, Balyoz, Poyrazköy gibi davalarla gö-
türüyorlar. Terfilerini yok ediyorlar. Yerine
yeni kuşaklar yaratmaya çalışıyorlar. Bu
arada da alttan yeni sınır koruması diyerek
sokamadıkları kadroları ordunun içine sok-
maya çalışıyorlar. Aslında olay, askerin yeni
bir ordu şeklinde düzenlenmesi, mevcut or-
dunun fiilen yok edilmesidir.”
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emekli
Tuğgeneral Nejat Eslen, “Balyoz” davasõ kap-
samõnda terörle mücadele eden komutanlar hak-
kõnda tutuklama kararõ alõnmasõnõn askerlerin
moralini olumsuz etkileyeceğini söyledi.
Eslen, Kara Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetle-
ri’nde kritik görevlerde olan personel hakkõnda
tutuklama kararlarõ olduğunu belirterek “Deniz
Kuvvetleri’nde iki tane saha komutanı var.
Çıkarma Filosu Komutanı, Denizaltı Filosu
Komutanı. Böylece baktığınızda Deniz Kuv-
vetleri’nin muharip komuta kademesinin ne-
redeyse tamamı tutuklanmış durumda. Bu
Deniz Kuvvetleri’nde sevk ve idare konusun-
da sorun yaratır” dedi. Kara Kuv-
vetleri’ne bakõldõğõnda Güneydo-
ğu’da mücadele eden kritik komu-
tanlardan da önemli kişiler hakkõn-
da yine tutuklama kararõ alõndõğõnõ
vurgulayan Eslen, “Bu Türk Silah-
lı Kuvvetleri’nin sevk ve idaresi-
ne önemli bir etki yapar. Asker-
lerin morali olumsuz etkilenir”
diye konuştu. “Bu operosyon siya-
si amaçlıdır” diyen Eslen, tutukla-
ma kararlarõnõn YAŞ toplantõsõ öncesinde alõndõ-
ğõna dikkat çekti. Zaman gazetesinin dünkü ha-
berine atõf yapan Eslen, “‘Tutuklanan komutan-
larõn yerlerine yenileri atanmalõdõr’ diye bir işa-
ret var. Şimdi burada, AKP yönetimi
TSK’nin komuta kadrosunda bu yöntemle
değişiklik mi yapmak istiyor” diye sordu. Tu-
tuklamanõn kaçma ihtimali ve delil karartma
şüphesi durumunda yapõlacağõnõ belirten Eslen,
“Bütün deliller toplanmış durumda. Bu ko-
mutanlar kaçsalar şimdiye kadar kaçarlardı.
Bu iki ihtimal olmadığına göre niye tutukla-
nıyorlar ki bunlar? O zaman siyasi bir amaç
var diye düşünüyor insan” dedi.
Balyoz’da kritik 5 gün
TUTUKLAMA KARARINA TEPKİ
EMEKLİ TUĞGENERAL NEJAT ESLEN
‘Siyasi bir
operasyon’
‘Orduda
kadrolaşmak
istiyorlar’
Demirel, çoğunluğu muvazzaf olan askerlerin tutuklanma
kararı konusunda ne düşündüğünü sorduğumuzda ise,
“Mesele henüz daha tam oluşmadı. Ama beş ay sonra
yapılacak mahkeme için şimdiden insanları içeriye
almaya niçin ihtiyaç duyulduğunu anlayamadım doğrusu”
demekle yetindi.
Beş ay önce tutuklamayı anlamadım
Yakalama kararõna yapõlacak itirazõn kabul edilmesi durumunda generaller Bek,
Otuzbiroğlu, Balabanlõ, Dalay, Kaya, Yavuz ve Türkmen’in terfi şansõ bulunuyor
Haber Merkezi - “Balyoz Planı” iddialarõna
ilişkin olarak açõlan davada hakkõnda yakalama
emri çõkarõlan eski 1. Ordu Komutanõ emekli
Orgeneral Çetin Doğan gözaltõna alõndõ.
Doğan, Bodrum’daki villasõndan eşi Nilgül
Doğan, arkadaşlarõ Sedat Batu ve Güneş Gür-
sel ile birlikte arkadaşõ Hamit Tatari’nin Bod-
rum’daki evine gitti. Yarõm saatlik ziyaretin ar-
dandan gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Do-
ğan, havalimanõna gitmeden önce dostlarõna uğ-
radõğõnõ ve “allahaısmarladık” de-
diğini söyledi. Doğan, “Nihayet
tekrar göreve çağırdılar. Ben
2003 yılında emekli olduğumu sa-
nıyordum, meğerse emekli olama-
mışım, hâlâ görev başındayım.
Görevimin başına gidiyorum şim-
di” dedi. Doğan evden ayrõlõrken
bulunduğu otomobilin arkasõndan,
Tatari’nin evindeki görevliler tara-
fõndan begonvil ve yasemin çiçekle-
ri döküldü. Doğan, 17.45 uçağõ ile İstanbul’a
gitmek üzere, Bodrum-Milas Havalimanõ’na git-
ti. Doğan’õn VIP salonunda beklediği sõrada, bu-
raya sivil polisler geldi. Doğan’õ gözaltõna al-
mak isteyen polisler, savcõyla yapõlan görüşme-
lerin ardõndan bundan vazgeçerek, talimat üzeri-
ne Doğan ile aynõ uçakla İstanbul’a gitmeye ka-
rar verdi. Bunu öğrenen Çetin Doğan, “Havada
uçak mı değiştireceğiz. Neden böyle yapıyor-
lar?” diyerek, bavullarõnõ isteyerek karayoluyla
İstanbul’a gitmeye karar verdi. Ancak kalkõşa
hazõrlanan uçaktan bavullarõnõ alamayan Doğan,
alanda yarõm saat bekletilen uçağa alõndõ. Bu
arada, Doğan’õn korumalarõ ile polisler arasõnda
tartõşma yaşandõ.
İstanbul’da Adli Tõp Kurumu’na götürülerek
sağlõk kontrolünden geçirilen Doğan, “yüksek
tansiyon ve kalp rahatsızlığı” nedeniyle İs-
tanbul Üniversitesi İstanbul Tõp Fakültesi Has-
tanesi’ne gönderildi. Çetin Doğan’õn fakülte-
nin “acil dahiliye ve nöroloji” servisinde mü-
şahade altõnda olduğu öğrenildi.
İSTANBUL’DA HASTANEYE KALDIRILDI
Doğan’a
‘havada’
gözaltı
Tansel Çölaşan
Tümgeneral
Gürbüz Kaya
Korgeneral
Nejat Bek
Koramiral Mehmet
Otuzbiroğlu