28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Çeşitli ‘Yanlış-Tanımalar’ AKP hükümetinin dış politikası üzerine Türkiye içinde ve dışında yoğunlaşan tartışmaları izlerken aklıma, psikanalist Jacques Lacan’ın, yalnızca köpeği Justin’in, onu asla bir başkası sanmadığına (yanlış-tanımadığına - E.Y.) ilişkin sözleri geldi. İnsanlardan farklı olarak, köpek ideolojiye, fantezilere sahip değil de ondan. Düş kırıklığı… ABD ve AB’de dış politika yönetimlerinden Türkiye’deki liberal entelektüellere kadar geniş bir çevre, AKP hükümetini, Tayyip Erdoğan’ı arzularını gerçekleştirecek “şey” olarak gördü. Erdoğan değişmişti, Milli Görüş’ü terk etmişti. AKP, Hıristiyan Demokrat Parti gibi bir şey oluyordu, Türkiye’nin AB üyeliğini gerçekleştirecekti, ülkeyi demokratikleştirecekti, Kürt sorununu çözecekti. En önemlisi, asker vesayetine son verecekti. Türkiye’nin 80 yıllık içe dönük dış politikası da sona eriyor, Türkiye geleneksel nüfuz alanlarına geri dönüyor, Irak’ın işgalini destekliyor, Türkiye siyasal İslamın Batı’yla, demokrasiyle uyuşabileceğini kanıtlıyordu. Bu “değişime” direnenler, ulusalcı, fanatik ve darbeciydi. Halbuki, Erdoğan ısrarla “Ben değişmedim” diyordu. Ilımlı İslam kavramını reddediyordu. Devleti nefret nesnesi bellemiş liberaller, İslamın devleti arzulayan bir din olduğunu, kendine has bir “hakikat rejimi”, buna uygun bir “bio-politiği” olduğunu, bunları topluma dayatmaktan kaçınamayacağını göremiyorlardı. Günü gelip de AKP-liberaller ittifakının (A takımı filan) bir fantezi olduğu kendilerine başbakan tarafından, uygun bir dille, “sevsinler sizi” ifadesiyle anımsatıldığında da “üç maymunları” oynamayı seçtiler. Irak işgali sırasında yüz binlerce insan ölürken de… Zamanla AB üyeliği suya düştü. Demokratikleşme beklentisi yerini, giderek artan totaliter eğilimlere, milliyetçi söylemlere ilişkin korkulara bıraktı. Kürt sorunu tabii ki çözülemeden kaldı, Kürt siyasi yapılarıyla diyalog alanı genişletilemedi, ölümler dahi azaltılamadı. Dış politikada, milliyetçi, emperyal reflekslerin etkileri ortaya çıkmaya başlayınca da son haftalardaki duruma geldik: İran’la uranyum takas anlaşması, Mavi Marmara olayı, Birleşmiş Milletler’de, İran’a yönelik yaptırımlara hayır oyu, “İsrail destekli uluslararası basın da aynı şeyi söylüyor. Talimatı aynı yerden alıp yaygara yapıyorlar” suçlaması, yakında Kudüs başkent olacak, hep birlikte Mescidi Aksa’da namaz kılacağız iddiaları… Milliyetçi fantezilerim olsaydı… Aslında, tüm bu görüntüye bakıp sevinmem gerekirdi eğer milliyetçi fantezilerim olsaydı. Öyle ya, Türkiye ABD ve Batı karşısında bağımsız bir tutum alıyor, büyük güçlere karşı İran’ı koruyor, Gazze’ye sahip çıkıyor, Ortadoğu’nun liderliğine soyunuyordu. Hatta yakında Aksa’da namaz kılacağız ifadeleri, imparatorluğun, fetih (ardından namaz) geleneğini anımsatıyordu. Hele söz konusu kent Kudüs olunca… Gerçi, “Talimatı aynı yerden alıp yaygara yapıyorlar” suçlaması antisemitizm kokuyordu, “Türk Arap’sız yaşamaz” diyen şiir de Arap’ın beden ve kafa, Türk’ün ise uzuv olduğunu söylüyordu. “Aynı-kan” iddiasının, ulusal, tarihsel köklerimizi yadsıması tatsızdı ama bunlar, bir imparatorluk adayının “barbarları” pohpohlayarak “yumuşak gücünü” konsolide etme çabası olarak da görülebilirdi. Ama milliyetçi fantezilerim olmadığı için iki nedenle kaygılanıyorum. Birincisi, uluslararası ilişkilerde, devletleri/ülkeleri birer kara kutu gibi görüp aralarındaki ilişkileri, kutunun içinde olanlara bakmadan anlamaya çalışmak sonunda, ciddi, siyasi ve ahlaki sorunlara yol açıyor. Bir ülke, bir coğrafyada nüfuz alanı oluşturmaya karar verdiğinde, bu kararın oluşmasında o ülkenin egemen sınıflarının ekonomik çıkarları, ülkelerindeki muhalefeti susturma çabaları belirleyici rolü oynuyor. İnsani, dini, etnik gerekçeler her zaman “yanlış- tanımalara” dayalı, “hareket ettirici” (kışkırtıcı) araçlar olmaktan öteye geçmiyor. Başarı, hemen her zaman egemen sınıfların hanesine ekonomik siyasi kazanç olarak yazılırken ülkenin ve bölgenin halklarının payına kan ve gözyaşı düşüyor. İkincisi, jeopolitik analizler, aslında realitenin bir çerçevesini çizmekten öte bir işe yaramıyor. Bu realiteye müdahale etmek isteyenlerin, bu realiteyi oluşturan maddi güçleri (sınıfları), bunları birbirine bağlayan ya da karşı karşıya getiren ekonomik- simgesel sistemleri bu çerçeve içinde çözümlemeleri gerekiyor. Bu çaba içinde de müdahaleye niyetli olanın taşıdığı sadakatler (bakış açısı-nihai amacı) büyük önem kazanıyor. Bu gerçeği unutarak siyasi tutum geliştirmek, vahim “yanlış-tanımalara”, niyetlerin tam aksi yönde, çok riskli sonuçlara yol açabiliyor. Yanlış-tanımanın yalnızca bir ilacı var. Her önüne getirilene, “Neden böyle de başka türü değil” (Lenin) sorusuyla yaklaşmak gerekiyor. Lacan’ın “O bunları söylüyor ama aslında ne söylüyor?” sorusu da çok yararlı bir başlangıç noktası oluşturabilir. Özellikle, dinci, milliyetçi ve sosyalist reflekslerin örtüşür göründüğü anlarda… [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com kan hastaly?ynyn habercisi olabilir... Lenfoma hakkynda bilgi için www.thd.org.tr Gece terlemesi, nedensiz ate?, kilo kayby ve a?rysyz bezeler Erken Tany Tedavide Yüksek Ba?ary Erdoğan, PKK’nin saldõrõlarõnõn artmasõnõn anayasa değişikliğiyle bağlantõlõ olduğunu savundu Terörüpaketebağladõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin grup top- lantõsõndaki konuşmasõnda te- rördeki artõş ve dõş politikayla ilgili değerlendirmeler yaptõ. Erdoğan’õn mesajlarõ şöyle: ? ‘Barış barış’ demekle ba- rõş gelmiyor. Terör örgütüyle direkt veya endirekt irtibatõ olanlar bu ülkeye barõş getire- mezler. Teröre göz yuman, sessiz kalan, terörden nemala- nan terörden siyasi fayda sağ- lamaya çalõşanlar en az terö- ristler kadar terörün bu kanlõ yüzüne ortaktõrlar; bu cina- yetlere ortaktõrlar, onlara des- tek verenler de ortaktõrlar. ? Tüm vatandaşlarõmõn, Kürt kökenli vatandaşlarõmõn zamanlamaya dikkat etmesi- ni bilhassa rica ediyorum. ‘Neden şimdi’ sorusunu şim- di herkes kendisine lütfen sorsun ve cevabõnõ arasõn. Türkiye şu anda demokratik- leşme adõna çok önemli bir adõm attõ ve demokratik bir anayasaya kavuşmanõn ari- fesinde bulunuyor. “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” ile de teröre, istismara, ay- rõmcõlõğa en güçlü şekilde çö- zümler üretiyor. İşte tam böy- le bir anda, tam böyle bir za- manda terör örgütü çõkõyor. ? Milletimden yaşananlara karşõ uyanõk olmasõnõ rica edi- yorum. Milli Birlik ve Kar- deşlik Projesi’ne kimler karşõ çõkõyor bunu görsünler. Ana- yasa değişikliğine kimler kar- şõ çõktõ? Kimler karşõ çõkõyor, bunu görsünler. Bu çok önem- li: Ana muhalefet partisi CHP, onun yanõnda MHP, onun ya- nõnda BDP, onun yanõnda bö- lücü terör örgütü, onun ya- nõnda İmralõ... Karşõda AKP. Bunu müzakerelerde yaşadõk gördük. Hepsi belgeli... ? “Brezilya ve Türkiye Tahran Anlaşması imzala- dı” diye eksen mi kaydõ? Sev- sinler sizi! Eksen falan kay- mõyor, sizin ekseniniz kayõyor. Biz tam eksendeyiz, yolumu- za devam ediyoruz. Türki- ye’nin ekseni kaymõyor, Tür- kiye’nin ekseni genişliyor. ? Arap ülkeleri ile, Arap dünyasõ ile, Ortadoğu ile iliş- kilerimiz ne zaman yakõnlaş- sa Arap turistlerine karşõ õrk- çõlõk yapõldõğõ zamanlar oldu. Afedersiniz bu ülkede köpe- ğine Arap ismi takanlar oldu. Çağõrarõrken “Arap Arap” diye çağõranlar oldu. Erdoğan, terörde son günlerdeki artõşta “zamanlama”ya dikkat çekerek “Anayasa değişiklikleri ile açõlõma karşõ terör örgütünün Türkiye’yi engellemek için devreye girdiğini” söyledi. Dõş politikadaki “eksen kaymasõ” eleştirilerine de tepki gösteren AKP lideri, ne zaman Ortadoğu ülkeleriyle iyi ilişkiler geliştirilse Türkiye’de “Arap õrkçõlõğõ” yapõldõğõnõ ileri sürdü. DEVLET BAHÇELİ’DEN HÜKÜMETE: Terörün gerisinde, yõkõm projesini arayõn ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - MHP Genel Başkanõ Dev- let Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn, anayasa değişikli- ğiyle terördeki artõş arasõnda “il- liyet bağı” kurmasõna tepki gös- tererek, AKP’nin terördeki artõşõn arkasõnda “yabancı parmağı” arayacağõna, gündeme getirdiği “yıkım projesi”ne bakmasõ öne- risinde bulundu. Bahçeli, partisinin grup toplantõ- sõnda yaptõğõ konuşmada son dö- nemde terör olaylarõnda tõrmanõş ol- duğuna, 45 günde şehit sayõsõnõn 25’e ulaştõğõna dikkat çekerek, PKK eylemlerinin sonucundaki şehit ve gazilerin AKP yõkõm projesinin acõ bedelleri olduğunu vurguladõ. Baş- bakan Erdoğan’õn, şehitler artmasõ- na karşõn “adına demokratik açı- lım” dediği “yıkım projesini” sür- dürdüğüne dikkat çeken Bahçeli şunlarõ söyledi: “İmralı canisinin hükümetle PKK arasındaki gö- rüşmelerden çekildiğini açıkla- masıyla kabaran eylemlerde te- rörü dizginlemesi için bu katilden hükümetin ricacı olmasını istemesi beklenmektedir. Bunun gerçek- leşmesi ile birlikte kanlı terörün aktörleri yine aynı karede bulu- şacak, İmralı canisi, küresel ka- tiller, açılımın Başbakanı ve AKP zihniyetinin Mesud Abisi ile Ce- lal Amcası, aile fotoğrafında yer- lerini bir bir alacaklardır.” Bahçeli, PKK eylemi ile İsrail’in yardõm gemilerine saldõrõsõ arasõn- da bağ kurmanõn da, anayasa deği- şikliği ile terörün artmasõ arasõnda il- liyet bağõ kurmanõn da ancak Erdo- ğan’õn mantõğõ ile izah edilebilece- ğini kaydetti. “Eksen kayması” tartõşmalarõna da değinen Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü: “Hükümetin uluslar- arası ilişkilerde yıllardır yaşadı- ğı kayma yalnızca eksen kayma- sı değil, merkez kaymasıdır. Bu merkez başkent Ankara’dan yıl- lar önce uzaklaşmış; Erivan, Er- bil, Brüksel ve Washington ekse- nine çoktan bağlanmıştır.” DEMİRTAŞ’TAN AKP VE CHP’YE ÇAĞRI: ‘Gelin görüşelim, birlikte çözelim’ ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - BDP Genel Başkanõ Selahat- tin Demirtaş, Kürt sorununun çö- zümü için Başbakan Tayyip Erdo- ğan ve CHP lideri Kemal Kılıçda- roğlu’na “bir araya gelelim çözü- mü konuşalım” çağrõsõ yaptõ. Demirtaş, partisinin grup toplan- tõsõnda, Erdoğan’õn partisini hedef alan sözlerine sert tepki gösterdi. Er- doğan’õn, canlõ yayõnlanan grup top- lantõsõnda, “açılımı engelledikle- rini” ileri sürerek BDP hakkõnda “yalan attığını” belirten Demirtaş, “Bir başbakan canlı yayında yalan atabiliyorsa, o başbakanın siyasi anlayışı bitmiştir” dedi. Erdoğan’õn BDP’yi “hedef tah- tası” yaparak sorumluluktan kaç- maya çağõrdõğõnõ kaydeden Demir- taş, “Bizim çocuklarımız gemicik sahibi değil, kelepçe sahibidir. Ne yaparsanız yapın, hangi oyunu çevirirseniz çevirin o sandıkta eli- niz boş dönecektir” görüşünü dile getirdi. KCK iddianamesine de de- ğinen Demirtaş, iddianameyi sanõk avukatlarõ göremezken Kamu Gü- venliği Müsteşarõ’nõn “istettik” di- yebildiğini belirterek “İddianame- nin içinde yok yok. Obama’dan Baykal’a, Gülen’e kadar her şey var” görüşünü savundu. Demirtaş, grup toplantõsõndan son- ra, bir gazetede yer alan KCK id- dianamesinde “Abdullah Öcalan ile MİT müsteşarının görüştüğü” savlarõnõn sorulmasõ üzerine de şunlarõ söyledi: “Öcalan’la hem yakalanmadan önce, hem yaka- landıktan sonra devletin çeşitli kademelerinden kişilerin görüş- me yaptıkları bir sır değil. Dola- yısıyla, görüşmelerin devletin hangi kademesiyle ve hangi ekip- le yürütüldüğünü ben bilmiyo- rum. Ama bunları bilmesi gere- ken Başbakan’ın kendisidir. MİT Başbakan’a bağlıdır. Dolayısıyla çıkar açıklarsa biz de bilgilenmiş oluruz. Ama eğer Başbakan yine bu görüşmeler olmamış gibi dav- ranırsa, ben kendisini yalancılıkla itham ederim.” RTÜK YASASINDAKİ DÜZENLEME DURSUN’U KURTARIYOR Yasaya başkan ayarı FIRAT KOZOK ANKARA - RTÜK Başkanõ Davut Dursun’un üniversitedeki görevini sür- dürmesine olanak sağlamak amacõyla RTÜK yasasõnda değişiklik yapõlõyor. Mevcut yasaya göre RTÜK üyeleri hiç- bir ek iş yapamazken yeni tasarõda “as- li görevlerini aksatmadan üniversite- de ders verebilmeleri” öngörülüyor. Prof. Dursun’un RTÜK Yasasõ’na ay- kõrõ olarak kurumdaki görevinin yanõ sõ- ra Sakarya Üniversitesi’nde derslere gir- diği, üniversiteye gidiş gelişlerinde ma- kam aracõnõ “resmi” görevli olarak kul- landõğõ ortaya çõkmõştõ. Söz konusu haberin tartõşma yaratma- sõnõn ardõndan Dursun, “Üst kuruldaki görevim süresince ek iş yaparak ikin- ci bir gelir temin etmem söz konusu olmamıştır” demişti. Tartõşmalar sürerken RTÜK’ün yeni yasa tasarõsõnda gözlerden kaçan bir de- ğişiklik yapõldõğõ ortaya çõktõ. Mevcut ya- sanõn 9. maddesinde “Yasaklar ve de- netim” başlõğõ altõnda düzenlenen ve üye- lerin başkaca hiçbir ek görev üstlene- meyeceklerini öngören hüküm yeni ta- sarõda yumuşatõldõ. Tasarõya “Üst kurul üyeleri, asli görevlerini aksatmayan bi- limsel amaçlı eser hazırlama, ders ve konferans verme, jüri ve komisyon üyeliği yapma hariç, resmi veya özel ni- telikte hiçbir görev alamaz... ” hükmü eklendi. Böylece Davut Dursun, üniver- sitede dilediği gibi ders verebilecek. AKP YÖNETİMİ: TEAMÜLLERE AYKIRI, KAOS YARATIR Can’ın önerisi rafa kalktı ERDEM GÜL ANKARA - AKP, Anayasa Mahke- mesi raportörü Osman Can’õn anayasa değişikliklerinin iptal edilmesi halinde hü- kümet tarafõndan “yok sayılması” ve “Resmi Gazete’de yayımlanmaması” önerisini, “devlet teamüllerine aykırı olacağı ve kaosa yol açacağı” gerekçe- leriyle uygulamama kararõ aldõ. Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlõ- ğõnda önceki gece yapõlan AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantõsõnda, Can’õn anayasa değişikliklerine ilişkin hü- kümete yaptõğõ çağrõ değerlendirildi. Edinilen bilgilere göre, Başbakan Yar- dõmcõsõ Cemil Çiçek, Can’õn önerisinin “özgün bir düşünce olarak tartışıla- bileceğini” belirtti. Çiçek, “Ancak bu öneri kabul edilemez. Çünkü öneri, devlet teamüllerine aykırıdır. Böyle bir durum kaosa neden olur” dedi. AKP’nin hukukçu MYK üyeleri de Çi- çek’in sözlerine destek verince, Can’õn önerisi AKP’nin gündeminden düştü. Toplantõda bu konuda değerlendirme- de bulunmayan Erdoğan, anayasa deği- şiklik paketiyle ilgli “İptal olmayacak gibi hazırlıklarımızı yürütelim” diye konuştu. Anayasa Mahkemesi’nin kara- rõ konusunda zamanõn da değerlendiril- diği toplantõda, kararõn 5 Temmuz’da çõk- masõ olasõlõğõ dikkate alõnarak bu tarih- te Meclis’in açõk olmasõ benimsendi. Piriştina özlemle anıldı İzmir’in unutulmaz Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina, ölümünün 6. yıldönümünde özlemle anıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Narlıdere Aşağıköy Mezarlığı’nda düzenlediği anma törenine, Büyükşehir Belediye Başkan Aziz Kocaoğlu, Ahmet Piriştina’nın eşi Mine Piriştina, oğlu Levent Piriştina, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, eski çalışma arkadaşları ve çok sayıda İzmirli katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle