11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 MAYIS 2010 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Gerçeğin Aynasında İşçilerin, emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs büyük bir kalabalıkla ve artık kaybedilenin geri alınmasının simgesi haline gelmiş olan Taksim alanında kutlandı. Yaklaşık 300 bin genç, yaşlı, kadın, erkek insanın katıldığı bayramda işçiler sayıca azdı, coşku sınırlıydı. Kendilerini işçilerin davasına adadıklarını söyleyen siyasi grupların çokluğu ve renkliliği kuşkusuz önemlidir, ama bu gerçeği değiştirmiyor. Sendika ve işçi siyaseti 12 Eylül'de generallerden yediği ve şimdi de AKP iktidarından hem ekonomik, hem politik anlamda yemekte olduğu darbeyi atlatmakta zorlanıyor. Bu nedenle de haklarını kazanma ve ötesi konusunda ne yapabileceğini eli yüzü düzgün bir değerlendirme ile masanın üzerine yatırsa iyi olur. Bu konuda kendilerini işçi sınıfı davasına, yani sosyalizme adadıklarını söyleyen siyasi hareketlerin de kendilerini göstermek yerine, işçi hareketinin yeniden nasıl canlanabileceği ve 12 Eylül öncesi durumu aşabileceği konusuna kafa yormalarında sayısız yarar vardır. Parti ve grupların önemli bir kısmının Türkiye dışında, üstünde ya da altında bir yerlerde, devrimciye her zaman gerekli romantizmle yetindiğini söylersek pek de gerçekdışı bir şey söylemiş olmayız. Geçmişten kalan en büyük ders, aydınların işçi sınıfı adına bir şeyler yapamayacakları, onunla birlikte bir işe yarayabilecekleridir. Aydınlar bunu genel olarak siyasetin içinde işçi sınıfının, halkın çıkarlarını savunarak yapabilirler. Kendilerini siyasetin dışında, kapalı ve izole bir alanda var ederek ulaşabilecekleri bir yer yoktur. Bu yalnızca sosyalistler için değil, ilerici, yurtsever, demokrat aydınlar için de böyledir. Ama burada aydın tanımına yeniden dönüp, o tanımla kendimizi sınamanın da yararı var kuşkusuz. Aydın kişi, yani okumanın yazmanın kendisini aydın olarak tarif etmeye yetmeyeceğinin bilincinde olan kişi, ilk iş olarak kendini, devlet ve toplum karşısındaki konumunu iyi tarif etmek durumundadır. Aydın, devletle ve toplumla sorunu olan kişidir. Devlet ve toplumla uyum içindeki kişiye değil, devleti ve toplumu her anlamda eleştiren, değiştirmeye çalışan muhalife aydın deniyor ve bu yüzyıllardır böyledir. Şimdi de böyledir. Bunun yolu da genel olarak siyaset alanında cesaretle yer almakla mümkündür. Kendinizi siyasetin dışına, belki size pek temiz gelen teori alanına hapseder, pek renkli bayraklarınızla alana ya da kendinden hoşnut siyasete koşarsanız kötü değil, ama yetersiz bir iş yapmış olursunuz. Burada sözünü ettiğimiz siyaset, dar anlamda bir siyaset değildir. Onun ne kadar geniş bir alanı kapsadığını, işçilerle bilinç alanında nasıl kesiştiğini uzun uzun anlatmaya da gerek yoktur. Türkiye büyük bir çalkalanışın içindedir. Bütün taşların yerinden oynadığı, kuzu kılığındaki kurtların, kahraman pozundaki düzen adamlarının taraflarını açıkça seçtikleri, ama aynı zamanda hile ve desisenin tavan yaptığı zamandayız. Böyle zamanların en belirgin işareti, at izinin it izine karışmış olmasıdır. 77'yi hatırlayanlar, ABD'den gelenlerle birleşerek alanı kana boyayan derin devleti unutmuş olamazlar. Şimdi aydınlar ve işçiler, o derin devletin kendisini derin devlet düşmanı gibi göstermesine de fırsat vermemeli, gerçeği görmek için sınıf pusulasına sık sık bakmalıdırlar. Çok daha eskilere gitmek de mümkündür, ama 12 Mart öncesi günlerden de başlayabilirsiniz. İpin ucunu tutun, CIA ile ittifak kurmuş derinlerin harekete geçtiği 77 1 Mayısı’ndan geçin, milliyetçi mukaddesatçı militanlarla becerilmiş sıra sıra cinayetleri, kıyımları görecek, sonunda kendinizi Susurluk'ta bulacaksınız. Sonra büyük bir maharetle kendini gizlemeyi ve izleri birbirine karıştırmayı başaran Silivri davalarına geleceksiniz. Tarihe gerçeğin aynasında bakmayı başaranlar, Balbay ve diğer aydın kişilerin neden ısrarla orada tutulduğunu da anlayabilirler. Türkiye'deki büyük kumpası, aydınlarla, yurtseverlerle çetecilerin nasıl aynı kaba konduğunu gördüğünüzde oradaki gerçeği de görmüş olursunuz. Aradığınız gerçekse kuşkusuz. e-posta: [email protected] Erzurum’da iki iddianame İLHAN TAŞCI ERZURUM - Erzincan Cumhuriyet Baş- savcõsõ İlhan Cihaner ile 3. Ordu Komutanõ Or- general Saldıray Berk’in de aralarõnda bu- lunduğu sanõklarõn yargõlamasõna başlandõ, ancak sanõk avukatlarõna verilen iddianame ile savcõnõn okuduğu iddianamenin örtüşmediği or- taya çõktõ. Bunun üzerine avukatlarla heyet ara- sõnda tartõşma yaşandõ. Cihaner’in yanõ sõra 10’u tutuklu, 14 kişinin yargõlanmasõna, dün Erzurum 2. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde başlandõ. Heyete Mustafa Ka- ratay başkanlõk ederken iddia makamõnda ise da- vanõn iddianamesinde imzasõ bulunan ve HSYK tarafõndan Osman Şanal’õn yerine görevlendi- rilen Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcõ Vekili Taner Aksakal yer aldõ. Salonda Ergenekon davasõndaki gibi biri sa- bit, ikisi hareketli olmak üzere 3 kamera konu- larak kayõt yapõlõrken, konuşmalar için de ses sis- temi kuruldu. Kimlik tespiti sõrasõnda Cihaner ses sistemi için uzatõlan mikrofonu eline almadõ, bu- nun üzerine mikrofonu mübaşir tuttu. Kimlik tes- pitlerinin ardõndan avukatlarõn istemlerine geçildi. Cihaner’in avukatõ Turgut Kazan da ses kay- dõ için mikrofonu tutamadõ. Cihaner’in Yargõtay’da yargõlanacak kişiler- den olduğunu vurgulayan Kazan, “Geceleyin 02.00 sıralarında sarhoş bir savcı adliyeye da- yanıyor. Kapıyı açtırmaya çalışıyor. Açıl- mayınca da Ağır Ceza Başkanı da dahil tüm yargıç ve savcılara küfrediyor. Ardından da küçük tuvaletini adliye önüne yapıyor. Şim- di bu olay Cihaner’in yargılanmasına örnek alınıyor. Şuncacık vicdanı olan, sarhoş bir sav- cının yaptıkları ile İlhan Cihaner’in sorgu ey- lemini nasıl bir tutar?” dedi. Mahkemenin gö- reviyle ilgili olarak Erzurum 2. Ağõr Ceza Mah- kemesi yargõçlarõ arasõnda da görüş ayrõlõğõ ya- şandõğõna dikkat çeken Kazan, “2 hâkim ‘gö- revsiziz’ diyor, 2 hâkim ise ‘görevliyiz’ diyor. Bu durumda adalet kamu vicdanı için ne ya- par? Müvekkilim Cihaner kimlik bildirimi dı- şında konuşmayacak. Ne olur 3 ay içinde hü- küm kurun. En azından incelemeli olarak Yargıtay’a gidelim” diye konuştu. Şanal’a değil teröriste gözdağı Saldõray Berk’in avukatõ Zeynel Yüksel ise müvekkilinin Genelkurmay Askeri Mahkeme- si’nde yargõlanabileceğini belirterek, mahke- menin görevsiz olduğunu söyledi. Recep Gen- çoğlu’nun Erzurum’da gözaltõna alõndõğõ gün “tank yürütülmesinin” iddianamede “gözda- ğı” olarak nitelendirildiğini anõmsatan Yüksel, “ Cumhuriyet savcısına niye gözdağı olsun. Teröriste gözdağı olur” dedi. Yüksel, duruşma çõkõşõnda sorularõmõz üzerine, Saldõray Berk’in “Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın bir top- lantısı nedeniyle görevli olarak Anka- ra’da bulunduğunu ve görevlendirme yazısının da mahkemeye sunulduğunu” söyledi. Yüksel, Berk’in kaç günlüğüne gö- revlendirildiği sorusu üzerine bilgisi ol- madõğõnõ kaydetti. MİT: Biz görevlendirdik MİT görevlileri Şinasi Demir, Barkın İnce, Kıvılcım Üstel’in avukatõ Sadullah Kara, müvekkillerinin görevli olduklarõ- na ilişkin MİT Müsteşarlõğõ’nõn yazõsõnõ mahkemeye sunduklarõnõ bildirdi. Kara, MİT Müsteşarlõğõ’nõn yazõsõnda, müvek- killeri için “Biz görevlendirdik. Muhbirle yaptıkları görüşmelerin kaydı bizde. Muhbire parayı ödedik, makbuzları var. Yapılan iş bizim görevimiz” şeklinde yanõt verdiğine işaret etti. Kara, müvek- killerinin yargõlanmasõ için Başbakan’õn iz- ninin alõnmasõ gerektiğine dikkat çekti. Başkana gelen not Avukatlarõn taleplerini aktardõklarõ sõ- rada, heyetin arkasõndaki kapõdan bir gö- revli içeri girerek, Mahkeme Başkanõ Ka- ratay’a bir “not” iletti. Görevlinin duruş- ma bitimini beklemeden heyetin bulunduğu kürsüye çõkmasõna neden olan acil konu- nun da ne olduğu öğrenilemedi. Eski Er- zincan Alay Komutanõ Gençoğlu’nun avukatõ Talat Saygılı ise esasa ilişkin söy- leyecek bir şeylerinin olmadõğõnõ belirte- rek “İftira amacıyla oluşan bir şebeke var ve bu şebeke bu davayı açmıştır. Or- tada hukuken bir dava da yok. Yıllar- ca sürecek, kimse neticesini bile öğre- nemeyecek. Amaç da bu zaten” dedi. Avukat Erol Halka, Gençoğlu’nun sor- gusu sõrasõnda Osman Şanal’õn parmağõ- nõ sallayarak “İlhan’ı da, Saldıray’ı da alacağım, Recep seni de alacağım” de- diğini savundu. Başsavcõ Vekili Aksakal ise sanõklarõn mahkemenin görevsiz ol- duğuna ilişkin itirazlarõnõn reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, verilen ara- nõn ardõndan kararõnõ açõkladõ. Cihaner ve bazõ asker sanõklarõn mahkemenin gö- revsizlik kararõ vermesi yönündeki talebini 1’e karşõ 2 oyla reddetti. Mahkeme heye- tinden Ali Kaya’nõn görevsizlik kararõ ve- rilmesi yönünde oy kullandõğõ öğrenildi. Duruşmada başsavcõ vekili Aksakal id- dianameyi okurken avukatlar ellerindeki iddianame ile savcõnõn okuduğu ifadenin farklõ olduğu gerekçesiyle itiraz etti. Baş- kan duruşmaya 10 dakika ara verdi. An- cak yaklaşõk 45 dakika sonra duruşmaya başlanabildi. ‘Gizli görüşelim’ iddiası Söz alan Turgut Kazan, iddianamenin 24. sayfasõnda “3 CD delil bulunacak” ya- zõlmadõğõnõ ancak savcõnõn okuduğu id- dianamede “dosyada mevcut” denildiği- ni vurgulayarak, kabul edilen iddianame- deki ifadenin “o delil bulunacak” şeklinde olduğunu söyledi. Kazan, “Savcı bey ay- nen okuyacak mıyım, diyor. Evet aynen okuyacaksınız. Ben iki kez başkan ta- rafından müzakereye çağrıldım. Uz- laşma görüşmesini reddettim. Heyet toplanır konuşurum, dedim. Oysa heyet toplanmadan, avukatlar, sanıklar yok- ken beni özel çağırıyorlar. 10 dakika de- diniz, 40 dakika sürdü, delili mi bulmaya çalıştınız” sözleriyle tepki gösterdi. ‘İfadeleri düzelttim’ Başkan Karatay savcõya neden böyle ol- duğunu sordu. İddianamede imzasõ bulu- nan Aksakal, iddianameyi UYAP sistemine yanlõş aktardõğõnõ, yanlõş flash diskte kay- dettiğini savunurken, “İfadeler güzel de- ğildi. Anlamını bozmadan düzelttim. Dosyada vardı ama yerini bulamadım. Klasör yerini yazacaktım” sözleriyle kendisini savundu. Bu açõklama üzerine söz alan Cihaner, “Buradaki insanlar ajan- dalardaki tek bir sözcük için tutuklan- dı. İddianame hukuki metindir değişti- rilemez. Savcının dediği kadar basit de- ğil; aldım oraya attım, değildir. Söz- cüklere ilişkin iddia okunuyor, virgülün bile yeri değiştirilemez” diye konuştu. Ci- haner’in avukatõ Kazan, yapõlanõn sahte- cilik olduğunu, savcõya da bunun hesabõ- nõn sorulmasõ gerektiğini vurgulayarak “İddianame savcıların hatıra defteri değildir. İstediğimi ekledim, beğenme- diğimi çıkarttım diyemez” dedi. Kazan reddi hâkim talebinde bulundu. Eskişehir Alay Komutanõ Recep Gençoğlu ise heyete güvencenin tam olduğunu belirtip ret ta- lebinde bulunmadõğõnõ açõkladõ. Aranõn ar- dõndan kararõn bugünkü duruşmada veri- leceği açõklanarak duruşma ertelendi. NEW YORK (ANKA) - Er- zincan Başsavcõsõ İlhan Ciha- ner’in yargõlandõğõ dava dün baş- larken ABD’nin büyük gazetele- rinden Wall Street Journal, konu- ya ağõrlõk verdiği geniş bir haber yayõmladõ. “Türkiye’yi kansız bir iç savaş bölüyor” yorumunu yapan gazete, sorularõ üzerine ce- zaevinden 14 sayfalõk bir mektup yazan Cihaner’in, hakkõndaki suç- lamalar için “delilik” ifadesini kullandõğõna dikkat çekerken, sav- cõlarõn mahkemede Cihaner’in “te- rör örgütü üyeliği”ni kanõtlama- da zorlanabileceğini de savundu. Wall Street Journal gazetesi, Türkiye muhabiri Marc Cham- pion imzasõyla ve “Türkiye’nin, Kansız İç Savaşında Entrika” başlõğõyla ağõrlõğõ Erzincan dava- sõna verilen geniş bir haber ya- yõmladõ. WSJ, haberine başlarken “Avrupa’nın kenarındaki bu ki- lit Müslüman ülkesini, eski laik kurumları ülkenin İslami eği- limli hükümeti ve destekçileriy- le karşı karşıya getiren kansız bir iç savaş bölüyor” ifadesiyle kullandõ. ‘Şaşkınlıkla izleniyor’ Gazete, bu kavganõn, “Türki- ye’nin en güçlü başsavcılarından biri” olarak nitelendirdiği Ciha- ner’in kendisinden az kõdemli sav- cõ Osman Şanal tarafõndan ‘terör’ suçlamasõyla gözaltõna alõnmasõna ilişkin televizyon görüntülerini halkõn “şaşkınlık” içinde izlediğini kaydetti. Gazete, TBMM’de anayasa re- form paketini oylamakta olduğuna dikkat çekerek paketteki bazõ de- ğişikliklerin, “Ilımlı İslamcı hü- kümet partisi AKP’ye muhale- fetin bir kalesi olan yargıyı fren- leyeceği” yorumunu yaptõ. Parla- mentoda verilen kavganõn yanõ sõ- ra diğer bir kavganõn da mahke- melerde verildiği görüşünü de di- le getiren gazete, Cihaner davasõ- na da dikkat çekerek bu ‘müca- deleleri’ kazanacak tarafõn kim olacağõnõn önem taşõdõğõnõ kaydetti. WSJ “Halen 42 yaşında olan savcı, derin devlet komplocu profiline pek uymuyor” yoru- munu yaptõ. Savcõlarõn Cihaner’in “terörist bir örgüt üyesi” olduğunu ka- nõtlamada zorlanabileceğini yazan gazete şöyle dedi: “Cihaner, de- rin devlet üyelerinin iktidarı korumaya yönelik iddia edilmiş yaygın komplonun bir parçası olmakla suçlanıyor. Halbuki komplocuların bir kısmı, 1999 soruşturmasında hedef aldığı kişilerdir. Bu deliliktir diyor Cihaner, cezaevinden gönder- diği mektupta.” Komutanlar ifade verdi Orgeneral Berk’in mazeret bildirerek katõlmadõğõ ve Başsavcõ Cihaner’in konuşmadõğõ Erzurum’daki davada sanõklara dağõtõlan iddianame ile savcõnõn okuduğu iddianamenin farklõ olduğu ortaya çõktõ Duruşmayı izleyen CHP Ge- nel Başkan Yardımcısı Yıl- maz Ateş, arada gazetecilere açıklamalarda bulundu. Ateş, “Bu dava sıradan bir dava değildir. İçim burkularak, içim sızlayarak demokratik, laik hukuk devleti adına içimiz burkularak duruşmayı izledik. Sanık avukatlarının yap- tığı savunmayı izledikten sonra böyle bir davayı izlediğim için burukluk yaşadığımı ifade etmek is- tiyorum. Bu kişiler, gizli tanıkların ifadelerinden yola çıkılarak açılan bir davada yargılanıyor” de- di. Ateş, bir gazetecinin “Sizin burada şu anda yaptığınız açıklamalar yargı üzerinde bir baskı oluş- turmayacak mı” sorusu üzerine, “Demokratik, laik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Ana- yasası’na yemin eden bir kişi olarak seyirci mi kalacağız?” cevabını verdi. (Fotoğraf: AA) İstanbul Haber Servisi - Balyoz Güvenlik Harekât Pla- nõ soruşturmasõ kapsamõnda, durdurulan operasyonda hak- larõnda gözaltõ kararõ olan 25’i general 78 muvazzaf subayõn ifadelerinin alõnmasõna başlan- dõ. Kara Harp Akademileri Ko- mutanõ Tümgeneral Ahmet Ya- vuz ve Kuzey Deniz Saha Ko- mutanõ Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu ile 5 albay dün şüpheli olarak ifade verdi. Tümgeneral Ahmet Yavuz’un da aralarõnda bulunduğu 6 subay dün İstanbul Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ’nõn daveti üzerine ifa- de vermeye geldi. Subaylar, Be- şiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne sabah saatlerinde Merkez Ko- mutanlõğõ’na ait bir minibüsle ge- tirildiler. Hâkim ve savcõlarõn kullandõğõ kapõdan adliye bina- sõna giren 6 subay, soruşturma- yõ yürüten Cumhuriyet savcõla- rõnca sorgulandõktan sonra adli- yeden ayrõldõlar. Koramiral Otuzbiroğlu da dün sivil plakalõ bir otomobille adli- yeye geldi. Avukatõ Köksal Bay- raktar’õn eşlik ettiği Otuzbi- roğlu’nun ifadesini İstanbul Cumhuriyet Başsavcõvekili Tu- ran Çolakkadı ile soruşturma- yõ yürüten savcõlardan Mehmet Ergül aldõ. Adliyede yaklaşõk 1.5 saat kalan Koramiral Otuzbi- roğlu, adliyeden ayrõldõ. İstanbul dõşõnda olan subaylarõn görevli olduklarõ yerde ifadelerinin alõn- malarõ için ilgili Cumhuriyet başsavcõlõklarõna talimat verildi. Adliye çõkõşõnda gazetecile- rin sorularõnõ yanõtlayan Çolak- kadõ, “Operasyon durduruldu diye bir şey yok, devam ediyor. Yeni görevlendirilen savcılar dosyayı inceledi, bunun üzeri- ne ifadeler alınıyor” dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsav- cõsõ Aykut Cengiz Engin’in müdahalesiyle durdurulan ope- rasyonda 25’i general 78 mu- vazzaf subay hakkõnda gözaltõ kararõ alõnmõştõ. Gözaltõ kararõnõ talep eden iki cumhuriyet savcõ- sõ soruşturmadan alõnmõştõ. HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnda tutuklu sanõk Kemal Aydın, iddianamenin yabancõ istihba- rat örgütlerinin raporu olduğunu savundu. Savunmasõnõ sürdüren tutuklu sanõk Kemal Aydõn “Bu iddianame yabancı istihbarat örgütleri tarafından yazılmıştır. Eğer bu iddianame savcılar tarafından yazılmış olsaydı Mustafa Kemal’in konuşmaları suç belgesi olarak yer almazdı” dedi. Atatürk’ün Antalya ziyaretine ilişkin hatõratõn iddianamede suç belgesi olarak yer aldõğõna işaret eden Aydõn, AKP Diyarbakõr Milletve- kili İhsan Arslan’õn adõnõn iddianamede İhsan Aydın diye yazõldõğõnõn altõnõ çizdi. İddianamede kendisine yöneltilen darbeyi teşvik ve ilgili suçlamalarõ reddeden Aydõn “Bu iddianame darbenin ağababasıdır, sivil bir darbedir. İnsana iftira atmak savcıların işi olamaz. Düşman böyle bir iddianame hazırlamaz” diye konuştu. Balyoz soruşturmasõnda durdurulan operasyonda haklarõnda gözaltõ kararõ olan Tümgeneral Yavuz, Koramiral Otuzbiroğlu ile 5 albay savcõlarca sorgulandõktan sonra serbest bõrakõldõ İKİNCİ ERGENEKON DAVASI ‘Bu iddianameyi Türk savcılar yazmış olamaz’ TARİH ÇELİŞKİSİNİ YAZDI Doğan’õn kõzõndan savunma İstanbul Haber Servisi - Balyoz Darbe Planõ soruştur- masõ kapsamõnda tutuklu bu- lunan emekli Orgeneral Çe- tin Doğan’õn kõzõ Pınar Doğan ve damadõ Harvard Üniversitesi’nde Ekonomi Profesörü Dani Rodrik, 2002 yõlõnda yazõldõğõ öne sürülen Balyoz Darbe Pla- nõ’nda, “o tarihte henüz ol- mayan kurumların isimlerinin yer almasının” darbe planõ iddialarõnõn şüp- heye uğrattõğõnõ belirtti. Põnar Doğan ve damadõ Dani Rodrik’in “cdogangercek- ler.wordpress.com” sitesinde- ki yazõlarõnda, “2002 yılında yazıldığı belirtilen Balyoz Harekât Planı’nın en erken 2005 yılında yazılmış olabile- ceğini, çünkü o tarihte Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TAİ) diye bir kurumu- nun olmamasına karşın planda TAİ adının geçtiğini, TAİ’nin ise 2005 yılında ku- rulduğuna” dikkat çektiler. Yazõda Taraf gazetesi muhabi- ri Mehmet Baransu’nun da aynõ ayrõntõyõ fark etmesine karşõn kitabõnda bu ayrõntõyõ deşifre etmek yerine sakladõğõ iddia edildi. Doğan ve Rodrik sitelerinde yayõmladõklarõ “Bir Tarih Çelişkisi” başlõklõ yazõyla so- ruşturmaya ilişkin yeni bir ay- rõntõya dikkat çektiler. 2 Ara- lõk 2002’de yazõldõğõ öne sürü- len Balyoz Harekât Planõ’nda yer alan “Dost Unsurlar” bö- lümünde, “Belirlenecek emekli TSK mensuplarının başta OYAK, ASELSAN, TAI olmak üzere TSK ile il- tisaklı yerlerde görevlendi- rilmelerinde kilit pozisyonla- ra sahip olunacak şekilde düzenlemeler yapılmasına” ifadelerinin yer aldõğõ belirtil- di. Ancak, 2002 yõlõnda böyle bir kurumun olmadõğõ, bu ku- rumun adõnõn o dönemde TU- SAŞ olduğu belirtildi. ‘İçimiz sızlayarak duruşmayı izledik’ ‘Kansız bir iç savaş’ Wall Street Journal: Cihaner, derin devlet komplocu profiline uymuyor Koramiral Otuzbiroğlu dün sivil plakalı bir otomobille adliyeye geldi. (Fotoğraf: AA) Tümgeneral Yavuz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle