23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 MAYIS 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK 17haticetuncer@hotmail.com CMYB C M Y B 65 yaşında yitirdiğimiz Moğollar’ın efsane davulcusu Engin Yörükoğlu, hayatı sanat gibi yaşıyordu HATİCE TUNCER “Moğollar çoçuğumuz yani, ondan vazgeçmek mümkün mü? Doğu- şunda ebelik yaptık. Hep beraber bu işi yaptık. Kopmak diye bir şey mümkün değil. Müziği seviyorum, yaptığımız müziği seviyorum. Onun dışında arkadaşlığı seviyorum, sev- giyi seviyorum, sevgi alışverişini se- viyorum. Kavga etmiyor muyuz? Kavga ediyoruz tabii, ama sevginin bir parçası zaten. 40. yılımız kolay değil. Bir nevi hayat dersi gibi bir şey Moğollar...” Moğollar, 68’lerin isyan dönemle- rinden bugünlere kadar yaşayan bir ef- sane. Bodrum’da 23 Nisan günü 65 ya- şõnda kaybettiğimiz, grubu gibi kendisi de efsane bir davulcu olan Engin Yö- rükoğlu, 2008 yõlõnda Moğollar’õn 40. yõldönümündeki röportajõmõzda böyle anlatõyordu müziği, yaşamõ, dostluğu, sevgiyi. Engin Yörükoğlu’nun kaybõ, tüm müzikseverleri üzdü ama grubun ku- rucusu Cahit Berkay, kurulduktan kõsa bir süre sonra gruba giren Taner Öngür ve Moğollara ikinci kurulu- şunda katõlan Serhat Ersöz, iki yõldõr grubun solistliğini üstlenen Emrah Karaca ve Engin Yörükoğlu’nun ona- yõyla grubun davulculuğunu üstlenen Utku Ünal’õn acõlarõ daha farklõ. 40 yõlõ aşkõn bir süredir müzik ya- pan, dostlarõ Cahit Berkay ve Taner Öngür ile buluşmamõzda bu kez Engin Yörükoğlu yoktu ama anõlarõ vardõ. Kızıl saçlı ‘muzur’ çocuk Taner Öngür ile başlõyoruz Engin Yörükoğlu’nun hikâyesini dinlemeye. Öngür, Yörükoğlu ile 1964 yõlõnda Sel- çuk Alagöz’ün evinde tanõşmõş: “O za- man çocuk yaştayız hepimiz. Kızıl saçlı çilli, muzur bir çocuk gibi, or- talıkta devamlı koşturan eğlenceli bir tipi görünce çok sevdim. 1969’dan itibaren beraber çal- maya başladık. Engin bir arkada- şıyla Türkiye’de hiç konser, tiyatro girmemiş kasabalarda bile konser organize etti. Aynı anda 5-6 şeyi or- ganize edip sonuca ulaştıracak ze- kâya sahipti. Onu, hiçbir zaman karamsar, umutsuz göremezdiniz. Hep ‘çözüm muhakkak vardõr’ diye üstüne gider ve çözer. Sahneye çı- kıyoruz, hepimizi güldürüyor eğ- lendiriyor, bizim moralimiz bozuk olsa bile bize enerji veriyor. Böyle bir hayat geçti birlikte. Kendi hayat neşesini cimrililik yapmadan etrafa yayardı. O ’69 turnesindeki Engin’le en son 2009’da yine aynı şekilde çaldık, sa- dece biyolojik olarak yaşlanmışız. Hasretle ve sevgiyle anacağız hep. Gülerek hatırladığım iki insan var: Engin ve Cem Karaca. Yaşarken hep iyi şeyler verdiler. Hem gül- dürdüler hem umut verdiler. İkisi- ni de sürekli gülerek iyi hatırlıyo- rum. Almanların bir lafı var, ‘hayat sanatçõsõ’ derler. Engin tam öyle adamdı.” Uçar gibi davul çalıyor Cahit Berkay da Engin Yörükoğlu ile Selçuk Alagöz’ün evinde tanõşmalarõ- nõ anlatõrken “Davulcu arıyoruz. Sel- çuk ‘Bir davulcu bulduk uçar gibi da- vul çalõyor’ dedi” diyor. Hemen kaynaşõrlar ve çeşitli grup- larda çalõşmalarõnõn ardõndan Moğol- lar’õ kurarlar. Avrupa’da turneler, Cem Karaca ile birlikte çalmalarõ, ödüller, parasõz günler ve bu satõrlara sõğmayacak ma- ceralar: “Paris’te Barõş Manço’nun evinde kalıyoruz. Ev sahibinin kızı- nın Dominik diye bir arkadaşıyla En- gin samimiyeti ilerletti. Türkiye’ye döneceğiz ama Engin, Dominik ile evlendi. Nikâhında Erkin Koray ile beraber bulunduk. Engin kaldı, tekrar Fran- sa’ya gittiğimde Dominik hamiley- di, isim arıyorlardı. Ben ‘Elif olsun’ dedim. Elif hâlâ bana ‘Cahit Amca’ değil ‘isim babam’ der.” İki davulcu gibi Cahit Berkay “45 yıl birlikte çaldık” derken gülümseyerek biraz da gözle- ri dolarak devam ediyor: “Sahnede çok pozitif bir yapısı vardı. Birbirimize kızmadık mı? Darıldık ama gelirdi, çaktırmadan bir yerine dokunurdu ya da ben dokunurdum, biterdi. Çok mücadeleciydi. Bir iş kurmayı, büyütmeyi severdi. Deneyleri oldu, zor günler de yaşadı. ‘Yörükoğlu Hol- ding’ diye takılıyorduk. Engin’in kendine has bir tarzı vardı. Davu- lu çok dolu dolu çalardı. Bizim ku- şak her tür ritmi, çaça, samba çala- rak yaşayarak müzik yapar. Engin de çalarken iki davulcu çalıyor- muşçasına zengin çalardı. O yüzden bütün davulcular Engin’in tarzını önemserler. Engin’i bu anlamda Türkiye’de bir ekol gibi görürler.” Neşeli çalardı Öngür de “Davul çalışı da değişik- tir” diyerek Yörükoğlu’nun müzisyen niteliklerini sõralõyor: “Neşeli bir adam olduğu için neşeli çalardı. Oyun oynar gibi, çocuk gibi, keyif alırdı. O kadar senelik tecrübe, mü- zik birikimi de birleşince ortaya güzel bir şey çıkıyor. Bugün çok teknik bilgisi olan mü- zisyenler var. Engin o tip şeylere pek prim vermezdi ama ne gelirse hep- sine de gayet güzel uyardı. 60’ların ortalarındaki saykodelik rock mü- zik döneminden çok etkilenmişti. Moğollar sounduyla, Türk halk mü- ziğindeki ritimlerle zenginleştirdi. Folklor davulunu gayet güzel ça- lardı. Darbuka, bendir, özellikle kaşığı çok güzel çalırdı. Moğollar’ın ilk dö- nemindeki sounduna çok şey kattı.” “Engin Yörükoğlu’suz Moğollar yola devam edecek miydi?” Bu so- ruyu Cahit Berkay yanõtlõyor: “Devam ediyor zaten. ‘Umut Yolunu Bulur’ al- bümüne girerken 1.5 senedir En- gin’in sol tarafına felç gelmişti. Tek elle idare etti. Utku Ünal ile çalma- ya başladık. Utku, Engin’in tarzını da biliyordu. Utku’yu Engin de onayladı. ‘Benim yerime birisi gele- cekse Utku’ dedi. Onun istediği da- vulcu geldi.” Bu macera devam etsin Taner Öngür, Moğollar’õn devam et- mesi isteğini dile getiriyor: “Aramız- da bir karar aldık. Bir gün gelir, he- pimiz bir gün gideceğiz ama Mo- ğollar devam etsin. İlle bizim yaptı- ğımız gibi devam etmesin, zamanla değişsin ama bu macera devam et- sin. Çünkü güzel bir macera, bu kadar sene sürmüş. Belki 30-40 sene, baş- ka kuşaklarla ismi devam etsin. İsimle birlikte geçmişin hikâyesi de devam etsin. Engin de katıldı buna. Biz, içinde biz olmasak da bu macera devam etsin.” Cahit Berkay ile Engin Yörükoğlu, birbirlerinin aşklarõnõ, hayatlarõna gi- ren kadõnlarõ tanõmõşlar: “Engin’in kadınlarla çok iyi bir şeyi vardı. Ce- nazesinde yaşamında beraber ol- duğu 6 kadın saydım. Ama hiçbir kadın arkadaşından kavgalı ayrıl- madı. Hepsiyle dosttu. Büyük bir aş- kı vardı, 1965’te. Ailesi davulcu di- ye vermemişti, Engin bayağı etki- lenmişti. O da cenazeye geldi. Do- minik gelemedi, Elif’in iki küçük oğ- lu var, onlara bakıyor. Çok kadının gönlünde yer almıştı Engin.” Cahit Berkay, Serhat Ersöz, Taner Öngür, Engin Yörükoğlu. Önde Cem Ka- raca’nın oğlu, grubun solisti Emrah Karaca 40. yılda birlikteler. Kõzõl saçlõ ‘muzur’ çocuk Fotoğraf:VEDATARIK Fotoğraf: UĞUR DEMİR ÇANAKKALE ŞEHİTLİKLERİ (GÖKÇEADA ZİYARETİ) 15-16 Mayıs 2010 14 Mayıs 2010 CUMA - 23.55 Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu önünden hareket. 15 Mayıs 2010 CUMARTESİ - 02.30 Tekirdağ Dinlenme tesislerinde mola. - 03.00 Tesisten Hareket. - 06.30 Tanıtım merkezine varış ve kahvaltı. - 07.30 Profesyonel Rehber eşliğinde Şehitlik gezisi. - 15.00 Feribot ile Gökçeada’ya geçiş, - 16.30 Gökçeada’ya varış, ada turu. KONAKLAMA. - 19.30 Akşam yemeği. Serbest zaman. 16 Mayıs 2010 PAZAR - 09.00 Gökçeada turu devamı, - 12.00 Feribot ile Kabatepe’ye geçiş. - 14.00 Feribot geçişi ve hava şartları uygun olduğu takdirde; Çanakkale’ye geçiş ve Askeri Müze gezisi. - 17.30 Bolayır’da Namık Kemal’in mezarının ziyareti. - 18.00 İstanbul’a hareket. - 22.00 Kadıköy’e varış. İLETİŞİM: 0537 871 82 34 - 0533 438 50 22 LÜTFEN YER AYIRTINIZ. İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI www.cumok.org TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI “Gazilerimiz için ne yapsak azdır.” TC Ziraat Bankası Ankara Kızılay Ş. 39025990-5002 TL Tel: 0312 431 99 36 www.elele.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle