19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sevgili okurlarım, Türkiye ilginç bir ülke... Kimi zaman birbirinden bağım- sız gibi gelişen olaylar birleşiyor, beklenmedik sonuçlar üretiyor: Örneğin CHP’nin yükselişi... Ve AKP’nin düşüşü... Hem birbirinden bağımsız... Hem birbiriyle ilişkili. Birbirinden bağımsız, çünkü AKP, CHP yükselmese de dü- şüyor: Halk artık AKP’nin yarattığı kar- gaşadan, kavgadan, belirsizlikler- den... Bir türlü sonuç vermeyen sözde açılımlardan... Kurumların yıpratılmasından... Yargının kuşatma altına alın- masından... Medya özgürlüğünün sınırlan- masından ve kısıtlanmasından... Terörden... Terörle mücadele eden ordunun yıpratılmasından... Herkesin her an her yerde iz- lenmesinden ve kayda alınmasın- dan... Özel yaşamların teşhir edilme- sinden... Darbe karşıtlığı gerekçesiyle eğitimcilerin, gazetecilerin, yazar- ların, politikacıların içeri atılma- sından... Yargısız infazlardan... Başbakan’ın her gün televiz- yonlarda boy göstererek, sert ve kavgacı üslubuyla insanları hu- zursuz etmesinden... Dinin hem dış politikada hem iç politikada kullanılmasından... Gerilimden, kamplaşmadan... Yandaşlara yapılan kıyaklar- dan... Kaynağı belli olmayan servet- lerden... Yolsuzluklardan... Yoksulluktan... İşsizlikten... Bıktı usandı. AKP’ye olan destek bu ne- denlerle, muhalefetten bağımsız olarak düşüyor. CHP’nin yükselişi de bir an- lamda AKP’nin düşüşünden ba- ğımsız: Kılıçdaroğlu’nun liderliği, AKP’nin düşüşünden bağımsız olarak CHP’yi sıçrattı... CHP, iktidarın uygulamalarından bağımsız olarak Kılıçdaroğlu’nun liderliği altında yeni umutlar yarattı. Tabii, AKP’nin düşüşü... Ve CHP’nin yükselişi... Birbirinden bağımsız da olsa, birbiriyle etkileşim içine girince her iki süreç de hızlandı: CHP’nin yükselişi, AKP düştü- ğü için hızlanıyor... AKP’nin düşüşü de, CHP yük- seldiği için ivme kazanıyor. Böylece biri iktidardaki kötü uygulamalar dolayısıyla düşen, öteki lider değişikliği ile yükselen iki parti, birbirini daha yoğun etkileyerek, Türkiye’nin kaderini belirliyor... İki taraflı bu oluşum, önü- müzdeki seçimlerde siyasal iktidarı değiştirebilir mi? Her iki partideki eğilimler bugünkü yönde ve bugünkü hızla devam ederse, iktidar değişikliği ciddi bir olasılık olarak ufukta belirmiş görü- nüyor... İktidarın ve yandaş medya- nın telaşı, gittikçe saldırgan- laşması ve sertleşmesi de bu gerçeği hissetmelerinden kay- naklanıyor! [email protected] www.kongar.org CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Fakat asıl görevinin ikinci adam olarak genel başkan birinci yardımcısı sıfatıyla “partiye hizmet vermek” olduğuna inanıyordu. Elbette partiyi iktidara taşıma yolunda genel başkanın vereceği “her göreve” hazırdı ama... ...Tabii ama’sı vardı bu türden klasik partili ağzının. Kılıçdaroğlu’nun yanında olmasının engellenmesine ve engelleyenlere duyduğu öfkeyi gizliyor. Genel başkanın son açıklamalarına göre merkez yönetiminin Gürsel’in tekrar İstanbul’a il örgütünün başına mı geçeceğine veya Parti Meclisi üyesi olarak Kılıçdaroğlu’nun yanı başında partiye hizmet mi vereceğine dün karar vermesi bekleniyordu. Kılıçdaroğlu önceki gün Gürsel Tekin’le birlikte yurt gezilerine çıkacağını açıkladığına göre -dün sabah- Gürsel Tekin’in İstanbul il başkanlığına dönmesi olasılığı zayıf görünüyordu. 13.30’da MYK kararı açıklandı. Olasılık gerçekleşti: İstanbul il başkanlığına Berhan Şimşek atandı! İstanbul il başkanlığını yeğleyeceği bilinen Gürsel Tekin’e de genel başkan armağanı: Berhan Şimşek’ten boşalan MYK üyeliği! Şu veya bu biçimde CHP; Tekin sorununu çözümledi diyelim. Bu sonuç parti içinde giderek bir başka sorunu, Genel Sekreter Önder Sav sorununu ortadan kaldıracak mı? Tekin ile Sav arasındaki gerginliğin zaman içinde giderek başka alanlara sıçramayacağına kim güvence verebilir? Geçende yazdık: Sav, tutumuyla, söylemleriyle parti içinde bir sorun olarak göze çarpıyor. Sav, sergilediği tutumu değiştirmezse doğru veya yanlış, amaçlı veya değil, ama yandaş gazetelerdeki kışkırtıcı haberlerin ve manşetlerin arkası kesilmeyecek. Dün Yeni Şafak, birinci sayfanın dörtte birini Sav’a ayırmıştı. Manşet haberinde Tekin’i yeniden il başkanlığında görmek isteyen örgüt temsilcilerine Sav’ın: “Kılıçdaroğlu istese de olmaz” mesajı verdiğini ve “Kemal Bey’in MYK’de etrafını öyle bir çaktım ki, kıpırdayamaz bile. Bu yüzden Gürsel’i bırakın. İçinizden başka birini başkan seçin” dediğini yazıyordu. Bu sözlerin Sav’a ait olamayacağını, bu türden haberleri ancak AKP’ye yandaş gazetelerin büyütebileceğini söylemek kimi gerçekleri örtmeye yeterli olabilir mi? Sav’ın “Benimle uğraşmaya kimse kalkışmasın” demesi.. bu türden haberlerin giderek yaygınlaşması... Parti içinde güç dengesinin genel sekreter lehine işlediği ve genel başkanın parti yönetiminde artık ikinci plana itildiği gibi CHP’ye yararı olmayacak bir kanının önce rivayet olarak yayılmasına... Sonra rivayetlerin yeni olaylarla giderek ciddiyet kazanmasına neden olacak ve... Bu olası sonuçlar CHP’ye sempati ile bakanların bile kaygılanmasına yol açacaktır. Genel başkan ileriye dönük kimi olumsuz ve olası yargıların önünü bir an önce kesmek zorundadır. Genel başkanın partide genel sekreter egemenliğinin değil, yönetime genel başkan öncülüğünde Merkez Yönetim Kurulu ile Parti Meclisi’nin her açıdan egemen olduğunu kanıtlayacak bir duruş sergilemesi... partiyi hiziplerin partisi suçlamasından kurtarması gerektir, zorunludur. İç bünyedeki zafiyet dışarıda güç yitmesine neden olur! Sorun adam 2: Son günlerde manşetlerden inmeyen Osman Can! Anayasa Mahkemesi’nin AKP değişiklik paketini iptal etmesi durumunda Meclis’in direnmesini öneren fetvasının hukuksal dayanağını açıklarken: “Esastan inceleme, yetki gaspı değil anayasal sınırların ihlal edilmesidir.. Hukuki bağlayıcılığı olmadığı için hükümet iptal kararını Resmi Gazete’de yayımlamaz ve paketin ilk şekli referanduma sunulur. Kabul edilirse yürürlüğe girer” diyor. Bu öneri herhalde demokrasilere özgü bir öneri değil. Hukuk devleti olmaktan uzak veya parti diktasının egemen olduğu kakokrasi rejiminin yürüdüğü ülkelerde geçerlidir veya olabilir. Osman Can’a hukuk çevreleri karşı çıktı. Lakin sanki bu görüşten yararlanabilir miyim gibi izlenim veren AKP susuyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da susuyor. Sorun adam, hem Anayasa Mahkemesi’nin hukuksal kimliğine saygısızlık yapıyor. Hem de raportörü olarak Anayasa Mahkemesi’nin maddi manevi olanaklarından yararlanıyor. Yüzsüzlüğün bu kadarına da pes demek bile az geliyor! SAYFA 15 HAZİRAN 2010 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 15 Haziran Oslo PB 18 Helsinki Y 14 StockholmPB 18 Londra PB 18 AmsterdamPB 18 Brüksel PB 18 Paris PB 21 Bonn PB 19 Münih PB 23 Berlin PB 28 Budapeşte Y 27 Madrid Y 21 Viyana Y 24 Belgrad PB 30 Sofya PB 32 Roma Y 27 Atina PB 31 Zürih Y 25 Moskova Y 21 Aşkabat A 34 Taşkent B 37 Bakû A 32 Bişkek B 30 Tiflis A 34 Kahire B 34 Şam A 33 İstanbul B 29 Edirne B 36 Kocaeli B 32 Çanakkale B 33 İzmir B 38 Manisa B 38 Denizli B 37 Zonguldak PB 29 Sinop PB 27 Samsun PB 28 Trabzon Y 27 Giresun Y 27 Ankara PB 31 Eskişehir PB 31 Konya PB 30 Sıvas Y 29 Antalya B 34 Adana PB 31 Mersin PB 30 Diyarbakır PB 40 Şanlıurfa PB 38 Mardin PB 34 Siirt PB 38 Hakkâri Y 33 Van Y 29 Kars Y 28 Ülkemizin İç ve Doğu kesimleri par- çalı ve çok bulutlu, İç Anadolu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun Kuzey ve Doğusu ile Kah- ramanmaraş, Tokat, Ordu, Kastamonu, Karabük ve Çankırı çevreleri aralıklı sa- ğanak ve gökgürül- tülü sağanak yağış- lı diğer yerler parça- lı ve az bulutlu ge- çecek. Hava sıcak- lığı İç ve Doğu böl- gelerinde 4 ila 6 de- rece azalacak AYDINLANMA EMRE KONGAR CHP’nin Yükselişi... AKP’nin Düşüşü... ‘Neron gibi ülkeyi yaktõn’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, isim verme- den MHP’yi kan üzerinden siyaset yapmakla suçlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õ Roma’yõ yakan imparator “Neron”a benzetti. Başbakan Erdoğan’õn Karadeniz gezisinde yaptõğõ konuşmalara yanõt veren Vural, Erdo- ğan’õn “hezeyan dolu” konuşmalarõ ve yalan beyanlarla milleti aldatmaya devam ettiğini söyledi. “Artık mızrak çuvala sığmıyor” di- yen Vural, Erdoğan’õn “dünyadan haberi ol- madığını” savundu. 2002’de terör sõfõrlan- mõşken, 2007’de 146, 2008’de 171 şehit veril- diğini anlatan Oktay Vural, “MHP, İmralı, terör örgütü. ‘Karşõmõza dikilenler bunlar’ diyecek kadar gaflet içerisindedir. Senin haddine mi MHP’yi terör örgütüyle yan yana göstermek? Sen kendine bak. Açılım safsatası oluşturan sensin, teröristler için gözyaşı döken sensin. Bunları yapan kendi- si değilmiş gibi utanmadan, sıkılmadan MHP’yi terör örgütüyle aynı safta göstere- cek kadar gözünü kan bürümüş bir başba- kanın millete hayrı yoktur. Sen değil misin PKK’yi aklayıp, Kürtçe konuşan vatandaş- larımızı sorun haline dönüştüren? Şimdi kalkmış Neron gibi ülkeyi yaktıktan sonra MHP’yi terör örgütüyle yan yana gösteri- yorsun” diye konuştu. ‘AKP, PKK, BDP troykası’ Erdoğan’õn “Terörü azdıran bir başba- kan olarak tarihe geçeceğini” belirten Vu- ral, “AKP, PKK, BDP troykasının Türki- ye’yi düşürdüğü bu nokta, kan üzerinden açılım pazarlaması yapmaktır. Silah ata- rak, amaçlarına ulaşmak isteyen bir zihni- yetle, ‘bu kan akmasõn’ diyerek terörün si- yasal amaçlarına ulaşmasını temin etmek isteyen açılım, ruh ikizidir” dedi. Erdoğan’a Mavi Marmara eleştirisi Haber Merkezi - Türkiye Partisi Genel Başkanõ Abdüllatif Şener, Gazze’ye yardõm götüren Mavi Marmara gemisine yönelik İs- rail’in gerçekleştirdiği kanlõ baskõn konusun- da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn tutu- munu eleştirerek, “Bu olay Uzakdoğu’da ol- sa, o ülkenin başbakanı harakiri yapardı. Bu olay Batı’da olsa, o ülkenin başbakanı istifa ederdi” dedi. İnternet haber sitesi “Gazeteport”a açõkla- malarda bulunan Şener, Gazze’ye yardõm gö- türen gemilerin Başbakan’dan habersiz git- mediklerini belirterek şunlarõ söyledi:“Gemi- nin organizasyonunda lojistik ve planla- masında hükümetin Başbakanı doğrudan işin içindedir. İlk günden itibaren hükü- metin bilgisinde olduğu halde, gemi ile ilgi- li hiçbir garantinin oluşturulmamış olması, doğrudan doğruya Başbakan’ın sorumlu- luğunu ifade eder. Başbakan ve hükümet bunun hesabını vermek zorundadır.” Hükümet için “döküldü” ifadesini kulla- nan Şener ancak bu durumun İsrail’in sorum- luluğunu ortadan kaldõrmadõğõnõ vurguladõ. Mülakatlarda kayõt sisteminin kaldõrõlmasõ ile yargõya yapõlacak itirazlarõn önü kesiliyor Yandaş olmayan elenecek MUSTAFA ÇAKIR ANKARA - Devlet Memur- larõ Yasa Tasarõsõ’nda uzman alõmlarõnda kayõt sisteminin kal- dõrõlmasõ ile yargõya yapõlacak itirazlarõn da önü kesilecek. Avu- kat Oya Aydın düzenleme ile idarenin takdirinin yargõ deneti- mi dõşõna çõkarõldõğõna dikkat çe- kerken KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek, AKP’nin uz- man alõmlarõnda “itirazları en- gellemek ve elini rahatlatmak” istediğini söyledi. TBMM gündeminde bulunan tasarõnõn 19. maddesinde uzman ve uzman yardõmcõlõğõ istihda- mõna ilişkin ayrõntõlara yer veri- liyor. Uzman yardõmcõlõğõ giriş sõ- navõnõn eleme sõnavõ sonuçlarõna göre, yazõlõ ve sözlü sõnav ya da yalnõzca sözlü sõnavdan oluşaca- ğõ belirtiliyor. Tasarõda mülakata ilişkin puanlamalarõn nasõl yapõ- lacağõ da anlatõlõyor. Ayrõntõlar ak- tarõlõrken “Sözlü sınav ile ilgili herhangi bir kayıt sistemi kul- lanılmaz” cümlesine yer veril- mesi dikkat çekiyor. Avukat Aydõn, düzenleme ile mülakatlardaki kayõt sisteminin kaldõrõldõğõna dikkat çekti. Da- nõştay’õn daha önce hâkimlik sõ- navõ ile Sağlõk Bakanlõğõ’ndaki şef atamalarõyla ilgili sözlü sõ- navlarõn kayõt yapõlmadõğõ ge- rekçesiyle yürütmelerini dur- durduğuna dikkat çeken Aydõn, “Danıştay ‘Ben bu sõnavlarõ ip- tal ediyorum, kayõt altõna alõn- malõydõ’ dedi. Tasarı ile getiri- len düzenleme Danıştay ka- rarlarına açıkça aykırı. Dü- zenleme ile siyasi kayırma gü- vence altına alınıyor. İdare- nin takdiri yargı denetimi dı- şına çıkarılıyor. Çünkü yargı bu kayıtlarla sözlü sınavı de- netleyebiliyordu. O kayıtlara bakarak karar veriyordu. Ka- yıt olmazsa yargıç, o sınavı denetleyemez. Sınav yargı de- netiminden kaçırılıyor. Ata- maların siyasi olarak yapıl- masının önü açılıyor” dedi. Aydõn, tasarõnõn yasalaşmasõ du- rumunda kamunun geneline, kay- da alõnmayan mülakatlarla per- sonel alõnacağõnõ vurguladõ. KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek de, uzmanlõk sistemi ile ilgili getirilen sözlü sõnava iliş- kin koşullarõn objektif ölçülerden uzak olduğunu söyledi. Şimşek, “Danıştay’ın kayıt altına alma yönündeki hükmünü ortadan kaldıracak şekilde, kayıt tu- tulmayacağının özellikle be- lirtilmesi, sözlü sınav adı al- tında kayırmacılığın yolunun açılması demektir” dedi. Şim- şek, düzenleme ile kadrolaşma- nõn önünün açõldõğõna da dikkat çekti. Mülakat sisteminin ken- disine de karşõ olduklarõnõ dile getiren Şimşek, bu konuda yar- gõ kararlarõ bulunduğunu, müla- katõn objektif olmadõğõnõn be- lirtildiğine dikkat çekti. Ahmet, şimdi kendini çok güçlü hissediyor. Hep bir ağızdan söylenen türküler, şarkılar birbiri ardından geldikçe, yeni bir iş bulacağı umudu artıyor. Bulur, vallahi billahi de bulur. Ama pişmanlık duyuyor, neden bir otobüse atlayıp TEKEL işçilerinin oraya gitmedi ki, neden korktu, en iyilerinden biri olduğu halde işten atılmıştı işte! Gitseydi ya... Can’ın kız arkadaşının ağzında tüy bitti, Can’a başkalarının da işsiz olduğunu, içinde bulunduğu durumun onun becerisiyle değil, düzenle ilgili olduğunu söylemekten. Can sürekli kendini suçluyor, annesinin babasının yüzüne bakamaz hale geldi. Sonunda gidip tezgâhtarlık yapacak ama Can’ı oraya bile almıyorlar, sahte bir özgeçmiş yazması gerek. Okuduğu okulları, edindiği bilgileri gizleyen sade bir özgeçmiş. Masraf olmasın diye sokağa bile çıkmıyor, ama Can’ın kız arkadaşı kararlı, onu bu konsere götürecek, o çalışıyor, iki bilet alacak parası var, yeter ki Can ikna olsun. Sonunda Can ikna oluyor, iki aya yakındır dışarı çıkmadı, ürkek, herkesin parmakla “Bu genç adam işsiz! Bu genç adam hâlâ ana baba parası yiyor” diye gösterdiklerini sanıyor. Can şaşkın, kalabalık şaşırtmış onu, kız arkadaşı, Can’ın kulağına eğilip “Çoğu senin gibi işsiz” diyor, “yani yalnız değilsin, ama o evde saklandıkça yalnız olacaksın ve ne kendine ne de kimseye faydan dokunacak.” Can içinden “Bu kız ne çok şey biliyor” diye geçiriyor ve daha ilk melodide birden kendini başka yerlerde anımsıyor. Proje yaparken yaşadığı heyecanını yeniden hissediyor, arkadaşlarıyla yaptıkları tartışmaları anımsıyor. Çok yaşlı bir adamın geriye dönüşünü yaşıyor sanki ve içinden şöyle geçiriyor: “Ben, o, biz sokağa çıkmalıyız. Sokaklara...” Çiğdem illaki bu konsere gidecek, iki ay öncesinden planladı ama en sevdiği insan ninesi ilk kez İstanbul’a torununu ziyarete geldi. Nine evde yalnız kalmaz, kimsenin yanında da kalmaz, Çiğdem “Hadi nine” diyor, “birlikte konsere gidiyoruz.” Nine hayretle, “Nereye gidiyoruz” diye soruyor, Çiğdem kestirmeden yanıtlıyor, “Türkü dinlemeye”. Nine torun el ele İnönü Stadı’na geliyorlar, nine eskiden beri cevval biri, kalabalık onu heyecanlandırıyor, kocasının onu beyaz bir atın terkisine atıp kaçırdığı gün aklına düşüyor. Güç bela stada giriyorlar, ninenin ayakta duracak başka şansı yok, Çiğdem bir şey olur diye endişeli. Çiğdem’in endişesi boşuna, bütün bir konser boyunca nine beyaz bir atın terkisinde uçup duruyor. Bu konser yeniden tekrarlansa da, biz de beyaz bir atın terkisinde bütün bir gece uçup dursak, okurlarım bilir, görmediğim, gitmediğim hiçbir şeyi yazmam ama bugün Ayten’in ışıldayan yüzüne bakarak bir istisna yaptım. İyi de yaptım... / IŞIL ÖZGENTÜRK Bir Konser İçin Güzelleme Baştarafı Arka Sayfada 15-16 HAZİRAN İşçi direnişinin 40. yıldönümü İstanbul Haber Servisi - 3 iş- çinin yaşamõnõ yitirdiği “15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi”nin üzerinden 40 yõl geçti. Direnişin 40. yõldönümün- de, DİSK, işten atõlan, esnek ça- lõşan, sendikal haklardan yoksun bõrakõlan işçilerle ‘işçi kürsüsü’ kuracak, miting yapacak. KESK üyeleri de saat 12.30’da Bakõr- köy Özgürlük Meydanõ’nda top- lanarak, AKP ilçe binasõnõn önü- ne yürüyecek. DİSK Genel Baş- kanõ Süleyman Çelebi, “Kartal Meydanı’nda 16 Haziran’da (yarın) saat 20.00’de miting yapacağız. İşten atılan işçilerle, esnek çalışan, sendikal haklar- dan yoksun işçilerle, ‘kürsü’ kuracağız. Mitinge Onur Akõn ve Bandista da katılacak” dedi. Arkeolojik alana iş makinesi Sulukule’de arkeolojik kazı alanına iş makineleri ile girilmesi üzerine İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü, dün incelemede bulundu. Kuru- lun durumdan haberdar olmadığı belirtilirken, giriş iznini Kültür Bakanı Ertuğrul Gü- nay’ın verdiği öne sürülüyor. Sulukule Platformu’ndan yapılan açıklamada alana iş ma- kinelerinin girmesinden iki gün önce Günay’ın Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Mu- rat Süslü ile alana geldiği ve bölgeye makine girebileceği talimatını verdiği öne sürüldü. MHP’Lİ OKTAY VURAL TP GENEL BAŞKANI ŞENER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle