19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 27 NİSAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] Kültür Servisi - İngiliz edebiya- tõnda “işçi sınıfı yaşamının ya- zarı” olarak ta- nõnan Alan Sil- litoe, 82 yaşõnda yaşamõnõ yitirdi. İkinci Dünya Savaşõ’nõ izle- yen 1950’li yõl- larõn Öfke kuşa- ğõnõn yazarlarõn- dan olan Silli- toe, beyazperde- ye de uyarlanan “Cumartesi Gecesi ve Pa- zar Sabahı” ve “Uzun Mesafe Koşucu- sunun Yalnızlığı” adlõ romanlarõyla ün- lenmişti. Sillitoe’nun, yapõtlarõnda, “sıra- dan yaşamın sıradışılığını ve dramını ya- kaladığını” vurgulayan şair Ian McMillan, onun şu sözlerinin yazarlõğõnõ çok iyi yan- sõttõğõnõ belirtti: “Yazma sanatı, insan ru- hunun karmaşıklıklarını herkesçe an- laşılabilecek biçimde anlatmaktır.” Yoksul ve borç içinde bir ailenin çocuğu ola- rak Nottingham’da doğan Sillitoe, 14 ya- şõnda okulu terk etmek ve bir bisiklet fab- rikasõnda çalõşmak zorunda kalmõştõ. Ya- zarlõk uğraşõna atõldõktan sonra, oyun ya- zarõ John Osborne’la yakõnlõk kuran Sil- litoe, İngiliz edebiyatõnõn Öfke kuşağõ ola- rak anõlan yazarlarõ arasõna katõlmõştõ. Sillitoe, iki başyapõtõndan “Cumartesi Gecesi ve Pazar Sabahı”nõ 1958’de yayõmlamõş, bu romanõn sinema uyarlamasõ başrölü üstlenen Albert Finney’i üne kavuşturmuştu. Yönet- men Tony Richardson’õn sinemaya uyarla- dõğõ “Uzun Mesafe Koşucusunun Yalnız- lığı”nda õslahhaneye kapatõlan asi bir genci canlandõran Tom Courtney de bu filmdeki başarõlõ yorumuyla büyük üne erişmişti. Galeri Apel, Can Göknil’in sergisiyle bir kitabõn evine dönüştü ELİF BEREKETLİ “Meğer bir gün benim de bir ki- tabevim olacakmış.” Yõllardõr çizgile- ri ve heykelleriyle tanõdõğõmõz Can Göknil, Galeri Apel’de 1 Mayõs’a dek devam edecek ‘Kitap-Evi’ adlõ sergisi için bu espriyi yapmayõ çok seviyor. Çünkü serginin baş kahramanõ, hor gö- rüldüğünü düşünen ve en büyük haya- li ciltlenip, matbaa mürekkebi kokan bir kitaba dönüşmek olan bir defter ve Ga- leri Apel de, bu sergiyle, bu kitabõn evi oluyor. Bir başka deyişle bu sergi, sahibi ‘kitap’ olan bir haneyi sunuyor bizlere. Hazõrlõklarõ iki yõl süren sergi, Gale- ri Apel’in mekânõna göre özel olarak kurgulanmõş. Sergideki yapõtlarõn ki- mileri daha önce yurtdõşõnda pek çok yerde sergilenmiş: Frankfurt ve Siena kitap fuarlarõ, Hamburg’daki Muse- um Der Arbeit Gravür Müzesi, Was- hington DC ve Tokyo’da müze sergi- leri... Üç eser ise 2005 yõlõndan beri Londra’da Victoria & Albert Müze- si’nin koleksiyonunda. Göknil, “Kitap-Evi” adlõ bu sergi- siyle yeni bir döneminin başladõğõnõ söylüyor: “Büyük boy parçalar, kat- merli, dönen, ışıklı ve çan sesli, ma- ni ve türkülerle bezenmiş objelerim dikkat çekici. İzleyiciyi oyuna davet ediyorlar.” Galatasaray’daki galeri- nin küçücük kapõsõndan gir- diğinizde, içeride sizi bekle- yen, bir kitaba düzülmüş küçük bir evden ziyade, sanatçõnõn koca hayal dünyasõ. Isõrgan ki- taplar, sayfalarõ eksildikçe tü- kenmekten korkan defter, sev- gilileri kavuşturan cinler, irti- caya karşõ notlar, halk türküleri- mizin resimleri, sanatçõnõn deniz buluntularõyla biçimlenen heykel, sunum minderi üzerinde “yücel- tilmiş” kitap heykeli... Bütün bunlar Can Göknil’e gö- re bir kitabõn evini oluşturan öğe- ler. “Tüm bunlar nasıl bir ortak noktaya sahip” diye sor- duğumda yanõtõ şöyle olu- yor: “Toplumumuzun inançlarına göre in- sanın kader örgüsü, Tanrı sözü de olsa, ki- şi kaderine sahip olma isteği duyuyor ve kaderi etkileyebilecek ritüellere başvuruyor. Korunma ve kalıcı olma arzusu ortak noktamız. Bir de aşk ta- bii; ‘Bahçelerde bibersin, Bilirim yar gü- zelsin, Sana meyil veremem, Yirmilisin gidersin’ diyor oğlan ve İlhan Baş- göz’ün ‘Türkü’ adlı kitabından çıkıp benim resmime yerleşiyor.” MARTI BAŞINDAN KİTAP Sanat yapõtõ olarak ‘kitap’ fikriyle ta- nõşmasõnda kitaplara resimleriyle bo- yut kazandõran Orhan Peker ve Abidin Dino gi- bi sanatçõlarõn payõ oldu- ğunu söylüyor ve ekliyor Göknil: “Kitap’ı bir plastik sanatlar mal- zemesi olarak gördü- ğümden bu yana, kitabın okunduktan sonra sonlanmadığına inanır oldum.” Sanatçõ eğer okuduğunu benimsemişse, sayfalar kafasõnda can- lõ durmaya devam ediyor ve form de- ğiştirmeye başlõyor, yani rafa kaldõrõl- malarõ söz konusu değil; beyaz ça- murla biçimlenmeye, martõ kafasõyla süslenip akrilikle boyanmaya ya da bir fõrõnda pişirilmeye hazõrlar. Göknil’in kullandõğõ teknikler de son derece ilgi çekici. Yapõtlarõnda kullan- mak üzere etraftan kilit, kulp, çan gibi malzemeler topluyor ve satõn alõyor. Ahşap sevdiği bir malzeme, onu tuval gi- bi boyuyor. Sõklõkla akrilikle çalõşõyor. Tabii bir de atõk malzemelere olan tut- kusu var. Buna iyi bir örnek teşkil eden “Döngü” adlõ yapõtõnõn hikâyesini gelin ondan dinleyelim: “Deniz çok şey verir bana. Sahil sahil dolaşır- ken kaya oyuğuna sıkışmış bir martı başı bulmuştum. Kuşun ka- fatası dalgalarla temizlenmiş, kı- yıya vurmuş, iki taşın arasında hareketsiz, beyaz, öylece duruyor- du. Yaşamın içinde ölümün din- lendiği gibi kımıltısızdı. Alıp eve gö- türdüm. Başının iki yanına sarı kurdeleler bağladım. Boyu bo- yuna uygun kalın sayfalar kestim. Ortalarını oyduğum bu karton- ları üst üste koyunca kitap hali- ne geldiler. Artan sarı kurde- leyle kitabın sırtını bağladım. Orta boşluğa kuşun başı rahatça sığdı. Onun kar- ton tabutu, not defterim ol- du. Deniz bana bir arma- ğan vermişti.” Kültür Servisi - Uzun yõllar bir banka kasasõnda unutul- muş, izlenimci ve modern sa- nat yapõtlarõndan oluşan çok değerli bir koleksiyon, Sot- heby’s tarafõndan açõk arttõr- maya çõkarõlacak. 19. yüzyõl sonlarõ ile 20. yüzyõl başlarõnõn efsanevi sanat taciri Ambroise Vollard’a ait olan koleksiyon- da Cezanne, Degas, Renoir ve Picasso gibi ustalarõn yapõtlarõ da bulunuyor. 70 yõldan fazla bir süre ön- ce bir banka kasasõna saklan- mõş olan tablolarõn öyküsü ise bir macera filmine konu ola- cak ilginçlikte: Van Gogh ve Matisse gibi sanatçõlarõn ünlenmesinde bü- yük payõ olan Parisli sanat taciri Am- broise Vollard, 1939’da bir araba ka- zasõnda öldü. Vollard’a ait olan 141 yapõt, Yugoslav meslektaşõ ve yakõn dostu Erich Slomovic tarafõndan So- ciete Generale bankasõnõn kasasõna ko- nuldu. Bir Hõrvat Yahudisi olan Slo- movic, Alman işgali sõrasõnda Pa- ris’ten Yugoslavya’ya kaçtõysa da, 1942’de Nazilerce yakalanarak öldü- rüldü. Vollard ve Slomovic’in yakõn mirasçõlarõ olmadõğõ için, resimler ve desenler 40 yõl kadar banka kasasõnda tozlandõ. Kasa ki- rasõ uzun zamandõr ödenme- diği için 1979’da açõlõnca şa- şõrtõcõ koleksiyon ortaya çõktõ. Ancak Vollard ve Slomo- vic’in yasal mirasçõlarõ ara- sõndaki anlaşmazlõklar çözü- lemediği için, yapõtlar 21 yõl boyunca satõşa çõkarõlamadõ. Sotheby’s müzayede evinin bir sözcüsü, anlaşmazlõğõn sonunda çözüldüğünü, yapõt- larõn Vollard’õn mirasçõlarõ adõna satõşa sunulacağõnõ açõkladõ. 22 Haziran’da Lon- dra’da düzenlenecek müzaye- dede, Andre Derain’in “Col- lioure’da Ağaçlar” adlõ pey- zajõnõn 14 milyon sterline sa- tõlmasõ bekleniyor. Geri kalan 140 tab- lo ise, Londra müzayedesinden bir hafta sonra Paris’te satõşa çõkarõlacak. Bunlar arasõnda Cezanne’õn bir Emile Zola portresi 700 bin sterline (800 bin Avro) satõşa sunulacak. K A Y I P K O L E K S İ Y O N S O T H E B Y ’ S ’ D E S A T I Ş A Ç I K I Y O R İşçi sõnõfõnõn yazarõydõ İNGİLİZ YAZAR ALAN SILLITOE YAŞAMINI YİTİRDİ Kültür Servisi - Anadolu Üniversitesi’nin öğretim ele- manlarõ, öğrencileri ve çalõ- şanlarõnõn düzenlediği Ulus- lararasõ Eskişehir Film Festi- vali’nin 12.’si 1- 11 Mayõs arasõnda yapõlacak. Anadolu Üniversitesi Sinema Anado- lu’da saat 18.00’de yönetmen- liğini Chiristian Cairon’un yaptõğõ Fransõz yapõmõ “Elve- da” adlõ filmin gösterimiyle başlayacak festivalde, Levent Semerci, Taner Elhan, Meriç Demiray ve Onur Ünlü gibi Anadolu Üniversitesi’nden me- zun yönetmenlerin uzun met- rajlõ filmleri de gösterilecek. Festivalin “Onur Ödülleri” bu yõl Cüneyt Arkın ile Zuhal Olcay’õn olacak. “Sinemaya Emek Ödülleri” ise Türki- ye’de kõsa film denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan Hilmi Etikan ve sinema ca- miasõnõn yardõmsever kişiliği ile tanõnan Sadi Çilingir’e veri- lecek. Sinema üzerine düşünen, yazan, araştõran sinema kültü- rünü ödüllendirmeyi amaçlayan “Sinema Kültürüne Katkı Ödülleri”nin sahipleri ise açõ- lõş töreninde açõklanacak. Festivaldeki gösterimler “Dünya Sinemasının Genç Yıldızları”, “Sinema Tarihi- nin Unutulmazları”, “Leyla Özalp’õn Seçtikleri”, “Dünya Festivallerinden”, “Türk Si- neması 2009- 2010”, “Özel Gösterim”, “Gece Yarısı Si- neması”, “Hayatımız Belge- sel”, “Canlandırma Sinema- sı”, “Kısa Filmler” başlõklarõ altõnda yapõlõrken; usta sine- macõlar festivalde gençlere de- neyimlerini aktarmaya devam edecek. Yõldõzlõ Geceler’de açõk hava filmleri gösteriminin ardõndan, yönetmen ve oyun- cularla film arkasõ söyleşiler ya- põlacak. (0 222 335 23 67) Bankakasasõndanmüzayedesalonuna Müzayedede Andre Derain’in “Collioure’da Ağaçlar” adlı peyzajının 14 milyon sterline satılması bekleniyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay, “26 Nisan Dünya Fikri Mülkiyet Günü” dolayõsõyla Telif Hak- larõ ve Sinema Genel Müdür- lüğü’nde, telif haklarõ alanõnda son dönemde yapõlan çalõşma- lar ve uygulamaya geçecek “TEHAKSİS” Telif Haklarõ Ortak Veri Tabanõ sisteminin tanõtõmõ ve ilk defa Gazi Üni- versitesi İletişim Fakültesi Te- lif Haklarõ ve Sinema Genel Müdürlüğü’nce yapõlan “Kor- san Üretimlere İlişkin Top- lumsal Algı Araştırması”nõn sonuçlarõyla ilgili basõn top- lantõsõ düzenledi. Günay, araştõrma sonuçlarõ- na göre, korsan konusunda top- lumsal algõlamada, bir bilinç ek- sikliği olduğunu belirterek “Türkiye, 2000 yılından bu yana yaptığı yasal düzenle- melerle evrensel normları önemli ölçüde yakalamış gö- rünüyor. Korsan bir fikir, emek hırsızlığı olduğu bilin- mesine karşın toplumda ‘sin- si’ bir kabul görüyor. Başka bir çalıntı malı kolay kolay al- mayacak birçok insan, bir fikir ürününü almayı kendi- si için neredeyse hak sayıyor” Günay, kitaplarla ilgili vergi oranõnõn yüzde 8, film sektö- ründeiseyüzde18olduğunudi- le getirerek, bu oranõn aşağõya çekilmesi gerektiğini de söyle- di. Günay, ilgili mevzuatta ek- siklikler varsa onlarõ giderme- ye çalõştõklarõnõ vurgulayarak, 3 Mayõs’tan itibaren bu konuda ortak veri tabanõ çalõşmasõnõn uygulamaya gireceğini bildirdi. Günay, toplantõnõn sonun- da anayasa değişikliği ile ilgili görüşmeler nedeniyle top- lantõnõn belirtilen saatte baş- layamadõğõnõ belirterek, “Türkiye daha demokra- tik bir ortama erişsin, ev- rensel standartları yakala- sın, 12 Eylül’ün sırtına ge- çirdiği şu deli gömleğinden bir ölçüde kurtulsun diye gayret sarf ediyoruz” dedi. Sanat yapõtõ olarak ‘kitap’ fikriyle tanõşmasõnda kitaplara resimleriyle boyut kazandõran Orhan Peker ve Abidin Dino gibi sanatçõlarõn payõ olduğunu söylüyor ve ekliyor Göknil: “Kitap’õ bir plastik sanatlar malzemesi olarak gördüğümden bu yana, kitabõn okunduktan sonra sonlanmadõğõna inanõr oldum.” Okununcabitmeyenkitap Uluslararası Eskişehir Film Festivali 1 Mayıs’ta başlıyor ‘Mary ve Max’ Canlandırma Sineması bölümünde gösterilecek. Cücenoğlu Rusya ve Moldova’da Kültür Servisi - Tuncer Cücenoğlu’nun “Çõğ” adlõ oyunu Rusya’da bu kez de Krasnodar Devlet Tiyatrosu yapõmõ olarak sahnelendi. Yönetmenliğini Aleksey Ivanoviç Larichev’in yaptõğõ Çõğ’õn galasõna Tuncer Cücenoğlu da katõldõ. Yazarõn Rusya’da Rostov Maksim Gorki Tiyatrosu’nda 10 yõldõr sergilenmekte olan “Boyacõ” adlõ oyunu, geçen ay Moldova Gagauz Ulusal Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenmeye başlandõ. Cücenoğlu, Rus yönetmen Valeri Mogutenko’nun sahneye koyduğu bu oyunun galasõna Cumhurbaşkanõ M.Formuzal’õn özel davetlisi olarak katõldõ. Londra’da Van Gogh’a büyük ilgi LONDRA (AA) - Empresyonizmin öncülerinden ünlü ressam Vincent Van Gogh’un Londra’da üç ay süren sergisini, yaklaşõk 500 bin kişi ziyaret etti. 23 Ocak- 18 Nisan günleri arasõnda açõk kalan Royal Academy of Arts Müzesi’ndeki “Gerçek Van Gogh: Sanatçõ ve Mektuplarõ” adlõ sergide, Van Gogh’un resimleri, mektuplarõ ve mektuplarõndaki skeçleri yer aldõ. Londra’daki bir önceki Van Gogh sergisi, 1968 yõlõnda Hayward Gallery’de düzenlenmiş ve sergiyi 200 bine yakõn kişi ziyaret etmişti. Bollywood Bangladeş’e dönüyor Kültür Servisi - Bangladeş, 40 yõldõr süregelen Hint filmleri yasağõnõ kaldõrdõ. 1972 yõlõnda Bangladeş’in bağõmsõzlõğõnõ kazanmasõnõn ardõndan, yerel sinemayõ korumak adõna başlatõlan yasak, şimdiyse sinemaya olan ilgiyi arttõrmak için kaldõrõlõyor. Bangladeş Ticaret Bakanõ Faruk Khan’õn yaptõğõ açõklamaya sevinen sinema işletmeleriyse en kõsa sürede Hint filmlerini göstermeye başlayacaklarõnõ belirtti. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI GÜNAY ‘Korsan, toplumda sinsi bir kabul görüyor’ Eskişehir ‘sinema kenti’ olacak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle