Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2010 PAZARTESİ
14
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
İşsizler, Robotlar ve
‘İnsansı Robotlar’
NASA (Amerikan Ulusal Havacõlõk ve Uzay Dairesi),
üzerinde yõllar süren araştõrma ve çalõşma sonucu üretilen
“insansı robotu” uzaya gönderecek.
Robonaut adõ verilen bu “insansı robot” uzayda
insanlarla birlikte çalõşacak. İnsan gibi alet kullanabilecek
bir yeteneğe de sahip olarak üretilen Robonaut uzay
istasyonunda insanlarla birlikte görev yapacak.
Gazete haberlerine göre, ayrõca Japonya’da teknoloji
fuarlarõnda, insana “tıpa tıp” benzeyen robotlarõn da
satõşlarõna başlanmõş.
Çekoslovak yazar Karek Çapek, Çekçede işçi anlamõna
gelen “robot” sözcüğünü RUR adlõ bir oyununda
kullanarak dünyaya tanõtmõş.
Çapek’in bu oyunu, İsaac Asimov, Arthur C. Clake, ve
diğer bilimkurgu yazarlarõna da esin kaynağõ olmuş.
17. yüzyõlda, Fransõz fizikçi Denis Papin’in su buharõnõn
gizemli gücünü kullanarak bugünün düdüklü tenceresini
bulmasõ Sanayi Devrimi’ne yol göstermiştir.
Su buharõnõn gücü, zamanla daha iyi anlaşõlmõş, buharõn
sanayide kullanõlmasõ için harcanan çabalar sonuç vermiş ve
buhar makinelerinin birbiri ardõna bulunmasõyla, “Sanayi
Devrimi’nin” önü açõlmõştõr.
19. ve 20. yüzyõllarda “Sanayi Devrimi” günümüz
toplumuna, konforu ve aşõrõ tüketiciliği de getirmiştir.
Petrolün bulunmasõyla, petrolden elde edilen, benzin,
gazyağõ, mazot, fuel-oilin buhar gücünün yerini almasõ,
“ikinci kuşak teknolojik devrim” olarak nitelendirilebilir.
Sonralarõ, petrol ürünlerinin makinelerde kullanõlmasõ
sonucu, Sanayi Devrimi büyük ivme kazanmõş ve bu ivme
“hızlı nüfus artışı” ile birlikte günümüzdeki “işsizliğin” de
kapõlarõnõ açmõştõr.
Bugün dünyanõn bize göre en büyük sorunu, “hızlı nüfus
artışı” ve onunla birlikte gelen “işsizlik dalgası”dõr.
Teknolojinin getirdiği olanaklar, işgününe olan
gereksinimi en az düzeye indirmiş, kapanan “köle
pazarlarının” yerini, en ucuz işgücü olan kadõnlar ve
çocuklar almõştõr.
Sanayi Devrimi yanõnda, kaldõrõlan köleliğin yerine,
“kölelik ücretine” çalõştõrõlan, kadõn ve çocuklardan oluşan
bir “işgücü ordusu” oluşturulmuştur.
Karel Çapek, RUR adlõ oyununda Sanayi Devrimi’nde bir
köle gibi kullanõlan işçilerden çok daha üretgen ve üretim
maliyeti dõşõnda hiçbir ücret ödenmeden çalõşan ve insana
benzeyen, duygusuz yapay insanlar olan robotlar aracõlõğõ
ile Sanayi Devrimi’nin acõmasõzlõğõnõ dünyaya aktarmak
istemiştir.
Japonya’da insana “tıpa tıp benzeyen” robot yapõmõnõn
hõzla sürdüğü haberlerden anlaşõlmaktadõr. Yakõnda,
işyerlerinde ve evlerde birçok işi yapabilecek özelliklere
sahip “insansı robotların” vitrinlerden işyerlerine ve evlere
taşõnmasõ şaşõrtõcõ olmayacaktõr.
İnsan kõlõğõna sokulan bu mekanik yaratõklar, yakõn
geleceğin dünyasõnda işçilerin yerini almaya hazõrlanan yeni
“insansı robotların” da öncüsü görünümündedir.
Bu gidişle, hõzlõ nüfus artõşõ ile “insansı robotlar” el ele
verip, “diplomalı işsizlere” iş aramaktan başka yapõlacak iş
bõrakmayacaktõr.
Kızılderili hakları
Türkiye’de Tlingit kültürü
sergileri açan Alaska yerlisi
Jno Didrickson’un eşi Özgür
Didrickson ile ABD’deki yer-
lilerin hakları konusunda bir
küçük söyleşi yaptık. Türki-
ye’deki tartışmalara ışık tutsun
diye:
- Amerika kıtasında yerli-
lerin kültürünü yaşatma adı-
na Kızılderili kökenlilerin dı-
şında bir çaba gözleniyor
mu?
- Alaska’da Kızılderili kül-
türlerini yaşatma, gelenekleri
yeni nesillerle buluşturma
adımları özellikle son 20 yılda
atılmış. Yaşlı Kızılderililer baş-
ta olmak üzere, asimilasyon
sonrasında kültürün, özellikle
dilin yok olmaya başladığını
fark edenler uyanışı tetiklemesi
umuduyla, çeşitli kültürel et-
kinlikler düzenlenmesine, ku-
ruluşların doğmasına önayak
olmuşlar. Bu etkinliklere bir ör-
nek; Sealaska Miras Kuru-
mu’nun 1982’den beri her iki
yılda bir Alaska’nın başkenti
Juneau’da düzenlediği kutla-
ma. Tlingit, Haida ve Tsims-
hian yerlilerinin kültürel mi-
raslarını kutladıkları etkinlik,
aralarında Alaska Üniversite-
si, Juneau Belediyesi, birçok
kişi ve kurumun desteği ile ya-
pılıyor. ABD Eğitim Bakanlığı
da, dil ve kültür derslerini des-
tekliyor, burslar veriyor.
Alaska Kızılderili kültürü-
nün yaşatılmasında Kızılderi-
li olmayanlardan en büyük
destek, Alaska Kızılderililerinin
sanatı ve kültürüne ilgi duya-
rak bu konuda ürün vermiş
olan sanatçı ve bilim insanla-
rından gelmiş. Örneğin, Ame-
rikalı sanat tarihçisi Bill
Holm’un Kuzeybatı Pasifik
Sahili Kızılderililerinin sanatı
üzerine yazdığı kitap birçok Kı-
zılderilinin sanatlarını öğren-
melerini ve üretmeye başla-
malarını sağlamış. Fransız an-
tropolog Levi Strauss, Kızıl-
derililerin kültür ve sanatları ile
ilgili çok önemli değerlendir-
meler içeren birçok kitap yaz-
mış. Kanadalı sanatçı Cherly
Samuel, çalışmaları sayesin-
de unutulmuş olan bazı eski
dokuma tekniklerini tekrar ha-
yata döndürmüş.
- ABD’de Kızılderililere ki-
mi haklar tanıma gibi bir
çaba var mı?
- 1971’de yürürlüğe giren
Alaska Yerlileri Yerleşim Ta-
lepleri Kanunu ile Alaska yer-
lilerine 178 milyon dönüm
toprak ve ellerinden alınan
topraklar için 962.5 milyon
dolar verilmiş. Bu anlaşma
sayesinde “Sealaska” gibi ge-
lirinin bir kısmını kültürün ko-
runmasına ayıran çeşitli yerli
şirketler kurulabilmiş.
1971 kanunu ile manevi
önemi olan toprakların büyük
kısmı ile birlikte yerlilere özgü
avlanma hakkı da kaybedilmiş.
Diğer bazı kanunlar da Alas-
ka yerlilerine özel bir geçimlik
hakkı vermiyor. Yürürlükteki
kanunlara göre kırsalda ya-
şayan Alaskalılara geçimlik
av hakkı tanınıyor. Geçimlik av
ile ilgili yerlilere tanınan tek ay-
rıcalık deniz memelileri, Hali-
but balığı ve bazı kuş türleri
için geçerli. Birçok yerli kurum
geçimlik av izinlerinin düzen-
lenmesi ile ilgili olarak parla-
mentoya dilekçeler sunuyor-
lar. Bu konuda yapılan bazı
umut verici açıklamalar ne-
deniyle Obama hükümetinden
de çözüm bekliyorlar.
Alaska Tlingit ve Haida ka-
bilelerinin Merkez Konseyi
Başkanı Edward K. Tho-
mas’a, ABD hükümetinin Kı-
zılderililerden resmi olarak
özür dileyip dilemediğini sor-
dum. Ben dilemediklerini bili-
yordum. Kendisi de dileme-
diklerini söyledi. ABD hükü-
metinin tüm dünyada de-
mokrasi havarisi kesilmesinin
bu durum göz önüne alındı-
ğında çelişkili bir durum olup
olmadığını sordum. İyi bir nok-
taya değindiğimi söyledi. Bir
çok yerli ABD hükümetine
hâlâ kırgın. Ancak onların ilginç
bir özelliği var. Ülkemizdeki
haklarının yendiğini iddia eden
etnik gruplardan çok farklılar.
“Unutmayalım ama bağışla-
yalım” diyorlar. Belki de o
yüzden bazı dansçıların giyi-
silerinde ABD bayrağına rast-
lamak mümkün. Kendilerini
ABD vatandaşı olarak gör-
mekten rahatsızlık duymu-
yorlar. Hatta gurur bile duyu-
yorlar denebilir. Ancak her fır-
satta; totem dikilişinde, kut-
lamalarda vs. kültürlerinin, dil-
lerinin, topraklarının neredey-
se ellerinden alındığını vurgu-
luyorlar.
“Bu topraklar binlerce yıldır
bizimdi ve hep bizim kalacak”
diye bağırıyorlar. ABD hükü-
meti çok şanslı açıkçası; ABD
bayrağına böyle saygı duy-
maları, bir özür bile dilenme-
miş olmasına rağmen haklarını
oldukça sessiz bir şekilde ara-
malarından dolayı.
Personel
özelleştirmesi
Devlet personel uzmanı
Erdal Eren’in “Personel
Sisteminde Dönüşüm”
başlıklı çalışmasından
öğrendik: Özelleştirmeler
sonucu 60 bine yakın
personel “istihdam fazlası”
olarak diğer kurum ve
kuruluşlara memur
statüsünde geçirilmiş. Geçici
personel olarak atanan 16
bin dolaylarındaki işçi
dışındaki diğer tüm personel
ise, kamu istihdamının
dışında bırakılmış. Kamu
istihdamı daralırken yepyeni
istihdam biçimleri ortaya
çıkmış. İşte birkaç örnek:
Kamu personeli eliyle
görülen hizmetlerin
taşeronlaştırılması: Yani,
memurlar eliyle görülen
hizmetlerin hizmet alımına
konu edilerek
özelleştirilmesi.
Yardımcı hizmetlerde
taşeronlaştırma: Devletle
değil, işvereni olan şirketle
istihdam ilişkisi kuran,
hizmet alımı yapılan
şirketlerin personelinin kamu
kurumlarında kamu
personeli yerine istihdam
edilmesi.
Dahası, yerel yönetim
hizmetlerinde, koruma ve
güvenlik hizmetlerinde
taşeronlaştırma, sözleşmeli
sağlık personeli, sözleşmeli
öğretmenlik, sözleşmeli yerel
yönetim personeli...
Güvencesiz, esnek, siyasi
kadrolaşmaya uygun, düşük
ücretli çalıştırma. Kısacası,
ağzı var, dili yok insanlar
diyarı...
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
12 Eylül Tuzağı
AKP’nin referanduma ilişkin kurduğu strateji de,
uyguladığı taktikler de kendi açısından akıllıca
aslında. Kendisine yüksek yargıya daha fazla
müdahale yetkisi verecek maddeleri halkoyundan
geçirebilmek için anayasa değişikliklerini bir paket
olarak oya sunuyor. Yüksek yargıya ilişkin
maddeler dışarıda tutulduğunda pakette yer alan
değişiklikler, toplumun temel sorunlarına köklü
çözümler getirmeseler bile ilk bakışta kabul
edilebilir görünüyorlar. Ne var ki biraz daha
dikkatli bakınca bunların pakette asıl hedefleneni
gizlemek amacıyla “kozmetik” destek olarak
katıldıkları anlaşılıyor.
Gazetemizin hukukçu yazarları anayasa
değişikliklerini hukuk biliminin evrensel kabul
gören ölçütlerine dayanarak mercek altına alıp
incelediklerinden bizim ayrıca hukuk uzmanlığına
soyunmamızın pek bir anlamı yok, diye
düşünüyorum. Uzunca bir zamandır süregelen
tartışmalardan çıkardığım sonuç, 12 Eylül günü
oylanacak paketin hem toplum hem de bireyler
açısından yaşamsal bir önem taşıdığı, dolayısıyla
AKP iktidarının kurduğu tuzaklara düşmememiz
gerektiği. Sözlerine güvendiğim hukuk uzmanları
halkoyuna sunulan anayasa değişikliklerinin
ülkemizi otokratik bir düzene sürükleyeceğini
söylüyorlar, onlara inanıyorum. Bugün Orta
Anadolu’da egemen olan otokratik düzenin ülke
genelinde egemen olmasını “tahayyül” bile
edemiyorum. Açıkçası korkuyorum.
Başta Başbakan olmak üzere AKP yöneticileri
yollara düşmüşler, halkı 12 Eylül’de “evet” oyu
vermeye çağırıyorlar. Bağırıyorlar, çağırıyorlar,
sırasında da ağlıyorlar, nabza göre şerbet
vermenin her türlü yöntemine başvuruyorlar.
Halkımız zaten yufka yürekli, koskoca adamlar
karşısında ağlayınca o da gözyaşlarını tutamıyor.
AKP’liler en son bizler için ağladılar; 12 Eylül
1980 Darbesi’nin mağdurları için yani. Ölenler,
öldürülenler, asılanlar, işkence görenler, sakat
kalanlar, sürgüne gönderilenler, işlerinden atılanlar,
evleri basılanlar, kitapları yakılanlar için ağlıyorlar.
Gözyaşlarını silerken, “İşte” diyorlar, “biz, sizlere bu
kötülükleri yapanları, darbecileri yargılayacağız. Tek
siz şu anayasa paketine ‘evet’ deyin!”
Tabii ki inandırıcı değil, çünkü onlar bize değil,
kendilerine, düştükleri zavallı hallerine ağlıyorlar.
Gerçekten “bizler” için ağlasalar, gözyaşlarında
samimi olsalar Cumhurbaşkanı Gül, Kenan
Evren’i daha geçen yıl Çankaya Köşkü’nde ağırlar
mıydı? AKP’li belediye başkanının yönetimindeki
Gaziantep’te “Kenan Evren Mahallesi” hâlâ aynı
adı taşıyor olur muydu? Ya da Kadıköy-
Kızıltoprak’taki “Kenan Evren Lisesi”nin adı
değiştirilmez miydi? Bu örnekler çoğaltılabilir.
Ayrıca bizler, bizim için ağlanmasını istemiyoruz
ki; analarımız 12 Mart’ta da, 12 Eylül’de de
yeterince ağladılar zaten.
Hem kimi yargılayacaklar Tanrı aşkına? 93
yaşındaki Kenan Evren’i mi, 86 yaşındaki Nejat
Tümer’i mi, 85 yaşındaki Tahsin Şahinkaya’yı mı,
87 yaşındaki Haydar Saltık’ı mı? Bunlar ahları
gitmiş vahları kalmış, tiritleri çıkmış ihtiyarlar.
Nurettin Ersin ile Sedat Celasun deseniz çoktan
ölmüş.
Hangi aklı başında insan düşer bu 12 Eylül
tuzağına? Eğer biraz olsun inandırıcı olmak
istiyorsanız faşist 12 Eylül Darbesi’ne doğrudan
destek veren, faşizmin kurumlaşmasına katkıda
bulunan sivilleri de yargılayacağız deyin! Darbeci
işadamlarının, politikacıların, gazetecilerin,
hukukçuların, meslek odaları başkanlarının adlarını
listeleyip açıklayın! Bir darbeyle hesaplaşmak yaş
aşımı nedeniyle yargılanamaz durumda olan dört
ihtiyarla olmaz! Genelkurmay bu dört emekli
orgeneralin askerlikten doğan haklarının ellerinden
alınmasına razı olacak mı? Bu dört faşist ihtiyara
orduevi yasağı, askeri dinlenme tesislerine girme
yasağı konacak mı? İnandırıcı olmak istiyorsanız
bunları açıklayın! Devlet, 17 yaşında darağacına
gönderilen Erdal Eren’in ailesine tazminat
ödeyecek mi, örneğin?
Bu sorulara yanıt veremiyorsanız,
ağlamalarınıza, dövünmelerinize kimse
kanmayacaktır.
dkavukcuoglu@superonline.com
www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.co
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com
UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Serçeye veri-
len bir başka ad.
2/ Buğday, no-
hut, fasulye ve
çeşitli yemişler-
le pişirilen bir
tatlõ... “O yer”
anlamõnda kul-
lanõlan sözcük.
3/ İri yarõ, asõk
yüzlü ve sert
kimse. 4/ Çöl-
den esen rüzgâr... Oyun
yazma sanatõ. 5/ Tarla-
lar arasõnda sõnõr çizgi-
si olarak kullanõlan
ekilmemiş bölüm...
Avcõnõn saklanõp av
hayvanõ beklediği pu-
su... Küçük mağara. 6/
Radyo dalgalarõnõn
yankõsõnõ alarak cisim-
lerin yerini ve uzaklõ-
ğõnõ saptayan aygõt. 7/ Rize yöresinde dokunan çama-
şõrlõk ince bez. 8/ Dinlenmek için çalõşmaya ara verme...
Ekin biçildikten sonra sürülmemiş tarla. 9/ Özgün.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Serçenin bir türü... Molibden elementinin simgesi.
2/ Yemek... Yolsuz ya da emeksiz elde edilen şey. 3/
“Sakağı” da denilen ölümcül bir hayvan hastalõğõ... “
--- gönül gezer gezer gelirsin / Arõ gibi her çiçekten alõr-
sõn” (Karacaoğlan). 4/ İffet, namus... Herhangi bir alan-
da başarõyõ saptamak için gerekli olan sõnõr. 5/ Adõya-
man ilinde, Roma döneminden kalma ünlü köprü. 6/
Küçük su kanalõ... Şafak. 7/ Parlaklõğõ geçici olarak ar-
tarak patlayan yõldõz... Arapça eylem çatõsõnõ konu edi-
nen bilim ve kitap. 8/ Bir takvim türü... Kõlõğõ ve dav-
ranõşlarõndan hoşlanõlmayan kimseler için kullanõlan
sözcük. 9/ Ağaç işleriyle uğraşan usta.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
K U B B E A L T I
A S O R B A A S
M A Ş K A V K I
A R T E L A
E K O L O J İ
Ö R E N N A
Ç E K E K S K İ
A M E R R E A L
M A N O M E T R E
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
TC VAN 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI
Dosya No: 2010/4942 esas
Satõlmasõna karar verilen taşõnmazõn cinsi, niteliği, kõymeti, adedi, önemli özellikleri:
TAPU KAYDI: Van ili Merkez Hatuniye Mahallesi 104 pafta, 256 ada, 74 parselde kayõtlõ Güvenpark Evleri A Blok 1. kat 13 No’lu
bağõmsõz bölüm, 100/9680 arsa paylõ.
ÖZELLİKLERİ: Van ili merkez Hatuniye Mah. üzerinde yer alan Güvenpark Evleri konutlarõ A blok 1. normal katõnda konumlu, 13
bağõmsõz bölüm nolu 165 m2 alanlõ daire olup, Taşõnmazõn yer aldõğõ bina 1 bodrum kat 1 dükkan kat, zemin kat ve 5 normal kat ol-
mak üzere B+7 kattan oluşmaktadõr. Taşõnmazõn yer aldõğõ binada 12 adet konut, 2 adet dükkan, 2 adet bodrum bulunmaktadõr. Taşõn-
mazõn bulunduğu site 2 bloktan ibaret müstakil bir sitedir. Dairenin bürüt alanõ 165 m2 olup, taşõnmaz yaklaşõk 2 yaşõndadõr. Satõşa ko-
nu bağõmsõz bölüm antre, koridor, salon, 3 adet oda, mutfak, banyo, wc ve 2 balkondan müteşekkil lüks dairedir. Antre, koridor, mut-
fak ve banyo ile wc zeminleri seramik, salon zemini laminant parke, oda zeminleri parke kaplõdõr. Antre koridor salõn ve oda duvarla-
rõ saten boya, banyo ve wc duvarlarõ seramik, mutfak duvarlarõ ise saten boya ve seramik kaplõdõr. Bütün tavanlar plastik boya olup an-
tre ve koridor tavanlarõ kartonpiyerli ve spotludur. Banyo ve wc de ayaklõ lavabo, kabinli jakuzili küvet ve klozet bulunmaktadõr. Dai-
renin iç kapõlarõ ahşaptan mamül olup daire kapõsõ çelik kapõdõr. Pencereler PVC’den mamüldür. Sitenin õsõnmasõ merkezi õsõnma sis-
tem kat kaloriferi ile sağlanmaktadõr. Taşõnmazõn bulunduğu binada 1 adet asansör ve yangõn merdiveni mevcuttur. 165 m2 bürüt ala-
na sahip dairenin 100/9680 arsa payõ ile birlikte muhammen değeri 110.000,00 TL’dir.
İMAR DURUMU: İmar planõ içinde Ticarethane + konut alanõ olarak belirlenmiş bölge içinde olup, kat mülkiyetine geçilmiş, sos-
yal donatõlarõ olan site içinde konumlanmõş, ana ulaşõm yollarõna yakõndõr.
SATIŞ SAATİ: 15.00-15.15 Arasõ MUHAMMEN BEDELİ : 110.000,00 YTL
Satõş Şartlarõ
1-Satõş 03.09.2010 günü yukarõda belirtilen saatler arasõnda Van Adliye Sarayõ 1. İcra Müdürlüğü’nde açõk artõrma suretiyle yapõla-
caktõr. Bur artõrmada tahmin edilen değerin %60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş ve paylaştõrma giderleri-
ni geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedele alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartõyla 13.09.2010 günü aynõ
yer ve saatler arasõnda ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da rüçhanlõ alacaklõlarõn alacaklarõ toplamõnõ, satõş ve paylaştõrma
giderlerini geçmesi ve artõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõ lazõmdõr. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa sa-
tõş talebi düşecektir.
2-Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanõn temi-
nat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir. Alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi,
damga vergisi, tapu harç ve masraflarõ ile K.D.V. alõcõya aittir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir.
3-İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu taşõnmaz üzerindeki haklarõnõ hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ da-
yanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaştõrma-
dan hariç bõrakõlacaktõr.
4-Satõş bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki
ihale arasõndaki farktan ve %10 faizden alõcõ ve kefilleri mesul tutulacak ve hiç bir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edile-
cektir.
5-Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gön-
derilebilir.
6-Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarõda
yazõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur.
İş bu ilan tebligat yapõlamayan ilgililere tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur.
(İİK m.126)
(*)İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleride dahildir. (Basõn: 50660)