15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İSMAİL ÇETİNKAYA Sıkça yaptığım gezinti turlarımın rotası bu kez Bergama Poyracık köyü oldu. Üretici dostlarımla sohbet ettim, dertlerini dinledim. Yakınmalarının en başında bugünlerde et ve süt fiyatlarındaki artışlar ve hayvanların çalınması geliyor. Her zaman olduğu gibi, hayvan ithalatını savunan ve bunun için çalışmalarını sürdüren tarım kredi kooperatifleri ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın hayvancılık politikalarını eleştiren üreticilerden Samettin Avcı, “Bu uygulamalarla yerli üretici biter” diyor. “Bu yöndeki çalışmaları haberlerden öğrendik, birileri bizimle çelik çomak gibi oynuyor. Yıllarca yaprak kımıldamadı, zarar ettik, kan ağladık, sesimizi duyan olmadı. Bankaya otuz bin lira borcum var, ödeyemiyorum. Bu sıkıntılarımızı duyan, gören, çözüm yolunda bir adım atan olmadı... Bizler ithal istemiyoruz. Daha çok hayvan üretmek, üretebilmek için de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan yerli üretimi teşvik edecek destek bekliyoruz” diye konuşuyor. Avcı’nın söylediklerini dinlerken, 1970’li yılları anımsadım. O yıllarda köylerde elektrik yoktu, gaz lambaları yanardı. Oturduğumuz odalar odun ateşiyle ısınırdı. Okulumuza yamalı pantolonla, yırtık ayakkabıyla giderdik. Siyah önlüklerimizi beş yıl giyerdik. Yeri geldiğinde kuru ekmek, soğan yerdik ama hiçbir zaman yabancı ortaklı bankalara borcumuz olmazdı. Borcumuzdan dolayı tarlalarımız, traktörlerimiz, arabalarımız, evlerimiz, işyerlerimiz haciz edilmedi. Yerli küçükbaş hayvanlar olurdu. “İthalatla birilerinin cebini para dolduralım mı?” hesapları da yoktu. Domatesimiz, fasulye, biber, patlıcan, soğan, patates ve diğer tükettiklerimiz de hayvanlarımızın gübresiyle yetiştirilirdi. Yani doğaldı... GDO’lu ürünler, Tarım Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in söylemiyle “terbiye edilmiş sebzeler” yoktu... Bugünün manzarasına bakar mısınız? Yıllarca üreticiler, “Zarar ediyoruz, bize bir çare bulun” derken, süt veren inekler, koyunlar, kuzular, keçiler yok pahasına kesilirken, tarım kredi kooperatifleri, Tarım Bakanı neredeydi? Diğer yandan manda (camız), tiftik keçisinin nesli tükenmek üzere, bununla ilgili bir çalışma var mı? Öyle anlaşılıyor ki Batılı işbirlikçi aracılar, iktidar yanlıları her zaman olduğu gibi düğmeye bastılar. Geçmişte pirinçte uyguladılar, şimdi et ve sütte devreye girdiler. Bunca sıkıntılarına rağmen, baktıkları hayvanlarının çalınmaması için sabaha kadar nöbet tutuyorlar. Üreticinin yakasını bırakın, nefes alsınlar! Kısacası, iktidar laf salatası yapıyor, rüzgâra göre yelken açıyor... Tarım politikaları bu şekilde sürdürülmeye devam ederse, geriye sadece “laf” kalacak, salata yapılacak ürün bile bulunmayacak!.. CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Dükkân Patronunsa, Kalem Bizimdir!.. Tayyip Bey, birkaç hafta önce köşe yazarlarına öfkesini kusmuş, ardından da gazete patronlarına şöyle akıl vermişti: - Adam gibi ülkelerde eşine benzerine rastlanması olanaksız bu gözdağı, doğal olarak büyük tepki çekti... Tayyip Bey baktı ki durum nahoş, sözlerini düzeltme yoluna gitti... Şöyle: Demokrasi âşığı Başbakan’ın bu müthiş “düzeltmesi”nden yaklaşık üç hafta sonra, iktidarın hiç hazzetmediği bir köşe yazarı, Necati Doğru, çalıştığı Vatan gazetesinden istifa etti... İstifasının nedeni köşe yazısının yayımlanmamış olmasıydı!.. Ben, bu mesleğin nasıl yapılması gerektiğini, iktidar ve yakın çevresi karşısında nasıl dik durulacağını, kısacası nasıl olunacağını Necati Doğru’dan öğrendim... Bu nedenle yazısına köşemi açıyorum. Ancak yerimin darlığı nedeniyle “İstanbul’da Kaç Aytaç Durak Bulunuyor?” başlıklı yazısının “ bölümünü paylaşabiliyorum: “Bu hikâye gerçektir. Kişi ve olaylar sahidir. Cerahat kokan bir kasaydı. Unutuldu gitti. Olayı size şöyle anlatayım: İktidar partisi AKP’nin adayı olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ikinci kez seçilen yüksek mimar Kadir Topbaş’ın, imar danışmanlığını yapan Fethi Turgut, ailesini de alıp tatile gitmişti. Evde sadece genç oğlu vardı. Arkadaşlarına; ‘ diye anlatıyordu. Bu anlatım mahallede 12 kişilik bir ‘ ’ tetiklemişti. 12 kişi plan yaptılar. Belediye Başkanı’nın imar danışmanı Fethi Turgut’un genç ve biraz da saf oğluna, dümenden bir kız arkadaş ayarladılar. Kız evde oğlanın birasına uyku ilacı kattı, oğlan uyuyunca çete eve girdi. Gerçekten 3 kasa vardı. İkisi çok büyüktü. Yerinden oynamıyordu. Çok sağlamdı açılamıyordu. Üçüncü kasa taşınabilirdi. Hırsızlar taşınabilir kasayı aldılar... İçinden 950 bin Amerikan Doları, 280 bin Avro, 200 bin Türk Lirası ve 2 kilo altın çıktı. Bu çetenin yaptığından haberli olan Ahmet Tamer adlı birisine ‘ vermedikleri için o da kızdı, olayı bir ihbar mektubu ile Başbakan Tayyip Erdoğan’a, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a bildirdi. Onlardan ses çıkmayınca Meclis’e CHP milletvekili Çetin Soysal’a yazdı. Konu basına yansıdı. 12 hırsız yakalandı, hapse kondu...Tahmin edin! Kasanın sahibine ne oldu?Kasanın sahibi Fethi Turgut’a ne Cumhurbaşkanı, ne Başbakan, ne Belediye Başkanı, ne savcı hiç kimse ‘ diye sormadı. Fethi Turgut, ‘Ç diye açıklama yaptı olay kapandı. Hırsızlar hâlâ hapiste yatıyor. Fethi Turgut da hâlâ belediye şirketlerinin birinde bir makam sahibi olarak çalışıyor. Aytaç Durak’ı soruyorlar. Çelik sır kasayı anlatıyorum. Bu sefer ben soruyorum: İstanbul’da kaç Aytaç Durak bulunuyordur?..” Necati Doğru’nun gazetesi tarafından sansürlenen yazısı bu... Sonuna kadar gerçek! Fethi Turgut yerinde oturuyor, yazan gazeteci istifa etti!.. Ben, çeyrek asırlık dostum, ağabeyim Necati Doğru’nun hep kulağımda çınlayan öğretisiyle bitireyim: - Kaleminin halktan yana işlemediğini hissettiğinde kır, at!.. Bir Yurtsevere Mektup (55) Sevgili kardeşim Balbay, köşemi bir başka gazeteciye açtığım için yerim bitti!.. Ama sana “sanatçı açılımı”nı anlatmak istiyordum!.. Bir cümle etmezsem çatlarım; bir “köşe yazarı” kızımız, Tayyip Bey’i dinleyip pek etkilenmiş, çıkışta “Açılımı engelleyenlere annelik hakkımı helal etmiyorum” demiş!.. Güzel değil mi?.. Ben de, “Açılımın a’sını duymadan, ne olduğunu bilmeden yemek masasına meze olanlara babalık hakkımı helal etmiyorum...” Seni ve tüm yurtseverleri, sevgiyle kucaklıyorum kardeşim... e-posta: [email protected] Üreticinin Yakasını Bırakın... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] 25 MART 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Recep’e suikast yapılacakmış. Davul zurna ile mi! Darbe Hikmet Keskineğe: “Evren’in anayasası halktan yüzde 92 evet almıştı. Recep’in paketi daha az oy alırsa anayasa darbesi sayılmalıdır!” Paça Erol Barutçugil: “AKP’liler Anayasa Mahkemesi’ni ve Yüce Divan’ı sulandırmaya çalışıyorlar çünkü Recep’in paçası tutuşmak üzere!” Sanatçı Şefik Alan: “Kahvaltılı Kürt açılımı gösterdi ki sanatçı dediğiniz, Recep’in alnındaki ışığı görüp ona secde edenlerdir!” YağmurDeniz Recep’in paketine katkı olsun! ÇORBADA tuzu bulunsun hesabı Kaya Çetin, anayasa değişikliğinde Recep’in paketini destekliyor ve katkı veriyor: Madde 1- Anayasanın 10. maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir: Memurlar, toplusözleşme yapma hakkına sahiptir. Uyuşmazlık durumunda başbakanın kararları toplusözleşme hükmündedir ve kesindir. Madde 2- 20. maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir: Siyasi partilerin kapatılması, hükümetin istemi üzerine Anayasa Mahkemesi’nde, bu maddenin kabulünden sonra atanacak yeni üyelerce karara bağlanır. Madde 3- 30. madde aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: Hâkimler ve savcılar, hükümetin onayıyla; yüksek yargı organlarına yapılacak atamalar ise ulemanın önermesi ve başbakanın onayı ile gerçekleştirilir. Madde 4- 40. madde aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: Anayasa Mahkemesi cemaate hizmetleriyle öne çıkan kişiler arasından bakanların birer, başbakanın beş ve Cumhurbaşkanının dört olmak kaydıyla seçecekleri 33 üyeden oluşur. Madde 5- 50. madde aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: Seçimler ve halkoylaması açık oy, gizli sayım ve döküm esaslarına göre hükümetin yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçmenin istencine saygı açısından seçime katılmayan vatandaşların oyları cemaatin uygun göreceği kişiler eliyle kullandırılır. Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” SÜRMEKTE olan emperyalist saldırılar ne zaman bitecek diye düşündüğünüz oldu mu? Bülent Esinoğlu düşünmüş, emperyalist saldırıların hiçbir zaman bitmeyeceği kanısına varmış ve “Biz zafiyet içinde olduğumuz sürece, saldırı altında olacağız. Sorun biziz, bizim düşünce ve anlayışımızdır” diyor: “Bu anlatım çok basitmiş gibi algılanabilir. Çıkarlarımız bizi çok küçük parçalara böldüğü için bir kısırdöngü içinde bocalar dururuz. Ve duruşumuzu egemenlerin işine yarayacak şekilde belirleriz. Hatta bazı bilim insanları ve düşünürler, halkların tarihten ders çıkarmadığını söyler. Ne ki insanlık, tarihten ders çıkarmasaydı, bugün kabile ve klanların yönetildiği gibi yönetiliyor olurduk. Doğaldır. İnsanlık kölelikten vatandaşlığa ilerlerken epey bocalamıştır. Hep ‘iki ileri bir geri’ yürüyüp gelmiştir. Ulusumuzun şu sırada yaşadığı süreç ise ‘bir geri’ şeklindedir. Hani diyorlar ya, insanlık iki ileri bir geri gider! Mustafa Kemal Atatürk döneminde ileriye doğru iki adım atan ulusumuz, eğer biz izin verirsek, bir geri adım atma durumundadır. Ama şunu çok iyi biliyoruz ki; iki adım ileri atan bir ulus üç adım geri atmaz, atamaz. Tarihin bu tunç kanunundan yola çıkarsak, nihai saldırıyı gerici emperyalizm ve onun uşaklarının değil halkımızın gerçekleştireceği kesindir. Başka bir düşünceyi daha dillendirebiliriz: Çözümler kör çıkmazlarda karşımıza çıkar! Kör çıkmaz; yapa geldiklerimizi yaparak geldiğimiz, eskiden yaptıklarımızı yaparak çıkış bulamadığımız yerdir, noktadır. Devrimler bu çözümsüz günlerde ortaya çıkar. Çünkü bildiklerimiz ve ettiklerimiz bizi bir kör çıkmaza götürecektir. Demek ki çözüm, çözümsüzlük noktasına gelirken yapa geldiklerimizi yapmamamızdır. Başka bir şey düşünmemizdir. İşte bunun adı devrimdir. Eskiyi yıkarken yeniyi, yeni çıkışı gerçekleştirmektir. Nihai saldırıyı, emperyalizm ve ona bağlı güçler değil, her zaman devrimci ve yenilikçi güçler yapar. Yargıyı ve orduyu halka karşı bir konuma taşımak için yapılan tüm girişimler gerici girişimlerdir. Halk ancak bir adım geri gidebilir. İki adım geri gidemez. Fizik kanununa aykırıdır. Zalimler ve onların uşakları sonsuza kadar iktidar olamazlar!” Bir geri! SESSİZ SEDASIZ (!) HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Antalya yakõnõn- da, doğal güzelli- ğinden dolayõ “ta- biat parkõ” kapsa- mõna alõnmõş şelale. 2/ Sõnõr nişanõ... Bir hükümdarõn yöne- timi altõndaki halk. 3/ Türk müziğinde bir makam... Koka- in türevi uyuşturucu bir madde. 4/ Adõn başka bir sözcükle ilgi kurmak üzere aldõğõ ek... Romanya’nõn plaka imi. 5/ Ardahan ilinde bir õlõca ve madensuyu... Hin- distan’da halkõn ayrõlmõş olduğu birbirine karşõ ka- palõ sõnõflarõn adõ. 6/ Tam olmayan, noksan... Oto- mobil sözcüğünün kõsa söylenişi. 7/ Ötücü bir kuş... Kutsal sayõlan bir varlõğõn heykeli. 8/ Eş, benzer... “Boş” anlamõnda eski sözcük. 9/ Az masraflõ, he- saplõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Manisa’nõn Salihli ilçesinde bir kaplõca. 2/ Mersin’in Silifke ilçesinde antik bir kent... Otlayan hayvan sürüsü. 3/ Tesadüf... Bir işletmenin ani batõşõ. 4/ Kadõnlarõn ziy- net eşyasõ... Yunan abecesinde bir harf. 5/ Tümör... Bi- yolojide, toplu halde yaşayan böceklerin kurduğu toplu- luklarda, işlevleriyle ayõrt edilen gruplarõn ortak adõ. 6/ Matematikteki eksi işaretine eskiden verilen ad... Yapõ- sõna girdiği sözcüğe “kendi kendine” anlamõ katan yabancõ önek. 7/ Kaynağõ antikçağlara dayanan telli bir çalgõ... Bir topluluğun ya da bireyin atasõ olarak kabul edilen hayvan ya da nesne. 8/ Uygun, denk... Bilgisiz, hünersiz kimse. 9/ Ekonomiyle ilgili olan; iktisadi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 G A L D İ R İ K I R A S A T I M V A T K A İ T A I S A B A A R Ş A R E N A A K O R A Y A R İ Ş A Z İ M Ç İ P O N A Z A R N E T N A N A Y K U 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 T.C. BARTIN İCRA MÜDÜRLÜĞÜ MENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI DOSYA NO: 2009/3719 Bir borçtan dolayõ hacizli ve aşağõda cins, miktar ve kõymetleri ya- zõlõ mallar satõşa çõkarõlmõştõr. Birinci artõrma 09.04.2010 günü saat 14.30-14.40’ta BUR-MER OTOPARK, YENİ SANAYİ SİTESİ/BARTIN yapõlacak ve o günün kõymetlerinin %60’õna istekli bulunmadõğõ takdirde 14.04.2010 günü aynõ yer ve saatte 2. artõrma yapõlarak satõlacağõ. Şu kadar ki, artõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõnõn ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklõnõn toplamõndan fazla olma- sõnõn ve bundan başka paraya çevirme ve paylarõn paylaştõrma mas- raflarõnõ geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satõş bedeli üzerinden %18 oranõnda KDV’nin alõcõya ait olacağõ ve satõş şartnamesinin icra dos- yasõnda görülebileceği, masrafõ verildiği takdirde şartnamenin bir ör- neğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yu- karõda yazõlõ dosya numarasõyla dairemize başvurmalarõ ilan olunur. 39.03.2011 Muhammen kõymeti Lİ RA ADEDİ CİNSİ 20.000,00 YTL 1 74 AK 805 plakalõ, FORD marka, 2007 model, Buz Beyazõ renkli, TRANSİT 350L VAN tipi, Kapalõ Kasa KAMYONET. 20.000,000 YTL Toplam (Basõn: 16638)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle