Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
15 HAZİRAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
HAYAL ve GERÇEK
KÜRŞAT BAŞAR
Herkes Bizim
Gibi mi Düşünecek?
Aslında internete getirilen yasakların
demokrasiyle çok yakından ilgisi var.
Biz herkesin bizim gibi düşünmesi gerektiğine
inanıyoruz. Demokrasi algımız, “Bizim gibi
düşündüğünüz sürece her şeyi düşünmeye
hakkınız var” gibi garip bir anlayış.
İnternet yasakları birtakım porno siteler dışta
tutulacak olursa, Atatürk’e hakaret, Türkiye
düşmanlığı gibi nedenlerle başladı.
Bu sitelere Türkiye’den giriş engellenince siteler
yayına devam ediyor. Bütün dünya aleyhimizde
yapılan kampanyaları rahatlıkla izliyor ama biz
göremiyoruz. Bunlara cevap da veremiyoruz.
Örneğin biz gazeteci olarak bile bu sitelere girip
ne yazdıklarını göremiyoruz.
Böyle komik bir şey olabilir mi?
Her şeyden önce şunu kabul edelim, dünyadaki
bütün insanlar bizi sevmek zorunda değil. Bizim
gibi düşünmek zorunda da değil. Biri bize
düşmanlık ediyorsa, bizi sevmiyorsa, aleyhimizde
bir şey yapıyorsa bunu görmezlikten gelerek,
tehditle, şantajla ya da mahkemeler yoluyla onu
yok edemeyiz.
Her alanda böyle değil mi?
Bunca yıldır Ermeni meselesinde adam gibi bir
film çekmemişiz, onlar çekince protestoya
başlıyoruz, kıyameti kopartıyoruz.
Kıbrıs konusunda tamamen haklı olduğumuz
tezlerde bile doğru dürüst ne bir film ne bir kitap
çıkartmışız, Rumlar yapınca deliye dönüyoruz.
Haksızlığa uğradığını düşünmek ve duygusal
tepkiler vermek anlaşılabilir bir şey olsa da uzun
vadede hiçbir sonuç getirmiyor.
Adam internette site açıyorsa sen de
açacaksın. İnternette site açmak için trilyonlara
gerek yok, lobiye gerek yok. Gidip adamın sitesini
hack’leyeceğinize oturup siz de adam gibi site
açın, ne düşünüyorsanız yazın, insanlar onu da
okusun. En azından o konuyu arama motoruna
girdiğinde sizin siteniz de çıksın.
Madem senin bir kentin kadar nüfusu olan
ülkeler kendilerini inandırıcı kılabiliyor, sen de
çocuklarını iyi yetiştir, birbirlerine düşürüp kavga
ettireceğine en iyi okullara gönder, çağın en
önemli gelişmesini yasaklayacağına o alanda
yatırım yap. Çalışacağına şikâyet ederek kimseye
bir şey anlatamazsın.
Bu, her konuda haksızlığa uğramış mağdur
psikolojisini artık bırakalım. Üç beş kişi bize
hakaret etti diye koskoca ülke internet yasaklısı
konumuna düşer mi?
Ama bunun için önce ifade özgürlüğünün
kapsamının ne kadar genişlediğini algılamalıyız.
Daha kendi içimizde birbirimizin her
söylediğinden kavga çıkartırken, herkes kendi gibi
düşünmeyeni yaftalayıp karalamakla uğraşırken
düşünce ve ifade özgürlüğü gibi kavramlar ancak
lafta kalabiliyor.
kursatbasar63@gmail.com
Ecevit ikinci kez görevlendirdi. Dinci bir parti MSP ile Atatürkçü ve ilerici CHP ortaklõğõ başladõ
SÜRECEK
P
artiler arasõ özlenen çekişmeli
bir propaganda sürecinden ge-
çen Türkiye’nin, 14 Ekim Pazar
günü önüne çõkan siyasal tabloya gö-
re hiçbir parti tek başõna iktidar de-
ğildi.
Üstelik 1965 ve 1969’da tek başõ-
na iktidara gelen Adalet Partisi (149
milletvekili ile) ikinci parti konumuna
düşüyor; 30 Haziran 1972’de İsmet
İnönü’nün yerine CHP Genel Baş-
kanlõğõ’na seçilen Bülent Ecevit,
185 milletvekili çõkararak birinci par-
ti durumuma geliyordu.
Ecevit,Cumhurbaşkanlõğõ seçi-
minden sonra kurulan örneğin Talu
Hükümeti’ne girmedi ve akõlcõ bu ka-
rarõyla 14 Ekim’e kadar seçimine ola-
ğan üstü çaba ve çalõşmayla hazõr-
landõ.
İnönü gibi bir dev lideri deviren bir
lider! Halka yatkõn gelen sloganlar-
la birden parlayan bir lider!
Oysa Demirel, daha çok merkez
politikasõyla uğraştõ. Halk dönük slo-
ganlar yerine yeni bir anayasa üze-
rinden kitlelere seslendi.
Yeni hükümet başkanõnõ seçmek ve
bu başbakana yeni hükümeti kur-
durmak görevini yerine getiren Cum-
hurbaşkanõ Korutürk; önce Ecevit,
sonra Demirel, sõrasõyla 48 millet-
vekilli Milli Selamet Partisi lideri
Necmettin Erbakan, Demokrat Par-
ti (45), Genel Başkanõ Ferruh Boz-
beyli ve Cumhuriyetçi Güven Parti-
si (13) Feyzioğlu ile Milliyetçi Ha-
reket Partisi (3) Alparslan Tür-
keş’le görüştü.
En fazla milletvekili olan CHP li-
deri Ecevit’i hükümeti kurmakla gö-
revlendirdi.
CHP lideri Erbakan’a ortaklõk öner-
di. MSP lideri yan çizdi.
Görevi iade etti.
Görevi Demirel’e ver-
di. AP liderine Erbakan
evet demişti ama iki par-
tinin toplam milletvekili
güvenoyu almaya yetmi-
yordu. O da iade etti.
Başarõsõz denemeler-
den sonra zaman zaman
siyaseti dalgalandõracak
bir girişimde bulundu
Korutürk: Ecevit ile De-
mirel’i Köşk’e çağõrdõ.
İki partinin ortak hü-
kümet kurmalarõnõ öner-
di.
Bu girişimi de olumlu
bir sonuç vermedi.
Ali Baransel; “Türlü
çeşit sorunlarla boğu-
şan Türkiye’de hükü-
metin kurulamaması
toplumda gerginlik ya-
rattığının farkında olan
Korutürk; danışman-
larıyla çeşitli seçenekler
üzerinde çalışırken …
….MSP’nin önde gi-
den isimlerinden Oğuz-
han Asiltürk ile arka-
daşlarının “CHP ile or-
taklığa sıcak baktıkları
haberleri de kulislerde
ısrarla ‘söylenmeye baş-
ladõ.’” dedi.
Bülent Ecevit ikinci
kez başbakanlõkla gö-
revlendirdi ve:
Uzun pazarlõklardan
sonra; 26 Ocak 1974’te
CHP- MSP ortak hükümeti kuruldu.
Pek çok çevrede Ecevit’in dinci bir
parti MSP ile Atatürkçü ve ilerici
CHP ortaklõğõnõ “dindarlıkla laik-
liğin ve dindarlıkla özellikle eko-
nomik alandaki ilericili-
ğin çeliştiği yolundaki
‘tarihsel yanõlgõyõ’ gide-
receği” iddiasõyla bu hü-
kümeti kurduğu söylendi,
yazõldõ.
Daha ilk aylardan ortak-
lar arasõnda çeşitli temel ko-
nularda çatõşma ve çekiş-
meler baş gösterdi. Fakat:
Bu tartõşmalarõ, çekiş-
meleri bir anda geri plana
atan olay patlak verdi:
Kõbrõs’ta Milli Muhafõz-
lar, Başkan Makarios’u
devirdi. (15 Temmuz 1974)
Afyon’a giderken yarõ
yolda darbeyi işiten Ecevit
hemen Ankara’ya döndü.
Prof. Dr. Hikmet Öz-
demir’in “Denizcilerimi-
ze” adlõ kitabõnda yazdõğõ-
na göre:
Uzun saatler süren ve
Kõbrõs’a müdahale kara-
rõnõn alõndõğõ Bakanlar
Kurulu ve Milli Güvenlik
Kurulu toplantõlarõna baş-
kanlõk eden Cumhurbaş-
kanõ Fahri Korutürk:
“…Beyler, Kıbrıs Türk-
lerini korumak için bir
şey yapmak istiyorsa-
nız, sırası şimdidir. Eğer
şimdi yapamazsanız bir
daha hiçbir zaman ya-
pamazsınız” dedi.
Kõbrõs Barõş Harekâtõ’nõn
bu dizinin konusu olmayan
uzun bir öyküsü var.
Harekât hemen her alan-
da, diplomasi alanõnda askersel alan-
da Ecevit’in başarõlarõyla başlamõş ve
sonuçlanmõştõ.
Fakat -medyada ve siyasal çevre-
lerde- Cumhurbaşkanõ Korutürk’ün
müdahaleden önceki ve müdahale-
ye karar verilen Bakanlar Kurulu ve
Milli Güvenlik Kurulu toplantõsõn-
daki duruşunun üzerinde nedense
durulmadõ.
Ali Baransel’den medya ve siya-
setin Korutürk’ün rolüne -en azõndan-
neden değinmediğini ve Korutürk’ün
bu konudaki söylemlerini anlatmasõnõ
istedim.
Baransel, “Cumhurbaşkanı Ko-
rutürk bana özel bir sohbetimiz-
de şunları söyledi” dedi:
“Yapı itibarıyla ön planda ol-
mayı, kendimden söz ettirmeyi pek
sevmem. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın
başarısının paylaşımı konusunda,
o günlerde Sayın Ecevit ve Sayın
Erbakan’ı basın önündeki müca-
delesini hazin bir gülümseme ve ib-
retle takip ettim. Basınla ilişkileri
nedeniyle bu konuda Sayın Ecevit
daha çok ön plana çıktı. Hatta Ba-
rış Harekâtı’nın bir numaralı kah-
ramanı ilan edildi. Aylarca bu du-
rum birçok gazete sayfalarında
tefrikalar halinde yayımlandı.
İşin aslına bakılırsa, Kıbrıs Ha-
rekâtı’nın zaruretini ben başın-
dan beri savundum. Hatta konu-
nun görüşüldüğü son Milli Gü-
venlik Kurulu toplantısında da
hükümeti yüreklendirdim ve tam
destek verdim”
Korutürk yõllar sonra “yapı itiba-
rıyla ön planda olmanın” Barõş
Harekâtõ sõrasõndaki rolünün ka-
muoyu tarafõndan nasõl engellediği-
ni, siyasetin acõmazlõğõnõ açõklamõş-
tõ Baransel’e...
Zıt kutuplar bir arada
FAKATSİYASET...
A
li Baransel’e, Cumhurbaşkanõ Koru-
türk’ün yedi yõl sõk sõk görüştüğü dö-
nemin üç önemli siyasal aktörü hak-
kõndaki düşüncelerini sordum. “Size zaman za-
man anlattım ve yazdım da görüşlerini” de-
di. Bõçak Sõrtõnda adõnõ verdiği bir kitapta ya-
yõmlamõştõ..
On altõ yõl, dile kolay. Çankaya Köşkü’nde
çok duyarlõ bir görevi başarõyla tamamlamõştõ
Baransel.
Korutürk ve Evren gibi birbirine tamamen zõt,
ayrõ dünyalarõn insanõ, iki devlet başkanõna yõl-
larca kesintisiz basõn danõşmanlõğõ yapmak, her
babayiğidin harcõ değildi ve Baransel, devlet bü-
rokrasisinde ender rastlanan bir örnekti...
Üç siyaset adamõnõ nasõl değerlendiriyordu
Korutürk?
Baransel önce MSP lideri Necmettin Erba-
kan ile ilgili görüşlerini anlattõ...
“Korutürk, MSP’nin dünya görüşünü
çağdışı olarak değerlendirir, rejim açısından
sakıncalı görürdü. Köşk’te görev yaptığım
yıllarda bir sohbet sırasında ‘MSP karşõsõn-
da daha kararlõ ve sert bir tavõr takõnmak gere-
kir. Ecevit ve benzerleri gibi romantik duygu-
larla değil’ demişti. Korutürk’ün, jest ve mi-
miklerini çok abartılı bulduğu konuşma bi-
çiminden, özellikle ses tonundan rahatsız duy-
duğu Erbakan’a karşı, soğuk ve mesafeli bir
yaklaşımı vardı... Erbakan’ın alçakgönüllü,
saygılı davranışlarını içtenlikten uzak, asıl dü-
şüncelerini saklayan davranış biçimleri ola-
rak yorumlardı.
CHP-MSP koalisyonunun bozulmasın-
dan bir süre sonra da bana MSP’nin koa-
lisyondaki etkinliğini azaltmak için görev yet-
kilerinin sınırlarını aşmadan çaba gösterdi-
ğini söylemişti.
Korutürk bu çabalarını açıklarken de
‘MSP’li bakanlarõn ve yöneticilerinin çeşitli tö-
ren ve toplantõlarda yaptõklarõ konuşmalarõn suç
olup olmadõğõnõn titiz ve dikkatli şekilde takip
edilmesini istedim’ demiş ve eklemişti:
Dönemin cumhuriyet savcılarını bu amaç-
la Köşk’e davet ederek kendileriyle görüş-
tüm. Onlardan MSP yetkililerinin suç teşkil
edecek konuşmaları konusunda uyarlama-
larını, hatta daha da ileri gidilirse kanunlar
çerçevesinde partilerinin kapatılabileceğine
dikkatlerini çekmelerini istedim. Ancak
üzülerek ifade edeyim ki, kanun adamları-
nın bir bölümünü ürkek ve karamsar gör-
düm.”
Sonra Cumhurbaşkanõ’nõn CHP lideri Bülent
Ecevit ile ilgili değerlendirmesini özetledi:
“Korutürk, Ecevit’i yazar ve şair olarak
takdir eder, İngilizceye hâkimiyetinden öv-
gü ile söz ederdi. Alçakgönüllüğünü ve ne-
zaketini ayrıca çok beğenirdi.
Ancak politikadaki hırçın ve sert tutumuna
hayret ederdi. Ecevit’in, ABD’nin (Kıbrıs Ba-
rış Harekâtı’ndan sonra uygulamaya baş-
lattığı) ambargo karşısındaki yaklaşımını ya-
dırgadığını, ‘Şu politikacõlar ne kadar aceleci
ve hissi hareket ediyorlar, doğrusu anlamak
mümkün değil. Ülkenin geleceğini ve kaderi-
ni ilgilendiren konularda daha soğukkanlõ ha-
reket edemezler mi?’ diyerek dile getirirdi.”
Korutürk politikacõlarõn bir görüş açõklama-
dan önce uzmanlardan, akademisyenlerden
görüş almalarõ gerektiğine inanõyor ve ABD am-
bargosu üzerinden Ecevit’e bir eleştiri yönel-
tiyor:
“İleri sürdüğü düşüncelere bakın. Karar
açıklanıyor, bir gün bile beklemeden özel bir
araştırma ve çalışma gereğini duymadan be-
yanat veriyor.
Bu karar alınırken -Amerikan üslerinin
kullanımına ilişkin şartların yeniden gözden
geçirilmesi için ABD’ye 30 günlük süre ve-
rilmesi hakkındaki Bakanlar Kurulu kara-
rında- ben de Milli Güvenlik Kurulu’na baş-
kanlık ettim. Her şey en ince ayrıntısına ka-
dar ele alındı ve değerlendirildi.
ABD ile hemen 24 saat içinde ilişkileri kes-
mek mümkün mü?Adamlarla yarım yüzyı-
la yaklaşan bir süredir işbirliği yapmışız.
Her konuda kendilerini bize bağımlı hale
getirmişler. Çok nazik bir coğrafi bölgede bu-
lunan Türkiye, başına bir bela gelirse, baş-
ta harp araç ve gereçleri olmak üzere birçok
ihtiyacını nereden karşılayacak?”
B
arõş Harekâtõ’nõ paylaşõmõnda gerçek yüzünü
gösterdi. Milli Selametçiler Ecevit’i barõş yo-
luyla soruna çözüm aramak ve derhal Kõbrõs’a
müdahale etmemekle suçladõlar..
Fakat olaylarõn -baştan sona kadar izleyen, Kõbrõs’a
Türk askeriyle çõkan ilk gazeteci olarak- yõllar sonra
gerçeği söylemeliyim::
Başbakan Ecevit, çok doğru politikalar izledi; önce
barõş yollarõnõ denedi, ancak başarõlõ sonuç alamayõn-
ca Kõbrõs’a müdahale kararõnõ uygulamaya girişti..
Kõbrõs Barõş Harekâtõ’nõn etkileri sürerken hükümet
ortaklarõ arasõndaki anlaşmazlõklar da doruk nokta-
sõndaydõ.
Ecevit, MSP’nin son gelişmeleri dikkate almadan hü-
kümet içindeki çatõşma noktalarõnõ körüklemesini da-
yanamadõ. Ülkede benzin, yağ, şeker, tüp gaz sõkõntõ-
larõ ve bu sõkõntõlarõn sonucu olarak kuyruklar döne-
mi başladõ ve… Ecevit, 18 Eylül 1974’de istifa etti.
Ecevit hükümet sorununun erken seçimle çözümle-
nebileceğini savunuyordu ama….
Cumhurbaşkanõ Fahri Korutürk, yedi yõllõk köşk ya-
şamõnda ikinci hükümet bunalõmõ ile karşõ karşõyaydõ.
Korutürk’ün biraz alayla karõşõk ama gerçeği yan-
sõtan şu sözleri Köşk’teki yedi yõlõnõ özetliyor:
“Öldüğümde sorgu melekleri ‘Dünyada ne
yaptõn?’ diye sorduklarında herhalde ‘hükümet
buhranlarõnõ çözmeye çalõşmakla vakit geçirdim’
karşılığını vereceğim.”
Cüppeli Ahmet’ten Gülen’e tepki
Haber Merkezi - Cüppeli
Ahmet olarak bilinen Mah-
mut Ünlü, Mavi Marmara
gemisine İsrail tarafõndan ya-
põlan baskõna ve bu konuda
Fethullah Gülen’in yaptõğõ
açõklamayla ilgili konuştu.
İstanbul’da yaklaşõk 20 bin
kişiye seslenen Cüppeli Ah-
met, “Şimdi bazõlarõnõn dedi-
ği gibi İsrail zalim otoritesine itaat etmek, on-
lardan izin almak gerekiyor. Bu asla doğru de-
ğildir. Bu lafõ söyleyen şuur sahibi olamaz.
Kâfire, zalime boyun eğmek, itaat etmek ol-
maz” diyerek Gülen’e tepki gösterdi.
‘Sarıgül gerekirse istifa eder’
ADANA (Cumhuriyet) - Türkiye Değişim
Hareketi (TDH) Genel Sekreteri Hasan Aydõn,
26 Haziran’da partilerinin kurulacağõnõ belirte-
rek, hareketin lideri Mustafa Sarõgül’ün beledi-
ye başkanlõğõ görevinden istifa etmesi gereki-
yorsa bunun gereğini yerine getireceğini söyle-
di. Adana İl Başkanlõğõ’nda basõn toplantõsõ dü-
zenleyen Aydõn, “Sarõgül’ün önderliğinde parti-
miz kuruluyor. Kurulduktan sonra bir hafta An-
kara’dayõz, bir hafta sonra ise İstanbul buluş-
masõ var. Ardõndan mitingler yapacağõz” dedi.
Maaş alamadı başkana saldırdı
Yurt Haberleri Servisi - Yozgat’õn Yenifakõlõ
ilçesinde yaklaşõk 15 aydõr çalõşanlarõna düzenli
maaş ödeyemeyen Yenifakõlõ Belediyesi 70 çalõ-
şana 150’şer lira avans ödemeye başladõ. Bu sõ-
rada temizlik işçilerinden Ali Ç. ihtiyacõ nede-
niyle kendisine daha fazla ödeme yapõlmasõnõ
istedi. Tartõştõğõ muhasebe görevlisini darp ettiği
ileri sürülen Ali Ç. yangõn söndürme malzeme-
leri arasõndan aldõğõ baltayla Belediye Başkanõ
Hüseyin Uyar’õn makam odasõna girmeye çalõş-
tõ. Ali Ç. polis tarafõndan gözaltõna alõndõ.
Seyfi Oktay taburcu oldu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ergenekon
soruşturmasõ kapsamõnda hakkõnda gözaltõ kara-
rõ çõkarõlan ancak yüksek tansiyon teşhisiyle ya-
tõrõldõğõ hastanede kalbine stent takõlan eski
Adalet Bakanõ Seyfi Oktay taburcu edildi. Ok-
tay hakkõndaki gözaltõ kararõna savcõlarõn yetki-
siz karar verdiği gerekçesiyle itiraz edilmişti.
Ahmet Piriştina anılıyor
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir’in
unutulmaz belediye başkanlarõndan Ahmet Pi-
riştina, ölümünün 6. yõlõ nedeniyle bugün Narlõ-
dere’deki mezarõ başõnda saat 09.00’da anõlacak.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği tö-
rene, Piriştina ailesi, Büyükşehir Belediye Baş-
kanõ Aziz Kocaoğlu, ilçe belediye başkanlarõ da
katõlacak. Piriştina, 15 Haziran 2004’te kalp kri-
zi sonucu yaşamõnõ yitirmişti.
ECEVİT, ERBAKAN VE DEMİREL İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMELERİ
Korutürk’ünyedi yõl süren cumhur-
başkanlõğõ döneminin bir diğer aktörü Sü-
leyman Demirel’di.
Korutürk’ün Adalet Partisi Genel Başka-
nõ’yla ilgili değerlendirmesi şöyleydi:
“Demirel kabiliyetli, kültürlü bir insan. Ay-
rõca çevresinin etkisi altõnda kalmayan, ken-
disi düşünen, karar veren ve onu tatbik eden
bir lider. Düşünen ve karar veren bir lider ol-
duğunu doğrulayan bir örnek vereyim. Bir
sohbet sõrasõnda Demirel bana, ‘Sayõn Cum-
hurbaşkanõm, bir defa Devlet Personel Ka-
nunu konusunda, Maliye Bakanõ Mesut Erez’i
dinledim. Bu kamburun altõndan hâlâ kalka-
mõyorum’ demişti. Ancak, ihtirasõnõn sõnõrõ ol-
mayan bir karakteri var. Bazen amaca ulaş-
mak için insanõ düş kõrõklõğõna uğratan tutum
ve davranõşlar sergileyebiliyor.
Mesela kõrõcõ oluyor, ağõr eleştirilerde bu-
lunabiliyor.
Birbirini tutmayan, gelişen görüş ve dü-
şünceler ortaya atabiliyor.”
‘DEMİREL KABİLİYETLİ VE KÜLTÜRLÜ’