Katalog

CMYB C M Y B kultur@cumhuriyet.com.tr Polke hayatını kaybetti Kültür Servisi - Uluslararasõ üne sahip Alman ressam ve fotoğrafçõ Sigmar Polke, 69 yaşõnda hayatõnõ kaybetti. Uzun süredir kanserle mücadele ettiği açõklanan sanatçõ, 1960’larda başlattõğõ ‘Kapitalist Realizm’ hareketiyle tanõnõyordu. Sovyet sosyalist realizmine olduğu kadar Amerika’da yükselen ‘pop art’a da tepki gösteren sanatçõ, gündelik ve sõradan nesneleri soyutlayarak ürettiği resimleriyle tanõnõyordu. Kariyeri boyunca pek çok farklõ araçla yapõtlarõnõ üreten Polke, Venedik Bienali Altõn Aslan ödülü gibi pek çok prestijli ödülün de sahibiydi. Alman Kültür Bakanõ Bernd Neumann, çağdaş Alman sanatõnõn en önemli isimlerinden birini kaybettiklerini söyledi. Mehmet Günyeli sergisi Kültür Servisi - Mehmet Günyeli’nin “Dervişler - İnancõn Dansõ” ve “Doğu’nun Gizemi” isimli serilerinden oluşan fotoğraflarõ, 16-20 Haziran tarihleri arasõnda İsviçre’nin Basel kentinde düzenlenecek olan ve dünyada çağdaş ve modern sanatõn en önemli fuarõ olan Art Basel - Scope’da sergilenecek. Dünyadan 300 galerinin katõlacağõ fuarda resim, heykel, fotoğraf, enstalasyonlar ve çeşitli görsel şovlara da yer verilecek. Günyeli’nin “Dervişler” serisi daha önce birçok yerli ve yabancõ müze ve özel koleksiyonda yer alõrken, Doğu’nun Gizemi serisindeki fotoğraflarõ ilk kez Art Basel - Scope’da sanatseverlere sunulacak. Okan’da kültürlerin diyaloğu Kültür Servisi - Bu yõl ikincisi düzenlenen Okan Üniversitesi Kültürlerarasõ Diyalog Atölyesi önceki gün başladõ. 19 Haziran’a dek devam edecek atölye, Okan Üniversitesi Akfõrat Kampusu, Pera Müzesi, Tütün Deposu, Heybeliada Ruhban Okulu gibi farklõ mekânlarda yapõlõyor. İstanbul’un tarihsel ve kültürel mirasõ üzerinden farklõ toplumlar ve kültürlerarasõ diyalog yollarõnõn araştõrõlmasõnõ hedefleyen “Atölye”, farklõ kõtalardaki ülkelerin üniversitelerinin öğrenci ve öğretim üyelerinin katõlacağõ, disiplinlerarasõ bir çalõştay olarak planlandõ. Etkinliğe, Okan Üniversitesi ve Almanya’nõn Münster ve Mainz üniversitelerinin yanõ sõra Kazakistan L.N. Gumilyov Eurasion National University’den de öğrenciler katõlõyor. Ödüllü İspanyolca Günü Kültür Servisi - Cervantes Enstitüsü tarafõndan düzenlenen İspanyolca Günü, 450 milyon kişinin anadili olan İspanyolcanõn önemini vurgulamak üzere 19 Haziran Cumartesi günü saat 11.00’de etkinliklerle başlayacak. Gün içinde Galata Kulesi, Galata Meydanõ ve Tünel Meydanõ’nda gösteriler, konserler ve öğretimler ile kutlanacak günde “İspanyolca Oyun”un kazananõna, tüm masraflarõ karşõlanmõş 5 günlük bir Endülüs seyahati hediye edilecek. 15 HAZİRAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19 Kuruçeşme Arena’daki Eric Clapton-Steve Winwood konserinden izlenimler ZÜLAL KALKANDELEN T urkcell Kuruçeşme Arena bana göre, bu yõl sezonu pazar gecesi gerçekleşen çifte katmerli bir konserle açtõ. Sahnede, rock müziğin dev isimleri Eric Clapton ve Steve Winwood vardõ. İki müzisyen, 2.5 saate yakõn ça- lõp sadece bisten önce 5 dakika ara verdi. Geri ka- lan zamanda bir Clapton aldõ mikrofonu eline bir Winwood. Clapton gitarõ hiç bõrakmazken Win- wood hem tuşlu çalgõlar çaldõ hem de gitar... Bu konserin bir değil iki yõldõzõ vardõ. Çalõnan şarkõlarõn yanõ sõra, sahnedeki roller de ona göre ayarlanmõştõ. Bunun önemine varamayan bir din- leyici çõkõşta, “Eric Clapton dinlemeye geldim, Steve Windwood dinledim” diye yakõnõyordu... Oysa pazar gecesi o sahnede demokratik bir rol da- ğõlõmõ vardõ. Ne Winwood, Clapton’õn önüne geçti, ne de Clapton Winwood’un... “Blind Faith”in yorumladõğõ bir Steve Winwood bestesi “Had to Cry Today”le saat tam 21.10’da başladõ konser. Bu dinamik açõlõştan sonra, Clap- ton’õn hemen her şarkõdan sonra tekrarladõğõ “Thank you very much” sözlerini duyduk. İki müzisyenin bir zamanlar birlikte yer al- dõklarõ Blind Faith grubunun aynõ adlõ 1969 al- bümünden üç parça daha çalõndõ: Eric Clap- ton’õn en sevilen şarkõlarõndan “Presence of the Lord”, Buddy Holly’nin 1958 tarihli şarkõsõ “Well All Right” ve bir Winwood bestesi “Can’t Find My Way Home”. Konserde anõlan bir diğer isim, ünlü Amerika- lõ müzisyen JJ Cale’di. “Low Down”, tribün kõs- mõnda oturanlarõ bile ayağa kaldõrõp dans ettirirken Clapton’õn ilk solo albümünde de cover’ladõğõ “Af- ter Midnight”, aynõ hareketi sürdürdü. JJ Cale’in 1976 tarihli şarkõsõ “Cocaine” ise bisten önceki son şarkõydõ. Burada yetenekli klavyeci Chris Stain- ton’õn müthiş solosunu anmadan geçmeyeceğim. KONSERDE DÖRT BÜYÜK ÇIKIŞ ANI Toplam 20 şarkõnõn seslendirildiği konserin di- namizmi, Winwood ve Clapton’õn akustik gitar çal- dõklarõ bölümde bir ara düştü. Dinleyiciler arasõnda konuşmalarõn başladõğõ asõl an ise yavaş tempolu “Midland Maniac” sõrasõnda Boğaz’da atõlan havai fişek gürültüsünün müziğe karõştõğõ an oldu. Neyse ki, geri vokaldeki iki kadõn müzisyen, din- leyicileri hep birlikte alkõş tutmaya teşvik ederek gürültünün bastõrõlmasõnõ sağladõ. Bütün çalõnanlarõ tek tek anlatmak olanaklõ de- ğil ama, bana sorarsanõz, konserin dört büyük çõ- kõş anõ vardõ: 1. Crossroads 2. Cocaine 3. Voodoo Chile 4. Tough Luck Blues. 15 dakikalõk muhte- şem “Voodoo Chile” ve Blues’un Büyükannesi Ma Rainey’in 1928 tarihli parçasõ “Tough Luck Blues”, Kuruçeşme Arena’da çalõnan şarkõlar lis- tesine altõn harflerle yazõldõ. Winwood ve Clapton’õn hem ses rengi hem de yorum açõsõndan büyük bir uyum ve ustalõk ser- giledikleri konser, tadõna doyulmaz bir blues-rock ziyafeti sundu dinleyicilere. Biste çalõnan “Dear Mr. Fantasy” ile geceyi bitirirken hem İngiliz rock grubu Traffic’i andõk hem de “Sevgili Bay Fan- tezi, çal bize bir ezgi, bizi mutlu edecek bir şey!” diyerek eşlik ettik şarkõya. Clapton ve Winwood fazlasõyla mutlu etti bizi... (www.zulalkalkandelen.com) MURAT BEŞER M üzik öylesine güçlü bir gençlik ve moral aşõsõ ki, derman olma- dõğõ yara, üstesinden gelmediği bahis, alõp götürmediği sõkõntõ bõrakmõyor in- sanda. Eric Clapton ile Steve Winwo- od’un pazar akşamõ Kuruçeşme Arena’da verdikleri konserin izlenimlerini aktaraca- ğõmõz yazõya neden bu cümle ile baş- ladõğõmõzõ anlamõşsõnõz- dõr. Yõlõn en iyi konseri ol- maya namzet bir gecede, sahnenin dõşõndaki rahat- sõzlõklardan bahsediyoruz. Tek kişinin geçebileceği bir kapõdan itiş kakõş içeri girmek mi, girdiğinde kon- serin başlamõş olmasõ mõ, alanõn yamukluğundan ve zeminin kot sorunlarõndan dolayõ sahneyi görememek mi, sahneyi göremeden koca bir konseri ekrana baka baka izlemek ve böylece hayatõnõ- zõn en pahalõ VCD’sini sey- retmek mi, iyi bir yer ararken, tuvalete giderken, saçma sapan havai fişekler patlatõlõrken ve yanõnõzda- ki dedikodu yapan twitter gençliğini sus- turmaya çalõşõrken kalem başõna ikişer par- çaya kan doğramak mõ dersiniz; ne der- seniz deyin, bunlarõn hepsinin toplamõ gü- zel bir konseri berbat etmeye yetmiyor. Clapton ile Winwood’un oluşturduğu ikilinin kusursuz bir uyum içinde olduk- larõnõ, ruhen yüzde yüz örtüştüklerini ve bir dönemin sesini tek bir ağõzdan dile ge- tirdiklerini belirtmek gerek. Uzun süredir birlikte ve çok konser verdikleri için se- yirciye karşõ biraz resmiyet içinde gö- rünseler de, Clapton’õn “thank you”su dõ- şõnda tek kelime işitmemiş olsak da, ka- labalõkla yüreklerini paylaştõklarõ ortada. Repertuvar açõsõndan da aynõ şeyleri söy- lemek mümkün. İkilinin geçmişini hakka- niyet içinde yansõtan şarkõlar, iyi müzik din- leyicilerinin başõnõ göğe erdirecek kadar gü- zeldi. Clapton ile bütünleşmiş “After Mid- night”, “Low Down”, “Cocaine” gibi J.J. Cale yorumlarõ, Traffic tarihinin “Glad”, “Dear Mr. Fantasy” gibi klasik şarkõlarõ, “Had to Cry Today”, “Can’t Find My Way Home” gibi Blind Faith döneminin örnekleri, “Crossroads” gibi bir Robert Johnson bestesi, “Geor- gia on My Mind” gibi efsane bir standart, alanõ dolduranlarõ mest etmeye yetti. Konserin orta kõ- sõmlarõnda “unplugged” bir bö- lüm vardõ; burada “Layla”yõ dinlemek büyük bir keyifti, bir de Clapton’dan “Voodoo Chi- le”õ duymak... Eğlence için, hoplamak zõp- lamak için derlenmiş değil, zevkle dinlemek ve bu müzi- ğin kültürünü yeniden ya- şatmak için yapõlmõş bir re- pertuvardõ bu. Elinde Fender Stratocas- ter’õ, uzamõş saçlarõyla, ka- lõn çerçeveli gözlüğünün arkasõndan bakan hüzünlü ve kirli sakallõ yüzüyle Clap- ton’õ; ağzõnõn tavanõnõ göstere göstere şar- kõ söyleyen, gitarõnõn yanõ sõra Hammond ba- şõnda coşan, kõrmõzõ oduncu gömlekli Win- wood’u; çalarken keyfini bir õşõk gibi etra- fa saçan davulcu Steve Gadd’i; insanõn ka- nõnõ kaynatan sololarõyla klavyeci Chris Sta- inton’õ ve bölgesinin en iyi vazife adamõ bas- çõ Willie Weeks’i dünya gözüyle görmek; rock hacõsõ olmak için yeterliydi. Varsõn olay mahallinin geri kalanõnda kõyamet kopsun, insanlar sohbet etsin, tanõk olduğumuz bazõ şeyler yolunda gitmesin, bi- zi insanlõğõn geleceği adõna üzsün; heyhat bunlarõn bu gece ne önemi var. Evet, bu ge- ce yõlõn en iyi konserlerinden birini izledik, hem de iki saatten uzun bir süre. Gerisinin ne önemi var, en azõndan bu akşamlõk... (mu- ratbeser@muratbeser.com) Olay mahallinde kõyametler kopsa da, yõlõn en iyi konserlerinden birini izledik. İyi müzik dinleyicisinin başõnõ göğe erdirecek kadar güzel bir geceydi. İki yõldõzlõ katmerli ziyafet Kültür Servisi - 38. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nin bugünkü konuğu, kök- leri klasik geleneğe dayanmasõna karşõn müziklerinde canlõlõk ve özgünlük peşinde olan Amarcord Wien topluluğu olacak. “Bir Yolculuğun Güncesi” başlõklõ kon- serde topluluk, dinleyicileri Rusya’nõn ge- leneksel ezgilerinden Güney Amerika’nõn tangolarõna uzanan bir yelpazede bir müzik yolculuğuna çõkaracak. Konzerthaus Wien, Radiokulturhaus ve ünlü caz kulü- bü Porgy & Bess gibi popüler müzik me- kânlarõndaki konserlerinin yanõ sõra 2002’de Venedik Mimarlõk Bienali’nin açõ- lõşõnda da sahneye çõkan topluluk, saat 20.00’de Süreyya Operasõ’nda olacak. Amarcord Wien ile müzik yolculuğu İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ’NDE BUGÜN Ertem Eğilmez kitap oldu Nuri İyem Ödülü Emre Tan’a Kültür Servisi - Türk sinemasõnõn önemli yönetmen ve yapõmcõlarõndan Ertem Eğilmez ile ilgili ilk bilimsel yayõn basõldõ. ‘Filim Bir Adam Ertem Eğilmez’ ismiyle yayõmlanan kitabõ Doç. Dr. Cem Pekman yazdõ. Son filmi Arabesk, Hababam Sõnõfõ serileri, Banker Bilo ve Namuslu gibi filmlerin yönetmeni Eğilmez, 1989 yõlõnda yaşamõnõ yitirmişti. Kültür Servisi - Evin Sanat Galerisi tarafõndan bu yõl beşincisi düzenlenen “Nuri İyem Resim Ödülü”nü kazanan isim Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde yüksek lisansõna devam eden Emre Tan oldu. Prof. Rahmi Aksungur, Prof. Dr. Adem Genç, Prof. Dr. Zeynep İnankur, Ümit İyem, Prof. Dr. Erhan Karaesmen, Yrd.Doç.İrfan Okan, İrfan Önürmen, Prof. Mehmet Özer ve Feyyaz Yaman’ dan oluşan seçici kurul ayrõca 25 resmi sergilemeye değer buldu. Kültür Servisi - İngiliz Sunday Times gaze- tesinde yayõmlanan Gareth Jenkins imza- lõ “Sekse karşı namus: Diziler Türkiye’nin ruhu için savaşıyor” başlõklõ haberde diziler üzerinden Türkiye’nin eksen analizi yapõl- dõ. Sunday Times, önceki günkü haberinde “Diziler Savaşı” başlõğõ altõnda şu ifadele- re yer verdi: “Türkiye’nin Amerikalı müt- tefiklerini şaşırtarak İran’a yaptırıma ‘Ha- yõr’ demesinden birkaç saat sonra Türk- ler ülkenin geleceği için verilen mücade- lenin son bölümünü izlemek için televiz- yonlarının başına geçti. Türkiye’nin Ba- tı bağlantısı ve Doğu mirası arasında yıllardır süren mücadele, ülkenin dört bir yanında oturma odalarına yansıyor.” ‘Türkiye’nin mücadelesi oturma odalarõna yansõyor’ THE SUNDAY TIMES: Amarcord Wien KINIYORUZ! ? “10.6.2010” tarihinde düzenlenen bir terörist saldırıda; “ilk” kez bir askerin “eşi” şehit oldu! ? Saldırıyı püskürtenlerden Jandarma Teğmen Cumhur Akdağ’ın eşiydi “Pınar Akdağ”... ? Ülkemizi acıya boğan şehidimizin İzmir’den uğurlanışında, TSK tam kadro orada olmasına karşı, “hükümet”ten bir temsilci”nin bile olmaması “AKP iktidarı”nın içyüzünü bir kez daha sergilemiştir. ? Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün tören yerine “düğün”e gitmeyi yeğlemesini de halkımızın hiç unutmayacağını kendisine anımsatıyoruz. ? Başımız sağ olsun! KADIN ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ