12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 9 MAYIS 2010 PAZAR 6 HABERLER Kõzõ Sõla’nõn ‘babasõnõn neden avukatõ olduğu’ sorusunun yanõtõnõ arayan Muhteber Cihaner gazetemize yaşadõklarõnõ anlattõ ‘Hatõralarõmõzabaşkalarõnõngözüdeğdi’ İLHAN TAŞCI ANKARA - Sıla, altõncõ baharõnõ bu kez babasõndan uzakta karşõladõ. Sõla’ya bakarsanõz babasõnõn bu görevi “biraz fazla” uzun sürdü. Annesi Muhteber Cihaner’in onca yaşanana rağmen içine sindiremediği şey onca güzel hatõraya “başkalarının gözünün” değmesiydi... Tek bu olsa... Bir de diyor ki, “Eğer İlhan’a iki kurşun sıksalardı bu kadar canım acımazdı.” Çünkü onlara bunlarõ yaşatanlar da kendilerine “hukuk adamı” diyordu... Biz onu hep başı dik gördük Biz onu hep televizyonlardaki görüntülerde başõ dik adliye binalarõna girerken ya da çõkarken gördük. Gazetecilerle konuşmaktan hiç hoşlanmadõ. Aslõnda en sevdiği şeydi konuşmak... Ama gazetecilerle değil 15 yõllõk “aşkıyla...” Yaşananlar ortaya koymuştu ki o İlhan Cihaner’e âşõktõ, meğerse başsavcõ “memleketine âşıkmış.” Muhteber Cihaner ile âşõk olduğu adamõ cezaevine götüren süreci ve cezaevinde yaşadõklarõnõ konuştuk. Başsavcõ Cihaner’in makam odasõnõn basõldõğõ 16 Şubat’tan önceki gece “bir şeyler” olacağõnõ, abonelere yargõdaki işlemlerin SMS olarak geldiği sistemden (UYAP) anlarlar. Ne olabileceğini düşünürler, hatta işi biraz da şakaya vururlar, “Du bakali ne olacak” diye... Yalnõzca bir arama yapõlabileceğini beklerler. Gözaltõna alõnmak, hele ki tutuklamayõ hiç akõllarõnõn ucuna getirmemişlerdir. Muhteber Cihaner “Çünkü burası hukuk devleti” der olanca ciddiyetiyle. İlhan Cihaner de bir şeyler yapõldõğõnõ bilmesine karşõn “bu aşamaya getirileceğini düşünmemiş...” İstanbul Haber Servisi - Avrupa Parlamen- tosu (AP) Yeşiller Grubu milletvekili ve ay- nõ zamanda AB-Türkiye Karma Delegasyo- nu üyesi Ska Keller, Mõsõr Çarşõsõ patlama- sõndan dolayõ yargõlanan Pınar Selek’e des- tek için İstanbul’a geldi. Selek’in beraat ka- rarõnõn bir kez daha bozulmasõndan dolayõ dün Selek’in kurucu üyesi olduğu Amargi Kitabevi’nde basõn toplantõsõ düzenlendi. Põnar Selek’in adil bir şekilde yargõlanmasõ gerektiğini söyleyen Keller, “Kendisiyle Almanya’dan da görüştüm. Eğer oraya bomba koyduysa elbette cezasını çekmeli- dir. Fakat ortada somut bir şey yok” dedi. Davanõn seyrine göre konuyu Avrupa Parla- mentosu’na getireceklerini söyleyen Keller, “Bu konunun parlamentoya gel- mesi, toplumda farkındalık yarat- ması bakımından önem taşıyor. Da- va tarihi henüz belli değil. Belli olduğu an davayı bizzat gelip izleye- ceğim” diye ko- nuştu. Anayasa de- ğişikliğinde pozitif ayrõmcõlõğõ öngö- ren maddenin kabulünü de değerlendiren Keller, şöyle devam etti: “Kadın-erkek eşitliği Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği açısından büyük önem taşıyor. Bu konuda daha geniş kapsamlı değişiklikler bekliyoruz. Ayrıca yapılan anayasa deği- şikliği bizi tatmin etmedi. Toplumdan, cinsel tercihleri dolayısıyla dışlanan ke- simlerin de anayasada güvence altına alınması gerekiyor.” ‘Eroğlu bizi tedirgin etmiyor’ Kõbrõs’taki Cumhurbaşkanlõğõ seçimlerinde Derviş Eroğlu’nun seçimi kazanmasõnõn kendilerini tedirgin etmediğini anlatan Kel- ler, “Eroğlu’nun da Kıbrıs konusunda ya- pıcı olmasını bekliyoruz. Çünkü Kıbrıs, önümüzde halledilmesi gereken bir sorun olarak duruyor” dedi. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girebilmesi için Kõbrõs konusunda adõm atmasõ gerektiğini ifade eden Keller, “Derviş Eroğlu, seçimlerden sonra müza- kerelerin devam edeceği sözünü vermişti. Bu konuda gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Eroğlu’nun verdiği söze güveni- yoruz. Sonuç olarak Kıbrıs sorunu sadece Türkiye ile Rumlar arasında bir sorun değil, bu sorun bütün Avrupa Birliği’ni ilgilendiren bir sorundur. Çözümü için Eroğlu’nun da gerekli adımları atacağını düşünüyoruz” görüşünü dile getirdi. Babamõn niye avukatõ var? K apalõ görüşler ise tam bir parçalanmõşlõk. Cezaevinde sekiz tane görüşme kabini vardõr. Eşiyle konuşurken yüzünü tam gördüğü kabinin telefonu bozuluverir! Muhteber Cihaner kasõtlõ olarak o te- lefonun bozulduğundan emindir. Eğer o telefon bozulmasaydõ başsavcõ eşinin yüzünü tümüyle görebilecekti. Ama şu anda görüştüğü kabinin parmaklarõnõn sõk olmasõ nedeniyle yüzünü tam se- çemiyordu. “Görevdeki babaya” Sõ- la hiç gitmemiştir. Baba- dõr, yavrusunu özlemez mi? Elbette özler. Burnu- nun direğini sõzlatõr o öz- lem ama boğaza bir yum- ru yerleşiverir... Sõla’nõn kendisini “orada” gör- mesini “Dünyada bilme- diği hiçbir şey olmayan, âşık olduğu kahraman” baba istemez... Sıla’dan anneye zor sorular Henüz 6 yaşõndaki Sõla, masum dünyasõnda bir şeyler olduğu- nu sezer ama neyi nereye koyacağõnõ da bilemez. Arada bir “Babamın neden avukatı var” diye sorar annesine. Ya- nõtõ belki de en zor soru... Derken o bü- tün bilmişliğiyle yanõtõnõ da Sõla verir: “Benim babam suç işlemez ki. Hep suçluların peşinde koşar...” Dedik ya o bir kahraman diye... Ama bu sefer bir tuhaflõk olduğunun da farkõndadõr Sõla. Zaman zaman an- nesine “Bu sefer görev uzadı” diye ya- kõnõr. Haksõz da sayõlmazdõ bu seferki göreve çõkalõ tam tamõna “83 gün ol- muştu...” Anne kõz başlarlar düşler ül- kesinde yolculuğa... Sõla’nõn kahramanõ gelecektir ve deniz kõyõsõnda kumdan kaleleri yapacaklardõr... Sonra Sõla o sevdiği barbi kolluklarõnõ takacak ve ba- basõyla o sonsuz denize açõlacaklar... Ziyaret etmek isteyeni de çoktur başsavcõnõn, ülkenin değişik yerlerin- de görev yapan hâkim ve savcõlardan. Ama izin çõkmaz hiçbirine. Hatta Er- zincan Ağõr Ceza başkanõ bile gider de cezaevine kadar, kapõdan döner... Er- zurum Cumhuriyet Başsavcõlõğõ izin vermez kimselere. Gerekçe mi: “Mes- leki dayanışmaya neden olmak is- tememek!” 15 yõllõk eş Muhteber Cihaner’e göre, başsavcõ eşi sõkõntõsõ olsa da söy- lemeyecek yapõda biri- sidir. Hatta “onlarla mu- hatap bile olmaz” di- yor. Biraz buğulanan se- siyle Muhteber Cihaner, “Babası Sıla’yı bir yıl sonra da görür. Zaten İlhan da öyle diyor ‘Ye- ter ki memleket iyiye git- sin. İnsanlar ne bedeller ödemiş ve ödüyorlar’ on- larınkinin yanında ken- disini azımsıyor.” Her gün yaşadõklarõ ve her olaydan sonra eşinin dirençli ve onurlu mücadelesi karşõsõnda Muhte- ber Cihaner, “İyi ki bu adama âşık ol- muşum ve onunla evlenmişim” diyor. Anne ve eş Cihaner en çok kõrõldõğõ yer için “Cemaatler soruşturmasına baş- ladığında İlhan’a 2 kurşun sıksalar canım acımazdı bu kadar. Ama bu yaşadıklarımızı hukuk adamlarının yapmış olmasını kabul edemiyorum. Çünkü hâkimlerin savcıların yüre- ğinde adalet duygusu olmalı” sö- züyle açõklõyor. Ve “eşine tutsaklığı” haklõ olarak konduramõyor. Çünkü ona göre “O aklını başkasına emanet edecek bir adam değil...” Evren fotosu delil oldu! Tek tek Cihaner ailesinin geçmi- şine yolculuk yapan savcı en önem- li “suç delilinden” birine işte tam o an ulaşır. Siyah beyaz fotoğrafta üç kişi vardır. Alaşehir’in genç savcısı İlhan Cihaner, eşi Muhteber ve “son darbeci” Kenan Evren! Ala- şehir’deki 30 Ağustos Zafer Bayra- mı resepsiyonundan bir karedir. Erzurum’a götürülen Cihaner tutuklanır. Haberi aldığı an ar- tık Muhteber Cihaner’in “çözül- düğü andır”. Çünkü tüm yaşa- dıklarına rağmen tek bir gözyaşı dökmemekle övünmüştür Muh- teber Cihaner... Bir ay boyunca başsavcõ eşini ce- zaevinde ziyaret etmez. Hukuksuz- luğun itirazlarla ortadan kalkaca- ğõna ilişkin umutlarõnõ hep taşõrlar. Ama her geçen gün umutlarõ tüke- nir. Ve ilk kez açõk görüşe gider bir ayõn sonunda. Önce kõrmõzõ bir ka- põdan geçilerek ulaşõlan hurdalõk bir yerde uzunca süre bekler. Muh- teber Cihaner için o anda zaman kavramõ da gerçekliğini yitirir. Ona sorarsanõz tam bir asõr bekle- miştir eşini görebilmek için, farele- rin cirit attõğõ yerde... Sonra eşiyle görüşeceği yere doğru güvenlik ka- põlarõndan geçerek ilerler. Ama ne ilerlemek. Anlattõklarõnõ anlatsak “mizansen” sanõlõr... Sonra bir masada karşõ karşõya gelirler: Bir süre öylece bakarlar birbirlerine ve yaşadõklarõnõ “şaka gibi” deyip gülerler. Ama biraz acõ bir gülümsemedir. Muhteber Ciha- ner o anõ şöyle anlatõr: “İlhan’ın o anki bakışını anla- tamam. ‘Bu ülkede gizli tanık tar- tışılıyor, özel yetkili mahkemeler tartışılıyor. Bu bile başarıdır’ der. Hissettiğim sıkıntı, ıstırap boşa çıktı o an. Sanki şımarıklık yapı- yormuşum gibi düşündüm. O memleket için iyi olacaksa diyor, bense kişiselleştiriyorum gibi dü- şündüm, mahcup oldum: Kişisel kaygımdan utandım. Çünkü o kendini değil memleketini düşü- nüyor, bense onu... İşyerindeyken annesinden gelen telefonla polislerin evlerine geldiğini öğrenen Muhteber Cihaner, soluğu evin önünde alõr. Yolda düşündüğü tek şey “Bunu Sıla’ya nasıl açık- larım...” Çünkü Sõla henüz okula gitmemiştir. “O kadar polisi evin içinde görürse ne düşünür?” İlhan Cihaner’i arar ama bir türlü ona da ulaşamaz, cep telefonu kapalõdõr. Muhteber Cihaner’in aklõnda hep aynõ soru, “İlhan’ın bu olup bi- tenlerden haberi var mı?” Zaten, adliyedeki başsavcõlõk makam oda- sõnõn aranabileceğini hiç düşün- memiştir bile. Hani televizyonlarda, gazeteler- de aranan başsavcõlõk konutu vardõ ya, orasõ tam tamõna 65 metreka- reymiş. Zaten onun içindir, salonun ve oturma odasõnõn sõğmayan eş- yalarõnõn depoya kaldõrõlmasõ. Deponun duvarlarõna yapõlan kü- tüphaneyle de binlerce kitap koli- lerden çõkarõlabilmiş... Muhteber Cihaner eve ulaştõğõnda kapõdaki si- vil polis ve savcõlarla karşõlaşõr ve onlara şöyle seslenir: “Tarih yazı- yorsunuz ama herkesin utanaca- ğı bir tarih.” O anda öne bir savcõ çõkar. O sav- cõyõ hiç unutmayacağõnõ anlatõr Muhteber Cihaner. Çünkü “O sav- cının yüzündeki kini” unutmaya- caktõr, ömrünce... Sõla’yõ okula gönderip polisleri içeriye almayõ dü- şünerek evin kapõsõnõ kapatacağõ sõ- rada bir anda birisi ayağõnõ kapõnõn aralõğõna sokuverir. Onun önce bir polis olduğunu düşünen Cihaner, savcõ olduğunu öğrenince şaşkõnlõğõ artar. Aranmak istenen bir başsav- cõnõn evi, kapõ aralõğõna ayağõnõ so- kup kapatõlmasõnõ engellemeye ça- lõşan da “cumhuriyet savcısıy- dı.” Muhteber Cihaner bir anne olarak altõnõ çiziyor, “Tek derdim Sıla’nın o polis kalabalığını evin içinde görmemesiydi. Olanları fark etmesini istemiyordum.” Sonra lojmanõn görevlisi Sõla’yõ okuluna götürür. O sõrada Başsav- cõ Cihaner eşini arayõp “Bırak arasınlar” deyince Muhteber Ci- haner öfkelenir: “Neden aratıyo- ruz?” Eşinin bu tepkisine başsav- cõnõn yanõtõ kõsa olur “Boşver, on- lar utansın...” Gizleyecek bir şeyleri yoktur. Ama başsavcõnõn bir kaygõsõ vardõr eşiyle paylaştõğõ: “Her odanın aramasını tek tek yaptır ve başlarında dur.” Cihaner polisleri içeri alõr. Baş- lar hepi topu 65 metrekarelik evi didik didik etmeye... Albümler dö- külür.... Oturur savcõ, tek tek fo- toğraflarõ inceler. Muhteber Ci- haner “hatıralarına başkalarının gözünün değmesine” içerler... Ajandalar, kitaplar, notlar hepsi ortalõğa saçõlõr. Hatta Cihaner çif- tinin birbirlerine yazdõklarõ özel mektuplarõ da okur savcõ uzun uzun.. İşte o anda Muhteber Ci- haner sesini yükseltir, “Siz kimin avukatlığını yapıyorsunuz, na- sıl bu kadar çirkin olabiliyor- sunuz. Siz bu vatanın evladı değil misiniz?” O sözler üzerine de Muhteber Cihaner aleyhine hakaretten dava açõlõr... Sõla’ya nasõl açõklarõm? Eşinin onurlu mücadelesi karşısında Muhteber Cihaner, “İyi ki bu adama âşık olmuş evlenmişim” diyor. Muhteber Cihaner’le, eşi Başsavcı Cihaner’i cezaevine götüren süreci ve yaşadıklarını konuştuk. Selek’e AP’den destek Kadıköy’de miting Mücadele Birliği Platformu, 6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Hüse- yin İnan ve Yusuf Aslan için dün “Hal- kın Deniz’i, Denizleşen Halkla” söyle- miyle miting gerçekleştirdi. Grup, Hay- darpaşa’dan Kadıköy Meydanı’na kadar yürüdü. Burada konuşan Vefa Serdar “Denizler’in mücadelesini bir gün gele- cek iktidara taşıyacağız” dedi. Miting, İz- mir Ayışığı Tiyatro topluluğu ve Emeğe Ezgi Grubu’nun sunumlarıyla sona erdi. SKA KELLER İSTANBUL’DA Ska Keller.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle