19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2010 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN [email protected] DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Afganistan’da Karmaşa Sürüyor... Birleşik Devletler, NATO, BM koalisyonunun Afganistan’da oluşturduğu uluslararası silahlı gücün dokuz yıllık savaşın ardından başarıya ulaştığını söylemek zor. Zira bu talihsiz ülkede yaşamın her alanında karmaşa ve belirsizlik tüm hızıyla sürüyor. Yakın gelecekte taraflar arasında uzlaşma ve barış ufukta görünmüyor. Ülkede konuşlanan uluslararası gücün, tanrının her günü iki askeri Taliban çetelerinin kurşunlarına hedef olup yitiyor. Büyük bir haber ajansının incelemelerine göre koalisyon güçlerinin 2009 yılındaki kayıpları 520’ye ulaşmış durumda. Bu rakamın 2010’un ilk çeyreğinde 379’a ulaştığına bakılırsa bir önceki yılın kayıplarını geride bırakmış görünmektedir. Sadece temmuz başından bu yana olan kayıplar ise şimdiden 57’ye dayanmışır. Özetle ABD ve NATO onca gücüne karşın Taliban çetelerinin saldırılarını geriletememiştir. Başarısızlığı yansıtan somut veriler arasında, kuşkusuz, ABD’nin ikide bir strateji değiştirmesi yer almaktadır. Değişen stratejilerle birlikte, doğal olarak komutanlar da değişmektedir. Bir yandan yeni takviye güçleri gönderilirken, öbür yandan askerin ne zaman çekilmeye başlayacağına tarih düşülmektedir. Örneğin Birleşik Devletler Afganistan’a yeni takviye gönderilmesi konusunu gözden geçireceğini açıklamıştır. Başkan Barack Obama İtalyan gazetesi Corriere della Sera’ya yaptığı açıklamada ABD’nin bu ülkedeki askerlerini 2011 yılının ilk yarısından itibaren azaltmaya başlayacağından söz etmiştir. Ne var ki Başkan, bu, bugünden yarına askerlerimizin tümünü çekeceğimiz anlamına gelmemektedir demeyi de ihmal etmemiştir. Bu arada ‘itaatsizlik’ nedeniyle görevinden alınan general Mc Chrystal’in yerine 47 devletin katılımıyla oluşan Uluslararası Güvenlik Gücü ISAF’ın başına general David Petraeus getirilmiştir. Buna karşılık Başkan Obama’nın 2011’de başlayıp 2014’e kadar sonlanacak olan asker çekme planı çok sayıda yorumcuya göre ‘herkes canını kurtarsın’ alarmıyla eşanlamlıdır. Ancak bütün bunların gerçeklerle ilgisi olmadığı açık. Zira başta ABD olmak üzere Batılı ittifak Afganistan’dan çekilmeye niyetli değildir. Tıpkı Irak’tan, hele bu ülkenin içinde bulunduğu karmaşada, çekilmesinin söz konusu olmadığı gibi. Ancak Karzai yönetimine göre Afgan silahlı güçlerinin personel sayısı bugünkü 102 binden, 2011’de 134 bine, sonrasında ise 260 bine ulaşacaktır. Karzai’ye bakılırsa Afganistan önemli düzeye ulaşan askeri gücüyle 2014’te tek başına ülkenin güvenliğini sağlayabilecektir. Karzai’nin çözümleri arasında, şu ana kadar başarısız olmasına karşın, Taliban’la uzlaşma da yer almaktadır. Ancak Afgan silahlı güçlerinin 2014’ten itibaren ülkenin tümünün güvenliğini tek başlarına sağlayacakları savı kuşkuludur. Zira uluslararası güçlü armadaya karşın Taliban’ın dinci fanatikleri bugün ülkenin hemen yarısına hâkim durumdadır. Afgan savaşı Birleşik Devletler’e dokuz yılda 345 milyar dolara mal olmuştur. Buna çeşitli yardım programları ve sivil projelerin finansmanları dahil değildir. Acı gerçek şudur ki, Karzai’nin Afganistan’ında yolsuzluk ‘yerleşik bir kötülüktür’. Bunun bugünden yarına sona ermesini beklemek hele demokrasinin, kadın haklarının esamisinin bile okunmadığı bir ülkede, bütünüyle hayaldir. 2009’da yayımlanan Transparancy International raporuna göre Afganistan yolsuzlukta açık ara ön sıralarda yer almaktadır. Özetle bu ülkede yolsuzluk dün olduğu gibi bugün de tüm hızıyla sürmektedir. NATO’ya lojistik hizmet veren şirketler, bölgenin tehlikesine göre kamyonlara güvenlik sağlayan yerel silahlı çetelere kamyon başına haraç vermektedirler. Taliban çetelerinin bu kaynaktan elde ettikleri gelirler ise 2.16 milyar dolar düzeyindedir. Taliban’ın olduğu gibi, Karzai yönetimine yakın ‘savaş baronlarının’ uyuşturucu ticaretinden elde ettikleri kazançların düzeyi ise ürkünçtür. ABD elçisi Richard Holbrook’a göre Afganistan’ın dünya eroin üretimindeki payı yüzde 90’dır. Ama asıl iştah kabartıcı olan Kafkas havzasında 110 ila 243 milyar varile ulaşan petrol ve gaz rezervleridir. 1998’de yapılan hesaplara göre sözü edilen rezervlerin değeri 4000 milyar dolar gibi devasa düzeylerdedir. Afganistan’ın dün bilinen bugünlerde kesinlik kazanan bir başka zenginliği ise madenlerdir. Yakın bir süre önce New York Times’da yayımlanan bir incelemeye bakılırsa bu ülke bakır, altın, demir, lityum, kobalt gibi muazzam maden rezervlerine de sahiptir. Bu neresinden bakılırsa bakılsın Batılı güçlerin ne pahasına olursa olsun, Afganistan’da kalma konusundaki kararlılığını güçlendirmektedir. Biraz da bu yüzden Afganistan’a yardım sağlayan ama yaptıkları üç kuruş yardımı yöneten ‘uzman’ danışmanlarına yüksek ücretler ödeyerek bir bakıma geri alan 70 ülkenin temsilcilerinin 20 Temmuz’da Kâbil’de düzenlenen konferansı ise olayların gidişinde pek ağırlığı bulunmayan bir gösteriden ibarettir. Bu temel nedenle de ABD ve NATO Afganistan’ı ne Karzai’ye ne de Taliban çetelerine bırakıp gitmeye kesinlikle niyetli değildir. Demokrasi, insan hakları, kadın hakları, dinci yönetim ABD ve NATO’lu güçlerin umurunda bile değildir. Amaçlarına ulaşmak için her kılığa girmeye hazırdırlar. Doğaları icabı... Özgürlük hakkı... STEFAN KORNELIUS Balkan savaşlarõ uluslararasõ hukukta yeni bir boyut açtõ. Bu boyut henüz tüm ayrõntõlarõyla anlaşõlmõş değildir. Srebrenitsa’daki katliamõn felç edici anõlarõ ve Arnavutlarõn Kosova’dan kitleler halinde kovulmasõnõ çaresizce bir öfkeyle izlemek, dünya halklarõnõ rahat bõrakmadõ. Burada, uluslararasõ hukuktaki tüm fenalõklarõn kaynağõna bir yanõt bulmak söz konusudur. Egemen bir devlet acaba kendi sõnõrlarõ içinde herhangi bir ceza almadan haksõzlõk yapabilir mi? Egemenlik, en kötü insanlõk suçlarõ işlenmesine rağmen, bir müdahaleye karşõ koruyucu nitelik mi taşõyor? Birleşmiş Milletler çaresizlik deneyiminden bir sonuç çõkardõ ve “Responsibility to Protect” gibi bir ilkeyi, uluslararasõ hukuk çerçevesinde koruyucu bir sorumluluğu, görevler kataloğuna dahil etti. Böylelikle NATO’nun askeri müdahalesine, sonradan, bir hukuki temel de sağlanmõş oldu. Buna göre, eğer bir devlet insan haklarõnõ açõkça ihlal ediyorsa, kitlesel sürgün, etnik temizlik veya soykõrõma kapõ açõyorsa, dünya topluluğu buraya müdahale edebilir. Egemen devlet o kadar da egemen değil... Uluslararasõ Adalet Divanõ’nõn Kosova’nõn bağõmsõzlõğõna yönelik kararõ, şimdilerde yeni bir hukuk yorumunun mantõki sonucudur. Egemen devlet, artõk o kadar da egemen değildir. Kosovalõlarõn çoğunluğu Sõrbistan’dan ayrõlma ve kendi devletini kurma talebini dile getirdi. Bu devlet de dünyadaki uluslarõn üçte biri tarafõndan tanõndõ. Tanõyanlar arasõnda uluslararasõ inanõlõrlõklarõnõ büyük ölçüde temiz hukuk devleti ceketine borçlu olan Almanya, Fransa ve İngiltere var. Bu devletler, Kosova’yõ, BM’nin kararõnda talep ettiği gibi, geniş bir özerklikle Sõrbistan’a bağlamak için güç görüşmelerde çok çaba harcadõlar. Ama tüm aracõlõk denemeleri boşa çõktõ. Geriye sadece bağõmsõzlõk kalmõştõ. Her olay için ayrı karar Bir halkõn özgürlük arzusu için sõnõr bulunmuyor. Hukuki sõnõr da bulunmuyor. Heterojen bir devlet uzun süre şiddet kullanarak bir arada tutulamaz. Tersinden de, özgürlük arzusu, eğer iktidar ilişkileri buna izin verirse gerçekleştirilebilir. Çöken Sovyetler Birliği, çeperindeki devletleri tutamadõ. Çin’deki merkezi hükümet, daha çok özerkliğe susuz halk gruplarõna kuşkuyla bakõyor. Egemenlik vermeyecektir. Şu, herkes için geçerlidir: Her özerklik hareketi kendi yasalarõna uyuyor. Her ayrõlma arzusu özel bir iklimde besleniyor. Bir mahkeme, devletler arasõnda ayrõlmanõn yasal yolu için çerçeve oluşturamaz. Her bir olay için ayrõ karar çõkarõyor ve kararlarõ bağlayõcõ değildir. Ancak böyle bir karar, aynõ zamanda müthiş bir siyasal etki de geliştiriyor ve bu etkinin rüzgârõyla çatõşan taraflarõ ayrõlõkçõlõk ve egemenlik çatõşmasõyla ilgili karar alõnan tam da o yere, yani siyaset sahnesine taşõyor. Almancadan çeviren: Osman Çutsay (Süddeutsche Zeitung, Almanya, 23 Temmuz 2010) SAM DAGHER Zalmay Halilzad Birleşmiş Milletler nezdindeki ABD Büyükelçiliği görevini bõraktõktan kõsa bir süre sonra ücretli danõşmanlõk hizmetinde bulunmak için Iraklõ Kürt liderlerle pazarlõğa başladõ. Yarõ-özerk Kürt yönetiminin yatõrõm danõşmanlõğõ görevi yaklaşõk yedi ay sürdü. Bir zamanlar Irak’ta büyükelçilik yapmõş Halilzad, mayõs ayõnda, bir petrol ve gaz şirketi olan ve merkezi Birleşik Arap Emirlikleri’nin Ras el Haimah kentinde olan RAK Petrol’ün Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. RAK, Kürt bölgesindeki Norveçli petrol üreticisi DNO’nun önemli bir hissedarõ. DNO, eski bir ABD diplomatõ olan Peter W. Galbraith’e, Kürtlerle yapõlan bir anlaşmanõn pazarlõklarõ sõrasõndaki yardõmlarõ karşõlõğõnda petrol sahasõndan çõkar sağladõğõ yolundaki tartõşmalarla adõ lekelenmiş bir firma. Halilzad geçtiğimiz ay DNO’nun yönetim kuruluna girdi. ABD Irak’taki çabalarõnõn hõzõnõ keserken petrol zengini Kürt bölgesindeki iş fõrsatlarõnõ paraya çeviren veya hükümete danõşmanlõk yapan eski ABD diplomatlarõ ve ordu mensuplarõnõn oluşturduğu, her gün biraz daha uzayan listedeki isimlerden biri Halilzad. Bu listedeki isimlerin kimileri Irak’õ düzenli olarak ziyaret ederken kimileri de hõzla büyümekte olan Erbil’i “evleri” olarak görüyorlar. Kürtler bu insanlara üstleriymiş gibi muamele ediyorlar... Irak Kürdistan’õ Amerikalõlarõn hâlâ kurtarõcõlar olarak kucaklandõğõ ülkedeki tek bölge. Yöneticiler burada hiçbir Amerikalõnõn saldõrõya uğramadõğõnõ gururla anlatõyorlar. Bu durumu eleştirenlere göre bedeli büyük, tartõşmalõ bir savaşta rol oynayan eski devlet görevlileri şimdi de bu savaşõ nakte çeviriyorlar. Ama devletteki görevlerini bõraktõktan sonra buna her türlü haklarõ olduğuna da inanõyorlar. Her ikisi de otokratik olmakla ve yolsuzlukla suçlanan iki aile ve partinin baskõn olduğu bir bölgede iş ve politika birbirinin ayrõlmaz parçasõdõr. Şimdi girişimci olan eski ABD devlet görevlilerinin çoğu aynõ zamanda Kürt davasõnõn da ateşli birer savunucularõ. Bu, bütün gruplara eşit mesafede duran ABD’nin Irak’õn toprak bütünlüğünü koruma politikasõna aykõrõ bir tutum. Buna karşõlõk Kürtler de, kimileri on yõllar öncesine dayanan ABD bağlantõlarõnõ, Washington’da etkili birer lobiye dönüştürdüler. ProPublica ve Sunlight Vakfõ’nõn ortaklaşa projesi olan “Yabancı Lobici Etki İzleyicisi”nin tespitine göre Irak Kürdistan’õ, ABD’de lobi hizmetleri alõcõlarõ listesindeki ilk onda yer alõyor. ‘Bu danışmanları seviyorlar’ Süleymaniye’de yaşayan Amerikalõ akademisyen ve yazar Denise Natali şöyle diyor: “Burada bu danışmanları çok seviyorlar. Bu onların dikkat çekmelerini ve güvenilirliklerini arttırıyor.” Natali de Hunt Petrol gibi firmalara danõşmanlõk yapmõş. Hunt Petrol, Irak Kürdistan’õ Bağdat’taki merkezi hükümete meydan okuduğu sõralar imtiyazlar kazanmõş düzinelerce yabancõ petrol şirketinden biri. Halilzad’õn firmasõ Halilzad Ortaklõk, kendisini “ticaret ve kamu politikalarının birleştiği alandaki müşterilere hizmet veren” bir firma olarak tanõmlõyor ve Afganistan ve Irak’ta iş fõrsatlarõ arayanlara danõşmanlõk yapõyor. Halilzad, Kürt bölgesi ve Irak’ta yatõrõm yapan “çokuluslu şirketlere” danõşmanlõk yapmaya başladõktan sonra Kürt hükümeti ile olan danõşmanlõk antlaşmasõnõ fesh ettiğini söylüyor. “Her iki tarafı da temsil etmek çıkar çatışmasına yol açabilirdi diye düşündük” diyor. Kürt hükümetinin antlaşmanõn bir maddesi olarak kendisine sağladõğõ Erbil’deki apartman dairesi için kira ödemenin bir yolunu araştõrdõğõnõ anlatõyor. Bu daire bölgedeki Petrol Bakanlõğõ’na aitmiş çünkü. Halilzad, Kürtler için çalõştõğõ geçen yõl boyunca birçok önemli yerde görülmüş. Bölgesel yönetimin Başkanõ Mesud Barzani’nin seçim kampanyasõ da bunlardan biri. İşgal altõndaki ülkenin geçici koalisyon hükümetine yükseköğrenim danõşmanlõğõ yapan John Agresto, Irak Kürdistan’õ Başbakanõ Berham Salih’in güçlü desteği ile bir üniversite kurdu. Kürtlerin büyük çoğunluğu, 1990’larda uçuş yasağõ bölgesine verdikleri destek sayesinde otonomilerini kazanmalarõna yardõm eden ve ardõndan da Saddam Hüseyin’in devrilmesini sağlayan Amerikalõlara şükran duyuyorlar. Amerikalõlar dahil binlerce yabancõ şu anda bu bölgede yaşayarak, dünyanõn başka yerlerinde az rastlanõr bir keyfin tadõnõ çõkarõyorlar. Amerikalõlardan coşkuyla söz eden Haro Ahmed, “Onları çok seviyoruz” diyor. Ailesi Erbil’deki büyük bir alõşveriş merkezinin sahibi. Ahmed, alõşveriş merkezinde birçok Amerikan fast- food zincirine yer vermiş. Şimdi de bir otel ve yanõnda da golf sahasõ inşa etmek için Marriot’la görüşüyor. ABD’nin liderliğindeki işgalden sonra kõsa bir süre Irak’taki yeniden yapõlanmayõ yürüten Emekli general Jay Garner’e göre, bu yaklaşõm bölgedeki petrol zenginliği ve İran, Suriye ve Türkiye’nin dibindeki stratejik konumla birleşince, Kürtler Irak’taki mükemmel ortaklar haline getiriyor. General Garner soruyor: “Onlara niye kollarımızı açıp sarılmıyoruz, anlayamıyorum.” Garner Kürtlere bedava danõşmanlõk yaptõğõnõ söylüyor. Ama aynõ zamanda da merkezi Calgary, Alberta’da olan ve bölgede petrol çõkarmayõ hedefleyen Vast Expolaration adlõ bir firmanõn danõşmanlõğõnõ yapõyor. Obama’nın baskısı Kürt liderler, Bağdat’la bitmek bilmeyen iç sõnõrlar, gaz ve petrol paylaşõmlarõ çekişmelerinde Başkan Barack Obama yönetiminin Kürtler üzerinde tõrmanan baskõsõndan usanmõş durumdalar. Bu durum, çoğu Bush döneminden kalma devlet görevlileri olan Amerikan dostlarõyla yürüttükleri yakõn ilişkiler ile çelişiyor. “Kürt yetkililer rahatsız oluyorlar” diyor, adõnõn açõklanmasõnõ istemeyen üst düzey bir Amerikalõ diplomat ve ekliyor: “Arkanızı döndüğünüz anda Bağdat sizi sırtınızdan bıçaklayacak diyorlar.” Daha önce ABD ordusunda albay olan ve Kuzey Irak’ta görev yapan Harry J. Schute, “Irak Kürdistanı’nın Amerika’nın Irak’ın geri kalan kısmında da yaratmaya çalıştığı bir ‘reklam çocuğu’ olduğunu” söylüyor. Schute, “Ortadoğu’da ‘Alõn bizi, sizin dostunuz olmak istiyoruz’ diyen çok fazla yer yok” diyor. Erbil’de güvenlik danõşmanlõğõ görevi yürüten Schute, aynõ zamanda Kürt hükümetinin de ortak olduğu bir ABD-İngiliz güvenlik firmasõ olan Vigilance’õn yönetim kurulunda. İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp (International Herald Tribune, 16 Temmuz 2010) Kosova’nõn ayrõlmasõ Lahey’deki yargõçlarõn görüşüne göre hukukidir: Bilirkişi raporu gösteriyor ki, bağõmsõzlõk üzerine karar verici olan, siyasal koşullardõr. ABD’liler Kuzey Irak’ta köşeyi döndü Kuzey Irak, ABD’de lobi hizmetleri alıcıları listesindeki ilk onda yer alıyor. ABD Irak’taki çabalarının hızını keserken petrol zengini Kürt bölgesindeki iş fırsatlarını paraya çeviren veya hükümete danışmanlık yapan eski ABD diplomatları ve ordu mensuplarının oluşturduğu, her gün biraz daha uzayan listedeki isimlerden biri de Halilzad (solda). Mahkeme kararı Kosova’da sevinç gösterileriyle karşılandı. Çalışma arkadaşımız Fatma Demirci ile Hasan Koçak yaşamlarını birleştirdiler. Ömür boyu mutluluklar dileriz. C Çalışanları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle