12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 31 MAYIS 2010 PAZARTESİ 6 SÖYLEŞİ BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Gazetecilik ve CHP Hürriyet’ten Ahmet Hakan kendi medyasının bir ilkesini seslendirdi: “Hem partide yöneticilik, hem de gazetecilik yapılmaz.” (Doğan Medya’nın (DM) ilkelerinden biri, ama ilkelere ne kadar uyulduğu, ne kadarının nasıl çiğnendiğini tartışan DM yazarı görmedim!) Ve şu şu derhal ayrılmalıymış. CHP Parti Meclisi’ne seçilen Hurşit Güneş Milliyet’teki köşe yazarlığını, Enver Aysever Skytürk’teki programını bıraktı. Yazar, Mehmet Faraç da gitmeli, dedi! Bizim gazetede de Hikmet Çetinkaya dostum, siyasi partilerde görev alanlar gazetedeki köşelerini bıraksınlar, diye iki kez yazdı! Okurlar bana da fikrimi soruyor! Olay açıkça tartışıldığına göre, söyleyeyim. Okur da bizim ailenin bir parçası ve gazetemizin sahibi okurlardır, dediğimize göre! Gazetecilik ve etik söz konusu olduğuna göre, olayı, biraz içine dalarak inceleyelim: Faraç, terör konusunda uzmanlaşmış bir arkadaşımız. Kitapları var. Sık sık görüşlerine de başvuruluyor. Zaten bu niteliği dikkate alınarak CHP’ye alınmış. Terör ve PKK ile ilgili ayrıntıları ve arka planını çoğumuz oradan izliyoruz. Faraç, klasik anlamda bir gazetecilik, habercilik yapmıyor. CHP’nin de “ücretli çalışanı” değil. Parti Meclisi’nde olanların hepsinin bir işi, görevi var. Faraç’ın Parti Meclisi üyeliği, onun uzmanlık alanında yazıp çizdiklerini nasıl etkileyecek? Etik meselesi tartışılacaksa, önce bu soruya yanıt vermeliyiz. Faraç, CHP yararına gizli veya açık bir şekilde, terör yazılarını nasıl çarpıtacak, eğip bükecek? Parti Meclisi üyeliğine ve CHP’ye buradan gizli açık çıkar sağlayacak. Buradan bir menfaat çatışması ortaya çıkar mı? Genel sözler etmek yerine, somut durumu incelemek çok daha yararlıdır! Kaldı ki, siyasi tercihleri bilinen, CHP’li veya başka partili çok sayıda insan gazetemizde yazıyor. Faraç’ın farkı, haftada iki gün yazması ve gazetenin ücretli çalışanı olması. Faraç’ın bütün düşünce ve tutumlarıyla fikir birliği içinde olup olmamak, burada çok da önemli değil. Aynı çatı altında çalıştığım birçok insanla da (her şeyde) fikir birliğim yok. Eğer “arındırıcı” bir politika izlesek, acaba kaç kişiyle ortak çalışılır? Ama böyle bir şey zırvalık tabii, burada ben yokum, biz, Cumhuriyet ve çıkarları var. Özetle: Faraç’ın durumuna etik açıdan baktığımızda bir sorun görmüyorum. Gazetemizde yazmazsa, bir uzmanlık alanını kaybederiz. İnsan bütün siyasi partilere aynı mesafede olamaz. Açıkça ve kaçıkça: Asla desteklemeyeceğim partiler, siyasi görüşler vb. var. İktidara gelmesini / düşmesini istediğim partiler var, nelerin gerçekleştirilmesi gerektiğini, görüş ve önerilerini yazan insanım. “Parti habercisi” değilim. Yorumcuyum ve kendi bakışım açısından taraf tutarım! Kendilerini “tarafsız yazar” konumunda gösteren, politikacılara “bize güven olmaz.. bugün destek atarız yarın da köstek..” mesajları veren köşe yazarlarına bir şey diyemem. Ama ben politikacılara ve herkese derim ki: Görüşlerim, bakışım açık seçik, bana güvenebilirsiniz! Size hiçbir zaman kazık atmam! Cumhuriyet bir fikir gazetesidir. Gazetenin politik, sosyal, kültürel tercihleri vardır. Böyle olduğu için Mümtaz Soysal hoca da gazetemizde yazıyor! Soysal’ı okurum, hiçbir yazısı, onun bir partinin genel başkanı olduğuna ilişkin bir imada bile bulunmaz! Not: Osman Bahadır: “Çin maden ocakları daha güvenli: Çin’de 2009’da kömür üretimi 2.5 milyar ton. Türkiye’de ise 1 milyon ton. Yani Çin bizim 2500 katımız kömür çıkartıyor. Çin’de 2009’da kömür madenlerinde ölen işçi sayısı 2600. Bizde ise 92. Çıkartılan kömür miktarı ile ölen işçi sayısı arasında ilişki olduğunu düşünerek, iki ülkenin maden ocaklarındaki can güvenliği düzeyini saptamaya çalışırsak görürüz ki, şimdiki madenci can güvenliği düzeyinde Çin kadar kömür üretmeye girişmiş olsaydık, bir yılda 2500 x 92 = 230.000 işçi kaybedecektik. Halbuki Çin’de 2600 işçi kaybedildi. Tersinden düşünürsek, maden ocaklarımız Çin’dekiler düzeyinde güvenli olsaydı, 2009 yılında 92 işçi yerine sadece 1 işçi (yaklaştırarak) kaybetmiş olacaktık. Yani Çin maden ocakları yaklaşık 88 kat daha güvenli!” [email protected] ÖZLEM YÜZAK “Biz üretim yapmıyoruz. Araç ticareti yapı- yoruz. Ancak çevre, satış sonrası hizmetler, müşteri sağlığı ve güvenliği konusunda kendi- mizi sorumlu hissediyoruz. Bu yüzden Birleş- miş Milletler’in Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzaladık. Bu sorumluluğu üstlendiğimizi bel- geledik ve her yıl belirlediğimiz hedefler doğ- rultusunda şeffaf bir raporlama ile ne kadar yol aldığımızı kamuoyuna açıklayacağız…” Bu sözlerin sahibi Doğuş Otomotiv Yönetim Ku- rulu Başkanõ Ajlan Acar. Küresel Sürdürülebilirlik ve Şeffaflõk Konfe- ransõ için geldiğimiz Amsterdam’da Acar ile sohbet ettik. “Ortalama bir Amerikalının yaşa- mını sürdürmek için yapmış olduğu tüketim eğer bütün insanlar tarafından yapılıyor ol- saydı bize 7.5 kat dünya lazımdı” diyen Acar küresel krizden Avro’nun değer kaybõna kadar birçok konuda sorularõmõzõ yanõtladõ. - Küresel İlkeler Sözleşmesi ile neleri taah- hüt etmiş oluyorsunuz? - Kurumsal sosyal sorumluluk, özellikle son 5- 6 yõlda çok daha fazla ortaya çõkan bir konu. Türkiye’de de 150’ye yakõn firma bu konuda sürdürülebilirlik projelerinin içinde yer almaya çalõşõyor. Biz de Doğuş Otomotiv olarak bunun içinde olmaya karar verdik. “Tüm paydaşlarını koruyan kollayan, çevreye duyarlı, etik ilkele- re bağlı, çalışanlarına saygı gösteren, açık, şef- faf, her türlü yolsuzluktan uzak duran bir şir- ketiz” dedik ve ilk aşama olarak UNDP’nin Kü- resel İlkeler Sözleşmesi’ni (Global Compact) mart ayõnda imzaladõk. Bunun yaptõrõmõ yok; ta- mamen gönüllü bir girişim. Ama bu girişimin içine girdiğinizde de gereğini yerine getirmeniz lazõm. Bu da raporlama sistemi ile oluyor. Şu an- da bu sürecin içindeyiz. Dünyayõ bizden sonraki kuşaklara sağlõklõ biçimde bõrakmamõz lazõm. Onu ödünç aldõk. Ortalama bir Amerikalõnõn yaşamõnõ sürdür- mek için yapmõş olduğu tüketim eğer bütün in- sanlar tarafõndan yapõlõyor olsaydõ bize 7.5 kat dünya lazõmdõ. Sattığımız 700 bin aracın sorumluluğunu taşıyoruz - Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? - Sürdürülebilirliği merkeze oturtarak bir ku- rumsal süreç yönetimi oluşturuyoruz. Hem dün- ya vatandaşõ sorumluluğumuzu yerine getiriyor hem de giderleri kontrol ederek maliyetleri azal- tõyoruz. Araç üretimi yapmõyoruz ama neticede yoğun şekilde hizmet üretiyoruz. Özellikle karbon emisyonuna dönük kullanõmõ azaltma çabasõ içindeyiz. 500 satõş noktasõnda hizmet veren geniş bir perakende ağõmõz var. Ayrõca araçlarõn bakõm ve onarõmõ gibi satõş son- rasõ hizmet de veriyoruz. Bugüne kadar Doğuş Otomotiv tarafõndan satõlmõş olan 700 binin üze- rinde araç var. Bunu bir sorumluluk alanõ olarak kabul ediyoruz. Elektrik kullanõmõnõ azaltmak, yağ tüketimini düşürmek gibi birçok alan üzerin- de çalõşõyoruz. Kaynak kullanõmõnõ azaltacak do- layõsõyla da maliyetleri aşağõya çekecek uygula- malar bunlar. Bir yandan da bayi teşkilatlarõnõn eğitimine devam ediyoruz. Bu tür uygulamalarla 2008-2009 yõllarõ arasõnda işletme giderlerimizi 40 milyon lira aşağõya çektik. Yüzde 26 tasarruf yaptõk. Örneğin Maslak’ta 11 katlõ dikey bir binada ve kirada otururken Gebze’de kendi binamõza taşõndõk. Yatay bir bina ve asansör yok, trafik yoğunluğundan kurtulmak için çalõşma saatleri- mizi ayarladõk. Kimi zaman uluslararasõ toplan- tõlarõ video konferans ile yapõp uçak kullanõmõ- nõ azaltõyoruz… Ajlan Acar, Doğuş Otomotiv olarak otomotiv değer zincirinin her alanõnda olan bir şirket olduklarõnõ belirterek “16. yõlõmõzda 7 ana işkolumuz var. Toplam çalõşan sayõmõz 2 bin. Yetkili satõcõlarla 5 bin kişilik dolaylõ istihdam yaratõyoruz. Ortaklõklarõmõzla birlikte 17 bine yakõn kişilik bir çalõşan grubumuz var” diye konuştu. Doğuş Otomotiv, Doğuş Grubu’nun finanstan sonraki en büyük işkolu. 2000 kişi çalışıyor, yetkili satıcılar ve ortaklıklarla birlikte 15 bin kişiye istihdam sağlıyor. Neler yapıyorsunuz, yeni hedefleriniz nedir? - Doğuş Otomotiv olarak otomotiv değer zincirinin her alanõnda olan bir şirketiz. Doğuş Oto 1994’te kuruldu, 2004’te de halka açõldõ. 16. yõlõmõzdayõz. 7 ana işkolumuz var. İlki distribütörlük ve ithalat: Volkswagen’in 10 markasõnõn distribütörlüğünü yapõyoruz. Ayrõca Bentkley ve Bugatti gibi lüks markalarõ da satõyoruz. İkinci işkolumuz perakende; ithal ettiğimiz araçlarõn dağõtõmõ ve halka satõşõnõ yapan merkezlerimiz ve yetkili satõş yerlerimiz var. 15 marka var şu anda bizde. Ve toplam 500 satõş noktasõnda hizmet veriyoruz. Doğuş Oto Değerlendirme bir diğer faaliyet alanõmõz. İkinci el otomotiv satõşõnda güvenilir bir mekanizma kurduk. Sertifikasyon yapõyor, kredi ve uzatõlmõş garanti veriyoruz. Geçen yõl DOD bünyesinde 15 bin araç sattõk. Açõk arttõrmalar düzenliyoruz, her hafta ortalama 45-50 ikinci el otomobili bu şekilde satõyoruz. Volswagen Doğuş Finansman Hizmetleri diye bir şirketimiz var. Yüzde 49 bizim, yüzde 51 Almanlarõn. 10. yõlõnõ doldurdu. Bireysel otomobil kredisi veriyoruz. Siz arabanõzõn rengini seçerken krediniz onaylanabiliyor, çok hõzlõ çalõşan bir sistem. Hollandalõlarla ortak bir filo kiralama şirketimiz var. 6400 araçlõk bir filo, büyük şirketlere hizmet veriyor. - Araç muayene istasyonlarındaki ortaklığınız nasıl? - Özelleştirme sonucu yüzde 33 ortaklõğõmõz var. Yüzde 33’ü Alman TÜV’ün. Diğer hisseler de Hamdi Akın’õndõ ama o uluslararasõ bir fona sattõ. Avrupa’daki durgurluk nedeniyle Ortadoğu’ya bakıyoruz - Peki, yeni yatırımlarınız var mı? - Var. Bir diğer işkolumuz endüstriyel yatõrõmlar; Meiller ile Sakarya’da damper fabrikamõz var. Ağõrlõklõ ihracata dönük bir fabrika. İzmir Tire’de de Krone ile treyler üreteceğiz. Fabrikanõn inşaatõ yeni tamamlandõ. Deneme üretimi 2011’de başlayacak. Bu fabrika da yüzde 90 ihracat odaklõ olacak. Bu fabrikalarla hedef ağõrlõklõ olarak Avrupa pazarõ idi. Ancak Avrupa’daki durgunluk nedeniyle Ortadoğu pazarõna da bakõyoruz. Her iki girişimde de yüzde 49 ortağõz. Toplam çalõşan sayõmõz 2 bin. Yetkili satõcõlarla 5 bin kişilik dolaylõ istihdam yaratõyoruz. Ortaklõklarõmõzla birlikte 17 bin kişiye yakõn bir çalõşan grubumuz var. 1954 yılında doğan Ajlan Acar Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’nden mezun olduktan sonra aynı üniversitede, Bankacılık ve Sigortacılık alanında yüksek lisansını tamamladı. 1985-1986 yılları arasında ABD Nashville Tennessee’de Vanderbit Üniversitesi’nde Ekonomi alanında yüksek lisans yaptı. 1978-1990 yılları arasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda trading room kurulması, yurtiçi açık piyasa işlemleri merkezinin yönetilmesi, Merkez Bankası Hazine ve para piyasaları bölümünün döviz işlemleri faaliyetlerinin yeniden yapılanması ve yönetilmesi gibi çeşitli görevler aldı. Eylül 1990’dan beri Doğuş Grubu’nda görev yapıyor. 1994-1996 yılları arasında Bank Ekspres’in genel müdürlüğü görevini üstlendi. Haziran 1996’da Osmanlı Bankası’nın Doğuş Grubu tarafından satın alınmasını takiben bankanın genel müdürü olarak atandı. 1998 yılından beri Doğuş Otomotiv’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyor. Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanõ Acar, “Ortalama bir Amerikalõnõn yaşamõnõ sürdürmek için yapmõş olduğu tüketim eğer bütün insanlar tarafõndan yapõlõyor olsaydõ bize 7.5 kat dünya lazõmdõ” dedi. TREYLER ÜRETİP, ORTADOĞU’YA SATACAĞIZ - Avrupa’da kriz derinleşiyor. Yunanistan’dan sonra İspanya ve Portekiz hatta İngiltere’de de ciddi sıkıntı söz konusu. Eski bir finansçı olarak durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? - Avrupa’nõn para enjekte etmekten başka çaresi yok. Belli bir zaman sonra dünya bir enflasyon riskiyle karşõ karşõya kalacak. Bu risk 1-1.5 yõllõk bir zamanda ortaya çõkar... Bu krizden sonra dünyanõn konuşacağõ konu enflasyon artõşõ ve enjekte edilen paranõn tekrar nasõl geri çekileceği olacak... Bankalar parayõ geri çekebilmek için faiz oranlarõnõ arttõracaklar. - Türkiye bu yeni süreçten nasıl etkilenecek? - Biz Avrupa’nõn ve ABD’nin içinde bulunduğu anlamda bir krizin içine girmedik. Bizdeki daralma dõşardaki daralmadan kaynaklanan bir daralma oldu... MB ister istemez kõsa vadeli faizleri aşağõ çekti. Şu anda büyüme pozitif seyretmeye başladõ, bu belirli bir zaman sonra faizlere de yansõyacaktõr. Ancak 2-3 ay içinde faiz artõşõ beklemiyorum, temmuzdan sonrayõ bulur... Türkiye, katma değerli üretime ağırlık vermeli - Ancak en önemli sorunumuz olan istihdamda bir ilerleme kaydedemedik… - Türkiye işgücü ağõrlõklõ sektörlerini öne çõkarabildiği ölçüde işsizlik sorununu çözebilir. Hizmet sektörü bu açõdan önemli. Biz hizmet sektöründe çok ciddi yatõrõmlar yapmaya devam ediyoruz. Sadece satõş sonrasõ hizmette 1100 kişi çalõşõyor. Yetkili satõcõlarõmõzõ da dahil edersek bu sayõ 15 bini buluyor... Ancak istihdam sorunu sadece bu şekilde de çözülemez. Çok ayaklõ bir konu ve mutlaka Türkiye’nin katma değerli üretime de ağõrlõk vermesi lazõm. Türkiye’deki tam olarak kriz değil, ciddi bir durgunluğun getirdiği sosyal sorunlarõ yaşõyor. Sonuçta ekonomik birimler hâlâ çalõşõyor. Türkiye’de yaşanan sorunlarda psikolojinin etkisi çok büyük, özellikle 2008’in son çeyreğinde... İşsizlik bizde zaten sorundu, bunun üstüne gelen dünya durgunluğu sorunu biraz daha büyüttü. 2001 krizinde işsizlik öncelikli değildi, “Gemi batıyor önce bunu kurtaralım” dendi. Ancak 2004 ve 2005’te yapõsal çalõşmalar yapõlabilirdi... Şunu da söylemeliyim ki işsizlik sorunu sadece kur politikasõyla çözülemez. Daha fazla ihracat yapacağõz, daha fazla istihdam yaratacağõz diye, paranõn değerini düşürmememiz lazõm... Devletin açõk finansman yapmamasõ lazõm. Yunanistan’õn para basarak açõklarõnõ kapatmaya çalõştõğõ gibi... MB’de işsizliği önleme adõna kur politikasõyla oynamamalõ... Aksi halde iflas etmiş bir devlet bütçesiyle karşõ karşõya kalabiliyorsunuz. Bunu 1970’lerin sonunda gördük... - Avro’nun para birimi olarak geleceğini nasıl görüyorsunuz? Düşüş sürecek mi? - Ben önümüzdeki dönemde Avro’nun daha da değer kaybedeceğini düşünüyorum. Bir yõllõk süreç içinde 1 Avro = 1 dolar olabilir. Hatta 0.85’e kadar gerileyebilir. Avrupa ekonomisi önümüzdeki dönemde daha zayõf bir para birimi ile karşõ karşõya kalacaktõr. Sorunlarõnõ çözebilmek için likiditeyi genişletmek zorunda. Paranõn arzõnõ arttõrõnca doğal olarak değeri düşer. Önemli olan TL’nin Avro karşısındaki durumu - Bu Doğuş Otomotiv’i nasıl etkiler? - Avro bazlõ ithalat yapan bir firma olduğumuz için bu bizi pozitif etkiler. Ama önemli olan TL’nin Avro karşõsõndaki durumu. - Avrupa’da kriz derinleşirse dolara kaçış olur mu? - Avro hâlâ dolar gibi rezerv para olamadõ. Geçen Davos toplantõsõnda da bunlar konuşuldu, dolara alternatif rezerv para tutma imkânõ var mõ diye tartõşõldõ. Çin ve Rusya gibi bazõ ülkeler kendi paralarõnõn ticari değerini arttõrma gayreti içindeler ama şu an için hâlâ dolar rezerv para. Onun da ötesinde elinde Avro rezerv tutan ülkeler Avro’dan çõkarsa bu Avro’nun değer kaybõnõ daha da hõzlandõrõr. Avrupa krizden çõkmak için ihracat yapmak zorunda. Avrupa ülkelerinin ticareti ağõrlõklõ olarak kendi içinde, oradaki daralma onlarõ da dõş pazarlara itecektir tabii ki. - Bu, bütün dengeleri bizim açımızdan bozmaz mı? - Bizim üretim kalitemiz yüksek ve fiyatlarõmõz rekabetçi. Ayrõca dõş pazarlara açõlmaya onlardan önce başladõk. Afrika ve Orta Asya’ya yöneldik. Biliyorsunuz Avrupa’ya ihracatõmõz yüzde 60 lardan yüzde 50’lere geriliyor. Türkiye tek bir sektöre bağõmlõ bir ülke değil. Bu önemli bir avantaj. İspanya’da mesela ekonominin genelini etkileyebilecek boyutta bir gayrimenkul sektörü var... Hepimiz sorumluyuz Acar, çevreden etik değerlere kadar her konuda kendilerini taahhüt altına aldıklarnı söyledi Yeni pasaport dönemi başlıyor ANKARA (ANKA) - Emniyet Genel Mü- dürlüğü’nün yõllardõr üzerine çalõştõğõ biometrik, çipli yeni pasaportlar hafta başõndan itibaren kul- lanõlmaya başlanacak. 2 Haziran’da İçişleri Ba- kanlõğõ bir tanõtõm toplantõsõ düzenlenecek. Bi- yometrik, elektronik, çipli özellikleri bulunan pasaportlarõn e-pasaportlar için 81 ilden başvuru yapõlabilecek. Yeni pasaportlar kargoyla yurttaş- larõn adresine teslim edilecek. Tüm kimlik bilgi- lerinin çip aracõlõğõyla bilgisayarlarca okunacak pasaportlar, sõnõr ve gümrük kapõlarõnda zaman kaybõnõ önlemesinin yanõ sõra güvenlik özellik- leri nedeniyle de kopyalanamaz olacak. Yıldırım tatbikatı 2 Haziran’da ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genel- kurmay Başkanlõğõ Genel Sekreterliği’nden ya- põlan açõklamaya göre, Yõldõrõm-2010 Seferber- lik Tatbikatõ, Hava Kuvvetleri Komutanlõğõ’nõn Balõkesir’deki 9. Ana Jet Üs Komutanlõğõ’nda 2- 10 Haziran tarihleri arasõnda yapõlacak. Açõkla- mada, tatbikatta seferberlik sisteminin denenme- si, yedek personelin; sefer görevlerine yönelik eğitilmesi, silah, teçhizat, araç ve malzemeye intibaklarõ, seferberlik ve savaş halinde bakan- lõklar, kamu kurum ve kuruluşlarõ ile silahlõ kuv- vetler arasõnda yürütülecek müşterek faaliyetle- rin denenmesinin amaçlandõğõ belirtildi. DÜNYA ENFLASYON RİSKİ İLE KARŞI KARŞIYA PORTRE / AJLAN ACAR Acar, “Türkiye, işgücü ağõrlõklõ sektörleri öne çõkarabildiği ölçüde işsizliği çözebilir. Hizmet sektörü bu açõdan önemli. Biz hizmet sektöründe ciddi yatõrõm yapõyoruz. Ancak istihdam sorunu sadece bu şekilde de çözülemez. Çok ayaklõ bir konu ve mutlaka Türkiye’nin katma değerli üretime de ağõrlõk vermesi lazõm” diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle