23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 15 HAZİRAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Herkes Bizim Gibi mi Düşünecek? Aslında internete getirilen yasakların demokrasiyle çok yakından ilgisi var. Biz herkesin bizim gibi düşünmesi gerektiğine inanıyoruz. Demokrasi algımız, “Bizim gibi düşündüğünüz sürece her şeyi düşünmeye hakkınız var” gibi garip bir anlayış. İnternet yasakları birtakım porno siteler dışta tutulacak olursa, Atatürk’e hakaret, Türkiye düşmanlığı gibi nedenlerle başladı. Bu sitelere Türkiye’den giriş engellenince siteler yayına devam ediyor. Bütün dünya aleyhimizde yapılan kampanyaları rahatlıkla izliyor ama biz göremiyoruz. Bunlara cevap da veremiyoruz. Örneğin biz gazeteci olarak bile bu sitelere girip ne yazdıklarını göremiyoruz. Böyle komik bir şey olabilir mi? Her şeyden önce şunu kabul edelim, dünyadaki bütün insanlar bizi sevmek zorunda değil. Bizim gibi düşünmek zorunda da değil. Biri bize düşmanlık ediyorsa, bizi sevmiyorsa, aleyhimizde bir şey yapıyorsa bunu görmezlikten gelerek, tehditle, şantajla ya da mahkemeler yoluyla onu yok edemeyiz. Her alanda böyle değil mi? Bunca yıldır Ermeni meselesinde adam gibi bir film çekmemişiz, onlar çekince protestoya başlıyoruz, kıyameti kopartıyoruz. Kıbrıs konusunda tamamen haklı olduğumuz tezlerde bile doğru dürüst ne bir film ne bir kitap çıkartmışız, Rumlar yapınca deliye dönüyoruz. Haksızlığa uğradığını düşünmek ve duygusal tepkiler vermek anlaşılabilir bir şey olsa da uzun vadede hiçbir sonuç getirmiyor. Adam internette site açıyorsa sen de açacaksın. İnternette site açmak için trilyonlara gerek yok, lobiye gerek yok. Gidip adamın sitesini hack’leyeceğinize oturup siz de adam gibi site açın, ne düşünüyorsanız yazın, insanlar onu da okusun. En azından o konuyu arama motoruna girdiğinde sizin siteniz de çıksın. Madem senin bir kentin kadar nüfusu olan ülkeler kendilerini inandırıcı kılabiliyor, sen de çocuklarını iyi yetiştir, birbirlerine düşürüp kavga ettireceğine en iyi okullara gönder, çağın en önemli gelişmesini yasaklayacağına o alanda yatırım yap. Çalışacağına şikâyet ederek kimseye bir şey anlatamazsın. Bu, her konuda haksızlığa uğramış mağdur psikolojisini artık bırakalım. Üç beş kişi bize hakaret etti diye koskoca ülke internet yasaklısı konumuna düşer mi? Ama bunun için önce ifade özgürlüğünün kapsamının ne kadar genişlediğini algılamalıyız. Daha kendi içimizde birbirimizin her söylediğinden kavga çıkartırken, herkes kendi gibi düşünmeyeni yaftalayıp karalamakla uğraşırken düşünce ve ifade özgürlüğü gibi kavramlar ancak lafta kalabiliyor. kursatbasar63@gmail.com Ecevit ikinci kez görevlendirdi. Dinci bir parti MSP ile Atatürkçü ve ilerici CHP ortaklõğõ başladõ SÜRECEK P artiler arasõ özlenen çekişmeli bir propaganda sürecinden ge- çen Türkiye’nin, 14 Ekim Pazar günü önüne çõkan siyasal tabloya gö- re hiçbir parti tek başõna iktidar de- ğildi. Üstelik 1965 ve 1969’da tek başõ- na iktidara gelen Adalet Partisi (149 milletvekili ile) ikinci parti konumuna düşüyor; 30 Haziran 1972’de İsmet İnönü’nün yerine CHP Genel Baş- kanlõğõ’na seçilen Bülent Ecevit, 185 milletvekili çõkararak birinci par- ti durumuma geliyordu. Ecevit,Cumhurbaşkanlõğõ seçi- minden sonra kurulan örneğin Talu Hükümeti’ne girmedi ve akõlcõ bu ka- rarõyla 14 Ekim’e kadar seçimine ola- ğan üstü çaba ve çalõşmayla hazõr- landõ. İnönü gibi bir dev lideri deviren bir lider! Halka yatkõn gelen sloganlar- la birden parlayan bir lider! Oysa Demirel, daha çok merkez politikasõyla uğraştõ. Halk dönük slo- ganlar yerine yeni bir anayasa üze- rinden kitlelere seslendi. Yeni hükümet başkanõnõ seçmek ve bu başbakana yeni hükümeti kur- durmak görevini yerine getiren Cum- hurbaşkanõ Korutürk; önce Ecevit, sonra Demirel, sõrasõyla 48 millet- vekilli Milli Selamet Partisi lideri Necmettin Erbakan, Demokrat Par- ti (45), Genel Başkanõ Ferruh Boz- beyli ve Cumhuriyetçi Güven Parti- si (13) Feyzioğlu ile Milliyetçi Ha- reket Partisi (3) Alparslan Tür- keş’le görüştü. En fazla milletvekili olan CHP li- deri Ecevit’i hükümeti kurmakla gö- revlendirdi. CHP lideri Erbakan’a ortaklõk öner- di. MSP lideri yan çizdi. Görevi iade etti. Görevi Demirel’e ver- di. AP liderine Erbakan evet demişti ama iki par- tinin toplam milletvekili güvenoyu almaya yetmi- yordu. O da iade etti. Başarõsõz denemeler- den sonra zaman zaman siyaseti dalgalandõracak bir girişimde bulundu Korutürk: Ecevit ile De- mirel’i Köşk’e çağõrdõ. İki partinin ortak hü- kümet kurmalarõnõ öner- di. Bu girişimi de olumlu bir sonuç vermedi. Ali Baransel; “Türlü çeşit sorunlarla boğu- şan Türkiye’de hükü- metin kurulamaması toplumda gerginlik ya- rattığının farkında olan Korutürk; danışman- larıyla çeşitli seçenekler üzerinde çalışırken … ….MSP’nin önde gi- den isimlerinden Oğuz- han Asiltürk ile arka- daşlarının “CHP ile or- taklığa sıcak baktıkları haberleri de kulislerde ısrarla ‘söylenmeye baş- ladõ.’” dedi. Bülent Ecevit ikinci kez başbakanlõkla gö- revlendirdi ve: Uzun pazarlõklardan sonra; 26 Ocak 1974’te CHP- MSP ortak hükümeti kuruldu. Pek çok çevrede Ecevit’in dinci bir parti MSP ile Atatürkçü ve ilerici CHP ortaklõğõnõ “dindarlıkla laik- liğin ve dindarlıkla özellikle eko- nomik alandaki ilericili- ğin çeliştiği yolundaki ‘tarihsel yanõlgõyõ’ gide- receği” iddiasõyla bu hü- kümeti kurduğu söylendi, yazõldõ. Daha ilk aylardan ortak- lar arasõnda çeşitli temel ko- nularda çatõşma ve çekiş- meler baş gösterdi. Fakat: Bu tartõşmalarõ, çekiş- meleri bir anda geri plana atan olay patlak verdi: Kõbrõs’ta Milli Muhafõz- lar, Başkan Makarios’u devirdi. (15 Temmuz 1974) Afyon’a giderken yarõ yolda darbeyi işiten Ecevit hemen Ankara’ya döndü. Prof. Dr. Hikmet Öz- demir’in “Denizcilerimi- ze” adlõ kitabõnda yazdõğõ- na göre: Uzun saatler süren ve Kõbrõs’a müdahale kara- rõnõn alõndõğõ Bakanlar Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu toplantõlarõna baş- kanlõk eden Cumhurbaş- kanõ Fahri Korutürk: “…Beyler, Kıbrıs Türk- lerini korumak için bir şey yapmak istiyorsa- nız, sırası şimdidir. Eğer şimdi yapamazsanız bir daha hiçbir zaman ya- pamazsınız” dedi. Kõbrõs Barõş Harekâtõ’nõn bu dizinin konusu olmayan uzun bir öyküsü var. Harekât hemen her alan- da, diplomasi alanõnda askersel alan- da Ecevit’in başarõlarõyla başlamõş ve sonuçlanmõştõ. Fakat -medyada ve siyasal çevre- lerde- Cumhurbaşkanõ Korutürk’ün müdahaleden önceki ve müdahale- ye karar verilen Bakanlar Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu toplantõsõn- daki duruşunun üzerinde nedense durulmadõ. Ali Baransel’den medya ve siya- setin Korutürk’ün rolüne -en azõndan- neden değinmediğini ve Korutürk’ün bu konudaki söylemlerini anlatmasõnõ istedim. Baransel, “Cumhurbaşkanı Ko- rutürk bana özel bir sohbetimiz- de şunları söyledi” dedi: “Yapı itibarıyla ön planda ol- mayı, kendimden söz ettirmeyi pek sevmem. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başarısının paylaşımı konusunda, o günlerde Sayın Ecevit ve Sayın Erbakan’ı basın önündeki müca- delesini hazin bir gülümseme ve ib- retle takip ettim. Basınla ilişkileri nedeniyle bu konuda Sayın Ecevit daha çok ön plana çıktı. Hatta Ba- rış Harekâtı’nın bir numaralı kah- ramanı ilan edildi. Aylarca bu du- rum birçok gazete sayfalarında tefrikalar halinde yayımlandı. İşin aslına bakılırsa, Kıbrıs Ha- rekâtı’nın zaruretini ben başın- dan beri savundum. Hatta konu- nun görüşüldüğü son Milli Gü- venlik Kurulu toplantısında da hükümeti yüreklendirdim ve tam destek verdim” Korutürk yõllar sonra “yapı itiba- rıyla ön planda olmanın” Barõş Harekâtõ sõrasõndaki rolünün ka- muoyu tarafõndan nasõl engellediği- ni, siyasetin acõmazlõğõnõ açõklamõş- tõ Baransel’e... Zıt kutuplar bir arada FAKATSİYASET... A li Baransel’e, Cumhurbaşkanõ Koru- türk’ün yedi yõl sõk sõk görüştüğü dö- nemin üç önemli siyasal aktörü hak- kõndaki düşüncelerini sordum. “Size zaman za- man anlattım ve yazdım da görüşlerini” de- di. Bõçak Sõrtõnda adõnõ verdiği bir kitapta ya- yõmlamõştõ.. On altõ yõl, dile kolay. Çankaya Köşkü’nde çok duyarlõ bir görevi başarõyla tamamlamõştõ Baransel. Korutürk ve Evren gibi birbirine tamamen zõt, ayrõ dünyalarõn insanõ, iki devlet başkanõna yõl- larca kesintisiz basõn danõşmanlõğõ yapmak, her babayiğidin harcõ değildi ve Baransel, devlet bü- rokrasisinde ender rastlanan bir örnekti... Üç siyaset adamõnõ nasõl değerlendiriyordu Korutürk? Baransel önce MSP lideri Necmettin Erba- kan ile ilgili görüşlerini anlattõ... “Korutürk, MSP’nin dünya görüşünü çağdışı olarak değerlendirir, rejim açısından sakıncalı görürdü. Köşk’te görev yaptığım yıllarda bir sohbet sırasında ‘MSP karşõsõn- da daha kararlõ ve sert bir tavõr takõnmak gere- kir. Ecevit ve benzerleri gibi romantik duygu- larla değil’ demişti. Korutürk’ün, jest ve mi- miklerini çok abartılı bulduğu konuşma bi- çiminden, özellikle ses tonundan rahatsız duy- duğu Erbakan’a karşı, soğuk ve mesafeli bir yaklaşımı vardı... Erbakan’ın alçakgönüllü, saygılı davranışlarını içtenlikten uzak, asıl dü- şüncelerini saklayan davranış biçimleri ola- rak yorumlardı. CHP-MSP koalisyonunun bozulmasın- dan bir süre sonra da bana MSP’nin koa- lisyondaki etkinliğini azaltmak için görev yet- kilerinin sınırlarını aşmadan çaba gösterdi- ğini söylemişti. Korutürk bu çabalarını açıklarken de ‘MSP’li bakanlarõn ve yöneticilerinin çeşitli tö- ren ve toplantõlarda yaptõklarõ konuşmalarõn suç olup olmadõğõnõn titiz ve dikkatli şekilde takip edilmesini istedim’ demiş ve eklemişti: Dönemin cumhuriyet savcılarını bu amaç- la Köşk’e davet ederek kendileriyle görüş- tüm. Onlardan MSP yetkililerinin suç teşkil edecek konuşmaları konusunda uyarlama- larını, hatta daha da ileri gidilirse kanunlar çerçevesinde partilerinin kapatılabileceğine dikkatlerini çekmelerini istedim. Ancak üzülerek ifade edeyim ki, kanun adamları- nın bir bölümünü ürkek ve karamsar gör- düm.” Sonra Cumhurbaşkanõ’nõn CHP lideri Bülent Ecevit ile ilgili değerlendirmesini özetledi: “Korutürk, Ecevit’i yazar ve şair olarak takdir eder, İngilizceye hâkimiyetinden öv- gü ile söz ederdi. Alçakgönüllüğünü ve ne- zaketini ayrıca çok beğenirdi. Ancak politikadaki hırçın ve sert tutumuna hayret ederdi. Ecevit’in, ABD’nin (Kıbrıs Ba- rış Harekâtı’ndan sonra uygulamaya baş- lattığı) ambargo karşısındaki yaklaşımını ya- dırgadığını, ‘Şu politikacõlar ne kadar aceleci ve hissi hareket ediyorlar, doğrusu anlamak mümkün değil. Ülkenin geleceğini ve kaderi- ni ilgilendiren konularda daha soğukkanlõ ha- reket edemezler mi?’ diyerek dile getirirdi.” Korutürk politikacõlarõn bir görüş açõklama- dan önce uzmanlardan, akademisyenlerden görüş almalarõ gerektiğine inanõyor ve ABD am- bargosu üzerinden Ecevit’e bir eleştiri yönel- tiyor: “İleri sürdüğü düşüncelere bakın. Karar açıklanıyor, bir gün bile beklemeden özel bir araştırma ve çalışma gereğini duymadan be- yanat veriyor. Bu karar alınırken -Amerikan üslerinin kullanımına ilişkin şartların yeniden gözden geçirilmesi için ABD’ye 30 günlük süre ve- rilmesi hakkındaki Bakanlar Kurulu kara- rında- ben de Milli Güvenlik Kurulu’na baş- kanlık ettim. Her şey en ince ayrıntısına ka- dar ele alındı ve değerlendirildi. ABD ile hemen 24 saat içinde ilişkileri kes- mek mümkün mü?Adamlarla yarım yüzyı- la yaklaşan bir süredir işbirliği yapmışız. Her konuda kendilerini bize bağımlı hale getirmişler. Çok nazik bir coğrafi bölgede bu- lunan Türkiye, başına bir bela gelirse, baş- ta harp araç ve gereçleri olmak üzere birçok ihtiyacını nereden karşılayacak?” B arõş Harekâtõ’nõ paylaşõmõnda gerçek yüzünü gösterdi. Milli Selametçiler Ecevit’i barõş yo- luyla soruna çözüm aramak ve derhal Kõbrõs’a müdahale etmemekle suçladõlar.. Fakat olaylarõn -baştan sona kadar izleyen, Kõbrõs’a Türk askeriyle çõkan ilk gazeteci olarak- yõllar sonra gerçeği söylemeliyim:: Başbakan Ecevit, çok doğru politikalar izledi; önce barõş yollarõnõ denedi, ancak başarõlõ sonuç alamayõn- ca Kõbrõs’a müdahale kararõnõ uygulamaya girişti.. Kõbrõs Barõş Harekâtõ’nõn etkileri sürerken hükümet ortaklarõ arasõndaki anlaşmazlõklar da doruk nokta- sõndaydõ. Ecevit, MSP’nin son gelişmeleri dikkate almadan hü- kümet içindeki çatõşma noktalarõnõ körüklemesini da- yanamadõ. Ülkede benzin, yağ, şeker, tüp gaz sõkõntõ- larõ ve bu sõkõntõlarõn sonucu olarak kuyruklar döne- mi başladõ ve… Ecevit, 18 Eylül 1974’de istifa etti. Ecevit hükümet sorununun erken seçimle çözümle- nebileceğini savunuyordu ama…. Cumhurbaşkanõ Fahri Korutürk, yedi yõllõk köşk ya- şamõnda ikinci hükümet bunalõmõ ile karşõ karşõyaydõ. Korutürk’ün biraz alayla karõşõk ama gerçeği yan- sõtan şu sözleri Köşk’teki yedi yõlõnõ özetliyor: “Öldüğümde sorgu melekleri ‘Dünyada ne yaptõn?’ diye sorduklarında herhalde ‘hükümet buhranlarõnõ çözmeye çalõşmakla vakit geçirdim’ karşılığını vereceğim.” Cüppeli Ahmet’ten Gülen’e tepki Haber Merkezi - Cüppeli Ahmet olarak bilinen Mah- mut Ünlü, Mavi Marmara gemisine İsrail tarafõndan ya- põlan baskõna ve bu konuda Fethullah Gülen’in yaptõğõ açõklamayla ilgili konuştu. İstanbul’da yaklaşõk 20 bin kişiye seslenen Cüppeli Ah- met, “Şimdi bazõlarõnõn dedi- ği gibi İsrail zalim otoritesine itaat etmek, on- lardan izin almak gerekiyor. Bu asla doğru de- ğildir. Bu lafõ söyleyen şuur sahibi olamaz. Kâfire, zalime boyun eğmek, itaat etmek ol- maz” diyerek Gülen’e tepki gösterdi. ‘Sarıgül gerekirse istifa eder’ ADANA (Cumhuriyet) - Türkiye Değişim Hareketi (TDH) Genel Sekreteri Hasan Aydõn, 26 Haziran’da partilerinin kurulacağõnõ belirte- rek, hareketin lideri Mustafa Sarõgül’ün beledi- ye başkanlõğõ görevinden istifa etmesi gereki- yorsa bunun gereğini yerine getireceğini söyle- di. Adana İl Başkanlõğõ’nda basõn toplantõsõ dü- zenleyen Aydõn, “Sarõgül’ün önderliğinde parti- miz kuruluyor. Kurulduktan sonra bir hafta An- kara’dayõz, bir hafta sonra ise İstanbul buluş- masõ var. Ardõndan mitingler yapacağõz” dedi. Maaş alamadı başkana saldırdı Yurt Haberleri Servisi - Yozgat’õn Yenifakõlõ ilçesinde yaklaşõk 15 aydõr çalõşanlarõna düzenli maaş ödeyemeyen Yenifakõlõ Belediyesi 70 çalõ- şana 150’şer lira avans ödemeye başladõ. Bu sõ- rada temizlik işçilerinden Ali Ç. ihtiyacõ nede- niyle kendisine daha fazla ödeme yapõlmasõnõ istedi. Tartõştõğõ muhasebe görevlisini darp ettiği ileri sürülen Ali Ç. yangõn söndürme malzeme- leri arasõndan aldõğõ baltayla Belediye Başkanõ Hüseyin Uyar’õn makam odasõna girmeye çalõş- tõ. Ali Ç. polis tarafõndan gözaltõna alõndõ. Seyfi Oktay taburcu oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda hakkõnda gözaltõ kara- rõ çõkarõlan ancak yüksek tansiyon teşhisiyle ya- tõrõldõğõ hastanede kalbine stent takõlan eski Adalet Bakanõ Seyfi Oktay taburcu edildi. Ok- tay hakkõndaki gözaltõ kararõna savcõlarõn yetki- siz karar verdiği gerekçesiyle itiraz edilmişti. Ahmet Piriştina anılıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir’in unutulmaz belediye başkanlarõndan Ahmet Pi- riştina, ölümünün 6. yõlõ nedeniyle bugün Narlõ- dere’deki mezarõ başõnda saat 09.00’da anõlacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği tö- rene, Piriştina ailesi, Büyükşehir Belediye Baş- kanõ Aziz Kocaoğlu, ilçe belediye başkanlarõ da katõlacak. Piriştina, 15 Haziran 2004’te kalp kri- zi sonucu yaşamõnõ yitirmişti. ECEVİT, ERBAKAN VE DEMİREL İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMELERİ Korutürk’ünyedi yõl süren cumhur- başkanlõğõ döneminin bir diğer aktörü Sü- leyman Demirel’di. Korutürk’ün Adalet Partisi Genel Başka- nõ’yla ilgili değerlendirmesi şöyleydi: “Demirel kabiliyetli, kültürlü bir insan. Ay- rõca çevresinin etkisi altõnda kalmayan, ken- disi düşünen, karar veren ve onu tatbik eden bir lider. Düşünen ve karar veren bir lider ol- duğunu doğrulayan bir örnek vereyim. Bir sohbet sõrasõnda Demirel bana, ‘Sayõn Cum- hurbaşkanõm, bir defa Devlet Personel Ka- nunu konusunda, Maliye Bakanõ Mesut Erez’i dinledim. Bu kamburun altõndan hâlâ kalka- mõyorum’ demişti. Ancak, ihtirasõnõn sõnõrõ ol- mayan bir karakteri var. Bazen amaca ulaş- mak için insanõ düş kõrõklõğõna uğratan tutum ve davranõşlar sergileyebiliyor. Mesela kõrõcõ oluyor, ağõr eleştirilerde bu- lunabiliyor. Birbirini tutmayan, gelişen görüş ve dü- şünceler ortaya atabiliyor.” ‘DEMİREL KABİLİYETLİ VE KÜLTÜRLÜ’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle