Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 31 MAYIS 2010 PAZARTESİ
6 SÖYLEŞİ
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Gazetecilik ve CHP
Hürriyet’ten Ahmet Hakan kendi medyasının
bir ilkesini seslendirdi: “Hem partide yöneticilik,
hem de gazetecilik yapılmaz.” (Doğan Medya’nın
(DM) ilkelerinden biri, ama ilkelere ne kadar
uyulduğu, ne kadarının nasıl çiğnendiğini tartışan
DM yazarı görmedim!) Ve şu şu derhal
ayrılmalıymış. CHP Parti Meclisi’ne seçilen
Hurşit Güneş Milliyet’teki köşe yazarlığını,
Enver Aysever Skytürk’teki programını bıraktı.
Yazar, Mehmet Faraç da gitmeli, dedi!
Bizim gazetede de Hikmet Çetinkaya
dostum, siyasi partilerde görev alanlar
gazetedeki köşelerini bıraksınlar, diye iki kez
yazdı!
Okurlar bana da fikrimi soruyor! Olay açıkça
tartışıldığına göre, söyleyeyim. Okur da bizim
ailenin bir parçası ve gazetemizin sahibi
okurlardır, dediğimize göre!
Gazetecilik ve etik söz konusu olduğuna göre,
olayı, biraz içine dalarak inceleyelim: Faraç, terör
konusunda uzmanlaşmış bir arkadaşımız.
Kitapları var. Sık sık görüşlerine de
başvuruluyor. Zaten bu niteliği dikkate alınarak
CHP’ye alınmış. Terör ve PKK ile ilgili ayrıntıları
ve arka planını çoğumuz oradan izliyoruz.
Faraç, klasik anlamda bir gazetecilik,
habercilik yapmıyor. CHP’nin de “ücretli
çalışanı” değil. Parti Meclisi’nde olanların
hepsinin bir işi, görevi var.
Faraç’ın Parti Meclisi üyeliği, onun uzmanlık
alanında yazıp çizdiklerini nasıl etkileyecek? Etik
meselesi tartışılacaksa, önce bu soruya yanıt
vermeliyiz. Faraç, CHP yararına gizli
veya açık bir şekilde, terör yazılarını nasıl
çarpıtacak, eğip bükecek? Parti Meclisi
üyeliğine ve CHP’ye buradan gizli açık çıkar
sağlayacak. Buradan bir menfaat çatışması
ortaya çıkar mı?
Genel sözler etmek yerine, somut durumu
incelemek çok daha yararlıdır! Kaldı ki, siyasi
tercihleri bilinen, CHP’li veya başka partili çok
sayıda insan gazetemizde yazıyor. Faraç’ın farkı,
haftada iki gün yazması ve gazetenin ücretli
çalışanı olması.
Faraç’ın bütün düşünce ve tutumlarıyla fikir
birliği içinde olup olmamak, burada çok da
önemli değil. Aynı çatı altında çalıştığım birçok
insanla da (her şeyde) fikir birliğim yok. Eğer
“arındırıcı” bir politika izlesek, acaba kaç kişiyle
ortak çalışılır? Ama böyle bir şey zırvalık tabii,
burada ben yokum, biz, Cumhuriyet ve çıkarları
var.
Özetle: Faraç’ın durumuna etik açıdan
baktığımızda bir sorun görmüyorum.
Gazetemizde yazmazsa, bir uzmanlık alanını
kaybederiz.
İnsan bütün siyasi partilere aynı mesafede
olamaz. Açıkça ve kaçıkça: Asla
desteklemeyeceğim partiler, siyasi görüşler vb.
var. İktidara gelmesini / düşmesini istediğim
partiler var, nelerin gerçekleştirilmesi gerektiğini,
görüş ve önerilerini yazan insanım. “Parti
habercisi” değilim. Yorumcuyum ve kendi
bakışım açısından taraf tutarım!
Kendilerini “tarafsız yazar” konumunda
gösteren, politikacılara “bize güven olmaz..
bugün destek atarız yarın da köstek..” mesajları
veren köşe yazarlarına bir şey diyemem. Ama
ben politikacılara ve herkese derim ki:
Görüşlerim, bakışım açık seçik, bana
güvenebilirsiniz! Size hiçbir zaman kazık atmam!
Cumhuriyet bir fikir gazetesidir. Gazetenin
politik, sosyal, kültürel tercihleri vardır. Böyle
olduğu için Mümtaz Soysal hoca da
gazetemizde yazıyor! Soysal’ı okurum, hiçbir
yazısı, onun bir partinin genel başkanı olduğuna
ilişkin bir imada bile bulunmaz!
Not: Osman Bahadır: “Çin maden ocakları
daha güvenli: Çin’de 2009’da kömür üretimi 2.5
milyar ton. Türkiye’de ise 1 milyon ton. Yani Çin
bizim 2500 katımız kömür çıkartıyor. Çin’de
2009’da kömür madenlerinde ölen işçi sayısı
2600. Bizde ise 92. Çıkartılan kömür miktarı ile
ölen işçi sayısı arasında ilişki olduğunu
düşünerek, iki ülkenin maden ocaklarındaki can
güvenliği düzeyini saptamaya çalışırsak görürüz
ki, şimdiki madenci can güvenliği düzeyinde Çin
kadar kömür üretmeye girişmiş olsaydık, bir yılda
2500 x 92 = 230.000 işçi kaybedecektik. Halbuki
Çin’de 2600 işçi kaybedildi. Tersinden
düşünürsek, maden ocaklarımız Çin’dekiler
düzeyinde güvenli olsaydı, 2009 yılında 92 işçi
yerine sadece 1 işçi (yaklaştırarak) kaybetmiş
olacaktık. Yani Çin maden ocakları yaklaşık 88
kat daha güvenli!”
obursali@cumhuriyet.com.tr
ÖZLEM YÜZAK
“Biz üretim yapmıyoruz. Araç ticareti yapı-
yoruz. Ancak çevre, satış sonrası hizmetler,
müşteri sağlığı ve güvenliği konusunda kendi-
mizi sorumlu hissediyoruz. Bu yüzden Birleş-
miş Milletler’in Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni
imzaladık. Bu sorumluluğu üstlendiğimizi bel-
geledik ve her yıl belirlediğimiz hedefler doğ-
rultusunda şeffaf bir raporlama ile ne kadar
yol aldığımızı kamuoyuna açıklayacağız…”
Bu sözlerin sahibi Doğuş Otomotiv Yönetim Ku-
rulu Başkanõ Ajlan Acar.
Küresel Sürdürülebilirlik ve Şeffaflõk Konfe-
ransõ için geldiğimiz Amsterdam’da Acar ile
sohbet ettik. “Ortalama bir Amerikalının yaşa-
mını sürdürmek için yapmış olduğu tüketim
eğer bütün insanlar tarafından yapılıyor ol-
saydı bize 7.5 kat dünya lazımdı” diyen Acar
küresel krizden Avro’nun değer kaybõna kadar
birçok konuda sorularõmõzõ yanõtladõ.
- Küresel İlkeler Sözleşmesi ile neleri taah-
hüt etmiş oluyorsunuz?
- Kurumsal sosyal sorumluluk, özellikle son 5-
6 yõlda çok daha fazla ortaya çõkan bir konu.
Türkiye’de de 150’ye yakõn firma bu konuda
sürdürülebilirlik projelerinin içinde yer almaya
çalõşõyor. Biz de Doğuş Otomotiv olarak bunun
içinde olmaya karar verdik. “Tüm paydaşlarını
koruyan kollayan, çevreye duyarlı, etik ilkele-
re bağlı, çalışanlarına saygı gösteren, açık, şef-
faf, her türlü yolsuzluktan uzak duran bir şir-
ketiz” dedik ve ilk aşama olarak UNDP’nin Kü-
resel İlkeler Sözleşmesi’ni (Global Compact)
mart ayõnda imzaladõk. Bunun yaptõrõmõ yok; ta-
mamen gönüllü bir girişim. Ama bu girişimin
içine girdiğinizde de gereğini yerine getirmeniz
lazõm. Bu da raporlama sistemi ile oluyor. Şu an-
da bu sürecin içindeyiz. Dünyayõ bizden sonraki
kuşaklara sağlõklõ biçimde bõrakmamõz lazõm.
Onu ödünç aldõk.
Ortalama bir Amerikalõnõn yaşamõnõ sürdür-
mek için yapmõş olduğu tüketim eğer bütün in-
sanlar tarafõndan yapõlõyor olsaydõ bize 7.5 kat
dünya lazõmdõ.
Sattığımız 700 bin aracın
sorumluluğunu taşıyoruz
- Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
- Sürdürülebilirliği merkeze oturtarak bir ku-
rumsal süreç yönetimi oluşturuyoruz. Hem dün-
ya vatandaşõ sorumluluğumuzu yerine getiriyor
hem de giderleri kontrol ederek maliyetleri azal-
tõyoruz. Araç üretimi yapmõyoruz ama neticede
yoğun şekilde hizmet üretiyoruz.
Özellikle karbon emisyonuna dönük kullanõmõ
azaltma çabasõ içindeyiz. 500 satõş noktasõnda
hizmet veren geniş bir perakende ağõmõz var.
Ayrõca araçlarõn bakõm ve onarõmõ gibi satõş son-
rasõ hizmet de veriyoruz. Bugüne kadar Doğuş
Otomotiv tarafõndan satõlmõş olan 700 binin üze-
rinde araç var. Bunu bir sorumluluk alanõ olarak
kabul ediyoruz. Elektrik kullanõmõnõ azaltmak,
yağ tüketimini düşürmek gibi birçok alan üzerin-
de çalõşõyoruz. Kaynak kullanõmõnõ azaltacak do-
layõsõyla da maliyetleri aşağõya çekecek uygula-
malar bunlar. Bir yandan da bayi teşkilatlarõnõn
eğitimine devam ediyoruz. Bu tür uygulamalarla
2008-2009 yõllarõ arasõnda işletme giderlerimizi
40 milyon lira aşağõya çektik. Yüzde 26 tasarruf
yaptõk.
Örneğin Maslak’ta 11 katlõ dikey bir binada
ve kirada otururken Gebze’de kendi binamõza
taşõndõk. Yatay bir bina ve asansör yok, trafik
yoğunluğundan kurtulmak için çalõşma saatleri-
mizi ayarladõk. Kimi zaman uluslararasõ toplan-
tõlarõ video konferans ile yapõp uçak kullanõmõ-
nõ azaltõyoruz…
Ajlan Acar,
Doğuş Otomotiv
olarak otomotiv
değer zincirinin her
alanõnda olan bir
şirket olduklarõnõ
belirterek
“16. yõlõmõzda
7 ana işkolumuz
var. Toplam çalõşan
sayõmõz 2 bin.
Yetkili satõcõlarla
5 bin kişilik dolaylõ
istihdam
yaratõyoruz.
Ortaklõklarõmõzla
birlikte 17 bine
yakõn kişilik bir
çalõşan grubumuz
var” diye konuştu.
Doğuş Otomotiv, Doğuş Grubu’nun finanstan
sonraki en büyük işkolu. 2000 kişi çalışıyor,
yetkili satıcılar ve ortaklıklarla birlikte 15 bin
kişiye istihdam sağlıyor. Neler yapıyorsunuz, yeni
hedefleriniz nedir?
- Doğuş Otomotiv olarak otomotiv değer zincirinin
her alanõnda olan bir şirketiz. Doğuş Oto 1994’te
kuruldu, 2004’te de halka açõldõ. 16. yõlõmõzdayõz. 7
ana işkolumuz var. İlki distribütörlük ve ithalat:
Volkswagen’in 10 markasõnõn distribütörlüğünü
yapõyoruz. Ayrõca Bentkley ve Bugatti gibi lüks
markalarõ da satõyoruz. İkinci işkolumuz perakende;
ithal ettiğimiz araçlarõn dağõtõmõ ve halka satõşõnõ
yapan merkezlerimiz ve yetkili satõş yerlerimiz var.
15 marka var şu anda bizde. Ve toplam 500 satõş
noktasõnda hizmet veriyoruz. Doğuş Oto
Değerlendirme bir diğer faaliyet alanõmõz.
İkinci el otomotiv satõşõnda güvenilir bir
mekanizma kurduk. Sertifikasyon yapõyor, kredi ve
uzatõlmõş garanti veriyoruz. Geçen yõl DOD
bünyesinde 15 bin araç sattõk. Açõk arttõrmalar
düzenliyoruz, her hafta ortalama 45-50 ikinci el
otomobili bu şekilde satõyoruz. Volswagen Doğuş
Finansman Hizmetleri diye bir şirketimiz var. Yüzde
49 bizim, yüzde 51 Almanlarõn. 10. yõlõnõ doldurdu.
Bireysel otomobil kredisi veriyoruz. Siz arabanõzõn
rengini seçerken krediniz onaylanabiliyor, çok hõzlõ
çalõşan bir sistem. Hollandalõlarla ortak bir filo
kiralama şirketimiz var. 6400 araçlõk bir filo, büyük
şirketlere hizmet veriyor.
- Araç muayene istasyonlarındaki ortaklığınız
nasıl?
- Özelleştirme sonucu yüzde 33 ortaklõğõmõz var.
Yüzde 33’ü Alman TÜV’ün. Diğer hisseler de
Hamdi Akın’õndõ ama o uluslararasõ bir fona sattõ.
Avrupa’daki durgurluk
nedeniyle Ortadoğu’ya bakıyoruz
- Peki, yeni yatırımlarınız var mı?
- Var. Bir diğer işkolumuz endüstriyel yatõrõmlar;
Meiller ile Sakarya’da damper fabrikamõz var.
Ağõrlõklõ ihracata dönük bir fabrika. İzmir Tire’de de
Krone ile treyler üreteceğiz. Fabrikanõn inşaatõ yeni
tamamlandõ. Deneme üretimi 2011’de başlayacak. Bu
fabrika da yüzde 90 ihracat odaklõ olacak. Bu
fabrikalarla hedef ağõrlõklõ olarak Avrupa pazarõ idi.
Ancak Avrupa’daki durgunluk nedeniyle Ortadoğu
pazarõna da bakõyoruz. Her iki girişimde de yüzde 49
ortağõz. Toplam çalõşan sayõmõz 2 bin. Yetkili
satõcõlarla 5 bin kişilik dolaylõ istihdam yaratõyoruz.
Ortaklõklarõmõzla birlikte 17 bin kişiye yakõn bir
çalõşan grubumuz var.
1954 yılında doğan Ajlan Acar Ankara
İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’nden
mezun olduktan sonra aynı üniversitede,
Bankacılık ve Sigortacılık alanında yüksek
lisansını tamamladı. 1985-1986 yılları
arasında ABD Nashville Tennessee’de
Vanderbit Üniversitesi’nde Ekonomi
alanında yüksek lisans yaptı. 1978-1990
yılları arasında Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası’nda trading room
kurulması, yurtiçi açık piyasa işlemleri
merkezinin yönetilmesi, Merkez Bankası
Hazine ve para piyasaları bölümünün döviz
işlemleri faaliyetlerinin yeniden
yapılanması ve yönetilmesi gibi çeşitli
görevler aldı. Eylül 1990’dan beri Doğuş
Grubu’nda görev yapıyor. 1994-1996 yılları
arasında Bank Ekspres’in genel
müdürlüğü görevini üstlendi. Haziran
1996’da Osmanlı Bankası’nın Doğuş
Grubu tarafından satın alınmasını takiben
bankanın genel müdürü olarak atandı.
1998 yılından beri Doğuş Otomotiv’in
Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyor.
Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu
Başkanõ Acar, “Ortalama bir
Amerikalõnõn yaşamõnõ sürdürmek için
yapmõş olduğu tüketim eğer bütün
insanlar tarafõndan yapõlõyor olsaydõ
bize 7.5 kat dünya lazõmdõ” dedi.
TREYLER ÜRETİP, ORTADOĞU’YA SATACAĞIZ
- Avrupa’da kriz derinleşiyor.
Yunanistan’dan sonra İspanya ve
Portekiz hatta İngiltere’de de ciddi
sıkıntı söz konusu. Eski bir finansçı
olarak durumu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Avrupa’nõn para enjekte etmekten başka
çaresi yok. Belli bir zaman sonra dünya bir
enflasyon riskiyle karşõ karşõya kalacak. Bu
risk 1-1.5 yõllõk bir zamanda ortaya çõkar...
Bu krizden sonra dünyanõn konuşacağõ konu
enflasyon artõşõ ve enjekte edilen paranõn
tekrar nasõl geri çekileceği olacak...
Bankalar parayõ geri çekebilmek için faiz
oranlarõnõ arttõracaklar.
- Türkiye bu yeni süreçten nasıl
etkilenecek?
- Biz Avrupa’nõn ve ABD’nin
içinde bulunduğu anlamda bir
krizin içine girmedik.
Bizdeki daralma dõşardaki
daralmadan kaynaklanan
bir daralma oldu... MB
ister istemez kõsa vadeli
faizleri aşağõ çekti. Şu
anda büyüme pozitif
seyretmeye başladõ, bu
belirli bir zaman sonra faizlere
de yansõyacaktõr. Ancak 2-3 ay
içinde faiz artõşõ beklemiyorum,
temmuzdan sonrayõ bulur...
Türkiye, katma değerli
üretime ağırlık vermeli
- Ancak en önemli sorunumuz olan
istihdamda bir ilerleme kaydedemedik…
- Türkiye işgücü ağõrlõklõ sektörlerini öne
çõkarabildiği ölçüde işsizlik sorununu
çözebilir. Hizmet sektörü bu açõdan önemli.
Biz hizmet sektöründe çok ciddi yatõrõmlar
yapmaya devam ediyoruz. Sadece satõş
sonrasõ hizmette 1100 kişi çalõşõyor. Yetkili
satõcõlarõmõzõ da dahil edersek bu sayõ 15
bini buluyor... Ancak istihdam sorunu
sadece bu şekilde de çözülemez. Çok ayaklõ
bir konu ve mutlaka Türkiye’nin katma
değerli üretime de ağõrlõk vermesi lazõm.
Türkiye’deki tam olarak kriz değil, ciddi
bir durgunluğun getirdiği sosyal sorunlarõ
yaşõyor. Sonuçta ekonomik birimler hâlâ
çalõşõyor. Türkiye’de yaşanan sorunlarda
psikolojinin etkisi çok büyük, özellikle
2008’in son çeyreğinde...
İşsizlik bizde zaten sorundu, bunun üstüne
gelen dünya durgunluğu sorunu biraz daha
büyüttü.
2001 krizinde işsizlik öncelikli değildi,
“Gemi batıyor önce bunu kurtaralım”
dendi. Ancak 2004 ve 2005’te yapõsal
çalõşmalar yapõlabilirdi...
Şunu da söylemeliyim ki işsizlik sorunu
sadece
kur politikasõyla çözülemez. Daha fazla
ihracat yapacağõz, daha fazla istihdam
yaratacağõz diye, paranõn değerini
düşürmememiz lazõm... Devletin açõk
finansman yapmamasõ lazõm. Yunanistan’õn
para basarak açõklarõnõ kapatmaya çalõştõğõ
gibi... MB’de işsizliği önleme adõna kur
politikasõyla oynamamalõ...
Aksi halde iflas etmiş bir devlet
bütçesiyle karşõ karşõya kalabiliyorsunuz.
Bunu 1970’lerin sonunda gördük...
- Avro’nun para birimi olarak
geleceğini nasıl görüyorsunuz? Düşüş
sürecek mi?
- Ben önümüzdeki dönemde Avro’nun
daha da değer kaybedeceğini düşünüyorum.
Bir yõllõk süreç içinde 1 Avro = 1 dolar
olabilir. Hatta 0.85’e kadar gerileyebilir.
Avrupa ekonomisi önümüzdeki dönemde
daha zayõf bir para birimi ile karşõ karşõya
kalacaktõr. Sorunlarõnõ çözebilmek için
likiditeyi genişletmek zorunda. Paranõn
arzõnõ arttõrõnca doğal olarak değeri düşer.
Önemli olan TL’nin Avro
karşısındaki durumu
- Bu Doğuş Otomotiv’i nasıl etkiler?
- Avro bazlõ ithalat yapan bir firma
olduğumuz için bu bizi pozitif etkiler. Ama
önemli olan TL’nin Avro karşõsõndaki
durumu.
- Avrupa’da kriz derinleşirse dolara
kaçış olur mu?
- Avro hâlâ dolar gibi rezerv
para olamadõ. Geçen Davos
toplantõsõnda da bunlar
konuşuldu, dolara alternatif
rezerv para tutma imkânõ
var mõ diye tartõşõldõ. Çin ve
Rusya gibi bazõ ülkeler
kendi paralarõnõn ticari
değerini arttõrma gayreti
içindeler ama şu an için hâlâ
dolar rezerv para. Onun da ötesinde
elinde Avro rezerv tutan ülkeler
Avro’dan çõkarsa bu Avro’nun değer
kaybõnõ daha da hõzlandõrõr. Avrupa krizden
çõkmak için ihracat yapmak zorunda.
Avrupa ülkelerinin ticareti ağõrlõklõ olarak
kendi içinde, oradaki daralma onlarõ da dõş
pazarlara itecektir tabii ki.
- Bu, bütün dengeleri bizim açımızdan
bozmaz mı?
- Bizim üretim kalitemiz yüksek ve
fiyatlarõmõz rekabetçi. Ayrõca dõş pazarlara
açõlmaya onlardan önce başladõk. Afrika ve
Orta Asya’ya yöneldik. Biliyorsunuz
Avrupa’ya ihracatõmõz yüzde 60 lardan
yüzde 50’lere geriliyor. Türkiye tek bir
sektöre bağõmlõ bir ülke değil. Bu önemli
bir avantaj. İspanya’da mesela ekonominin
genelini etkileyebilecek boyutta bir
gayrimenkul sektörü var...
Hepimiz sorumluyuz
Acar, çevreden etik değerlere kadar her konuda kendilerini taahhüt altına aldıklarnı söyledi
Yeni pasaport dönemi başlıyor
ANKARA (ANKA) - Emniyet Genel Mü-
dürlüğü’nün yõllardõr üzerine çalõştõğõ biometrik,
çipli yeni pasaportlar hafta başõndan itibaren kul-
lanõlmaya başlanacak. 2 Haziran’da İçişleri Ba-
kanlõğõ bir tanõtõm toplantõsõ düzenlenecek. Bi-
yometrik, elektronik, çipli özellikleri bulunan
pasaportlarõn e-pasaportlar için 81 ilden başvuru
yapõlabilecek. Yeni pasaportlar kargoyla yurttaş-
larõn adresine teslim edilecek. Tüm kimlik bilgi-
lerinin çip aracõlõğõyla bilgisayarlarca okunacak
pasaportlar, sõnõr ve gümrük kapõlarõnda zaman
kaybõnõ önlemesinin yanõ sõra güvenlik özellik-
leri nedeniyle de kopyalanamaz olacak.
Yıldırım tatbikatı 2 Haziran’da
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genel-
kurmay Başkanlõğõ Genel Sekreterliği’nden ya-
põlan açõklamaya göre, Yõldõrõm-2010 Seferber-
lik Tatbikatõ, Hava Kuvvetleri Komutanlõğõ’nõn
Balõkesir’deki 9. Ana Jet Üs Komutanlõğõ’nda 2-
10 Haziran tarihleri arasõnda yapõlacak. Açõkla-
mada, tatbikatta seferberlik sisteminin denenme-
si, yedek personelin; sefer görevlerine yönelik
eğitilmesi, silah, teçhizat, araç ve malzemeye
intibaklarõ, seferberlik ve savaş halinde bakan-
lõklar, kamu kurum ve kuruluşlarõ ile silahlõ kuv-
vetler arasõnda yürütülecek müşterek faaliyetle-
rin denenmesinin amaçlandõğõ belirtildi.
DÜNYA ENFLASYON RİSKİ İLE KARŞI KARŞIYA
PORTRE / AJLAN ACAR
Acar, “Türkiye, işgücü
ağõrlõklõ sektörleri öne çõkarabildiği
ölçüde işsizliği çözebilir. Hizmet sektörü
bu açõdan önemli. Biz hizmet sektöründe ciddi
yatõrõm yapõyoruz. Ancak istihdam sorunu sadece
bu şekilde de çözülemez. Çok ayaklõ bir konu ve
mutlaka Türkiye’nin katma değerli üretime de
ağõrlõk vermesi lazõm” diyor.