23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 2010 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Anayasa Yapmak Turşu Kurmaya Benzemez Uzun zamandır sözü edilen, bir süredir üzerinde çalışılan AKP’nin anayasa değişiklik teklif taslağı pazartesi günü açıklandı ve muhalefet partilerine de iletildi. Teklif toplam 23 maddeden oluşsa da asıl düzenlemeler; yargı bağımsızlığını ilgilendiren, HSYK’nin yapısı, Anayasa Mahkemesi’nin kompozisyonu, parti kapatılmasının zorlaştırılması gibi konuları içeriyor. Tasarının büyük çoğunluğunu ise makyaj malzemesi olarak kullanılanlar oluşturuyor. Bunlar, tümüyle ana amacı gözlerden saklamaya ve 367 çoğunluğunu sağlayamayacağına göre (tabii MHP bir kez daha azizlik yapmaz veya başka bir deyişle stepnelik görevini üstlenmez ise) referanduma götürülmesi kaçınılmaz görünen değişikliği halkın çoğunluğuna kabul ettirmeye yöneliktir. Öyle görünüyor ki, insanların asıl dertlerinin işsizlik ve geçim olduğu bu ortamda medya bir süre daha bu konuyla iştigal edecek, konuyu tartışmakla vakit geçirerek Tayyip Bey’in değirmenine su taşıyacaktır. Belki yapılması gereken, yargı bağımsızlığının ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin, nasıl ekmek kavgasının ayrılmaz bir parçası olduğunu anlatabilmek, bu konular arasındaki bağlantıyı iyi kurup, kamuoyuna doğru biçimde yansıtabilmektir. 1982 Anayasası’nın geçici 15. maddesinin kaldırılmasına ileride dokunacağım. İlk ağızda söylenecek olan, kuvvetler ayrılığını yerle bir edip, yargıyı yürütmenin astı haline sokacak olan bu değişiklikler aynıyla geçtiği takdirde, kabul edildiğinden bu yana 15 kez değiştirilmiş ve yamalı bohçaya dönmüş olmakla birlikte, kendine göre iyi kötü yürüyen 1982 Anayasası’nın artık 2010 Yargının Anasını Ağlatan Yasası’na dönüşecek olacağıdır. Biz öze girmeden önce usul ile ilgili olan çok önemli başlığa bakalım. Anayasaların uzlaşı metinleri olduğu herkes tarafından sıkça söylenir. Uzlaşının sağlanmasının en doğru yolu, bu temel yasanın daha hazırlanma aşamasından başlayarak, toplumun tüm kesimlerini temsil eden kurucu meclislerden geçirilmesidir. Kurucu meclislerin salt varlıkları da yetmez, aynı zamanda bunların belirli bir dönemin salt çoğunluğunun ötesinde bir temsili yapıya sahip olmaları ve daha hazırlık aşamasından başlayarak, sivil toplum örgütlerini, mesleki kuruluşları, rejimin temel kurumlarını tartışmaya dahil etmesi de gerekir. Bütün bunlar yapılmadan hazırlanacak bir anayasanın halkoylamasından geçirilmesi, onun uzlaşı metni olmasını sağlamaya yetmez. Nitekim 1982 Anayasası halkoylamasına sunulmuş ve yüzde 90 küsurluk bir çoğunluğun onayını alarak yürürlüğü girmiştir. Gelin görün ki, şimdiye dek en yüksek halkoyu düzeyini sağlamış olan 1982 Anayasası tam 15 kez değiştirilmiştir, şu anda üzerinde tartışılmakta olan da 16. değişiklik olacaktır. Bu durum da, halkoylamasında çıkacak oyların içinde “evet” lerin yüzde 90’lara dayanmasının bile tek başına uzlaşma niteliğini sağlayamadığının kanıtıdır. 1982 Anayasası uzlaşmacı değildi, hazırlık aşamasındaki bu eksiklik, sonradan verilen “evet” oylarıyla da giderilemedi. AKP’nin taslağı (ki, belki AKP taslağı demek yerine Tayyip Bey teklifi demek daha doğru olacak) özde yargı bağımsızlığıyla ilgili yukarıda belirttiğim yanlışlarla malul olmayıp, çağdaş, özgürlükçü, gerçekten demokratik bir yapıda olsaydı bile, yine de uzun ömürlü olamayacak, tartışmaların dışında kalamayacaktı. Çünkü hazırlık aşamasında yeterince katılımcı ve uzlaşmacı bir yöntem uygulanmamıştır. İçerik olarak, Türkiye’nin gördüğü en demokratik dönemin en çağdaş anayasalarından biri olan 1961 Anayasası da, toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla hazırlanmadığı ve herkesçe benimsenmediği için uzun ömürlü olamamıştı. Şimdi denecek ki, “Sen de amma çok şey istiyorsun, işleri amma da yokuşa sürüyorsun!”... Eee ne yaparsınız, anayasa yapmak kolay değildir, turşu kurmaya da benzemez. asirmen@cumhuriyet.com.tr SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI Dışişleri:Uluslararası hukukabaşvurabiliriz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dõşişle- ri Bakanlõğõ Sözcüsü Burak Özügergin, Er- meni iddialarõnõ parlamentolarõn değerlendire- meyeceğine ilişkin olarak Türkiye’nin uluslar- arasõ hukuka başvurup başvurmayacağõ konu- sunda, uluslararasõ hukuka başvurmak da dahil olmak üzere neler yapõlabileceğini değerlen- dirdiklerini söyledi. Özügergin düzenlediği olağan basõn toplantõ- sõnda, Almanya Başbakanõ Angela Merkel’in imtiyazlõ ortaklõk önerisine Türkiye’nin tepkisi- nin ne olacağõ yönündeki bir soru üzerine, Mer- kel ile birçok konunun görüşüleceğini, ancak Türkiye’nin AB ile müzakerelerinin ana konu- lardan biri olmasõnõn beklendiğini söyledi. Söz- cü, Türkiye’nin Almanya’nõn AB dönem baş- kanlõğõ döneminde 3 fasõl açtõğõnõ hatõrlatarak Merkel’in böyle düşünmesine karşõn Alman- ya’nõn Türkiye’nin önüne engel çõkarmadõğõna işaret etti. Özügergin, “Bugüne kadar Alman- ya’nın sergilediği ahde vefa ilkesine uygun tutumun sürmesini bekliyoruz” dedi. CMYB C M Y B ‘Rüşvete göz yumdular’ Kõlõçdaroğlu, ABD’de ceza alan GDO’lu ürün üreticisi firma hakkõnda AKP iktidarõnõn hiçbir şey yapmadõğõnõ söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kı- lıçdaroğlu “ABD Sermaye Piyasası Kurulu’nun GDO’lu ürün işiyle uğ- raşan Türk Deltapine Limited Şir- keti’nin Türkiye’de rüşvet dağıttığını tespit ettiğini, buna rağmen savcılı- ğın takipsizlik kararı verdiğini” bil- dirdi. Kõlõçdaroğlu, “Türkiye’de rüş- vet dağıt. Amerika’da mahkûm ol. Türkiye’de savcılık kovuşturmaya yer olmadığına kararını versin. Niçin AKP yargıyı kuşatmak istiyor? Te- melinde bu var” dedi. Kõlõçdaroğlu, dün düzenlediği basõn toplantõsõnda ABD’de yapõlan dene- timlerde 2001 - 2006 yõllarõ arasõnda Türk Deltapine şirketi tarafõndan Tarõm ve Köyişleri Bakanlõğõ memurlarõna 43 bin dolar tutarõnda rüşvet dağõtõldõğõnõn saptandõğõnõ vurgularken şu açõklama- larõ yaptõ: “Delta&Pine ve Turk Del- tapine suçlamalara itiraz etmeksizin mahkeme tarafından verilen 300 bin dolar tutarındaki cezayı ödemeye ra- zı olmuşlardır. Bu rüşvet olayı Ha- bertürk gazetesinde yer almıştır. Ko- nuyu soruşturan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu rüşvet olayı ile ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığı ka- rarına varıyor. Konuyu Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na sorduk. ‘Arşiv araştõrmamõzda, şirket hakkõnda yapõl- mõş veya yapõlmakta olan bir inceleme ve soruşturmaya rastlanõlmamõştõr’ ya- nıtını aldık. Bu nasıl bir bakanlık ve bakandır ki, kendi bakanlığında rüş- vet dağıtıldığı haberlerini görmez- likten, duymazlıktan gelir? Bunun an- lamı rüşveti yasallaştırmak, rüşvete göz yummak değil midir? Konuyu bu kez Dışişleri Bakanlığı’na sorduk. ‘Bakanlõğõmõza bir bilgi ulaşmadõğõ tes- pit edilmiştir’ yanıtını aldık.” ‘Türkiye’de aklandı’ Kõlõçdaroğlu, takipsizlik kararõna gerekli itirazlarõn yapõldõğõnõ bildirdi. Kõlõçdaroğlu, “Türkiye’de rüşvet da- ğıtacaksınız, rüşvet dağıttığınız Ame- rika’da saptanacak. Rüşvet dağı- tanlar, Türkiye’de rüşvet dağıttık- larını kabul edip tüm cezaları iti- razsız ödeyecekler ancak Türki- ye’de rüşvet dağıtıcılar ile rüşvet alanlar aklanacak” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle