19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B Ölümünün40.yılındaOrhanKemal Kültür Servisi- Toplumcu-gerçekçi edebiyatõmõzõn önde gelen yazarlarõndan Orhan Kemal ölümünün 40. yõlõnda, bugün, Orhan Kemal Kültür Merkezi tarafõndan düzenlenen törenle anõlacak. Bugün saat 10.30’da Beyazõt Orhan Kemal Kütüphanesi’nde başlayacak törende Mehmet Önder, Ayten Şan, Işõk Öğütçü, Turhan Günay, Osman Şahin, Sadõk Aslankara, Erol Ş. Erdinç, Enver Aysever, Doğan Hõzlan Orhan Kemal edebiyatõ üzerine konuşacak. Ayrõca tören kapsamõnda 39. Orhan Kemal Roman Armağanõ’nõ “Şeytan Minareleri” romanõyla kazanan Hidayet Karakuş’a ödülü verilecek. Kızılordu Korosu’ndan tepki ANKARA (AA) - Kõzõlordu Korosu, İsrail’in Gazze’ye yardõm malzemesi götüren gemilere saldõrõsõ yüzünden Ankara’daki konserinde yalnõzca birkaç Türkçe şarkõ seslendirecek. Ankara Büyükşehir Belediyesinden yapõlan yazõlõ açõklamaya göre, Büyükşehir Belediyesi’nin bugün Dikmen Vadisi’nde düzenleyeceği konserde koro, sadece birkaç Türkçe şarkõ seslendirerek her iki olaya karşõ tepkisini gösterecek. Myra, Arkeoloji Dergisi’nde Kültür Servisi- Antalya’nõn Demre ilçesinde bulunan, Likya Uygarlõğõ’nõn önemli kentlerinden Myra, Dünya Arkeoloji Dergisi’ne kapak oldu. Derginin 41. sayõsõnda, “Türkiye’nin hazineleri” başlõğõyla Türkiye’ye yer verilen haberde, Myra-Andriake Kazõ Başkanõ ve Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik imzalõ “Saint Nicolas’õn Batõk Şehri” adõnda Myra ile ilgili bir makale de bulunuyor. Makalede Myra ve Andriake antik kentlerinin tarihi ve bugünkü konumu 11 fotoğraf eşliğinde anlatõlõyor. B u yõl Chopin ile birlikte Schumann da 200 yaşõna basõyor. Chopin için çok gör- kemli kutlamalar yapõldõ ve devam et- mekte. Gelecek hafta, 8 Haziran’da dünyanõn bü- tün müzik merkezlerinde Robert Schumann’õn do- ğum günü kutlanacak. Bestecinin doğduğu Zwickau’da yõl boyu et- kinlikler düzenleniyor. Bir dizi konferansõn ar- dõndan tek operasõ Genoveva, Barenboim yö- netimindeki MDR orkestrasõ ve piyanist Helene Grimaud ile piyano konçertosu seslendirilecek. Ayrõca liedleri, oda müziği, koro parçalarõ, sen- fonileri ve piyano yapõtlarõyla her ortamda Schu- mann anõlacak. Kunstsammlungen Müzesi’nde bestecinin ilginç yaşamõnõ konu alan bir sergi düzenleniyor. Ayrõ- ca bestecinin çocuklar için duyarlõ yönü öne çõ- karõlarak bir de ‘junior’ yarõşmasõ düzenlenmiş. Schumann Festivali, Schumann Ödülleri, Schu- mann Yarõşmalarõ’yla rengârenk kutlamalar yer alõyor. İstanbul Müzik Festivali’nde bestecinin pi- yano konçertosunu, onun yapõtlarõnõ en iyi yo- rumlayanlardan, Radu Lupu solistliğinde Ren- gim Gökmen yönetimindeki İDSO’dan dinleye- ceğiz. Gürer Aykal yönetimindeki Borusan Fi- larmoni 4. Senfonisi’ni, Cem Mansur yöneti- mindeki Akbank Oda Orkestrasõ eşliğinde ünlü çel- list Antonio Menesse, Viyolonsel Konçerto- su’nu çalacak. Schumann’õn 46 yõllõk yaşamõ romantik çağõn acõlar içindeki sanatçõsõnõn bir örneğidir. Aslõnda Schumann ve Chopin gibi öznel duyarlõlõk sahi- bi bestecilerin derin duygularõnõ yansõttõklarõ ya- põtlarõyla romantik çağ da kendi özelliklerini ka- zanmõştõr. SCHUMANN’IN YAŞAMI Babasõ bir yazardõr. Yayõnevi ve kitapçõ dükkânõ sahibidir. Schumann’õn çocukluğu edebiyat dün- yasõnõn ünlüleriyle evrilmiştir. Öte yandan daha ilkokulda kendini bir piyanist ve besteci olarak ka- nõtlamaya başlamõştõr. Babasõnõn ölümü ardõndan annesinin õsrarõyla Leipzig’de hukuk okumaya koyulur. Ama çev- redeki müzik ortamõ o denli alõmlõdõr ki, üniver- siteyi bõrakõp müzik dünyasõnõn içine girmeye ka- rar verir. İlk ciddi derslerini zamanõn en ünlü pi- yano hocasõ olan Friedrich Wieck’ten almaya baş- lar. O da bu sõralarda küçük kõzõ Clara’yõ önem- li bir piyanist olma yolunda yetiştirmektedir. Parmağõnda bir sorun yaşadõktan sonra piyanist- lik kariyerini bir yana bõrakõp kendini besteciliğe veren Schumann, zaman içinde Clara’ya âşõk ola- cak, Clara’nõn babasõnõn direnmesine, küsmesine karşõn sonunda onunla evlenmeyi başaracaktõr. Clara Schumann, müzik tarihinde perde arka- sõnda kalmõş, özellikle son elli yõldõr besteci ola- rak yapõtlarõ gün õşõğõna çõkõp değer bulmuştur. Se- kiz çocuğu, kendi turneleriyle piyanistlik kariye- rini sürdürme çabalarõ ve giderek sağlõğõ bozulan, psikolojik bunalõmlar geçiren, bir türlü işinde tu- tunamayan kocasõna destek olmasõ onun ne den- li sağlam bir karakter olduğunun göstergeleridir. Kocasõnõn ölümünden sonra da bütün Avrupa’da dolaşõp siyahlar giyerek onun yapõtlarõnõ tanõt- masõyla önem kazanmõştõr. Johannes Brahms, ölümüne yakõn tanõdõğõ Robert Schumann tara- fõndan övülmesi, Clara’ya ve çocuklara yaşam bo- yu yakõnlõğõ, hiç evlenmeden ve hiç açõğa çõkar- madan Clara’ya beslediği gizli aşkõyla bellekler- de kalmõştõr. Schumann, müzik tarihinde ilk önemli eleştir- men olarak yer almõştõr. Acõmasõz eleştirileri ka- dar Chopin, Schubert, Beethoven, Mozart ve Brahms hakkõnda övücü yazõlar yazmõştõr. Onun editörü olduğu Neue Zeitschrift bugün hâlâ ya- yõmlanmaktadõr. Schumann, özel yaşamõndaki iniş çõkõşlarõ, kendini Ren Nehri’ne atmasõ ve bir akõl hastane- sindeki acõklõ ölümüyle fõrtõnalõ bir karakter ola- rak belleklerde yer etmiştir. Onun doğasõndaki düş gücü, orkestra paletinin zenginliğine, piyanosu- nun tuşlarõndaki rengârenk yelpazeye yansõr. Şiirsel bir imge gücüne sahip olan sanatçõ ken- di döneminden bir önceki klasik dönemin ve ken- di içinde evrildiği erken romantik dönemin özel- liklerini iç içe geliştirmiştir. Bilinçaltõnda taşõdõ- ğõ iki ayrõ ruh halini yapõtlarõnda kişileştirerek, on- lara Eusebius ve Florestan gibi adlar takarak, ateş- li, saldõrgan karşõtõ dingin utangaç karakter ya- kõştõrmalarõ yapmõştõr. Tõpkõ gerçek yaşamõnda ol- duğu gibi müzik yapõtlarõnda ve eleştiri yazõlarõnda dingin ve içedönük kişiliğiyle dõşa dönük ve atak kişiliği çelişmektedir. Schumann yõlõnda bu ilginç besteciyi daha çok tanõmak için onun yapõtlarõyla müzik kitap- lõğõnõzõ zenginleştirebilirsiniz. 8 Haziran’da Türkiye’de ve dünyanõn bütün müzik merkezlerinde ünlü bestecinin doğum günü kutlanacak Schumann200yaşõnda CELÂL ÜSTER M oskova’ya ilk kez 1991’de gitmiş- tim. Geçen yõl yitirdiğimiz sanat ko- leksiyoncusu Nahit Kabakçı ile Sovyet Ressamlar Birliği Başkanõ, Azerbaycanlõ ressam Tahir Salahov’un çağrõlõsõydõk. Sov- yetler Birliği’nin hõzla dağõlmaya doğru gitti- ği günlerdi. Christian Dior ve Pizza Hut çok- tan açõlmõştõ. Ünlü Tretyakov Galerisi’ni uzun uzun gez- me olanağõ bulmuştuk. 18. yüzyõl portreleri, 19. yüzyõl tarihsel resimleri, Sovyet dönemi tab- lolarõ… “Chagall Rusya’da” sergisi ise bizim için güzel bir sürpriz olmuştu. O günden bugüne 19 yõl geçmiş. Moskova artõk Rusya Federasyonu’nun başkenti. Sos- yalizmden kapitalizme, büyük bir değişim ya- şanmõş. Ama bakõyorum da, böylesi büyük kentlerin çok fazla değişmeyen, belki de hõz- lõ değişimlere direnen bir ‘ruh’u var. Mey- danlar, katedraller, yeni-klasik üsluptaki eski yapõlar, tiyatrolar… Perdelerini 1898’de Alek- sey Tolstoy’un oyunuyla açan, Çehov’un “Martı”sõ ve öteki oyunlarõyla doruğuna eri- şen, Stanislavski’nin Moskova Sanat Tiyatrosu. Sanatçõlarõn, yazarlarõn heykelleri… Büyük Kü- tüphane’nin önündeki Dostoyevski heykeli… ART NOUVEAU ÖRNEĞİ Gerçi, “Sinan’ın Kitabı” adlõ romanõn yazarõ Gleb Şulpyakov, dün bu sayfalarda yayõmla- nan söyleşide, Rusya’nõn ‘entelektüel koma- da’ olduğunu, ‘düşünsel bir felç’ yaşadõğõnõ söylüyordu. İnsanlar, belli ki, seksen yõla yakõn bir zaman yaşadõklarõ sosyalist toplumun ar- dõndan kendini hõzla dayatan kapitalist değişi- min ortasõnda yoğun bir kimlik bunalõmõna düş- müşler. Ama Moskova kenti, “aura”sõnõ ko- ruyarak direniyor sanki. Tõpkõ İstanbul’un, olanca çarpõk kentleşmeye, yabanõl değişime karşõn ruhunu korumakta direndiği gibi. Kaldõğõmõz Metropol Oteli, Moskova’nõn son yüz yõllõk tarihinin aynasõ nerdeyse. 20. yüz- yõl başõnda, dönemin genç mimarlarõnca ya- põlmõş. Yapõsõyla, bezemeleriyle Art Nouve- au’nun görkemli bir örneği. 1901’de açõldõğõnda, Moskovalõlar, ‘20. yüzyılın Babil Kulesi’ di- yorlarmõş buraya. Bolşoy Tiyatrosu’nun tam kar- şõsõnda, Kremlin Sarayõ ile Kõzõl Meydan’õn ara- sõnda bulunan otelde kalanlar arasõnda ünlü ti- yatro oyuncusu Komisarjevskaya, dünyaca ta- nõnmõş opera sanatçõsõ Şalyapin, Rus moder- nizminin öncüsü şair Bryusov, besteci Rah- maninov da anõlõyor. DEVRİM SONRASI Metropol Oteli, 1917 Devrimi’yle birlikte Bolşeviklerin Tüm Rusya Merkezi Yürütme Komitesi’nin konutuna dönüşmüş. Çiçerin, Sverdlov, Buharin gibi parti önderleri bura- da kalmõş ve çalõşmõşlar. 1930’larda yeniden otel olarak kullanõlmaya başlamõş burasõ. Bu dö- nemdeki yabancõ konuklarõ arasõnda Bernard Shaw ve Brecht’in de bulunduğu söyleniyor. II. Dünya Savaşõ günlerinde yabancõ gaze- te ve dergilerin muhabirleri üslenmiş Metro- pol’de, otelin içinde bir basõn merkezi oluştu- rulmuş. 1950’lerde Kruşçev döneminin “eri- yen buzlar”õ otele de yansõmõş. 1980’lere gelindiğinde, pek çok şey gibi Met- ropol Oteli de eskimiş, köhnemiş bulunuyor- muş. 1985-1991 arasõndaki perestroyka döne- mi, otel için de bir yenilenme dönemi olmuş. Metropol, Rus ve Finli mimarlar tarafõndan es- ki çizimler kullanõlarak nerdeyse yeniden in- şa edilmiş. Son dönemde burada kalanlar ara- sõnda kimler yok ki: Luc Besson, Placido Do- mingo, Francis Ford Coppola, Michael Jackson, Elton John, Giorgio Armani, Pierre Cardin, Gerard Depardieu, Mstislav Ros- tropoviç, Montserrat Caballe, Catherine Deneuve, Marcello Mastroianni... Gerçekten de “Babil Kulesi” gibi... YARIN: İZLENİMLER III Moskova’nõn meydanlarõ, katedralleri, eski yapõlarõ, tiyatrolarõ ve heykelleri arasõnda 20.yüzyılınBabilKulesi’nde ‘TEK SİLAHIM YAZMAK’ Kültür Servisi - 2 Temmuz Sivas Kõyõmõ’nda yitirdiğimiz şair Metin Altıok anõsõna Kõrmõzõ Yayõnlarõ tarafõndan verilen Metin Altõok Şiir Ödülü’nün bu yõlki sahibi Hul- ki Aktunç, ödülünü önceki gün Notre Dame de Sion Lisesi Konser Salonu’nda düzenlenen törenle aldõ. Kat- ledilen siyasetçi, yazar ve aydõnlarõmõzõn anõldõğõ bir video gösterisiyle başlayan etkinlikte, Metin Altõok’un kõzõ Zeynep Altıok ve yine Sivas Kõyõmõ’nda yitirdi- ğimiz şair Behçet Aysan’õn kõzõ Eren Aysan, ödül tö- reninden önce yaptõklarõ konuşmada siyasi cinayetle- re kurban giden aydõnlarõn cinayet dosyalarõnõn yeni- den ele alõnmasõ amacõyla kurulan “Toplumsal Bel- lek Platformu”ndan söz etti ve Meclis’in bu amaçla bir araştõrma komisyonu kurulmasõ önerisini reddetti- ğini söyledi. Gülten Akın, Füsun Akatlı, Talat Sait Halman, Ülkü Tamer, Eray Canberk ve Enver Ercan’dan oluşan seçici kurulun, “Şiirinin belirgin özelliklerini devam ettirirken, yeni biçim arayışlarına devam etmesi ile şiirinin ustalığından ve birikiminden kaynaklanan dolgunluk” nedeniyle ödüle değer gördüğü Aktunç, ödülünü Füsun Akatlõ’nõn elinden alõrken “Bugün bir kez daha düşünüyorum ki, yazmaktan, üretmekten başka silahım yok. Yakmaktan, yok etmekten baş- ka silah bilmeyenler ise hâlâ ortalıkta dolaşıyor” de- di. Konuşmasõnda Gazze’ye giden yardõm gemilerinin İsrail askerleri tarafõndan saldõrõya uğramasõna deği- nen Aktunç, Metin Altõok’un, yüksek imge gücü sa- yesinde, İkinci Yeni’nin olgunluk yõllarõ olan 70’ler- de genç bir şair olmanõn üstesinden başarõyla geldiği- ni söylerken; Kõrmõzõ Yayõnlarõ’nõn sahibi Fahri Öz- demir de “Metin Altıok çılgın bir dünyada yaşadı- ğını biliyordu ama bu kadar ileri gidebileceğini o bile düşünmemişti” dedi. Moskova, bir anlamda, bir heykeller kenti. Rus dilinin ölümsüz yazarlarının heykelleri arasında Dostoyevski’nin heykeli de var. Hõzlõ ve ani değişime karşõn, Moskova kenti ruhunu korumakta direniyor sanki. Kaldõğõmõz Metropol Oteli’ne Moskovalõlar yüzyõl başõnda “20. yüzyõlõn Babil Kulesi” diyorlarmõş. Yüz yõl boyunca burada kalmõş ünlülere bakõldõğõnda, bu yakõştõrma yerinde gibi görünüyor. Kültür Servisi - Çağdaş sa- natõn öncülerinden Fransõz asõl- lõ ABD’li sanatçõ Louise Bo- urgeois, New York’ta 98 ya- şõnda öldü. 1938 yõlõndan bu yana New York’ta yaşayan Bourgeois, sanat yaşamõnõn geç sayõlabilecek bir döne- minde üne erişmiş ve yaşamõ- nõn son günlerine kadar üret- meyi sürdürmüştü. Bourgeois’nõn sanatõnõn ner- deyse simgesi olup çõkan ve “anne”yi simgelediği belirti- len dev metal örümcek heykel- leri, sanatçõya “Örümcek Kadın” yakõş- tõrmasõnõn yapõlmasõna yol açmõş ve dün- yanõn dört bir yanõnda sergilenmişti. Do- ğum, cinsellik ve ölüm gibi temalarõ işle- diği soyut çalõşmalarõyla çağdaş sanatõn en etkili adlarõndan biri olan Bourgeois, sanat yaşamõnõn başlangõcõnda Max Ernst ve Constantin Brancusi gibi sanatçõlardan esinlenmiş, ancak kendini hiçbir zaman bir akõmõn içinde görmemişti. Yapõtlarõndan bazõlarõ mü- zayedelerde 1 milyon dola- rõn üstünde fiyatlardan alõ- cõ bulan Bourgeois, esin kaynaklarõnõn temelini ço- cukluk çağõ, okul dönemi ve Fransa’daki yaşamõnõn oluş- turduğunu söylemişti. Bo- urgeois’nõn coşkulu ve kõş- kõrtõcõ sanatõ, çocukluğu- nun ve cinsel yaşamõnõn travmalarõnõ ele alõyordu. 1974’te gerçekleştirdiği “Babanın Yok Edilmesi” adlõ enstalasyonu da babasõyla olan sarsõntõlõ ilişkisini yansõtõyordu. Çağdaşlarõ tarafõndan dünyanõn en önem- li sanatçõlarõndan biri olarak kabul edilen Bourgeois, ancak yetmişli yaşlarõnda geniş bir izleyici kitlesine ulaşmõştõ. Sanatçõ, son olarak 5 Haziran’da Ve- nedik’te gerçekleştireceği bir sergiye ha- zõrlanõyordu. Schumann’õn 46 yõllõk yaşamõ romantik çağõn acõlar içindeki sanatçõsõnõn bir örneğidir. Aslõnda Schumann ve Chopin gibi öznel duyarlõlõk sahibi bestecilerin derin duygularõnõ yansõttõklarõ yapõtlarõyla romantik çağ da kendi özelliklerini kazanmõştõr. L O U I S E B O U R G E O I S 9 8 Y A Ş I N D A Y D I Çağdaşsanat‘ÖrümcekKadõn’õyitirdi METİN ALTIOK ŞİİR ÖDÜLÜ HULKİ AKTUNÇ’UN Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ, yerel ve uluslararasõ ser- giler için Tophane’deki antrepolardan 5 no’lu binayõ “Sanat Limanı” adõyla hiz- mete sunuyor. 19 Haziran’da dört uluslar- arasõ sergiyle açõlõşõ yapõlacak olan Sanat Limanõ, Avrupa Başkentliği sürecinde bilgi ve iletişim yeri olarak da kullanõlacak. Mekânda ayrõca, 2010 Avrupa Kültür Baş- kenti Ajansõ tarafõndan başvurularõ onay- lanan ve bağõmsõz bütçesi olan yerli ve ulus- lararasõ sergiler de yer alacak. Teknik ve estetik açõdan yenilenen mekân için binanõn 3600m2’lik iki katõ tahsis edildi. 6 aydõr yapõmõ devam eden ve uluslararasõ çağ- daş sanat merkezleri model alõnarak yeniden yapõlandõrõlan merkez, gösteri ve açõk otu- rumlara da uygun olarak tasarlandõ. Çağdaş sanat alanõnda bölgede ön plana çõkan ya- põtlarõn sunulacağõ, Güneydoğu Avrupa Zirvesi’yle aynõ anda düzenlenecek olan “Kredi Ötesi-Çağdaş Sanat ve Karşılık- lı Güven” sergisi ve “Taşınabilir Sanat Projesi” kapsamõnda hazõrlanan “Uluorta” ve “Küçük Kara Balığı” sergileriyle açõ- lacak Sanat Limanõ’nda İstanbul denilince hafõzalarda oluşan yedi objenin, yedi tasa- rõmcõ tarafõndan yorumlandõğõ “İstanbul Ot- herwise” sergisi de yer alacak. Yeni bir sõğõnak: Sanat Limanõ DÖRT SERGİYLE AÇILACAK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle