12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 2010 PAZAR 16 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B İsrailli Prof. Dr. Efraim İnbar’dan AKP hükümetinin dõş politikasõna ağõr eleştiriler: Türkiye Batõ kampõndan koptu Prof. Dr. Efraim İnbar bölgemizi ve Türkiye’yi çok iyi bilen İsrailli bir bilim insanõ. Geçtiğimiz hafta İstanbul’da Bahçeşehir Üniversitesi’nde bir konferansa katõldõktan sonra benim sorularõmõ yanõtladõ. Konuşmasõnõn tonundan Başbakan Erdoğan ve AKP hükümetinin İsrail aleyhtarõ siyasetine duyduğu kõzgõnlõk belli oluyordu. Kõzgõnlõğõnõn esas hedefinde ise İran’a, Hamas’a ve BM’ce soykõrõm suçlusu olan Sudan Devlet Başkanõ Ömer El Beşir’e verilen destek vardõ. Prof. İnbar ayrõca Erdoğan hükümetini Türkiye’yi Batõ medeniyetinden uzaklaştõrmaya çalõşmakla da suçluyordu. - Türkiye’yle İsrail arasında, AKP hükümetinin önce Gazze olaylarındaki tutumu sonra da İran’ın nükleer enerji politikasına destek vermesi nedeniyle kriz dönemi yaşanıyor. Siz ikili ilişkilerde yakın gelecekte nasıl gelişmeler bekliyorsunuz? E.İ. - Bana göre sadece bu nedenlerle değil, ilişkilerin gidişatõ Türkiye’nin dõş siyaset yönünü değiştirmekte olmasõ nedeniyle farklõlaştõ. AKP hükümetinin özellikle de ikinci kez seçilmesinden sonra Türkiye’nin Batõ’dan uzaklaşmakta olduğunu düşünüyorum. AKP hükümeti ilk kez seçildiği zaman başlangõçta ilişkilerimiz iyiydi. Ama sonradan, dediğim gibi, değişti. AKP hükümetinin dõş siyasetinde İslami renkler var. Soykõrõm suçlusu Sudan Devlet Başkanõ Ömer El Beşir, İran Devlet Başkanõ Ahmedinejat’õ davet eden, Hamas’õ destekleyen, İran’a yaptõrõmlar uygulanmasõna karşõ çõktõğõnõ açõk açõk söyleyen tek Batõ yanlõsõ ülke Türkiye. Türkiye bu tavrõyla ABD’nin İran’a nükleer programõ nedeniyle uluslararasõ alanda yaptõrõmlar uygulatma çabalarõnõ da engelliyor. Ilõmlõ Arap ülkeleri bile Hamas’a destek vermiyor. Türkiye artõk Batõ’dan uzaklaşõyor, İsrail de bu Batõ’nõn bir parçasõ. Mesele ikili ilişkiler değil. Hatta İsrail’le Türkiye komşu bile sayõlmaz. Mesele Türk dõş siyasetinin yeniden tasarlanmasõnda yatmaktadõr. Bunun açõk bir örneği İsrail’le ilişkilerin geldiği noktadõr. İlişkilerin geleceği konusunda tahminimi sordunuz. Bana göre ilişkiler soğuk olmaya devam edecektir. Diplomatik ilişkilerde kesinti olmasõnõ beklemiyorum. Çünkü Türkiye Ortadoğu’da bir rol oynamayõ hedefliyor. Dolayõsõyla da bölgede herkesle diyalog kanallarõnõ açõk tutmak zorundadõr. Üstelik işadamlarõnõn bölgede ticari çõkarlarõ vardõr. İsrail artõk silah satmakta daha dikkatli ve temkinli davranmaktadõr. - Bir Yahudi dostum bana Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerde çeşitli katmanlar olduğunu, siyasi ilişkiler yolunun kayalıklarla dolu olduğunu, ancak askeri ve ticari düzeyde ilişkilerin eskisi gibi normal seyrettiğini söylemişti. Siz bu görüşe ne diyorsunuz? - Stratejik katmanõn da normal seyrettiğini düşünmüyorum. Çünkü artõk teknoloji transferi konusunda ciddi kuşkularõmõz var. Günün birinde bu teknolojinin İranlõlarõn eline geçmeyeceğinden hiç de emin değiliz. Yine de dediğiniz gibi Türk ve İsrail silahlõ kuvvetleri arasõnda Colombia’da tanklarõn modernizasyonu için bir anlaşma var. Evet, haberalma işbirliğimiz devam ediyor ama bu alanda da eskisine kõyasla İsrail’in daha dikkatli ve temkinli davrandõğõnõ düşünüyorum. Artõk Türkiye’yi güvenebileceğimiz bir dost olarak görmüyoruz. Türkiye bizim için sadece başka bir ülke. İkili ilişkilerdeki samimiyet ve yakõnlõk bitti. Bütün mesele İran uranyumu - Peki, ilişkilerdeki samimiyet ve karşılıklı güven yeniden nasıl oluşturulabilir sizce? - Türkiye’nin bugünkü dõş siyasetinin değişmesiyle mümkün olabilir. Bu tamamõyla Türklere bağlõdõr. Evet, Türkiye’nin bölgesel bir oyuncu olmasõnõ, Türkiye’deki Yahudi toplumunun tarihini önemsiyoruz, bunlara değer veriyoruz. Ama dediğim gibi İsrail’le ilişkilerin düzelmesi tamamõyla Türklere bağlõdõr. (Sözlerinin bu noktasõnda gülerek Arapça şunu söylüyor) Ehlen ve sehlen. - Peki, ilişkilerin bu noktaya gelmesinden sadece Türkiye mi sorumlu? Dışişleri Bakanınız Liebermann’ın hiç mi sorumluluğu yok? - Evet, Türk Büyükelçisi’ne yapõlan muamele İsrail tarafõnõn hatasõydõ. Bunu kabul ediyorum. O muamele yapõlmamalõydõ. Öte yandan Erdoğan hükümetinin radikal İslamcõ bir örgüt olan Hamas’õn yanõnda yer almasõnõ, İsrail’e ciddi tehdit oluşturan, otoriter İran rejimine destek vermesini İsrail eleştirmekte haklõdõr. Erdoğan hükümetinin Ahmedinejat’õ eleştirdiğini hiç duymadõk. Aksine, seçimlerden sonra bir de onu kutladõlar. Biz demokratik bir ülke olarak bize yöneltilen eleştirilere cevap vermekte yerden göğe kadar haklõyõz. İslam dünyasõndan pek çok kötü işler oluyor. Ama Erdoğan sadece İsrail’e yükleniyor. - Brezilya’nın da araya girmesiyle Türkiye ve İran arasındaki zenginleştirilmiş uranyum takası deklarasyonu sizce Ankara’nın sadece İsrail’le değil Washington’la da ilişkilerini nasıl etkiler? - ABD yönetimi İran’a BM’de sulandõrõlmamõş, ciddi yaptõrõmlar uygulatmaya, bu yaptõrõmlara Rusya ve Çin’i de ikna etmeye çalõşõyor. Geçen hafta olanlar bu çabalarõ iyice zayõflatõyor. Bütün mesele İran’daki zenginleştirilmiş uranyum. Ama bu anlaşma İran’daki eski statükonun korunmasõnõ sağlõyor. Bu durumdan da ne ABD, ne AB ne de İsrail memnun. Bunlar ılımlı Müslüman değil - Hatta Türkiye’nin attığı bu adımın bir oldubitti olarak değerlendirildiği de dış basındaki haberlerde yer almıştı... - Doğrusunu isterseniz ABD yönetimi bu anlaşmanõn açõklanmasõyla ciddi olarak şaşkõnlõğa uğradõğõnõ duyurdu. Bu bile Türkiye’nin Batõ kampõnda artõk yer almadõğõnõn, artõk ABD’yle koordinasyon içinde adõm atmadõğõnõn bir örneğidir. Bu da kõnanmasõ gereken bir tutumdur. - Erdoğan’ın Medeniyetler İttifakı’nın eşbaşkanı oluşunu nasıl değerlendiriyorsunuz? - Erdoğan tek bir medeniyeti, kendisininkini seviyor ve anlayõş gösteriyor. Öbürlerine tavrõndan emin değilim. Geri yanõna girmeyeyim. - Gazze’ye insani yardım gönderilmesine neden İsrail o kadar sert tepki gösterdi? - Bunun pek çok nedeni var. Bir kere Gazze, İsrail’le savaş halinde. İsrail’e Gazze’den intihar komandolarõ gönderiliyor. İsrail’e binlerce füze atõlõyor. Ne yazõk ki Gazze’yle süren bir savaşõn içindeyiz. Dolayõsõyla Hamas’a yardõm İsrail’in düşmanõna yardõm anlamõna gelir. İsrail’in Gazze’yi kuşatma altõnda tuttuğu yolunda yaratõlan imajõn somut gerçeklere dayanmadõğõ düşüncesindeyim. Tekrar ediyorum. Hamas bizim düşmanõmõz. ABD ya da İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşõ’nda Almanya’ya insani yardõm konvoylarõ gönderdiğini hiç duymadõm. Gazze’ye yardõmõ kendimiz yapõyoruz. Su, elektrik, akaryakõt gönderiyoruz. Gazze’deki durum kimilerinin iddia ettiği gibi o kadar da kötü değil. Aslõnda Gazze’nin durumu Mõsõr’dan daha iyi. Gazze’deki yaşam standardõ Mõsõr’dan yüksek. Eğer Müslüman kardeşlerine yardõm yapacaklarsa o zaman neden Gazze’yi seçiyorlar. Gazze’dekinden çok daha kötü şartlar altõnda başka yerlerde yaşayan Müslüman kardeşleri var. Üstelik Gazze bizim Yahudi devletimizle savaşõyor, onu yok etmek istiyor. Dolayõsõyla bu yardõm bize karşõ hasmane bir tavõrdõr. Açõkçasõ, İsrail’in dostu olmasõ gereken bir ülkenin İsrail’in düşmanõna fiilen yardõm ediyor olmasõ son derece üzücüdür. - İyi de, dediğiniz gibi Türkiye İsrail’e karşı hasmane davranıyorsa bunun sebebi ne olabilir? - Ben Erdoğan ya da Abdullah Gül’ün kafasõnõn içinde olmadõğõm için bilmiyorum. Sadece tahminde bulunabilirim. Bu davranõşlarda radikal İslam belirtileri var. Mõsõr ya da Ürdün yerine Hamas, Sudan, İran’õn dostluğunu tercih etmeleri tabii ki kuşkularõ arttõrõyor. - Ama AKP hükümeti kesinlikle radikal olmadıklarını sadece ılımlı Müslüman olduklarını söylüyor... - Ben hiç de öyle düşünmüyorum. Böylesine radikal oluşumlarla dostluk içinde olmalarõ özür dilerim ama õlõmlõ İslam olamaz. Türkiye’deki dostlarõma, Zaman gazetesindeki tanõdõklarõma, “Bu ılımlı İslam olamaz. Her şeyiyle radikal bir İslam örgütü olan Hamas’ın tarafını tutanın ılımlı Müslüman olduğunu bana söylemeyin” diyorum. Kimileri bana hak veriyor. Kimileri da haksõz olduğumu söylüyor. Ama herkes için Hamas’õn ne olduğu somut olarak açõktõr. İran’õn amacõ İsrail’i dünya haritasõndan silmek - Bu söyledikleriniz doğruysa Türkiye’deki Yahudiler ciddi bir tehlike altında olmuyor mu? - Bunu sanmõyorum. Öncelikle Türkiye’de, Yahudilerin yüzyõllardõr yaşamlarõna katkõda bulunan bir hoşgörü geleneği vardõr. Bu da Yahudi cemaatinin Türkiye’de yaşadõklarõ topluma bir ölçüye kadar entegre olmalarõnõ sağlamõştõr. Şunu da unutmayalõm. AKP Türk toplumunun büyük kõsmõnõ temsil etmiyor. Hatta en güçlü olduklarõ dönemde bile yüzde 40’lardan fazla oy almadõlar. Bu oylar da AKP’ye İsrail’e hasmane davrandõğõ ya da radikal İslama destek olduğu için verilmedi. Seçmen davranõşõ çok karmaşõktõr. Seçmenin bir siyasi partiye oy vermesinin çok çeşitli nedenleri vardõr. Türk siyasetine ayrõntõlõ bir analiz yapma niyetinde değilim. Benim alanõm değil zaten. Seçmenin AKP’ye oy vermesinin pek çok nedeni vardõ. Şimdi bu oylarõn düşüşe geçtiğini görüyoruz. Ama yine bunun nedeni İsrail’e hasmane davrandõklarõ için değil. İsrail, Türk siyasetinde o kadar da önemli bir yer tutmuyor. Bunun pek çok nedeni var. Yine de Türk dostlarõmdan şunu duyuyorum: Aslõnda İsrail için hoş olmasa da Erdoğan’õn İsrail’e sert çõkõşlar yaptõğõ konuşmalarõ Türk kamuoyunda bir hayli tutuluyormuş. Bu demektir ki İsrail aleyhtarlõğõnõ iç politika kazanõmlarõ için yapõyor ki bu doğruysa ciddi bir sorun demektir. Ama şunu da söylemeliyim ki bu Türk toplumunun sorunu değil. Toplumlarõ değiştiremeyiz. Ama zaman içinde Türk demokrasisinin kazanacağõnõ umuyorum. - Erdoğan, ABD’deki bir konuşmasında mealen İsrail’in nükleer silah edinme hakkı varsa İran’ın da aynı hakka sahip olması gerektiğini söyledi. Buna ne diyorsunuz? - Bunun iyi politik bir düşünce tarzõ olduğundan emin değilim. Çünkü İran ve İsrail arasõnda büyük farklar var. İsrail’de demokrasi vardõr; İran’da ise yoktur. İsrail hiçbir zaman nükleer gücünü kullanarak ya da başka bir şekilde Ortadoğu’daki hiçbir ülkeyi yok etmekle tehdit etmemiştir. Ama Ahmedinejat bunu yaptõ. Uluslararasõ ilişkilerde iyi yanlar da kötü yanlar da olduğunu kabul etmeliyiz. Arada kötülükler olsa bile herhangi bir ülkenin nükleer silah bulundurmasõ öbürünü ilgilendirmez. İspanyollarõn Fransõz, ya da Kanadalõlarõn ABD’nin silahlarõndan kaygõ duyduklarõnõ hiç sanmõyorum. Çünkü o ülkelerin hükümetlerinin sorumlu davranacaklarõnõ bilirler. Öte yandan İran rejimi ihtilalcidir. Koyu Şii İslam ihtilalini ihraç etmeye çalõşõyor. İsrail ise buna karşõlõk statüko devletidir. Ama Ahmedinejat’õn herkesi Şiileştirme çabalarõnõn aksine İsrail hiçbir zaman herkesi Yahudileştirme çabasõnda değildir. Ayrõca İsrail, düşman komşular tarafõndan kuşatõlmõş ufak bir devlettir. İran ise muazzam bir ülke ve bizi tehdit ediyor. Dolayõsõyla, İsrail’in nükleer seçeneğini haklõ kõlacak aramõzda dağlar kadar farklar var. Erdoğan hükümeti dengeli değil - İsrailli kimi yetkililer bana, “PKK Türkiye için neyse Hamas da İsrail için odur” demişlerdi... - Hamas PKK’den daha beter. Çünkü PKK Türkiye’nin bütününü hedef almõyor. Sadece kendine bir toprak edinmeye ve Kürt devleti kurmaya uğraşõyor. Öte yandan Hamas bizim Yahudi devletimizi yok etmek, haritadan silmek istiyor. İnsanlarõmõza hayat hakkõ tanõmõyor. Onlara göre Yahudilerin İsrail’de yerleri yok. Türkiye’nin Hamas’a yardõm etmesi bizim için çok rahatsõz edici bir durum. Gazze’nin kuşatõldõğõ iddialarõna geri dönmek istiyorum. Gazze sadece İsrail’le değil, Mõsõr’la da sõnõr komşusu. Mõsõr İsrail’le işbirliği içinde Hamas’õn etkisini kontrol altõna almaya çalõşõyor. Çünkü Hamas ve Hizbullah, Mõsõr’õ karõştõrmayõ hedefliyor. Mõsõr’a bu amaçla ajanlar gönderdiler. O nedenle Mübarek hükümeti Hamas’a karşõ çok ciddi önlemler alõyor. Erdoğan hükümeti neden Mõsõr’a bir şey söylemiyor da sadece İsrail’e yükleniyor? Erdoğan hükümeti dengeli olmalõ. Ama değil. Bu da İsrail’e karşõ özel bir husumetleri olduğunu gösteriyor. İsrail’deki kõzgõnlõğa rağmen serinkanlõ davranmalõyõz ve bütün kanallarõ olabildiğince açõk tutmalõyõz. Erdoğan hükümetinin İsrail konusunda Türk kamuoyunu temsil etmediğini biliyoruz. Türkiye’nin bölgesel güç olarak önemini biliyoruz. Türkiye’yle daha uzun yõllar bu bölgede komşu olarak yaşayacağõz. Türkiye’de başka bir hükümetin İsrail’le iyi ilişkilerin önemini kavrayacağõnõ umuyoruz. İki tarafõn de demokrat ve Batõ medeniyetinin parçalarõ olarak kalmak şartõyla tabii ki görüş ayrõlõklarõnõ anlayabiliriz. Ama Türkiye Batõ medeniyetinden uzaklaşma kararõ alõrsa o zaman ilişkiler ciddi tehlikeye girer. P O R T R E Prof. Dr. EFRAİM İNBAR 1947, Romanya doğumlu. Yükseköğrenimini Kudüs İbrani Üniversitesi Siyasal Bilgiler ve İngiliz Edebiyatõ bölümlerinde yaptõ. ABD’de Şikago Üniversitesi’nden siyasal bilgiler doktorasõnõ aldõ. İsrail’de Bar-İlan Üniversitesi Siyasal Araştõrmalar Merkezi Direktörü. Yitzak Rabin İsrail Araştõrmalar Merkezi yönetim kurulu üyesi. Rand Corporation, Council on Foreign Relations, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), Harvard, Columbia ve Yale üniversitelerinde konferanslar ve dersler veriyor. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - İngiliz The Guardian gazetesinde geçen gün Güney Afrika’daki eski apartheid rejimi arşivlerine atfen bir haber yayımlandı. Arşivlere dayanılarak verilen haberde İsrail’in bugünkü Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in 1975’te Savunma Bakanı olduğu dönemde Güney Afrika Savunma Bakanı Botha’ya nükleer başlık satmayı teklif ettiği ileri sürülüyor. Siz buna ne diyorsunuz? - Bir kere Cumhurbaşkanõmõz Şimon Peres bu haberi derhal yalanladõ. The Guardian gazetesinin İsrail aleyhinde sõk sõk yayõn yapma gibi bir geçmişi var. İsrail karşõtõ ve İsrail aleyhinde sürekli haksõz yayõnlar yapar. Sanõyorum o sözünü ettiğiniz haber İsrail’i Güney Afrika’nõn o õrkçõ rejimiyle bağlantõlõ olarak göstermeye çalõşan radikal solun da amaçlarõna hizmet ediyor. Ayrõca Güney Afrika’ya silah satmak İsrail’in çõkarõna değil. Zaten Güney Afrika kendi nükleer silahlarõnõ yapõyordu. Bizde daha sonra kaldõrõlan nükleer silahlarõn dökümüyle ilgili kesin belgeler vardõ. Şuna da dikkat çekmek istiyorum. O arşiv belgelerini okudum. Orada nükleer silah demiyor. Sadece savaş başlõğõ diyor. Savaş başlõğõ deyimini bence kendilerine göre yorumladõlar. Yoksa herhangi bir savaş başlõğõ olabilir. İlle de nükleer olmasõ gerekmez. Bu da The Guardian’õn kötü gazeteciliğinin, gerçekleri nasõl çarpõttõğõnõn bir başka örneği. Mesele Türk dõş siyasetinin yeniden tasarlanmasõnda yatmaktadõr. Bunun açõk bir örneği İsraille ilişkilerde gelinen noktadõr. Erdoğan’õn İsrail aleyhtarõ konuşmalarõ Türk kamuoyunda çok tutuluyormuş. Bu demektir ki İsrail aleyhtarlõğõnõ iç politika kazanõmlarõ için yapõyor. İSRAİL GÜNEY AFRİKA’YA NÜKLEER BAŞLIK SATMADI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle