23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 17 TEMMUZ 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 GÖRÜŞ Prof. Dr. MUSTAFA AYSAN CHP Yine Geç Kalıyor Anayasa referandumuna 2, genel seçimlere de 11 ay kaldığı halde biz ana muhalefet partisinin seçimi kazanması halinde uygulayacağı ekonomi programının temel özelliklerini hâlâ bilmiyoruz. İktidar partisininki bellidir; 2002’den beri uygulanan ekonomik programın devlet işletmelerinin kökünü kazımaya yönlendiği, özel kesime dayandığı ve hatta özel kesimin iktidar partisine yakın olanlarına öncelik verdiği bellidir; 9 yıllık uygulamayla da kanıtlanmıştır. Bu iktidar, yüksek değerli Türk Lirası ile ithalata ve dış borçlanmaya, devlete ait varlıkların satışından elde edilen döviz gelirlerine, sanayiden çok ticarete, öteki hizmetlere ve özel kesimin taşınmaz yatırımlarına dayalı bir büyüme stratejisi uyguladığını sık sık açıklamaktadır. Son 9 yıllık uygulamada planladıkları strateji ile kendi hedeflerine uygun iyi sonuçlar aldıkları da açıkça görülebilmektedir. Hükümet, döviz fiyatlarını baskı altında düşük, faizleri de hazine bonolarına uygulanan faizlerle gereğinden fazla yüksek tutarak enflasyonu kontrol etmeye çalışmaktadır; seçimi kazanırsa aynı politikalara devam edeceği de anlaşılmaktadır. Uzun muhalefet yıllarında özellikle ekonomi politikaları alanında yaptığı açıklamalar, CHP’nin, iktidarda uygulayabileceği ekonomi politikası konusunda belirgin değildir. Özellikle yeni CHP yönetiminin ayrıntılı bir ekonomik program yapması ve bunu halka açıklaması önemli bir zorunluluk gibi görünmektedir. 2011 Temmuzu’nda yapılacak genel seçimlerde CHP’yi iktidara taşıyacak oranda oy verebilmek için halkımız, uygulanacak ekonomi politikasını bilmek ve bu politikanın iktidara geldiği takdirde ana muhalefet partisince uygulanacağına inandırılmış olmak isteyecektir. Bu ekonomik politika önce bilimsel yöntemlerle tespit edilmeli, halka açıklanmalı ve CHP’nin bu programı yönetecek kadar güçlü olduğu halka anlatılmalıdır. Şimdiye kadar uygulanan ekonomik politikalarla ilgili eleştirilerinden öğrenebildiğimiz kadarıyla, ana muhalefet partisi, uygulanan özelleştirme politikasını eleştirmektedir; bu eleştiriler, iktidara geldiği takdirde CHP, uygulanmakta olan özelleştirme programını durduracaktır. CHP, 1930’lu yıllarda uyguladığı “devletçilik politikasını” bugün de uygulayabileceğini düşünüyorsa, bunu halka açıklamalıdır. Uygulanmakta olan bir ekonomi politikasını eleştirmek kolaydır; ama onun yerine konacak politikanın tanımlanması ve halka açıklanması ve halkın bu uygulamanın yapılabilirliğine inandırılması zorunludur. Buna benzer öteki ekonomi politikası alanlarında da siyaset, toplumbilim ve ekonomi uzmanlarının görüşlerine araştırmalarına başvurulmalıdır. İkinci bir örnek verilebilir: Yine önceki eleştirilerden anlıyoruz ki ana muhalefet partisi, plansızlığı ve beş yıllık kalkınma planlarının önceki hükümetlerce kullanılmaz hale getirilmiş olmasını, sanayileşmenin ikinci plana itilmiş olmasını, halkın tasarruf yerine harcamaya özendirilmesini, borçlanarak tüketimini arttırmaya yönlendirilmesini, dış borçlanma ve dışalıma öncelik verilmesini, yatırımların taşınmazlara ve öteki rant yaratan işlere yönlendirilmesini doğru bulmamaktadır. Uygulanan ekonomik politikaların işsizliği arttırdığı, gelir dağılımını daha da kötüleştirdiği öne sürülmektedir. Tüm bu alanlarda tutarlı ve uygulanabilir bir ekonomik program yapılması, kolay değildir ve zaman alıcı özellikleri vardır. Kuşkusuz, iktidar partisine de kendi özeleştirilerini yaparak uygulanan ekonomi politikalarında düzeltme yapması da önerilebilir. Ancak burada asıl görev, iktidara yürüyenlerde ve ona hazırlananlardadır; çünkü onların işi çok daha zordur. Yaklaşmakta olan halkoylamasının, daha çok iktidar için bir güven oylamasına dönüşmesi kaçınılmaz görünmektedir; “evet” ve “hayır” oylarının, onları savunanların sağlayacakları yandaş sayısına bağlı olacağı belli olmuştur. Halk oylamasında da 2011 seçimlerinde de verilecek oyların, savunulan ekonomi politikalarından etkileneceğinden kuşku duyulmamalıdır. maaysan@superonline.com Hacettepe’den Caz Bölümü Trompetin, bateri ve saksofonun, hatta kontrabasın isyankârlığını arayanlar için ilaç gibi gelecek Hacettepe Üniversitesi caz bölümü. Üniversitenin caz bölümünün sorumluluğunu üstlenen Emre Kartarı anlatıyor: “5 yıl önce Erol Belgin ve Erol Erdinç okulda caz bölümünün açılmasını istemişler. 2 yıl önce Selçuk Geçim, ABD Büyükelçiliği’nden bunun için yardım istemiş. Kültür Ataşeliği, çok önemli bir caz eğitmeni olan Jon Metzger ile temasa geçmiş. Bir yıl önce Metzger, konservatuvardaki ders programını hazırlamak amacıyla Türkiye’ye gelmiş. Ben de o günlerde Amerika’dan dönmüş, İstanbul’a taşınmıştım. Metzger’in Ankara’da olduğunu duyunca, onunla tanışmak için Ankara’ya geldim ve kendisiyle çalışmaya başladım. Caz bölümünün ilk yılı için ABD Kültür Ataşesi Craig Dicker ve yardımcısı Gözde Doğan ile birlikte Amerika’da kendilerinden eğitim aldığım hocalarımı konservatuvarımıza birikimlerinden yararlanmak üzere çağırdık. Gelecek olan ilk eğitimci, Virginia Commonwealth Üniversitesi’nin caz bölümünü kuran George Skip Gailes olacak.” Caz bölümünün Türkiye’ye nasıl bir katkı sağlayacağına gelince... Caz müziğine dünyanın her yerinde büyük ilgi olmasına karşın Türkiye’de bilimsel bir caz eğitimi olmadığına değinen Emre Kartarı, bölüm sayesinde cazda çok güçlü doğaçlama yapabilen müzisyenlerin yetişebileceğine inanıyor: “Caz eğitimi, klasik müzik eğitimine göre çok daha yeni ama en az onun kadar zor ve ciddi. Hayatını bu müziğe verecek, yıllarca disiplinli olarak çalışacağına emin öğrencileri eğitmek bizim için en büyük mutluluk olacaktır.” Bu Gemi Zor Yüzer Patlayan krizin esintileri sürüyor, Türkiye başka âlemde. Oysa Prof. Dr. Sinan Sönmez’e göre kapitalizmin giderek yaygınlık kazanan yüksek yoğunluktaki bunalımının dalgalarıdır cebimize çarpan: “Kriz, ABD ekonomisinde ortaya çıkmış, ekonomide bütünsel yıkımı engellemek için FED (ABD Merkez Bankası) ve Hazine işbirliği ile bankacılık, finans sektörüne triyonlarca dolar şırınga edildi. Ancak alınan tüm önlemlere karşın üretici sektör kendini toparlamakta zorlanmaktadır. Krizin kapsamının genişlemesi ve nitelik değiştirmesi Avrupa’nın da etki altına girmesiyle ortaya çıktı. Finansal batıkların devlet tarafından devralınmasıyla birlikte, bankaların, finans piyasalarının krizi, devletin mali krizine dönüştü. Önerilen ve kimi ülkelerde uygulamaya konulan ‘mali disiplin’ temelinde yükselen ‘kemer sıkma’ politikalarıdır. Ancak çelişkili olarak önlemler konusunda dünya ekonomisine yön veren ülke yönetimleri arasında tam bir görüş birliği yoktur. Sorun salt ABD yönetimi ile AB arasında değil, bizzat AB içinde yaşanmış, adeta ‘gemisini kurtaran kaptan’ rolüne soyunulmuştur. Küresel ölçekte finansal-ekonomik düzenin oluşmasında başrole soyunan odaklar krizden öncelikle etkilenmiştir. Ancak geminin palyatif ve tekil önlemlerle yüzdürülmesi olanaksız gözükmektedir. Çünkü mevcut küresel finansal mimari değiştirilmedikçe ve küresel kapitalizm kabuk değiştirmedikçe sağlıklı çözüm bulunamaz. Böyle bir çözüm ise kapitalist birikimin doğasına, mantığına ters düşmektedir.” Prof. Sönmez, sözün özünü şöyle bağladı: “Krizin daha da yaygınlaşacağını, derinlik kazanacağını ve mevcut küresel finansal ekonomik düzende kırılmalara yol açacağını, hegemonya mücadelesini arttıracağını, siyasi gerginlik ve bunun ötesinde çatışmalara yol açacağını beklemek kehanette bulunmak olmasa gerek.” T24 haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın, “bağımsız gazetecilik” hayaliyle kurulduklarını söylüyor: “İnternet, geleneksel mecralar için matbaadan dağıtıma kadar her aşamada büyük sermaye gerektiren altyapıyı ‘avuç içi bilgisayar’ diyebileceğimiz cep telefonlarına kadar indirgemiş durumda. Ayda birkaç yüz lira harcama gerektiren bir sunucu üzerinden yayın yapıyor, gelirimizin önemli bir bölümünü ‘insan’a, ‘haber’e, yani gazeteciliğe ayırabiliyoruz. Metin, fotoğraf, ses ve görüntüyü; gazete, radyo ve TV’lerin aksine ‘hep birlikte’, ‘istediğiniz genişlikte’ yayımlayabileceğiniz, okurun da habere ‘istediği zaman’ ulaşabileceği tek mecra internet. T24, özel söyleşi ve haberleriyle 9 aylık bir süre içinde en çok alıntı yapılan, hiç reklam yapmamasına karşın ‘bilinen ve güvenilen’ bir mecra olabildi. İnternette reklam alabilecek trafik ve bilinirliğe ulaşmak için uzunca bir süre sıkı bir içerikle 24 saat boyunca yayın yapmak gerekiyor. Bağımsız gazetecilik girişimleri açısından en önemli sorun bu süre içinde sağlıklı bir gelire sahip olmak. Biz T24 için; video prodüksiyon, kurumların internet sitelerine içerik sağlama ve güncelleme yaparak sağlıklı bir gelire kavuşabileceğimizi görerek harekete geçtik ve bu finansman modelinde şu ana da kadar başarılı olduk.” Doğan Akın, haberciliğin neredeyse “gerçek zamanlı” olarak yapılabildiği bilgisunarın, artık Türkiye’de de gazeteciliğin geleceğini değil, bugününü ifade ettiğine inanıyor. Bağımsız gazeteciliğe sağladığı olanakla haberciliği prangalarından kurtarıp aslına döndürebileceğine de... Avuç İçinde Haber Arıtma Kirliliği SADIK ÇELİK İstanbul’da kurulu 12 atıksu arıtma tesisinden biri olan Baltalimanı Atıksu Ön Arıtma tesisinin yaydığı pis kokular, hizmete açıldığı 1997’den beri Sarıyer’in; Baltalimanı, Fatih Sultan Mehmet, Emirgan, Reşitpaşa mahallelerinde yaşayan yurttaşlarımızın yaşamını ve çevredeki turizm işletmelerini olumsuz yönde etkiliyor. Bölgede yaşananlar, Haliç’in bir dönem taban kirliliğinden kaynaklanan ve zaman zaman hâlâ hissedilen, geniz yakan, İstanbulluları canından bezdiren çürük yumurta kokusuna benzer, amonyaklı, sülfatlı ağır kokuların, yine bir dönem meşhur Kemerburgaz çöp dağlarından yolu geçenlerin iyi bildiği dayanılmaz kokuların aynısı. Özellikle lodoslu günlerde, nisan ve ekim ayları arası ve saat 22.00 ila 07.00 saatlerinde had safhaya ulaşarak vatandaşların neredeyse nefes almakta güçlük çekmesine, solunum yolu rahatsızlıklarına ve sağlık problemlerine neden olmaktadır. Sorunu yakın plana almadan önce, tesisin teknik özelliklerini paylaşmakta yarar görüyorum. 1997’de 14.131.670 dolara mal olan tesiste kaba ızgara, pompa, dağıtım yapısı, ince ızgara, kum tutucu, ölçüm savağı kanalı, kara iletim boru hattı; deniz deşarjı yükleme odası, deniz deşarjı boru hattı aracılığıyla 70 metre kodunda mekanik arıtılmış su, derin denize deşarj edilmektedir. Baltalimanı atıksu ön arıtma tesisinden gelen pis kokuların nedenleri arasında, İSTAÇ tarafından yönetilen Kemerburgaz Katı Atık Depolama Sahası’ndan gelen atık sular ve diğer çevre ilçelerin sanayi ve işletmelerinden gelen, arıtılarak İSKİ kanalına karışması gereken fabrika ve işletme atık suları gösterilmektedir. Tesise gelen bu atık sular, tesisin yatırımından da anlaşılacağı üzere bugüne kadar sadece mekanik arıtma işleminden geçirilerek, biyolojik arıtma yapılmadığından ve koku giderim üniteleri olmadığından, doğrudan denize deşarj edilmekte ve pis kokuya neden olmaktadır. 97’den bugüne devam eden faaliyetler sırasında, işletim koşullarından dolayı ortamdan çevreye yayılan dayanılmaz pis kokuların nasıl ortaya çıktığını, bölge halkının tüm itirazlarına, şikâyetlerine ve eylemlerine rağmen neden bugüne kadar önlenemediğini, konunun uzman ve ilgilileriyle görüştük. İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Sayın Prof. Dr. Orhan İnce “Kum tutucu, ızgara ve terfi merkezinin bulunduğu Baltalimanı Atıksu Ön Arıtma Tesisi 1997 yılında hizmete alınmıştır. Söz konusu tesis, Kuzey Haliç Projesi kapsamında yer almaktadır. Kâğıthane, Beyoğlu, Şişli, Beşiktaş ve Sarıyer ilçelerinin atık sularının toplandığı tesis yaklaşık 650.000 m3/gün debiyi karşılayabilecek kapasitededir. Tesise gelen atıksular, Silahtarağa’dan başlayarak, kolektör ve tüneller ile Beşiktaş’a kadar iletilmektedir. Günümüzde yaklaşık 2.5 milyonluk bir nüfusun atıksuları tesise ulaşmakta ve ön arıtıma tabii tutularak alıcı ortama deşarjı sağlanmaktadır. Kuzey Haliç Projesi nedeniyle son yıllardaki debi artışıyla oldukça yüklü miktarda gelen atık sular, tesis çevresinde koku problemine yol açmaktadır. Atık suların içerisinde bulunan, başta sülfatlı bileşikler olmak üzere amonyak ve uçucu organikler bu problemin kaynağını oluşturmaktadır. Atık yükü çok fazla olmamakla birlikte Kemerburgaz Katı Atık Depolama Sahası’nın sızıntı suları da bu tesise iletilmektedir. Organik maddeler, kolektörler vasıtasıyla tesise iletilirken biyolojik ayrışmaya tabi olmakta ve sülfatlı bileşikler bu biyokimyasal reaksiyon sonucunda renksiz ve çürük yumurta kokusuna sahip hidrojen sülfüre (H2S) dönüşmektedir. İSKİ ise bu problem için gerekli fizibilite çalışmalarını yapmıştır. Yakın tarihte tesiste biyolojik atık su arıtım ve koku giderim üniteleri eklenerek mevcut sorun giderilecektir” açıklamalarıyla sorunun kaynağını tespit etmiş ve çözüme ilişkin gerçekleştirecek projeyi belirtmektedir. Yine konuya ilişkin ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Sayın Prof. Dr. Celal Ferdi Gökçay ise “İyi tasarlanmış, doğru projelendirilmiş ve iyi işletilmekte olan bir tesis koku yapmaz, bunun dışındaki durumlar kötü tasarım ve kötü işletmeyi düşündürür” açıklamasıyla arıtma tesislerindeki olumsuzlukların nedenine dikkat çekmektedir. Görüşlerine başvurmak için konunun sorumluları olarak Anakent Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’a, İSKİ Genel Müdürü Sayın Prof Dr. Ahmet Demir’e ve şikâyetlerle ilgili İstanbul Çevre ve Orman İl Müdürü Sayın Prof Dr. Mehmet Emin Binpınar’a ulaşma imkânı bulamadık. Sarıyer ilçesinde yaşanan bu sorunla ilgili görüşlerini aldığımız Sarıyer Belediye Başkanı Sayın Şükrü Genç “Muhatabın kendileri olmadığını, muhatabın İSKİ Genel Müdürlüğü ve Anakent Belediyesi olduğunu, kendilerinin yaşanan bu sorundan dolayı mağdur olduklarını, konuyu ağustos ayı meclis toplantısı gündemine alacaklarını” ifade etmiştir. Yukarıda yazdıklarımızdan da anlaşılacağı üzere, ortada 1997’den bugüne devam eden bir mağduriyet olduğu, sıkıntı yaşandığı gerçektir, demek ki bir yerde bir hata yapılıyor ya da bir eksiklik var ve bunların düzeltilmesi gerekmektedir. Prof. Dr. Orhan İnce’nin belirttiği gibi İSKİ’nin planladığı yatırım şayet gerçekleşirse sorunun çözüleceği ifade edilmektedir. Dileriz bu yatırımlar gerçekleşir, çevre halkı sağlıklı yaşama, temiz havaya kavuşur. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ sadik.celik@keyveni.com.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Marmaris ilçesinde, gün- lük (sõğla) ağaçlarõyla ün- lü orman alanõ. 2/ Çit, perde... Van Gölü kõ- yõsõnda, Urartu döneminden kalma ünlü ka- le. 3/ Ortaoyu- nunda kadõn rolüne çõkan erkek oyuncu... Ka- yak. 4/ Sevinç belir- ten bir ünlem... Ku- zu sesi. 5/ Satrançta bir taş... Harman ye- rindeki tahõlõn taş ve toprakla karõşõk ka- lõntõsõ. 6/ “Varsõn se- ni ömrünce azabõn kolu sarsõn / --- sen üzüldükçe ve öldük- çe yaşarsõn” (F. N. Çamlõbel)... Bir bağlaç. 7/ Soy, sülale... Batõ ülkelerinde kullanõlan bir soyluluk sanõ. 8/ Gemilerde türlü işlerde kullanõlan bir tür demir halka... Sodyum elementinin simgesi. 9/ Boyu yüz metreyi aşabilen bir ağaç. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bağcõlõkta ve ağaçlarõ korumakta kullanõlan ba- kõr sülfata halk arasõnda verilen ad. 2/ Vücutta bi- riken azotlu madde... Yelpaze biçiminde kabuğu olan bir deniz yumuşakçasõ. 3/ Japon lirik dramõ... İnandõrma, kandõrma. 4/ Savaşta ölen yeniçerile- rin erkek çocuklarõna verilen ad... Yabancõ. 5/ Bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri... Yüce, yüksek. 6/ Kalsiyum elementinin simgesi... Nohut büyüklüğündeki yemişi baharat olarak kullanõlan ve “kokulu kiraz” da denilen bir ağaç. 7/ Büyük çivi. 8/ Dar, uzun ve hafif bir yarõş kayõğõ... İki ta- rafõ ağaçlõklõ geniş kent yolu. 9/ Doğal ve tarih- sel özelliklerinden dolayõ koruma altõna alõnan alan... Bir şeyin özünü oluşturan ana öğe. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 P A R H E L İ E A B A T O P A L N A K K A Ş K İ T N A L M A Ş E T İ M O L O J İ O M A N İ T U N U A R V E A L O P A L İ N M A S T O R L A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com Semih Poroy yıllık izninin bir bölümünü kullanacağından çizgilerine bir süre ara vermiştir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle