12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DENİZ ÜLKÜTEKİN adık Battal ümit vermiyor, hayal satmıyor, sadece hakikatten konuşuyor. Kiminizi rahatsız edebilir, kiminiz "saçmalamış" diyebilirsiniz. Merak ettik konuştuk "Deliler Allah'ın casuslarıdır" diyor Battal, siz istiyorsanız inanmayın, o zamane bilgelerinin peşine düşmüş bile. "Metin Erksan'ın Tutkusu" belgeseliyle Türkiye'nin kültür odaklarından en önemlilerinden birinin mirasına sahip çıkıyor. - Metin Erksan'latanışmanız nasıl gerçekleştl? - Dokuz Eylül Sinema-TV Bölümü'nde doktora tezim Lütfi Ömer Akad, Metin Erksan ve Yılmaz Güney üzerineydi. Metin Erksan filmlerinin izini sürmeye başladım. "Kuyu" filmi beni çok etkilemişti. Siz bir hikâye anlatırsınız, karşınızdaki kendi hikâyesini dinler. Ben de kendi hikâyemi bulmuş olmalıyım ki Metin Erksan'la tanıştım, yıl 1994 olmalı. Kurtuluş Kayalı, Erksan için "bir kültür odağı" diyor. Türkiye'de kültür odaklı tartışmalar yetmişlerden sonra yoğunlaşıyor, ama o bu tartışmaları filmleriyle altmışlarda başlatmış. Metin Erksan'ın dünyasında sınıf meselesi Sevmek Zamanı'yla ortaya çıkar. Seksenlerde solcular sendikalarda göstermek için film istemeye geliyor. Erksan da "Sevmek Zamanı sinemada hiç yayımlanmadı, bunu vereyim, arkadaşlarınızla izleyin" diyor. Onlar da "Yok bize Yılanların Öcü'nü, Susuz Yaz'ı ver. Sevmek Zamanı'nı ne yapalım" diyorlar. O da "Ama ünlü Fransız Marksist sinema tarihçisi Georges Sadoul, Sevmek Zamanı'nı 'sınıf çatışmasının olağanüstü sadelikle ve en şiddietli biçimde yansıtıldığı film 1 olarak yorumlamıştır" diyor. Çocuklar da "Aman bize Sevmek Zamanı'nı ver" diye karşılık veriyor. Bunu acı birtecrübe olarak anlatıyor. Bizim bir şeyi görmemiz için Georges Sadoul'un göstermesi gerekmemeli. Lütfi Akad geleneksel Türk sinemasını daha çok temsil ediyor, Erksan ise taklit edilemez bir yerde. - Geleneksel Türk sineması dışında bir insan dediniz ama bunu kendi kültüründen hlkâyeler anlatarak yapıyor. - Çünkü Türk sineması, başkalarının kültüründen hareketle başkalarının hikâyelerini anlatıyor. Metin Erksan, kendi kültüründen ilhamla gerçek hikâyemizi anlatıyor. Herşeyin kutsandığı birdönemden geçiyoruz. Modernleşme tartışmaları benim alanım değil. Sosyologların incelemesi gerekir, ama hissediyorum, derin kırılmalar yaşanıyor. Sadık Yalsızuçanlar "İnsanların zihinlerindeki yarılmaları Metin Erksan filmlerinin satır aralarında okumak mümkün" diyor. Bu nesnel bilim çok anladığım bir şey degil. Sen de üniversite okudun ben de. Bize asla Âşık Veysel'i anlatmadılar. Batı'dan gelen her düşünceyi tartışmak zorunda mıyız? - Olayı sinema açısından ele alırsak, kendi hikâyemizi anlatmamızdan çekinmemiz söz konusu mu? -Sinemayı da insan yapar, hatayı da. Bilim de kılfını hazırlar. "Batılı ol" emri, insanımızın dengesini bozdu. Batı karşısında komplekse bir kapıldık, kendi hikâyemizi unuttuk. Gün geldi Metin Erksan'la yitik hikâyelerimizin peşine düştük. Belki ağır konuşuyorum, bilim putundan nemalanan herkes bana kızacaktır ama HP Compaq Mininote, kendisi küçük •Tlllllll İnternef e sadece Üstelik Axess'e özel peşin fiyatına 12 taksitle .[ablosuzinternet !ME Dahili 3G Modem <*-« Uzun pil ömrü > Pratik kullanım MiniNote'lar stoklarla sınırlı. Hemen bir TİM, Turkcell Satış Noktası ya da teknoloji markete uğrayın, bu fırsatı kaçırmayın. Bu kampflnva 23 Nisan-3J M.ıv" 2010 tanMeri aı asmda geçfrtidir ve ıloMflria snıtrlıdpr. Vflmpafiya v^l'HK.ı nıuîlerirım bir hattıı» tannnlan<T'aktdd: r TuriıCfJI 3G bj§!.ın!ii< vo •,•>.•! ,ı6w)(m («narlo. Turkıvll 36 kapsam* aUmrrt* vp 3ü uyıımlu cihaîtarirt fcuIlanıtiMpr. 3G lj,»j;l.ıntfti, tipuma Jtljmrw, HİMtw»coSr,iifı kosull*r.tgore Jegıj"" '• * ' ' ' ' " " fll.ııııyl.t ılgiti hilgt Ukk 0 53? w Tuıkcell îlrtijım M«îrk«!en'rx<eıi ahnnbılır. 3G inlernel İMİjlflntt lıı;ı 7,2 MhpsVe Lıdar cıkabılfr. Alt Itmıt jet*Hu> v^unİL, - sıleyt 1 Borç riejisebilir. JG »nttrnel falttvalı Kıliar ıçm nâi\ kultanım poJnilüisı dûğnjllusunda.'iîir falura daneminrle pjket zym ıkreti biıçyvH abonrkr km 199 TlVe (KDV w CHVdak'i. *mmnvıi aljoncfof i;in WIVye(KDVwQIVdahil) ulfl>iığırtd..ı kuüınım hızı ]28Kbps'veöusumturvedârıal.ı?İ4i pakrt ajım ucrcu yanMiılmfli Birsonraktîaiufjdı)n«ııibaîİjın(jfCinriıi hı/veıKn'üHidirmç ınjrmale doıiMoktiı, f'akui datiilirtdc (uıllanılniıiy.ııt haklaf bir ionıaki aya devı elnıe/. PMetl*r sadsce yıırtrd kuliamm ıtindn. vuıidtiinda kulUfi'lm.m dunımııiKİa Trjrkc^ü Dtmvıi T.n ıleM'nden ücretlendlrİlir. Kam|>artvay<) kotılmalt icin Tıırfcct'll vveb sayfasmda (www.turkcell.torn.ir) yer alan berhnnjji bir Tufkcell 30 Suptr ink'rnH T;ırtf«i Paketi a'ınabilir Hangı paki'iı ,vti ,'i.Lirı; ,T pflkeiinin kojullan geıoıtı oi.u.lktn, KI1V dnlıtl UİO Tl'lıV HP Mnıı ciha: pesın/liikıilli' alın,ıtîilır. S«ıtcn pflketin bfdcli fatu^lı/n»i odemplı oinviMia şcae «yf.cs lahsil «Merrkln. H.ımi > hı-lıri.V-n tpkütlo. HP Mirti ı c t n W î l , İ ay 1 GBlnterne) Paketı icin ?*) U rideneceklir. 1 nylık iuresonurtdfl p.ıkel jboneliji dcvnm «tK^kitr Aboıwgmrsıirdurnifi(utem^nab< ı >ıv^(. 1J h'i' C>yn Mertteîi'ni arny-i'ak |wkwWınt ipial cnirebilırier. Bir (aiuw doncmmdc paket limiiinin Uıkeiılmcıi dıırunitmda 0,0'J Tl'MB (KDVveûlVdatnt) unfesınrtı'n utrırtlendirIk'iroktif. 'ıcı>. U-m Ü.T, lloKsım Veryiıi (31,78 Tll 12 ejit lakvtle. Telsii Kullanıın Lkıeiı (vıH'k 12.26 TL) yıl iomjna kad.ır kalan ay sayiMi'a hûiunetek jekıld» «It laksitle, Tt\w RuhMinaır» Ocr«tı (1.02 H.| atıımriik sutesince faturnlara Vft"MtıIataMtr. Turkcell. kanıpanvadj) deg'sıklik vapnıa hakkım uklı tıılar. AıcessV oîcl 12 uıksit an!**maJı usiıî nokulannctı Avrırrtılı M$\ www.turkteil.(om.lr'de. TURKCELL Yavuz Turgul, Sabahat "kkiraz, Metin Erksan ve ha birçok isim. Zamane bilgelerinin bize sunduğu kültürel mirasın bir koruyucusu var; Sadık Battal. Onun belgeselleri bize yitik zaman hikâyelerîmizi yeniden hatıriatıyor. Görüntü yönetmeni Çetin Tunca ve Metin Erksan. Yıl 1975 bilim nesnel, duygusuz olacak, insanla asla ilgilenmeyecek öyle mi! Metin Erksan gibi insanlar o anlamda önemli. Çünkü Mevlana'nın pergel metodunu bire bir uygulayanlardan. O da şudur, bir ayagını hakikatin üzerine basacaksın diğer ayagınla da diğertüm kültürleri dolaşacaksın. Taksim'deki buluşmamızda Metin Erksan, Türkiye'nin ekonomik, tarımsal, sosyal gücünü sormuştu ve hiçbirini cevaplayamamıştım. O bunların hepsini yani "Türkiye'nin kültürü kaç gram" biliyordu. "İstanbul kültür başkenti oldu, ne ihraç edeceğiz" diye sormuştu; kalakaldım. - Biz ihraç etmedik de ithal ettik. -Ama ihraç da edecegiz. Çünkü kültürümüzden utanmamayı yeni ögreniyoruz. Batı'dan işaret bekleyen bir toplum durumundayken Metin Erksan bunun dışında kalmış. 1964te Berlin'de dünyaya meydan okumuş. Şimdi dünyada kültürümüz tanınıyor. Devletin en üst noktalarından "Yılmaz Güney filmlerini anlasak dahafarklı olurduk" açıklaması gelebiliyor. Metin Erksan, Yılmaz Güney, Lütfi Akad ve Yavuz Turgul; ne yapılacaksa bu isimler üzerinden yapılmalıdır, kare as bunlardır. Doğru insanları referans aldığımı düşünüyorum. Bazı yeni sinemacılarımız gibi sadece sinemayı değil insana dair her şeyi bilmeye çalışan isimler. Hacı Bektaşı Veli'ye, Yunus Emre'ye, Hatayi'ye "sorularımı cevaplar mısınız" deseydiniz "bu benim uzmanlık alanım degil" derler miydi? Metin Erksan'a, Yılmaz Güney'e bir soru sorsanız "uzmanlık alanım degil" derler mi? Gelecegi kurabilmemiz için bu isimlere damardan bağlanmamız gerekiyor. Metin Erksan'ın evreni insanlara korkutucu geliyor, Yavuz Turgul'un ki de öyle. Bunu kavramak için kendimizi onlara teslim etmemiz gerekiyor. -Ama biz Metin Erksan'ı teslim almaya çalıştık. Belgeselde de yetmlşli yıllardayaptığı birkaç melodramla değerlendlrilmesi eleştiriliyordu. - Sosyal alanlardaki tüm okulların Metin Erksan, Hüsrev Hatemi, Yavuz Turgul, Yücel Çakmaklı, Tolgay Ziyal ve yakında yapacağım Sabahat Akkiraz belgesellerini göstermeleri gerekiyor, yoksa tarih önünde hesap verirler. Okullarda bunlar gösterilmiyorsa ne gösteriliyor? Hiç olmazsa ABD sineması gösterseler çocuklar film yapmayı ögrenir, Avrupa sineması diyorlar, çocuklar iyice bunalıma giriyor. • Delilerle veliler aynı sularda gezerler - Size dell gözüyle bakıyortarmış. "Delilerle veliler aynı sularda gezerler, ama aralarında bir fark vardır, deliler bazen batarlar" der üstat Laing. Akıllılann asla bilmediği sulardır onlar. Beni o sularda görselerdi, kendilerinin de o sularda olmaları gerekirdi. Ortada pis biryalan dönüyor. Anlayamadım hâlâ. - Neden bu şekilde anılıyorsunuz? - Metin Erksan niye anılıyor? Bu gerçi ananların sorunu, ama onlara da yardımcı olabiliriz; saltanat gözünden bakanlar vardır, çogunluktadır. Bir de hakikatten bakanlar vardır, çok azdır. Eger Kerbela yaşanmasaydı adalet duygusu ütopya olarak bile hayatımızda olmayacaktı, saltanatın hep dogru söyledigini sanacaktık. "Muaviye'ye dokunmayalım" yasası kutsanıyor. Dokunursak ne olacak? Dinden mi çıkacagız? Cumhuriyet'e dokununca ne oluyor? Cumhuriyetten mi çıkıyorsun? işte sınıf meselesi bu. Ne oluyor? Muaviye akrabalarını yerleştiriyor, o tarihten bu yana başta olan her kimse akrabalarını yerleştirmiyor mu? Peygamber'in "işi ehline verin" diye bir sözü var. "Müslümana verin, namaz kılana verin" demiyor. Habil, Kabil tarafından öldürüldü, sonra kimse çocuguna Kabil ismini koymadı. Habil'le Kabil aslında bir kişinin iki yanı. Aynı Yavuz Turgul'un Gölge Oyunu'ndaki gibi. Birçok kişi adını koymadığı halde Kabil olmayı seçti. Muaviye'ye "Hazreti" diyenler çocukların adını niye Muaviye koyamıyor. Ne engelliyor? Vicdan yasası tabii ki. Deniz Gezmiş'e kimse "Hazreti" demiyor, ama çocuklarının adı Deniz konuluyor. Çünkü o bir kahraman. -Sinemacı olmaya nasıl kararverdinlz? -Sinemacılık bir sınıfı işaret ediyor ve ben buna katılmıyorum. Edip Cansever'in şiirindeki gibi "ne gelir elimizden insan olmaktan başka". Ali Şeriati'nin "insanın Dört Zindanı" diye bir kitabı var. Diyor ki insanı tarihi, çevresi, biyolojisi etkiler ama bunların hepsinden bilgiyle kurtulabiliriz. Dördüncü zindan "ben" zindanıdır. Ondan kurtulmaya bilgi yetmez, aşk gerekir. - Siz ne kadar kurtulabiliyorsunuz? - Bazen; her zaman kurtulsak Veysel'in yanında olurduk. Yedi yaşında bir çocuga dahi Mozart aleyhine bir şey ögretilmez artık, ama Muharrem Ertaş'ı horgösterebilirsiniz. Çünkü bilimin emri böyle. Batı birbirlerini tekzip ederek ilerliyor, zıtlıklar üzerine kurulu, Dogu'da mütemadiyen devam eden bir çizgi var. Yunus Emre, Pir Sultan Abdal'ı tekzip etmez. Doğu'da veliler ve deliler hayatın sigortasıdır. Anadolu'da delilik övülür hâlâ ama bir yandan da hâlâ Habermaas'a dogru gidiliyor. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle