12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada yasadışı dinleme-izlemelere bir yenisi eklendi. Dinci habervaktim adlı site bir gece yarısı, anayasa değişikliğinin oylanacağı saatlerde Baykal’ın ilişkileri diye yamalı bohça, kırk yerinden eklemelerle oluşturulan görüntüler yayımladı. Skandal peşinde koşan diğer internet siteleri de nedir ne değildir, sahtekârlık mıdır değil midir sorup soruşturmaya gerek görmeden yayımlayanların üstüne yapışacak bu pisliği sitelerine koymakta gecikmediler. Başbakan’ın, Genelkurmay Başkanı’nın özel veya resmi konuşmalarının, görüntülerinin yayımlanmasından sonra internet rezilliği ana muhalefet liderine kadar uzandı. Adı ve görevi nedeniyle gündemde olanların karşılaştığı saldırılar elbette tepkiyle karşılandı ama ya adı ve göreviyle kamuoyunun sürekli dikkatini çekmeyen kimi bürokratların, emekli veya muvazzaf subaylara, gazetecilere internetteki saldırılar? Hepsi internet mağduru. Başbakan dinleme olayları boyutlandığı bir gün “beni de dinlediler” demekle yetindi. Genelkurmay Başkanı bir açıklamayla rezaleti göğüslemeye çalıştı. Şantaj, tehdit sürüp gidiyor. Hükümet bu tür yayınlara ne yapıyor? Beni de dinlediler, diyor. O kadar! Hükümet internet sitelerinden gerçeğe aykırı yayınlara karşı ne zaman önlem alacak? Önlem alınacağı umudu veren bir işarete de rastlanmıyor. Rezaletin bu noktaya kadar gelmesinde bir numaralı sorumlu hükümet. Zira Ergenekon soruşturmasıyla birlikte cumhuriyet savcılarının izinli izinsiz özel konuşmaları, görüntüleri tam metin halinde medyaya sızdırmalarına müsamaha ile baktı. Savcılar da iddianamelerde delil olarak kullandılar. Ses çıkarmadı. Yaşadışı kayıtlar, sahte göntüler internet sitelerinde cirit atmaya başladı. Deniz Baykal’ı 1960’lardan beri tanıyorum. Baykal’ın siyasal yaşamındaki iniş çıkışları… bir siyaset adamı olarak izlediği politikaları eleştirebilirsiniz ama özel yaşamına, aile yaşamına toz konduramazsınız. Yaklaşık 50 yıldır izlediğim, tanıdığım, her şeye karşın doğru bildiği yolda giden Baykal’ın yaşamında gizli kapaklı tek bir çizgi yoktur, bulamazsınız. Özel yaşamı tartışılmayacak kadar şeffaf, olumsuz bir çizgi, ufacık bir nokta içermeyen ender siyaset adamlarından biridir. Bu saldırı yalnız Baykal’ın ve adı geçen milletvekilinin kişisel haklarına saldırı değildir. Bu saldırı Baykal’ın hanımefendi eşine, çocuklarına ve torunlarının kişisel haklarına da, toplum ahlak kurallarına da bir saldırıdır. Rezaletin ortaya çıkmasıyla; tabii din uğruna her türlü rezilliği kullanan bir iki gazete dışındaki medya; dün Baykal’a komployu lanetledi. Karşı çıktı. Bir iki köşe “böyle bir rezalete adı karışan Baykal’ın derhal genel başkanlıktan istifa etmesi gerektiğini” yazdı. Örneğin Tufan Türenç’in Hürriyet’te savunduğu gibi, bir iftirayı, iftiradan da öteye bir alçaklığı sanki gerçekmiş gibi kabullenerek Baykal’ın görevinden istifasını istemek? Ya da aynı gazetede -Fatih Çekirge gibi- Baykal’ın “yol ayrımında” olduğunun altını çizmek?… …Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı özdeyişini anımsatıyor. Bir tarihte ne internet siteleri; ne kayıt terörü ve böyle rezil iftiralar vardı. Lider düzeyindeki kimi genel başkanlar, başbakanlar hakkında fısıltı ile -Baykal örneğinde olduğu gibi- zaman zaman türlü çeşit cinsellik içeren uydurma söylentiler dolaşırdı siyaset kulislerinde. Çoğu da özel sekreterleriyle ilişkiden söz ederdi. Öylelerini bilirim ki ailesine çok yakın olan birisi hem eşiyle dostluk sürdürür hem de o lider, başbakan hakkında sekreteriyle böylesi asılsız söylentiler yayardı. Liderin platonik aşkını doğru imiş gibi yayanlara rastlanırdı. Hiçbiri yazılmadı. Hiçbiri doğru değildi. Bugünlerde Adnan Menderes’in Ayhan Aydan ile yaşadığı aşk, sonu dramla biten bir film senaryosu gibi anlatılıyor. Menderes’in gizli yaşamını kanıtlayan fotoğraflar o zaman muhalefetteki CHP’nin organı Ulus gazetesinde yayımlanmak üzere getirildi. CHP lideri İsmet İnönü Menderes’in özel yaşamıyla ilgili diyerek resimlerin asla yayımlanamayacağı emrini verdi Ulus’a... Üstelik İnönü’nün DP ve Menderes iktidarına karşı kıran kırana savaştığı günlerdi o günler… İnönü gibi liderler mazide kaldı. SAYFA 9 MAYIS 2010 PAZARCUMHURİYET 10 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Mayıs Oslo B 13 Helsinki Y 9 Stockholm Y 11 Londra Y 13 AmsterdamB 12 Brüksel B 14 Paris Y 16 Bonn Y 15 Münih Y 17 Berlin Y 19 Budapeşte Y 20 Madrid Y 19 Viyana Y 19 Belgrad Y 19 Sofya Y 18 Roma B 20 Atina B 24 Zürih Y 17 Moskova Y 23 Aşkabat Y 25 Taşkent PB 31 Bakû Y 21 Bişkek PB 27 Tiflis Y 25 Kahire B 29 Şam B 35 İstanbul Y 23 Edirne Y 24 Kocaeli Y 26 Çanakkale Y 21 İzmir Y 27 Manisa Y 30 Denizli Y 31 Zonguldak Y 19 Sinop Y 18 Samsun Y 19 Trabzon Y 17 Giresun Y 17 Ankara Y 26 Eskişehir Y 26 Konya Y 25 Sıvas Y 25 Antalya Y 24 Adana Y 29 Mersin Y 26 Diyarbakır Y 30 Şanlıurfa B 31 Mardin B 26 Siirt Y 27 Hakkâri Y 19 Van Y 17 Kars Y 15 Tüm yurt parçalı ve çok bulutlu, Doğu Ak- deniz kıyıları ile Gü- neydoğu Anadolu’nun güneyi dışında tüm yurt sağanak ve gök- gürültülü sağanak ge- çecek. Yağışlar batı Karadeniz kıyıları ile Erzincan, Tunceli, Er- zurum, Sıvası ve Kay- seri çevrelerinde kuv- vetli olacak. Hava sı- caklığı yurdun iç ke- simlerinde 1-3 dere- ce azacak, diğer yer- lerde önemli bir deği- şiklik olmayacak. “Her gün demokrasi tehlikeye düşüyor. Atatürk düşmanlığı her geçen gün tırmanıyor. Her geçen gün Türk ordusunu yıpratma faaliyetleri inanılmaz bir hızla sürüyor. Emeklisi, memuru parasızlıktan, ilgisizlikten kırılıyor. İnsanlar sokağa dökülmüş; hukukçular, savcılar, hocalar, profesörler hapishanede. Vatandaşın karnı aç, işçiler grevde, insanlar mahkemeye bile çıkmadılar. Sadece bir iddianame sonucu hapishanede yatıyorlar. Suçlu oldukları dahi kanıtlanmış değil. Ondan sonra benden destek istediğini bana söyle. Ben bileyim, parmağımızı taşın altına sokacağız, ne taşı o?” Sevgili Levent Kırca, kısaca her şeyi özetlemiş. Büyük sanatçı olmak budur. Kişilikli, onurlu, gerçek bir yurtsever, Atatürk devrimlerine bağlı bir aydın... Türkiye’yi günden güne bir şeriat toplumu biçimine sokmaya çalışanlara verilecek en güzel yanıtın bir sanatçıdan gelmesi, hâlâ uykuda olanların gözlerini açmayacak mı? Ülke bir yoksulluk deryasında sürükleniyor. Milyonlarca insanımız açlık sınırının altında yaşıyor. O kadar ki, iktidarın seçim öncesinde kapısının önüne bıraktığı un, makarna paketlerine bile veriyorlar oylarını! Aldanmak, aldatılmak yoksul halkımızın kendini kurtaramadığı bir zorunluluk... Kaç kez yaz, bitmez! Şu Ergenekon saçmalığı daha kaç yıl sürecek? İçeri tıkılan bunca aydının, bunca yurtseverin çilesi ne zaman dolacak? Balbay, Perinçek, Özkan ve daha niceleri? Üniversite dekanları, rektörleri, profesörleri! Neden suçlandılar, neden hapsedildiler? Neden bir türlü adalet onları kurtarmıyor, kurtaramıyor. Savcılar, yargıçlar mı acımasız; gerçekleri görmekten kaçınmaları neden? Gerçek savcı, “Ben Ergenekon savcısıyım” diyen AKP lideri Başbakan Tayyip Bey mi? Bir gün, bütün bu haksızlıklar Yüce Divan’da görüşülmeyecek mi? İstedikleri kadar keyiflerine uygun bir anayasa hazırlasınlar, Atatürk Cumhuriyetinin kurumlarını, yasalarını değiştirmek isteyenler boşa uğraştıklarını bir gün anlayacaklardır. EVET / HAYIR OKTAY AKBAL TC’yi Korumak ve Kollamak IŞIL ÖZGENTÜRK Malatya Gene Altın Renkli Dört yıl önce Malatya’da ilk kez yapılan İnönü Üniversitesi Kısa Film Festival’ine jüri üyesi olarak gittiğimde “Altın Renkli Malatya” diye bir yazı yazmıştım, o zaman da ülke krizli bir dönemdeydi, ne zaman değil ki, pek çok okurum boş işlerle uğraştığım için beni eleştirmişti, işte şimdi bu kez 4’üncüsü yapılan İnönü Üniversitesi Kısa Film Festivali için gene altın renkli Malatya’dayım, gene çarşılar altın renkli kayısılarla dolu, öğrenciler kıpır kıpır, festival salonu dopdolu ve dünyaya söyleyecek sözü olan herkes film yapma peşinde. Bu yazıyı yazarken kocaman bir tabağın içinde duran kayısı atomlarına, elma kurularına, hakiki pekmeze batmış sucuklara dalıp dalıp gidiyorum ve emin olun üç günde iki kilo aldım. Şimdi kiloların asıl nedeni dondurmacı Abdullah Karakum’dan nam-ı diğer Bodo’dan söz etmeden önce, filmlere bir göz atalım. Önce şunu söylemek durumundayım, bu aralar o kadar çok belgesel ve kısa film izledim ki, teknik ve anlatım kalitesinin giderek çıta yükselttiğini belirtmeliyim. Ve ardından Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’dan bir ricam var; bu ülkede kısa filmler, belgeseller deniz derya, öyleyse mevcut bir yasayı işletme zamanı geldi; yasa şu, bu ülkede de tıpkı diğer Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da olduğu gibi sinemalar her uzun metrajlı film seansından önce bir kısa film göstermek zorundadır. Bu yasaya uyan tek sinema yok. Bir ara araştırmıştım cezası yüz lira, zaten kontrol eden de yok. Şimdi bu yasayı hayata geçirmenin tam zamanı, insanlar kısa filmle sadece internette ve festivallerde tanışmasınlar, sinemada görsünler, o kutsal karanlıkta ve tıpkı şiirle tanışır gibi yeniden hayatla tanışsınlar. Gelelim inatla kısa film festivali olarak sürdürülen İnönü Üniversitesi Festivali’ne, yaşıma hürmeten son yıllarda beni her yerde başkan yapıyorlar, diğer jüri üyelerinden biri Yeşim Ceren Bozoğlu, onu filmlerinden, dizilerden tanıyorsunuz. Öteki Nilay Ulusoy’du, Bahçeşehir Üniversitesi’nde öğretim görevlisi, Ziya Sönmez tam bir film emekçisidir ve sevdiği bütün arkadaşlarının, filmlerin vazgeçilmez oyuncusudur ve sinema eleştirmeni, yazarı Fırat Sayıcı, bu arada dört yıldır festivali düzenleyen Kadir Beycioğlu ve ekibi jüriden tam not aldı! Önünüzde tam sekiz belgesel var... Yani işimiz zor, özellikle yönetmen Mustafa Karakaya’nın “Göçkuşağı” ve Okan Aydın’ın “Galla Bazarı” filminin görüntüleri olağanüstü. Diğerleri de teknik kalite açısından her düzeyde yarışabilir ama bütün jüri üyelerinin gönül düştüğü bir film var; “Kahpe Devran” hınzır yönetmenini, Cahit Çeçen’i Antalya Film Festivali’inde ödül aldığı “Tamirci Çırağı” filminden tanıyorum, belgesele yaklaşımı, getirdiği üslup, mizah öylesine farklı ki, Kahpe Devran’ı sevmemek olmuyor. Mevzu çok basit, türlü hayallerle İstanbul’a gelen ve tutunamayan üç adamı anlatıyor. Hepsinin yolu önce bir Unkapanı Plakçılar Çarşısı’ndan geçiyor, kimi acayip keman çaldığına inanıyor, kimi İbrahim Tatlıses gibi türkü söylediğine ve olmuyor işte ve onların hikâyeleri öylesine içerden öylesine bir mizah ve hüzün yumağı halinde anlatılıyor ki, onlar perdeden çekildiğinde, bu ülkeye bir kez daha âşık oluyorsunuz. Anlaşıldığı gibi birincilik Kahpe Devran’ın. Jüri özel ödülü ise Bartın’da her salı ve cuma kadınların 200 yıla yakın zamandır sürdürdükleri bir geleneği anlatan “Galla Bazarı”na gidiyor. Daha doğrusu o muhteşem pazarcı kadınlara, tanrım ne çalışkanlar, ne gırgırlar, ne yaşam dolular, onlara bir selam gönderiyoruz. Ön jüriye teşekkürler, bize 265 kurmaca filmden sadece 11 film bırakmışlar. Birinciliği paylaştırdık, oy çokluğuyla. Depremde ailesini kaybeden ve yaşam sevincini yitiren bir genç kızın anlatıldığı, yönetmenliğini Ayşegül Yadigar’ın yaptığı “Güneşin Karanlığı” ve işsiz güçsüz genç bir adamın her sabah uyanıp işe giden çok çalışkan ve titiz adamların evine yerleşip evdeki her imkânı nasıl kullandığını anlatan, yönetmenliğini Kerem Altın’ın yaptığı “Vardiya” ödülleri aldı. Jüri özel ödülü ise ölümü ve yaşamı çok başarılı bir görsellikle sorgulayan, yönetmenliğini Ömür Sinir’in yaptığı “38 Derece”ye gitti. Gelelim kilo almama neden olan meşhur dondurmacı Abdullah Kapusuz, nam-ı diğer Bodo’ya. 32 yıldır hem Kernek Aile Gazinosu’nu işletiyor, hem de dondurmada iddia sahibi. Haklı. Aile gazinosunun kocaman göl gibi bir havuzu var, şelale suyuyla doluyor, Hıdırellez akşamı oraya gittik, öylesine doluydu ki, bir kâğıda bir ev resmi yapıp suya atamadım ama dondurma yedim. Bodo’nun en övündüğü olay ise şu: Müslüm Gürses ve Muhterem Nur’u bu gazinoda o evlendirmiş, o gün bu gündür mutlu yaşarlarmış. Bir ara “Seni de evereyim” dedi ve ben son lokma dondurmayı hızla yutup fırladım ayağa... [email protected] Ergenekon’da yine tahliye yok İstanbul Haber Servisi - İkin- ci Ergenenekon davasõndan 15 ay- dõr tutuklu bulunan gazetemiz yazarõ Mustafa Balbay, oyçok- luğuyla tahliye edilmedi. 13. İs- tanbul Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Köksal Şengün, top- lam 18 sanõğõn tutukluluk halle- rinin devamõna ilişkin karara mu- halefet şerhi koydu. Davanõn önceki günkü oturu- munda talepler konusunda iddia makamõnõn görüşlerini açõklayan savcõ Mehmet Ali Pekgüzel, mahkemede savunmayõ aşan ko- nuşma yapan sanõklar konusunda resen suç duyurusunda buluna- caklarõnõ açõkladõ. Savcõ Pekgü- zel, en başta iddia makamõndaki cumhuriyet savcõlarõna yönelik ol- mak üzere, Türk Ceza Kanunu ta- nõmlamasõna göre duruşmalar sõ- rasõnda hakaret, tehdit, iftira, dev- letin kurum ve organlarõnõ aşağõ- lama gibi açõkça suç oluşturabi- lecek sözler söylendiğini savu- narak şöyle devam etti: “Suç oluşturan eylemler asla savun- ma hakkı sınırlarında kabul edilemez. Savunmayı da güç- lendirmeyeceği açık olan bu tutumun, bir engelleme söz ko- nusu olmadığından bazı sanık ve müdafilerince kasıtlı olarak ve ısrarla sürdürüldüğü göz- lenmektedir. Şimdiye kadarki mahkeme uygulaması dikkate alınarak bir süredir mahke- menin suç duyurusunda bu- lunmasına karar vermesi talep edilmemektedir. Ancak, du- ruşma tutanakları tanzim edil- diğinde suç oluşturan her bir eylem için resen işlem yapıla- cağını bildiriyoruz.” Heyetin ara kararlarõnõ saat 23.30 sõralarõnda üye hâkim Se- dat Sami Haşıloğlu okudu. Tu- tuklu sanõk Tuncay Özkan’a ait olduğu iddia edilen, “Susurluk Raporu ve ek dosyasının” asõl belgeler olup olmadõğõnõn kont- rolü gerektiğini kaydeden mah- keme, eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’dan raporun aslõnõn ye- niden istenmesine karar verdi. ‘Beklenen gaye sağlandı’ Başkan Köksal Şengün, Bal- bay ve Özkan’õn, “Tutukla- madan beklenen gayenin sağ- lanmış olmasını ve de gere- kirse Adli Kontrol Uygula- masının düşünülebileceğini” göz önüne alarak tahliye talep- lerinin kabulü için oy kullandõ. ‘Bilirkişiyi dinleyin’ İstanbul Haber Servisi - Balyoz Dar- be girişimi iddialarõ çerçevesinde tutuk- lu yargõlanan eski 1. Ordu Komutanõ emekli Orgeneral Çetin Doğan’õn tahli- ye edilmesi için başvuruda bulunuldu. Avukatlarõ, askeri bilirkişi raporunda in- celeme sonuçlarõ doğrultusunda Do- ğan’õn serbest bõrakõlmasõnõ istedi. Balyoz soruşturmasõ evraklarõ üzerin- deki yasağõn kõsmi olarak kaldõrõlmasõy- la ortaya çõkan askeri bilirkişi raporu, bu soruşturma kapsamõnda tutuklu bulunan emekli Orgeneral Doğan’õn tahliye iste- mine gerekçe oldu. Doğan’õn avukatlarõ Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz, İstan- bul 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne sun- duklarõ dilekçede tahliye isteminde bilir- kişi raporundaki tespitlere yer verdiler. Ayrõ bir soruşturma yürüten 1. Ordu Askeri Savcõlõğõ’nõn istemi üzerine Al- bay Yavuz Fildiş tarafõndan hazõrlanan ve 1 Nisan tarihinde sivil savcõlõk soruş- turma dosyasõna giren bilirkişi raporun- da, “belgenin kuvvet, ordu komutan- larının imzasına arz edilecek nitelikte olmadığı”, “DVD ve CD’lerin hiçbiri- nin dijital imzalı olmadığı, bu nedenle belgelerin gerçekliğinin kanıtlanması- nın mümkün olmadığı”, “söz konusu dosyaların ideal bir bilgisayar ortamı yaratılarak kolaylıkla üretilebileceği” konularõna dikkat çekilmişti. Avukatlara geç bildirim Balyoz soruşturmasõ dosyasõ üzerin- deki yasağõn kõsmi olarak kaldõrõlmasõ kararõnõn da başvuruyu yapan avukatlara 6 gün sonra bildirildiği öğrenildi. Edini- len bilgilere göre, Çetin Doğan ve Süha Tanyeri’nin avukatlarõ olan Celal Ülgen ile Hüseyin Ersöz, dosya üzerindeki ya- sağõn kaldõrõlmasõ başvurusunu 8 Ni- san’da yaptõ. Mahkeme 30 Nisan’da ya- sağõn kõsmi olarak kaldõrõlmasõna karar verdi. Avukatlarõn sürekli yazõlõ ve sözlü başvurularõna rağmen yasağõ kõsmi ola- rak kaldõrma kararõ 6 Mayõs’ta bildirildi. DOĞAN’IN AVUKATLARI Hain pusuya 2 şehit Yurt Haberleri Servisi - Şõrnak’õn Uludere ilçesi ve Hakkâri’nin Yüksekova il- çesinde mayõna basan 2 as- ker şehit oldu. Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine bağlõ Dağlõca bölgesinde jandarma karakoluna düzenlenen sal- dõrõda şehit düşen Uzman Onbaşõ Abidin Tanrıkolu toprağa verildi. Uludere’de Irak sõnõrõ ya- kõnlarõndaki Ortaköy-Andaç bölgesinde güvenlik güçle- rinin yaptõğõ yol kontrolü sõ- rasõnda, terör örgütü PKK üyelerince yol kenarõna yer- leştirilen el yapõmõ mayõnõn patlamasõ sonucu Piyade Er Emin Şener ağõr yaralandõ. Tedavi altõna alõnan Şener, tüm müdahalelere karşõn kur- tarõlamayarak şehit düştü. Şehidin cenazesi helikopter- le memleketi Van’a gönde- rildi. Şehit için İskele Cami- si’nde tören düzenlendi. Oğ- lunun Türk bayrağõna sarõlõ naaşõna sarõlan acõlõ anne, Kürtçe ağõtlar yaktõ. Jandar- ma Asayiş Kolordu Komu- tanõ Korgeneral Nazmi Al- tıntaş, şehit babasõnõ teselli etmeye çalõşõtõ. Acõlõ baba, Korgeneral Altõntaş’a “Ema- nete sahip çıkmadınız” di- ye sitem etti. Şehidin dayõsõ Mustafa Mahmutoğlu, “Kardeş kardeşi öldürü- yor. Bu kanı durdurun” di- yerek teröre lanet okudu. Şehidin cenazesi, İskele Me- zarlõğõ’nda toprağa verildi. Dağlõca’da 2 askerin şehit olduğu terörist saldõrõnõn ar- dõndan bölgede başlatõlan operasyonlarda teröristlerce araziye döşenen el yapõmõ mayõnõn patlamasõ sonucu dün 1 çavuş ağõr yaralandõ. Asker tüm müdahalelere kar- şõn kurtarõlamadõ. Dağlõca’daki çatõşmada şe- hit düşen Uzman Onbaşõ Tanrõkolu, Adõyaman’õn Bes- ni ilçesinde düzenlenen tö- renin ardõndan son yolcu- ğuna uğurlandõ. Şõrnak ve Yüksekova’da mayõna basan iki asker şehit oldu. Son 11 günde şehit sayõsõ 13’e çõktõ Savcõ Pekgüzel, bazõ sanõklar hakkõnda suç duyurusunda bulunacağõnõ açõkladõ 2. Ergenekon davasõnda Mahkeme Başkanõ Şengün, aralarõnda yazarõmõz Mustafa Balbay’õn da olduğu 18 sa- nõğõn tutukluluk hallerinin devamõna ilişkin karara mu- halefet şerhi koydu. Şengün, Balbay ve Özkan için “ge- rekirse Adli Kontrol Uygulamasõ düşünülebilir” dedi. 11 GÜNDE 13 ŞEHİT 8 Mayıs / Yüksekova’da 1 çavuş. 8 Mayıs / Irak sınırında 1 er. 7 Mayıs / Dağlıca’da 2 komando uzman erbaş. 3 Mayıs / Şırnak Çizre’de uzman çavuş. 1 Mayıs / Diyarbakır Lice’de 1 subay. 30 Nisan / Tunceli Nazimiye’de 1 astsubay, 1 uz- man jandarma çavuş, 2 er. 30 Nisan / Hakkâri Çukurca’da 1 er. 27 Nisan / Şemdinli’de 1 uzman çavuş, 1 er şehit. Şehit Şener için Van’da düzenlenen törende anne ve babası tabutun başından ayrılamadı. Fotoğraf:AA Askeri bölgeye yıldırım düştü HAKKÂRİ (AA) - Hakkâri’nin Çukurca ilçesindeki askeri bölgeye yõldõrõm düştü. Yõldõrõm düşmesi sonucu terör örgütüne yö- nelik yürütülen operasyonlar kapsamõnda Kayseri Tugay Komutanlõğõ’ndan Çukur- ca’ya görevli gelen 2 asker hafif şekilde ya- ralandõ. Yaralõlar helikopterle Hakkâri As- ker Hastanesi’ne kaldõrõldõ. Tedavi altõna alõnan askerlerin iyi olduğu bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle