29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2010 PAZARTESİ 14 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL İşsizler, Robotlar ve ‘İnsansı Robotlar’ NASA (Amerikan Ulusal Havacõlõk ve Uzay Dairesi), üzerinde yõllar süren araştõrma ve çalõşma sonucu üretilen “insansı robotu” uzaya gönderecek. Robonaut adõ verilen bu “insansı robot” uzayda insanlarla birlikte çalõşacak. İnsan gibi alet kullanabilecek bir yeteneğe de sahip olarak üretilen Robonaut uzay istasyonunda insanlarla birlikte görev yapacak. Gazete haberlerine göre, ayrõca Japonya’da teknoloji fuarlarõnda, insana “tıpa tıp” benzeyen robotlarõn da satõşlarõna başlanmõş. Çekoslovak yazar Karek Çapek, Çekçede işçi anlamõna gelen “robot” sözcüğünü RUR adlõ bir oyununda kullanarak dünyaya tanõtmõş. Çapek’in bu oyunu, İsaac Asimov, Arthur C. Clake, ve diğer bilimkurgu yazarlarõna da esin kaynağõ olmuş. 17. yüzyõlda, Fransõz fizikçi Denis Papin’in su buharõnõn gizemli gücünü kullanarak bugünün düdüklü tenceresini bulmasõ Sanayi Devrimi’ne yol göstermiştir. Su buharõnõn gücü, zamanla daha iyi anlaşõlmõş, buharõn sanayide kullanõlmasõ için harcanan çabalar sonuç vermiş ve buhar makinelerinin birbiri ardõna bulunmasõyla, “Sanayi Devrimi’nin” önü açõlmõştõr. 19. ve 20. yüzyõllarda “Sanayi Devrimi” günümüz toplumuna, konforu ve aşõrõ tüketiciliği de getirmiştir. Petrolün bulunmasõyla, petrolden elde edilen, benzin, gazyağõ, mazot, fuel-oilin buhar gücünün yerini almasõ, “ikinci kuşak teknolojik devrim” olarak nitelendirilebilir. Sonralarõ, petrol ürünlerinin makinelerde kullanõlmasõ sonucu, Sanayi Devrimi büyük ivme kazanmõş ve bu ivme “hızlı nüfus artışı” ile birlikte günümüzdeki “işsizliğin” de kapõlarõnõ açmõştõr. Bugün dünyanõn bize göre en büyük sorunu, “hızlı nüfus artışı” ve onunla birlikte gelen “işsizlik dalgası”dõr. Teknolojinin getirdiği olanaklar, işgününe olan gereksinimi en az düzeye indirmiş, kapanan “köle pazarlarının” yerini, en ucuz işgücü olan kadõnlar ve çocuklar almõştõr. Sanayi Devrimi yanõnda, kaldõrõlan köleliğin yerine, “kölelik ücretine” çalõştõrõlan, kadõn ve çocuklardan oluşan bir “işgücü ordusu” oluşturulmuştur. Karel Çapek, RUR adlõ oyununda Sanayi Devrimi’nde bir köle gibi kullanõlan işçilerden çok daha üretgen ve üretim maliyeti dõşõnda hiçbir ücret ödenmeden çalõşan ve insana benzeyen, duygusuz yapay insanlar olan robotlar aracõlõğõ ile Sanayi Devrimi’nin acõmasõzlõğõnõ dünyaya aktarmak istemiştir. Japonya’da insana “tıpa tıp benzeyen” robot yapõmõnõn hõzla sürdüğü haberlerden anlaşõlmaktadõr. Yakõnda, işyerlerinde ve evlerde birçok işi yapabilecek özelliklere sahip “insansı robotların” vitrinlerden işyerlerine ve evlere taşõnmasõ şaşõrtõcõ olmayacaktõr. İnsan kõlõğõna sokulan bu mekanik yaratõklar, yakõn geleceğin dünyasõnda işçilerin yerini almaya hazõrlanan yeni “insansı robotların” da öncüsü görünümündedir. Bu gidişle, hõzlõ nüfus artõşõ ile “insansı robotlar” el ele verip, “diplomalı işsizlere” iş aramaktan başka yapõlacak iş bõrakmayacaktõr. Kızılderili hakları Türkiye’de Tlingit kültürü sergileri açan Alaska yerlisi Jno Didrickson’un eşi Özgür Didrickson ile ABD’deki yer- lilerin hakları konusunda bir küçük söyleşi yaptık. Türki- ye’deki tartışmalara ışık tutsun diye: - Amerika kıtasında yerli- lerin kültürünü yaşatma adı- na Kızılderili kökenlilerin dı- şında bir çaba gözleniyor mu? - Alaska’da Kızılderili kül- türlerini yaşatma, gelenekleri yeni nesillerle buluşturma adımları özellikle son 20 yılda atılmış. Yaşlı Kızılderililer baş- ta olmak üzere, asimilasyon sonrasında kültürün, özellikle dilin yok olmaya başladığını fark edenler uyanışı tetiklemesi umuduyla, çeşitli kültürel et- kinlikler düzenlenmesine, ku- ruluşların doğmasına önayak olmuşlar. Bu etkinliklere bir ör- nek; Sealaska Miras Kuru- mu’nun 1982’den beri her iki yılda bir Alaska’nın başkenti Juneau’da düzenlediği kutla- ma. Tlingit, Haida ve Tsims- hian yerlilerinin kültürel mi- raslarını kutladıkları etkinlik, aralarında Alaska Üniversite- si, Juneau Belediyesi, birçok kişi ve kurumun desteği ile ya- pılıyor. ABD Eğitim Bakanlığı da, dil ve kültür derslerini des- tekliyor, burslar veriyor. Alaska Kızılderili kültürü- nün yaşatılmasında Kızılderi- li olmayanlardan en büyük destek, Alaska Kızılderililerinin sanatı ve kültürüne ilgi duya- rak bu konuda ürün vermiş olan sanatçı ve bilim insanla- rından gelmiş. Örneğin, Ame- rikalı sanat tarihçisi Bill Holm’un Kuzeybatı Pasifik Sahili Kızılderililerinin sanatı üzerine yazdığı kitap birçok Kı- zılderilinin sanatlarını öğren- melerini ve üretmeye başla- malarını sağlamış. Fransız an- tropolog Levi Strauss, Kızıl- derililerin kültür ve sanatları ile ilgili çok önemli değerlendir- meler içeren birçok kitap yaz- mış. Kanadalı sanatçı Cherly Samuel, çalışmaları sayesin- de unutulmuş olan bazı eski dokuma tekniklerini tekrar ha- yata döndürmüş. - ABD’de Kızılderililere ki- mi haklar tanıma gibi bir çaba var mı? - 1971’de yürürlüğe giren Alaska Yerlileri Yerleşim Ta- lepleri Kanunu ile Alaska yer- lilerine 178 milyon dönüm toprak ve ellerinden alınan topraklar için 962.5 milyon dolar verilmiş. Bu anlaşma sayesinde “Sealaska” gibi ge- lirinin bir kısmını kültürün ko- runmasına ayıran çeşitli yerli şirketler kurulabilmiş. 1971 kanunu ile manevi önemi olan toprakların büyük kısmı ile birlikte yerlilere özgü avlanma hakkı da kaybedilmiş. Diğer bazı kanunlar da Alas- ka yerlilerine özel bir geçimlik hakkı vermiyor. Yürürlükteki kanunlara göre kırsalda ya- şayan Alaskalılara geçimlik av hakkı tanınıyor. Geçimlik av ile ilgili yerlilere tanınan tek ay- rıcalık deniz memelileri, Hali- but balığı ve bazı kuş türleri için geçerli. Birçok yerli kurum geçimlik av izinlerinin düzen- lenmesi ile ilgili olarak parla- mentoya dilekçeler sunuyor- lar. Bu konuda yapılan bazı umut verici açıklamalar ne- deniyle Obama hükümetinden de çözüm bekliyorlar. Alaska Tlingit ve Haida ka- bilelerinin Merkez Konseyi Başkanı Edward K. Tho- mas’a, ABD hükümetinin Kı- zılderililerden resmi olarak özür dileyip dilemediğini sor- dum. Ben dilemediklerini bili- yordum. Kendisi de dileme- diklerini söyledi. ABD hükü- metinin tüm dünyada de- mokrasi havarisi kesilmesinin bu durum göz önüne alındı- ğında çelişkili bir durum olup olmadığını sordum. İyi bir nok- taya değindiğimi söyledi. Bir çok yerli ABD hükümetine hâlâ kırgın. Ancak onların ilginç bir özelliği var. Ülkemizdeki haklarının yendiğini iddia eden etnik gruplardan çok farklılar. “Unutmayalım ama bağışla- yalım” diyorlar. Belki de o yüzden bazı dansçıların giyi- silerinde ABD bayrağına rast- lamak mümkün. Kendilerini ABD vatandaşı olarak gör- mekten rahatsızlık duymu- yorlar. Hatta gurur bile duyu- yorlar denebilir. Ancak her fır- satta; totem dikilişinde, kut- lamalarda vs. kültürlerinin, dil- lerinin, topraklarının neredey- se ellerinden alındığını vurgu- luyorlar. “Bu topraklar binlerce yıldır bizimdi ve hep bizim kalacak” diye bağırıyorlar. ABD hükü- meti çok şanslı açıkçası; ABD bayrağına böyle saygı duy- maları, bir özür bile dilenme- miş olmasına rağmen haklarını oldukça sessiz bir şekilde ara- malarından dolayı. Personel özelleştirmesi Devlet personel uzmanı Erdal Eren’in “Personel Sisteminde Dönüşüm” başlıklı çalışmasından öğrendik: Özelleştirmeler sonucu 60 bine yakın personel “istihdam fazlası” olarak diğer kurum ve kuruluşlara memur statüsünde geçirilmiş. Geçici personel olarak atanan 16 bin dolaylarındaki işçi dışındaki diğer tüm personel ise, kamu istihdamının dışında bırakılmış. Kamu istihdamı daralırken yepyeni istihdam biçimleri ortaya çıkmış. İşte birkaç örnek: Kamu personeli eliyle görülen hizmetlerin taşeronlaştırılması: Yani, memurlar eliyle görülen hizmetlerin hizmet alımına konu edilerek özelleştirilmesi. Yardımcı hizmetlerde taşeronlaştırma: Devletle değil, işvereni olan şirketle istihdam ilişkisi kuran, hizmet alımı yapılan şirketlerin personelinin kamu kurumlarında kamu personeli yerine istihdam edilmesi. Dahası, yerel yönetim hizmetlerinde, koruma ve güvenlik hizmetlerinde taşeronlaştırma, sözleşmeli sağlık personeli, sözleşmeli öğretmenlik, sözleşmeli yerel yönetim personeli... Güvencesiz, esnek, siyasi kadrolaşmaya uygun, düşük ücretli çalıştırma. Kısacası, ağzı var, dili yok insanlar diyarı... PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU 12 Eylül Tuzağı AKP’nin referanduma ilişkin kurduğu strateji de, uyguladığı taktikler de kendi açısından akıllıca aslında. Kendisine yüksek yargıya daha fazla müdahale yetkisi verecek maddeleri halkoyundan geçirebilmek için anayasa değişikliklerini bir paket olarak oya sunuyor. Yüksek yargıya ilişkin maddeler dışarıda tutulduğunda pakette yer alan değişiklikler, toplumun temel sorunlarına köklü çözümler getirmeseler bile ilk bakışta kabul edilebilir görünüyorlar. Ne var ki biraz daha dikkatli bakınca bunların pakette asıl hedefleneni gizlemek amacıyla “kozmetik” destek olarak katıldıkları anlaşılıyor. Gazetemizin hukukçu yazarları anayasa değişikliklerini hukuk biliminin evrensel kabul gören ölçütlerine dayanarak mercek altına alıp incelediklerinden bizim ayrıca hukuk uzmanlığına soyunmamızın pek bir anlamı yok, diye düşünüyorum. Uzunca bir zamandır süregelen tartışmalardan çıkardığım sonuç, 12 Eylül günü oylanacak paketin hem toplum hem de bireyler açısından yaşamsal bir önem taşıdığı, dolayısıyla AKP iktidarının kurduğu tuzaklara düşmememiz gerektiği. Sözlerine güvendiğim hukuk uzmanları halkoyuna sunulan anayasa değişikliklerinin ülkemizi otokratik bir düzene sürükleyeceğini söylüyorlar, onlara inanıyorum. Bugün Orta Anadolu’da egemen olan otokratik düzenin ülke genelinde egemen olmasını “tahayyül” bile edemiyorum. Açıkçası korkuyorum. Başta Başbakan olmak üzere AKP yöneticileri yollara düşmüşler, halkı 12 Eylül’de “evet” oyu vermeye çağırıyorlar. Bağırıyorlar, çağırıyorlar, sırasında da ağlıyorlar, nabza göre şerbet vermenin her türlü yöntemine başvuruyorlar. Halkımız zaten yufka yürekli, koskoca adamlar karşısında ağlayınca o da gözyaşlarını tutamıyor. AKP’liler en son bizler için ağladılar; 12 Eylül 1980 Darbesi’nin mağdurları için yani. Ölenler, öldürülenler, asılanlar, işkence görenler, sakat kalanlar, sürgüne gönderilenler, işlerinden atılanlar, evleri basılanlar, kitapları yakılanlar için ağlıyorlar. Gözyaşlarını silerken, “İşte” diyorlar, “biz, sizlere bu kötülükleri yapanları, darbecileri yargılayacağız. Tek siz şu anayasa paketine ‘evet’ deyin!” Tabii ki inandırıcı değil, çünkü onlar bize değil, kendilerine, düştükleri zavallı hallerine ağlıyorlar. Gerçekten “bizler” için ağlasalar, gözyaşlarında samimi olsalar Cumhurbaşkanı Gül, Kenan Evren’i daha geçen yıl Çankaya Köşkü’nde ağırlar mıydı? AKP’li belediye başkanının yönetimindeki Gaziantep’te “Kenan Evren Mahallesi” hâlâ aynı adı taşıyor olur muydu? Ya da Kadıköy- Kızıltoprak’taki “Kenan Evren Lisesi”nin adı değiştirilmez miydi? Bu örnekler çoğaltılabilir. Ayrıca bizler, bizim için ağlanmasını istemiyoruz ki; analarımız 12 Mart’ta da, 12 Eylül’de de yeterince ağladılar zaten. Hem kimi yargılayacaklar Tanrı aşkına? 93 yaşındaki Kenan Evren’i mi, 86 yaşındaki Nejat Tümer’i mi, 85 yaşındaki Tahsin Şahinkaya’yı mı, 87 yaşındaki Haydar Saltık’ı mı? Bunlar ahları gitmiş vahları kalmış, tiritleri çıkmış ihtiyarlar. Nurettin Ersin ile Sedat Celasun deseniz çoktan ölmüş. Hangi aklı başında insan düşer bu 12 Eylül tuzağına? Eğer biraz olsun inandırıcı olmak istiyorsanız faşist 12 Eylül Darbesi’ne doğrudan destek veren, faşizmin kurumlaşmasına katkıda bulunan sivilleri de yargılayacağız deyin! Darbeci işadamlarının, politikacıların, gazetecilerin, hukukçuların, meslek odaları başkanlarının adlarını listeleyip açıklayın! Bir darbeyle hesaplaşmak yaş aşımı nedeniyle yargılanamaz durumda olan dört ihtiyarla olmaz! Genelkurmay bu dört emekli orgeneralin askerlikten doğan haklarının ellerinden alınmasına razı olacak mı? Bu dört faşist ihtiyara orduevi yasağı, askeri dinlenme tesislerine girme yasağı konacak mı? İnandırıcı olmak istiyorsanız bunları açıklayın! Devlet, 17 yaşında darağacına gönderilen Erdal Eren’in ailesine tazminat ödeyecek mi, örneğin? Bu sorulara yanıt veremiyorsanız, ağlamalarınıza, dövünmelerinize kimse kanmayacaktır. [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.co OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Serçeye veri- len bir başka ad. 2/ Buğday, no- hut, fasulye ve çeşitli yemişler- le pişirilen bir tatlõ... “O yer” anlamõnda kul- lanõlan sözcük. 3/ İri yarõ, asõk yüzlü ve sert kimse. 4/ Çöl- den esen rüzgâr... Oyun yazma sanatõ. 5/ Tarla- lar arasõnda sõnõr çizgi- si olarak kullanõlan ekilmemiş bölüm... Avcõnõn saklanõp av hayvanõ beklediği pu- su... Küçük mağara. 6/ Radyo dalgalarõnõn yankõsõnõ alarak cisim- lerin yerini ve uzaklõ- ğõnõ saptayan aygõt. 7/ Rize yöresinde dokunan çama- şõrlõk ince bez. 8/ Dinlenmek için çalõşmaya ara verme... Ekin biçildikten sonra sürülmemiş tarla. 9/ Özgün. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Serçenin bir türü... Molibden elementinin simgesi. 2/ Yemek... Yolsuz ya da emeksiz elde edilen şey. 3/ “Sakağı” da denilen ölümcül bir hayvan hastalõğõ... “ --- gönül gezer gezer gelirsin / Arõ gibi her çiçekten alõr- sõn” (Karacaoğlan). 4/ İffet, namus... Herhangi bir alan- da başarõyõ saptamak için gerekli olan sõnõr. 5/ Adõya- man ilinde, Roma döneminden kalma ünlü köprü. 6/ Küçük su kanalõ... Şafak. 7/ Parlaklõğõ geçici olarak ar- tarak patlayan yõldõz... Arapça eylem çatõsõnõ konu edi- nen bilim ve kitap. 8/ Bir takvim türü... Kõlõğõ ve dav- ranõşlarõndan hoşlanõlmayan kimseler için kullanõlan sözcük. 9/ Ağaç işleriyle uğraşan usta. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K U B B E A L T I A S O R B A A S M A Ş K A V K I A R T E L A E K O L O J İ Ö R E N N A Ç E K E K S K İ A M E R R E A L M A N O M E T R E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 TC VAN 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2010/4942 esas Satõlmasõna karar verilen taşõnmazõn cinsi, niteliği, kõymeti, adedi, önemli özellikleri: TAPU KAYDI: Van ili Merkez Hatuniye Mahallesi 104 pafta, 256 ada, 74 parselde kayõtlõ Güvenpark Evleri A Blok 1. kat 13 No’lu bağõmsõz bölüm, 100/9680 arsa paylõ. ÖZELLİKLERİ: Van ili merkez Hatuniye Mah. üzerinde yer alan Güvenpark Evleri konutlarõ A blok 1. normal katõnda konumlu, 13 bağõmsõz bölüm nolu 165 m2 alanlõ daire olup, Taşõnmazõn yer aldõğõ bina 1 bodrum kat 1 dükkan kat, zemin kat ve 5 normal kat ol- mak üzere B+7 kattan oluşmaktadõr. Taşõnmazõn yer aldõğõ binada 12 adet konut, 2 adet dükkan, 2 adet bodrum bulunmaktadõr. Taşõn- mazõn bulunduğu site 2 bloktan ibaret müstakil bir sitedir. Dairenin bürüt alanõ 165 m2 olup, taşõnmaz yaklaşõk 2 yaşõndadõr. Satõşa ko- nu bağõmsõz bölüm antre, koridor, salon, 3 adet oda, mutfak, banyo, wc ve 2 balkondan müteşekkil lüks dairedir. Antre, koridor, mut- fak ve banyo ile wc zeminleri seramik, salon zemini laminant parke, oda zeminleri parke kaplõdõr. Antre koridor salõn ve oda duvarla- rõ saten boya, banyo ve wc duvarlarõ seramik, mutfak duvarlarõ ise saten boya ve seramik kaplõdõr. Bütün tavanlar plastik boya olup an- tre ve koridor tavanlarõ kartonpiyerli ve spotludur. Banyo ve wc de ayaklõ lavabo, kabinli jakuzili küvet ve klozet bulunmaktadõr. Dai- renin iç kapõlarõ ahşaptan mamül olup daire kapõsõ çelik kapõdõr. Pencereler PVC’den mamüldür. Sitenin õsõnmasõ merkezi õsõnma sis- tem kat kaloriferi ile sağlanmaktadõr. Taşõnmazõn bulunduğu binada 1 adet asansör ve yangõn merdiveni mevcuttur. 165 m2 bürüt ala- na sahip dairenin 100/9680 arsa payõ ile birlikte muhammen değeri 110.000,00 TL’dir. İMAR DURUMU: İmar planõ içinde Ticarethane + konut alanõ olarak belirlenmiş bölge içinde olup, kat mülkiyetine geçilmiş, sos- yal donatõlarõ olan site içinde konumlanmõş, ana ulaşõm yollarõna yakõndõr. SATIŞ SAATİ: 15.00-15.15 Arasõ MUHAMMEN BEDELİ : 110.000,00 YTL Satõş Şartlarõ 1-Satõş 03.09.2010 günü yukarõda belirtilen saatler arasõnda Van Adliye Sarayõ 1. İcra Müdürlüğü’nde açõk artõrma suretiyle yapõla- caktõr. Bur artõrmada tahmin edilen değerin %60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş ve paylaştõrma giderleri- ni geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedele alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartõyla 13.09.2010 günü aynõ yer ve saatler arasõnda ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da rüçhanlõ alacaklõlarõn alacaklarõ toplamõnõ, satõş ve paylaştõrma giderlerini geçmesi ve artõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõ lazõmdõr. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa sa- tõş talebi düşecektir. 2-Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanõn temi- nat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir. Alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masraflarõ ile K.D.V. alõcõya aittir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir. 3-İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu taşõnmaz üzerindeki haklarõnõ hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ da- yanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaştõrma- dan hariç bõrakõlacaktõr. 4-Satõş bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasõndaki farktan ve %10 faizden alõcõ ve kefilleri mesul tutulacak ve hiç bir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edile- cektir. 5-Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gön- derilebilir. 6-Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. İş bu ilan tebligat yapõlamayan ilgililere tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. (İİK m.126) (*)İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleride dahildir. (Basõn: 50660)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle