22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2MAYIS2010/SAYM258 Yazmak ağalmaktırYazmak kelimelerle hayatı söküp yeniden dokumaktır... Böyle tanımlıyor yazıyla ilişkisini Süveyda Ölüdeniz. O bir şizofren, yazarak gerçekliğe yakın kalmaya çalışıyor. "Gerçekler Maskelenmesin" projesinin öykü yarışmasındaki birinciliği sayesinde artık yazdıklarını paylaşmaya hazır. ESRA AÇIKGÖZ B en deli değilim, benden başka herkes deli olduğu için beni deli zannediyorlar. İnsanın kendi olabileceği tek yer akıl hastanesidir! Sanırdım, yanılmışım. Delirmeye bile hakkınız yok burada. Tımarhane delirme hakkının kutsandığı mabet degil midir? Degilmiş. İnsan tımarhanede bile delirme hakkını elde edemiyorsa ölsün daha iyi. Ben size ve kendime rahatça dil çıkarabilmek için burada değil miyim, bunun için kapatmadınız mı beni buraya? Elektroşoklar tetsini söylüyor bunun. Hastabakıcının suratını görmem elektroşoka girmeme yetiyor da artıyor bile. Şehir cereyanını boşa harcamayınız efendim... işte böyle başlıyor hikâyesine, Süveyda Ölüdeniz. Hikâyenin adı, "Kanatılmış Sözcükler Kitabı". Her cümlesini kanatarak çıkarıyor içinden. O bir şizofren. Yazmak onun için gerçekten hayat demek. Niye mi? insanın "kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden koparak, kendine özgü bir içe kapanım dünyasında yaşadığı bu ruhsal bozukluk"tan onu gerçekliğe, bugünc kclimelcr taşıyor dct ondan. Ölüdeniz, Şizofreni Dernekleri Federasyonu ve Bilim ilaç'ın "Gerçekler Maskelenmesin" projesi kapsamında düzenledikleri "Ateşin Düştüğü Yerden; Sesler, Yüzler, Öyküler" yanşmasının da birincisi. Proje, Türkiye'de her yüz kişiden birinde görülme olasıhğı olan şizofreni hastalığına dikkat çekmenin yanı sıra, fırsat verildiğinde şizofreni hastalarının neler yapabileceğini gösterme amacı dataşıyor. Süveyda Ölüdeniz de bunun en iyi kanıtı. Onun ve ilk ona giren yarışmacıların hikâyelerini Kanatılmış Sözcükler Kitabı Beni kimin delirttiğini gerçekten merak ediyorum. Babam olabilir diyorum, çocukluğumda az dövmedi beni sözcüklerle. Lise 2'de beni derste kuşumla oynarken yakalayan son Osmanlı Aysel de olabilir beni delirten. (Kaltak dediğime bakmayın, kızgınlığımdan söylüyorum, yağmurda ıslanmış bir köpek kadar âşıktım ona.) Tek tek beni kimin delirttiginin hesabını yapmak zor, kısaca beni insanlar delirtti diyebilirim. Beni insanların çıldırtmasındansa gökyüzünün çıldırtmasını isterdim, karanlık yagmurun, müziğin... Beni çıldırtma hakkını insanların elinden almalıyım. Önemsiz deliliklerimi saymayacağım, beni buraya kapattıran son çılgınlığımı anlatacağım. İntihar fikri yine Tanrım olmuştu, aynadaki yüzüme tükürüp silahımı aldım ve mahallemizdeki Büyük Çukurca Camisi'ne gittim. Girdim içeri. Caminin tavanına iki el ateş edip namazı böldüm. Haklı olarak üzerime saldıran bir dindarı bacagından vurup "sukûneti" sagladım. Gerginlik caminin duvarını çatlatacak kadar büyüktü. Fazla vaktinizi almayacağım dedim. Ve Perulu şair Cesar Mendoza'nın Acı Çekene Saygı şiirini okumaya başladım... Ben Tanrı olsam intihar ederdim insanlarla birlikte Acı çekmeyi öğrenemediğim için Sessizlik ağır bir kaya gibi hepimizin üzerine çökmüştü. Cemaat beni linç etmek için fırsat kolluyordu, seziyordum bunu. Tabancam tek dostumdu o anda. O sırada cemaatten yaşlıca bir adam bana doğru yürümeye başladı. Dur diye bağırdım, dur, yoksa... dinlemedi yavaş yavaş agır çekimde yanıma kadar geldi; gözlerinde diğerlerinde ki gibi öfke değil, merhamet gibi birşey vardı. Tanımıştım, babamın arkadaşı Ahmet abiydi. "Dinle beni, Allah'ın- kendin - olduğunu anlayıncaya - kadar - hep - acı - çekeceksin" dedi usulca. Ellerim titremeye başlamıştı, bu sözler dikenli bir çalı gibi saplanmıştı içime ama acıtmıyordu. Silahımı aldı, beni linç etmek isteyen kalabalığı ve zamanı bir el hareketiyle durdurdu. Sonrası... Sonrası buradayım işte... Zaman geçti. Artık çıplakken bir şey söyleyemiyorum insanlara, kişiliklerim birbirleriyle yaşamayı öğrendi, gidecek başka bir bedenleri olmadığını anladı en sonunda. İlaçlarımı düzenli kullanıyorum, sigarayı azalttım. Buradan çıkmama az kaldı, doktorum Alper Boy söyledi. Geçende kendi kendime Cemal dedim Cemal! - ismim Cemal bu arada- Hayatı güzelleştiren şey tehlikeyi sevmektir. Hayatı güzelleştirmek istiyorsan dünyanın en tehlikeli şeyini sevmeyi öğrenmelisin: İnsanı! Buna kendini sevmekle başlayabilirsin. Hak verdim Cemal'e. Güzel konuşuyordu, inandım ona. Cemal'e borcumu ödeyeceğim. Yeryüzünde insanlar tarafından kanatılmamış hiçbir âşık olmayı yeniden deneyeceğim. Cemal'e borcumu ödeyeceğim. Az kaldı, bekleyin beni. • Dogan Kitap'tan çıktığında okuyacağız, ama önce Süveyda Ölüdeniz'i tanımaya ve öyküsünün bir bölümüne tanık olmaya ne dersiniz? - önce slzi tanıyarak başlayabillr mlyiz? - Kendisini arayan, bulduğunda da kaybetmeyi seven bir insanım. içten, yer yer parçalı bulutlu, yer yer esprili biriyim. İzmirliyim, genlerime kadar ruhumu ele geçirdi bu şehir. Memur ailesi çocuğuyum. Yazar olmak için hukuku bıraktım fakat yazdıklarımı her seferinde yok ettim. Sonra Türkçe öğretmenliği ve zihinsel engelliler ögretmenligini bıraktım, • şimdi zabıta memuruyum. - Nasıl bir çocukluktu? - içe kapanık, sessiz, hayal gücü evrene bitişik bir gül gibi açan bir çocukluk... -Şizofreni neresinde giriyor bu hikâyenin? - Zihin engelliler öğretmenliğinde okurken rahatsızlandım. ilk belirtiler yıllardır vardı. Uyumsuzluk, insanlardan kaçma, içe kapanıklık... Korkmuştum. Şizofreni mitolojik bir sözcük. Mitoloji kabuğunu attığınızda çekirdekte acı çeken ve acıyı düşle parçalamaya çalışan bir insanın kanayan portresi çıkıyor ortaya. - Siz de bu düşleri yazıya döktünüz. Yazıyla ilişkiniz ne zamana dayanıyor? - Çocukken anneme yazdığım bir şiirle bütün kadınları ağlatmıştım. Edebiyatla tanışmam, gücünü sezmem buna rastlar. - Nasıl bir güç bu sizce, yazmak sizin için ne ifade ediyor? - Yazmak kelimelerle hayatı söküp yeniden dokumaktır. Artık yazdıklarımı yok etmiyorum. "Ölmek için gerekli olan şey" adında'bir roman, ayrıca şiir ve öykü yazmaya devam ediyorum. - Kanatılmış Sözcükler Kitabı'nı yazmaya nasıl başladınız? - Volkanik bir patlama gibiydi, magma yeryüzüne çıkana kadar çok insan yüzü gördü. - Bu öykü ödülü sizin için ne ifade ediyor? - Bu hayatımda aldığım ilk edebiyat ödülü, insanı yeniden doğuruyor. - Bundan sonra ne var? - Aşk, yazmak ve kitap doğurmak. • Tümanneler Maximum'da! Anneler Günü'ne kadar 100 TL ve üzeri tutardaki üçüncü alışverişinize* 30 TL MaxiPuan ve +3 taksit hediye. 'Glylm, ayakkabı, glylm aksesuarı, kozmetlk, optlk ve çlçek alışverişlerinlzde. raij>ızn
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle