Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
Devamı2.sayfada
A
ntikçağda, nükteleriyle ünlü arp sanat-
çõsõ Stratonikos’un yolu bir gün Milas’a
düşer. Kentin agorasõnda, yüksekçe bir
yere oturup dinletisine hazõrlanõrken, alõş-
verişlerini sürdüren halka, kendisine kulak
vermesi için seslenir. Fakat o anda gözüne
ilişen çok sayõda anõttan ve görkemli yapõ-
lardan öylesine etkilenir ki, adeta kendini
unutur ve bir anda ağzõndan “dinleyin ey
halk” yerine “dinleyin ey abideler” sözleri
dökülüverir.
Stratonikos’u böylesine şaşkõna çeviren Milas,
ya da o yõllardaki adõyla “Mylasa”, ger-
çekten antikçağda “Abideler Şehri” veya
“Mermerler Şehri” olarak ünlenmiş bir Ka-
ria kentidir. Kentin hemen arkasõnda yük-
selen Sodra Dağõ’ndan çõkartõlan mavi da-
marlõ mermerlerle yapõlmõş anõtlarla, anõtsal
yapõlarla Mylasa öylesine süslenmiştir ki, bu
unvanlarla övülmesi hiç de boşuna değildir.
Nasõl süslenmesin, nasõl ünlenmesin ki? Çün-
kü o, antikçağlarõn en savaşçõ kavimlerinden
olan Karialõlarõn başkentidir. Güneybatõ
Anadolu’yu kendilerine yurt edinen Karia-
lõlar, tarihin belki de ilk lejyonerleri, yani pa-
ralõ askerleri olarak Mõsõr firavunlarõnõn, Ege
adalarõndaki, Yunanistan’daki krallarõn sa-
vunuculuğunu yapmõşlardõr. Perslerin, Bü-
yük İskender’in, Romalõlarõn işgaline uğra-
mõş, kimi zaman yakõlõp yõkõlmõş, kimi za-
man yeniden imar edilmiştir.
Sonra yöreye Türkler gelmiş, Menteşeoğullarõ
Beyliği Milas’õ kendine başkent yapmõştõr.
Menteşelilerin, Milas’õ başkent yapmalarõ-
nõn ötesinde Karialõlarla bir ortak yanlarõ da
savaşçõ oluşlarõdõr. Onlar da Karialõlar gibi
denizlere açõlmõşlar, denizcilikleriyle, kor-
sanlõklarõyla ünlenmişlerdir. Bu nedenle
beyleri Ahmet Gazi, “sahillerin beyi” un-
vanõnõ kazanmõştõr.
C
TURİZM
16 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBA / SAYI: 23
MMİİLLAASS
Uygarlõklar başkenti, ‘Işõk Ülkesi’
Yaşamõn peri bacalarõ ile iç içe sürdüğü 2000 nüfuslu Göreme’nin ta-rihi anlamda en önemli yeri Göreme Açõkhava Müzesi’dir. Müze ka-ya içine oyulmuş manastõrlar, kiliseler, şapeller, yemekhaneler, mut-faklar ve yaşam alanlarõndan oluşmaktadõr. Müze alanõnda yer alan ma-nastõrlar VII. yüzyõldan XII. yüzyõla kadar olan kilise mimarisini barõndõrõ-yor. Düztabanlõ beşik tonozlu, tek veya 3 apsisli, merkezi haç planlõ mima-riye göre yapõlmõş kiliselerin fresklerinde yerel üsluplarõ yansõtan resimlerde yer alõyor. Bölgenin özelliğinden ötürü burada yaşayanlar savaşlarõn et-kilerinden, merkezi idarenin otoritesinden uzak kalmayõ başarabilmişler. Anaulaşõm yollarõna uzaklõğõ ve engebeli bir alan olmasõ, gizlenmek isteyen ve-ya dini inzivaya çekilenler için uygun korunma yeri olmuş.
Eğer kapalı yer
korkunuz yoksa
yeraltı kentlerinde
tarihin izini sürmek
oldukça ilgi çekici geliyor insana. Kapadok-
ya’da yumuşak tüf kayalara oyularak yapıl-
mış çok sayıda yeraltı şehri bulunuyor. Bun-
lardan başlıcaları Kaymaklı, Derinkuyu, Öz-
konak, Mucur, Örentepe, Gümüşkent, Tat-
larin, Ovaören ve Gökçetoprak’ta yer alıyor.
Kaymaklı ve Derinkuyu bölgede bulunan yer-
altı şehirlerinin en büyükleri. Nevşehir’in 21
kilometre batısındaki Kaymaklı yeraltı ken-
ti ile ondan 9 kilometre sonraki Derinkuyu
yeraltı kentini girişten itibaren yön levhala-
rını izleyerek gezebiliyorsunuz. Kentin giriş
katında hayvanların bağlandığı yerler bulu-
nuyor oradan da yiyeceklerin depolandığı bir
başka bölüme geçiliyor. Yeraltı şehrinin her
bir bölümü diğeri-
ne dar tünellerle
bağlanıyor. Her gi-
riş değirmentaşı biçimin-
deki hareketli kayayla kapılarla kapatılarak
gelen düşmanlardan korunulması düşünül-
müş. Şarap yapımında kullanılan odaların da
bulunduğu kent toplam 40 metre derinlikte 8
kattan oluşuyor. Aynı zamanda mükemmel bir
doğal havalandırma sistemi var. Derinku-
yu’nun toplam alanı 4.5 kilometrekare. Yak-
laşık 20 bin kişinin yaşadığı tahmin ediliyor.
Kaymaklı yeraltı kenti ise Derinkuyu’nun aşa-
ğı yukarı yarısı kadar büyüklükte. Yeraltı şe-
hirlerinin yapımına hangi dönemde başlan-
dığı kesin olarak bilinmiyor. Ancak yeraltı şe-
hirlerinin yapımına milattan önce Hitit ve Frig
uygarlığı döneminde başlandığı ve onuncu
yüzyıla kadar kullanılmaya devam ettiği dü-
şünülüyor.
Yeraltı Kentleri...
K
apadokya’nõn adõnõ, Kõzõlõrmak’õn
kollarõndan birinin, Antik Çağ’da-
ki adõ olan “Kappadoks”a
borçlu olduğunu düşünenler var. Ama, ge-
nel kanõ, “Kapadokya” sözcüğünün, bölgenin
Pers kayõtlarõnda geçen “Katpatuka”dan tü-
rediği. Üstelik bu adõn Persler için şiirsel bir
karşõlõğõ var: “Güzel Atlarõn Yetiştirildiği
Ülke”... Ayrõca Persepolis Sarayõ’nõn
kabartma taş bloklarõnda Pers Kralõ’na he-
diye getiren 23 ülkenin temsilcileri arasõnda
Kapadokyalõlar da güzel at getirirken res-
medilmiş.
Hitit ve Frig mitolojisinde ise Kapadokya
volkanlarõn oluşturduğu, yağmur ve rüzgâr
tanrõlarõnõn sihirli ellerinde biçimlendirdiği,
doğanõn ince ince işlediği büyülü bir bölge ola-
rak geçer. Peribacalarõnõn oluştuğu tarihi sü-
reç içinde insanlar da bu peribacalarõnõn iç-
lerine ev ve kilise oyup fresklerle süsleyerek
binlerce yõl öncesini günümüze tanõklõk etmesi
için şekillendirmiş. Avanos, Zelve, Göreme
ve Uçhisar doğal güzelliklerinin yanõ sõra kül-
türel zenginlikleriyle de yüzyõllar boyunca ta-
rih yazarlarõnõn ve seyyahlarõn ilgisini çekmiş.
Bölgenin en önemli yerleşim yenlerinden
biri olan Uçhisar, Nevşehir- Göreme yolu üze-
rinde, Nevşehir’e 7 km.uzaklõkta. Bölgenin en
yüksek noktasõnda yer alan ve en eski yerle-
şimin ne zaman yapõldõğõ bilinmeyen Uçhi-
sar, yerleşim biçimi açõsõndan Ortahisar’a ve
Ihlara Vadisi’ndeki Selime Kalesi’ne benzi-
yor. Kalenin içindeki çok sayõda oda birbiri-
ne merdiven, tünel ve koridorlarla bağlanmõş.
Odalarõn girişlerinde ise, yeraltõ yerleşimle-
rinde olduğu gibi giriş ve çõkõşõ kontrol altõ-
na almaya yarayan sürgü taşlarõ bulunuyor.
Hasan ve Erciyes dağlarõnõn heybetli manz-
arasõnõn izlenebildiği bir yer olmasõ nedeniyle
özellikle gün batõmõnõn yaklaştõğõ saatlerde zi-
yaretçi akõnõna uğrayan Uçhisar’da eski Rum
evlerinin güzelliği dikkat çekiyor. Köyde
neredeyse hiç yeni ev yok. Eskilerin resto-
rasyonlarõ bittiğinde köyün çehresi daha da de-
ğişecek gibi görünüyor.
Antik devirdeki adõ: Venessa olarak bilinen
Göreme’nin altõnõn, in denilen yeraltõ şehir-
leriyle kaplandõğõ söylenir. Yani; Avanos’tan
yeraltõndan birkaç kilometre yürüyüp, dağõn
yamacõnda, tekrar yerüstüne dönmenin müm-
kün olduğu söyleniyor. Kõzõlõrmak nehrinin
her iki yakasõnda kurulmuş olan Avanos se-
ramik atölyelerinin bulunduğu, toprağõn şe-
killendirilip pişirilerek şekillendiği yerdir.
Avanos’un dağlarõndan ve Kõzõlõrmak’õn es-
ki yataklarõndan yumuşak ve yağlõ kil top-
raklar elendikten sonra iyice yoğrularak ça-
mur haline getiriliyor ve “çark” adõ verilen
ayakla döndürülen tezgâhlarda şekillendiri-
liyor. El yapõmõ parçalarõn bu kadar güzeli-
ni hiçbir yerde bu kadar ucuza bulamazsõnõz.
Avanos’ta Hititler’den beri çarkla çanak-
çömlek yapõldõğõ biliniyor. Bu el sanatõ ka-
vimden kavime, babadan oğula geçerek gü-
nümüze kadar gelmiş... İlçe’deki önemli uğ-
raşlardan birisi de, bağcõlõktõr. Elde edilen
üzüm, sofralõk olarak kullanõlabildiği gibi, ma-
ğaralardaki doğal depolarda şarap üretimin-
de de kullanõlõr. Ev yapõmõ şaraplarõ tadarak
satõn almak mümkün.
Milas Belediye Başkanõ
Karia uygarlığına ve Menteşe Beyliği’ne
başkentlik yapmış olan Milas, bir tarih
ve kültür şehridir. Antik çağlarda “abi-
deler şehri” diye ünlenmiş olan Milas’ın o
gösterişli günlerinden günümüze birçok anıt
eser kalmıştır. Kent içindeki Gümüşkesen
Anıtmezarı, Baltalı Kapı, Uzun Yuva ta-
rihi alanı gibi antik çağ eserlerinin yanı
sıra Beylikler Dönemi’nin ünlü yapıla-
rından Hacıilyas Camii, Ulu Cami, Firuz
Bey Cami gibi anıtsal eserler Milas’ın
zengin tarihinin görkemli tanıklarıdır.
Milas’ın zengin tarihi geçmişinin ve uygar-
lıklara yurt olmuş kültürel zenginliğinin
bir yansıması olan tarihi Milas evleri,
arastası, sokakları da kültür tarihimizde
özgün bir yere sahiptir. Geleneksel Türk
mimarisi ürünü olan evlerin yanı sıra Mi-
las’ın ünlü Macar evleri de ayrı bir sanat
değeri taşır.
‘Hedefimiz
kültür ve tarih
turizmi’
Devamı3.sayfada